Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhun>w Matbaacılık ve Gazetecılık Turk Anonıın Şırkecı adına
Nadlr Nadı 0 Genel Ya>m Mudunl Hasan Cemal, Muessese Muduru
EmilK Lfikltgi), Ya.-ı 1,1er! Muduru Okı> Gosensın, 0 Haber Merkezı
Mudunı YaJçın Bayer. Savfa Duzenı Yonetmenı AK Acaı 0 Temsılcıler
ANKARA Ahncl Tan. IZV1IR Hikratl Çcdakava, ADANA Ç«in Yıgenoglu
U Polıııka Cclal BaşluKic Dıs HaberİCT Ergu Mcı. Ekonomı Cc^ız Tartaft. is Scndıka $»kfU Kfttacı. Kullur Cdal iMcr. Islanbu, to>*/ı Kuruiu Bdskin Nvttr Nadı
Habeılcr, bısal k«»k. Eğıt.ır O<K» Şoiıa. Haber Aresırma. baci k r k u . Yun Habcrkı N ı d ı l DofM. Spot L>an,5man Olu> Aktal taKn Bmr. H a «
\Malkıdır \Kvtaia. D zı VazıUr Kcras Çalçfcfta. \reslirma Şafcln »Jp«y, Duzdune AMafeh VUJCI 0 h.oordınalOr Ahact koraba»* ( e ı u L Hıknrl Ctonk*». Ok«
# Vah Işlcr f rol LrV.t 0 M.nisrte Bok-.ı V > ı 0 EUı:,c PUnlaıra Sr>fl OuaaalK*«>tla 0 Rsklam «n< Tonı 0 E> (,o««sı. l gır Mnnca. llk.n
1a>mlar HBIJI \k>ol 0 Idart HavyıH Gvırr 0 lîkLme Oader ÇcW( 0 Bılgı Isjfm SuJ l u l 0 Pcvjnd Srrçı BoMueratiu Sdruk \lı ^ımcn. 4hBct T«n
Bason v* Ynrm Cumhunm Malbaacılık « Cunecıhk T A $. TOrt Ocafc Cad 39/41 Clfelotlu
34334 la PK 2 « Istanbul Td M2 (X 05 I » h»->. Tda 2224* Fa*. (1) 5 » «0 71 0
Burolsr \akan. Zıya Gökalp Bl* inküıp S. No I9'4, Tie! 133 II 41-47, T d o 42344, Fu: (4) 133
r< *< 0 İMtfr H Z.ys Blv 1352 S. 2/3, Td 13 12 30 Tcte» '2359. F « (51) 19 53 «0
oono C«J 119 S. No 1 Kal 1, Td 19 37 52 (4 hat), Tefcı 62155. Fix. (Tl) 19 25 TS
TAKVİM: 18 EKtM 1990 Imsak: 4.46 Guneş: 6.11 Oğle 11.54 Ikındı: 14 56 Akşam: 18.47 Yatsı: 17.28
Fizikve kimya
Nobelleri
belli olduİsveç Bilimler Akademisi fizik ödülünü
Amerikalı Jerome Friedman ve Henry
Kendall ile Kanadalı Richard Taylor'a verdi.
Kimya ödülünü ise Amerikalı Elias James
Corey kazandı.
Dış Haberier Servisi — Isveç
Bilimler Akademisi dun 1990
Nobel Fizik ve Kimya Ödülle-
ri'ni de açıkladı. Fizik odulunü
iki Amerikalı ile bir Kanadalı
profesor paylaşırken kimya
ödulu Amerikalı Elias James
Corey'e verildi.
Bu yılki Nobel fizik odülü-
Yanıtsızsoru
Balıklar
neden
öldü?
KUTLU ESENDEMİR
ORHANELİ / DOGANCI /
BURSA — Kentin içme suyu
gereksinimini karşüayan Do-
ğancı Barajı'nda, son bir haf-
tadır binlerce ölü balığın kıyı-
ya vurmasmın yankıları süru-
yor. Yetkililer, şu ana kadar
kamuoyuna herhangi sağlıklı
bir analizin sonucunu açıkla-
mış değil.
Bursa Sular Işletmesi (BUS-
Kt) Genel Müdurü Mebmet Ali
Meriç, baraj suyunda herhan-
gi bir kirlenmenin söz konusu
olamayacağını ileri sürerek
kente verilen suda klor arttırı-
mına gidilmediğıni açıkladı.
11 Sağlık Mudürü Mustafa
Kayasal, "Barajdan alınan su
numunesi üzerinde bakteriyo-
lojik tahlil yaptınyoruz. Başka
bir önlemirniz yok" dedi.
DSİ Bursa Bölge Mudürü
Erdem Saker balık ölümlerine
gerekçe olarak, "kefalleri etki-
leyen bir bakteriyi" gösterdi.
Başka bir DSİ yetkilisi de ani
ısı değişiminın toplu balık ölü-
müne neden olabileceğini söy-
ledi. DSİ Bölge Mudürü Sa-
ker'in, ölü balıklann tahlilini
yapan kuruluş olarak gösterdi-
ği Ankara Üniversitesi Veteri-
ner Fakültesi Su Ürünleri Bö-
lümü'nün öğretim üyelerinden
Doç. Dr. Selçuk Seçer, "Biz bu
konuda hiçbir araştırma yap-
madık. Gönderilen balıklar öy-
lece buzdolabında duruyor.
Kendiierinden yeni balık ve res-
mi yazı istedik" diye konuştu.
öte yandan balık ölümlerine
tepkiler sürüyor.
nu alan Amerikalı Jerome Fri-
edman ve Henry Kendall ile
Kanadalı Richard Taylor, elek-
tronların protonlar ve bağlı
notronlar tarafından esnek ol-
mayan yayıhmı ile ilgili yenilikçi
araştırmaları nedeniyle odüle
layık gorüldüler.
Quark modeli
Isveç Bilimler Akademisi ta-
rafından yapılan açıklamada,
bu araştırmalann partıkul fizi-
ğinde "Quark modelinin" geliş-
tirilmesinde buyuk önem taşı-
dığı bildiriliyor.
700 bin dolarhk (yaklaşık 2
milyar TL) para ödulü Massac-
husetts Teknoloji Enstitüsü'nde
profesor olan 60 yaşındaki Fri-
edman ve 63 yaşındaki Kendall
ile California Stanford Üniver-
sitesi'nde fizik profesorü olan
60 yaşındaki Taylor arasında
paylaştırıldı. İsveç Bilimler
Akademesi'nde Cecelia Jares-
kog, bu uç bilim adamının
araştırılmalarının proton ve
nötronlardan daha küçük nuk-
leer parçacıklar bulunduğunu
ortaya koyduğunu kaydettı.
Akademi tarafından yapılan
açıklamada araştırmaların bul-
guları madde yapısı hakkında-
ki anlayışta buyuk bir değişik-
lik olarak nitelendirildi.
Akademi daha sonra bu yıl-
ki kimya ödülünun 62 yaşmda,
Harvard Üniversitesi öğretim
uyelerinden Elias James Co-
rey'e verildiğini açıkladı. Açık-
lamada Corey'in gelıştirdiği or-
ganik sentez analizinin plastik,
sentetik iplik ve ilaç uretimin-
de verimli sanayi yönetimlerine
ulaşılmasına yol açtığı be-
lirtildi.
Retrosentez metodu
Corey'in "Retrosentez" ola-
rak adlandırılan metodu, labo-
ratuvar ortamında kimyasal
maddelerden biyolojik bileşim-
ler uretilmesini içeriyor. Corey,
biyolojik molekullerin yapısını
çözümluyor ve aynı maddeleri
yeniden üretmekte kullanabile-
cek daha basit moleküllere in-
dirgiyor. Bu yontem, yeni bir
maddenin, bir hayvan ya da
bitkiden alınmasından çok da-
ha hızlı uretilmesini ve gelişti-
rilmesini sağlıyor. Corey'in de
para ödülü 700 bin dolar.
Tina Turneraşkı, 'mutlaka tadına bakılması gereken bir dilim pasta'ya benzetiyor
6
Kıvrak kedi' TinaPepsi-Cola için
gerçekleştirdiği
"Foreign Affairs" adlı
turnede Tina Turner
yine hiç durmadan
şarkı söyledi ve dans
etti. Tina son
albümüne ve turnesine
adını veren parçada
Fransa'nın güneyinde
yaşanan bir aşktan
"aşk dolu bir havada"
yaşanan ikili bir aşk
oyunundan söz ediyor.
ANNA TURAY ~
"Rock tanrıçası", "seksi
biiyiikanne" ya da "luvrak ke-
di". Bütün bu adlar Tina Hınıer
için ve hepsi de yerini buluyor.
Bitmek bilmez enerjisiyle "kıv-
rak bir kedi", bir ay sonra 51 ya-
şını geride bırakacak olmasına
rağmen güzel bacakları bir sa-
niye bile hareketsiz durmayan
"seksi bir büyükanne", sahneye
çıkar çıkmaz izleyicileri kontro-
lü altına alan 20 yıldır zirvede
bir "rock tannçası"...
Tina Turner'ın son albumüy-
le aynı adı taşıyan dünya turne-
sinin Paris durağındayız. "Fore-
ign Affairs" (Dış Iüşkiler) adlı
bu turae 27 nisanda Belçika'nın
Antwerp kentinde başladı. 16
ülkeyi kapsayan ve toplam 22
hafta süren turnenin Finlandi-
ya'dan Ingiltere'ye, tsveç'ten Ital-
ya'ya pek çok durağı var.
"Foreign Affairs" turnesi
pop-rock'ın ABD'li mega-starı
Tina Turner ile dünya kolalı içe-
cekler piyasasında "liderlige
oynayan" yine ABD'li bir dev-
firmanın, Pepsi Cola'nın mil-
yonlarca dolarhk işbirliğinin
ürünü. Pepsi-Tina Turner bera-
berliği 1985 yüına dek uzanıyor.
llk kez 1985'te Tina'nın "Priva-
te Dancer" turnesini üstlenen
Pepsi, 1987 yıhnda da "We Got
The Taste" adlı reklam kampan-
yasında yine Turner ile çahştı.
1988 yıhnda ise Tina televizyon
reklamlannda, Brezilya'dan îky-
land'a, Meksika'dan Filipinler'e
kadar uzanan bir kampanyada
yer aldı. 1990 yüına gelinceye
dek Michael Jackson, Madon-
na ve David Bowie gibi yıldızlar-
la da anlaşma imzalayan Pepsi,
bu yıl da yine Tina'nın "dinamik
karizmasını" kullanmaya karar
verince sanatçı bir kez daha ye-
mınini bozmak zorunda kaldı.
1985'te "Privjıte Dancer" al-
bümu ile dört Grammy ödülü
kazanan ve 1987 yılında dünya
çapındaki "veda" turnesini içe-
ren plakla satış rekorlan kıran
TINA'MN PARİS RANDEVLSU — Tina Turner nisan ayında başlayan toplam 22 haftalık dün-
ya turnesinde Batı Avrupa'dan Doğu Bloku'na 16 ayrı iilkede sahneye çıkıyor. Turne kapsanunda
2. kez Paris'te muzikseverlerle buluşan Tina, yaklaşık 18 bin kişiye seslendi.
Tina, 25 ülkeyi kapsayan bu tur-
nede verdiği 220 konserle 3.5
milyon müziksevere seslenmişti.
Tina "Primte Dancer"a, tıpkı
daha öncekiler gibi "veda
konserierim" diyordu, ama Pep-
si'nin önerdiği kontrattaki sıfır-
ların sayısı 1.2 milyon satarak
kendisıne bir platin plak da ka-
zandıran son albümu "Foreign
Affairs"in başansıyla birleşince
1990 turnesi de kaçınılmaz oldu.
"Never Say Never" (Asla As-
la Deme) diyen Tina Turner şim-
di yine yıllara meydan okuyarak
olağanüstü enerjisiyle stadyum-
lan dolduran her yaştan müzik-
severe sesleniyor. Sanatçı piya-
nisti Kenny Moore yönetiminde-
ki 7 kişilik orkestrasıyla fırtına
gibi giriyor sahneye. Yine bu
turne kapsamında haziran ayın-
da Versailles'da Parislilerle bir-
likte olan Tina'nın bu defa sah-
neye çıktığı yer, 15 bin kişilik
Bercy Salonu. Konserin ilginç
bir yönü de var. Pepsi Cola için
bu çok amaçlı salonda konser
veren ve. şalpnu tıklım tıklım
dolduran Tina, Pepsi'nin "can
diışmanı" Coca Cola reklam pa-
nolannın altında söyluyor şar-
kılannı. Pepsi bütun uğraşma-
lanna rağmen Coca Cola fvrma-
sıyla anlaşması olan Bercy
Salonu'ndaki reklamları yoİc
edememiş.
Tina, Bercy'nin dev sahnesi-
ne, tepeden inen dev bir merdi-
venden çıkıyor. Ve sahnede gö-
ründüğü andan 1.5 saat sonra
yok olacağı ana kadar aralıksız
şarkı söyluyor, dans ediyor. Ti-
na son albümüne ve turnesine
adını veren parçada, baharda
Fransa'nın güneyinde yaşanan
bir aşktan, "aşk doln bir
havada" yaşanan ikili bir aşk
oyunundan söz ediyor. Aşkı
"mutlaka tadına bakılması ge-
reken bir dilim pastaya" benze-
tiyor. Sonra yine "aşk dolu" söz-
lerle parçalannı sıralıyor bir bir.
Yalnız yeni albümünde yer alan-
lar değil, eski "hit"leri de var
konserde. Bir tanesınde "Seni
kaybetmek istemiyorum" diyor,
bir dığerinde "Beni seni sevmek-
ten alıkoyamazsın."
Tina Turner, Pepsi Cola için
gerçekleştirdiği bu turnenin ya-
nı sıra yeni bir girişime de im-
zasını attı. Tina, Rod Stewart-
la ortak söyleyecekleri "It Takes
Two" adh parça ile Pepsi'nin te-
levizyon reklamlanna çıkıyor.
Marvin Gaye*in parçasıyla bir
araya gelen Tina ve Rod Stevvart,
bu parçanın 45'liğinin yanı sıra
bir de video-klip gerçekleştire-
cekler. Video-klip çahşması
Pepsi'nin Avrupa çapında yü-
rüttüğü ve Türkiye"de kasun
ayında gösterime girecek reklam
kampanyasında kullamlacak.
Tina Turner'ın 16 ülkeyi kap-
sayan dünya turnesinde ise
Türkiye yer almıyor. Ancak
Pepsi kapaklarıru biriktirerek
çekilişe katılan 20 talihli Pepsi
L
nin konuğu olarak Tina Ttırner-
ın Paris konserini izleme olana-
ğına kavııştu. Gelgeleüm yaşla-
n 9 ile 40 arasında değişen ta-
lihlilerin buyıik bir bölümü Ti-
na'nın konserini izlerken bir ge-
ce önce gittikleri Lido-şov'la kı-
yaslamadan edemedi. Birçoğu
ilk kez yurtdışına çıkan ve iki
gün sureyle oldukça hızlı ve yo-
ğun bir programla Paris'i gezen
talihlilerin yorumuna göre Paris
gezisi "müthiş", Tina Turner
konseri ise "eh işte" idi. Pepsi
kampanyasına kanlarak 150 bin
kişi arasından Paris gezisine ka-
tılmaya hak kazanan talihliler
hâlâ "sadece gereksii. verierini"
kapatan bol renkli kostümler ve
olağanüstü dekoriar içinde izle-
dikleri çıplak göğüslü kızlann
yer aldığı şovun etkisi altınday-
dılar. Talihliler Paris gezisine
"üç günlük bir riiya" diyor ve
"erken" uyandıklannı söylüyor-
lardı. Yalnız aralarında hiç
uyanmayan biri de vardı. Koh-
serin olduğu gece, yani "son Pa-
ris gecesinde" çok geç yatıp er-
tesi sabah uyanamayarak dönüş
uçağını kaçıran bir talihli Air
France'ın dört saat sonraki Is-
tanbul uçağına yetişebildi an-
cak.
ART BLAKEY — Kimseden ne ders aldı ne de etkilendi. Belki de bu vüzden herkesi elkileven.
gözle görulraedikçe inanılması güç bir tekniğe sahip oldu.
An Blakey, caz tarihinin son 50yüına adını yazdırdı
Hep gençlerle çaldı
SADETTİN DAVRAN
1954'un şubatında New York'a çok kar yağ-
mıştı. Birdland yine de her gece doluyordu. Las-
tik şosonlar vestiyere bırakılıyor, çıkışta herke-
sinki birbirine karışıyordu. Aslında içerdeki at-
mosfer muşteriyi, "Herhangi bir konsomasyon-
da bulunmasa bile bir süre sonra kendi şoso-
nunu tanıyama\^cak hale getirmeye yeüyordu."
Içerde Art Blakey ve Jazz Messengers çalıyor-
du. Henüz 20'lerindeki Horace Silver, Curly
Russeü, Lou Donaldson ve Clifford Brovvn'dan
oluşan Messengers'ı Art Blakey tek tek dinle-
yiciye tanıtmaya başlamıştı ki atmosferden er-
ken etkilenen bir muşteri Blakey'e seslendi:
"Çoluk çocuk bunlar." Art Blakey durdu, mer-
cekli spotların daha da beyaz gösterdiği dişle-
rinin arasından aynen şöyle dedi: "Evet efen-
dim, gençlerle çalıyorum ve çalacağım, bunlar
yaşlanınca daha gençlerini bulacağım. Zihnimi
açıyorlar."
Art Blakey bunları söylediğinde henüz 35 ya-
şındaydı. Sözünu tuttu. İkinci 35 yaşını hep
gençlerle geçirdi. Zihni de hep açık kaldı.
Art Buhania Blakey, ABD'nin yaşamı inanıl-
maz olaylarla dolu vatandaşlannın son kuşa-
ğındandı. Sayıları gittikçe azalan. 1919'da Pitt-
sburgh'da doğmuştu. 14 ^şında evlenmişti. Er-
tesi yıl çocuğu doğmuştu. İlerde 7 tancsini da-
ha evlat edinecekti. Aynı yıl birdenbire anlamıştı
ki komşulanndan Bay Blakey aslında e\i o doğ-
madan terk eden ozbabasıdır. Pittsburgh'da
"çelikte" çahşıyordu, akşamları da bir gece ku-
lubünde piyano çalıyordu. "Gazap Üzümleri"
PıttsDurgiıUd aduc\)iııııyoıuu. DH dkjam ku-
lube sempatik, aynı zamanda da piyano çalan
bir çocuk geldi. Patron, Blakey'e dedi ki: "Ya
davula geçersin ya da bu gece son yevmiye." Pat-
ron bu işten anlıyordu. Zira piyano çalan ço-
cuğun adı o zaman da Eroll Garner'dı.
Caz muziği davullan Art Blakey'ın yarım
yuzyılı aşan ayrılmazlığını ve daha pekçok şe-
yi "biiyiık kriz"e borçludur.
1930'ların sonlarından başlayarak zamanın
büyük orkestralarında bu muziğin en onde ge-
len müzisyenleriyle çalışan Blakej', 1940'ların
sonunda Afrika'ya gitti. ABD'ye Müslüman
olarak döndu. 1954'te Jazz Messengers'i açtı.
Caz müziğinin sayılı akademilerinden olan
Messengers sıralanndan yetişenler arasında
Clifford Brown, Hankk Mobley, Benny Golson,
Jackie Mc Lean, Donald Byrd \e Freddie Hub-
bard, Woody Shaw, Curtis Fuller, Cedar VVal-
ton, Keith Jarrett, W>nton Marsalis, Branford
Marsalis. Donald Harrison, Terence Blachard.
Wallace Roney, Kenny Garrett, Mulgrew Mil-
ler olduğu soylenirse bu yazıya eklenecek fazla
bir şey kalmaz sanıyorum. Art Blakey adı
caz tarihinin son 50 yılına boydan boya yazılı-
dır. Çoktan.
Taşkent'te 1anıbadaTaşkent, 2.5 milyon nüfuslu büyük bir kent.
Üniversiteleri, tiyatroları, konser salonları,
müzeleri, metrosu, dev yapılan, geniş cadde
ve sokakları ile çağdaş bir kent görünümünde.
SAMİ ÖNAL
TAŞKENT — Havaalanına
indiğimizde kulaklanmda hep
Bakü'deki Azeri dostlarunızdan
duyduğum uyarı sözleri vardı:
"Sakın burada gördiiğünttz ya-
kın Ugiyi Özbeklerden bekleme-
yiniz. Hayal kınklığına uğrarsı-
nu."
Gerçekten Bakü'de yediden
yetmişe herkesten yakın ilgi gör-
müş, dostlar edinmiş, kendimi-
zi Türkiye'de sanarak hiç yaban-
cılık çekmemiştik. İster istemez
benzer ilgiyi grubumuzdaki ba-
zı arkadaşlann deyimiyle "Ata-
lanmıziD yurdu, esir Tiirk top-
raklan Orta Asya"da da bekle-
yecektik. Ancak durum hiç de
öyle ohnadı. İlgi görmek şöyle
dursun bazı yerlerde varlığımı-
zı bile duyuramadık.
Taşkent 2.5 milyon nüfuslu
büyük bir kent. Üniversiteleri,
tiyatrolan, konser salonlan, mü-
zeleri, metrosu, dev yapılan, ge-
niş cadde ve sokakları ile çağdaş
bir Avrupa kenti görünümünde.
1966 depreminde yerle bir ol-
muş. Sovyetler Birliği'nin öbür
cumhuriyetleri ve Doğu Bloku
ulkelerinin yardımları ile kısa
sürede onanlmış. Bugun hava-
alanlarını andıran geniş cadde-
leri, parkları ile yeşillikler deni-
zinde yüzüyor. Nüfusunun yüz-
de kırkını Özbekler, yuzde otuz
sekizini Ruslar, geri İcalamnı da
öbür uluslar oluşturuyor. Ken-
te yabancı akını genellikle 1966
depreminden sonra olmuş. Yeni
kunılan semtler kuruluşta emeği
geçen ulusların adları ile anılı-
yor. Sokaklarda konuşulan dil
ise çoğunlukla Rusça.
Özbekistan Oteli, Taşkent'in
en buyuk oteli. 16 kath, görkem-
li bir yapı. Biz bu otelde kahyo-
ruz. Bir toplantı için gelen ka-
labalık Malezya heyeti de aynı
otelde kalıyor. Otel görevlileri-
nin çoğu Rus. Bir bölumü de
Özbek. Rusça dışında bir dili,
özellikle Batı dillerini konuşan
gorevli sayısı çok az. Dileğinizi
anlatmakta güçlük çekiyor, ör-
neğın odanızdaki bozuk bir
musluğun onanmını sağlayamı-
yorsunuz.
Kent gezisinin ilk bölümünu
kendilerini "milliyetçi
mukaddesatp" olarak tanıtan
yol arkadaşlarımızın baskılan
sonucu camilerden ve "eski
Türk mahallelerinden" başlatı-
yoruz. Ne var ki cami avlulann-
da karşılaştığımız Özbek kardeş-
lerimiz kendilerini Türk saymı-
yor, "Müslüman Özbek" olduk-
larını öne süruyorlar. Türkiye
1
de kitabevi sahibi oldugumu öğ-
renen ikisi ise benden ipekli ku-
maş karşılığında Kuran'ı Kerim
ve Arapça dinsel kitaplar istiyor-
lar.
Taşkent'te zengin, güzel mü-
zeler var. Biz bunlardan ancak
ikisini gezebildik. Altın ve gü-
müş takılar Romanoflar'dan
kalma eski bir yapıda sergileni-
yor. Açıklamalan yapan müze
görevlisi - Azeri rehberimiz Re-
fik Haşimov'un deyimiyle- ken-
di güzel, adı güzel bir Özbek kı-
zı.
Konusunu iyi biliyor, yararlı
bilgiler veriyor. Ancak grubu-
muzdaki bazı arkadaşlanmız sık
sık "güzeF'in sözlerini kesiyor,
"Sen gel de müzeleri Türkiye^
de gör. Sizinkiler de müze mi?"
diye söyleniyorlar. Halk Sanat-
lan Müzesi ise daha çok yeni eş-
yalarla dolu. Müze görevlisi Ka-
zanlı Ayla hiç Türkçe bilmiyor.
Açıklamalan Rusça yapıyor, Re-
fık Haşimov da bize Türkçe ola-
rak aktanyor.
Ali Şir Nevai 15. yüzyılda ya-
şamış, Turkçeyi başan ile kul-
lanrnış ünlü bir Çağatay şairi.
Özbekler kendisini çok seviyor,
ona büyük saygı duyuyorlar. Ali
Şir Nevai adına başta Teşkent
olmak üzere Özbekistan'ın bir-
çok kentinde heykeller dikilmiş,
caddeler ve okuUar açümış. Taş-
kent'in ünlü opera ve balesi de
onun adını taşıyor. Bir akşam
müdür Sayın Ilyas Azimov'un
konuğu olarak Ali Şir Nevai
Opera ve Balesi'nde Tosca'yı iz-
ledik. Rus ve özbek sanatçılar-
dan oluşan kadro başanh bir
temsil sergiledi.
Aylık program afışinden Öğ-
rendiğimize gore Ah' Şir Nevai
Opera ve Balesi'nde ekim ayı
içerisinde dokuz opera, dört ba-
le, dört de konser sergilenecek.
Sovyetler Birliği'nde Lamba-
da dansının çok yaygın olduğu-
nu duymuş, ancak Orta Asya
cumhuriyetlerine dek uzanabile-
ceğini kestirememiştim. Taş-
kent'in unlü Zerefşan Gazino-
su'nda karşılaştığım görüntü
bende sürpriz etkisi yaptı.
Bin kişilik gazinonun dans
pistini dolduran Malezyalı, Rus,
Afrikalı çiftlerin arasında dop-
peli (takke) Özbek gençleri Bre-
zilya kaynaklı bu dansın en zor
figürlerini başan ile yapıyorlar-
dı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde
Özbek, Rus ve Arap sanatçılar-
dan kurulu orkestranın Özbek
şarkıası, bizimkilerin isteği üze-
rine Türkçe bir şarkı okumaya
başladı.
Kaunos
kazıları
sona erdi
ÖZCAN ÖZGÜR ~
DALYAN — Kaunos antik
kentinde bu yıl yapılan kaalar-
da, Palestra (oyun alanı) çevre-
sindeki surlarla, Stoa (sütunlu
galeri) ortaya çıkartıldı. îki ya-
pının M.Ö. 3.ncu yüzyılda yapıl-
dıkları belirlenirken Aphrodite
Mabeti çevresinde yapılan kazı-
larda da çok sayıda heykelcik ile
para ortaya çıkartıldı.
Ankara Üniversitesi Dil, Tarih
ve Coğrafya Fakültesi öğretim
uyelerinden Prof. Dr. Baki
Öğün başkanlığında Dalyan'da
antik Kaunos kentinde surdüru-
len kaalann bu yılki bölümü so-
na erdi. Kazı heyetinden Doç.
Dr. Cengiz Işık'ın verdiği bilgi-
ye göre kazıların bu yılki bolu-
munde kentin kuzey sınırlan or-
taya çıkartılırken 6.ncı ve 7.nci
yuzyıla ait Arkaik dönem sınır-
lan da belirlenmeye çalışıldı.
TRTye
2. uyarı
• ANKARA (AA) —
RTYK'nın Eskişehir'de
düzenlenen bu ayki olağan
toplantısında, TRT'ye
haber bultenleri dolayısıyla
yeniden "hatırlatma"
yaptı. Kurul, Magic Box
yayınları için de durumu
cumhuriyet savcılığına
bildirme kararı aldı.
Toplantıdan sonra konu ile
ilgili bilgi veren RTYK
Başkanvekili Ali Baransel,
bazı siyasi partilerin radyo
ve TV haber bültenlerinde
siyasi tarafsızlık ve eşitlik
ilkelerine uyulmadığına
ilişkin başvuruları
olduğunu anımsatarak bu
konunun TRT'ye ikinci
kez bildirileceğini söyledi.
Toplantıda TRT'nin kurula
yazdığı ve Magic Box
yayınlarının kanuna aykın
suç oluşturduğu gorüşünü
bildiren yazısının da ele
alındığını söyleyen
Baransel, bu yazının da
3517 sayılı kanunun 4.
maddesini ihlal eden suç
bildirisi içeriği taşıdığının
görülduğunü ve durumun
Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı'na
bildirilmesine karar
verildiğini belirtti.
Macaristan
24.üye
• BRÜKSEL (AA) —
Macarıstan'ın Avrupa
Konseyi'ne üyelik
başvurusuna, Avrupa
Konseyi Parlamenterler
Meclısi'nin olumlu cevap
vermesinden sonra, dün
Strasbourg'ta toplanan
Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesi, Macaristan'ın 24.
uye ulke olmaya davet
edilmesine karar verdi.
Boylece, 6 Kasım 1990
tarihinde Italya'nın
başkenti Roma'da
yapılacak olan Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesi
toplantılarının açılışında
düzenlenecek bir resmi
torenle, Macaristan 24. üye
olurken, aynı zamanda
Avrupa Konseyi'ne üye
olan ilk Doğu Avrupa
ulkesi ozelliğini eldeedecek.
Okullara
trafik dersi
• BURSA (AA) —
Emniyet Genel Müdürlüğü
Trafik Daire Başkanı
Abdullah Aldoğan,
Turkiye'nin trafik
sorununun çözümü için
trafik güvenliği derslerinin
ilk ve orta dereceli
okullarda zorunlu hale
getirilmesi gerektiğini
bildirdi. Aldoğan,
Türkiye'de trafik eğitiminin
yaygın olmadjğını belirterek
bu konuda en büyıik
görevin Milli Eğitim
Bakanlığı ile belediyelere
düştüğünü söyledi.
Amatör terzi
yanşması
• Haber Merkezi —
Türkiye, Burda dergisimn
düzenlediği "Uluslararası
Amatör Terziler"
yanşmasında dereceye girdi.
Almanya'nın Augsburg
kentinde 13.10.1990
tarihinde yapılan ve
ülkemizi Yaydağ'm ülke
çapında seçtiği birincilerin
temsil ettiği yarışmada
Aynur Karsaklı "Büyük
Beden" kategorisinde
ikinciliği elde etti. "Yeni
Başlayanlar" kategorisinde
Nermin Aktüs,
"Tecrübeliler" kategorisinde
Nihan Küçükkutlu, "Büyük
Beden" kategorisinde de
Aynur Karsaklı'dan oluşan
Türk yanşmacılar Almanya,
Hollanda, Avusturya,
Macaristan, Sovyetler ,
Birliği gibi çeşitli ülkelerden
gelen 125 yanşmacı ile
yanştılar.
Çöpşenligi
• BODRUM (Cumhuriyet)
— Bodrum Gönüllüleri'nin
geleneksel "çöp seferi", bu
yıl "çöp şöleni"ne
dönüştürülüyor. Gönüllüler
adına tüm tekne sahipleri
ile yatçılara ve yat
işletmecilerine seslenen
Saynur Gelendost, "Lütfen
bulunduğunuz limandan
demir alınız. Mavi yolda
buluşalım" diye çağrıda
bulundu. Her yıl çıktıkları
Gökova Körfezi çöp
seferinde, 5 gün süreyle
tonlarca çöp toplayan
Bodrumlu Gönüllüler, bu
yılki seferlerinde daha az
yorulacaklar.
Kirlilik haritast
• ANKARA (AA) —
Çevreden sorumlu Devlet
Bakanı Vehbi Dinçerler,
Turkiye'nin hâlâ bir kirlilik
haritasının bulunmadığını
belirterek, "Bu harita
olmadan hiçbir alanda
master plan yapamayız.
Alınan onlemler de kalıcı
olmaz" dedi.