Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HİNDİSTAN 15 du kadınlardan biri, yerdeki özel bir bölüme dökülmüş, üzerinde farelerin dolaştığı buğdayları avuçlarına alıyor ve yere kapanarak yüzüne sürüyor. Bir erkek, eğilerek farelerin daha iç bölüme geçtikleri eşiğin üzerine alnını koyup öylece hareketsiz kalıyor. Bazıları sadece dua etmekle yetiniyor ve onlar için getirdikleri özel yiyecekleri sunuyor. Jaranarg Kalesi, Bikaner’de mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Mimari açıdan harika bir kalesaray. Amber Fort’un iç duvarlarındaki ihtişam yok ama maharajanın tüm zenginliğini, hareminin tüm görkemini hissedebiliyorum. Faruk Budak limdeki turizm broşürüE nün kapağında büyük yazılarla, “Rajhasthan, the most colorful state of India” diyor. Gerçekten de Rajastan Hindistan’ın bu en renkli eyaleti ve bambaşka bir dünya. Sanki yüzyılların ötesinden kopup gelmiş ve günümüzde ortaya çıkmış bir masal ülkesi. Birbirinden ilginç şehirleri insanı hayretler içinde bırakıyor. mamlanmış. Kalenin dış kapısından sonra yukarıya doğru giden merdivenlerde bir ana giriş kapısından daha geçtiğimizde, tüm ovayı ayaklar altına seren bir terasa yapılmış, bir dizi sütundan oluşan DivanıAm karşılıyor bizi. Burası, maharajanın emrindekilerle ve halkla görüştüğü açık salon. Daha yukarılardaki teraslarda, rajanın ve lara odaklanıyorum. Neredeyse yüzyıllardır değişmemiş bir Hindistan fotoğrafı. Puşkar Sakin, huzur dolu, küçük bir kent Puşkar. Hindularca kutsal bir hac yeri olan gölün kıyısında, göle inen merdivenleriyle sayısız “gat” yani Hindu inancına göre yıkanma ve dua için gelinen yer var. Aynı Jaipur Jaipur kenti, bir kutsal inekler cenneti. Eski şehrin sur duvarları ve görebildiğim bütün yapılar pembe renkli taşlardan yapılmış. Ana kapıdan geçerek, neredeyse 30 metre genişlikteki bulvarda yürümeye başlıyorum. Her taraf kutsal ineklerle dolu. Bulvarın her iki yanındaki yüzyıllara tanıklık etmiş ama şimdilerde bakımsızlığın pençesinde iyice harap hale gelmiş pembe ve portakal renkli yapılar, insanı bir masal alemindeymişçesine büyülüyor. Dükkanların çoğu daha yeni açılıyor. Yerleri süpürmeye çalışan renkli sariler içindeki Hintli kadınlar, enfes fotoğrafik görüntüler veriyor. Jaisalmer Jaisalmer, ıssız kuraklığın ortasında ansızın ortaya çıkıveren, yeşillikten oldukça yoksun bir kaleşehir. Şehir duvarlarının arkasında yüzyıllar öncesinin yaşandığı farklı bir dünya var. Mansiyon olarak adlandırılan eski köşklerin ön cephelerindeki ahşap işçilikleri gerçek bir sanat şaheseri. Muhteşem bir armoni ve güzellik. Bu toprak şehrin büyülü atmosferinden ister istemez etkileniyorum... Gölün kıpırtısız hali ve ortasındaki sarayın sudaki yansımaları çok tatlı. Saray, şimdilerde beş yıldızlı bir otel. Sisler içindeki bembeyaz dev kuğu, kendisine yanaşan teknelerle müthiş egzotik bir görüntü sunuyor. Gölün kıyıları ciddi bir pislik içinde ama insanlar rahatlıkla bu suyun içerisinde çamaşır yıkayıp ardından da banyo yapabiliyor. Sabahın erken bir saati olmasından mıdır nedir, kadınlar daha bir fütursuz. Kendilerinin yarı çıplak halini saklama konusunda hiç te ihtiyatlı görünmüyorlar. Bu da, oldukça farklı bir Hindistan gerçeği. fb?farukbudak.com Rüzgar Sarayı İlk hedefim Hawa Mahal yani Rüzgar Sarayı. 1700’lerin sonunda inşa edilmiş bu beş katlı yapının en görkemli tarafı, caddeye bakan yüzü. Daracık pencereli küçük kafesler, “City Palace”da oturan rajanın haremindekilerin şehirdeki günlük yaşamı izleyebilmeleri için özenle yapılmış. Eski rajanın hala sarayın bir bölümünde yaşıyor olduğunu öğrenmek beni biraz şaşırtıyor. Amber kalesi ve içindeki saray, 400 yüz yıl önce bir Rajput komutanı tarafından ta hareminin yaşadığı asıl ihtişamlı bölümler var. Saray bölümüne geçtiğimizde, böylesine muhteşem bir yeri görebilme ayrıcalığına sahip olduğum için kendimi bir an çok şanslı hissediyorum. Küçücük aynalarla özene bezene yapılmış duvar ve tavan süslemeleri karşısında hayretler içindeyim. Küçük saray odalarının gizemli loşluğu, yıldızların pırıl pırıl parladığı romantik bir geceyi andırıyor. Bir duvardaki küçücük aynalarla yapılmış vazo ve çiçek detayları çok hoşuma gidiyor. Beyaz batılıları görmemeye çalışarak, iç avlunun turuncu renkleri önünde uçuşan sarileri ile dolaşan Hintli bayan gatları, Varanasi’de kutsal Ganj ırmağının, Khajuraho’da da küçük gölün kıyısında görmüştüm. Puşkar, kutsal bir yer olduğu için de restoranlarda et yemeği ile yumurta ve alkollü içecekler bulunmuyor. Karni Mata tapınağındaki ibadet, bizim kültürümüze son derece ters gelebilecek bir ritüeli içeriyor. Gelecekteki enkarnelerinde çok önemli spiritüel kişiler, sadular olarak dünyaya gelecek kişilerin ruhlarının şu anda burada yaşayan yüzlerce farenin bedeninde olduklarına inanıyorlar. Bu nedenle de bu fareler kutsal kabul ediliyor. Hindular, uzun uzun dua edip yere eğilerek ritüellerine başlıyorlar. Hin