25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahıbı Cumhun>w Matbaacılık ve Gazetecılık Turk Anonıın Şırkecı adına Nadlr Nadı 0 Genel Ya>m Mudunl Hasan Cemal, Muessese Muduru EmilK Lfikltgi), Ya.-ı 1,1er! Muduru Okı> Gosensın, 0 Haber Merkezı Mudunı YaJçın Bayer. Savfa Duzenı Yonetmenı AK Acaı 0 Temsılcıler ANKARA Ahncl Tan. IZV1IR Hikratl Çcdakava, ADANA Ç«in Yıgenoglu U Polıııka Cclal BaşluKic Dıs HaberİCT Ergu Mcı. Ekonomı Cc^ız Tartaft. is Scndıka $»kfU Kfttacı. Kullur Cdal iMcr. Islanbu, to>*/ı Kuruiu Bdskin Nvttr Nadı Habeılcr, bısal k«»k. Eğıt.ır O<K» Şoiıa. Haber Aresırma. baci k r k u . Yun Habcrkı N ı d ı l DofM. Spot L>an,5man Olu> Aktal taKn Bmr. H a « \Malkıdır \Kvtaia. D zı VazıUr Kcras Çalçfcfta. \reslirma Şafcln »Jp«y, Duzdune AMafeh VUJCI 0 h.oordınalOr Ahact koraba»* ( e ı u L Hıknrl Ctonk*». Ok« # Vah Işlcr f rol LrV.t 0 M.nisrte Bok-.ı V > ı 0 EUı:,c PUnlaıra Sr>fl OuaaalK*«>tla 0 Rsklam «n< Tonı 0 E> (,o««sı. l gır Mnnca. llk.n 1a>mlar HBIJI \k>ol 0 Idart HavyıH Gvırr 0 lîkLme Oader ÇcW( 0 Bılgı Isjfm SuJ l u l 0 Pcvjnd Srrçı BoMueratiu Sdruk \lı ^ımcn. 4hBct T«n Bason v* Ynrm Cumhunm Malbaacılık « Cunecıhk T A $. TOrt Ocafc Cad 39/41 Clfelotlu 34334 la PK 2 « Istanbul Td M2 (X 05 I » h»->. Tda 2224* Fa*. (1) 5 » «0 71 0 Burolsr \akan. Zıya Gökalp Bl* inküıp S. No I9'4, Tie! 133 II 41-47, T d o 42344, Fu: (4) 133 r< *< 0 İMtfr H Z.ys Blv 1352 S. 2/3, Td 13 12 30 Tcte» '2359. F « (51) 19 53 «0 oono C«J 119 S. No 1 Kal 1, Td 19 37 52 (4 hat), Tefcı 62155. Fix. (Tl) 19 25 TS TAKVİM: 18 EKtM 1990 Imsak: 4.46 Guneş: 6.11 Oğle 11.54 Ikındı: 14 56 Akşam: 18.47 Yatsı: 17.28 Fizikve kimya Nobelleri belli olduİsveç Bilimler Akademisi fizik ödülünü Amerikalı Jerome Friedman ve Henry Kendall ile Kanadalı Richard Taylor'a verdi. Kimya ödülünü ise Amerikalı Elias James Corey kazandı. Dış Haberier Servisi — Isveç Bilimler Akademisi dun 1990 Nobel Fizik ve Kimya Ödülle- ri'ni de açıkladı. Fizik odulunü iki Amerikalı ile bir Kanadalı profesor paylaşırken kimya ödulu Amerikalı Elias James Corey'e verildi. Bu yılki Nobel fizik odülü- Yanıtsızsoru Balıklar neden öldü? KUTLU ESENDEMİR ORHANELİ / DOGANCI / BURSA — Kentin içme suyu gereksinimini karşüayan Do- ğancı Barajı'nda, son bir haf- tadır binlerce ölü balığın kıyı- ya vurmasmın yankıları süru- yor. Yetkililer, şu ana kadar kamuoyuna herhangi sağlıklı bir analizin sonucunu açıkla- mış değil. Bursa Sular Işletmesi (BUS- Kt) Genel Müdurü Mebmet Ali Meriç, baraj suyunda herhan- gi bir kirlenmenin söz konusu olamayacağını ileri sürerek kente verilen suda klor arttırı- mına gidilmediğıni açıkladı. 11 Sağlık Mudürü Mustafa Kayasal, "Barajdan alınan su numunesi üzerinde bakteriyo- lojik tahlil yaptınyoruz. Başka bir önlemirniz yok" dedi. DSİ Bursa Bölge Mudürü Erdem Saker balık ölümlerine gerekçe olarak, "kefalleri etki- leyen bir bakteriyi" gösterdi. Başka bir DSİ yetkilisi de ani ısı değişiminın toplu balık ölü- müne neden olabileceğini söy- ledi. DSİ Bölge Mudürü Sa- ker'in, ölü balıklann tahlilini yapan kuruluş olarak gösterdi- ği Ankara Üniversitesi Veteri- ner Fakültesi Su Ürünleri Bö- lümü'nün öğretim üyelerinden Doç. Dr. Selçuk Seçer, "Biz bu konuda hiçbir araştırma yap- madık. Gönderilen balıklar öy- lece buzdolabında duruyor. Kendiierinden yeni balık ve res- mi yazı istedik" diye konuştu. öte yandan balık ölümlerine tepkiler sürüyor. nu alan Amerikalı Jerome Fri- edman ve Henry Kendall ile Kanadalı Richard Taylor, elek- tronların protonlar ve bağlı notronlar tarafından esnek ol- mayan yayıhmı ile ilgili yenilikçi araştırmaları nedeniyle odüle layık gorüldüler. Quark modeli Isveç Bilimler Akademisi ta- rafından yapılan açıklamada, bu araştırmalann partıkul fizi- ğinde "Quark modelinin" geliş- tirilmesinde buyuk önem taşı- dığı bildiriliyor. 700 bin dolarhk (yaklaşık 2 milyar TL) para ödulü Massac- husetts Teknoloji Enstitüsü'nde profesor olan 60 yaşındaki Fri- edman ve 63 yaşındaki Kendall ile California Stanford Üniver- sitesi'nde fizik profesorü olan 60 yaşındaki Taylor arasında paylaştırıldı. İsveç Bilimler Akademesi'nde Cecelia Jares- kog, bu uç bilim adamının araştırılmalarının proton ve nötronlardan daha küçük nuk- leer parçacıklar bulunduğunu ortaya koyduğunu kaydettı. Akademi tarafından yapılan açıklamada araştırmaların bul- guları madde yapısı hakkında- ki anlayışta buyuk bir değişik- lik olarak nitelendirildi. Akademi daha sonra bu yıl- ki kimya ödülünun 62 yaşmda, Harvard Üniversitesi öğretim uyelerinden Elias James Co- rey'e verildiğini açıkladı. Açık- lamada Corey'in gelıştirdiği or- ganik sentez analizinin plastik, sentetik iplik ve ilaç uretimin- de verimli sanayi yönetimlerine ulaşılmasına yol açtığı be- lirtildi. Retrosentez metodu Corey'in "Retrosentez" ola- rak adlandırılan metodu, labo- ratuvar ortamında kimyasal maddelerden biyolojik bileşim- ler uretilmesini içeriyor. Corey, biyolojik molekullerin yapısını çözümluyor ve aynı maddeleri yeniden üretmekte kullanabile- cek daha basit moleküllere in- dirgiyor. Bu yontem, yeni bir maddenin, bir hayvan ya da bitkiden alınmasından çok da- ha hızlı uretilmesini ve gelişti- rilmesini sağlıyor. Corey'in de para ödülü 700 bin dolar. Tina Turneraşkı, 'mutlaka tadına bakılması gereken bir dilim pasta'ya benzetiyor 6 Kıvrak kedi' TinaPepsi-Cola için gerçekleştirdiği "Foreign Affairs" adlı turnede Tina Turner yine hiç durmadan şarkı söyledi ve dans etti. Tina son albümüne ve turnesine adını veren parçada Fransa'nın güneyinde yaşanan bir aşktan "aşk dolu bir havada" yaşanan ikili bir aşk oyunundan söz ediyor. ANNA TURAY ~ "Rock tanrıçası", "seksi biiyiikanne" ya da "luvrak ke- di". Bütün bu adlar Tina Hınıer için ve hepsi de yerini buluyor. Bitmek bilmez enerjisiyle "kıv- rak bir kedi", bir ay sonra 51 ya- şını geride bırakacak olmasına rağmen güzel bacakları bir sa- niye bile hareketsiz durmayan "seksi bir büyükanne", sahneye çıkar çıkmaz izleyicileri kontro- lü altına alan 20 yıldır zirvede bir "rock tannçası"... Tina Turner'ın son albumüy- le aynı adı taşıyan dünya turne- sinin Paris durağındayız. "Fore- ign Affairs" (Dış Iüşkiler) adlı bu turae 27 nisanda Belçika'nın Antwerp kentinde başladı. 16 ülkeyi kapsayan ve toplam 22 hafta süren turnenin Finlandi- ya'dan Ingiltere'ye, tsveç'ten Ital- ya'ya pek çok durağı var. "Foreign Affairs" turnesi pop-rock'ın ABD'li mega-starı Tina Turner ile dünya kolalı içe- cekler piyasasında "liderlige oynayan" yine ABD'li bir dev- firmanın, Pepsi Cola'nın mil- yonlarca dolarhk işbirliğinin ürünü. Pepsi-Tina Turner bera- berliği 1985 yüına dek uzanıyor. llk kez 1985'te Tina'nın "Priva- te Dancer" turnesini üstlenen Pepsi, 1987 yıhnda da "We Got The Taste" adlı reklam kampan- yasında yine Turner ile çahştı. 1988 yıhnda ise Tina televizyon reklamlannda, Brezilya'dan îky- land'a, Meksika'dan Filipinler'e kadar uzanan bir kampanyada yer aldı. 1990 yüına gelinceye dek Michael Jackson, Madon- na ve David Bowie gibi yıldızlar- la da anlaşma imzalayan Pepsi, bu yıl da yine Tina'nın "dinamik karizmasını" kullanmaya karar verince sanatçı bir kez daha ye- mınini bozmak zorunda kaldı. 1985'te "Privjıte Dancer" al- bümu ile dört Grammy ödülü kazanan ve 1987 yılında dünya çapındaki "veda" turnesini içe- ren plakla satış rekorlan kıran TINA'MN PARİS RANDEVLSU — Tina Turner nisan ayında başlayan toplam 22 haftalık dün- ya turnesinde Batı Avrupa'dan Doğu Bloku'na 16 ayrı iilkede sahneye çıkıyor. Turne kapsanunda 2. kez Paris'te muzikseverlerle buluşan Tina, yaklaşık 18 bin kişiye seslendi. Tina, 25 ülkeyi kapsayan bu tur- nede verdiği 220 konserle 3.5 milyon müziksevere seslenmişti. Tina "Primte Dancer"a, tıpkı daha öncekiler gibi "veda konserierim" diyordu, ama Pep- si'nin önerdiği kontrattaki sıfır- ların sayısı 1.2 milyon satarak kendisıne bir platin plak da ka- zandıran son albümu "Foreign Affairs"in başansıyla birleşince 1990 turnesi de kaçınılmaz oldu. "Never Say Never" (Asla As- la Deme) diyen Tina Turner şim- di yine yıllara meydan okuyarak olağanüstü enerjisiyle stadyum- lan dolduran her yaştan müzik- severe sesleniyor. Sanatçı piya- nisti Kenny Moore yönetiminde- ki 7 kişilik orkestrasıyla fırtına gibi giriyor sahneye. Yine bu turne kapsamında haziran ayın- da Versailles'da Parislilerle bir- likte olan Tina'nın bu defa sah- neye çıktığı yer, 15 bin kişilik Bercy Salonu. Konserin ilginç bir yönü de var. Pepsi Cola için bu çok amaçlı salonda konser veren ve. şalpnu tıklım tıklım dolduran Tina, Pepsi'nin "can diışmanı" Coca Cola reklam pa- nolannın altında söyluyor şar- kılannı. Pepsi bütun uğraşma- lanna rağmen Coca Cola fvrma- sıyla anlaşması olan Bercy Salonu'ndaki reklamları yoİc edememiş. Tina, Bercy'nin dev sahnesi- ne, tepeden inen dev bir merdi- venden çıkıyor. Ve sahnede gö- ründüğü andan 1.5 saat sonra yok olacağı ana kadar aralıksız şarkı söyluyor, dans ediyor. Ti- na son albümüne ve turnesine adını veren parçada, baharda Fransa'nın güneyinde yaşanan bir aşktan, "aşk doln bir havada" yaşanan ikili bir aşk oyunundan söz ediyor. Aşkı "mutlaka tadına bakılması ge- reken bir dilim pastaya" benze- tiyor. Sonra yine "aşk dolu" söz- lerle parçalannı sıralıyor bir bir. Yalnız yeni albümünde yer alan- lar değil, eski "hit"leri de var konserde. Bir tanesınde "Seni kaybetmek istemiyorum" diyor, bir dığerinde "Beni seni sevmek- ten alıkoyamazsın." Tina Turner, Pepsi Cola için gerçekleştirdiği bu turnenin ya- nı sıra yeni bir girişime de im- zasını attı. Tina, Rod Stewart- la ortak söyleyecekleri "It Takes Two" adh parça ile Pepsi'nin te- levizyon reklamlanna çıkıyor. Marvin Gaye*in parçasıyla bir araya gelen Tina ve Rod Stevvart, bu parçanın 45'liğinin yanı sıra bir de video-klip gerçekleştire- cekler. Video-klip çahşması Pepsi'nin Avrupa çapında yü- rüttüğü ve Türkiye"de kasun ayında gösterime girecek reklam kampanyasında kullamlacak. Tina Turner'ın 16 ülkeyi kap- sayan dünya turnesinde ise Türkiye yer almıyor. Ancak Pepsi kapaklarıru biriktirerek çekilişe katılan 20 talihli Pepsi L nin konuğu olarak Tina Ttırner- ın Paris konserini izleme olana- ğına kavııştu. Gelgeleüm yaşla- n 9 ile 40 arasında değişen ta- lihlilerin buyıik bir bölümü Ti- na'nın konserini izlerken bir ge- ce önce gittikleri Lido-şov'la kı- yaslamadan edemedi. Birçoğu ilk kez yurtdışına çıkan ve iki gün sureyle oldukça hızlı ve yo- ğun bir programla Paris'i gezen talihlilerin yorumuna göre Paris gezisi "müthiş", Tina Turner konseri ise "eh işte" idi. Pepsi kampanyasına kanlarak 150 bin kişi arasından Paris gezisine ka- tılmaya hak kazanan talihliler hâlâ "sadece gereksii. verierini" kapatan bol renkli kostümler ve olağanüstü dekoriar içinde izle- dikleri çıplak göğüslü kızlann yer aldığı şovun etkisi altınday- dılar. Talihliler Paris gezisine "üç günlük bir riiya" diyor ve "erken" uyandıklannı söylüyor- lardı. Yalnız aralarında hiç uyanmayan biri de vardı. Koh- serin olduğu gece, yani "son Pa- ris gecesinde" çok geç yatıp er- tesi sabah uyanamayarak dönüş uçağını kaçıran bir talihli Air France'ın dört saat sonraki Is- tanbul uçağına yetişebildi an- cak. ART BLAKEY — Kimseden ne ders aldı ne de etkilendi. Belki de bu vüzden herkesi elkileven. gözle görulraedikçe inanılması güç bir tekniğe sahip oldu. An Blakey, caz tarihinin son 50yüına adını yazdırdı Hep gençlerle çaldı SADETTİN DAVRAN 1954'un şubatında New York'a çok kar yağ- mıştı. Birdland yine de her gece doluyordu. Las- tik şosonlar vestiyere bırakılıyor, çıkışta herke- sinki birbirine karışıyordu. Aslında içerdeki at- mosfer muşteriyi, "Herhangi bir konsomasyon- da bulunmasa bile bir süre sonra kendi şoso- nunu tanıyama\^cak hale getirmeye yeüyordu." Içerde Art Blakey ve Jazz Messengers çalıyor- du. Henüz 20'lerindeki Horace Silver, Curly Russeü, Lou Donaldson ve Clifford Brovvn'dan oluşan Messengers'ı Art Blakey tek tek dinle- yiciye tanıtmaya başlamıştı ki atmosferden er- ken etkilenen bir muşteri Blakey'e seslendi: "Çoluk çocuk bunlar." Art Blakey durdu, mer- cekli spotların daha da beyaz gösterdiği dişle- rinin arasından aynen şöyle dedi: "Evet efen- dim, gençlerle çalıyorum ve çalacağım, bunlar yaşlanınca daha gençlerini bulacağım. Zihnimi açıyorlar." Art Blakey bunları söylediğinde henüz 35 ya- şındaydı. Sözünu tuttu. İkinci 35 yaşını hep gençlerle geçirdi. Zihni de hep açık kaldı. Art Buhania Blakey, ABD'nin yaşamı inanıl- maz olaylarla dolu vatandaşlannın son kuşa- ğındandı. Sayıları gittikçe azalan. 1919'da Pitt- sburgh'da doğmuştu. 14 ^şında evlenmişti. Er- tesi yıl çocuğu doğmuştu. İlerde 7 tancsini da- ha evlat edinecekti. Aynı yıl birdenbire anlamıştı ki komşulanndan Bay Blakey aslında e\i o doğ- madan terk eden ozbabasıdır. Pittsburgh'da "çelikte" çahşıyordu, akşamları da bir gece ku- lubünde piyano çalıyordu. "Gazap Üzümleri" PıttsDurgiıUd aduc\)iııııyoıuu. DH dkjam ku- lube sempatik, aynı zamanda da piyano çalan bir çocuk geldi. Patron, Blakey'e dedi ki: "Ya davula geçersin ya da bu gece son yevmiye." Pat- ron bu işten anlıyordu. Zira piyano çalan ço- cuğun adı o zaman da Eroll Garner'dı. Caz muziği davullan Art Blakey'ın yarım yuzyılı aşan ayrılmazlığını ve daha pekçok şe- yi "biiyiık kriz"e borçludur. 1930'ların sonlarından başlayarak zamanın büyük orkestralarında bu muziğin en onde ge- len müzisyenleriyle çalışan Blakej', 1940'ların sonunda Afrika'ya gitti. ABD'ye Müslüman olarak döndu. 1954'te Jazz Messengers'i açtı. Caz müziğinin sayılı akademilerinden olan Messengers sıralanndan yetişenler arasında Clifford Brown, Hankk Mobley, Benny Golson, Jackie Mc Lean, Donald Byrd \e Freddie Hub- bard, Woody Shaw, Curtis Fuller, Cedar VVal- ton, Keith Jarrett, W>nton Marsalis, Branford Marsalis. Donald Harrison, Terence Blachard. Wallace Roney, Kenny Garrett, Mulgrew Mil- ler olduğu soylenirse bu yazıya eklenecek fazla bir şey kalmaz sanıyorum. Art Blakey adı caz tarihinin son 50 yılına boydan boya yazılı- dır. Çoktan. Taşkent'te 1anıbadaTaşkent, 2.5 milyon nüfuslu büyük bir kent. Üniversiteleri, tiyatroları, konser salonları, müzeleri, metrosu, dev yapılan, geniş cadde ve sokakları ile çağdaş bir kent görünümünde. SAMİ ÖNAL TAŞKENT — Havaalanına indiğimizde kulaklanmda hep Bakü'deki Azeri dostlarunızdan duyduğum uyarı sözleri vardı: "Sakın burada gördiiğünttz ya- kın Ugiyi Özbeklerden bekleme- yiniz. Hayal kınklığına uğrarsı- nu." Gerçekten Bakü'de yediden yetmişe herkesten yakın ilgi gör- müş, dostlar edinmiş, kendimi- zi Türkiye'de sanarak hiç yaban- cılık çekmemiştik. İster istemez benzer ilgiyi grubumuzdaki ba- zı arkadaşlann deyimiyle "Ata- lanmıziD yurdu, esir Tiirk top- raklan Orta Asya"da da bekle- yecektik. Ancak durum hiç de öyle ohnadı. İlgi görmek şöyle dursun bazı yerlerde varlığımı- zı bile duyuramadık. Taşkent 2.5 milyon nüfuslu büyük bir kent. Üniversiteleri, tiyatrolan, konser salonlan, mü- zeleri, metrosu, dev yapılan, ge- niş cadde ve sokakları ile çağdaş bir Avrupa kenti görünümünde. 1966 depreminde yerle bir ol- muş. Sovyetler Birliği'nin öbür cumhuriyetleri ve Doğu Bloku ulkelerinin yardımları ile kısa sürede onanlmış. Bugun hava- alanlarını andıran geniş cadde- leri, parkları ile yeşillikler deni- zinde yüzüyor. Nüfusunun yüz- de kırkını Özbekler, yuzde otuz sekizini Ruslar, geri İcalamnı da öbür uluslar oluşturuyor. Ken- te yabancı akını genellikle 1966 depreminden sonra olmuş. Yeni kunılan semtler kuruluşta emeği geçen ulusların adları ile anılı- yor. Sokaklarda konuşulan dil ise çoğunlukla Rusça. Özbekistan Oteli, Taşkent'in en buyuk oteli. 16 kath, görkem- li bir yapı. Biz bu otelde kahyo- ruz. Bir toplantı için gelen ka- labalık Malezya heyeti de aynı otelde kalıyor. Otel görevlileri- nin çoğu Rus. Bir bölumü de Özbek. Rusça dışında bir dili, özellikle Batı dillerini konuşan gorevli sayısı çok az. Dileğinizi anlatmakta güçlük çekiyor, ör- neğın odanızdaki bozuk bir musluğun onanmını sağlayamı- yorsunuz. Kent gezisinin ilk bölümünu kendilerini "milliyetçi mukaddesatp" olarak tanıtan yol arkadaşlarımızın baskılan sonucu camilerden ve "eski Türk mahallelerinden" başlatı- yoruz. Ne var ki cami avlulann- da karşılaştığımız Özbek kardeş- lerimiz kendilerini Türk saymı- yor, "Müslüman Özbek" olduk- larını öne süruyorlar. Türkiye 1 de kitabevi sahibi oldugumu öğ- renen ikisi ise benden ipekli ku- maş karşılığında Kuran'ı Kerim ve Arapça dinsel kitaplar istiyor- lar. Taşkent'te zengin, güzel mü- zeler var. Biz bunlardan ancak ikisini gezebildik. Altın ve gü- müş takılar Romanoflar'dan kalma eski bir yapıda sergileni- yor. Açıklamalan yapan müze görevlisi - Azeri rehberimiz Re- fik Haşimov'un deyimiyle- ken- di güzel, adı güzel bir Özbek kı- zı. Konusunu iyi biliyor, yararlı bilgiler veriyor. Ancak grubu- muzdaki bazı arkadaşlanmız sık sık "güzeF'in sözlerini kesiyor, "Sen gel de müzeleri Türkiye^ de gör. Sizinkiler de müze mi?" diye söyleniyorlar. Halk Sanat- lan Müzesi ise daha çok yeni eş- yalarla dolu. Müze görevlisi Ka- zanlı Ayla hiç Türkçe bilmiyor. Açıklamalan Rusça yapıyor, Re- fık Haşimov da bize Türkçe ola- rak aktanyor. Ali Şir Nevai 15. yüzyılda ya- şamış, Turkçeyi başan ile kul- lanrnış ünlü bir Çağatay şairi. Özbekler kendisini çok seviyor, ona büyük saygı duyuyorlar. Ali Şir Nevai adına başta Teşkent olmak üzere Özbekistan'ın bir- çok kentinde heykeller dikilmiş, caddeler ve okuUar açümış. Taş- kent'in ünlü opera ve balesi de onun adını taşıyor. Bir akşam müdür Sayın Ilyas Azimov'un konuğu olarak Ali Şir Nevai Opera ve Balesi'nde Tosca'yı iz- ledik. Rus ve özbek sanatçılar- dan oluşan kadro başanh bir temsil sergiledi. Aylık program afışinden Öğ- rendiğimize gore Ah' Şir Nevai Opera ve Balesi'nde ekim ayı içerisinde dokuz opera, dört ba- le, dört de konser sergilenecek. Sovyetler Birliği'nde Lamba- da dansının çok yaygın olduğu- nu duymuş, ancak Orta Asya cumhuriyetlerine dek uzanabile- ceğini kestirememiştim. Taş- kent'in unlü Zerefşan Gazino- su'nda karşılaştığım görüntü bende sürpriz etkisi yaptı. Bin kişilik gazinonun dans pistini dolduran Malezyalı, Rus, Afrikalı çiftlerin arasında dop- peli (takke) Özbek gençleri Bre- zilya kaynaklı bu dansın en zor figürlerini başan ile yapıyorlar- dı. Gecenin ilerleyen saatlerinde Özbek, Rus ve Arap sanatçılar- dan kurulu orkestranın Özbek şarkıası, bizimkilerin isteği üze- rine Türkçe bir şarkı okumaya başladı. Kaunos kazıları sona erdi ÖZCAN ÖZGÜR ~ DALYAN — Kaunos antik kentinde bu yıl yapılan kaalar- da, Palestra (oyun alanı) çevre- sindeki surlarla, Stoa (sütunlu galeri) ortaya çıkartıldı. îki ya- pının M.Ö. 3.ncu yüzyılda yapıl- dıkları belirlenirken Aphrodite Mabeti çevresinde yapılan kazı- larda da çok sayıda heykelcik ile para ortaya çıkartıldı. Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi öğretim uyelerinden Prof. Dr. Baki Öğün başkanlığında Dalyan'da antik Kaunos kentinde surdüru- len kaalann bu yılki bölümü so- na erdi. Kazı heyetinden Doç. Dr. Cengiz Işık'ın verdiği bilgi- ye göre kazıların bu yılki bolu- munde kentin kuzey sınırlan or- taya çıkartılırken 6.ncı ve 7.nci yuzyıla ait Arkaik dönem sınır- lan da belirlenmeye çalışıldı. TRTye 2. uyarı • ANKARA (AA) — RTYK'nın Eskişehir'de düzenlenen bu ayki olağan toplantısında, TRT'ye haber bultenleri dolayısıyla yeniden "hatırlatma" yaptı. Kurul, Magic Box yayınları için de durumu cumhuriyet savcılığına bildirme kararı aldı. Toplantıdan sonra konu ile ilgili bilgi veren RTYK Başkanvekili Ali Baransel, bazı siyasi partilerin radyo ve TV haber bültenlerinde siyasi tarafsızlık ve eşitlik ilkelerine uyulmadığına ilişkin başvuruları olduğunu anımsatarak bu konunun TRT'ye ikinci kez bildirileceğini söyledi. Toplantıda TRT'nin kurula yazdığı ve Magic Box yayınlarının kanuna aykın suç oluşturduğu gorüşünü bildiren yazısının da ele alındığını söyleyen Baransel, bu yazının da 3517 sayılı kanunun 4. maddesini ihlal eden suç bildirisi içeriği taşıdığının görülduğunü ve durumun Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirilmesine karar verildiğini belirtti. Macaristan 24.üye • BRÜKSEL (AA) — Macarıstan'ın Avrupa Konseyi'ne üyelik başvurusuna, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclısi'nin olumlu cevap vermesinden sonra, dün Strasbourg'ta toplanan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Macaristan'ın 24. uye ulke olmaya davet edilmesine karar verdi. Boylece, 6 Kasım 1990 tarihinde Italya'nın başkenti Roma'da yapılacak olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplantılarının açılışında düzenlenecek bir resmi torenle, Macaristan 24. üye olurken, aynı zamanda Avrupa Konseyi'ne üye olan ilk Doğu Avrupa ulkesi ozelliğini eldeedecek. Okullara trafik dersi • BURSA (AA) — Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Daire Başkanı Abdullah Aldoğan, Turkiye'nin trafik sorununun çözümü için trafik güvenliği derslerinin ilk ve orta dereceli okullarda zorunlu hale getirilmesi gerektiğini bildirdi. Aldoğan, Türkiye'de trafik eğitiminin yaygın olmadjğını belirterek bu konuda en büyıik görevin Milli Eğitim Bakanlığı ile belediyelere düştüğünü söyledi. Amatör terzi yanşması • Haber Merkezi — Türkiye, Burda dergisimn düzenlediği "Uluslararası Amatör Terziler" yanşmasında dereceye girdi. Almanya'nın Augsburg kentinde 13.10.1990 tarihinde yapılan ve ülkemizi Yaydağ'm ülke çapında seçtiği birincilerin temsil ettiği yarışmada Aynur Karsaklı "Büyük Beden" kategorisinde ikinciliği elde etti. "Yeni Başlayanlar" kategorisinde Nermin Aktüs, "Tecrübeliler" kategorisinde Nihan Küçükkutlu, "Büyük Beden" kategorisinde de Aynur Karsaklı'dan oluşan Türk yanşmacılar Almanya, Hollanda, Avusturya, Macaristan, Sovyetler , Birliği gibi çeşitli ülkelerden gelen 125 yanşmacı ile yanştılar. Çöpşenligi • BODRUM (Cumhuriyet) — Bodrum Gönüllüleri'nin geleneksel "çöp seferi", bu yıl "çöp şöleni"ne dönüştürülüyor. Gönüllüler adına tüm tekne sahipleri ile yatçılara ve yat işletmecilerine seslenen Saynur Gelendost, "Lütfen bulunduğunuz limandan demir alınız. Mavi yolda buluşalım" diye çağrıda bulundu. Her yıl çıktıkları Gökova Körfezi çöp seferinde, 5 gün süreyle tonlarca çöp toplayan Bodrumlu Gönüllüler, bu yılki seferlerinde daha az yorulacaklar. Kirlilik haritast • ANKARA (AA) — Çevreden sorumlu Devlet Bakanı Vehbi Dinçerler, Turkiye'nin hâlâ bir kirlilik haritasının bulunmadığını belirterek, "Bu harita olmadan hiçbir alanda master plan yapamayız. Alınan onlemler de kalıcı olmaz" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear