Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KÖŞE BUCAK 23 aşağıda uzanan vadiyi. Sonra iniş başlıyor. 300 metre iniyoruz. Çok zor değil ama gene de dikkatli olmakta yarar var. Yuvarlanmak istemiyoruz. Adının nereden geldiği konusunda rivayet muhtelif. Biz aslını öğrendik. Yazının sonunda açıklıyoruz. Uyku Vadisi ile aynı adı taşıyan bir de mağara var: Uyku Mağarası. Kocaman ağzını açmış bizi bekliyor gibi. Biz de giriyoruz. Önce geniş bir salonu andıran galerideyiz. Sola doğru büyük bir galeri açılıyor. Buraya Yarasa Galerisi deniyor içindeki yarasa bolluğundan dolayı. Önceden tembihliyiz; kimse yarasaları daha iyi görmek için ışık tutmayacak ve gürültü etmeyecek. Gözleri görmeyen bu uçan memeliler gene de ışığı algılıyorlar ve hepsi birden havalanıyor. İşte o zaman cidden korkanlar olabiliyor. Mağarada sağa hafif bir yokuşla çıkıp dar bir geçitle bir başka galeriye giriyoruz. Sarkıtlar, dikitler ve küçük havuzcuklarla süslü bir galeri. Bundan sonrasına girmek profesyonellik ve özel donanım gerektiriyor. Mağaracılık kulüpleri sonuna kadar ilerliyorlar. Yedi metrelik bir ipli inişle daha geniş bir galeriye ulaşılıyor. Bazen eğilmek de yetmiyor sürünerek ilerleniyor. Gitmesi bir yana sonra aynı yoldan bir de geri dönmesi varmış. Çünkü mağaranın başka çıkışı yok. Muğla Valiliği “temalı doğal park projesi” hazırlıyor. Botanik parkları oluşturulacak. Seyir terasları yapılıp yürüyüş patikaları düzenlenecek. Geziye gelenlerin günübirlik ihtiyaçlarını karşılayacak tesisler yapılacak. Değirmenbaşı’nda masaya kurulup buz gibi kaynak suyu ve kebaplar eşliğinde rakı, şarap içilebilir. Sacda Yörük kavurması nefis. Temiz havada lezzetli yemeklere kurt gibi saldırıp rakıyı da biraz fazla kaçırınca Uyku Vadisi adının sırrı da çözülüyor. Bir hamağa uzanan, derin uykuya dalıveriyor. cumhuriyet@ekinyazim.com Uyku Vadisi Gündüz Mutluay üzel evleri ve otomobil G tamircileri ile ünlü Milas’ı geçip Bodrum’a doğru 6 kilometre devam edince duraklayın. Gökçeler köyü sapağındayız. Bodrum’a 30 kilometre kaldı. Ama bizim acelemiz yok. Yola pamuk tarlaları ve zeytinlikler arasında ilerliyoruz. Ağaçlı köyünü geçince Gökçeler köyündeyiz. Değirmen’de mola veriyoruz. Değirmen 500 yaşlarındaymış. Değirmenbaşı kır lokantası da 10 yaşlarında. Yaşlı delikanlı işletmeci Ahmet Beyin vecizeleri sağa sola asılmış: “İçki kötülüklerin anasıdır, ana gibi yar olmaz”, “İçki senin düşmanındır. Düşmandan kaçan namerttir.” Doğrusu hayli kışkırtıcı, ama biz önce vadiyi gezeceğiz. Değirmenin suyu da duş olmuş, girip altına serinliyorsunuz. Ocakbaşı gibi bir mangalı var; et, kebaplar, tavuk, alabalık, mezeler ve köy ekmeği için sabır gerekiyor. Yemekten sonra uyumak için de hamaklar. (0252.5391123) Vadinin iki girişi var. Gökçeler köyünde sorup öğrenmiştik. Alabalık çiftliğine sapmıyor, köyden ayrılıp stabilize yoldan 2 kilometre yürüyoruz. Manastır Dağı’nın vadiye bakan yamacına doğru orman yolundan. (Bu yoldan otomobille gitmek de mümkün.) Yalçın kayalıklar arasındaki vadide Hamzabey Çayı akıyor. Çayın iki tarafı yeşil. Meşe, çınar, servi, kavak, söğüt ağaçları ve İstanbullu bir çiçek: Erguvan. Manzara nefes kesici! Burası Doğal Park ilan edildi ve turizme açılması planlanıyor. Turizme açılışı umarız doğru planlanır ve bu güzelliğe zarar verilmez. Oturup seyre koyuluyoruz MİLAS ÇEVRESİ