25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 EKtM 1990 • • • • HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19 OLAYLAREN ARDENDAKI GERCEK(Baştarafi 1. Sayfada) CumhurbaşkanıT mn üstlendiğı yasadışı bir rejim oluşmuştur kı olayın en çarpıcı yani budur. Ancak olayın ilginç görünen başka boyutlan da var. Cum- hurbaşkanı'nın oğlu Ahmet Özal'ın Körfez şeyhliklerindekı gezisinin eşzamana rasüaması, garip çağrışımlara yol açmakta- dır. Ahmet Özal'ın da kredi ve iş talepleriyle bölgeyi aynı gün- lerde dolaşması bir rastlantı mı- dır? Yoksa çok iyi ayarlanmış bir pazarlama mıdır? Baba-oğul özallar'ın zaman- daş gezilerinden ne sağladıkları ilerde ortaya çıkacaktır. Şimdi- lik ikisine de kesin bir açıklama getirmek olanağı yok... Bugün aln çizilmesi gereken gerçek şudur Hukukçulanmızın ve bilim adamlarımızın söyle- dikleri gibi Sayın Özal, anaya- saya aykırı bir rejimi oluşturma peşindedir. Ortadoğu gezisinde bu çaba ve amaç apaçık görii- luyor. Hele dünyamn en karışık ve tartışmalı bölgesinde tek ba- şına yürüttüğü siyasetin içerdi- ği tehlikeli belirsizlik, olayı bus- bütun ağırlaştırıyor. Cumhurbaşkanı, Körfez şeyh ve emirliklerinden Türkiye eko- nomisine somut destek bulabi- lecek midir? Bilınemez. tkili te- rnaslarda devlet başkanlarıyla neler konuştuğu bilinemez. Tür- kiye'nin Körfez politikasının bu geziden sonra ne olacağı da bi- linemez. Bilinen şudur: Her şey "keyfı" ve "alacalı" bir ortam- da sorumsuz Cumhurbaşkam- nın hükümet yetkilerıni yasadı- nda kullanmasıyla biçimlem- Akbulut., MKYK'da ağırlığını koydu yor. • * * Şaırfdan Ankara'ya uçak tazminatı İki Suriye savaş uçağı tarafından düşürülen Tapu Kadastro uçağı için Şam 3 milyon 430 bin dolar tazminat ödemeyi kabul etti. ANKARA (AA) — Suriye, 21 Ekim 1989 tarihinde iki Suriye savaş uçağı tarafından düşurü- len Tapu Kadastro uçağıyla ilgili olarak 3 milyon 430 bin dolar tazminat ödemeyi kabul etti. Dışişleri Bakanlıgı Sözcüsü Murat Sungar dün düzenlediği basın toplantısında, protokolün, Türkiye'nin Şam Büyükelçisi Er- han Tiıncel ile Suriye Dışişleri Bakanlığı Hukuk Dairesi Başka- nı arasında önceki gun Şam'da imzalandığını belirtti. İmzalanan protokole göre Su- riye tarafı düşürülen Islander BN2A tipi uçağın değeri olan 1 milyon 238 bin dolan ödeyecek, tahrip olan hava kamerası ile merceklerinin yerine yenilerini verecek, Tapu ve Kadastro Ge- nel Müdürlüğü'nün uçağın dü- şürülmesi nedeniyle uğradığı iş- gücü kaybını karşılamak için de 192 bin dolar ödeyecek. Buna ek olarak Suriye tarafı uçakta bu- ınan beş görevlinin aileleri için tazminat başlığı altında 250 bin ve parasal yardım başlığı altın- da 1 milyon 750 bin dolar olmak üzere toplam 2 milyon dolar ödeyecek. Sungar, protokolün, onay iş- lemlerini takiben yürürlüğe gi- receğini ve ödemelerin iki tara- fın mutabakatıyla ileride hazır- lanacak bir plan çerçevesinde yapılacağını ifade etti. Suriye'nin, Tapu Kadastro uçağının düşürülmesiyle ilgili sorumluluğu kabul etmesinin ardından tazminat görüşmeleri başlatılmış, Türk tarafı önceli- ği, başta olayda şehit olan görev- lilerin ailelerinin acılannın ha- fifletilmesine yardımcı olmak üzere uğranılan kayıplann kar- şılanmasına vermişti. Umutlarınıız (Baştarafi Sporda) di. İrlanda ilk yarıdaki uzun toplarla hücum taktiğini başarı ile devam ettirdi. Sağ taraftan cezaalanı içinde ortalanan top- ları defansırruzın kesmekte zor- landığı açıkça görülüyordu. 57. dakikada yine böyle sağdan ge- len bir uzun hava topunda de- fansımız ofsayt düşüncesiyle du- raksadı. Bu duruklamadan ya- rarlanan Aldridge kendinin ikinci İrlanda'mn ise üçüncü go- lünü ağlanmıza göndermekte güçlük çekmedi. Sağ taraftan gelen atakları durdurmakta zor- landığımızı gören İrlanda ısrar- la bu kanattan üstümüze gelme- ye devam etti. Üçüncü golden dört dakika sonra yapılan orta- da Aldridge arka direkte topu kafa ile Quinn'in önüne indirdi, Homboş pozisyonda bekleyen bu tbolcu İrlanda'nın dördüncü golünü attı. 71. dakikada Irlan- da atağında cezasahasına orta- lanan top Gökhan'ın eline çar- pınca hakem penaltı noktasını göstermekte tereddüt etmedi. Atışı kullanan Aldridge topu Engin'in solundan ağlara gönde- rip maçın skorunu tayin eder- ken, Ay-Yıldızlı takımımız Avru- pa sahalanndan bir kez daha başı önde ayrılıyordu. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — ANAP'ın önceki gece toplanan Merkez Karar Yöne- tim Kurulu'nda Başbakan Yıldı- rım Akbulut, genel başkan adaylan Mesut VUmaz ve Hasan Celal Güzel karşısında ağırlığı- nı koydu. Mesut Yılmaz, Başba- kan Akbulut'u destekleyen Teş- kilat Başkanı Orhan Demirtaş ve Istanbul İl Başkanı Eymen Topbaş ile sert tartışmalara gi- rerken, Güzel de Başbakan Ak- bulut'u suçladı. "İhtilaflı delege" seçımlerini görüşmek üzere önceki gece toplanan Merkez Karar Yöne- tim Kurulu'nda, genel başkan Memura zor (Baştarafi 1. Sayfada) retmen, doktor, din işleri perso- neli ve askeri personel ile üst dü- zey yöneticisi konumundaki ka- mu görevlilerinin aylıklanndaki artış oranlan ise zam ve tazmi- natlar ile benzeri yan ödemeler sonucu bir miktar daha yüksek oldu. Memur emeklileri Taban aylık katsayısındaki ar- tışın daha yüksek tutulması so- nucu memurlarda olduğu gibi memur emeklilerinde de üst de- recelerde daha düşük artışlar olurken alt derecelerden emekli olan memurlann aylıklarmda ise birkaç puan daha yüksek ar- tış sağlandı. Yapılan hesaplama- lara göre hükümetin katsayı önerisi üst derecelerden emekli olanlann maaşlarında yüzde 12.9-13 civannda artış getirir- ken, 10-12. derecelerden aylık alanlarda ise bu oran yüzde 18'i buluyor. Yüzde 75'lik aylık bağ- lama oranına göre en düşük emekli ayhğı 526 bin 328 lira olacak. Yeni ydda uygulanacak sosyal yardım zammı miktarı henüz belirlenmediği için işçi emekli- lerinin yeni yılda ne kadar aylık alacaklan da henüz kesinleşme- di. Ancak katsayı artışı nedeniy- le maaşlarda ortalama yüzde 8.1 oranında artış sağlanacak. Ha- len 225 bin lira olan ve genellikle memur emeklilerine ödenen ta- ban aylık tutanndaki artışla orantüı biçimde arttınlan sosyal yardım zammının, 275- 280 bin lira düzeyine çıkarıhnası bekle- niyor. Bu durumda işçi emekli- lerinin aylıklarmda ortalama yüzde 16-18 arasında değişen oranlarda artış görülecek. En zor durumda kalan kesi- min ise Bağ-Kur emeklileri oldu- gu görülüyor. Bağ-Kur emekli- lerinin sosyal yardım zammı miktarı, son birkaç yıldan beri arttınlmadan 10.675 lira düze- yinde sabit tutulduğu için kat- sayı artışlanndan zaten yeterin- ce yararlanamamışlardı. Bağ- Kur emeklilerinin sosyal yardım zammı miktannda bu yıl da bir iyileşme sağlanamaması duru- munda aylıklanndaki artış ora- nı, yüzde 7.1-yüzde 8 düzeyinde kalacak. Kamu personeli ile ilgili dü- zenlemelerle sözleşmeli personel ücretlerinde de ortalama yüzde 17.3'lük artış öngörüldü. Verilen bilgiye göre sözleşmeli persone- lin tavan ücret miktan, yılbaşın- dan itibaren 5 milyon 625 bin li- radan 6 milyon 600 bin liraya yükselecek. SSK prim tavanı Katsayı artışına bağh olarak kıdem tazminatı yılhk tavam ile sigortahlann prime esas ücret tavanlan da yükselecek. Buna göre halen 2 milyon 48 bin lira olan SSK prim kesintisine esas adaylan Hasan Celal Güzel ve Mesut Yılmaz ile Başbakan Yıl- dınm Akbulut'u destek leyenler karşı karşıya geldiler. MKYK'da Yümaz'ın iptal edilmesini istedi- ği, Istanbul Kartal, Kadıköy ve Üsküdar delege seçimlerine iliş- kin hazırlanan raporlar görüşül- dü. Raporların okunmasından sonra söz alan Yılmaz, raporla- n hazuiayan müfettişlerin teşki- lat başkanlığının doğrultusunda davrandıklannı ve taraf tuttuk- larını savundu. Yılmaz, delege seçimlerinde usulsüzlük yapıldı- ğını tekrarlayarak, bunda da en büyük sorumluluğun Teşküat Başkanı Orhan Demirtaş'a ait olduğunu savundu. Bunun üzerine söz alan De- mirtaş, sinirli bir biçimde Yıl- maz'ı eleştirerek, "Bu iş diplo- mat işine benzemez. Savın Yıl- maz hâlâ kendisini bakan sanı- yor ve renkli gözlttklerle olaya bakıyor. tddialannı gayri cid'di ve çirkin buluyonım" biçimin- de konuştu. Başbakan Akbulut, Yılmaz - Demirtaş tartışması sırasında araya girerek, müfettiş raporla- nnı haklı bulduğunu, parti tü- züğünün uygulanması gerektiği- ni bildirdi. Demirtaş, teşkilat başkanı olarak üzerine düşen görevi yap- tığını belirterek, bazı bakanlann da delege seçimlerine karışma- sından yakındı. Demirtaş, Milli Savunma Bakanı Safa Giray ile delege seçimlerini tartıştıklanm, Giray'ın, "Artık biriiider yola çıktı. Seçim yapılacak" dediği- ni ve birbirlerinin yüzüne tele- fon kapattıklarını anlam. Güzel de Akbulut'un taraflı davTandığını ima ederek, "Ge- nel başkan olarak ağırlıgınızı koyup kabinedeki ve başkanlık divanındaki arkadaşlara istedi- ğiniz yönde oy verdirebilirsiniz. Ama önemli olan buradaki oy- lama değil, hukukun, parti tii- zuk ve yönelmeliğinin uygulan- masıdır. Sizin böyle davranma- nız üyelerin partiden kopması- na yol açabilir" dedi. Oylama sonucunda Yılmaz ve Güzel yandaşlarının iptalini is- tedikleri Kartal delege seçimle- rinin geçerliliği onaylandı. Yıl- maz'ın iptalini istediği Kadıköy ve Üsküdar delege seçimleri de aynı yöntemle oylanarak onay- landı. Böylece Yılmaz ve Güzel "ittifak" oluşturmalarına rağ- men, Akbulut'un dediği gerçek- leşmiş oldu. MKYK'da aynca Malatya il ve merkez ilçe örgütleri feshedil- di. Bazı kamu görevlilerinin net maaşları Dencc 15-1 9-1 1-4 9-1 1-4 9-1 1-4 11-1 8-3 1-4 8-3 1-4 8-1 1-4 8-1 1-4 9-1 1-4 7-1 1-4 9-1 8-1 1-4 2-1 Unaı Başbakan Mılletvekıllerı Genelkurmay Başkanı Anayasa Mahkemesi Başkanı Başbakanlık Mûsteşan Memur (ılkokul) Memur (ünıversite) Genel mudûr Ûğretmen Ûğretmen Kaymakam adayı Kaymakam Polis memuru Doktor Uzman doktor Dr. (1.DK.ÛY.} Uz. Dr. (1.D.KÛ.Y) Hemşire ; Hemşire Mühendıs (bûro) Başmûhendis (buro) Tekniker (büro) Tekniker (büro) Araştırma görevlısı Profesör (5) Vaız (üniversite mezunu) Teğmen Kıdemli albay 2. Kad Kıd. Bşv. factfcinu; 6.722.000 6 244.000 3 899 000 3.596.000 3 228 000 362.329 390 087 2.079.164 659 887 1 164 329 1 186 279 2.081.129 837 344 1 342 113 1 949 329 1 693 677 2 300 893 881566 1 260 875 965 413 1478 338 692.367 1 191 633 915 179 2 840 913 526 623 1090 230 2 316 348 1 702 801 YeniiMa* 8.656.000 7 416 000 4 725.000 4.224.000 3 857.000 424.856 454.746 2.819.067 794.430 1385 365 1 399.377 2 412.449 980.434 1 566 327 2 269 084 2 031 288 2 765.596 1 029 660 1466 075 1 133 385 1 790.972 803.708 1.382.839 1.145.861 3.359 848 646 725 1.314 626 3.144 163 2 068.747 28.8 18.8 21.2 17.5 19.5 17.2 16.5 35.5 20.3 18.9 17.9 15.9 17.0 16.7 16.4 19.9 20.1 16.7 16.2 17.3 21.1 16.0 16 0 25.2 18.2 22.8 25.1 35.7 21.4 ı\ot: Yukandaki maaşlarda aiie yardımı hariçtır. IZMIR'den HİKMET ÇETJHKAYA Foyaları Çıkıyor aylık ücret tutan, 2 milyon 214 bin 400 liraya yükselecek. Bu durumda brüt ücretleri, 2 mil- yon 200 bin lirayı geçen işçiler- den 23-24 bin lira daha fazla prim kesintisi alınacak. Aynca 1 milyon 969 bin 500 lira olan kıdem tazminatı tavanı da 2 mil- yon 426 bin 300 liraya çıkacak. Kahveci, memur maaşlannın ni- ye bu kadar düşük tutulduğu yolundaki bir soruyu yanıtlar- ken son iki yıldan beri memur- lara önemli ölçüde reel gelir ar- tışı sağlandığını belirterek şun- ları söyledi: "Esas olan devamh olarak kamu personelinin ücret- lerini reel halde yüksek tutmak- tır. Önemli olan bunu sürdüre- bümektir. DikkatM gitmek mec- buriyeti var. Çok yüksek artış verip onun sonucu olarak da o artışın kaybolma ibtimalini göz önünde bulundunnak gerek." Bakan Kahveci, bir soru üze- rine de son KDV düzenlemele- rinin Körfez krizinin ekonomi deki etkilerini hafifletmek ama- cıyla yapıldığını kaydetti. Kahveci, bir soru üzerine de 1 Ocak 1991'den geçerli olmak üzere halen 36 bin lira olarak uygulanan asgari geçim indirimi tutanmn arttınlacağını söyledi. Bu arada, Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu gö- rüşmeleri sırasında memur ma- aşlanna yüksek zam yapılması- nı engellemek için bir önlem olarak personel ödeneklerinin bir bölümünü gizledi. Bütçenin Yüksek Planlama Kurulu ve Ba- kanlar Kurulu'ndaki görüşmele- ri sırasında personel giderleri için toplam 39 trilyon liralık bir ödenek ayrümıştı. önceki gün ise Maliye Bakanlığı teknisyen- lerinin Bakan Kahveci'nin tali- matı ile bu ödenekten 3 trilyon li- ra alarak bunu transfer ödenek- leri içine aktardıklan öğrenildi. Yetkililer, transferler arasına ak- tarılan söz konusu 3 trilyon li- ranın, 1991 yılının ikinci yansın- • da yapılacak maaş zammı için düşünüldüğünü belirttiler. Bu arada, memur maaşlann- daki yüzde 11.7-17.3'lük artışla- nn TBMM Plan ve Bütçe Ko- misyonu'nda arttınlmasına ke- sin gözüyle bakılıyor. Hüküme- tin de komisyona artış marjı bı- rakmak için katsayıyı bu kadar düşük tuttuğu ifade ediliyor. Hükümetin memurlara birinci yarıyılda yüzde 20 civannda zam verilmesi görüşünde oldu- ğu kaydediliyor. SHP'nin tepkisi SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin, SHP Genel Merkeâ'nde yaptığı basın toplantısında 1991 bütçesinin sorunlara çözüm ge- tiremeyeceğini, halkın ve dar ge- lirlilerin sıkıntılarmı arttıracağı- nı vurgulayarak, "Bu bir çaresiz- lik bütçesidir. Ekonomide buna- lımı artüracak bir biitçedir" de- di. Demirel: Enflasyonun altında DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel, 1991 bütçe yasa tasarısmda öngörülen memur maaş katsayısındaki artışın enf- lasyonun altında olduğunu söy- ledi. Demirel, partisinin dün ya- pılan genel idare kurulu toplan- tısına girmeden önce gazetecile- rin bütçe tasansına ilişkin soru- lanru yanıtlarken, memur ve iş- çilerin yüzde 80'inin 500 bin li- ra ve altında ücret aldığını, bu miktann 4 kişilik bir ailenin mutfak harcamalannın altında olduğunu savundu. İZMİR — Sosyal demokrat- lar Türkiye'nin gündemini elin- de tutabilecek mi? Seçimli olağanüstü kurulta- yın delegeleri kararını vermiş, Genel Başkanlığa Erdal İnö- nü'yü seçmiştir. Delegeler, par- ti meclisinde de "Buyrun birtik- te çalışın" diyerek Inönü'nün listesini onayiamıştır dört eksik- likle. Aradan 18 gün geçmiştir ve SHP eskisinden daha atak bir politika izlemeye başlamış- tır. Yukarıda anlattıklarımız De- niz Baykal'ın listesinden parti meclisine aday olan ancak ka- zanamayan bir SHP'linin bize aktardıklarıdır. Yine Baykal'a yakın olarak bilinen bir millet- vektli ise şöyle konuşmaktadır: — Örgütlerde bir nefes alma gözlüyorum. Kendi seçim böl- gemdeki arkadaşlarım da be- nimle aynı görüşteler. Örgütü- müze bir dinamizm geldi. Durum böyle olunca kimi SHP milletvekilleri tedirginleşi- yor. Olası bir erken seçimde "sonumuz ne olur" kuşkusuna kapılıyoriar. Kendi seçim bölge- lerinde bugüne dek hizipçilik ve naylon üye yazımıyla uğraş- tıklan için bas bas bağırmaya başlıyorlar: — Hani parti içi demokrasi sözü vermiştiniz.. Türkiye'nin önemli sorunları- nı görmemezlikten gelen Bay- kal yanlısı milletvekillerinın ön- ceki gün grup toplantısında kürsüye çıkıp bağırıp çağırma- ları bu yüzden. Sanki Türkiye'nin tek sorunu Konak ilçesi'nin kongresi. Ba- kın bir milletvekili ne diyor grup toplantısında: — Konak ilçesinde kongre yeni delegelerle yapılmalıdır... Konak ilçesinde ne olup bit- tiğini, seçimle gelen eski yöne- timin hangi gerekçeyle görev- den alındığını, atanan ilçe baş- kanının, yine kontenjanla bele- diye meclisi üyesi seçildiğini kaç kişi bilir? Konak ilçe başkanı Muzaffer Bozkurt, seçimle o göreve gel- miştir. Ancak hiçbir gerekçe gösterilmeden görevden alın- mıştır. Bozkurt, bu kez mahke- meye başvurmustur. Mahkeme Muzaffer Bozkurt'u tekrar ilçe başkanlığına getirmiş, ancak ardından yine görevden alın- mıştır. SHP yönetimi, mahke- menin görev verdiği Bozkurt'u hukuku çiğneyerek görevden almış, yerine bir başkasını ata- mıştır. Çünkü Muzaffer Bozkurt, Baykal ekibinden değildir. Onun yerine atanan Ersoy Oinç, Baykal yanlısıdır. Bozkurt ve Dinç, CHP kökenli politika- cılardır. İkisi de çevrelerinde saygın kişi olarak bilinırler. Ersoy Dinç, göreve geldikten sonra aelege seçimleri yapıl- mıştır. Dinç'in sahte üye yazımı yaptığı söylenemez. Ancak do- ğal olarak ekip çalışması yap- mıştır. Bir ömek verirsek CHP eski Genel Sekreteri Şeref Bakşık bile kendi mahallesin- de delege çıkamamış yani seç- tirilmemiştir. Milletvekili Erol Güngör şim- di SHP grubunda Konak ilçe kongresinin hukuksal açıdan yeni delegelerle yapılmasımn doğru olacağını savunuyor. O zaman Güngör'e bir soru: — Seçimle gelen bir ilçe başkanı görevden alınırken siz o dönem PM üyesiydiniz. İlçe başkanının görevden alınması hukuka uygun muydu? Konak ilçesi şimdi mahke- meliktir. Doğal olan da eski yö- netimin yani seçimle gelen Ko- nak ilçe başkanı Bozkurt'un MYK tarafından yeniden göre- ve döndürülmesi, atama baş- kan Ersoy Dinç'in görevden alınmasıdır. Hukuka uygun olan da zaten budur. Konak ilçesinde hukuk tartış- ması yapan SHP'li milletvekil- lerinin en azından Türkiye'de- ki hukuk dışı uygulamalarla da ilgilenmeleri gerekmez mi? SHP Meclis Grubu'nda iç çekişmeden kurtulamayan mil- letvekillerinin ölüm cezalannın yeniden gündeme gelmesi kar- şısında neler düşündüklerini merak ediyoruz. Eskişehir Cezaevi'ndeki tek kişilik hücrelere karşı başlatılan açlık grevleri diğer cezaevlerin- de sürüyor. Cezaevlerinde hu- kuk ve insanlık dışı uygulama- lar bitmedi. SHP bu konuda ne yapmayı düşünüyor acaba? Enflasyonla her geçen gün eriyen işçi, memur, emekli, dul, yetim yaşam savaşımı verirken SHP Meclis Grubu'nda millet- vekilleri delege hesaplan, nay- lon üye yazımlarını tartışıyorlar. — Baykal'ın odasında sahte form yoktur. Utanmadan yalan uyduran kimliğini açıklamayan bu kahraman kimdir? Daha bitmedi dinleyiniz... — Kurultayda sahte davetiye bastıran kimdir? Evet bu olup bitenleri SHP'ye oy veren seçmen, ku- rultayda Deniz Baykal'ı destek- leyen delegeler, il ve ilçe örgüt- leri, milletvekillerinin seçim bölgelerindeki delegeler izliyor. — İyi ki seçmedik, her deni- len doğru çıkıyor. Bunlar milleti değil kendilerini düşünüyor. Görülüyor ki şu Baykalcı millet- vekilleri 'parti küçük olsun, bi- zim olsun' görüşünü ortaya çı- karanlara konuşmalarıyla hak- lılıklarını kanıtlıyortar... Seçim yitiren eski PM üyesi milletvekillerinin foyası böylece yayaş yavaş ortaya çıkıyor. İyi de oluyor! Portakaldan MektupVar Sevgili... Sağlıklı bir portakal olduğumu biliyorum. Bir bakan,bir daha bakıyor güzelliğime. Övgüler alıyorum, rengime, olgunluğuma dair... Bunun için çok mutluyum. Teşekkürler sevgili toprak. Teşekkürler İGSAŞ üresi.w İgsaş Gübreleri Uygun Fiyatla Bayinizde. ¥ RfleiİSTANBUL GÜBHE SANAYİİ A.Ş. "Toprağa kuvvet, ürüne bereket" G O Z L E M UĞUR MUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) Âzhap suresi, Nûr suresi ve Ar'af suresi.. Âzhap suresinin 58. ayetinde inanan erkek ve kadınları "yapmadıklan bir şeyden ötürü incitenler"den söz edilir. Bun- ların "iftiracı" oldukları yazılır. 59. surede de kadınların bu iftiralarla karşılaşmamaları için "dışarıya çıkarlarken üstle- rine örtü almaları" istenir. Kadınların dışarıda örtüljü gezmeleri "onlann hür ve na- muslu bilinmeleri" içindir. Örtülü gezerlerse bu iftiralardan kendilerini korumuş olurlar. Nûr suresinin 30. ayetinde de erkeklerin "gözlerini mah- rem yerlerden çevırmeleri" ve "mahrem yerlerini" de kadın- lardan korumaları istenir. 31. surede de kadınların süs eşyalarını "görünen kısım- lar müstesna" olmak üzere göstermemeleri, bunun için de başörtülerini boyun ve göğsü kapayacak biçimde örtmele- ri isteniyor. Ar'af suresinin 26. ayetinde "ayıp yerieri örtecek giyimli- Iikle sizi süsledik" denir; 27. ayette de şeytanın Adem ile Hav- va'yı "ayıp yerlerini göstermek için elbiselerini soyarak cen- netten çıkardığı" anlatılır. Türban, bir Hint başlığıdır; Kuran'da yeri yoktur. Eğer genç kızlar baştan aşağı örtüneceklerse bu da başörtü ve tür- ban ile olmaz, bunun için "cilbâb" adı verilen çarşafın ör- tünülmesi gerekir. İslami kurallara uyulacaksa o zaman bu yasaları hazır- layan ve "tesettürü" savunan erkekler de Batılı giysiler ye- rine TBMM'ye cüppe ve sarıkla gelsinler! Türkiye'de dini duygular ve dince kutsal kavramlar, siya- set işportacılarının ellerinde birer seçim malzemesi gibi kul- lanılıyor. Tesettür yasaları'nı destekleyen ve oy verenler arasında özel yaşamlarındaki çapkınlık öyküleri diiden dile dolaşanlar da vardır. Ne diyeceksiniz bunlara? İslamda grekoromen; çapkınlıkta serbest! Bırakın bunları, siz hiç "İmam hatip okulları açılsın" diye yeri göğü ınletenlerden bir tanesinın oğlunu imam ve hatip yapmak için bu okullara gönderdiğini gördünüz ya da duy- dunuz mu? Ben görmedim ve duymadım! Hep din sömürüsüdür bunlar, hep... Tarikat, siyaset ve ticaret... Model bu. İslami kurallar bu kadar geçerliyse o zaman neden Ku- ran'ın faizi yasaklayan ayetleri görmezlikten gelinir? Bakara suresinin 275. ayeti ne diyor? —Faiz yiyenler mahşerde ancak şeytanın çarptığı kimse- nin kalktığı gibi kalkariar... Ekonomik düzeni "faiz esast"na dayatmakta İslam açı- sından hiç sakınca yok; o zaman akla ne Kuran gelir ne sure ne ayet. Bastır parayı, al faizi... Tesettürde Islamcı, faizde Batıcı! Bunlar hep din sömürüsüdür; din duygularının ve dince kutsal kavramların sıyasal ve ticari amaçla kullanılmasıdır. Tarikatlar niçin bu kadar ticaret içindeler? Siyaset niçin tarikatların egemenliğindedır? Devlet niçin bu tarikat ve ti- caret ilişkisinin karargâhı haline gelmiştir? Türkiye'de "inananlar" ile "inanmayanlar" savaşı yok; hiç de olmadı. Bir savaş varsa bu savaş, din duygularını ve dince kut- sal kavramları siyasal amaçlarla sömürenler ile işçinin, me- murun, köylünün emeğini savunanlar arasındadır. Tesettür neyin örtülmesi için kullanılıyor? Genç kızları- mızın başlarını örtmek için mi? Hayır... Bütün bu ayıpları gizlemek için... PENCERE(Baştarafi 2. Sayfada) lerini aldattığımızı, bu nedenle bahsi yitirdiklerini yüksek sesle belirttiler." ^ Okuduğuma ınanamadım. Sayın Muhsine Helimoğlu Ya- vuz'a sordum, doğruladı. Peki, tiyatroya gelen yöre halkı te- levizyonda oyun seyretmiyor muydu? Sayın Helimoğlu 1983'ten bu yana epey değişim olduğunu söyledi; bölgeye elektrik gelmiş, telefon yayılmış, televizyon seyredilir olmuş- tu; ama, yine de gerilik dizboyu idi. Belediye Başkanı Turgut Atalay, bu yıl Diyarbakır'da bir ti- yatro açıyor; çok güzel bir iş yapıyor; kültür ve sanatta geliş- me, uygarlığın ölçütüdür. Güneydoğu'ya çok borcumuz var, ne kadar ödemeye ça- lışsak yine eksik kalır EVET/HAY1R OKT4YAKBAL (Baştarafi 2. Safyada) yorum: İncecik, dal gibi bir Rus kadını. Nâzım'ın coşkulu sev- gisini hak edecek güzellikte bir genç kadın. Türkçe bilmiyor. Birazcık anlıyor belki. Nâzım'ın yıllarını geçirdiği apartman katı, üç oda bir sa- lon. Burası bir ev değil, tarihsel bir değer taşıyan bir sanat müzesi. Picasso'dan tutun da en ünlü ressamların Nâzım'a armağan ettikleri tablolar. Her biri milyonlar değerinde. Bü- tün odaların duvarı bu resimlerle kaplı. Sonra kitaplar, mek- tuplar, belgeler. Yazı masası, koltuğu, kalemleri, kâğıtları. Sanki birazdan gelecek, elimizi sıkacak, yanaklarımızdan öpecek. Çaylar, votkalar, anılar... Bu üç odalı dairenin bir müze olması gereklidir. Bir gün bu Nâzım Hikmet anıları Türkiye'ye gelmeli. Gelecek elbet! Türk dilinin en büyük şairlerinden birinden kalan ne varsa ülkesinde bulunmalıdır. Sanırım bunu Nâzım'ı sevenler ka- dar, şu ya da bu nedenle ondan uzak duranlar da doğru bu- lur. Moskova Belediyesi ile Vera'nın sorunları var. Bu evin bo- şaltılması istenmiş. Vera gereken girişimleri yapmış, sonuç yok! Sonunda biz. Türkiye Yazarlar Sendikası olarak Bay Gor- baçov'a bir mektup yazdık. Mektubu, Sovyetler Birliği Anka- ra Büyükelçisi Bay Çernişev'e verdik. Ne olumlu ne olum- suz bir ses çıkmıştı. Meğerse Bay Gorbaçov, bizim mektu- bu alınca Moskova Belediyesi'ne durumu bildirmiş, gereken kolaylıkların gösterilmesini istemiş. Sendikamızın yaptığı gi- rişimin başarıyla sonuçlanmasına çok sevindim. Nâzım Hik- met'in evi bir süre sonra şiirseverlerin uğrak yeri olan bir sa- nat müzesi haline gelecektir. Bir gün de, Türkiye'de, değer- bilir bir iktidann, bir Kültür Bakanlığı'nın girişimiyle o değer- li müze ülkemizde kurulur. Soğukta bir saat bekledikten, Moskova şoförlerinin buz gibi donmuş yüzlerini görüp taksiyle otele dönebilmekten umut kesınce otobüse koştuk. Şehrin merkezinde, yine binbirgüç- lükle bulabildiğimiz bir taksiyle Moskova gecesinin iç titre- ten soğuğundan kurtulabildik. Nâzım'ın evinin etkileyici ha- vası, Vera'nın sevgi dolu ilgisi Moskova'nın soğukluğunu, şo- förlerin düşmanca tutumunu kısa surede unutturdu. Yaşammda ilk kez on beş gün süreyle öykü, roman yaz- mak, düşünmek olanağını bulduğumu söylersem, şaşmayın. Otuz yedi yıldır hemen her gün yazan, bu arada yazınsal ça- lışmalara pek de vakit bulamayan bir kişinin on beş gün yal- nızca kendi sanatı ile başbaşa kalması ne demektir, bunu bilen bilir. Sovyet Yazarlar Birliği'nin Gürcistan'ın Abhazya özerk bölgesinde, Pitsunda'da 'Yaratma Evi'nde geçen günler unutulmaz bir anı olacak. On beş katlı bu dinlenme yeri gibi daha birçok yerde; Yalta'da, Letonya'da vb. başka birçok Ya- ratma Evi var. Gazetecilerin ayrı, yazarların ayrı, sahne sa- natçılarının ayrı... Bir hafta da Bakü'de kaldım. Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkanı Anar'la, eski başkanlardan Mirza ibrahimov'la, şair Vahapzade ile daha pek çok Azeri yazarla, başta Başbakan Hasan Bey olmak üzere politika adamıyla ilginç görüşmeler yaptım. TYS ile Azerbaycan Yazarlar Birliği arasında karşı- lıklı ılişkileri güçlendirecek bir anlaşma da imzaladık. Bütün bunları, gerek Azerbaycan, gerekse Sovyetler Birliği'nin bu- günkü durumu konusunda edindiğim bilgileri, izlenimleri yaz- makta, okurlarıma duyurmakta yarar görüyorum. Bir aylık bir ayrılıktan sonra okurlarıma yeniden kavuşmak mutluluk verici...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear