02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 HAZİRAN 2008 CUMA bilim/vaziyet C Yağmur Deniz 17 Bağımlılığın oluşması için tek bir sigara bile yeterli! Reyhan OKSAY ütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında 4207 Sayılı Kanun” 19 Mayıs tarihinde uygulamaya kondu. Kanun uyarınca Türkiye’de halkın ortak kullanım alanlarında sigara ve tütün ürünlerinin kullanımına ilişkin yeni düzenlemeler getirildi. Sağlık Bakanlığı sigara ve tütün ürünlerinin dumanına maruz kalmayacak alanları “Dumansız Hava Sahası” olarak tanımlıyor. Kanunun amacı toplumun tüm kesimlerini ve özellikle gelecek nesilleri, başkalarının içtiği sigara ve tütün ürünlerinden solunan dumanın zararlı etkilerinden korumak. Bütün bunlar toplum sağlığı açısından olumlu gelişmeler. Ancak bilgiyle beslenmeyen yasakların ihlal edilmeye mahkum olduğu gerçeğinden hareketle, kamuoyunun sigaranın zararları konusunda aydınlatılması öncelik kazanıyor. Bu noktada bilim insanları sigaranın zararlarının açıklanmasından önce, nikotin bağımlılığının nasıl geliştiği konusunda insanların bilgilendirilmesinin daha yararlı olacağını düşünüyor. Bu konuda bildiklerimizin aslında gerçeği yansıtmadığı, nikotin bağımlılığının sanılandan daha hızla geliştiği artık bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Öyle ki tek bir sigara bile bağımlılığın başlaması için yeterli olabiliyor. Son on yılın ürünü olan bu bulgular, sigarayı da aynı hızda bıraktıracak tedavilerin yolunu açıyor. Erdoğan: ‘Dağları delerek geldik!’ Yanlış... Doğrusu: ‘Yasaları delerek geldik!’ “T SAĞLIKLI BİR DENGE Sigara içmeyenlerde beyindeki şiddetli arzunun yaratılması ve önlenmesi sistemi bir denge içindedir. Arzu üreten sistem iştahı uyaran davranışı tetikler (yemek yemek gibi) ve arzuyu baskılayan sistem, insan doyuma ulaştığı zaman bu davranışı sonlandırır (yemeye son vermek gibi). İLK SİGARA İKOTİN BAĞIMLILIĞI KONUSUNDA YANILGILAR Doktorlar bugüne dek nikotin bağımlılığının çok yavaş geliştiğine inanıyorlardı. Bu görüşe göre insanlar keyif aldıkları için sigara içerler ve zaman ilerledikçe psikolojik olarak bu zevke bağımlı hale gelirler. Bu arada nikotin etkisine olan tolerans, insanları daha sık sigara içmeye özendirir. Alışkanlık kritik bir eşiğe ulaşınca –yaklaşık günde 5 sigara ve nikotinin kandaki varlığı sürekli hale gelince fiziksel bağımlılık başlar. Bu da genellikle binlerce sigaradan ve yıllarla ölçülebilecek bir süreden sonra meydana gelir. Bağımlı sigarayı bıraktığı zaman, son sigarasından sonra nikotin yoksunluğuna bağlı olarak bazı semptomlar sergiler. Bunlar sinirlilik, dikkat dağınıklığı, huzursuzluk gibi belirtilerdir. Bu görüşe göre günde 5 sigaradan daha az içenler bağımlı olmazlar. Ancak zaman içinde bu kalıplara uymayan bazı kişilerin ortaya çıkması, doktorları sigara bağımlılığı konusunda yerleşik görüşleri sorgulamalarına yol açtı. Örneğin ergenlik çağındaki bir genç iki ay önce başladığı sigarayı bırakamamanın getirdiği sıkıntıları dile getirebiliyordu. Önceleri bu gibi vakaları istisna olarak değerlendiren doktorlar, zaman içinde benzer yakınmalarla sık sık karşılaşınca olayları daha farklı bir açıdan ele almanın zamanı geldiğine karar verdiler. Öyle ki yaşamı boyunca yalnızca birkaç sigara içmiş genç bir kızın, sigaradan uzak durmaya çalıştığı dönemlerde, günde iki paket sigara içen bir tiryakinin yaşadığı sorunlara benzer sıkıntılara maruz kalması, bilim insanlarının o güne dek öğrendiklerinin yanlışlığını kabul etmelerine neden oldu. ABD’de Ulusal Uyuşturucu Bağımlılığı Enstitüsü ve Ulusal Kanser Enstitüsü bu bulguların açıklanabilmesi için yüklü bir fon ayırdı. Öncü araştırmalar, çok az miktarda nikotine maruz kalmanın –tek bir sigara kadar az miktarda beyni değiştirdiğini, nöronlarda farklılık yarattığını ortaya çıkarttı. Bu çalışmalar daha geniş kapsamlı araştırmalarla desteklendi. Şimdi bu son bulguların ışığı altında sigara bağımlılığından kolayca kurtulmanın yolları araştırılıyor. Massachusetts Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Joseph R.DiFranza liderliğinde bir bilim ekibi 2000’li yılların başlarında bağımlılığın ilk semptomlarının saptanması için bir çalışma başlattı. Araştırma ilk önce bağımlılığı tanımlayan en önemli özelliğin özerkliğin yitirilmesi olduğunu ortaya çıkarttı. İlk bulgular tek bir sigaranın içerdiği nikotinin beyni nasıl değiştirdiği ve bağımlılığın oluşumuna yol açtığı sorularını gündeme getirdi. Laboratuvar hayvanları üzerinde yapılan ilk deneylerde kronik olarak yüksek dozda nikotine maruz kalan hayvanların beyinlerindeki nöron reseptörlerinin sayısının arttığı gözlendi. Bu reseptörlerde nikotine bağlanma eğilimi çok yüksekti. Sigara içen insanların otopsilerinde frontal lob, hipokampus ve beyincikte bu reseptörlerin sayılarının %50100 oranında artmış olduğu gözlendi. Daha sonraki deneylere göre yoksunluk belirtileri yabancı bir maddeye bağlı homeostatik uyum çabalarından (vücudun fonksiyonlarını ve kimyasallarını denge içinde tutmaya çalışması) kaynaklanır. Örneğin bağımlılık yapan bazı ilaçlar nörotransmiterlerin –nöronlararası sinyal gönderen kimyasallar üretimini arttırır ve buna tepki olarak vücut bu kimyasalları engellemek için uyum mekanizmaları geliştirir. Kullanıcı ilacı almaktan vazgeçtiği zaman bu engelleme çabaları aşırı bir düzeye erişir ve sonuçta yoksunluk belirtileri başlar. Yoksunluğa bağlı uyum çabalarının ilk sigaradan hemen sonra başladığı artık biliniyor, çünkü morfin gibi diğer uyuşturucular da hızla aynı etkiyi yaratıyor. Fakat uzun süre sigara içenler, sigara içmeden bir veya iki saat dayanabilirken, yeni başlayanlar haftalarca sigara içmeden durabiliyor. Şaşırtıcı olan, nikotinin vücuttan bir gün içinde atılmasına karşın tek bir sigaranın yoksunluk belirtilerini haftalarca baskılayabilmesi.Bu ilginç gelişmenin nedeni, N Nikotin, arzubaskılayan sistemin faaliyetleri, arzuuyandıran sistemin faaliyetlerini aşıncaya kadar arzuyu baskılayan sistemi uyarır. Beyin dengesini yeniden kurmak için arzuüreten sistemin faaliyetlerini arttırır. (Bu değişikliklere yoksunluğa bağlı uyum çabaları adı verilir) ENİ bir muhtıradan söz ediyor Kemal Öncü. Ama yenisine geçmeden önce eskilerini anımsatarak söze giriyor ve şöyle diyor: “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası‘ndaki laiklik ilkesine ilişkin kaygılarından ötürü Türk Silahlı Kuvvetleri konuştu, adına ‘EMuhtıra’ dendi; ‘Asker konuşmasın’ denildi. Bunun üzerine koro ‘Asker konuşmasın, EMuhtıra’ diye tekrarladı. Üniversitelere türbanla girilmesini sağlamak üzere anayasada değişiklik yapılınca bu kez asker ne konuştu ne de EMuhtıra yayımladı. Fakat Üniversiteler Arası Kurul toplanarak bu konudaki kaygılarını dile getirdi. Ne var ki profesörler asker değil sivildi ve o yüzden ‘Asker konuşmasın’ denilemedi, ‘Profesörler konuşmasın’ denildi. Koro tekrarladı: Y Muhtıralar Profesörler konuşmasın. AKP’nin kapatılması istemiyle dava açılınca yaklaşık 2 ay boyunca yargıya içerden ve dışarıdan yapılan saldırılar sonucu yargı kendini savunmak üzere konuşmak zorunda kaldı ve bir bildiri yayımladı. Yargıçlar da asker değil sivildi. O yüzden ‘Asker konuşmasın’ denilemedi, ‘YMuhtıra’ denildi, ‘Yargı siyasetle uğraşmasın, durumdan vazife çıkarmasın’ denildi. Koro, ‘YMuhtıra, yargı siyasetle uğraşmasın, konuşmasın’ diye tekrarladı. Dışişleri Bakanı Türkiye Cumhuriyeti’ni Avrupa Birliği’ne şikâyet etti, ‘Türkiye’de sadece gayrimüslim azınlıklar değil, Müslüman çoğunluk da dini özgürlüklerle ilgili sorunlar yaşıyor’ dedi. Ali Babacan adındaki bakanın bu sözleri üzerine bir başka Ali, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ‘Ülke nereye gidiyor tereddütlerine yol açacak bu tartışmalar tarihimize de haksızlık olur. Dini konuların siyasi tartışmalara basamak yapılmasını doğru bulmuyoruz’ diyerek Dışişleri Bakanı’nı eleştirdi ve onun şahsında tüm siyasetçileri uyardı. Yani “YMuhtıra’ mantığıyla hükümete bu kez de ‘DMuhtıra’ geldi. Diyanet İşleri Başkanı da asker değil bir sivildi. O yüzden ona da ‘Asker konuşmasın’ diyerek saldırmak olanağı yoktu. Du bakali n’olçek? ‘Asker konuşmasın’ denilemiyor. ‘Efendi bu senin işin değil, Diyanet’in işi’ denilemiyor. ‘Bu bir DMuhtıradır, Diyanet dünya işlerine karışmasın’ denilecek mi? Ve koro tekrarlayacak mı: Bu bir DMuhtıradır. Diyanet dünya işlerine karışmasın!” Yüksek Yerilim Hattı [email protected] Kuraklık çığlığını kim takar, sen onlara kurdan haber ver! Gu¨ndem Merih Ulus: “Dışişleri’nin gündeminde din, İçişleri’nin gündeminde dinleme var; ya tersi olsaydı!” Sorun li Müslüman AKP’ Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın Türkiye’deki Müslümanların sorun yaşadığını söylemekte ne kadar haklı olduğunu son olay üzerine sanırım görmüşsünüzdür. Nüfusunun yüzde 99.99’unun Müslüman olduğu bu ülkede halkın yüzde 46.99’un oyunu alan AKP’li Müslüman Başbakan RTE‘nin, Babacan’a arka çıkmakta ne kadar isabetli bir karar verdiğini de umarım, gözleri olup da görmeyenler de görebilmiştir. Yaşanan sorunlarla ilgili son olay Sakarya’nın Sapanca ilçesinde yaşandı. Biliyorsunuz bir grup Allahsız genç adam, erkek tesettürüne aykırı şekilde hem AKP’li Müslüman erkeklerin, yani hemcinslerinin hem de AKP’li Müslüman kadınların, yani karşı cinstekilerin zinaya meyletmelerine neden olacak şekilde sokakta şortla dolaştı. Neyse ki Sapanca’daki Müslüman gençler, bu duruma seyirci kalmadı ve kendilerini “kürek sporcusu” kimliğinde tanıtan Allahsızların kafasını gözünü yardı, ağzını burnunu dağıttı. Bu vesileyle şu hususun derhal halledilmesi gerektiği de YOKSUNLUK Nikotinin etkileri yok olur olmaz arzubaskılayıcı sistem artık uyarılmaz ve faaliyetleri en düşük seviyeye iner. Ancak yoksunlukla ilgili uyum çabaları ile iyice güçlenen arzuüreten sistem beynin yine dengesini bozar ve arzuyu baskılama yeteneğine sahip olan tek şey –sigara için büyük bir arzu üretir. Bilim adamları yeni sigara içmeye başlayan kişilerde yoksunluk belirtilerinin niçin hemen ortaya çıktığı konusunda yeni bir kuram geliştirdiler. Bu model henüz tartışmaya açık olmakla birlikte, sigara bağımlılığının nasıl başladığını akılcı bir biçimde açıklıyor. beyni nikotine maruz bırakmanın sonuçlarının olayın kendisinden daha uzun sürmesi. Nikotin bazı biyokimyasal –asetilkolin, dopamin, noradrenalin, glutamat, serotonin vb.. bileşimlerle ilgili beyin devrelerini tetikler. Sıçanlarda tek bir doz nikotin hipokampustaki noradrenalin sentezini en az bir ay arttırır ve nikotinin bilişsel ve nörolojik etkileri haftalarca sürebilir. Bütün bunların yoksunlukla ilgili olup olmadığı bilinmiyor, ancak bilinen o ki, nikotinin etkisi beyindeki varlığı sona erdikten sonra da devam ediyor. Son sigara ve yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması arasında geçen süreye yoksunluğun gecikme süresi (latency to withdrawalLTW) denir. Sigaraya yeni başlayanlarda gecikme süresi uzundur. Başka bir deyişle birkaç haftada bir içilen tek bir sigara yoksunluk belirtilerini kontrol altında tutar. Ancak içilen sigara sayısı arttıkça tolerans gelişir ve her sigaranın etkisi giderek azalır. Sonuçta yoksunluğun ortaya çıkışına kadar arada geçen süre kısalır; yoksunluğu yaşamamak için sigara içimi sıklaşır. Bu olguya, bağımlılığa bağlı tolerans adı verilir. Yoksunluğa bağlı uyum çabalarıyla karşılaştırıldığında –ki bir gecede bile oluşabilir bağımlılığa bağlı tolerans daha ağır bir tempoda gelişir. Bir insanın günde 5 sigara içmek istemesi için aradan yıllar geçebilir. Demek ki gerçekte yoksunluk belirtileri, çok sayıda sigara içmenin nedenidir. Oysa eskiden bunun tam tersi olduğu düşünülüyordu. yin, nikotinin yarattığı etkiye karşı hemen yoksunluğa bağlı uyum çabalarına başlar ve homeostatik dengeyi kurar. Ne var ki nikotinin etkisi azalır azalmaz bu uyum çabaları yeni bir sigara için karşı konulması zor istek uyandırır.” Özetle DiFranza’nın sansitizasyonhomeostatik kuramı nikotinin bağımlılık yaratmasını yalnızca keyif vermesine değil, aşırı isteği baskılamasına bağlıyor. DiFranza’nın sansitizasyonhomeostatik kuramı bağımlılıkla ilgili şu davranışlara da açıklık getiriyor: Ergenlik dönemindeki bir insanın günde 5 sigara içmek istemesi için aradan iki veya daha uzun bir süre geçmesi gerekirken, sigarayı bırakmış ve yeniden başlamış bir insanın eski sigara hızına erişmesi için birkaç gün yeterli olabiliyor. Üç aydan daha uzun süre sigarayı bırakmış olanlar eski hızlarının yüzde 40’ına çok kısa bir süre içinde ulaşıyorlar; bu da günde 6 veya 7 sigara anlamına geliyor. Başka bir deyişle sigara içen bir kişinin beyni sigara içmeden önceki haline hiçbir zaman dönemiyor. Yani sigara beyinde kalıcı iz bırakıyor. Bu kurama göre sigarayı bırakmış bir kişinin beyni ne sigara içen bir kişinin beynine ne de hiç sigara içmemiş bir kişinin beynine benziyor. Daha önce sigara içmiş ve bırakmış bir kişinin beyninde kendine özgü uyum değişiklikleri görülüyor. Bu değişiklikler arzu uyandıran sistemin önünü kesiyor. Ancak çevrede sigara içenler olursa bu arzu yeniden uyanabiliyor. Eğer sigarayı bırakmış olan kişi bu isteğe karşı koyamaz ve sigaradan bir nefes bile alsa, nikotin, istek uyandıran sistemin faaliyetlerini büyük bir şiddetle baskılamaya başlıyor. Bu da sigarayı bırakan kişinin beyninde oluşmuş olan uyum değişikliklerini altüst ediyor. Sonuçta büyük bir isteğin pençesine düşen kişi arzuyu katlanabilir düzeyde tutabilmek için günde 67 sigara içmeye başlıyor.DiFranza’ya göre bağımlılık fizyolojik bir olgu. Bu nedenle bağımlılığın psikolojik temelli olduğunu düşünüp, ona göre çözüm üretenlerin bu yeni kuramı kabullenmekte zorlanacaklarını düşünüyor. Özetlemek gerekirse ilk sigaradaki nikotin beyinde bir daha düzelmeyecek değişikliklere yol açıyor. Dolayısıyla tek çözüm sigaraya hiç başlamamak. Bunun için kısa vadede yöneticilerin sigara karşı kampanyalara ağırlık vermesi gerekiyor. Uzun vadede ise bilim insanlarının bağımlılığı tedavi edici ilaçların geliştirilmesi için yoğun bir çalışma içine girmesi gerekiyor. Bugün nikotin yerine geçen ürünler, sigarayı bırakmaya çalışanlara destek oluyorsa da, bu konuda başarısız olanların sayısı, başarılı olanlardan daha fazla. Daha etkili yeni tedavilerin geliştirilmesi için bağımlılık sürecinin beyinde nasıl bir yol izlediğinin daha iyi anlaşılması gerekiyor. Kaynak: www.SciAm.com, YENİ VARSAYIM: HIZLA OLUŞAN BAĞIMLILIK ortaya çıktı ki o da kürek sporu adı altında erkeklerin göbeklerinin üstünü ve diz kapaklarının altını açıkta bırakacak şortların giymesinin önüne geçilmesi için ya kürek sporunun yasaklanması ya da sporcuların giysilerine bir çeki düzen verilmesi lazımdır. Aksi halde bunlar yarın öbür gün uluslararası bir yarışmada birincilik falan kazanıp, kendilerinin tebrik edilmesi programı çerçevesinde Çankaya Köşkü’ne filan götürülürlerse sıkmabaşlıbaşbayan Hayrünnisa Hatun‘un huzuruna çıkartılmaları halinde Allah korusun büyük günahlara vesile olurlar. Neyse... Şimdi denecektir ki, Sapanca’da hayırlara vesile olacak şekilde Allahsızlara gereken dersin verilmesi ile AKP’li Müslüman Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın beyanatı arasında ne ilgi var? Daha ne olsun; Allahsızların Müslümanlar tarafından dövülmesini örtbas etmek için Sakarya Valiliği, olayın içine “otopark mafyası”nı sokuyor. Görüldüğü gibi yüzde 99.99’u Müslüman olan bu memlekette AKP’li Müslümanlar oyların yüzde 46.99’unu alsa bile Müslümanlar göğüslerini gere gere, keyfini çıkartarak, ağız tadıyla Allahsızları dövemiyor. Bundan büyük sorun mu olur! Is¸c¸i Tuğçe Gizem Çelik: “Eskiden ‘İşçisin sen işçi kal’ denirdi. Şimdi ‘İşçisin sen, açlık sınırının altında kal’ deniyor.” Merak Kemal Öncü: “Diyanet’e soralım; Kadın bakan Nimet Çubukçu’nun kabinede bulunması zina sayılır mı!” Eczaci Avni Kurtuldu: “AKP’li eczacı Mehmet Domaç, yatların yabancı bayraktan kurtulması için teklif hazırlamış. Darısı iflas bayrağı çekmekte olan eczacıların başına!” Polis, tüm ülkeyi yakından izliyormuş... “Fetoş da uzaktan seyrediyor!” ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Ruşen Keleş’e Armağan Türkiye’ye Yol Haritası Kentle ilgili hangi konularda aklınız karışık? Diyelim ki şu önlenemeyen “plansız kentleşme”... Çoğu belediyeler, neden ikide bir plan değişikliği yaparak ona buna imar rantı sağlarlar? Hele hükümetler, neden merkezi yetkilerini bunu önlemek için değil; kendi kayırdıkları yatırımcılara ayrıcalıklı imar hakkı için kullanırlar? İşte size her yönüyle rehber bir kitap: “Kent ve Planlama”. Üstelik “Geçmişi Koruyarak Geleceği Tasarlamak” için de yol gösteriyor... Diyelim ki şu içtenliksiz “politika”lar… Ülkenin geleceği öngörülürken, acaba kentlerin geleceği de gözetiliyor mu? Ya da kentlerin geleceğine karar verilirken, bunun ülkeyi de doğrudan etkileyeceği önemseniyor mu? Kentler para kazanma uğruna yaşanılmaz hale gelirse, ülke gelişmiş mi olur? İşte size her yönüyle rehber bir kitap: “Kent ve Politika”. Üstelik “Antik Kentten Dünya Kentine” uzanan değerlendirmelerle. Diyelim ki şu duyarsız “yerel politikacı”lar... “Yatırım” düşkünü yerel yöneticiler, kentsel projelerle ilgili kararlarını neden uzmanların önerileri yerine yüklenicilerin beklentilerini gözeterek alırlar? Merkezi yönetimlerin yöresel değerleri gözetmeyen yatırımlarına neden direnmez, hemen teslim olurlar? İşte size her yönüyle rehber bir kitap; “Yerellik ve Politika”. Üstelik “Küreselleşme Sürecinde Yerel Demokrasi”yi de irdeleyerek... Diyelim ki “çevre” düşmanlığı... Şu karar vericiler, çevrenin kendileri ve torunları için de önemli olduğunu unutacak kadar “gözü kara” nasıl olabilirler? Para uğruna dünyanın yaşanılmaz kılınmasına aldırmayanlar, nasıl “insan” olabilirler? İşte size her yönüyle rehber bir kitap; “Çevre ve Politika”. Üstelik “Başka Bir Dünya Özlemi”nin tüm gereklerine de yer vererek... Diyelim ki göstermelik “demokrasi”ler... Seçilmişler, çok geçmeden neden seçenleri unutup sadece çıkarcıların politikacısı oluyorlar? Özellikle şu kent düşmanı imar kayırmaları, “demokratik” denen yetkilerle nasıl yapılabilir? İşte size her yönüyle rehber bir kitap; “Demokrasi ve Politika”. Üstelik “Hukuk, Yönetim ve İktisat Üzerine” de katkı ve açınımlarla... ??? Ve diyelim ki tüm bu konuların, neden ve sonuçlarını; nasıl bir bilimsel çalışmayla derinlemesine kavrayabileceğinizi merak etmeye başladınız… Kentin planlamayla; planlamanın politikayla; politikanın yerellikle; yerelliğin demokrasiyle; demokrasinin çevreyle ve tümünün “insan”la, “toplum”la, “gelecek kuşaklar”la ilişkisini kurabilecek bir bilim dalı var mıdır? Aynı bilim dalını, en doğru, en yalın, en birikimli ve en anlaşılır Türkçeyle öğreten, anlatan, özümseten ve herkesle paylaşan bilim insanları var mıdır? İşte size her yönüyle rehber bir kitap daha; “Kentbilime Adanan Bir Yaşam: Ruşen Keleş”. Üstelik yukarıda değinilen 5 kitaptaki 100’den fazla yazarın, nasıl bir “birikim”den esinlendiklerini gösteren; akıl almaz bir çalışkanlığın ve inanılmaz bir üretkenliğin öyküsüyle birlikte “sır”larını da içererek... ??? “Türkiye’nin Kentbilim Hocası” Prof. Dr. Ruşen Keleş’e, tam 6 kitaptan oluşan bu anlamlı “armağan” Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin bir geleneği. Editörlüğü üstlenen Prof. Dr. Ayşegül Mengi diyor ki: “50 yıldan bu yana kentleşme, yerel yönetimler ve çevre politikaları alanında öncü çalışmalarıyla yol gösterici olan saygın bir bilim insanı için hazırlanan bu dizi, kapsam ve hacmiyle bir ilk oldu.” Emek veren ve katkıda bulunan herkesi içtenlikle kutluyor; biz de sevgili hocamıza diyoruz ki: “Siz de ülkemize ve kuşaktan kuşağa hepimize tanımlanamaz değerde bir armağansınız.” (İmge Kitabevi Yayınları) YENİ BAĞIMLILIK KURAMI DiFranza sigara tiryakilerinin sigaranın verdiği keyfe bağımlı oldukları iddiasının doğru olduğunu düşünmüyor. Böyle düşünmesinin nedeni bazı sigara bağımlıların sigaradan nefret ettiklerini söylemesi. DiFranza sigara keyfinin bağımlılık yarattığı tezinin doğru olması durumunda, en bağımlıların en büyük keyfi almaları gerektiğini, ancak gerçek yaşamda bunun böyle olmadığını söylüyor. Bütün bu yeni bulguların tek bir kuramın çatısı altında toplanması gerektiğini düşünen bilim adamları bu yolda önlerine çıkan yeni bir çelişkiye de açıklama getirmek zorundalar. Sıradan bir gözlemci için nikotinin tek faydası sigara arzusunu kısa bir süre için bastırmasıdır. Ancak bir insanın nikotini şiddetle arzulaması için ilk başta nikotine maruz kalması gerekir. Başka bir deyişle bir uyuşturucu hem arzu uyandırıp hem de aynı arzuyu nasıl önleyebilir? DiFranza bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Nikotinin en doğrudan ve hızlı etkisi arzuyu önlemesidir. Ayrıca yine bu etki o kadar yoğunlaşır ki aşırı bir düzeye ulaşabilir. Çünkü ilk sigarayı izleyen daha sonraki nikotin dozları, ilk doza oranla daha büyük bir reaksiyon yaratır. Bu olguya duyarlılığın giderek artması anlamına gelen sansitizasyon adı verilir. Be www.havanikoru.org.tr ekinci?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle