Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PORTEKİZ 27 Fatıma’nın ve Fado’nun sırrı Güldeniz Kutlay uzeyinden güneyine doğK ru yollarda dura dura, en çok da kalbim çarpa çarpa, okyanusa paralel bir yolculuk! Bu yolculuk, coğrafi yapısı, koruma altına alınmış tarihi alanları ve sürekli parlayan güneşin altında uzanan okyanusla buluşmuş nehir ve deniz kıyılarıyla Portekiz’e... Ülkenin kuzeyindeki ana şehir Porto, Douro Valley bölgesinde üretilen dünyaca ünlü şaraba adını vermiş. Porto’ya ulaştığımda şarabıyla sarhoş olmayı düşlerken, bir örtü gibi şehri kaplamış egzotik tarihi dokusunun eşliğinde, denizin ve denizcinin büyüsüyle sarhoş oldum. Kentin neden dünya mirası kentler listesine alındığını anlamak hiç zor olmadı. Porto yoldaki bütün benzerlikleri bir anda geride bırakarak içimden bir kanat çıkardı önce; göğe yükseldim.Ve anladım ki bu yolculukta, bir yeri görmeden dönme vaktine karar vermeyeceksin. Trenden iner inmez akşam için Lizbon’a yaptırdığım rezervasyonu iptal ettirebilseydim, bir de gecesini yaşamak isterdim. Denizci mi, yoksa başka diyarlardan toplayıp oraya getirdikleri mi; hangisi bilmiyorum ama birileri, sanatçı ruhunu Porto ve Lizbon’un her noktasında hissettiriyor. 50’nin üzerinde müze var Portekiz’de. Kalesine çıkıp, şehirde geçmiş ve gelecek arasındaki mükemmel dengenin manzaraya nasıl yansıdığını görmeden, dar sokaklı bitişik nizamlı evlerde fakir Lizbon halkının yaşadığı Alfama mahallesine gitmeden, geç saatlere kadar açık, bir çok gece kulübünün ve barların bulun Eski Portekiz krallarından biri Arap kızı Fatıma ile evlenir. Genç kız kısa süre sonra ölür. Küçük kasabanın Portekiz adı Arap kızının adıyla anılır ve sonra bir gün... duğu eğlence hayatının merkezi Bairro Alto’ya uğramadan asla ayrılmayın Lizbon’dan. Şehrin her tarafını kaplayan, çeşitli soslarla çeşitli usullerde hazırlanan balıkların kokusu insanın açlığa dayanıklılığını azaltıyor. Bu şehirde en geleneksel yemekleri zeytinyağıyla pişirilen morina balığı ve şarabıyla buluşmayı unutmayın! Arap kızı Fatıma Eski Portekiz krallarından birinin aşık olduğu ve evlendiği bir Arap kızıdır Fatıma. Kralın Arap karısı, evlendikten kısa bir süre sonra hastalanıp ölür ve küçük kasabanın adı onun ismiyle anılmaya başlar. Efsaneye göre; 1917 yılında kasabadan üç çoban Meryem Ana’yı görmüştür. Meryem Ana üç çobana üç sır vermiştir. Birinci sır, kıyamet gününde günahkarlar cehenneme giderken, kendisine inanarak ibadet edenlerin ve tövbekarların cennete alınacağıdır. İkincisi, dünya barışının ancak Sovyetler Birliği’nin çöküşü ve Rus milletinin yeniden Katolikliğe dönüşü ile sağla nacağıdır. Üçüncü sır ise, beyaz giysili bir din adamının bir suikasta uğrayacağı ama kurtulacağıdır. Vatikan üçüncü sırrı Mehmet Ali Ağca’nın Papa II. Jean Paul’e suikast girişimi olarak yorumlar ve suikastın ardından Papa dua etmek için Fatıma kasabasına gelir. O günden beri Fatıma, Vatikan’dan sonra Katoliklerin kutsal kenti olarak anılmaya başlar. Kaderin kara müziği Latince’deki “fatum”dan gelen Fado’nun anlamı, hiçbir şeyin değiştiremeyeceği kaçınılmaz kader anlamına geliyormuş. Meğer, Fado’nun sadece müziği değil, evleri de insanları da varmış, çok candan, içten, ona her geleni kollarıyla saran. Lizbon ve Porto’dan sonra öğrenciler bir de Coimbra’ya taşımış, siyah elbiseler içinde söylenen bu müziği. Kadınlar aşkı ve ölümü, aşkın kaybı sonucunda yaşanan ölümcül duyguyu anlatır, bu yüzden hüzünlü bir sesle söylerlermiş şarkılarını. Ve kadınlar, şarkı söylerken omuzlarına şal alırlarmış. Erkekler ise, aşk maceralarını, şehirlerini, yaşamın gizemlerini anlatıp politikacıları eleştirirlermiş şarkılarını söylerken. Fado müziği, kesin ve açık bir biçimde, öylesine kara ve öylesine güzel bir acı her taraflarını sardığı zaman, kaçmanın imkansız olduğu kadere inanan Portekizlilerin ruhunu gösterirmiş. Ve son söz olarak; Portekiz’i hakkıyla yaşamak için, giderken yanınıza alacağınız 10 gününüz olsun. gkkdeniz@yahoo.com