Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 EKtM 1990 • • • •
HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19
OLAYLAREN
ARDENDAKI
GERCEK(Baştarafi 1. Sayfada)
CumhurbaşkanıT
mn üstlendiğı
yasadışı bir rejim oluşmuştur kı
olayın en çarpıcı yani budur.
Ancak olayın ilginç görünen
başka boyutlan da var. Cum-
hurbaşkanı'nın oğlu Ahmet
Özal'ın Körfez şeyhliklerindekı
gezisinin eşzamana rasüaması,
garip çağrışımlara yol açmakta-
dır. Ahmet Özal'ın da kredi ve
iş talepleriyle bölgeyi aynı gün-
lerde dolaşması bir rastlantı mı-
dır? Yoksa çok iyi ayarlanmış
bir pazarlama mıdır?
Baba-oğul özallar'ın zaman-
daş gezilerinden ne sağladıkları
ilerde ortaya çıkacaktır. Şimdi-
lik ikisine de kesin bir açıklama
getirmek olanağı yok...
Bugün aln çizilmesi gereken
gerçek şudur Hukukçulanmızın
ve bilim adamlarımızın söyle-
dikleri gibi Sayın Özal, anaya-
saya aykırı bir rejimi oluşturma
peşindedir. Ortadoğu gezisinde
bu çaba ve amaç apaçık görii-
luyor. Hele dünyamn en karışık
ve tartışmalı bölgesinde tek ba-
şına yürüttüğü siyasetin içerdi-
ği tehlikeli belirsizlik, olayı bus-
bütun ağırlaştırıyor.
Cumhurbaşkanı, Körfez şeyh
ve emirliklerinden Türkiye eko-
nomisine somut destek bulabi-
lecek midir? Bilınemez. tkili te-
rnaslarda devlet başkanlarıyla
neler konuştuğu bilinemez. Tür-
kiye'nin Körfez politikasının bu
geziden sonra ne olacağı da bi-
linemez. Bilinen şudur: Her şey
"keyfı" ve "alacalı" bir ortam-
da sorumsuz Cumhurbaşkam-
nın hükümet yetkilerıni yasadı-
nda kullanmasıyla biçimlem-
Akbulut., MKYK'da ağırlığını koydu
yor.
• * *
Şaırfdan
Ankara'ya
uçak
tazminatı
İki Suriye savaş uçağı
tarafından düşürülen
Tapu Kadastro uçağı
için Şam 3 milyon 430
bin dolar tazminat
ödemeyi kabul etti.
ANKARA (AA) — Suriye, 21
Ekim 1989 tarihinde iki Suriye
savaş uçağı tarafından düşurü-
len Tapu Kadastro uçağıyla ilgili
olarak 3 milyon 430 bin dolar
tazminat ödemeyi kabul etti.
Dışişleri Bakanlıgı Sözcüsü
Murat Sungar dün düzenlediği
basın toplantısında, protokolün,
Türkiye'nin Şam Büyükelçisi Er-
han Tiıncel ile Suriye Dışişleri
Bakanlığı Hukuk Dairesi Başka-
nı arasında önceki gun Şam'da
imzalandığını belirtti.
İmzalanan protokole göre Su-
riye tarafı düşürülen Islander
BN2A tipi uçağın değeri olan 1
milyon 238 bin dolan ödeyecek,
tahrip olan hava kamerası ile
merceklerinin yerine yenilerini
verecek, Tapu ve Kadastro Ge-
nel Müdürlüğü'nün uçağın dü-
şürülmesi nedeniyle uğradığı iş-
gücü kaybını karşılamak için de
192 bin dolar ödeyecek. Buna ek
olarak Suriye tarafı uçakta bu-
ınan beş görevlinin aileleri için
tazminat başlığı altında 250 bin
ve parasal yardım başlığı altın-
da 1 milyon 750 bin dolar olmak
üzere toplam 2 milyon dolar
ödeyecek.
Sungar, protokolün, onay iş-
lemlerini takiben yürürlüğe gi-
receğini ve ödemelerin iki tara-
fın mutabakatıyla ileride hazır-
lanacak bir plan çerçevesinde
yapılacağını ifade etti.
Suriye'nin, Tapu Kadastro
uçağının düşürülmesiyle ilgili
sorumluluğu kabul etmesinin
ardından tazminat görüşmeleri
başlatılmış, Türk tarafı önceli-
ği, başta olayda şehit olan görev-
lilerin ailelerinin acılannın ha-
fifletilmesine yardımcı olmak
üzere uğranılan kayıplann kar-
şılanmasına vermişti.
Umutlarınıız
(Baştarafi Sporda)
di. İrlanda ilk yarıdaki uzun
toplarla hücum taktiğini başarı
ile devam ettirdi. Sağ taraftan
cezaalanı içinde ortalanan top-
ları defansırruzın kesmekte zor-
landığı açıkça görülüyordu. 57.
dakikada yine böyle sağdan ge-
len bir uzun hava topunda de-
fansımız ofsayt düşüncesiyle du-
raksadı. Bu duruklamadan ya-
rarlanan Aldridge kendinin
ikinci İrlanda'mn ise üçüncü go-
lünü ağlanmıza göndermekte
güçlük çekmedi. Sağ taraftan
gelen atakları durdurmakta zor-
landığımızı gören İrlanda ısrar-
la bu kanattan üstümüze gelme-
ye devam etti. Üçüncü golden
dört dakika sonra yapılan orta-
da Aldridge arka direkte topu
kafa ile Quinn'in önüne indirdi,
Homboş pozisyonda bekleyen bu
tbolcu İrlanda'nın dördüncü
golünü attı. 71. dakikada Irlan-
da atağında cezasahasına orta-
lanan top Gökhan'ın eline çar-
pınca hakem penaltı noktasını
göstermekte tereddüt etmedi.
Atışı kullanan Aldridge topu
Engin'in solundan ağlara gönde-
rip maçın skorunu tayin eder-
ken, Ay-Yıldızlı takımımız Avru-
pa sahalanndan bir kez daha
başı önde ayrılıyordu.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — ANAP'ın önceki gece
toplanan Merkez Karar Yöne-
tim Kurulu'nda Başbakan Yıldı-
rım Akbulut, genel başkan
adaylan Mesut VUmaz ve Hasan
Celal Güzel karşısında ağırlığı-
nı koydu. Mesut Yılmaz, Başba-
kan Akbulut'u destekleyen Teş-
kilat Başkanı Orhan Demirtaş
ve Istanbul İl Başkanı Eymen
Topbaş ile sert tartışmalara gi-
rerken, Güzel de Başbakan Ak-
bulut'u suçladı.
"İhtilaflı delege" seçımlerini
görüşmek üzere önceki gece
toplanan Merkez Karar Yöne-
tim Kurulu'nda, genel başkan
Memura zor
(Baştarafi 1. Sayfada)
retmen, doktor, din işleri perso-
neli ve askeri personel ile üst dü-
zey yöneticisi konumundaki ka-
mu görevlilerinin aylıklanndaki
artış oranlan ise zam ve tazmi-
natlar ile benzeri yan ödemeler
sonucu bir miktar daha yüksek
oldu.
Memur emeklileri
Taban aylık katsayısındaki ar-
tışın daha yüksek tutulması so-
nucu memurlarda olduğu gibi
memur emeklilerinde de üst de-
recelerde daha düşük artışlar
olurken alt derecelerden emekli
olan memurlann aylıklarmda
ise birkaç puan daha yüksek ar-
tış sağlandı. Yapılan hesaplama-
lara göre hükümetin katsayı
önerisi üst derecelerden emekli
olanlann maaşlarında yüzde
12.9-13 civannda artış getirir-
ken, 10-12. derecelerden aylık
alanlarda ise bu oran yüzde 18'i
buluyor. Yüzde 75'lik aylık bağ-
lama oranına göre en düşük
emekli ayhğı 526 bin 328 lira
olacak.
Yeni ydda uygulanacak sosyal
yardım zammı miktarı henüz
belirlenmediği için işçi emekli-
lerinin yeni yılda ne kadar aylık
alacaklan da henüz kesinleşme-
di. Ancak katsayı artışı nedeniy-
le maaşlarda ortalama yüzde 8.1
oranında artış sağlanacak. Ha-
len 225 bin lira olan ve genellikle
memur emeklilerine ödenen ta-
ban aylık tutanndaki artışla
orantüı biçimde arttınlan sosyal
yardım zammının, 275- 280 bin
lira düzeyine çıkarıhnası bekle-
niyor. Bu durumda işçi emekli-
lerinin aylıklarmda ortalama
yüzde 16-18 arasında değişen
oranlarda artış görülecek.
En zor durumda kalan kesi-
min ise Bağ-Kur emeklileri oldu-
gu görülüyor. Bağ-Kur emekli-
lerinin sosyal yardım zammı
miktarı, son birkaç yıldan beri
arttınlmadan 10.675 lira düze-
yinde sabit tutulduğu için kat-
sayı artışlanndan zaten yeterin-
ce yararlanamamışlardı. Bağ-
Kur emeklilerinin sosyal yardım
zammı miktannda bu yıl da bir
iyileşme sağlanamaması duru-
munda aylıklanndaki artış ora-
nı, yüzde 7.1-yüzde 8 düzeyinde
kalacak.
Kamu personeli ile ilgili dü-
zenlemelerle sözleşmeli personel
ücretlerinde de ortalama yüzde
17.3'lük artış öngörüldü. Verilen
bilgiye göre sözleşmeli persone-
lin tavan ücret miktan, yılbaşın-
dan itibaren 5 milyon 625 bin li-
radan 6 milyon 600 bin liraya
yükselecek.
SSK prim tavanı
Katsayı artışına bağh olarak
kıdem tazminatı yılhk tavam ile
sigortahlann prime esas ücret
tavanlan da yükselecek. Buna
göre halen 2 milyon 48 bin lira
olan SSK prim kesintisine esas
adaylan Hasan Celal Güzel ve
Mesut Yılmaz ile Başbakan Yıl-
dınm Akbulut'u destek leyenler
karşı karşıya geldiler. MKYK'da
Yümaz'ın iptal edilmesini istedi-
ği, Istanbul Kartal, Kadıköy ve
Üsküdar delege seçimlerine iliş-
kin hazırlanan raporlar görüşül-
dü. Raporların okunmasından
sonra söz alan Yılmaz, raporla-
n hazuiayan müfettişlerin teşki-
lat başkanlığının doğrultusunda
davrandıklannı ve taraf tuttuk-
larını savundu. Yılmaz, delege
seçimlerinde usulsüzlük yapıldı-
ğını tekrarlayarak, bunda da en
büyük sorumluluğun Teşküat
Başkanı Orhan Demirtaş'a ait
olduğunu savundu.
Bunun üzerine söz alan De-
mirtaş, sinirli bir biçimde Yıl-
maz'ı eleştirerek, "Bu iş diplo-
mat işine benzemez. Savın Yıl-
maz hâlâ kendisini bakan sanı-
yor ve renkli gözlttklerle olaya
bakıyor. tddialannı gayri cid'di
ve çirkin buluyonım" biçimin-
de konuştu.
Başbakan Akbulut, Yılmaz -
Demirtaş tartışması sırasında
araya girerek, müfettiş raporla-
nnı haklı bulduğunu, parti tü-
züğünün uygulanması gerektiği-
ni bildirdi.
Demirtaş, teşkilat başkanı
olarak üzerine düşen görevi yap-
tığını belirterek, bazı bakanlann
da delege seçimlerine karışma-
sından yakındı. Demirtaş, Milli
Savunma Bakanı Safa Giray ile
delege seçimlerini tartıştıklanm,
Giray'ın, "Artık biriiider yola
çıktı. Seçim yapılacak" dediği-
ni ve birbirlerinin yüzüne tele-
fon kapattıklarını anlam.
Güzel de Akbulut'un taraflı
davTandığını ima ederek, "Ge-
nel başkan olarak ağırlıgınızı
koyup kabinedeki ve başkanlık
divanındaki arkadaşlara istedi-
ğiniz yönde oy verdirebilirsiniz.
Ama önemli olan buradaki oy-
lama değil, hukukun, parti tii-
zuk ve yönelmeliğinin uygulan-
masıdır. Sizin böyle davranma-
nız üyelerin partiden kopması-
na yol açabilir" dedi.
Oylama sonucunda Yılmaz ve
Güzel yandaşlarının iptalini is-
tedikleri Kartal delege seçimle-
rinin geçerliliği onaylandı. Yıl-
maz'ın iptalini istediği Kadıköy
ve Üsküdar delege seçimleri de
aynı yöntemle oylanarak onay-
landı. Böylece Yılmaz ve Güzel
"ittifak" oluşturmalarına rağ-
men, Akbulut'un dediği gerçek-
leşmiş oldu.
MKYK'da aynca Malatya il
ve merkez ilçe örgütleri feshedil-
di.
Bazı kamu görevlilerinin net maaşları
Dencc
15-1
9-1
1-4
9-1
1-4
9-1
1-4
11-1
8-3
1-4
8-3
1-4
8-1
1-4
8-1
1-4
9-1
1-4
7-1
1-4
9-1
8-1
1-4
2-1
Unaı
Başbakan
Mılletvekıllerı
Genelkurmay Başkanı
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Başbakanlık Mûsteşan
Memur (ılkokul)
Memur (ünıversite)
Genel mudûr
Ûğretmen
Ûğretmen
Kaymakam adayı
Kaymakam
Polis memuru
Doktor
Uzman doktor
Dr. (1.DK.ÛY.}
Uz. Dr. (1.D.KÛ.Y)
Hemşire ;
Hemşire
Mühendıs (bûro)
Başmûhendis (buro)
Tekniker (büro)
Tekniker (büro)
Araştırma görevlısı
Profesör (5)
Vaız (üniversite mezunu)
Teğmen
Kıdemli albay
2. Kad Kıd. Bşv.
factfcinu;
6.722.000
6 244.000
3 899 000
3.596.000
3 228 000
362.329
390 087
2.079.164
659 887
1 164 329
1 186 279
2.081.129
837 344
1 342 113
1 949 329
1 693 677
2 300 893
881566
1 260 875
965 413
1478 338
692.367
1 191 633
915 179
2 840 913
526 623
1090 230
2 316 348
1 702 801
YeniiMa*
8.656.000
7 416 000
4 725.000
4.224.000
3 857.000
424.856
454.746
2.819.067
794.430
1385 365
1 399.377
2 412.449
980.434
1 566 327
2 269 084
2 031 288
2 765.596
1 029 660
1466 075
1 133 385
1 790.972
803.708
1.382.839
1.145.861
3.359 848
646 725
1.314 626
3.144 163
2 068.747
28.8
18.8
21.2
17.5
19.5
17.2
16.5
35.5
20.3
18.9
17.9
15.9
17.0
16.7
16.4
19.9
20.1
16.7
16.2
17.3
21.1
16.0
16 0
25.2
18.2
22.8
25.1
35.7
21.4
ı\ot: Yukandaki maaşlarda aiie yardımı hariçtır.
IZMIR'den HİKMET ÇETJHKAYA
Foyaları Çıkıyor
aylık ücret tutan, 2 milyon 214
bin 400 liraya yükselecek. Bu
durumda brüt ücretleri, 2 mil-
yon 200 bin lirayı geçen işçiler-
den 23-24 bin lira daha fazla
prim kesintisi alınacak. Aynca
1 milyon 969 bin 500 lira olan
kıdem tazminatı tavanı da 2 mil-
yon 426 bin 300 liraya çıkacak.
Kahveci, memur maaşlannın ni-
ye bu kadar düşük tutulduğu
yolundaki bir soruyu yanıtlar-
ken son iki yıldan beri memur-
lara önemli ölçüde reel gelir ar-
tışı sağlandığını belirterek şun-
ları söyledi: "Esas olan devamh
olarak kamu personelinin ücret-
lerini reel halde yüksek tutmak-
tır. Önemli olan bunu sürdüre-
bümektir. DikkatM gitmek mec-
buriyeti var. Çok yüksek artış
verip onun sonucu olarak da o
artışın kaybolma ibtimalini göz
önünde bulundunnak gerek."
Bakan Kahveci, bir soru üze-
rine de son KDV düzenlemele-
rinin Körfez krizinin ekonomi
deki etkilerini hafifletmek ama-
cıyla yapıldığını kaydetti.
Kahveci, bir soru üzerine de
1 Ocak 1991'den geçerli olmak
üzere halen 36 bin lira olarak
uygulanan asgari geçim indirimi
tutanmn arttınlacağını söyledi.
Bu arada, Maliye ve Gümrük
Bakanı Adnan Kahveci, TBMM
Plan ve Bütçe Komisyonu gö-
rüşmeleri sırasında memur ma-
aşlanna yüksek zam yapılması-
nı engellemek için bir önlem
olarak personel ödeneklerinin
bir bölümünü gizledi. Bütçenin
Yüksek Planlama Kurulu ve Ba-
kanlar Kurulu'ndaki görüşmele-
ri sırasında personel giderleri
için toplam 39 trilyon liralık bir
ödenek ayrümıştı. önceki gün
ise Maliye Bakanlığı teknisyen-
lerinin Bakan Kahveci'nin tali-
matı ile bu ödenekten 3 trilyon li-
ra alarak bunu transfer ödenek-
leri içine aktardıklan öğrenildi.
Yetkililer, transferler arasına ak-
tarılan söz konusu 3 trilyon li-
ranın, 1991 yılının ikinci yansın-
• da yapılacak maaş zammı için
düşünüldüğünü belirttiler.
Bu arada, memur maaşlann-
daki yüzde 11.7-17.3'lük artışla-
nn TBMM Plan ve Bütçe Ko-
misyonu'nda arttınlmasına ke-
sin gözüyle bakılıyor. Hüküme-
tin de komisyona artış marjı bı-
rakmak için katsayıyı bu kadar
düşük tuttuğu ifade ediliyor.
Hükümetin memurlara birinci
yarıyılda yüzde 20 civannda
zam verilmesi görüşünde oldu-
ğu kaydediliyor.
SHP'nin tepkisi
SHP Genel Sekreteri Hikmet
Çetin, SHP Genel Merkeâ'nde
yaptığı basın toplantısında 1991
bütçesinin sorunlara çözüm ge-
tiremeyeceğini, halkın ve dar ge-
lirlilerin sıkıntılarmı arttıracağı-
nı vurgulayarak, "Bu bir çaresiz-
lik bütçesidir. Ekonomide buna-
lımı artüracak bir biitçedir" de-
di.
Demirel: Enflasyonun
altında
DYP Genel Başkanı Süley-
man Demirel, 1991 bütçe yasa
tasarısmda öngörülen memur
maaş katsayısındaki artışın enf-
lasyonun altında olduğunu söy-
ledi. Demirel, partisinin dün ya-
pılan genel idare kurulu toplan-
tısına girmeden önce gazetecile-
rin bütçe tasansına ilişkin soru-
lanru yanıtlarken, memur ve iş-
çilerin yüzde 80'inin 500 bin li-
ra ve altında ücret aldığını, bu
miktann 4 kişilik bir ailenin
mutfak harcamalannın altında
olduğunu savundu.
İZMİR — Sosyal demokrat-
lar Türkiye'nin gündemini elin-
de tutabilecek mi?
Seçimli olağanüstü kurulta-
yın delegeleri kararını vermiş,
Genel Başkanlığa Erdal İnö-
nü'yü seçmiştir. Delegeler, par-
ti meclisinde de "Buyrun birtik-
te çalışın" diyerek Inönü'nün
listesini onayiamıştır dört eksik-
likle. Aradan 18 gün geçmiştir
ve SHP eskisinden daha atak
bir politika izlemeye başlamış-
tır.
Yukarıda anlattıklarımız De-
niz Baykal'ın listesinden parti
meclisine aday olan ancak ka-
zanamayan bir SHP'linin bize
aktardıklarıdır. Yine Baykal'a
yakın olarak bilinen bir millet-
vektli ise şöyle konuşmaktadır:
— Örgütlerde bir nefes alma
gözlüyorum. Kendi seçim böl-
gemdeki arkadaşlarım da be-
nimle aynı görüşteler. Örgütü-
müze bir dinamizm geldi.
Durum böyle olunca kimi
SHP milletvekilleri tedirginleşi-
yor. Olası bir erken seçimde
"sonumuz ne olur" kuşkusuna
kapılıyoriar. Kendi seçim bölge-
lerinde bugüne dek hizipçilik
ve naylon üye yazımıyla uğraş-
tıklan için bas bas bağırmaya
başlıyorlar:
— Hani parti içi demokrasi
sözü vermiştiniz..
Türkiye'nin önemli sorunları-
nı görmemezlikten gelen Bay-
kal yanlısı milletvekillerinın ön-
ceki gün grup toplantısında
kürsüye çıkıp bağırıp çağırma-
ları bu yüzden.
Sanki Türkiye'nin tek sorunu
Konak ilçesi'nin kongresi. Ba-
kın bir milletvekili ne diyor grup
toplantısında:
— Konak ilçesinde kongre
yeni delegelerle yapılmalıdır...
Konak ilçesinde ne olup bit-
tiğini, seçimle gelen eski yöne-
timin hangi gerekçeyle görev-
den alındığını, atanan ilçe baş-
kanının, yine kontenjanla bele-
diye meclisi üyesi seçildiğini
kaç kişi bilir?
Konak ilçe başkanı Muzaffer
Bozkurt, seçimle o göreve gel-
miştir. Ancak hiçbir gerekçe
gösterilmeden görevden alın-
mıştır. Bozkurt, bu kez mahke-
meye başvurmustur. Mahkeme
Muzaffer Bozkurt'u tekrar ilçe
başkanlığına getirmiş, ancak
ardından yine görevden alın-
mıştır. SHP yönetimi, mahke-
menin görev verdiği Bozkurt'u
hukuku çiğneyerek görevden
almış, yerine bir başkasını ata-
mıştır.
Çünkü Muzaffer Bozkurt,
Baykal ekibinden değildir.
Onun yerine atanan Ersoy
Oinç, Baykal yanlısıdır. Bozkurt
ve Dinç, CHP kökenli politika-
cılardır. İkisi de çevrelerinde
saygın kişi olarak bilinırler.
Ersoy Dinç, göreve geldikten
sonra aelege seçimleri yapıl-
mıştır. Dinç'in sahte üye yazımı
yaptığı söylenemez. Ancak do-
ğal olarak ekip çalışması yap-
mıştır. Bir ömek verirsek CHP
eski Genel Sekreteri Şeref
Bakşık bile kendi mahallesin-
de delege çıkamamış yani seç-
tirilmemiştir.
Milletvekili Erol Güngör şim-
di SHP grubunda Konak ilçe
kongresinin hukuksal açıdan
yeni delegelerle yapılmasımn
doğru olacağını savunuyor.
O zaman Güngör'e bir soru:
— Seçimle gelen bir ilçe
başkanı görevden alınırken siz
o dönem PM üyesiydiniz. İlçe
başkanının görevden alınması
hukuka uygun muydu?
Konak ilçesi şimdi mahke-
meliktir. Doğal olan da eski yö-
netimin yani seçimle gelen Ko-
nak ilçe başkanı Bozkurt'un
MYK tarafından yeniden göre-
ve döndürülmesi, atama baş-
kan Ersoy Dinç'in görevden
alınmasıdır. Hukuka uygun
olan da zaten budur.
Konak ilçesinde hukuk tartış-
ması yapan SHP'li milletvekil-
lerinin en azından Türkiye'de-
ki hukuk dışı uygulamalarla da
ilgilenmeleri gerekmez mi?
SHP Meclis Grubu'nda iç
çekişmeden kurtulamayan mil-
letvekillerinin ölüm cezalannın
yeniden gündeme gelmesi kar-
şısında neler düşündüklerini
merak ediyoruz.
Eskişehir Cezaevi'ndeki tek
kişilik hücrelere karşı başlatılan
açlık grevleri diğer cezaevlerin-
de sürüyor. Cezaevlerinde hu-
kuk ve insanlık dışı uygulama-
lar bitmedi. SHP bu konuda ne
yapmayı düşünüyor acaba?
Enflasyonla her geçen gün
eriyen işçi, memur, emekli, dul,
yetim yaşam savaşımı verirken
SHP Meclis Grubu'nda millet-
vekilleri delege hesaplan, nay-
lon üye yazımlarını tartışıyorlar.
— Baykal'ın odasında sahte
form yoktur. Utanmadan yalan
uyduran kimliğini açıklamayan
bu kahraman kimdir?
Daha bitmedi dinleyiniz...
— Kurultayda sahte davetiye
bastıran kimdir?
Evet bu olup bitenleri
SHP'ye oy veren seçmen, ku-
rultayda Deniz Baykal'ı destek-
leyen delegeler, il ve ilçe örgüt-
leri, milletvekillerinin seçim
bölgelerindeki delegeler izliyor.
— İyi ki seçmedik, her deni-
len doğru çıkıyor. Bunlar milleti
değil kendilerini düşünüyor.
Görülüyor ki şu Baykalcı millet-
vekilleri 'parti küçük olsun, bi-
zim olsun' görüşünü ortaya çı-
karanlara konuşmalarıyla hak-
lılıklarını kanıtlıyortar...
Seçim yitiren eski PM üyesi
milletvekillerinin foyası böylece
yayaş yavaş ortaya çıkıyor.
İyi de oluyor!
Portakaldan MektupVar
Sevgili...
Sağlıklı bir portakal olduğumu
biliyorum. Bir bakan,bir daha
bakıyor güzelliğime.
Övgüler alıyorum,
rengime, olgunluğuma dair...
Bunun için çok mutluyum.
Teşekkürler sevgili toprak.
Teşekkürler İGSAŞ üresi.w
İgsaş Gübreleri Uygun Fiyatla
Bayinizde.
¥ RfleiİSTANBUL GÜBHE SANAYİİ A.Ş.
"Toprağa kuvvet, ürüne bereket"
G O Z L E M UĞUR MUMCU
(Baştarafi 1. Sayfada)
Âzhap suresi, Nûr suresi ve Ar'af suresi..
Âzhap suresinin 58. ayetinde inanan erkek ve kadınları
"yapmadıklan bir şeyden ötürü incitenler"den söz edilir. Bun-
ların "iftiracı" oldukları yazılır. 59. surede de kadınların bu
iftiralarla karşılaşmamaları için "dışarıya çıkarlarken üstle-
rine örtü almaları" istenir.
Kadınların dışarıda örtüljü gezmeleri "onlann hür ve na-
muslu bilinmeleri" içindir. Örtülü gezerlerse bu iftiralardan
kendilerini korumuş olurlar.
Nûr suresinin 30. ayetinde de erkeklerin "gözlerini mah-
rem yerlerden çevırmeleri" ve "mahrem yerlerini" de kadın-
lardan korumaları istenir.
31. surede de kadınların süs eşyalarını "görünen kısım-
lar müstesna" olmak üzere göstermemeleri, bunun için de
başörtülerini boyun ve göğsü kapayacak biçimde örtmele-
ri isteniyor.
Ar'af suresinin 26. ayetinde "ayıp yerieri örtecek giyimli-
Iikle sizi süsledik" denir; 27. ayette de şeytanın Adem ile Hav-
va'yı "ayıp yerlerini göstermek için elbiselerini soyarak cen-
netten çıkardığı" anlatılır.
Türban, bir Hint başlığıdır; Kuran'da yeri yoktur. Eğer genç
kızlar baştan aşağı örtüneceklerse bu da başörtü ve tür-
ban ile olmaz, bunun için "cilbâb" adı verilen çarşafın ör-
tünülmesi gerekir.
İslami kurallara uyulacaksa o zaman bu yasaları hazır-
layan ve "tesettürü" savunan erkekler de Batılı giysiler ye-
rine TBMM'ye cüppe ve sarıkla gelsinler!
Türkiye'de dini duygular ve dince kutsal kavramlar, siya-
set işportacılarının ellerinde birer seçim malzemesi gibi kul-
lanılıyor.
Tesettür yasaları'nı destekleyen ve oy verenler arasında
özel yaşamlarındaki çapkınlık öyküleri diiden dile dolaşanlar
da vardır.
Ne diyeceksiniz bunlara?
İslamda grekoromen; çapkınlıkta serbest!
Bırakın bunları, siz hiç "İmam hatip okulları açılsın" diye
yeri göğü ınletenlerden bir tanesinın oğlunu imam ve hatip
yapmak için bu okullara gönderdiğini gördünüz ya da duy-
dunuz mu?
Ben görmedim ve duymadım!
Hep din sömürüsüdür bunlar, hep...
Tarikat, siyaset ve ticaret... Model bu.
İslami kurallar bu kadar geçerliyse o zaman neden Ku-
ran'ın faizi yasaklayan ayetleri görmezlikten gelinir?
Bakara suresinin 275. ayeti ne diyor?
—Faiz yiyenler mahşerde ancak şeytanın çarptığı kimse-
nin kalktığı gibi kalkariar...
Ekonomik düzeni "faiz esast"na dayatmakta İslam açı-
sından hiç sakınca yok; o zaman akla ne Kuran gelir ne
sure ne ayet.
Bastır parayı, al faizi...
Tesettürde Islamcı, faizde Batıcı!
Bunlar hep din sömürüsüdür; din duygularının ve dince
kutsal kavramların sıyasal ve ticari amaçla kullanılmasıdır.
Tarikatlar niçin bu kadar ticaret içindeler? Siyaset niçin
tarikatların egemenliğindedır? Devlet niçin bu tarikat ve ti-
caret ilişkisinin karargâhı haline gelmiştir?
Türkiye'de "inananlar" ile "inanmayanlar" savaşı yok; hiç
de olmadı.
Bir savaş varsa bu savaş, din duygularını ve dince kut-
sal kavramları siyasal amaçlarla sömürenler ile işçinin, me-
murun, köylünün emeğini savunanlar arasındadır.
Tesettür neyin örtülmesi için kullanılıyor? Genç kızları-
mızın başlarını örtmek için mi?
Hayır...
Bütün bu ayıpları gizlemek için...
PENCERE(Baştarafi 2. Sayfada)
lerini aldattığımızı, bu nedenle bahsi yitirdiklerini yüksek sesle
belirttiler." ^
Okuduğuma ınanamadım. Sayın Muhsine Helimoğlu Ya-
vuz'a sordum, doğruladı. Peki, tiyatroya gelen yöre halkı te-
levizyonda oyun seyretmiyor muydu? Sayın Helimoğlu
1983'ten bu yana epey değişim olduğunu söyledi; bölgeye
elektrik gelmiş, telefon yayılmış, televizyon seyredilir olmuş-
tu; ama, yine de gerilik dizboyu idi.
Belediye Başkanı Turgut Atalay, bu yıl Diyarbakır'da bir ti-
yatro açıyor; çok güzel bir iş yapıyor; kültür ve sanatta geliş-
me, uygarlığın ölçütüdür.
Güneydoğu'ya çok borcumuz var, ne kadar ödemeye ça-
lışsak yine eksik kalır
EVET/HAY1R
OKT4YAKBAL
(Baştarafi 2. Safyada)
yorum: İncecik, dal gibi bir Rus kadını. Nâzım'ın coşkulu sev-
gisini hak edecek güzellikte bir genç kadın. Türkçe bilmiyor.
Birazcık anlıyor belki.
Nâzım'ın yıllarını geçirdiği apartman katı, üç oda bir sa-
lon. Burası bir ev değil, tarihsel bir değer taşıyan bir sanat
müzesi. Picasso'dan tutun da en ünlü ressamların Nâzım'a
armağan ettikleri tablolar. Her biri milyonlar değerinde. Bü-
tün odaların duvarı bu resimlerle kaplı. Sonra kitaplar, mek-
tuplar, belgeler. Yazı masası, koltuğu, kalemleri, kâğıtları.
Sanki birazdan gelecek, elimizi sıkacak, yanaklarımızdan
öpecek. Çaylar, votkalar, anılar...
Bu üç odalı dairenin bir müze olması gereklidir. Bir gün
bu Nâzım Hikmet anıları Türkiye'ye gelmeli. Gelecek elbet!
Türk dilinin en büyük şairlerinden birinden kalan ne varsa
ülkesinde bulunmalıdır. Sanırım bunu Nâzım'ı sevenler ka-
dar, şu ya da bu nedenle ondan uzak duranlar da doğru bu-
lur. Moskova Belediyesi ile Vera'nın sorunları var. Bu evin bo-
şaltılması istenmiş. Vera gereken girişimleri yapmış, sonuç
yok! Sonunda biz. Türkiye Yazarlar Sendikası olarak Bay Gor-
baçov'a bir mektup yazdık. Mektubu, Sovyetler Birliği Anka-
ra Büyükelçisi Bay Çernişev'e verdik. Ne olumlu ne olum-
suz bir ses çıkmıştı. Meğerse Bay Gorbaçov, bizim mektu-
bu alınca Moskova Belediyesi'ne durumu bildirmiş, gereken
kolaylıkların gösterilmesini istemiş. Sendikamızın yaptığı gi-
rişimin başarıyla sonuçlanmasına çok sevindim. Nâzım Hik-
met'in evi bir süre sonra şiirseverlerin uğrak yeri olan bir sa-
nat müzesi haline gelecektir. Bir gün de, Türkiye'de, değer-
bilir bir iktidann, bir Kültür Bakanlığı'nın girişimiyle o değer-
li müze ülkemizde kurulur.
Soğukta bir saat bekledikten, Moskova şoförlerinin buz gibi
donmuş yüzlerini görüp taksiyle otele dönebilmekten umut
kesınce otobüse koştuk. Şehrin merkezinde, yine binbirgüç-
lükle bulabildiğimiz bir taksiyle Moskova gecesinin iç titre-
ten soğuğundan kurtulabildik. Nâzım'ın evinin etkileyici ha-
vası, Vera'nın sevgi dolu ilgisi Moskova'nın soğukluğunu, şo-
förlerin düşmanca tutumunu kısa surede unutturdu.
Yaşammda ilk kez on beş gün süreyle öykü, roman yaz-
mak, düşünmek olanağını bulduğumu söylersem, şaşmayın.
Otuz yedi yıldır hemen her gün yazan, bu arada yazınsal ça-
lışmalara pek de vakit bulamayan bir kişinin on beş gün yal-
nızca kendi sanatı ile başbaşa kalması ne demektir, bunu
bilen bilir. Sovyet Yazarlar Birliği'nin Gürcistan'ın Abhazya
özerk bölgesinde, Pitsunda'da 'Yaratma Evi'nde geçen günler
unutulmaz bir anı olacak. On beş katlı bu dinlenme yeri gibi
daha birçok yerde; Yalta'da, Letonya'da vb. başka birçok Ya-
ratma Evi var. Gazetecilerin ayrı, yazarların ayrı, sahne sa-
natçılarının ayrı...
Bir hafta da Bakü'de kaldım. Azerbaycan Yazarlar Birliği
Başkanı Anar'la, eski başkanlardan Mirza ibrahimov'la, şair
Vahapzade ile daha pek çok Azeri yazarla, başta Başbakan
Hasan Bey olmak üzere politika adamıyla ilginç görüşmeler
yaptım. TYS ile Azerbaycan Yazarlar Birliği arasında karşı-
lıklı ılişkileri güçlendirecek bir anlaşma da imzaladık. Bütün
bunları, gerek Azerbaycan, gerekse Sovyetler Birliği'nin bu-
günkü durumu konusunda edindiğim bilgileri, izlenimleri yaz-
makta, okurlarıma duyurmakta yarar görüyorum. Bir aylık bir
ayrılıktan sonra okurlarıma yeniden kavuşmak mutluluk
verici...