29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

11 TEMMUZ 2008 CUMA dizi C 13 15 yıldır dinmeyen acı 2 Temmuz 1993 Cuma günü şeriatçı güruh, Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sıvas’ta bulunan yazar ve sanatçıların toplandığı Madımak Oteli’ni ateşe verdi. 37 insan yandı kavruldu ıvas’ta, Paşa ve Meydan camilerinden çıkan öfkeli kalabalık, 2 Temmuz 1993 Cuma günü öğleüzeri yeri göğü inleterek, dört koldan Hükümet Konağı’na doğru yürüyordu: Şeytan Aziz! Şerefsiz vali, istifa! Laiklik gidecek, şeriat gelecek! Yol boyunca sayıları dört bine ulaşan kalabalık, Cumhuriyet karşıtı sloganlar atarak önce Buruciye Medresesi’ne geliyor, ardından Kültür Merkezi önünde toplanarak, içeride kitap imzalayan konuk yazarlara hakaretler yağdırıyordu. Madımak Oteli’nin önüne geldiklerinde, yürüyüşçü sayısı, Sıvas Valiliği’nin “Olay Raporu”na göre 20 bini bulmuştu. Kışkırtılmış kalabalığın doğrudan laik düzeni hedef alan sloganları ise kalkışmanın amacını tüm açıklığıyla ortaya koyuyordu: Laik düzen yıkılacak! Zafer İslamın! Şeriatçı devlet kurulsun! Muhammet’in ordusu, laiklerin korkusu! Müslüman Türkiye! Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak! Daha sonra yaşananları biliyorsunuz... Şeriatçı güruh, Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sıvas’ta bulunan yazar ve sanatçıların toplandığı Madımak Oteli’ni ateşe verdi. 37 insan, bu cehennem ateşinde yandı kavruldu. Ama yangın orada kalmadı, kısa sürede bütün ülkeye yayıldı... GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Bir Âkil Adam... ürkiye’nin, iktidarın kendi çıkarı için kurguladığı gelişmelerin yarattığı girdapdan nasıl çıkacağı bilinemiyor. Hukuk ve ilke olarak belirlenmiş ne kadar kural varsa, her geçen gün biraz daha geçersiz kalıyor. Hukuk, siyasetle iç içe duruma geçmiş olmakla eleştiriliyor. Pek çok yasa maddesi gibi emniyet ve Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki soruşturmanın gizliliğini kurala bağlayan madde de yok sayılanlar arasına katıldı. Tepedeki siyasetçiler, kendi yandaşlarının bile ciddiye almadığı öğütlerde bulunuyorlar. Yargının, kural dışılığın tırmanmasına nasıl baktığı ise ayrıntılarıyla öğrenilemiyor. ??? Yaşanan başıboşluğun ve gerginliğin azaltılması konusundaki önerilere yenileri eklendi. Üst düzeydeki birilerinin ya da âkil adamların devreye girmesini isteyenler var. Siyasal geleneklerin ve çekişmelerin böyle bir girişime olanak tanımaması bir yana sonuç vermeyeceği de ortada. 1961 milletvekili seçimleri sonunda gerçekleştirilen ve liderlerin katıldığı “Yuvarlak Masa Toplantısı” nasıl havada kaldıysa yenisi de aynı yolun yolcusu olmaya mahkum. ??? Bu nedenle âkil adamların, partilerin, özellikle de iktidar partisi içinden çıkması daha doğru gözüküyor. Siyasal tarihimizde bunun somut bir örneği de var. Çeşitli gazetelerde yazan meslektaşlarımızın da adını andıkları Demokrat Parti’nin (DP) Samsun Milletvekili Naci Berkman (İstanbul 1910) bu somut örneklerden biri. Bugünkü gibi kargaşa ortamının yaşandığı günlerde 9 Aralık 1958 günü partisinin grup toplantısında uzun bir konuşma yapmış. Konuşmasının ilk bölümünde örneğin şöyle demiş: “Bir mebus arkadaşım buraya çıkar, fikrini beyan eder. Bu, hükümetin ve başvekilin tasvip etmeyeceği bir fikir ise hükümetten bir arkadaşımız veya başvekilimiz kürsüye gelip bu arkadaşımıza biraz da kıracak şekilde cevap verir. Vekilin, başvekilin ve parti başkanlığını da nefsinde toplayan bir insan sıfatı ile konuşur ve hepimizin kendilerine olan büyük sevgimiz dolayısıyla o arkadaşımızın fikri ne kadar doğru olursa olsun epuize olup (tükenip) gider. İşte suçumuz, kabahatimiz buradadır.” Berkman, önerilerini de 21 madde halinde sıralamış. Aralarında günümüz için de geçerli olabilecek birkaç örnek de şunlar: 5. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu ilga etmek, (kaldırmak) 8 Burdur, (Gazi) Antep valileri ile Zile kaymakamını merkez emrine almak, 9 Gerek iktidar, gerek muhalefet yönünden mutlak surette taraf tuttuğu tespit edilen idare amirleri ile umum müdürleri derhal tasfiye etmek, (görevden uzaklaştırmak) 12 Şahısları hakkında dedikodu ve münakaşa yapılan ve efkârı umumiyenin (kamuoyunun) tutmadığı, tespit edilen bazı kabine azalarını istifaya davet etmek veya bu anlayış havası içinde yeni bir kabine teşkil etmek. 19 Parti teşkilatında yoklama nizamına ahlâki ve partiler üstü bir veçhe (yön) vermek ve midecilerle istismarcıları (kötüye kullanıcıları) ve ahlaken kötü kimseleri parti bünyesinden ıtrah etmek (dışarı atmak). ??? Sanırım “Binmişiz bir âlamete, gidiyoruz kıyamete” sözünü kanıtlamak durumunda değiliz. ??? Sevgili Balbay yeniden eylemli olarak aramıza ve köşene hoş geldin. T S ATİLLA AŞUT 15 YILDIR DİNMEYEN ACI (1) Taraf dergisi, 1 Ağustos1993. (O gün Sıvas’ı yangın yerine çeviren şeriatçıların yayın organı olan “Taraf”, 15 yıl sonra Ahmet Altan ve Yasemin Çongar gibi AKP işbirlikçisi dönek solcuların çıkardığı günlük gazetenin adı oldu!) SÜRECEK Bu acı olayın üzerinden on beş yıl geçti. 37 kişinin yanarak ve dumandan boğularak öldüğü “Madımak Yangını”, hâlâ yüreklerimizdeki sıcaklığını koruyor. Türkiye’nin toplumsal tarihine “Sıvas Cankırımı” olarak geçen şeriatçı kalkışma, Cumhuriyetin tohumlarının atıldığı bir kentte gerçekleşti. Köktendinci eylemciler, laik Cumhuriyete karşı düşmanlıklarını, yürüyüş sırasında sık sık yineledikleri “Cumhuriyet Sıvas’ta kuruldu, Sıvas’ta yıkılacak!” sloganıyla açığa vurdular. Bu olayda ülkemiz yalnızca değerli aydınlarını, sanatçılarını yitirmekle kalmadı; dünya ölçeğinde saygınlık yitimine de uğradı. Ayrıca insanların devlete olan güvenleri büyük ölçüde sarsıldı. Sıvas’ta yakın dostlarım Metin Altıok, Behçet Aysan, Asaf Koçak ve Nesimi Çimen’i yitirmenin onulmaz acısını yaşadım. Asım Bezirci ve Uğur Kaynar da yazın çevresinden tanıdığım insanlardı. Hepsi, türkülerini yarım bırakarak gitti... Yangında en ağır kaybı, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği verdi. Dernek üyesi onlarca genç folklorcu, sanat etkinliği için gittiği Sıvas’ta gericiliğin kurbanı oldu. “Madımak Yangını”nda, aynı aileden birkaç üyesini yitirenler bile vardı. Aradan on beş yıl geçmiş olsa da, belleklere kazınan bu büyük acıyı unutmak olanaklı mı? Gözü dönmüş köktendinciler, Sıvas’ta henüz “Madımak Yangını”nın dumanı tüterken yayımladıkları bildirilerle halka şöyle sesleniyorlardı: “Kendinden zuhur şeklinde ortaya çıkan şanlı Sıvas kıyamından alınacak ne çok ders var herkes için! Sıvas’taki ‘cumada ani zuhur’dan, son olarak altını çizmek istediğimiz husus şu: Halk, hakkına sahip çıkıyor ve 70 yıldır kendisine hayatı zindan eden işgalci laiklere karşı ‘kısas’ın hayat veren soluğuna sığınıyor! Artık TC’de hayat, yalnız Müslümanlar için zor olmayacak, işgalci laikler için de zor olacak! Sıvas, sadece küçük bir haber! Herkes safını seçmekle mükellef! Bizden söylemesi!” (1) Evet, onlar daha o gün, “Sıvas katliamının sadece küçük bir haber” olduğunu, arkasının geleceğini söyleyerek “safımızı doğru seçmemizi” öğütlüyorlardı bize! Öğütlemekle de kalmıyor, açıkça gözdağı veriyorlardı: “Bitaraf olan, bertaraf olur!” (Bizden yana olmayan yok edilir!) Köktendinciliğin yasası bu denli açık ve kesindi! Ama şeriatçılarla laikler arasında “denge hesapları” yapan bizim naif solcularla saftirik “üçüncü yol”cular, dinci örgütlenme karşısında “taraf” olmamak için hâlâ bin dereden su getirmeye çalışıyorlar! Bunlardan bazıları, on beş yıl önceki kanlı kalkışmanın ardından, “Tövbe! Bir daha İslamcılarla işbirliği yapmayız!” diyerek günah çıkarmışlardı! Ama huylu huyundan vazgeçer mi! Küresel rüzgârlar, akıllarını yine başından almış bu tatlısu solcularının! Türbanı “özgürlük” simgesi gibi göstermeye çalışan kimi liberallerimiz de, çeşitli platformlarda, İslamcı yazarlarla kol kola, “demokrasi” çığırtkanlığını sürdürüyorlar. Ne yapmak istiyorlar? Sıvas kıyımcılarıyla “diyalog” ve “konsensüs” mü sağlayacaklar? Oysa bugün bile 2 Temmuz’dan “bayram” diye söz edebilen kara vicdanlı yaratıklar var bu ülkede! Sıvas kıyımını “Şanlı Sıvas kıyamı!” diye alkışlayanlar, bu topluöldürümün hesabını bir gün mutlaka vereceklerdir, çünkü insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı yoktur... YİTİRDİKLERİMİZ 1) Asım BEZİRCİ (yazareleştirmen) 2) Metin ALTIOK (ozanyazar) 3) Behçet Sefa AYSAN (hekimozan) 4) Asaf KOÇAK (karikatürist) 5) Uğur KAYNAR (ozanyayıncı) 6) Nesimi ÇİMEN (halk ozanı) 7) Muhlis AKARSU (halk müziği sanatçısı) 8) Muhibe AKARSU (konukAnkara) 9) Hasret GÜLTEKİN (müzisyen) 10) Erdal AYRANCI (yönetmen) 11) Nurcan ŞAHİN (sanatçı) 12) Özlem ŞAHİN (sanatçı) 13) Murat GÜNDÜZ (sanatçı) 14) Handan METİN (sanatçı) 15)) Sait METİN (sanatçı) 16) İnci TÜRK (sanatçı) 17) Asuman SİVRİ (sanatçı) 18) Yasemin SİVRİ (sanatçı) 19) Ahmet ÖZYURT (sanatçı) 20) Sehergül ATEŞ (sanatçı) 21)Gülender AKÇA (sanatçı) 22) Gülsün KARABABA (sanatçı) 23) Mehmet ATAY (sanatçı) 24) Serkan DOĞAN (sanatçı) 25) Muammer ÇİÇEK (sanatçı) 26) Belkıs ÇAKIR (sanatçı) 27) Huriye ÖZKAN (sanatçı) 28) Yeşim ÖZKAN (sanatçı) 29) Serpil ÇANİK (sanatçı) 30) Menekşe KAYA (sanatçı) 31) Koray KAYA (çocuk) 32) Edibe Suları AĞBABA (konukİsviçre) 33) Carina Cuanna THUIJS (konukHollanda) 34) Kenan YILMAZ (otel görevlisiSıvas) 35) Ahmet ÖZTÜRK (otel görevlisiSıvas) Not: Göstericilerden Ahmet Alan ve Hakan Türkgil de yaşamını yitirmiştir. Toplam ölü sayısı 37’dir. oerinc?cumhuriyet.com.tr ‘SEÇİM GEREKLİ’ SIVAS YALANLARI “Aziz Nesin, İslam peygamberinin eşine hakaret eden Salman Rüşdi’nin “Şeytan Ayetleri” kitabını Türkçeye çevirip yayımladı.” (Aziz Nesin, Salman Rüşdi’ye karşı olmakla birlikte, düşünce özgürlüğüne olan saygısından dolayı “Şeytan Ayetleri”ni Türkiye’de yayımlamak istediğini açıklamışsa da bu tasarı gerçekleşmedi. Yani, olaylar başladığında, ortada böyle bir kitap yoktu.) “Sıvas’ta Pir Sultan Abdal Etkinlikleri’ni komünistler düzenledi.” (Etkinlikleri Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ile TC Kültür Bakanlığı birlikte düzenlemişti. DYPSHP koalisyonunun başbakan yardımcılığı koltuğunda Prof. Dr. Erdal İnönü oturuyordu. Kültür Bakanı Fikri Sağlar’dı. Sıvas Valisi ise SHP kontenjanından atanmış sosyal demokrat eğilimli Ahmet Karabilgin’di. Toplantının açış konuşmasını Vali Karabilgin yaptı ve Aziz Nesin’in yanında oturdu.) “Aziz Nesin, Sıvas toplantısında yaptığı konuşmayla Müslümanları tahrik etti!” (Aziz Nesin’in konuşmasında Müslümanlık konu edilmiyordu. Nesin bu konuşmasında ağırlıklı olarak Pir Sultan Abdal ve Alevilik konusundaki görüşlerini açıkladı.) “Arif Sağ, Madımak Oteli’ndeki yangın sırasında dışarı çıkmak isteyen Muhlis Akarsu’yu tabancasıyla öldürdü!” (Tam bir kuyruklu yalan! Sıvas Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Fikret Ünsal, yıllar sonra bu iddiayı ortaya attı ve televizyon kanallarına çıkarak suçlamalarda bulundu. Arif Sağ, gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan bu suçlama nedeniyle, adı geçen kişiyi mahkemeye verdi.) Şener parti kuruyor ANKARA (ANKA) – Eski Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, Türkiye’nin yeni bir siyasi oluşuma ihtiyacı olduğunu belirterek parti kuracağını açıkladı. 22 Temmuz seçimlerinde AKP’den aday olmayan ve ismi sık sık yeni bir siyasi oluşum için geçen Abdüllatif Şener, Star TV’de Ankara temsilcisi Murat Çelik’in sorularını yanıtladı. Tatil yapmak için Abant Platformu’nun da toplantısının düzenlendiği Abant Palace Oteli’ne gelen Şener, gazetecilerin sorusu üzerine AKP’ye yönelik açılan kapatma davası ve Ergenekon soruşturmasıyla ilgili gelişmelerin ülkedeki ortamı gerdiğini belirterek “Bu ortamın rahatlatılması için yeni bir genel seçime ihtiyaç olduğunu düşünüyorum” dedi. Ergenekon soruşturmasına ilişkin iddianamenin tamamlanmadığını ve bir an önce iddianamenin tamamlanarak kimin neyle itham edildiğini kamuoyunun bilmesi gerektiğini ifade eden Şener, “Sanki bir kaos ortamı var. Kamuoyunun algılaması net değil, bir kafa karışıklığı var” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle