Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/14
A B D n t a
»aye«v
«»le kentin-
d e k i N e w R i v e r G o r g e B r i d .
ge'de 11 yıllık köprüden paraşütle atlama yanşması düzenle-
niyor. Bu yılki yanşma)a da 300 paraşütçü katılıyor. Bu arada
ilginç bir olay atlayacak oian paraşütçülerden birinin hemen
köprii başında nikâhını kıydırması ve sonra da iki sagdıçıyla
biıîikte keadini boşluğa bırakmasıyla yaşandı. (Fotograf: AP)
Cezaevleri
Açlık
grevleri
ürüsürüyor
Haber Merkezi — Diyarbakır
1 Nolu E Tipi Cezaevi'nden ya-
pılan sevkleri protesto amacıy-
la çeşitli cezaevlerinde tutuklu ve
hükümlülerin başlattıklan açhk
grevleri sürüyor.
Diyarbakır Cezaevi'nde 250
tutuklu ve hükümlünün açhk
grevleri 10. gününü doldurur-
ken, tutuklu yakınlannın Sosya-
list Parti il binasındaki "deslek
açhk grevi" de 7. gününe girdi.
50 tutuklu ve hükümlü yakını-
nın açhk grevine, Siverek ve Vi-
ranşehir ilçelerinde de 30 kişinin
daha katıldıklan bildirildi. Sive-
rek'teki açhk grevinin 3 giin sü-
receği kaydedildi.
Köpeğiyle
işe gidiyor
Michael Peete
adlı baca
temizleyicisi
ABD'nin
Pittsfield
kentinde
yaşıyor.
Peete'nin
Buddy adlı
hiç yanından
aynlmayan
bir köpeği
var. Buddy,
yüksekten
korkmasına
rağmen
sahibinin
peşinden
metrelerce
yttkseklikteki
el
merdivenlerini
tırmanıyor,
bacalann
çe-vresinde
dolasıyor.
18 EKİM 1990
Gazeteci
Koparfa
6 yıl hapis
İSTANBUL (AA) — Yeni
Çözüm Dergisi Sorumlu Yaa lş-
leri Müdürü Erdoğan Yaşar Ko-
pan, yayın yoluyla bölücülük
yaptığı iddiasıyla 6 yıl 3 ay ha-
pis cezasına çarptınldı. Mahkû-
miyet, 11 milyon 400 bin Ura pa-
ra cezasına çevrildi. İstanbul 1
Numarah Devlet Güvenlik Mah-
kemesi'ndeki duruşmada, Ko-
pan'ın avukatı savunma yaptı.
Mahkeme heyeti de, Yeni Çö-
zum Dergisi'nin Mart 1989 En-
gin Kaya özel sayısında, bölücü-
lük yapıldığı görüşüne vararak,
sanığı önce 7 yıl 6 ay hapis ce-
zasına çarptırdı. Kopan'ın du-
ruşmalardaki iyi hali nedeniyle,
cezayı 6 yıl 3 aya indiren mah-
keme, daha sonra da mahkûmi-
yeti 11 milyon 400 bin lira para
cezasına çevirdi.
iantes kentinde,
en tembel sinema seyircilerini bile
mutlu edecek bir sinema salonu var. Bu sinemada izleyiciler,
saiona serpiştirilmis olan yataklara rahatça uzanabiliyor, is-
terlerse sevgihleriyle yan yana uzanarak keyifle film izleyebi-
liyorlar. (Fotoğraf: AFP)
HABERLERIN DEVAMI
ANAP'lı liberaller ve SHP'liler ortak hareket ediyor
Türban görüşmesine yine engel
Meclis'te idam tarüşması
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Üniversitelerde türba-
nın serbest bırakılmasmı içeren
kararnamenin TBMM'deki gö-
rüşmeleri, ANAP'h liberallerle
SHP'lilerin ortak engellemesi
nedeniyle dün yine tamamlana-
madı. ANAP genel merkez yö-
neticilerinin çözüm için Cum-
hurbaşkanı Turgut Özal'ın Kör-
fez gezisinden donmesinin bek-
lenmesi önerisini reddeden
ANAP'ın muhafazakâr ve mil-
liyetçi kanadı, DYP'nin bir bö-
lümünün desteğine rağmen
TBMM'de görüşmeler için ge-
rekli sayıda milletvekilini topla-
yamadı. ANAP'h türban yanlı-
ları, SHP'nin, kararnamenin
amaç maddesine, " Atatürk Uke
ve devrimleri" sözlerinin konul-
ması önerisine de karşı çıktılar.
Kararname, kabul ya da red-
dedilene kadar Meclis günde-
minde kalacak. Kararname ile
ilgüi görüşmelere başlandığı için
gündemin bundan sonraki mad-
delerine geçüemiyor. Bir olası-
hk hükümetın kararnameyi ge-
ri çekmesi. Bunun için de özal'-
ın Körfez gezisinden dönmesi
bekleniyor.
ANAP'ın ikiye bölünmesine
neden olan kararname konu-
sunda Başbakan Yıldırım Ak-
buhıt açık bir tavır koyamadı.
Akbulut, önceki gün ANAP
Grup Yönetim Kunılu toplanusı
ve daha sonra yapılan görüşme-
lerde kararnameye karşı çıkma-
dığı gibi, yanmda da yer alma-
dı. Bunun üzerine ANAP'taki
türban yanlılan kararnamenin
TBMM'de dün görüşülmesi için
girişimlerini sürdürdüler. Tür-
bana karşı çıkan ANAP'ın libe-
ralleri de Akbulut'un, "karar-
namenin Meclis gündeminden
geri çekilmesi" istemlerine
olumlu yanıt vermemesi üzeri-
ne SHP ile temasa geçtiler.
ANAP'ın genel başkan adayla-
rından Mesut Ydmaz'a yakın
bazı milletvekillerinin önceki
aksam SHP'liler ile yaptıklan
göriismelerde, "SHP'den engel-
lemeye devam etmesi, kendile-
rinin de göruşmeiere katılmaya-
rak bu engellemeye yardımcı
olacaklan" önerisini ilettiler.
SHP'liler ile ANAP'h Überaller
arasında engellemeye bu şekil-
de devam edihnesi için görüşbir-
liği sağlandı.
ANAP Teşkilat Başkanı Or-
han Demirtaş da önceki akşam
ANAP Merkez Karar ve Yöne-
tim Kurulu toplantısı sonrasın-
da türban savunucularının ön-
de gelenlerinden TBMM Plan
ve Bütçe Komişyonu Başkanı
Yusuf Bozkurt Özal ve Malat-
ya Milletveküi Talat Zengin ile
bir süre görüştü. Demirtaş,
"Kararnamenin görüşülmesi
için Cumhurbaşkaoı Özal'ın dö-
nüşunu bekle>elim" önerisinde
bulundu. Ancak Demirtaş'm bu
önerisini kabul etmeyen Özal ve
Zengin, TBMM'deki görüşme-
lere katılacaklarını ve kararna-
menin kabul edilmesi için çah-
şacaklarını söylediler.
TBMM Genel Kurulu'nun
kararnamenin görüşüldüğü bir-
leşimine, ANAP'h liberaller ka-
tılmadı. DYP'li milletvekilleri-
nin bir bölümü ile ANAP'ın
muhafazakâr ve milliyetçi kana-
dında yer aları milletvekilleri gö-
rüşmeler için genel kurula gel-
diler. Bakanlardan da Mehmet
Kececiler, Kâmran tnan, Hüsnü
Doğan, Mehmet Yazar, Vehbi
Dinçerler, Cemil Çiçek, Ercü-
ment Konukman ve Şiikrii Yfi-
rür'ün genel kurulda bulundu-
ğu dikkati çekti. Komisyon Baş-
kanı Bozkurt özal ile hüküme-
ti temsilen Devlet Bakanı Kemal
Akkaya da görüşmelere katıldı-
lar.
ANAP'h liberallerin bugün
dönmesi beklenen Turgut Özal
ile görüşerek, kararnamenin ge-
ri çekilmesi için hükümete ve
türban yanhlarına baskı yapma
isteminde bulunacakları öğ-
renildi.
Kararnamenin görüşüleme-
mesinin ardından SHP Genel
Başkanı Erdal İnönü, genel ku-
ruldaki görüşmeleri izlemek
üzere TBMM'ye gelen kadınla-
rı grup salonunda kabul etti.
Ankara'nın çeşitli semtlerinden
gelen kadınlara hitaben konu-
şan İnönü, "Kadm haklannı ge-
ri götürecek, universiteleri altüst
edecek bu harekeun TBMM'de
engellenmesine devam
edeceklerini" söyledi.
Sorunların demokrasi içinde
çözülmesinden yana oldukları-
m ve buna inandıklannı dile ge-
tiren İnönu, bunun zaman ala-
cağmı ama bu yolda ilerlemeye
devam edilmesi halinde demok-
rasinin erdeminin de ortaya çı-
kacağım söyledi.
DYP Grup Başkanvekili Ve-
fa Tamr da bir soru üzerine
"Kadının Statüsü ve Sorunlan
Genel Müdürlüğii kurulması.
üniversitelerde türban serbesti-
si getirilmesi"ni öngören
KHK'ya karşı olmadığını belir-
terek şunları söyledi:
"Biz başörtüsüne karşı deği-
liz. Başortüsünün bir fikrin
amblemi haline getirilmesine
karşıyız. Üniversiteler özerk
müesseselerdir."
DYP'nin diğer grup başkan-
vekili Köksal Toptan da türban
konusunda DYP'nin tutumu-
nun başlangıçtan beri "İsleyen
başını örtsün, isteyen örtmesin"
biçiminde olduğunu söyledi.
Yusuf Özal:
Kanun Beklemez
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın kardeşi, ANAP Malat-
ya Milletvekili ve eski bakanlar-
dan Yusuf Bozkurt Özal, türba-
nın serbest bırakılması gerekti-
ğini söyledi. Özal, üniversite ve
yüksekokullarda türbanın ser-
best bırakılmasmı öngören Ka-
dın Statüsü ve Sorunlarıyla 11-
gili Kanun Hükmundeki Karar-
name*nin TBMM'den çekilmesi-
nin mümkün olmadığını belirte-
rek "Kimse bana 'geri çek' de-
medi. Kim soyleyecekse bunu
önceden »övler. Gizli Vapakh iş
olmaz. Kanun beklemez" diye
konuştu.
(Baştarafı 1. Sayfada)
Keskin, ülkede düşünce özgür-
lüğünü savunanlara silahh sal-
dınlann başladığını, cinayetleri
işleyenlerin belli olduğunu an-
cak bir türlü yakalanamadıkla-
rını anlattı. Hükümetin, gerçek
suçlulan yakalamak yerine, ül-
kedeki bunalımı gizlemek için
suçlu aramaya koyulduğunu sa-
vunan Keskin, "Meclisi, bir no-
ter ve onaylama mercii olarak
gördükleri izlenimini yaratarak,
eski idam dosyalannın onayını
gündeme gelirdiler. Bu, devlet
yönetme aıtlayışıyla bagdaş-
maz" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda
yaptığı gündem dışı konuşmada
Devlet Bakanı Mehmet Keçeci-
ler'in konuyla ilgili açıklaması-
nı "talihsiz" diye niteleyen Kes-
kin, ülkede düşünce özgürlügü-
nu savunanlara silahh saldırıla-
rın başladığını, cinayetleri işle-
yenlerin belli olduğunu ancak
bir türlü yakalanamadıklarını
anlattı. Hükümetin, gerçek suç-
luları yakalamak yerine, ülkede-
ki bunalımı gizlemek için suçlu
aramaya koyulduğunu savunan
Keskin, "Meclisi, bir noter ve
onaylama mercii olarak gördük-
leri izlenimini yaratarak, eski
idam dosyalarının onayını gün-
deme getirdiler. Bu, devlet yö-
netme anlayısıyla bağdaşmaz."
dedi.
Çetin Emeç, Muammer Ak-
soy, Turan Dursun ve Bahriye
Üçok'u öldürenlerin belli oldu-
ğunu ve kendilerini gizlemedik-
lerini söyleyen Keskin, Keçeci-
ler'i "adresi gizleme gayreti için-
de olmakla" suçladı. Sorumlu-
ların cezaevlerindeki insaniar ol-
madığını \urgulayan Keskin,
"Ceza dosyalannı bir koz olarak
kullanmaya kimsenin hakkı
yoklur. Ölüm cezalarını bir teh-
dit ve rehin olarak kullanmak
üzüntü vericidir. Birkaç insanı
boğazladıgınızda işkence, işsiz-
lik, açhk bitecek mi? Ölüm ce-
zası yasalardan çıkanlmalı ve
hükümlülerin rehin olarak kul-
lanılmasından vazgecilmelidir"
biçiminde konuştu.
Keskin'i yanıtlayan Sungurlu,
SHP'nin, ölum cezalarının kal-
dırılması görüşüne katılmadık-
larını söyledi. Sungurlu, Mec-
Us'te bekleyen idam dosyalannın
infazı konusuna değınmeden,
idam cezalarının tumüyle kaldı-
rılması yerine, onaylanmalannı
Meclis'in görevleri arasmdan Çı-
karan anayasa değişikliği öneri-
lerini muhalefetin de destekle-
nıesini istedi. Sungurlu. bu öne-
rinin, idam cezalarının tasfiye-
sini de içerdiğini anımsatıı. Sun-
gurlu, "İdam cezalarının yerine
getirilip getirilmeyeceğine Mec-
lis karar verecektir. Bunda hü-
kümetin bir tasarrufu söz konu-
su değildir" dedi.
Aileler Ankara'ya yürüyecek idam edemezler
(Baştarafı 1. Sayfada)
Başbakan Yüdınm
Akbohıt'a bir telgraf çekerek
hükümetin bu girişimini protes-
to ettiler.
MÇP Başkanhk Divanı da
dün bir bildiri yayımlayarak
idam cezasına karşı olduklarını
açıkladı. Genel Başkan Yardun-
cısı Şevket Biilent Yahnici tara-
fından yapılan açıklamada, ik-
tidann anarşi ve terör karşısın-
daki aczi ve başarısızlığjnın açık
bir sekilde görülduğü ifade edi-
lerek bütün dünyada idam ceza-
larının kaldınldığı bir dönemde,
Türkiye'de idam infazlarının
başlatılması girişimi ve düşün-
cesinin çağdışı olduğu savunul-
du ve "tdamlann infazınm te-
röre çare olacağını diişünmek
safdilliktir" denildi.
SP Genel Sekreteri Yalçın
Büyükdagh yaptığı açıklamada,
Cumhurbaşkanı özal tarafın-
dan idam cezalarının infazının
gündeme getirUmesinin "SS ka-
rarnamesi"yle ruz kazanan dev-
let terörünün uygulamalan ol-
duğunu savundu.
Yeşiller Partisi Genel Başka-
nı Prof. Cdal Ertoğ, konuyla il-
gili olarak, "Eger iktidar bu ko-
nuda bir karan Meclis'ten oy
çogunluğuyla geçirirse, bu, dev-
let terörii olur" dedi. Ertuğ,
idamlann insanhk suçu olduğu-
DPTuzun
vadeli plan
yapmayacak
ANKARA (ANKA) —
DPTnin kuruluş yasasında ya-
pılan değişiklikle, müsteşarhğın
uzun vadeli kalkınma planı yap-
ma zorunluluğu kaldırıldı.
TBMM Plan Bütçe Komisyo-
nu'nda, DPTnin kuruluş ve gö-
revleri hakkmdaki kararname
görüşülerek bazı değişiliklerle
benimsendi. Komisyonda,
ANAP'h ömer Okan Çağlar'uT
önergesinin kabul edilmesiyle
meündeki tüm uzun vadeli kal-
kınma planı ibareleri kaldınldı.
SHP'ü Birgen Keleş, ANAP ik-
tidannm planlama fikrinden git-
tikçe uzaîdaştığmı ve DPT'yi de
dejenere_ettiğini savunurken
DYP'li Mahmut öztürk, "Bu
değişiklikle gtmübirlik, keyfi ka-
rarlar ahnmak isteniyor" dedi.
Eleştirileri yanıtlayan Devlet
Bakanı Işın Çelebi ise 5 yıllık
plan yapmaktan vazgecmedikle-
rini ancak bu değişiklikle gerek-
tiğinde daha kısa vadeli plan
yapma esnekliğinin getirildiğini
söyledi. Çelebi, planlann her yıl
değişen koşullara göre yeniden
gözden geçirileceğini açıkladı.
Makro hedeflerin her yü diizel-
tihnesinin planın yanhşhğından
kaynaklandığmı anlatan Bakan
Çelebi, "Petrol 40 dolara çıkın-
ca plan hedefleri altüst oldu"
dedi.
nu belirtti.
Yeşiller Partisi Bursa tl örgü-
tü'nden yapılan açıklamada da
"Cezaevlerinde idamı bekleyen
İBsanlar kurbanlık koyun gibi
mi göriilüyor? diye soruldu.
Türkiye Barolar Birliği,
Türkiye Mühendis ve Mimar
Odalan Birliği, Türk Diş He-
kimleri Birliği, Türk Tabipler
Birliği, Türk Eczacüar Birhğ^ ve
Türk Veteriner Hekimleri Birli-
ği Ankara'da yaptıkları ortak
toplantıda idam cezalarını kı-
nadılar.
Odalann yaptıklan açıklama-
da, "Gecmişte verilmiş ölüm ce-
zalannı infaza yeltenmenin gii-
nümüzdeki terör olaylannı ön-
leyecegini sanmak, hukukla,
toplumla ve uygar dünya ile
alay etmektir" denildi. ölüm
cezasının suçu önlemek gibi cay-
dıncı bir etkisinin olmadığının
savunulduğu açıklamada, şu
görüşlere yer verildi:
"Anayasanın 17. maddesin-
de yazüı 'Kimse insan haysiyeti
ile bağdaşmayan bir cezaya ta-
bi tutulamaz' hükmüne rağmen
ölüm cezasını benimseyip bunu
insan haysiyetiyle bağdaştınna-
nın uygariıkla ilgisi yoktur."
Petrol-lş Genel Mali Sekreteri
Tekin Akın, iktidann her alan-
da ülkeyi idam ettiğini belirte-
rek "Terör nedeniyle şimdi
idamlan ön plana çıkarması
karşısında, iktidar büyük bir
toplumsal muhalefet görecektir.
Asıl meseleleri, tehlikeleri bir
yana bırakarak kendilerini kur-
tarmak için başkalannın zarar
görmesini istiyorlar" diye
konuştu.
Türkiye Barolar Birliği Baş-
kanı Önder Sav, iktidann yeni
terör önleme politikasının çağ-
dışı ve anayasaya aykın olduğu-
nu vurgulayarak "Gecmişte ve-
rilmiş ölüm cezasını infaza yel-
tenmek, bunun günumüzdeki
terör olaylannı önleyecegini
sanmak, hukukla, toplumla, in-
san hak ve özgürlükleriyle ve
uygar dünyayla alay etmektir"
dedi.
Türk Hukuk Kurumu Başka-
nı 'KÂzım Yenici, uygar dünya-
da bugün idam cezası diye bir
cezanın kalmadığını vurgulaya-
rak "Özellikle bugünlerde mey-
dana gelen terör olaylannda
caydıncı olsun diye dünün suç-
lulanna ölüm cezalarının çekti-
rilmesine kalkışılması aklın ve
vicdanın almayacagı bir keyfi-
lik, bir adaletsizlik olur" dedi.
İnsan haklan dernekleri
İnsan Haklan Derneği Bursa
Şubesi ve Sosyalistlerin Birlik
Partisi Bursa Girişimcileri dün
yaptıklan açıklamalarda, siya-
si iktidann son günlerde artan
terör olayları karşısında acizli-
ğinin öcünü TBMM'de karar
bekleyen 237 idam hükümlü-
sunden almaya çahştığını savun-
dular. Açıklamalarda devletin
öç alma yerine terörii yaratan
nedenleri ortadan kaldırması ve
genel af ilan edilmesi istendi.
Sanatçılar
Yazar Baskın Oran, konuyla
ilgili olarak şunları söyledi:
"Açıkçası Özal kendi polisi-
nin beceriksizligini örtmek için
kan dökecek. Kurban istiyor.
Yalnız, degerlerin, dolayısıyla
suç kavramının hızla degiştigi
bir dönemde insan asarsanız, o
zaman adama o mezarian dev-
let töreniyle taşıüriar. Bir de
böyle kamuoyunu tatmin etmek
için adam asarsanız, ondan son-
ra sizin mezannız nakledilir mi.
edilmez mi belli olmaz."
Tiyatro sanatçısı Semih Ser-
gen, genel olarak idam cezala-
nna karşı olduğunu, ancak bü-
tün insanlara kastedUmiş bir du-
rumda sistemlerin değiştiğini
belirterek, "Genel çizgileri için-
de idam olayının insan yapısıy-
la ters düştügüne inanan bir ki-
şiyim. tdamla insanlann yola
getirilemeyecegine inanıyorum,
ama bütün buniarın dışmda da
birtakım kurallann söz konusu
olduğunu biliyorum. Yani bir
memleket bütünlügü, bir mille-
tin varlıgı ya da yoklugu söz ko-
nusu olduğunda bunlan dışında
tutuyorum" dedi.
Sanayiciler
Ege Bölgesi Sanayi Odası yö-
netim Kurulu Başkanı Uğur Yü-
ce, idam cezalannın terörii ön-
lemede caydıncı etkisi ohnadı-
ğını belirtti. Yüce, idam cezası-
nı çağdışı bulduğunu ve kaldı-
nlması gerektiğini söyledi.
AA haberine göre lÜuslarara-
sı Af Örgütü (AMNESTY In-
temational) tarafından dünh
yayımlanan bildiride "Uluslara-
rası af mahkûmlann infazı ko-
nusunda hazırhklar yapügı yo-
lundaki haberlerden kaygı duy-
maktadır" denildi.
Uluslararası Af örgütü, Batı
Avrupa ülkeleri içinde en son
idam cezası uygulamasının
Türkiye'de görtlldflğünü bildi-
rerek "Birçok Orta ve Dogu
Avrupa ülkesinin idam cezasını
iptal ettigi veya dondurdugu bir
sırada (Türkiye'de) infazlann
gerçeklestirilmesi geriye doğru
atıimış bir adım olacaktır" gö-
ruşünü savundu.
Af Örgütü, Türkiye'de son
ölüm cezasının 1984 yıhnda in-
faz edildiğine dikkat çekti.
(Baştarafı 1. Sayfada)
yargılama-
lar tekrar yapüsın" diyorlar.
Olayın "duygu sömürüsn"
biçimine büründürülmesine şid-
detle karşı çıkıyorlar. Idamlar
hakkındaki düşüncelerini "çag-
dısı", "insanlık dışı" gibi söz-
cüklerle anlatmak istemiyorlar.
Aradan yıllar geçti. İdam ka-
rarlarına ahşıldı nu?
tki eş de aynı şeyi söylüyor:
"Alışılmaz. Bu olaya alışıl-
maz, kanıksanmaz. Her zaman
taze ve gündemdedir. Bazen ön
plana çıkartıhr, tehditler savru-
lur. Ama idam karanna asla ah-
şüamaz."
Mustafa Kuntaş, 11 yıldır
içerde. 1957 doğurnlu. Eşi Ay-
fer Kuntaş ile 12 yıldır evli. Sa-
dece 1 yıl beraber olabilmişler.
Aslında bu cümleye karşı çıkı-
yorlar. Çünkü hep beraberler-
miş. Kuntaş, Şentepe Devrim-
ci-Yol davasından yargılanmıs.
Çocuk gelişimi uzmanı olan
Ayfer Kuntaş, bütün idamhkla-
rı işaret ederek, "Bu insaniar
hangi koşuUarda, nasd yargüan-
dılar? Bir tanık yok. Yargılama-
lar tekrar yapılan. Yıllardır
içerdeler. Zaten Fıziksel yaşam-
lan parça parça edildi" diyor.
Ayfer Kuntaş'ın yaşamı nasıl
devam ediyordu? Yasarrunda
bir değişikh'k oknuş muydu? Eşi
idamlık diye acınarak mı bakı-
hyordu kendisine? Gülüyor mu,
ağhyor mu?
Kuntaş, 1980 öncesindeki ya-
şamının aynen devam ettiğini,
insan Haklan Derneği'nin ku-
rulduğu tarihten bu yana insan
haklan ihlalleri konusundaki
çahşmalara katıldığını, kendisi-
ne "acıma" duygusuyla yakla-
şümasına fu-sat vennediğini be-
lirtiyor.
Kuntaş, yasama sıkı stkı bağ-
lanmış. Hep gülüyor. Onun için
en ilginç olan olayı şöyle anla-
tıyor:
"İdam karan verilirken yar-
gıcın kalemini kırması gereki-
yordu. Kıramadı, heyecanlıydı.
'İdam' bile diyemedi. Bizleri
gördükten sonra kalemini kıra-
madı. Dtşan çıkügımda birini
cevirip, 'Hani Türkiye'de idam
yoktu, bu konuda ne düşünü-
yorsun' diye sonnak istedim;
ama 'deli' derier diye kalabalı-
ğm arasına kanşıp yola devam
ettün."
Ayfer Kuntaş da 3.5 yıl yat-
mış içerde. Kuntaş, idam olayı-
nın tekrar gündeme gelmesini
"hükümetin bir blöfü" olarak
görüyor. Son cinayetlerin fail-
lerinin bulunamamasımn "hü-
kümette bir panik" yarattığına
dikkat çekerek, "Sıkışmış du-
rumdalar. Olerindeki rehinele-
ri kullanmak istiyorlar. Aynı
Saddam gibi" diyor.
Eşleri "idam" aldı diye yaşa-
ma küsmediklerini, "kahroimuş
insaniar" olmadıklannı beürti-
yor eşler. Kuntaş, Kızılay'da
dolaşırken, bir kitabı okurken,
bir filmi izlerken diğer insanlar-
dan çok daha farklı şeyler ya-
kalayabildiğine inamyor. "Kızı-
lordu Korosu gelmişti Ankara'-
ya. Gitmeyecektim. Ama Mus-
tafa için gittim, izledim. Büyük
bir coşku ile çtktun salondan ve
bn duygulan onnnla görüşme-
de paylaştım. Örnegin bir film.
O dergilerden eteştirisini okur,
ben de filmi izlerim. Sonra iz-
lenimlerimizi karşılaştınnz" di-
yor Kuntaş.
Mustafa Kuntaş, Ceyhan
özel Tip Cezaevi'nde. Ayfer
Kuntaş, 15 günde 450 kilomet-
re yol gidiyor ve bu 15 günü 2
saate sığdırmaya çakşıyor. Mus-
tafa'nın içerde 2 muhabbet ku-
şu, balıklan ve kurbağaları ol-
duğunu söylüyor esi. "Yaşam
her şeye rağmen güzel; ama bir
sekilde devam ediyor" diyor
Ayfer Kuntaş.
1960 doğumlu Zafer Koç,
TDY davasından yargılanmıs.
1982 yıhndan beri içeTde. Idam-
hk. Eşi Suna Koç 1964 doğum-
lu. 4 yıl önce Mamak Ceza-
evi'nde evlenmişler.
Suna Koç ile ilk kez söyleşi
yapan biz değiliz. Bu konuda
oldukça deneyimli ve pek de
memnun değil basından. "Ger-
dege giremedigimizi bile yazdı-
tar. 'Eşin idam edilirse ne ya-
parsm?' sorusuna, 'En iyi ihti-
malle çıldırınm' demişim. Ha-
yır. Böyle birşey yok. GeneUik-
le bu tür konuşmalarda kişilik-
lerimiz yok sayılıyor. Oysa bi-
zim de olaya bir bakış açımız
var. Olayın tamamen duygusal
yönü ön plana çıkartıltyor.
Onun için bizi suiistimal etme-
yln" diyor Koç.
Nişarüıhk, evlilik sürecini kı-
sa geçiyor, ama başma gelen
"ilginç" olayı kahkahalar ata-
rak anlatıyor:
"Bir gün tanıdık bir amcay-
la karşdaştık. Bana, 'Kızım eşi-
nin durumunda bir değişiklik
var mı' diye sordu. 'Yok' de-
dim. 'Bak bizim bir akraba var-
dı. O da idamdan yargılandı. 15
yıl verdiler, 8 yıl yattı, çıktı. Sen
de bekle, muradına ereceksin.
Ama o bizim akraba çıktıktan
kısa bir süre sonra öldü' dedi.
Suna Koç da eşinin idam edi-
lebileceğine inanmıyor. İdam
olgusunu, "devletin kan güt-
mesi" olarak nitelendiriyor.
CUNEYT ARCAYUBEK yazıyor
ANAP'ta Kim Kazanıyor?
ANKARA — Kısa süre önce-
ye kadar somut olaylara daya-
nan savları yadsıyorlardı. Ge-
nel merkezde ağız birliği yap-
mışlardı.
TÖ, başkanhk sistemine he-
ves duymuyordu. Partiden eti-
ni çekti, çekmek uzereydi.
Hatta bir ara TÖ döneminin
artık bittiğini öne syrerek
ANAP'a taze ve yeni bir kişili-
ğin geleceğine inananlara rast-
lanmıştı. Yeni lider arayışları
bu görüşle başladı. Akbulut'u
TÖ buldu. "Arkadaş grupları"
HCG ile Mesut Bey'i keşfetti.
Akbulut'un büyük kongrede
yüzde yüze yakın olasılıkla
"gideceğine' inanılıyordu.
Genel merkez yöneticilerinin
parçalandığı, Akbulut'un to-
paıiayıcı olamadığı öne sürü-
lürken önceki gece, MKYK'da
değişik bir tablo ortaya çıktı.
Özellikle Mesut Yılmaz, İs-
tanbul ilçelerindeki delege se-
çimlerinden yakınıyor, genel
merkezin oyunlar düzenlediği-
ni öne sürüyordu. MKYK'da
seçimlerin yenilenmesini iste-
di. Kapalı toplantdan sızdırılan
rakamlar doğruysa; istek, 9'a
karşı 28 oyla reddedilmişti. Üs-
telik HCG iie Mesut Bey "it-
tifak" kurmuşlardı.
Genel merkez, Akbulut'un
çevresinde toplanıyordu. İki
güçlü aday dokuz oyda kalıyor-
du. Rakamlar değişik olabilir-
di, ama bir gerçek beliriyordu:
ANAP'a yeni bir kişilik aşıla-
yacak değişik bir lider arayış-
lan iflas etmişti. Özellikle genel
merkez yöneticileri "TÖ'den
sonra yeni bir genel başkan
arayışını fuzuli, gereksiz ve so-
nuç vermeyecek çaba" olarak
görmeye başlamışlardı.
Genel merkez yöneticileri
Akbulut'un çevresinde küme-
leniyordu. Bu oluşma gelecek-
te de TÖ'nün parti önderliğine
ve tek adamlığı sürdürmesine
şapka çıkanlacağını kanıtlıyor-
du. TÖ'nün parti liderliğini res-
mileştiriyorlardı. ANAP'ta yeni
birnefes, yeni bir kişilik... Hiç-
birini istemiyorlardı.
Dışarıdakıler istediklerini
söyleyedursunlar vızgeliyordu;
ANAP merkezi ile Başbakan
için başkanhk sisterni suçla-
maları "gayri ciddi" savlardı
Her şey anayasa sınırlan için-
de devam ediyordu. Böylece
herkes ne ölçüde TÖ'ye şap-
ka çıkarırsa, ona göre ya par-
tide ya hükümette yeniden gö-
rev alacaktı. TÖ'ye bi'at edip
Akbulut'u kabul edenler gele-
ceklerini bugünden güvenceye
alıyorlardı.
TÖ, anayasayı çiğniyor. Hu-
kuk devletine bağiı olanlar fer-
yadı basıyor. Akbulut sanki
başka bir dünyada yaşıyor. Bu
irdelemeleri, eleştirileri üzerın-
de fazla düşünülecek değerde
bulnjuyor.
TÖ'nün anayasaya karşı
başkanhk sistemi uyguladığı
yazılıyor, çiziliyor. Başbakanın
dün yayımlanan sözleri hangi
evrende yaşadığını gösteriyor.
Akbulut, "Başkanhk sistemi
konusunu TÖ ile konuşmadığı-
nı" söylüyor ve_ekliyor: "Ne
kendileri (yani TÖ) açtı, ne de
ben açma ihtiyacını duydum."
Sorun bu kadar basit. Akbu-
lut, Türkiye'yi hemen her gün
tartışmalara sürükleyen bir so-
runu TÖ'ye açmagereksinimi-
ni duymuyor.
Sorumsuzluğu kullanarak
Akbulut üzerinde devletlerara-
sı kimj sözler veriyor veya alı-
yor TÖ. Akbulut sorunu TÖ ile
görüşmeyi düşünmüyor bile.
TÖ'nün anayasa ihlallerini
söyleye söyleye muhalefetin
sesi kısıldı. Şu sıraiaroğlumuz
Ahmet'in Arap ülkelerini baba-
sıyla günü birlik ziyaretindekı
hikmeti öğrenmeye çalışıyor.
Bir ara basından medet umdu.
Baktı ki oğlumuz Ahmet olayı
basında bir gün göründü, erte-
si günü -nedense- manşetler
mayna!
Arabistan gezisi anayasayı
bir kez daha çiğnemek, ama
"yapılacak ne var ki" diyor
muhalefet çevreleri. Yapılma-
sı olanaklı çok şey var da ya-
pacaklar şimdilik ortada yok.
Eldeki olanaklardan biri Mec-
lis'i çalıştırmak.
SHP İzmir Milletvekili Ahmet
Ersin ile 24 arkadaşının verdi-
ği araştırma önergesi iki hafta
sonra bir salı günü Meclis'te
görüşülecek. Tabii reddede-
cek ANAP'lılar. İktidar çoğun-
luğu "TÖ'nün başbakanlığı dö-
neminde kendinin ve bazı ya-
kınlannın edindikteri mal varlık-
larıyla ilgili iddiaların geçerlilik
derecesini saptamak amacıy-
la Meclis araştırmasına" olum-
lu oy verir mi?
Ne çare, ANAP'lıların kaçı-
namayacağı olay, o gün yaşa-
nacak. Önergenin kabulünü
sağlamak için muhalefet söz-
cüleri bildikieri pek çok "şeyi"
kürsüden açıklayacaklar.
Basının TÖ ile ilgili o günkü
havasına göre söylenenler ya
çok geniş ya da özetlenerek
veya özetin özetiyle kamuoyu-
na yansıyacak. Tabii TV'den
tek sözcük duyulmayacak.
Şöyle veya böyle yansıya-
cak da ne olacak? Çankaya'-
da âlem o âlem, sürüp gide-
cek.
Genel seçime kadar.
Akbulut'un açıklaması
Başbakan Akbulut, Ankara
Üniversitesi ve Alman Kültür
Merkezi tarafından düzenlenen
"Avrupa Topluluk Hukukunun
Durumu ve Perspektifi" konu-
lu sempozyumda gazetecilerin
sorulannı yanıtladı. Akbulut,
gazetecilerin, "İdam cezasının
toptan kaldırılması düşünulebi-
lir mi" şeklındekı sorusu üzeri-
ne şunları söyledi:
"Ben şahsen oyle düşünmü-
yonım. AT ile ilgisi yok. ATye
girmek veya AT ile bizim huku-
kumuzun uyum sağlaması açı-
sından mesele ele1
alındıgında,
bununla ilgisi yok. Bu, ülkelerin
kendi yapdanna göre verecekkri
bir cezadır."
Demokrasiyle yönetüen Ame-
rika'da idam cezası bulunduğu-
nu, tngiltere'de ise yeni kalküğı-
nı, ancak yeniden idam cezası-
nın getirümesi konusunda tartış-
maların başladığını hatırlatan
Akbulut şöyle devam etti:
"FakaC bizim ülkemiz ne
Amerika, ne lngiltere, ne Fron-
sa, ne Almanya. Kendimize has
özelliklerimiz ve problemlerimiz
var. O bakıradan Türkiye'de hu-
zuru, barışı, hakkı, adaleti ve
her şeyden e\vel ülkenin ülkesiy-
le milletiyle bütunlüğunu sagla-
j-abilmek için gerekeni yapmak
durumundayız. Tabii bu, şahsi
kanaatlara göre değişecek bir
husus değildir. Yine bir mulaba-
kat meseiesidir. Yine toplumun,
bu işle ilgili siyasi partilerimizin,
diğer kuruluşlarımızın sağlaya-
bileceği mutabakatla olması ge-
rekir. Fakat yürürlükte olan bir
kanundur, yürürlükte olan ka-
nunun da çalışması lazımdır.
Suç, cezalandınlmalıdır. Kanun-
lanmızdaki cezayla cezalandınl-
malıdır. Kanunlar yuriirlükle ol-
duğu müddetce, aksi bir şeji na-
zari olarak sa>unabilirsiniz, ama
uygulanması, yerine getirilip ge-
tirilmemesi hususunda ısrarlı ol-
mak doğru değildir. O zaman
kanunlann, hukukun önemi
kalmaz."
Akbulut, Meclis'te bulunan
idam cezası kararlanndan bir yıl
içinde onaylanmayanların infa-
zının bir anayasa değişikliği ile
mümkün olup olmayacağının
sorulması üzerine de şöyle dedi:
"Olabilir, tabii şahsi fikrimi
soylüyonım. Belki öyle olması
daha yararlıdır. Çunkü mevcut
bir kanun varken. o kanunda da
idam cezası yer almışken. şart-
lar. unsuriar yerine geldiginde
hâkim haklı olarak bu cezayı ve-
rir. Gerekli prosedürii de ta-
mamlandıktan sonra bu karar
kesinkşir, kesinleşmiş karann da
infazı gerekir."
Adalet Komişyonu Başkanı
Alpaslan Pehlivanh da dün
DYP Grup Başkanvekili Köksal
Toptan ile idam sorununa geti-
rilebilecek çözümler üzerine bir
göruşme yaptı. Edinilen bilgiye
göre, Pehlivanh idam cezalarının
onaylanıp onaylanmaması soru-
nunun Meclis üzerinden alınma-
sını önerdi. Toptan da konuyu
DYP Genel Başkanı Süleyman
Demirel'e aktaracağmı bildirdi.
Şıvgın: Yorum yok
Sağlık Bakanı Halil Şıvgın,
TBMM'de bekleyen idamlann
infazı konusunda düşüncelerini
açıklamaktan kaçınırken, "Bu
siyasi bir konu. Ben ilgilenmiyo-
rum. Onu başkalanna sorun"
dedi.
Bakan Şıvgın, Bakanlar Ku-
rulu'nun bu konuda ahnmış bir
karannın bulunmadığını ifade
ederken de, "Bu konu Bakanlar
Kurulu'nun karanyla olacak şey
değil, Konu, TBMM'nin irade-
sindedir. Ancak TBMM karar
verir" dedi.
ANAP Grup Başkanvekili
Ülkü Gökalp Güney, idam ceza-
sına karşı olduğunu belirterek,
"tdamlar konusunda nihai çö-
zümü anayasa değişikliginde gö-
rüyorum. Anayasa Komişyonu
gündeminde bu konuda bir ana-
yasa değişikliği var. Bu görüşü-
lerek çözüm bulunabiür. Ben bir
hekim olarak idam cezasına
karşıyım, ancak mahkemelerin
verdiği kararlann da uygulan-
ması gerekir" dedi.
ANAP'ın diğer grup başkan-
vekili Raşit Daldal da "Ben
idam cezalanna karşıyım. Hele
gecmişte verilmiş idam cezalan-
nın bugün infazı meselesinin
tartısılntasına bütünüyle
ka« uştu.