25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 EKÎM 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN Meteofoloil Genel Mûdüriüğû'n- den aiınan bilgiye göre yurdun gû- ney tesJmlen parçalı buiuüu. ötekı yerter. az bulutlu ve açık geçecek. HAVA SICAKUĞI'nda önemli bır değişıklık olmayacak RÜZGÂR: Yurdun kuzeyınde kuzey ve doğu, güneyınde, gûney ve doğu yön- lerden hafif, ara sıra orta kuvvet- te esecek. Denizlerimizde: Akde- niz'de günbatısı ve lodos, dığer denizlerimizde yıkJız ve poyrazdan 3-5, Karadeniz ve Ege açıklann- da 6 kuvvetınde. saatte 10-21, Ka- A 31° 18° Dıyartakır A 24° 12° Edıme A 25° 12° Erancan A 23° PEmınım A 17° -3° Estaştfır A 23° 4°Gaaantep A 30° 20° Gıresun A 26° 6°Manısa A 25° 8° K Maraş A 21° 2°Merem A 18° -7° Mu#a A 23° 1 Muş A 26° 8 Nıjde A 18° 12° Ortlu A 30° 12° Gûmüşlane A 22° 2° Fte A 21" 5°Hal*ân A 18° 5°Samstjn A 26° rSnri A 22° 15° Smop A 26° 10° Sıvas radenız ve Ege acıklarmda 27 denızmılı hızla esecek Tatı- mını dalga yükseklıği 0.5-1.5, yer yer 2-2.5 dolayında ola- cak. Van Gölü'nde Hava: Az buluflu ve açık geçecek. flûz- gâr kuzey ve doğudan hafif olarak esecek, göl küçûk dal- galı olacak Goruş uzaklığı 10 km dolayında bulunacak. Brtıs Bolu Bursa Çanattale Çorura Derezlı A 30° 12° Isparö A 24° 9° Istenbul A 24° 2°iamr A 23° 4°Kar5 A 16°-6° Telcnfefl A 22° 3°Kasömonu A 22° (PTratBDn A 23° 0°Kaysen A 24° 6°Kırklard A 23°14°Konya A 22° CPKutahya A 28° 11° Malatya A 23° -1° Tunc*» A 23»10°U5ak A 22° 2°\ön A 23° S»Ttega A 21" yzongukjak A 27° 9° A 28° 12° A 30°20° A 28° 12° A 21° 4° A 23° 2° A 18° 12° A 18° 13° A 19° 12° A 26° 12° A 20° 12° A 22° 1° A 22° 14° A 15° 13° A 22° 4° A 28° 6° A 16° 4° A 22° 2° A 19° 9° : aç* C karlı A-açık B-tKdutu G-oimeşlı K-tartı tr fj\ Kopenh, •""•\fLondra,- ı ^ a r ^ AfHelşınk A •y!9» Lenıngrad Kopenhag Jİ) Moskova DÜNYA'OA BUGUN Amsffi'tiam Amman Abna Bajdat Barcöona Basd Btigrad Bertn Bonn Brûksef Budapeştt Cenevre Cezayır CıöĞt Oubaı Franlrfun &me Helsınkı Kahıre Kopenhag Hrtı Leftoşa Y 18° A 34° A 27° A 31° Y 24° 8 25° A 26° Y 23° y 18° Y 20° Y 24° B 24° A 28° A 33° A 36° Y 21° A 28° Y 11° A 32° Y 17° Y 19° A 29° A 15° Y 14° Y 24° A 27° A 17° A 15° Y 23° A 26° Y 12° Y 18° Y 24° A 37° A 28° A 24° A 28° A 36° A 28° Y 23° A 26° A 22° VVashngiaı A 24° Zûntı B 24° Lenıngrad Londra Madnd Mılano Momrea) MosttJra Mûnıh New Vork Osto Pans Prag Rıyad Roma Sotya Sam TelAvıv Tunus Vıyana BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Parlak renklerle bezenmiş küçük çi- çekleri nedeniyle bahçe ve saksılarda yetiştirilen bir süs bitkisi. 2/ Ses... Ya- zıda ya da sözde ba- yağı sözcük ve deyim bulunmaması duru- mu. 3/ Gemilerin yükleme boşaltma yaptıklan yer... Eski ve büinmeyen bir ta- rihi anlatmakta kul- lanılan deyim sözü. 4/ Yabansı. 5/ Rey... Marmara ve Akdeniz'de yaşayan kır- nuzı renkli ve Iezzetli bir balık. 6/ Genellikle eşeklere vurulan bir çeşit eyer... Limonluk. 7/ Gereğinden çok yemek yiyen... Ucu yanık odun. 8/ Yağda kızartılarak üzerine şeker ya da şerbet dökulen bir hamur tatlısı. 9/ Arap abecesinde bir harf... Üst yanı açık boru. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ortaçağda, Latin devletierinin ha- __ fif süvari birliklerine verilen ad. 2/ Haara... Yakup Kadri Ka- raosmanoglu'nun bir romaıu. 3/ Cıvanın simgesi... Uzun tüylü bir süs köpeği. 4/ Birbirine bağlanmış iki tekneden oluşan de- ->iz taşıtı. 5/ Teknelerdeki hamuru kazımaya yarayan araç. 6/ jmbui Teyze ve Sıska Dayı, Hacıağa gibi tiplerin yaratıcısı oian ünlü karikatür sanatçımız... Kişinin öz benliği. 7/ Bir renk... Insaru güldürüp eğlendiren kimse. 8/ Mimarhkta sahın anla- mında kullanılan sözcük... Bir çeşit jimnastik ayakkabısı. 9/ Ok... Zarara uğrama tehlıkesi. 60 YIL ONCE Cumhuriyet Tektaksi 18 EKİM 1930 Otomobil ticaretile meşgul olanlar, Ankara'ya bir hey'et göndererek belediyenin tek taksinin kabulü hakkında karar ittihasına selâhiyettar olmadığını iddia etmişlerdir. İktisat Vekâleti, bu^hususta Ticaret Odasından bir rapor istemiştir. Belediyeye gelince, tek taksinin kabulü ile memleketimizde mühim bir servetin harice çıkmaktan kurtanldığı kanaati izhar edilmektedir. Diğer taraftan memleketimize ilk ototnobilciliği getiren Milli MUdafaa Vekâleti otomobil şubesi müdürü kaymakam Selâbattin Bey, verdiği bir raporda, tek taksi ile beraber makinenin de tayin edilmesini tavsiye etmektedir. Yeni sokak isimleri Nümerotaj esnasında isimleri değiştirilen sokakların yeni isimlerinin ilânı için Posta ve telgraf idaresi, Belediyenin nazari dikkatini celbetmiştir. Halktan bazılan sokaklann yeni isimlcrini bilmediklerinden mektuplarda adresleri eski isimlere göre yazmakta, bazı müvezziler de sokakların yeni isimlerini bilmedikleri için tevziatta müşkülât çekilmektedir. 30 YIL ONCE Cumhuriyei \nayasa projesi 18 EKİM 1960 27 Mayıs inkılâp hareketi ile birlikte ikinci cumhuriyet Anayasa ön projesini hazırlamak üzere M.RK. tarafından görevlendirüen; Ord.Prof.Dr. Sıddık Sami Onar, Ord.Prof.Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Prof.Dr. Hüseyin Naü Kubalı, Prof.Dr. Ragıp Sanca, ' Prof.Dr. Naci Şensoy, Prof.Dr. H v - Velidedeoğlu Bahri Savcı, Prof.Dr. tlhan Arsel, DoçJ)r. Muammer Aksoy, Doç.Dr. Vakur Versan, Doç.Dr. Lütfü Duran (Prof.Dr. Tarık Zafer Tunaya, Doç.Dr. İsmet Giritli sonradan affedilen iki üye) den ibaret ilim heyeti dün anayasa konusundaki çahşmasını tamamlamıştır. 4 ay 21 günde tamamlanan ve 191 ilâ 192 maddelerden ibaret oian anayasa projesinin bitişi münasebetiyle komisyon başkanı Ord.Prof.Dr. Sıddık Sami Onar dün gazetecilere: "Tasan bitti. Bu akşam M.RK. ne vereceğiz. Böylece emanet sahibine verilmiş olacaktır" deıniştir. Onar gazetecilerin sorulanna cevaben; anayasa ön proje metninin M.RK. ca açıklanacağını, selâhiyet verilecek olursa, o zaman kendilerinin açıklama yapacaklarını, II. ci Cumhuriyet Anayasa Ön Projesinin 191 ilâ 192 maddeden ibaret olduğunu söylemiştir. Anayasa komisyonu çalışmalannın 143 cü günü oian dün sabah oturumunda komisyon üyelerinden Doç.Dr. Muammer Aksoy'un verdiği bir önerge fırtına koparmıstır. Aksoy, yanına gelen asistanlara ikinci meclisin oylanması konusunda yapılan usulsüzluk hakkındaki önergesinin reddedildiğini söylemiştir. Kızgın adımlarla ilerleyen Aksoy'u gazeteciler takip ederek konuşturmaya muvaffak olmuşlardır. Aksoy komisyon başkanı Onar'ı kastederek şunları rMm^ W söylemiştir: ^ ^ fl '—lmparator mu bu zat? "*" , * J Bugüne kadar sabrettim. | 'if Yoksa sabote etti diyecekti." ~i M ' ' e r ^ e açıklama yapacağını ' M U İ söyüyen Aksoy, resmini ı ^ 1 ^ | çekmek istiyen foto J f l ^ H muhabirlerine: "Çekmeyin. S ^ V I Reklâmını yapmak istedi, Maamnıer AJksoy der" diye mâni olmuştur. GEÇENYIL BUGUN Cumhuriyet Adayım' 18 EKİM 1989 Başbakan Turgut özal, cumhurbaşkanlığına aday olduğunu, dün toplanan ANAP grubunda resmen açıkladı. Özal, cumhurbaskanlığmı açıklarken, ANAP'ın geleceğini düşündüğünü belirtti ve "Ben ANAP'ın başında baska parti liderleri gibi kazık kakacak değilim. Emr-i vaki olacak gene ayrılacağız. Herhalde aday gösterilip yukarı seçilirsem bu değişiklik daha kolay olacak" dedi. T4R1TSMA JHaeka Kıslası ve Borsa Menkul Kıymetler Borsası da bir hayır kurumuymuş gibi devletten yardım isterse, bu borsanın adını "Kerameti Kendinden Menkul Kıymetler Borsası" diye değiştirmek âlâ ve münasiptir. tstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın Maçka Kışlası'na taşınması tartışmalarına pek katılmak istememiştim. "Teknik Üni- versite kendioi savunabilir" diye düşünü- yordum. Hem de politikacılanmızın önemli bir kısmmın Teknik Üniversite mezunu ol- masına güveniyordum. Fakat aynı yerden mezun oian Bay Üzeyir Garih'in 12 Ekim 1990 tarihli yazısı, bu güvenimi çok sarstı. Demek ki "alma mater"ini kurtaracaklar pek fazla değümiş. Üzeyir Garih Bey, önce Maçka Kışlası'- nın mücevher niteliğinde olduğunu belirti- yor. Buna biz de katıüyoruz. Sonra bu mü- cevherin bakım istediğini, bahtı kara ma- derin boynuna pek yakışmadığını, evden ayrıldıktan sonra zengin olmuş oğullann hanımlarının, mesela borsa adh gelinin boynunda değerini bulacağını kapalı ola- rak söylemek istiyor. ÎTÜ'nün yetersiz butçesinin bu bakım iş- lemine ayrılmamasını, bunun israf olaca- ğını da söyîüyor. "Tarihi bir bina borsaya çok yakışacaktır. Bunun örnekleri dünya- nın birçok ülkesinde mevcuttur" cumlesi ile de Nasrettin Hoca'nın "yakışır haspaya" hikmetine yeni bir boyut kazandınyor. Tarihi bir bina, Batı ülkelerinde bastan beri borsa binası olarak kurulduğu için ta- rihselleşmiştir. Bizde ise Menkul Kıymet- ler Borsası'nm tarihi çok yeni olduğundan ya yeni yapılmış yeterli bir binaya taşınmah yahut bir eğitim kurumuna Kışla'dan "Kış" demeyi bir yana bırakarak mesela Haliç'teki mezbaha binasına, Feshane'ye veya ticari gaye ile kurulmuş bir büyük iş- hanına, mesela satıhğa çıkarıldığını basın- dan öğrendiğimiz "Union" Hanı gibi bir binaya yerleşmelidir. Üniversiteler bütün ülkelerde devletin ve hayırseverlerin yar- dımlarıyla desteklenirler. Menkul Kıymet- ler Borsası da bir hayır kurumuymuş gibi devletten yardım isterse, bu borsanın adı- *YOK DerslerT Üzerine Gerek bu derslerin okutmanları gerekse bu dersleri alan ögrenciler bu derslerin birer "yük ders" ve emrivaki olduğunun bilincindedir. 1980 sonrası, toplumsal yaşamın her ala- nındaki merkezileştirme, emir komuta zin- ciri altına alma ve toplumu "huzur ve sû- kuna müstahak" duruma getirme çabala- nrun bir sonucu olarak, özerk üniversite ya- pısı da merkezileştirilmiş ve tek bir kuru- ma bağlanmıştır. Oluşan bu yeni yapının sakıncalan, açtığı yaralar, şimdiye dek işit- me engelli kralların bile duyabileceği bir bi- çimde yazıldı, çizildi, söylendi, söyleniyor. Ben bu eylemin üniversite hayatına ge- tirdiği büyük "katkılan" bir yana bıraka- rak, Yüksek Ögretim Kunılu'nca Ulke ça- pında tüm üniversite ve yüksekokullara zo- runlu olarak konulan ve "YÖK dersleri" olarak anılan derslerden söz etmek istiyo- rum. Atatürk tlkeleri ve Inkılap Tarihi, Tiirk Dili ve Beden Eğitimi gibi dersler bu karar doğrultusunda öğrencilere aşağı yu- kan sekiz yıldır zorunlu olarak okutulmak- tadır. Adı geçen dersler her biri ayn bir for- masyon eğitimi veren fakülte ve yükseko- kulların eğitim programları dikkate alın- maksızın bir emrivaki olarak konulmuştur. Bu dersler beş gün olarak planlanan haf- talık ders programının tamı tamına 1,5 gü- nı "Kerameti Kendinden Menkul Kıymet- ler Borsası" diye değiştirmek âlâ ve müna- siptir. "Maçka Kışlası ile İTÜ'nün tarihsel bir bagı olmaması gerektiği düsüncesindeyim" cümlesi ise yürekleri ve tarih bilincini asıl yaralayan cümledir. Çünkü bizde teknik eğitim, Askeri Mühendishane'Ierden baş- lamıştır. Maçla Kışlası'na çok yakın bir as- keri binada ders veren Miralay Derviş Bey, dersini dinleyen Abdülmecid tarafından övülerek tuğgeneralliğe >ine askeri bir bi- nada yükseltilmiş, çağdaşfizik-kimyaeği- timini bizde başlatan Derviş Paşa'nın pa- şalığı böyle başlamıştır. Şehirler büyüdük- çe, eskiden şehir dışı sayılan yerlerdeki ar- saJar kıymetlenirler. Arsaların her kıymet- lenişinde eğitim kurumlan kovalanacaksa, tstanbul'daki üniversitelerin geleceği Kilyos veya Çilingoz mevkiinden denize dökülmek olacaktır. Umarım ki bu tartışmalann sonu iyi ge- lir. Biz de Maçka Kışlası'nın gerçek ve ta- rihi mirasçısı oian mühendishane çocukla- rına "Kışlalar doldu bugiin, doldu boşaldı bugün. Gel gardaş göriişelim aynlık oldu bugiin" diye ağıt söylemeyi brrakırız. Hal- dun Taner'in "Zinciri laçka, istikamet Maçka" tekerlemesinde olduğu gibi sinir- lerimiz laçka olmaktan kurtulur. Derin kaygılarımla. Prof. Dr. HÜSREV HATEMt Cerrahpaşa Tıp FaküHesi nünü almakta, hatta rivayete göre kimi okullarda hafta sonlan da bu dersler yapıl- maktadır. Gerek bu derslerin okutmanları gerekse bu dersleri alan öğrenciler bu derslerin bi- rer "yük ders" ve emrivaki olduğunun bi- lincindedir. Bu durum, derslerin yürütül- mesinde korkunç isteksizliklere yol açmak- tadır. Üniversite çağındaki gençlere zorlama ve hiçbir geliştirici işlevi olmayan dersler yük-> lemenin ve fakültelerin asal eğitim prog- ramlanna dışandan müdahalede bulunma- nın sağlıklı, çağdaş bir eğitim adına hiçbir yararı olmadığı artık açıkça görülmelidir. SEMtH ÇELENK Öğrelim Elemaaı-İzmir Galerİ . Atölye PERA • 146 97 38 • 132 64 26 Ressamlanmız, heykeltraşlanmız ve diğer sanatçılanmızia tanışmak, çalışmalannı izlemek ve beğendiğiniz >"apıtlan anmda saonalmak isıiyorsanız. sizi bu Cumartesi gunü saat 11.00'den iobaren »AHÇt $EHttl • «A.TUL Ş \LKENTAlkent Sanat Meydanı'na %TJT;.TT» bekliyoruz. Tfepecik Yolu Etfler - İstanbul ingıliz mobılyalarımızı gördünuz mü? HoctK» BrtpoJOfı Kınk lulumtM Sok. N a 13/49-50 FcOh 34260 isl 524 35 92 Pozat 12 00-17 00 ofoîı oçığg U ATİILAEKŞİNOZLUGİL ORUÇ ORUÇÇAKMAKLI RESİM SERGİSİ i îT"18EKİMI'10KASIM I 90 (0 Yedikuyular Çıknu» O ) 6/7 132 59 59 GORBON SANÂTGAL İBRAHİM MISIRLIOĞLU RESİM SERGİSİ 2 Ekim-3l Ekim 1990 Cjddnı 10e A CREKKOV 1W CA SANFA SANAT GALERİSİ NUYAN Resim Sergisı 10 Ekim - 10 Kasım DERI SHOW 1HLAMUR IMarnur Cad Yeşdçımen Sök No 9* Beşı«1aşlST 159T2 55 (OPERA) S A N A I G A . f l l S l AVİSALLMAN Resim ve Baskı Sergisi 1-20Ekim'°0 Sağlık Sok. Opera Han «3/16 (The Marmara Ote<ı Yanı) taktm 149 92 02 Lâlehan Tfezkan ResimSeıgisi 8-29Bml99C.1100-18M xPa2argunlendışında) m Yonca Modem Sanat Galerisi-'»•'•^s Valikonağı Caddesi No. 117/2 Nişantaşı-İstanbuJ 5 2eEkmi990 ı: oo- ısoo ,Panrgunki)dıpnla! HalasMışi2iCakteı% Hatbıye-lstanbul W 1324717 Resim Sergisi l l O C A R A N T İ S A N A T C A L E R İ S İ TEMSANAT6ALERİSİ ÖMERKALESİ HOkı-M 1990 GALERİ ARŞİV NAJLA O. KURDOGLU Foloğraf Sergisi 20 Ekim - 10 Kasım Gtdenmız ptaır barıc bergun 13 30 19 00 aras galebtlır KaiamışFenerCaıJ 48/3-346 29 91 N*|nl KK^Iarı n taift l * AEDPA JinTekslilbank Sanat Galerisi ZEYNEP SARIOĞLU Suluboya Resim Sergisi 17 Ekim - 5 Kasım HOsrev Gef«te Cad. 126 . Tetvikiye 136 12 79 ÛZGÜN BASKIRESIM SANAI1MIIDAN BİR KESıT 6 EKİM-3 KASIM 1990 BEMDAM llotK Caaaes. 2C 2 Büyük Bc^ıkoş Çar»ısı 76 (Mıgros Art»ı) Beşıkuş-lsunbul « Tcl 16198 87 « BİR KİTAP'IN OLUŞUMU galeri atölye 146 97 38 132 64 26 cır RESİM SERGİSİ 18 Ekim - 18 Kasım 1990 1 Levenl SuBn Sot. A-K MO 03 62 - 1M 7« 84 ÖMER ULUÇ II 10- 27.11 1990 I» Ekn< Oım>. Sau. 18 00 DERİHOD KOLTÛR MERKEZİ UHART SANAT GALERİLER! EMRE ZEYTINOGLU Resim Sergisi • 18 Ekim-6 Kasım Abdi ipekçi Cad. No: 18 Nisantaşı 141 21 83 FİKRET MUALLA(1903-1967) Resim Sergisi 20 Ekim-8 Kasım Cevdet Paşa Cad. No: 384 Bebek 165 74 96 Döneıtı Kayıtlarımız Açılnuştır.İŞLİ Modelıstlik iç Mimari • Klasık Gitar • Mankenlik ve Zarafet CİZGI ÇİZGI Tol 360 69 10 . ÇİZGI SISLI a.-CaöNo 260^-7-8-9 c,ş |ı, İstanbul Tel '32 22 22 AIVKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Şiir Gibi... "Palto" öyküsünü, 1973'te yazmışım. Şöyie: "Bir palto öyküsü var ki onu ben değil sanatçılar yazma- iıydı. An kara, nasıl da soğuktur kış aylarında. Behice Hanım'a bir arkadaşı, kışın üşümesin diye taaa isianbul'lardan bir palto getirir. Paltoyu kapıdan verip dönecek. Bayan polise teslim eder. — Gelin benimle... Giderler bir yere... — Siz dışarıda durun... Dışarıda durur paltoyu getiren ha- nım, bayan polisin buyruğuna uyup... — Biz bu paltoyu alamayız. Elden alamayız. Postayla gön- derin. — Canım, postayla paito yollanır mı, ne sakıncası var, ge- tirdim işte. Palto yerdedir. — Alın şu paltoyu ve çıkın... Bayan polis böyle buyurur. Paltoyu getiren bayan da yer- den almaz, çıkmaz da gitmez de. O sırada bir subay, bu insafsızlığa dayanamaz ve yerden alır paltoyu, paltoyu getirene: — Gelin benimle... der, galiba götürüp verirler paltoyu Be- hice Hanım'a... Behice Hanım, 63 yaşına basmış olmalıdır. Kimseden hakkı olmayan bir şeyi istemeyecek kadar onurlu, bilirim onu. Has- tanelik olacak derecede azılı bir safrakesesinden bitkin, pa- tates haşlayabılecek bir aygaz aygıtını, tüpünü bile böyle kimselerden esirgeyenler, bahse girerim yetkililer değillerdir. Örneğin bir Farıri Korutürk değildir, bir Talû değildir, bir Or- general Ersin değildir de örneğin hemcinsi oian bir bayan polistir. Ben bayan polislere teslim olmak istemem. Onlar, işken- ce yapıyorlar insana..." Yeni Öğrendim, Behice Boran'a, paltoyu götüren savunman Necla Fertan mıymış? Cezaevine her gidişinde, palto yazısı- nı okuduğunu, çok üzüldüğünü söylemiş. Behice Boran kar- şılık vermiş: — Ne üzülüyorsun? Ekmekçi ne güzel yazdı; dünyaya re- zil oldular! Behice Boran'ın şiir tutkunu yanına değinmiş, 194O'lı yıl- larda, "Tercüme" dergisinde, İngilizceden şiirler çevirdiğini belirtmiştim. Amerikalı ozan Walt VVhitman'den (1819-1892) çevirdiği dizeleri aktarmak istiyorum: "Kendimi kutluyorum; / Benim için doğru oian senin için de doğrudur; / Benim oian her bir atom, benim kadar senin- dir de. Boş geziyorum ve ruhuma, / Bana buyurun, diyorum; / Gönlüm dilediği gibi boş geziyorum; çimenlere uzanıyorum; / Birkaç sap yaz çimenini seyre dalıyorum. Doğmak ne saadet! sanan var mı? / Varsa ona, o erkeğe ve kadına hemen haber vereyim: Ölmek de doğmak gibi sa- adettir; ben biliyorum. Ben vücud'un şairiyim; / Ben ruh'un da şairiyim. Cennetin hazları bende, cehennemin azapları da bende- dir; / Hazları kendi kendime aşılanm ve çoğaltırım, azapları ise yeni bir dilde söylerim. Ben erkeğin olduğu kadar kadının da şairiyim; / Kadın ol- mak erkek olmak kadar büyüktür, derim; / Insanların ana- sından daha büyük bir şey yoktur, derim. Ben yükselmer.in ve gururun şarkısını söylerim; / Yeter artık bu baş eğmek, eyleme diye niyaz etmek; / Büyüklük sade- ce inkişaftır, benim varlığım bunu gösterir. Başkalarını geçtin mi? Cumhurreisi mi oldun? Ehemmıyetsiz-ötekiler onların da herbiri, oraya varmakla da kalmayacaklar / Daha öteye geçecekler...." Doğaçtan, eski deyişle "irticalen" konuşurdu... — Yazılı konuşamıyorum! derdi. Çünkü, beynimde kurduk- larım, yazılı metinden önde gidiyor.... Şiir gibi bir konuşması vardı; güzel türkü söylerdi Ruhi Su'nun mahpushane türkü- lerini örneğin... Meclis'te, kürsüde konuşurken Adalet Partililer gürültüler çıkarırlar, konuşturmak istemezlerdi bu bayan sosyalist mit- letvekilini. Meclis Başkanvekillerinden Ahmet Bilgin, gürül- tüleri bastıramaz; Behice Boran'a seslenirdi: — Kızım Hatice! — Hatice değil efendim, Behicef — Hatice, Behice fark etmez! (Ortalık curcunaya döner- di.) • • • Düzeltme: Son "Ankara Notları"nda, Behice Boran'ın çe- virdiği romanın Steinbeck'in "Bitmeyen Kavga"sı olduğunu yazmıştım; "Bitmeyen Kavga" değil, "Sardalye Sokağı" ola- caktır. Düzeltirim. ÇAOŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZŞİPAL 'SSK'ya Dönmek İstiyoruırf SORU: 1967 ve 1970 yülannda Sosyal Sigortalara bağlı ba- zı işyerlerinde sigortalı olarak çalıştım. Daha sonra bir proje biirosu açarak Bag-Kur'a kaydımı yaptır- dım. Söziinü ettiğim proje bürosu bir siire sonra limi- ted şirkete döniiştii. Ancak bu şirkef bir sermaye şir- keti değil, yalnızca hizmet veren bir kuruluş olarak devam etmektedir. Ve bu nedenle de şirkette çalışan diğer personel ve ortaklar gibi ben de bordroya tabi olarak çalışmak ve SSK'ya dönmek istiyorum. O.N. YANIT: Bağ-Kur Yasası'nın 24. maddesi uyannca, yasayla ku- rulu herhangi bir sosyal güve.ılik kurumuna prim ve kesenek odemeyen ya da bu kurumlardan malullük, yaslılık aylığı da almayan: "a) Kolektif şirketlerin ortaklan, b) Adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortak- lan, c) Limited şirketlerin ortaklan, d) Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin koman- dite ortaklan, e) Donatma iştirakleri ortaklan, 0 Anonim şirketlerin kurucu ortaklan ile yönetim kurulu üyesi oian ortaklan, Bağ-Kur sigortalısı olmakla yükümlüdür. Konumunuza ilişkin Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 12.10.1984 tarih, 1984/4197 Esas ve 1984/4672 kararı şöyledir "...Davacının, sigortalı sayılmasını istediği tarihlerde çalıştı- ğı işyerinin limited şirket olduju, şirketin kurucu ortaklann- dan bulunduğu ve ana sözleşmesinin 10. maddesi ile şirket müdürlüğüne getirildigi ve bu sebeple de sigortaü gösterildiği tartışmasızdır. Davaanın şirketin ortağı olması durumunda, şirketle arasın- daki ilişkisinin hizmet akdine dayalı olduğu söylenemez. Baş- ka bir anlatımla "ortak-müdür" gerçekte kendi işini gören kimse durumundadır ve çalışmalan sonucu olarak Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 3. maddesinin 1/K fıkrasmda anılan bağımsız ça- lışanlar:i!::y!c özdeştir. Ortağın müdür olarak çalışmasının da- yanağı bulunan özel hukuk ilişkisi Borçlar Kanunu'nda belirlenmiştir. Anılan yasarun 530. maddesine göre ortaklığı yö- neten ortak ile diğer ortaklar arasındaki ilişkiler kural olarak 'vekâlet hükümlerine bağlıdır; Ortak-müdürünflcretalması da Borçlar Kanunu'nun 306. maddesi uyannca vekilin ücrete hak kazanmasına olanak bulunduğuna göre hukuki durumda bir değişiklik husule getirmez. Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş gö- rüşleri de bu doğrultudadır. (...) Sosyal Sigortalar Kurumu'nun 16 sayılı genelgesinin 26. say- fasında da şöyle denilmektedir: "Diğer taraftan Bağ-Kur Kanunu'nun 24. maddesinde sayı- lan kolektif şirket ortaklan, adi komandit şirketlerin koman- dite ve komanditer ortaklan, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortaklan ve limite şirket or- taklan da 1.10.1972 tarihinden itibaren Bağ-Kur ile ilgilendi- rilmişierdir;'
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear