03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 C İlhan Berk’le çeviri şiirleri üzerine kitap KULE CANBAZI SUNAY AKIN 6 HAZİRAN 2008 CUMA ‘Çağdaş Türk şiirini tanımamak Batı için kayıp’ Lise yıllarımda şiir yazmaya başlayıp okulda edebiyat derslerinde okutulan şairlerin dışına taştığımda tanıdığım, dergilerde şiirlerini izlediğim, çıkan kitaplarını hemen alıp okuduğum şairlerden biri de İlhan Berk’ti. Başka kimlerdi, kolayca tahmin edilebilir: Orhan Veli’den başlayın, Melih Cevdet’ten, Oktay Rifat’tan, Cemal Süreya’dan, Edip Cansever’den, Turgut Uyar’dan, Fazıl Hüsnü Dağlarca’dan, Behçet Necatigil’den geçin, Ceyhun Atuf Kansu’ya, Ahmet Oktay’a kadar gelin… Elbet, daha sonra, tutulduğum bütün şairlerin eski kitaplarını da bulup okuduğumu eklemeliyim. Sözü uzatmayıp İlhan Berk’e dönersem, bütün diğerleri gibi, onun da eskiyeni pek çok kitabını alıp okudum. Diyebilirim ki yazdığım şiirin hamurunda onun da unu ve suyu vardır. Söz ettiğim koskoca bir 20. yüzyıl Türk şiiri. Bence çok önemli bir şiir bu. Ve Türkiye’de bile çok az insan okuyup tadını alabiliyor. Diğer ülkelerle ise arada dil engeli var. Bu büyük şiiri okuyup tadına varabilecek insanlar bu nedenle okuyamıyor. Peki burada kim kaybediyor? Elbet, şiirimiz tanınmadığı için biz de kaybediyoruz ama, asıl kaybedenler, bence, tüm dünyanın şiir severleri. Sözü İlhan Berk’in Batı dillerine çevrilen kitaplarına getirmek istiyorum. Son yıllarda değişik şairlerimizin şiirleri değişik dillere çevrilip yayımlanıyor. Bunların arasında da, neredeyse yarım yüzyıldır dünyaca tanınan ve okunan Nâzım Hikmet’i bir yana bırakırsak, İlhan Berk başı çekenler arasında. Bunun nasıl olduğunu, bir Türk şairine bu ilginin nereden kaynaklandığını öğrenmek için, İlhan Berk’le bir söyleşi yaptım. yapabilecek durumda değil. İspanyolcam ise hiç yok. Fransızcaya çevrilene de şöyle uzun boylu baktığımı söyleyemem. Benim şiirim söze dayalı bir şiir değildir. İmgeseldir. Çevirisi de çok zordur derim. Çoğu şiirim neredeyse hiçbir şey söylemez. Yalnız imler, hissettirir, duyurur. Hepsi bu. Zor bir şiirdir derim. Mallarme’nin, Rilke’nin, Cummings’in şiiri gibi söz sıfıra indirilmiştir. Ama buna rağmen çevriliyor.” SORU VE YANITI... Öteden beri kimileri çağdaş şiirimizin, öykümüzün özgün olmadığını; Batı’nın taklitçisi olduğunu söyler. Taklit olmasa bile, benzerleri Batı’da çok yazıldığından kimse okumaz derler. Bu sözün en çok da Sait Faik için söylendiğini duymuşumdur. Bir de Orhan Veli için. Ben, bu görüşe kesinlikle katılmadığım gibi, yazımın başında da söylediğim üzere tam tersi görüşteyim. İlhan Berk’in kitaplarının art arda önde gelen Batı dillerine çevrilmesini de bu düşüncemin doğrulanması olarak gördüğümden, onun da bu konudaki görüşünü, kendi kitaplarının çevrilmesiyle ilgili olarak elbet, öğrenmek istedim. Ama, sanırım soruyu şöyle sormam doğru olmadı, çünkü Sevgili İlhan Berk beni yanlış anladı. İşte sorum ve onun yanıtı: “Bazıları çağdaş şiirimizin özgün olmadığını, Batı’nın taklitçisi olduğunu söyler öteden beri. Siz de bu şiirin önde gelen şairlerinden birisiniz. Yani siz de, bu görüşe göre, taklitçisiniz. Peki, Batı niçin kendi şiirini taklit eden bir şairin şiirlerini çevirip yayımlıyor? Bir de, sizce bu ilgi sürecek, başka şairlerimizin kitapları da Batı’ da yayımlanma şansı bulacak mı?” “Bu soruya çok şaşırdım, yargılarınıza da elbet. Ama sorana karışılmaz diye düşündüm. Anlatayım: Ben de yabancı dil bilen, başta Yahya Kemal, Ahmet Hâşim, Nâzım Hikmet, Tanpınar, Oktay Rifat, Melih Cevdet, Orhan Veli gibi önce şiirimizi, şiirimizin dilini öğrenmekle başladım. Sonra da dünya şiirini merak ettim, onu okudum (hâlâ da okuyorum). Dünyada şiir nerdeyse ben de hep orada oldum. Onu bilmedikçe özgün, dünyaya açık bir şiir yazılacağına inanmadım. Şiir taklit edilemez, her şeyden önce de, var olamaz, doğası gereği. Batı kitaplarımı basıyorsa kuşkusuz onların şiir olduğunu bilerek basıyor elbet. Size gelince, siz nasıl isterseniz düşünün gene de, karışmam.” Bu yanıt üzerine; “Ben aslında, 20. yüzyıl Türk şiirinin, yani çağdaş şiirimizin başta Batı dilleri, dünya dillerine çevrilmemesini, o dilleri konuşan insanların kaybı olarak düşünüyorum. Böyle çok çeşitli, renkli, zengin bir şiir hazinesi var bizde ve dünya bu hazineden yararlanamıyor” diyerek girdim araya. Ve, “Bu soruyu sizin bu konuda ne düşündüğünüzü öğrenmek için sordum” diye ekledim. İlhan Berk de sözlerini şöyle tamamladı: “Batı başka şairlerimizi de basar mı? Elbette basar: Bizim büyük bir şiirimiz var. Bunu hep yazdım. Yeter ki çevrilsin. Bir gün birileri çıkar, bunun elinden tutar, hiç kuşkum yok. Hem ben de sizin gibi, şiirlerimiz çevrilse Batı için bir kazanç olacağına inananlardanım. Her zaman söyledim bunu, yazdım da.” Bir müzenin seyir defteri limeyle tebrikler…” Egemen BERKÖZ lk sorum bu çeviri serüveninin nasıl başladığı oldu: “Son yıllarda Amerika, İngiltere, Fransa ve İspanya’da üst üste kitaplarınız yayımlandı. Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz? Bu ilişki nasıl başladı, ilk kitabınız nerede yayımlandı?” “Amerika’da 2005’te ‘Seçme Şiirler’ çıktı (Talisman House). Çağrılı olarak da New York’ta 15 gün kaldım. Telifinin benden sonra kitabı çıkacak Türk şairine katkı olarak bırakılacağını söylediler. Kabul ettim: Küçük İskender’in kitabı olacaktı bu. İngiltere de ise iki kitabım çıktı. Biri ‘Seçme Şiirler’ Flawomir Fajer adlı yayınevinden, öteki de Lightning Source‘dan. Şimdi de 500 sayfalık “Şeyler Kitabım” çıkacak. Bu yayınevi bir de özyaşamım üstüne kitap istiyor. Amerika’da çıkan kitabımı Önder Otçu çevirdi. Bir akademisyen. Öbür iki kitabımı ise yüzünü bile görmediğim bir ingiliz şair, George Messo çevirdi. Türkçe bir şiir kitabı var. Eşi Türk. Her ikisi de (ilki yaklaşık on yıl önce) şiirlerimi çevirmek istemişlerdi. İkisine de, daha sonraki çevirmenlere de söylediğim gibi, ‘Sevinirim’ demiştim. İki çevirmene de şiirlerimi çevirmeleri için izin verdim. İngiltere’deki iki yayınevi ise sözleşmede telif hakkı vermeyeceklerini söylediler, ben de kabul ettim. İspanyolcaya çevrilen şiirlere gelince: Bir ispanyol şair olan Clara Janes iki üç kitabımı başlangıçta benim İngilizceye, İ Fransızcaya çevrilen şiirlerimden yararlanarak, bir de bir Türk’ü bu çalışmaya katarak çevirdi. ‘Güzel Irmak’ adlı kitabımı ise bugün Ankara Üniversitesi’nde İspanyol edebiyatı doçenti olan bir hanım çevirdi. İspanyolcada çıkan dört kitabım Türkçe asıllarıyla birlikte basıldı. Son olarak da ‘Galile Denizi’ çıktı. İspanya’da pek yabancı sayılmam. Her seferinde okurlarımla karşılaştım. Ayrıca her kitabım için telif aldım. Bu ilgiyi neye bağladığıma gelince: Ben de sizin gibi hiç bilmiyorum. Bildiğim kadarı şu: İki çevirmen kitaplarımı yayınevlerine gönderiyorlar ya da götürüyorlar. Bir süre sonra yayınevleri basarız diyor. Amerika’da, İngiltere’de, Fransa’da, sonra da İspanya’da böyle oldu.” “Peki kitapların satışı nasıl” diye soruyorum ardından. “Aslında, dünyanın her yerinde şiirin az sattığını biliyoruz, ama yine de soruyorum bu soruyu” diye de ekliyorum. Bir de kitapların yayımlanmasında TEDA desteği olup olmadığını soruyorum İlhan Berk’e. (Bilindiği gibi, TEDA bizim Kültür Bakanlığı’nın bir tasarısı. Bu tasarı kapsamında Türk yazarlarının yurt dışında yayımlanan kitaplarına parasal destek veriliyor.) “Kitaplarımın satışı hakkında hiçbir fikrim yok. Hiç de merak edip sormadım. TEDA desteğine gelince. Öyle bir destek olmadı. Şiir kitaplarının çok az satıldığı doğru. Ama gene de yayınevleri şiir kitapları basıyorlar.” “Şiirlerinizin çevirileri nasıl? Karşılaştırdınız mı?” “Benim İngilizcem böyle bir denetimi yuncak Müzesi’nin ziyaretçi defterinin sayfaları arasındaki samimi ve bir o denli içten yazılmış itiraflar var. Özellikle “Büyük Kız Çağrı Kurtlar”ın duyguları, defterdeki, beni son günlerde en çok etkileyen yazılardan biri oldu. Diyor ki Sevgili Çağrı: “Aslında ilk başta hiç gelmek istememiştim. Hem şu son ayda müze gezmekten çok sıkıldığım hem de müze oyuncaklarla ilgili olduğu için... Mecburen, kardeşim yüzünden geldik. Ben, şahsen Sunay Akın’a gerçekten çok saygı duyar ve kitaplarını severek okurum. Ama gerçekten müzenin bu kadar etkileyici olacağını hiç tahmin etmemiştim. 16 yaşında biri olarak, çocuk olmaktan gurur duydum…” Ülkemizde müze gezmek biraz da “zorunluluk”tan kaynaklansa da, doğru tasarlanmış ve eserlerin çarpıcı bir şekilde sergilendiği müzeler önyargıları rahatlıkla yıkabiliyor. Marmara Üniversitesi’nin üç öğrencisinin yazdıkları, bu duruma güzel bir örnek oluşturuyor: “Başlangıçta bu müzeye ödev amaçlı gelmiştik. Fakat gezerken buranın ne kadar emek harcanarak yapılmış, geçmişin izlerini taşıyan, harika bir yer olduğunu fark ettik. Bizi öyle bir yere gelmeye teşvik eden hocamız Vicdan Nalbur Taşdemir’e teşekkür ederiz.” Açıldığı ilk günden beri, Faber Castell, Siemens, Honda, Isuzu, Aviva Sigorta, Ritmix, Şölen Çikolata, Çınar Yayınları gibi bize eksiklerimizde ve etkinliklerimizde destek olan oyun arkadaşlarımızın yanında, müzemizin en büyük dostlarından biri de Kadıköy Belediyesi Başkanı Selami Öztürk olmuştur. Sayın Öztürk’ün, sorunlarımızla bizzat ilgilenmesi için görevlendirdiği Sayın Düzgün Meriç, müzenin sokağını ve bahçesini çağdaş kent anlayışının en güzel örneğine dönüştürmüştür. Ne mutlu ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi de müzenin ziyaretçiler tarafından kolayca bulunabilmesi için caddelere tabelalarımızı koymuştur. Bu olumlu gelişmenin sonuçları, müzemizin ziyaretçi defterine yansımaya başladı bile. İşte, Süreyya Gök Tansuker’in yazdıkları: “Her şeyden önce öyle bir müze açmakla hem hatıralarımı geri getirdiniz hem de çocuklarımıza büyük bir miras bıraktınız. Müzenizin adresini hiç bilmeden Yeniköy’den çıktık ve sanki kendi evimize gelir gibi müzenize ulaştık. Türkiye’de bir yeri bulmak için koyulmuş ilk ve tek levhalardı, diyebilirim. Tek ke O ‘BABADAN OYUNCAKÇI’ Hakan Altuğ, Beşiktaş‘taki “Galeri Altuğ”un sahibi… Onun yazdıkları, hem bir oyuncakçı hem de Avrupa’da iki oyuncak müzesi gezmiş olması bakımından önemli… Diyor ki Sayın Altuğ: “Babadan oyuncakçı olarak, müzenin açıldığı günden beri ziyaret etmek istiyordum, kısmet bugüne imiş… Münih ve Prag oyuncak müzelerini de gezmiş birisi olarak, yaratmış olduğunuz bu eserinizin muhteşem olduğunu çok rahat söyleyebilirim. Özellikle tematik olarak gerçekleştirdiğiniz odalarınız çok etkileyici. Türk malı oyuncakları gördüğümde hem çocukluğumu hatırladım hem de dükkânda tezgâhtarlık yaptığım zamanları… O sürtmeli teneke oyuncaklar, ellerimi zamanında az doğramamıştı. Fatoş oyuncakların üretimi olan peluş bebekler ve hayvanlar bugün bile çok rahatlıkla satılacak kalitede.” Bulut Müftüoğlu, adının altına “CHP Parti Meclisi Üyesi” yazmış… Neden mi?.. Önce yazısını okuyalım: “Hani bazen insan ait olduğu ulusun bir parçası olmaktan yüreği coşkuyla dolar ve taşar ya, siz benim için bu topraklarda yaşam kaynaklarımdan birisiniz, iyi ki varsınız…” Bulut Müftüoğlu, müzeyi ziyaretleri sırasında Deniz Baykal’a eşlik edenlerden biri yalnızca!.. Sayın Baykal, uçağını kaçırma pahasına büyük bir titizlikle gezdi müzeyi. Samimiyetle söylüyorum ki her vitrin karşısında oyuncak ve üretildiği dönem hakkında son derece bilgi sahibi olduğuna tanık oldum. Hatta pek çok vitrin karşısında, yanındakileri benden daha çok aydınlattığını itiraf etmeliyim. Dürüstlüğü konusunda herkesin hemfikir olduğu ve bu kadar çok bilgili bir insanın politik arenada neden yıpratılmak istendiğini, sanırım demokrasiye ve de çoksesliliğe inanan herkesin düşünmesi gerekir. Oyuncak Müzesi’nin ziyaretçi defterinin sayfaları arasında yaptığımız bu yolculuğa da, herkese açık olan defterimize Sayın Baykal’ın yazdıklarından bir bölümle nokta koyalım: “Sayın Sunay Akın’ın bu projeyi, bu düzeyde bir başarı ile gerçekleştirmiş olması, kültür yaşamımıza çok büyük bir katkı oluşturmuştur… Bu müzenin ve onun arkasındaki anlayışın, fedakârlığın her türlü övgüyü hak eden bir büyük estetik kaliteyi temsil ettiğine içtenlikle inanıyorum.” Büyük ustanın yapıtları Almanya’yı geziyor Turhan Selçuk, çizgileriyle Frankfurt’ta FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) – Türk ve dünya karikatürünün yaşayan en büyük isimlerinden kabul edilen Turhan Selçuk, 2 yıldır Almanya’da gezen yapıtlarını, bu kez 929 Haziran tarihleri arasında Frankfurt Merkez Şehir Kütüphanesi salonlarında sergileyecek. Merkez Şehir Kütüphanesi’nin Hasengasse 4 adresindeki salonlarında gerçekleştirilecek sergide büyük ustanın evrensel ve eleştirel nitelikli 54 çalışması yer alıyor. Serginin açılışı nedeniyle 9 Haziran pazartesi akşamı saat 19.30’da bir de açılış kokteyli verilecek. Açılışta T.C. Frankfurt Başkonsolosu Salih Boğaç Güldere, Frankfurt Merkez Kütüphanesi Müdürü Jörn Haseclever, İletişim Bilimcisi ve Yayıncı Karoline SchadeMeier’in karikatür sanatı ve Turhan Selçuk üzerine konuşacaklar. Ayrıca Almanya çapında 2 yıldır bu sergiyi başarıyla “gezdiren” gazeteci ve yerel Toplum gazetesi sahibi Mehmet Canbolat da söz alarak, Turhan Selçuk’un 64 yıllık sanat yaşamı ve bu uzun yolda çektiği siyasi sıkıntılar üzerinde duracak. Etkinlik çerçevesinde Vural Güler de sazıyla bir resital verecek. Sergi 29 Haziran’a dek pazar dışında haftanın her günü saat 11.00’den itibaren gezilebilecek. Turhan Selçuk’un Almanya’nın birçok kentini 2 yıldır gezen çizgileri, Frankfurt’tan sonra, 8 Temmuz 15 Ağustos tarihleri arasında Schwabisch Hall şehrindeki Goethe Enstisüsü’nde, 521 Ekim tarihleri arasında Gross Gerau’ya bağlı Walldorf şehrindeki belediye binasında, kasım ayında da Marburg Belediyesi’nde sergilenecek. Enel Hakk’ın Hakkı/ İlhan Selçuk/ Cumhuriyet Kitapları/ 296 s. İlhan Selçuk’un, 40 yıllık bir süreçte Alevilikle ilgili yazdığı yazıların toplandığı bu kitapta, AleviBektaşilerin kanla yazılmış tarihinin yanı sıra, beslendiği tasavvuf pınarlarından, sanatından ve mizahından örnekler yer alıyor. Selçuk “Enel Hakk’ın Hakkı”nda, Hallacı Mansur’un, Seyyid Nesimi’nin, Şah Hatayi’nin ve Pir Sultan’ın hakkını sorguluyor. Yazarın denemelerinin yer aldığı “Ağlamak ve Gülmek” ve “Görülmüştür” de yine Cumhuriyet Kitapları aracılığıyla okurla buluşuyor. Ortadoğu’da Satranç/ Leyla Emeç Tavşanoğlu/ Cumhuriyet Kitapları/ 164 s. “Ortadoğu’da Satranç”, Cumhuriyet gazetesinin ‘Pazar Konuğu’ sayfalarında, farklı kesimlerden, konu ile doğrudan veya dolaylı ilgili kişilerin, düşüncelerini bir araya getiriyor. Kitap, Ortadoğu’daki sorunlara çok yönlü bir bakış açısı getiriyor. Kitapta Efraim Inbar, Carl Bildt, Albert Çernişev, Robert Wexler, Ed Whitfield, Şükrü Elekdağ, Edip Başer, Hikmet Çetin, Pinhas Avivi, Ercan Çitlioğlu, Ernesto Gomez Abascal, Gabby Levy, Süleyman Demirel, Andrew Mango, Ross Wilson ve Marbelis Linarez Sanchez ile yapılmış söyleşiler yer alıyor. Ozanlar Yazarlar Kitaplar/ Adnan Binyazar/ Cumhuriyet Kitapları/ 328 s. “Bugün Türk yazınına özgür yaratma egemen. Yazar, kendini belli bir anlayışla, belli akımlara uymakla, kuşaksal kümeleşmelerle sınırlı tutmuyor; yazınsal düzeyde yazmayı, belli bir beğenisel düzel yaratmayı güdüyor. Biçimsel kalıplara da bağlanmıyor. Özgürce düşünerek yaratıyor yazdıklarını. Bu, edebiyata sürekli gelişim sağlıyor, onu boyutlandırıyor. Onun için, bir yandan çağın koşullarına göre yapıtlar üretilirken, eski kitaplar da değerinden bir şey yitirmeden varlığını sürdürüyor.” Adnan Binyazar bu kitabında, Türk edebiyatının ozanlarını, yazarlarını, kitaplarını değerlendiriyor. 19232008 Cumhuriyet Tarihi El Kitabı/ N. İlter Ertuğrul/ ODTÜ Yayınları/ 236 s. Tanzimat’tan Cumhuriyet’e, Cumhuriyet’ten Milli Şef’e, DP’den “bir ihtilal, bir muhtıra, bir darbe”lik askeri müdahalelere; ANAP’tan AKP’ye; AB sürecinden kapatma davalarına, 85 yılın tek kitaba sığdırıldığı bir “el kitabı”. Kitapta, siyasal tarih yanında ekonomiyi teknik bir konu gibi sunanlara aldırmayıp 1970’lerden 24 Ocak’a, 5 Nisan’dan, 2001 krizine; ekonomik gelişmelerin arka planını gösteren bir “ekonomipolitik” bölümü de yer alıyor. İlk Müslüman Türkler/ Wilhelm Barthhold/ Çevirenler: M. A.Yalman, T. Andaç, N. Uğurlu/ Örgün Yayınevi/ 496 s. “Türklerin İslâmiyete girişleri VII. yüzyılda başlamıştı (...) Oğuzların Müslüman olmalarıyla birlikte Türkler, anayurtlarını geride bırakarak batıya, Ön Asya topraklarına göç ettiler. Abbasi devletinde görev aldılar. Türklerin Abbasiler döneminde gösterdikleri askeri ve idari başarılar onları kısa zamanda İslâm dünyasının en etkili ve önemli milleti durumuna getirdi.” Rus antropolog ve doğubilimci Wilhelm Barthhold bu araştırmasında, Moğollardan önceki dönemden başlayarak İlk Müslüman Türklerin izini sürüyor. Turhan Selçuk
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle