25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/14 A B D n t a »aye«v «»le kentin- d e k i N e w R i v e r G o r g e B r i d . ge'de 11 yıllık köprüden paraşütle atlama yanşması düzenle- niyor. Bu yılki yanşma)a da 300 paraşütçü katılıyor. Bu arada ilginç bir olay atlayacak oian paraşütçülerden birinin hemen köprii başında nikâhını kıydırması ve sonra da iki sagdıçıyla biıîikte keadini boşluğa bırakmasıyla yaşandı. (Fotograf: AP) Cezaevleri Açlık grevleri ürüsürüyor Haber Merkezi — Diyarbakır 1 Nolu E Tipi Cezaevi'nden ya- pılan sevkleri protesto amacıy- la çeşitli cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin başlattıklan açhk grevleri sürüyor. Diyarbakır Cezaevi'nde 250 tutuklu ve hükümlünün açhk grevleri 10. gününü doldurur- ken, tutuklu yakınlannın Sosya- list Parti il binasındaki "deslek açhk grevi" de 7. gününe girdi. 50 tutuklu ve hükümlü yakını- nın açhk grevine, Siverek ve Vi- ranşehir ilçelerinde de 30 kişinin daha katıldıklan bildirildi. Sive- rek'teki açhk grevinin 3 giin sü- receği kaydedildi. Köpeğiyle işe gidiyor Michael Peete adlı baca temizleyicisi ABD'nin Pittsfield kentinde yaşıyor. Peete'nin Buddy adlı hiç yanından aynlmayan bir köpeği var. Buddy, yüksekten korkmasına rağmen sahibinin peşinden metrelerce yttkseklikteki el merdivenlerini tırmanıyor, bacalann çe-vresinde dolasıyor. 18 EKİM 1990 Gazeteci Koparfa 6 yıl hapis İSTANBUL (AA) — Yeni Çözüm Dergisi Sorumlu Yaa lş- leri Müdürü Erdoğan Yaşar Ko- pan, yayın yoluyla bölücülük yaptığı iddiasıyla 6 yıl 3 ay ha- pis cezasına çarptınldı. Mahkû- miyet, 11 milyon 400 bin Ura pa- ra cezasına çevrildi. İstanbul 1 Numarah Devlet Güvenlik Mah- kemesi'ndeki duruşmada, Ko- pan'ın avukatı savunma yaptı. Mahkeme heyeti de, Yeni Çö- zum Dergisi'nin Mart 1989 En- gin Kaya özel sayısında, bölücü- lük yapıldığı görüşüne vararak, sanığı önce 7 yıl 6 ay hapis ce- zasına çarptırdı. Kopan'ın du- ruşmalardaki iyi hali nedeniyle, cezayı 6 yıl 3 aya indiren mah- keme, daha sonra da mahkûmi- yeti 11 milyon 400 bin lira para cezasına çevirdi. iantes kentinde, en tembel sinema seyircilerini bile mutlu edecek bir sinema salonu var. Bu sinemada izleyiciler, saiona serpiştirilmis olan yataklara rahatça uzanabiliyor, is- terlerse sevgihleriyle yan yana uzanarak keyifle film izleyebi- liyorlar. (Fotoğraf: AFP) HABERLERIN DEVAMI ANAP'lı liberaller ve SHP'liler ortak hareket ediyor Türban görüşmesine yine engel Meclis'te idam tarüşması ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Üniversitelerde türba- nın serbest bırakılmasmı içeren kararnamenin TBMM'deki gö- rüşmeleri, ANAP'h liberallerle SHP'lilerin ortak engellemesi nedeniyle dün yine tamamlana- madı. ANAP genel merkez yö- neticilerinin çözüm için Cum- hurbaşkanı Turgut Özal'ın Kör- fez gezisinden donmesinin bek- lenmesi önerisini reddeden ANAP'ın muhafazakâr ve mil- liyetçi kanadı, DYP'nin bir bö- lümünün desteğine rağmen TBMM'de görüşmeler için ge- rekli sayıda milletvekilini topla- yamadı. ANAP'h türban yanlı- ları, SHP'nin, kararnamenin amaç maddesine, " Atatürk Uke ve devrimleri" sözlerinin konul- ması önerisine de karşı çıktılar. Kararname, kabul ya da red- dedilene kadar Meclis günde- minde kalacak. Kararname ile ilgüi görüşmelere başlandığı için gündemin bundan sonraki mad- delerine geçüemiyor. Bir olası- hk hükümetın kararnameyi ge- ri çekmesi. Bunun için de özal'- ın Körfez gezisinden dönmesi bekleniyor. ANAP'ın ikiye bölünmesine neden olan kararname konu- sunda Başbakan Yıldırım Ak- buhıt açık bir tavır koyamadı. Akbulut, önceki gün ANAP Grup Yönetim Kunılu toplanusı ve daha sonra yapılan görüşme- lerde kararnameye karşı çıkma- dığı gibi, yanmda da yer alma- dı. Bunun üzerine ANAP'taki türban yanlılan kararnamenin TBMM'de dün görüşülmesi için girişimlerini sürdürdüler. Tür- bana karşı çıkan ANAP'ın libe- ralleri de Akbulut'un, "karar- namenin Meclis gündeminden geri çekilmesi" istemlerine olumlu yanıt vermemesi üzeri- ne SHP ile temasa geçtiler. ANAP'ın genel başkan adayla- rından Mesut Ydmaz'a yakın bazı milletvekillerinin önceki aksam SHP'liler ile yaptıklan göriismelerde, "SHP'den engel- lemeye devam etmesi, kendile- rinin de göruşmeiere katılmaya- rak bu engellemeye yardımcı olacaklan" önerisini ilettiler. SHP'liler ile ANAP'h Überaller arasında engellemeye bu şekil- de devam edihnesi için görüşbir- liği sağlandı. ANAP Teşkilat Başkanı Or- han Demirtaş da önceki akşam ANAP Merkez Karar ve Yöne- tim Kurulu toplantısı sonrasın- da türban savunucularının ön- de gelenlerinden TBMM Plan ve Bütçe Komişyonu Başkanı Yusuf Bozkurt Özal ve Malat- ya Milletveküi Talat Zengin ile bir süre görüştü. Demirtaş, "Kararnamenin görüşülmesi için Cumhurbaşkaoı Özal'ın dö- nüşunu bekle>elim" önerisinde bulundu. Ancak Demirtaş'm bu önerisini kabul etmeyen Özal ve Zengin, TBMM'deki görüşme- lere katılacaklarını ve kararna- menin kabul edilmesi için çah- şacaklarını söylediler. TBMM Genel Kurulu'nun kararnamenin görüşüldüğü bir- leşimine, ANAP'h liberaller ka- tılmadı. DYP'li milletvekilleri- nin bir bölümü ile ANAP'ın muhafazakâr ve milliyetçi kana- dında yer aları milletvekilleri gö- rüşmeler için genel kurula gel- diler. Bakanlardan da Mehmet Kececiler, Kâmran tnan, Hüsnü Doğan, Mehmet Yazar, Vehbi Dinçerler, Cemil Çiçek, Ercü- ment Konukman ve Şiikrii Yfi- rür'ün genel kurulda bulundu- ğu dikkati çekti. Komisyon Baş- kanı Bozkurt özal ile hüküme- ti temsilen Devlet Bakanı Kemal Akkaya da görüşmelere katıldı- lar. ANAP'h liberallerin bugün dönmesi beklenen Turgut Özal ile görüşerek, kararnamenin ge- ri çekilmesi için hükümete ve türban yanhlarına baskı yapma isteminde bulunacakları öğ- renildi. Kararnamenin görüşüleme- mesinin ardından SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, genel ku- ruldaki görüşmeleri izlemek üzere TBMM'ye gelen kadınla- rı grup salonunda kabul etti. Ankara'nın çeşitli semtlerinden gelen kadınlara hitaben konu- şan İnönü, "Kadm haklannı ge- ri götürecek, universiteleri altüst edecek bu harekeun TBMM'de engellenmesine devam edeceklerini" söyledi. Sorunların demokrasi içinde çözülmesinden yana oldukları- m ve buna inandıklannı dile ge- tiren İnönu, bunun zaman ala- cağmı ama bu yolda ilerlemeye devam edilmesi halinde demok- rasinin erdeminin de ortaya çı- kacağım söyledi. DYP Grup Başkanvekili Ve- fa Tamr da bir soru üzerine "Kadının Statüsü ve Sorunlan Genel Müdürlüğii kurulması. üniversitelerde türban serbesti- si getirilmesi"ni öngören KHK'ya karşı olmadığını belir- terek şunları söyledi: "Biz başörtüsüne karşı deği- liz. Başortüsünün bir fikrin amblemi haline getirilmesine karşıyız. Üniversiteler özerk müesseselerdir." DYP'nin diğer grup başkan- vekili Köksal Toptan da türban konusunda DYP'nin tutumu- nun başlangıçtan beri "İsleyen başını örtsün, isteyen örtmesin" biçiminde olduğunu söyledi. Yusuf Özal: Kanun Beklemez Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kardeşi, ANAP Malat- ya Milletvekili ve eski bakanlar- dan Yusuf Bozkurt Özal, türba- nın serbest bırakılması gerekti- ğini söyledi. Özal, üniversite ve yüksekokullarda türbanın ser- best bırakılmasmı öngören Ka- dın Statüsü ve Sorunlarıyla 11- gili Kanun Hükmundeki Karar- name*nin TBMM'den çekilmesi- nin mümkün olmadığını belirte- rek "Kimse bana 'geri çek' de- medi. Kim soyleyecekse bunu önceden »övler. Gizli Vapakh iş olmaz. Kanun beklemez" diye konuştu. (Baştarafı 1. Sayfada) Keskin, ülkede düşünce özgür- lüğünü savunanlara silahh sal- dınlann başladığını, cinayetleri işleyenlerin belli olduğunu an- cak bir türlü yakalanamadıkla- rını anlattı. Hükümetin, gerçek suçlulan yakalamak yerine, ül- kedeki bunalımı gizlemek için suçlu aramaya koyulduğunu sa- vunan Keskin, "Meclisi, bir no- ter ve onaylama mercii olarak gördükleri izlenimini yaratarak, eski idam dosyalannın onayını gündeme gelirdiler. Bu, devlet yönetme aıtlayışıyla bagdaş- maz" dedi. TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı gündem dışı konuşmada Devlet Bakanı Mehmet Keçeci- ler'in konuyla ilgili açıklaması- nı "talihsiz" diye niteleyen Kes- kin, ülkede düşünce özgürlügü- nu savunanlara silahh saldırıla- rın başladığını, cinayetleri işle- yenlerin belli olduğunu ancak bir türlü yakalanamadıklarını anlattı. Hükümetin, gerçek suç- luları yakalamak yerine, ülkede- ki bunalımı gizlemek için suçlu aramaya koyulduğunu savunan Keskin, "Meclisi, bir noter ve onaylama mercii olarak gördük- leri izlenimini yaratarak, eski idam dosyalarının onayını gün- deme getirdiler. Bu, devlet yö- netme anlayısıyla bağdaşmaz." dedi. Çetin Emeç, Muammer Ak- soy, Turan Dursun ve Bahriye Üçok'u öldürenlerin belli oldu- ğunu ve kendilerini gizlemedik- lerini söyleyen Keskin, Keçeci- ler'i "adresi gizleme gayreti için- de olmakla" suçladı. Sorumlu- ların cezaevlerindeki insaniar ol- madığını \urgulayan Keskin, "Ceza dosyalannı bir koz olarak kullanmaya kimsenin hakkı yoklur. Ölüm cezalarını bir teh- dit ve rehin olarak kullanmak üzüntü vericidir. Birkaç insanı boğazladıgınızda işkence, işsiz- lik, açhk bitecek mi? Ölüm ce- zası yasalardan çıkanlmalı ve hükümlülerin rehin olarak kul- lanılmasından vazgecilmelidir" biçiminde konuştu. Keskin'i yanıtlayan Sungurlu, SHP'nin, ölum cezalarının kal- dırılması görüşüne katılmadık- larını söyledi. Sungurlu, Mec- Us'te bekleyen idam dosyalannın infazı konusuna değınmeden, idam cezalarının tumüyle kaldı- rılması yerine, onaylanmalannı Meclis'in görevleri arasmdan Çı- karan anayasa değişikliği öneri- lerini muhalefetin de destekle- nıesini istedi. Sungurlu. bu öne- rinin, idam cezalarının tasfiye- sini de içerdiğini anımsatıı. Sun- gurlu, "İdam cezalarının yerine getirilip getirilmeyeceğine Mec- lis karar verecektir. Bunda hü- kümetin bir tasarrufu söz konu- su değildir" dedi. Aileler Ankara'ya yürüyecek idam edemezler (Baştarafı 1. Sayfada) Başbakan Yüdınm Akbohıt'a bir telgraf çekerek hükümetin bu girişimini protes- to ettiler. MÇP Başkanhk Divanı da dün bir bildiri yayımlayarak idam cezasına karşı olduklarını açıkladı. Genel Başkan Yardun- cısı Şevket Biilent Yahnici tara- fından yapılan açıklamada, ik- tidann anarşi ve terör karşısın- daki aczi ve başarısızlığjnın açık bir sekilde görülduğü ifade edi- lerek bütün dünyada idam ceza- larının kaldınldığı bir dönemde, Türkiye'de idam infazlarının başlatılması girişimi ve düşün- cesinin çağdışı olduğu savunul- du ve "tdamlann infazınm te- röre çare olacağını diişünmek safdilliktir" denildi. SP Genel Sekreteri Yalçın Büyükdagh yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı özal tarafın- dan idam cezalarının infazının gündeme getirUmesinin "SS ka- rarnamesi"yle ruz kazanan dev- let terörünün uygulamalan ol- duğunu savundu. Yeşiller Partisi Genel Başka- nı Prof. Cdal Ertoğ, konuyla il- gili olarak, "Eger iktidar bu ko- nuda bir karan Meclis'ten oy çogunluğuyla geçirirse, bu, dev- let terörii olur" dedi. Ertuğ, idamlann insanhk suçu olduğu- DPTuzun vadeli plan yapmayacak ANKARA (ANKA) — DPTnin kuruluş yasasında ya- pılan değişiklikle, müsteşarhğın uzun vadeli kalkınma planı yap- ma zorunluluğu kaldırıldı. TBMM Plan Bütçe Komisyo- nu'nda, DPTnin kuruluş ve gö- revleri hakkmdaki kararname görüşülerek bazı değişiliklerle benimsendi. Komisyonda, ANAP'h ömer Okan Çağlar'uT önergesinin kabul edilmesiyle meündeki tüm uzun vadeli kal- kınma planı ibareleri kaldınldı. SHP'ü Birgen Keleş, ANAP ik- tidannm planlama fikrinden git- tikçe uzaîdaştığmı ve DPT'yi de dejenere_ettiğini savunurken DYP'li Mahmut öztürk, "Bu değişiklikle gtmübirlik, keyfi ka- rarlar ahnmak isteniyor" dedi. Eleştirileri yanıtlayan Devlet Bakanı Işın Çelebi ise 5 yıllık plan yapmaktan vazgecmedikle- rini ancak bu değişiklikle gerek- tiğinde daha kısa vadeli plan yapma esnekliğinin getirildiğini söyledi. Çelebi, planlann her yıl değişen koşullara göre yeniden gözden geçirileceğini açıkladı. Makro hedeflerin her yü diizel- tihnesinin planın yanhşhğından kaynaklandığmı anlatan Bakan Çelebi, "Petrol 40 dolara çıkın- ca plan hedefleri altüst oldu" dedi. nu belirtti. Yeşiller Partisi Bursa tl örgü- tü'nden yapılan açıklamada da "Cezaevlerinde idamı bekleyen İBsanlar kurbanlık koyun gibi mi göriilüyor? diye soruldu. Türkiye Barolar Birliği, Türkiye Mühendis ve Mimar Odalan Birliği, Türk Diş He- kimleri Birliği, Türk Tabipler Birliği, Türk Eczacüar Birhğ^ ve Türk Veteriner Hekimleri Birli- ği Ankara'da yaptıkları ortak toplantıda idam cezalarını kı- nadılar. Odalann yaptıklan açıklama- da, "Gecmişte verilmiş ölüm ce- zalannı infaza yeltenmenin gii- nümüzdeki terör olaylannı ön- leyecegini sanmak, hukukla, toplumla ve uygar dünya ile alay etmektir" denildi. ölüm cezasının suçu önlemek gibi cay- dıncı bir etkisinin olmadığının savunulduğu açıklamada, şu görüşlere yer verildi: "Anayasanın 17. maddesin- de yazüı 'Kimse insan haysiyeti ile bağdaşmayan bir cezaya ta- bi tutulamaz' hükmüne rağmen ölüm cezasını benimseyip bunu insan haysiyetiyle bağdaştınna- nın uygariıkla ilgisi yoktur." Petrol-lş Genel Mali Sekreteri Tekin Akın, iktidann her alan- da ülkeyi idam ettiğini belirte- rek "Terör nedeniyle şimdi idamlan ön plana çıkarması karşısında, iktidar büyük bir toplumsal muhalefet görecektir. Asıl meseleleri, tehlikeleri bir yana bırakarak kendilerini kur- tarmak için başkalannın zarar görmesini istiyorlar" diye konuştu. Türkiye Barolar Birliği Baş- kanı Önder Sav, iktidann yeni terör önleme politikasının çağ- dışı ve anayasaya aykın olduğu- nu vurgulayarak "Gecmişte ve- rilmiş ölüm cezasını infaza yel- tenmek, bunun günumüzdeki terör olaylannı önleyecegini sanmak, hukukla, toplumla, in- san hak ve özgürlükleriyle ve uygar dünyayla alay etmektir" dedi. Türk Hukuk Kurumu Başka- nı 'KÂzım Yenici, uygar dünya- da bugün idam cezası diye bir cezanın kalmadığını vurgulaya- rak "Özellikle bugünlerde mey- dana gelen terör olaylannda caydıncı olsun diye dünün suç- lulanna ölüm cezalarının çekti- rilmesine kalkışılması aklın ve vicdanın almayacagı bir keyfi- lik, bir adaletsizlik olur" dedi. İnsan haklan dernekleri İnsan Haklan Derneği Bursa Şubesi ve Sosyalistlerin Birlik Partisi Bursa Girişimcileri dün yaptıklan açıklamalarda, siya- si iktidann son günlerde artan terör olayları karşısında acizli- ğinin öcünü TBMM'de karar bekleyen 237 idam hükümlü- sunden almaya çahştığını savun- dular. Açıklamalarda devletin öç alma yerine terörii yaratan nedenleri ortadan kaldırması ve genel af ilan edilmesi istendi. Sanatçılar Yazar Baskın Oran, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "Açıkçası Özal kendi polisi- nin beceriksizligini örtmek için kan dökecek. Kurban istiyor. Yalnız, degerlerin, dolayısıyla suç kavramının hızla degiştigi bir dönemde insan asarsanız, o zaman adama o mezarian dev- let töreniyle taşıüriar. Bir de böyle kamuoyunu tatmin etmek için adam asarsanız, ondan son- ra sizin mezannız nakledilir mi. edilmez mi belli olmaz." Tiyatro sanatçısı Semih Ser- gen, genel olarak idam cezala- nna karşı olduğunu, ancak bü- tün insanlara kastedUmiş bir du- rumda sistemlerin değiştiğini belirterek, "Genel çizgileri için- de idam olayının insan yapısıy- la ters düştügüne inanan bir ki- şiyim. tdamla insanlann yola getirilemeyecegine inanıyorum, ama bütün buniarın dışmda da birtakım kurallann söz konusu olduğunu biliyorum. Yani bir memleket bütünlügü, bir mille- tin varlıgı ya da yoklugu söz ko- nusu olduğunda bunlan dışında tutuyorum" dedi. Sanayiciler Ege Bölgesi Sanayi Odası yö- netim Kurulu Başkanı Uğur Yü- ce, idam cezalannın terörii ön- lemede caydıncı etkisi ohnadı- ğını belirtti. Yüce, idam cezası- nı çağdışı bulduğunu ve kaldı- nlması gerektiğini söyledi. AA haberine göre lÜuslarara- sı Af Örgütü (AMNESTY In- temational) tarafından dünh yayımlanan bildiride "Uluslara- rası af mahkûmlann infazı ko- nusunda hazırhklar yapügı yo- lundaki haberlerden kaygı duy- maktadır" denildi. Uluslararası Af örgütü, Batı Avrupa ülkeleri içinde en son idam cezası uygulamasının Türkiye'de görtlldflğünü bildi- rerek "Birçok Orta ve Dogu Avrupa ülkesinin idam cezasını iptal ettigi veya dondurdugu bir sırada (Türkiye'de) infazlann gerçeklestirilmesi geriye doğru atıimış bir adım olacaktır" gö- ruşünü savundu. Af Örgütü, Türkiye'de son ölüm cezasının 1984 yıhnda in- faz edildiğine dikkat çekti. (Baştarafı 1. Sayfada) yargılama- lar tekrar yapüsın" diyorlar. Olayın "duygu sömürüsn" biçimine büründürülmesine şid- detle karşı çıkıyorlar. Idamlar hakkındaki düşüncelerini "çag- dısı", "insanlık dışı" gibi söz- cüklerle anlatmak istemiyorlar. Aradan yıllar geçti. İdam ka- rarlarına ahşıldı nu? tki eş de aynı şeyi söylüyor: "Alışılmaz. Bu olaya alışıl- maz, kanıksanmaz. Her zaman taze ve gündemdedir. Bazen ön plana çıkartıhr, tehditler savru- lur. Ama idam karanna asla ah- şüamaz." Mustafa Kuntaş, 11 yıldır içerde. 1957 doğurnlu. Eşi Ay- fer Kuntaş ile 12 yıldır evli. Sa- dece 1 yıl beraber olabilmişler. Aslında bu cümleye karşı çıkı- yorlar. Çünkü hep beraberler- miş. Kuntaş, Şentepe Devrim- ci-Yol davasından yargılanmıs. Çocuk gelişimi uzmanı olan Ayfer Kuntaş, bütün idamhkla- rı işaret ederek, "Bu insaniar hangi koşuUarda, nasd yargüan- dılar? Bir tanık yok. Yargılama- lar tekrar yapılan. Yıllardır içerdeler. Zaten Fıziksel yaşam- lan parça parça edildi" diyor. Ayfer Kuntaş'ın yaşamı nasıl devam ediyordu? Yasarrunda bir değişikh'k oknuş muydu? Eşi idamlık diye acınarak mı bakı- hyordu kendisine? Gülüyor mu, ağhyor mu? Kuntaş, 1980 öncesindeki ya- şamının aynen devam ettiğini, insan Haklan Derneği'nin ku- rulduğu tarihten bu yana insan haklan ihlalleri konusundaki çahşmalara katıldığını, kendisi- ne "acıma" duygusuyla yakla- şümasına fu-sat vennediğini be- lirtiyor. Kuntaş, yasama sıkı stkı bağ- lanmış. Hep gülüyor. Onun için en ilginç olan olayı şöyle anla- tıyor: "İdam karan verilirken yar- gıcın kalemini kırması gereki- yordu. Kıramadı, heyecanlıydı. 'İdam' bile diyemedi. Bizleri gördükten sonra kalemini kıra- madı. Dtşan çıkügımda birini cevirip, 'Hani Türkiye'de idam yoktu, bu konuda ne düşünü- yorsun' diye sonnak istedim; ama 'deli' derier diye kalabalı- ğm arasına kanşıp yola devam ettün." Ayfer Kuntaş da 3.5 yıl yat- mış içerde. Kuntaş, idam olayı- nın tekrar gündeme gelmesini "hükümetin bir blöfü" olarak görüyor. Son cinayetlerin fail- lerinin bulunamamasımn "hü- kümette bir panik" yarattığına dikkat çekerek, "Sıkışmış du- rumdalar. Olerindeki rehinele- ri kullanmak istiyorlar. Aynı Saddam gibi" diyor. Eşleri "idam" aldı diye yaşa- ma küsmediklerini, "kahroimuş insaniar" olmadıklannı beürti- yor eşler. Kuntaş, Kızılay'da dolaşırken, bir kitabı okurken, bir filmi izlerken diğer insanlar- dan çok daha farklı şeyler ya- kalayabildiğine inamyor. "Kızı- lordu Korosu gelmişti Ankara'- ya. Gitmeyecektim. Ama Mus- tafa için gittim, izledim. Büyük bir coşku ile çtktun salondan ve bn duygulan onnnla görüşme- de paylaştım. Örnegin bir film. O dergilerden eteştirisini okur, ben de filmi izlerim. Sonra iz- lenimlerimizi karşılaştınnz" di- yor Kuntaş. Mustafa Kuntaş, Ceyhan özel Tip Cezaevi'nde. Ayfer Kuntaş, 15 günde 450 kilomet- re yol gidiyor ve bu 15 günü 2 saate sığdırmaya çakşıyor. Mus- tafa'nın içerde 2 muhabbet ku- şu, balıklan ve kurbağaları ol- duğunu söylüyor esi. "Yaşam her şeye rağmen güzel; ama bir sekilde devam ediyor" diyor Ayfer Kuntaş. 1960 doğumlu Zafer Koç, TDY davasından yargılanmıs. 1982 yıhndan beri içeTde. Idam- hk. Eşi Suna Koç 1964 doğum- lu. 4 yıl önce Mamak Ceza- evi'nde evlenmişler. Suna Koç ile ilk kez söyleşi yapan biz değiliz. Bu konuda oldukça deneyimli ve pek de memnun değil basından. "Ger- dege giremedigimizi bile yazdı- tar. 'Eşin idam edilirse ne ya- parsm?' sorusuna, 'En iyi ihti- malle çıldırınm' demişim. Ha- yır. Böyle birşey yok. GeneUik- le bu tür konuşmalarda kişilik- lerimiz yok sayılıyor. Oysa bi- zim de olaya bir bakış açımız var. Olayın tamamen duygusal yönü ön plana çıkartıltyor. Onun için bizi suiistimal etme- yln" diyor Koç. Nişarüıhk, evlilik sürecini kı- sa geçiyor, ama başma gelen "ilginç" olayı kahkahalar ata- rak anlatıyor: "Bir gün tanıdık bir amcay- la karşdaştık. Bana, 'Kızım eşi- nin durumunda bir değişiklik var mı' diye sordu. 'Yok' de- dim. 'Bak bizim bir akraba var- dı. O da idamdan yargılandı. 15 yıl verdiler, 8 yıl yattı, çıktı. Sen de bekle, muradına ereceksin. Ama o bizim akraba çıktıktan kısa bir süre sonra öldü' dedi. Suna Koç da eşinin idam edi- lebileceğine inanmıyor. İdam olgusunu, "devletin kan güt- mesi" olarak nitelendiriyor. CUNEYT ARCAYUBEK yazıyor ANAP'ta Kim Kazanıyor? ANKARA — Kısa süre önce- ye kadar somut olaylara daya- nan savları yadsıyorlardı. Ge- nel merkezde ağız birliği yap- mışlardı. TÖ, başkanhk sistemine he- ves duymuyordu. Partiden eti- ni çekti, çekmek uzereydi. Hatta bir ara TÖ döneminin artık bittiğini öne syrerek ANAP'a taze ve yeni bir kişili- ğin geleceğine inananlara rast- lanmıştı. Yeni lider arayışları bu görüşle başladı. Akbulut'u TÖ buldu. "Arkadaş grupları" HCG ile Mesut Bey'i keşfetti. Akbulut'un büyük kongrede yüzde yüze yakın olasılıkla "gideceğine' inanılıyordu. Genel merkez yöneticilerinin parçalandığı, Akbulut'un to- paıiayıcı olamadığı öne sürü- lürken önceki gece, MKYK'da değişik bir tablo ortaya çıktı. Özellikle Mesut Yılmaz, İs- tanbul ilçelerindeki delege se- çimlerinden yakınıyor, genel merkezin oyunlar düzenlediği- ni öne sürüyordu. MKYK'da seçimlerin yenilenmesini iste- di. Kapalı toplantdan sızdırılan rakamlar doğruysa; istek, 9'a karşı 28 oyla reddedilmişti. Üs- telik HCG iie Mesut Bey "it- tifak" kurmuşlardı. Genel merkez, Akbulut'un çevresinde toplanıyordu. İki güçlü aday dokuz oyda kalıyor- du. Rakamlar değişik olabilir- di, ama bir gerçek beliriyordu: ANAP'a yeni bir kişilik aşıla- yacak değişik bir lider arayış- lan iflas etmişti. Özellikle genel merkez yöneticileri "TÖ'den sonra yeni bir genel başkan arayışını fuzuli, gereksiz ve so- nuç vermeyecek çaba" olarak görmeye başlamışlardı. Genel merkez yöneticileri Akbulut'un çevresinde küme- leniyordu. Bu oluşma gelecek- te de TÖ'nün parti önderliğine ve tek adamlığı sürdürmesine şapka çıkanlacağını kanıtlıyor- du. TÖ'nün parti liderliğini res- mileştiriyorlardı. ANAP'ta yeni birnefes, yeni bir kişilik... Hiç- birini istemiyorlardı. Dışarıdakıler istediklerini söyleyedursunlar vızgeliyordu; ANAP merkezi ile Başbakan için başkanhk sisterni suçla- maları "gayri ciddi" savlardı Her şey anayasa sınırlan için- de devam ediyordu. Böylece herkes ne ölçüde TÖ'ye şap- ka çıkarırsa, ona göre ya par- tide ya hükümette yeniden gö- rev alacaktı. TÖ'ye bi'at edip Akbulut'u kabul edenler gele- ceklerini bugünden güvenceye alıyorlardı. TÖ, anayasayı çiğniyor. Hu- kuk devletine bağiı olanlar fer- yadı basıyor. Akbulut sanki başka bir dünyada yaşıyor. Bu irdelemeleri, eleştirileri üzerın- de fazla düşünülecek değerde bulnjuyor. TÖ'nün anayasaya karşı başkanhk sistemi uyguladığı yazılıyor, çiziliyor. Başbakanın dün yayımlanan sözleri hangi evrende yaşadığını gösteriyor. Akbulut, "Başkanhk sistemi konusunu TÖ ile konuşmadığı- nı" söylüyor ve_ekliyor: "Ne kendileri (yani TÖ) açtı, ne de ben açma ihtiyacını duydum." Sorun bu kadar basit. Akbu- lut, Türkiye'yi hemen her gün tartışmalara sürükleyen bir so- runu TÖ'ye açmagereksinimi- ni duymuyor. Sorumsuzluğu kullanarak Akbulut üzerinde devletlerara- sı kimj sözler veriyor veya alı- yor TÖ. Akbulut sorunu TÖ ile görüşmeyi düşünmüyor bile. TÖ'nün anayasa ihlallerini söyleye söyleye muhalefetin sesi kısıldı. Şu sıraiaroğlumuz Ahmet'in Arap ülkelerini baba- sıyla günü birlik ziyaretindekı hikmeti öğrenmeye çalışıyor. Bir ara basından medet umdu. Baktı ki oğlumuz Ahmet olayı basında bir gün göründü, erte- si günü -nedense- manşetler mayna! Arabistan gezisi anayasayı bir kez daha çiğnemek, ama "yapılacak ne var ki" diyor muhalefet çevreleri. Yapılma- sı olanaklı çok şey var da ya- pacaklar şimdilik ortada yok. Eldeki olanaklardan biri Mec- lis'i çalıştırmak. SHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ile 24 arkadaşının verdi- ği araştırma önergesi iki hafta sonra bir salı günü Meclis'te görüşülecek. Tabii reddede- cek ANAP'lılar. İktidar çoğun- luğu "TÖ'nün başbakanlığı dö- neminde kendinin ve bazı ya- kınlannın edindikteri mal varlık- larıyla ilgili iddiaların geçerlilik derecesini saptamak amacıy- la Meclis araştırmasına" olum- lu oy verir mi? Ne çare, ANAP'lıların kaçı- namayacağı olay, o gün yaşa- nacak. Önergenin kabulünü sağlamak için muhalefet söz- cüleri bildikieri pek çok "şeyi" kürsüden açıklayacaklar. Basının TÖ ile ilgili o günkü havasına göre söylenenler ya çok geniş ya da özetlenerek veya özetin özetiyle kamuoyu- na yansıyacak. Tabii TV'den tek sözcük duyulmayacak. Şöyle veya böyle yansıya- cak da ne olacak? Çankaya'- da âlem o âlem, sürüp gide- cek. Genel seçime kadar. Akbulut'un açıklaması Başbakan Akbulut, Ankara Üniversitesi ve Alman Kültür Merkezi tarafından düzenlenen "Avrupa Topluluk Hukukunun Durumu ve Perspektifi" konu- lu sempozyumda gazetecilerin sorulannı yanıtladı. Akbulut, gazetecilerin, "İdam cezasının toptan kaldırılması düşünulebi- lir mi" şeklındekı sorusu üzeri- ne şunları söyledi: "Ben şahsen oyle düşünmü- yonım. AT ile ilgisi yok. ATye girmek veya AT ile bizim huku- kumuzun uyum sağlaması açı- sından mesele ele1 alındıgında, bununla ilgisi yok. Bu, ülkelerin kendi yapdanna göre verecekkri bir cezadır." Demokrasiyle yönetüen Ame- rika'da idam cezası bulunduğu- nu, tngiltere'de ise yeni kalküğı- nı, ancak yeniden idam cezası- nın getirümesi konusunda tartış- maların başladığını hatırlatan Akbulut şöyle devam etti: "FakaC bizim ülkemiz ne Amerika, ne lngiltere, ne Fron- sa, ne Almanya. Kendimize has özelliklerimiz ve problemlerimiz var. O bakıradan Türkiye'de hu- zuru, barışı, hakkı, adaleti ve her şeyden e\vel ülkenin ülkesiy- le milletiyle bütunlüğunu sagla- j-abilmek için gerekeni yapmak durumundayız. Tabii bu, şahsi kanaatlara göre değişecek bir husus değildir. Yine bir mulaba- kat meseiesidir. Yine toplumun, bu işle ilgili siyasi partilerimizin, diğer kuruluşlarımızın sağlaya- bileceği mutabakatla olması ge- rekir. Fakat yürürlükte olan bir kanundur, yürürlükte olan ka- nunun da çalışması lazımdır. Suç, cezalandınlmalıdır. Kanun- lanmızdaki cezayla cezalandınl- malıdır. Kanunlar yuriirlükle ol- duğu müddetce, aksi bir şeji na- zari olarak sa>unabilirsiniz, ama uygulanması, yerine getirilip ge- tirilmemesi hususunda ısrarlı ol- mak doğru değildir. O zaman kanunlann, hukukun önemi kalmaz." Akbulut, Meclis'te bulunan idam cezası kararlanndan bir yıl içinde onaylanmayanların infa- zının bir anayasa değişikliği ile mümkün olup olmayacağının sorulması üzerine de şöyle dedi: "Olabilir, tabii şahsi fikrimi soylüyonım. Belki öyle olması daha yararlıdır. Çunkü mevcut bir kanun varken. o kanunda da idam cezası yer almışken. şart- lar. unsuriar yerine geldiginde hâkim haklı olarak bu cezayı ve- rir. Gerekli prosedürii de ta- mamlandıktan sonra bu karar kesinkşir, kesinleşmiş karann da infazı gerekir." Adalet Komişyonu Başkanı Alpaslan Pehlivanh da dün DYP Grup Başkanvekili Köksal Toptan ile idam sorununa geti- rilebilecek çözümler üzerine bir göruşme yaptı. Edinilen bilgiye göre, Pehlivanh idam cezalarının onaylanıp onaylanmaması soru- nunun Meclis üzerinden alınma- sını önerdi. Toptan da konuyu DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel'e aktaracağmı bildirdi. Şıvgın: Yorum yok Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, TBMM'de bekleyen idamlann infazı konusunda düşüncelerini açıklamaktan kaçınırken, "Bu siyasi bir konu. Ben ilgilenmiyo- rum. Onu başkalanna sorun" dedi. Bakan Şıvgın, Bakanlar Ku- rulu'nun bu konuda ahnmış bir karannın bulunmadığını ifade ederken de, "Bu konu Bakanlar Kurulu'nun karanyla olacak şey değil, Konu, TBMM'nin irade- sindedir. Ancak TBMM karar verir" dedi. ANAP Grup Başkanvekili Ülkü Gökalp Güney, idam ceza- sına karşı olduğunu belirterek, "tdamlar konusunda nihai çö- zümü anayasa değişikliginde gö- rüyorum. Anayasa Komişyonu gündeminde bu konuda bir ana- yasa değişikliği var. Bu görüşü- lerek çözüm bulunabiür. Ben bir hekim olarak idam cezasına karşıyım, ancak mahkemelerin verdiği kararlann da uygulan- ması gerekir" dedi. ANAP'ın diğer grup başkan- vekili Raşit Daldal da "Ben idam cezalanna karşıyım. Hele gecmişte verilmiş idam cezalan- nın bugün infazı meselesinin tartısılntasına bütünüyle ka« uştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear