23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 MART 2008 CUMA dış haberler PARİS’TEN UĞUR HÜKÜM ransa bir cumhuriyet ise Paris apayrı bir “cumhuriyet”tir. Kaldı ki, herkesin Eyfel kulesi, Louvre müzesi, Notre Dame kilisesi gibi simgelerle tanıdığı Paris’ten dışarı bir Paris daha vardır. Yani, her “Paris’te oturuyorum” diyen, o sembollerin kenti Paris’te oturmaz. Aslında coğrafi olarak Paris bazen Paris banliyösü, bazen Büyük Paris deyimlerini kullandığımız yöre, yani IledeFrance (IdF), ismini “Fransa Adası” diye çevirebileceğimiz resmi idari Bölge’nin tam göbeğinde yer alan bir merkez kenttir, ama IdF’in merkezi bile değildir. Zira IdF’i oluşturan 75, 77, 78, 91, 92, 93, 94 ve 95 (plaka) numaralı illerden yalnızca bir tanesidir. Paris’in il merkezi yoktur, kendisi tümüyle il merkezidir. Halbuki örneğin IdF’in batısında yerleşik Yvelines adlı, 78 numaralı ilin merkezi, ünlü Versailles kentidir. Ama Yvelines diye ayrı bir şehir yoktur. 12 milyon nüfuslu IdF’in en büyük kenti, yaklaşık 2.2 milyon nüfusuyla aynı zamanda Fransa’nın başkenti de olan 75 numaralı Paris’tir. Paris öylesine haddinden fazla siyasi, ekonomik, kültürel bir merkezdir ki, Paris’i fetheden, pardon Paris Belediyesi’ni ele geçiren, devlet içinde devletli olur. Dolayısıyla 9 ve 16 Mart tarihlerinde Fransa çapında yapılacak Belediye Seçimleri’nde Paris kentinin özgün önemi yerini koruyacak. ??? Paris’in özgünlüğü bu kadarla da sınırlı değildir. Fransa’nın diğer iki büyük kenti Marsilya (810 bin) ve Lyon (480 bin) ile birlikte Paris de kendi içinde numaralandırılmış idari birimlere ayrılmıştır. “Arrondissement” adı verilen 20 idari birimin her birinin ayrı belediyesi, meclisi ve başkanı vardır. Nispi seçim sistemiyle seçilen bu 20 alt meclisin üyeleri serbest iradeleriyle Paris belediye başkanı ve meclis encümenini de belirlerler. Bütün Fransa’da ve seçimlerde olduğu gibi geçerli iki tur esasına rağmen şayet bir aday ilk turda, toplam kayıtlı seçmen sayısının yüzde 25’inden aşağı olmamak kaydıyla geçerli oyların yüzde 50’den fazlasını almışsa derhal seçilebilir. Az rastlanan bu durumların dışında pazarlıklar, ittifaklar, çatışmalar, bölünmeler, beklenmedik birliktelikler diğer seçimlerden çok öteye sandığın kaderini belirleyici olabilir. Bu anlamda da 163’ü Paris merkez Belediye Meclisi, 354’ü de 20 “Arrondissement” belediye meclisi üyesi toplam 517 üyenin ve 20+1 belediye başkanının kim olacağını anlayabilmek için en azından 16 Mart akşamını beklemek gerekecek. Son dönemece girildiği şu günlerde kamuoyu yoklamaları her ne kadar sol ve solun ortak Paris belediye başkan adayı, şu anki başkan Sosyalist Partili Betrand Delanoë’yi favori gösterse de sol seçmenin aşırı güveni veya kayıtsızlığı pahalıya mal olabilir. Gerçi ilk turda yüzde 10’nun üstünde oy alan her aday veya liste yasal olarak ikinci tura katılma hakkına sahiptir. Fakat tarih ve tecrübe göstermiştir ki, ikinci tura yüzde 99.99 oranında iki liste girer, başka listelerden transferlerle kuşkusuz... ??? Paris’i diğer kentlerden ayıran son bir özellik daha var. Değil 5. Cumhuriyet’in kurulduğu 1958 (ilk belediye seçimi 1959), 1871 Paris Komünü’nden beri Paris daima, değil sosyalizm veya sol, sosyal adalet sözcüklerini dahi ağzına alamayan siyasetlerin, muhafazakarliberal sağ partiler ve adamlarının denetiminde, yönetiminde kalmıştı. 2001’de, 130 İsrail’in Ankara Büyükelçisi Levy, Başbakan Erdoğan’a yanıt verirken şu benzetmeyi yaptı: ‘Hamas’ın PKK’den farkı yok’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy, Gazze operasyonu konusunda İsrail’e sert eleştiriler yönelten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yanıt verdi. Levy, “PKK terörüyle Hamas terörünün birbirinin aynı olduğuna inanıyoruz” dedi. Levy düzenlediği basın toplantısında, Gazze’deki son gelişmelerle ilgili bilgi vererek basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Levy, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi harekâtı ve İsrail’in Gazze’deki operasyonu arasındaki benzerliklerden ve farklılıklardan bahsettiğinin anımsatılması ve bu benzerlik ve farklılıkların neler olduğunun sorulması üzerine, “nüfus yoğunluğu olarak, askeri olarak bu iki durumun elbette farklı olduğunu ve karşılaştırılamayacağını” kaydetti. Levy, “Ancak benzerliklerden bahsetmek gerekirse İsrail terörün 2008 Fransa Belediye Seçimlere2 C 9 İsraillilerin aşırı güç kullandığına ve sivillerin öldüğüne ilişkin iddialar bulunduğunu da ifade eden Levy, “bunun maalesef doğru olduğunu” belirtti, ancak Hamas’ın ölü ve yaralı sayısı konusunda verdiği rakamların aşırı abartılmış olduğunu savundu. Levy, ölen 100 kişiden 90’ının asker olduğunu ileri sürdü. Levy, “ Erdoğan’ın konuyla ilgili yaptığı açıklamanın kendilerini biraz endişelendirdiğini” sözlerine ekledi. evrenselliğine inanıyor. Terörün çeşitleri arasında ayrım yapmıyoruz. PKK terörünün Hamas terörüne benzediğine inanıyoruz. Terör kötüdür ve ister Kuzey Irak’ta, ister Gazze de olsun teröre karşı savaşmalıyız” dedi. Son dönemde Gazze etrafındaki İsrail yerleşimlerine olan Hamas saldırılarında büyük bir artış olduğunu ifade eden Büyükelçi, “son haftalarda artışın sadece roketlerin sayısı olmadığını, Hamas tarafından kullanılan roketlerin niteliğinin de değiştiğini” belirtti. Hamas’ın Gazze’deki Filistinliler üzerindeki etkisinin zayıfladığını ileri süren Levy, “Hamas’ın bu nedenle şiddete başvurduğunu ve İsrail’e karşı saldırılarını arttırdığını düşündüğünü” söyledi. İsraillilerin aşırı güç kullandığına ve sivillerin öldüğüne ilişkin iddialar ve suçlamalar bulunduğunu da ifade eden Levy, “bunun maalesef doğru olduğunu” belirtti, ancak Hamas’ın verdiği rakamların aşırı abartılmış olduğunu savundu. Levy, ölen 100 kişiden 90’ının asker olduğunu ileri sürdü. Osmanlı’nın Ermeni tehciri olaylarıyla Gazze’deki gelişmeler arasında da bir benzetme kuran Levy, 1915 olaylarına ilişkin “bölgede o dönem yaşanan olayların coğrafi olarak sınırlı olduğunu, İstanbul’daki, İzmir’deki, Halep’teki ya da Kudüs’teki Ermeni topluluğunun bu olaylardan etkinlenmediğini” belirtti. Levy İsrail’in 1915 olaylarının bir soykırım olduğuna inanmadığını vurguladı. BATI ŞERİA FARKLI Levy, son dönemde yaşanan olaylardan da sadece Gazze’de ki Filistinlilerin etkilendiğini belirterek “Batı Şeria’da yaşayan Filistinliler de var. Ancak onlara karşı herhangi bir önlem almıyoruz çünkü bölge barış içinde” dedi. Levy, Türk yetkililerinin açıklamalarını dikkatle izlediklerini ve Dışişleri Bakanlığı’nın cuma günü yaptığı açıklamayı oldukça dengeli bulduklarını kaydetti. “Başbakan Erdoğan’ın konuyla ilgili yaptığı açıklamanın kendilerini biraz endişelendirdiğini” söyleyen Levy, “Erdoğan ve İsrail Başbakanı Ehud Olmert arasında 45 dakika süren bir telefon görüşmesinde de karşılıklı olarak bu durumdan nasıl çıkış yolu bulunabileceğinin tartışıldığını” vurguladı. Levy, hem PKK hem de Hamas’ın terörist eylemlerde bulunduğunu da belirterek “Türkiye gibi İsrail’in de yurttaşlarını savunmaktan asla feragat etmeyeceğinin” altını çizdi. F Rusya’da Medvedev dönemi Devlet başkanlığı seçimlerini, Putin’in adayı Aleksandr Medvedev kazandı. Komünist Parti lideri, usulsüzlük iddiasıyla mahkemeye gideceklerini açıkladı. Putin, başbakan olmaya hazırlanıyor Dış Haberler Servisi Rusya’da yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde iki dönemdir devlet başkanlığı koltuğunda oturan Vladimir Putin’in desteklediği Başbakan Birinci Yardımcısı Aleksandr Medvedev zafer kazandı. Tüm Rusya Kamuoyu Araştırma Merkezi (VTsIOM) tarafından yapılan sandık başı yoklamasına göre yaklaşık 108 milyon kayıtlı seçmenin bulunduğu Rusya’da, 42 yaşındaki Medvedev oyların yüzde 70.01’ini aldı. Medvedev’i yüzde 17.2’lik oy oranıyla Gennady Züganov’un izlediği kaydedildi. Seçimde Medvedev, Komünist Parti lideri Züganov, aşırı milliyetçi Liberal Demokratik Parti lideri Vladimir Jirinovski ve Rusya Demokratik Parti lideri Andrey Bogdanov yarıştı. Züganov, oy kullanırken yaptığı açıklamada, devlet başkanlığı seçiminde birçok usulsüzlük yapıldığını söyledi. Muhalefet, seçim kampanyası boyunca sesini duyuramamaktan şikâyet ederek, iktidarı kendilerine baskı uygulamakla suçladı. Oy kullanma işlemi bittikten sonra yaptığı açıklamada elinde 200 kadar oy ihlali olduğuna dair bir liste bulunduğunu söyleyen Züganov, oy tahrifatı olduğu iddialarını dile getirerek “Mahkemeye gideceğiz” dedi. Ajanslar, Jirinovski’nin de seçim sonuçlarına itiraz edeceğini açıkladığını aktardı. Seçmenlerin, artan petrol ve gaz fiyatları nedeniyle tarihindeki en büyük ekonomik gelişmeyi yaşayan Rusya’da ekonomik istikrarın bozulmasını istemediği, bu nedenle oyların Medvedev’e yöneldiği belirtiliyor. Seçimleri, Batılı gözlemcilerin büyük çoğunluğu boykot etti, sadece Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) heyet gönderdi. Anayasa gereği üst üste en fazla iki dönem devlet başkanlığı görevinde bulunabileceği için yeniden aday olmayan Putin, Medvedev’in seçilmesi halinde başbakan olarak görev yapması yönündeki teklifini kabul edeceğini açıklamıştı. Oy verme işlemi sürerken Putin’le buluşup yemek yiyen Medvedev, sandıklar kapanmadan zaferini ilan etti. Putin ve Medvedev ilk sonuçların ardından Kızıl Meydan’da verilen konsere katılarak seçmenleri selamladılar. Medvedev taraftarları da sokaklarda kutlamalar yaptı. (AP) A LMAN BAKAN SCHAEUBLE: ‘Karikatürler tüm Avrupa’da yayımlansın’ alk avcılığının (demagojinin), halkı kandırmanın bir yolu da, madalyonun bir yüzünü olduğundan daha parlak gösterip, karanlık yüzünü saklamaktır. İhracat artışı, bu yaklaşımın, bu tutumun örneklerinden biridir. Sürekli ihracat artışından, başarıdan söz edilir; övünülür, övdürülür. Ancak madalyonun öbür yüzü ithalat artışından, ihracatın ithalatı karşılama oranından, dış ticaret açığından, toplam ihracatın hammadde ithalatını dahi karşılayabilip karşılayamadığından, ihracatın yarattığı net katma değerden pek söz edilmez. Madalyonun karanlık yüzünün karanlıkta kalması yeğlenir. 2001 sonrası dış ticaret rakamlarına dayanarak, ihracat başarısını irdeleyelim. Tabloda görüleceği gibi, cari USD değeri ile 20012007 döneminde ihracat yüzde 242 oranında artarak 100 milyar USD’yi aşmıştır ama, ithalat çok daha hızlı artışla, yüzde 311 oranında artışla yaklaşık 170 Dış Haberler Servisi Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble, Danimarka gazetelerinde yayımlanan ve “Hz. Muhammed’e hakaret içerdiği” gerekçesiyle Müslüman ülkelerde büyük tepki yaratan karikatürlerin “ifade özgürlüğüne destek” amacıyla tüm Avrupa gazetelerinde yayımlanması gerektiğini söyledi. Schaeuble, Alman Die Zeit gazetesine yaptığı açıklamada, tartışmalı karikatürlerin çizerlerinden birini hedef alan suikast girişiminin ortaya çıkarılmasının ardından 17 Danimarka gazetesinin ilk defa 2005’te yayımlanan karikatürlere sayfalarında tekrar yer vermesini saygıyla karşıladığını belirtti. Alman bakan, tüm Avrupa gazetelerinin “Biz de bu karikatürleri gereksiz bulduk, ancak basın özgürlüğü şiddete başvurmak için neden değildir” uyarısıyla birlikte karikatürleri basması gerektiğini savundu. Kıbrıs’ta ilk buluşma bu ay LEFKOŞA (AA) BM’nin Kıbrıs özel temsilcisi Michael Möller, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’ın bu ayın ikinci yarısında bir araya gelmelerinin beklendiğini söyledi. Möller, Rum kesiminde Hristofyas’la yaptığı görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Talat ve Hristofyas’ın adanın yeniden birleştirilmesi görüşmelerini nasıl başlatabileceklerini değerlendirmek üzere mart ayının ikinci yarısında bir araya gelebileceklerini belirtti. yıldan beri ilk kez Sosyalist, Komünist, Yeşiller Partileri ve Cumhuriyetçi Hareket yanlılarından oluşan Sol Birlik Paris’in yönetimini ele alıyordu. 2. Dünya Savaşı sonrasında sıkça “yönetmekten”, “sorumluluk almaktan korkmak” veya “yöneticilik” bilmemek ve hatta “beceriksizlik”le suçlanan sol, “devlet” içinde “devlet”, “cumhuriyet” içinde “cumhuriyet” Paris’te geçirdiği 7 yıllık iktidar deneyiminden alnının akıyla çıkmasını biliyordu. 57 yaşındaki sosyalist başkan Betrand Delanoë’nin başarı hanesine yazılan eylemlerin başında kamu yararına sağlanan yatırım ve altyapımı kazanımları geliyor. 30.000 sosyal konut, ağaç dikim seferberlikleri, Paris’i güneyden batıya çevreleyen yeni tramvay hattı ve genişletilen metro ağı, sıklaştırılan, saatleri çoğaltılan otobüs ve metro hizmetleri, yeni inşa edilen 376 kilometre bisiklet pisti, korumalı otobüs ve taksi yolları, 21 bin serbest bisiklet Velib’ uygulaması, “104 Aubervilliers”, “Maison des Métallos” gibi onlarca özgün ve yeni veya yenilenmiş kültür merkezi, belediye müzelerine bedava giriş ve benzeri girişimler Delanoë’ye yalnızca Parisliler nezdinde güven, saygı ve sempati kazandırmakla kalmadı. Kişilik önümüzdeki kasım ayında yapılacak Sosyalist Parti kongresinde de liderlik adayları arasına girdi. 19771995 arasında Paris belediye başkanlığı görevini üstlenen Jacques Chirac’ın 19952007 tarihlerinde Fransa’nın cumhurbaşkanı olduğu da henüz belleklerden çıkmadı. ??? Yedi yılda bir düzenlenen belediye seçimlerinin ilk turu bir kısmınız bu satırları okurken belirlenmiş olacak. Son kamuoyu yoklamaları ilk turda yüzde 43, ikinci turda yüzde 57 gibi rahat bir farkla Delanoë ve sol listesini şimdiden belediye başkanı ve meclisi ilan etmekten çekinmiyor. Baş rakibesi, iktidar partisi UMP listesinin ilk ismi 59 yaşındaki bayan Françoise de Panafieu’nün talihsizliği her şeyden önce kendi siyasi ailesi içindeki çekişmeler ve devlet başkanı Nicolas Sarkozy’nin son dönemlerde kendi kazdığı, kendi düştüğü vahim tuzak ve sorunlardan kaynaklanıyor. Sondajların kendisine ilk turda iyimser olasılıkla yüzde 33 şans tanıdığı Panafieu’nün, siyasi açıdan daha yakını ve Paris kamuoyunda yüzde 11’lik bir potansiyele sahip olduğu varsayılan merkez sağ hareket MoDem ile iki tur arasında anlaşması çok şüpheli. Paris’te son yıllarda gayri menkul fiyatlarındaki olağanüstü artışlar, hayat pahalılığının kent merkezinde banliyölere oranla daha hızlı yükselmesi Paris’i Paris kılan öğelerin azalmasını da beraberinde getirdi. Delanoë’nin sol başkan niteliği, Paris’in sosyolojik yapısında, sınıfsal dokusundaki değişimi engellemeye yetişmedi. Üstelik paradoksal bir gelişmeyle daha üst gelir gruplarının yerleştiği Paris’te seçmenler sola oy verir oldu. 27 Şubat’ta Betrand Delanoë için düzenlenen gecede konuşan bu sosyalist kişilik, yakın gelecek, bir sonraki dönem için verdiği sözlerin başına, “Daha demokratik bir Paris, semt konseyleri, daha köklü dayanışma” gibi amaçları koyuyordu. Dileğimiz Paris Komünü gibi eşsiz bir deneyime sahip Paris’in gelecekte çağına uygun yeni toplumsal ve siyasi tasarım ve projelere de öncülük edebilmesi.. ugur.hukum@gmail.com H YORUM ÖZTİN AKGÜÇ Hammadde Alımını Karşılayamayan İhracat milyar USD olmuştur. İthalatın ihracattan (eski unvanı DİE) dayanarak, sorunun yadaha hızlı artışı dış ticaret açığının aşırı genıtını verelim: nişlemesine yol açmıştır. 2001 yılı sonunTürkiye, 2001 yılında ihracatı ile hamda 10 milyar USD dolayında olan dış ticamadde ithalatını karşılayabilecek güçte ret açığı, 20012007 döneminde yüzde iken, 100 USD’lik ihracat için, yaklaşık 95 524 gibi dramatik bir artışla 63 milyar USD’lik hammadde ithalatı yapılırken; USD’ye yükselmiştir. Bu gelişmeler sonu2007 yılında 100 USD’lik ihracat için 115 cu ihracatın ithalatı karşılama oranı, USD’lik ithalat yapmak zorunda kalmıştır. 2001’de yüzde 75.7, 2002’de yaklaşık Gerçi 2007 yılındaki oran 2006 yılına göre yüzde 70.0 gibi, bizim gibi ülkeler için olahafifçe iyileşmiştir ama, o abartılı bir benğan sayılabilecek düzeylerde iken, 2007 zetme ile Türkiye’nin dış ticaret rakamları yılında yüzde 63’e gerilemiştir. Gerçi bu Nasrettin Hoca’nın ticaretine benzemekdüzey, oranın en düşük düzeye tedir. Türkiye’nin ihracatı büyük ölçüde indiği yüzde 61.3’e göre hafifçe yüksek olmasına DIŞ TİCARETTE GELİŞMELER HAMMADDE İTHALATIİHRACAT karşın, yine de çok kritik, (milyon USD) (Milyon USD) çok tehlikeli, olması gerekenden çok uzaktır. Yıllar İhracat İthalat Denge İhr./İth. (%) Yıllar İthalat İth./İhr. (%) Türkiye ihracatı ile ham2001 31.334 41.399 10.065 75.7 29.971 95.6 madde (ara malı dahil) it 2001 2002 36.059 51.553 15.494 68.9 36.903 105.2 halatını karşılayabiliyor 2002 2003 47.253 69.340 22.087 68.1 49.735 105.3 mu? Soruyu şu şekilde de 2003 2004 63.121 97.540 34.419 64.7 67.373 106.9 ortaya koyabiliriz. Türkiye 2004 100 USD’lik ihracat yapa 2005 2005 73.471 116.768 43.257 62.9 81.542 111.3 bilmek için ne kadar ham 2006 2006 85.530 139.571 54.041 61.3 99.605 116.5 madde (ara malı dahil) it 2007 2007 107.153 169.985 62.832 63.0 123.574 115.3 hal edilmektedir? TÜİK’e bazı alanlarda tümüyle denilebilir ithalata bağlıdır. Böyle bir yapıda, düşük kurun ihracatçıyı fazla rahatsız etmemesi gerekir. Evet, düşük kur, ihracatçıyı YTL olarak gelirden yoksun bırakmakla beraber; öte yandan düşük kur, yurtdışından hammadde alımı nedeniyle maliyeti de ucuzlatmaktadır. Düşük kur, yurtiçi katma değeri yüksek, girdilerini yurtiçinden sağlayan sanayi dallarını olumsuz etkilemektedir. Türkiye’nin dış ticaretinin yapısı, ekonomideki yapısal bozukluğu yansıtmaktadır. İhracatın yapısı, Türkiye’nin hammadde ithal ederek tüketim malı ihraç etmesi, hammadde ithalatı/ihracat oranının yüksekliği, bir yapısal bozukluğun giderek artmakta olduğunu göstermektedir. Türkiye’nin ara malı ve sermaye malı üretimine yönelmediği takdirde, bir yapısal bozukluğu giderme olanağı da yoktur. Türkiye, ekonomik büyümesi ile yakından ilgili stratejik ürünün bir bölümünü yurtiçinde üretmelidir. Dışa bu denli bağımlılık, hem ekonomik kalkınmayı engeller hem de siyasal alanda serbest hareket etmeyi. İhracat artışı hem ulusal gelirin hem de çalışma (istihdam) düzeyinin yükselmesi, yeni iş olanaklarının yaratılması, hatta teknolojinin ilerlemesi açısından istenir. Tümüyle ithalata bağlı ihracatın, ulusal geliri arttırma ve istihdam düzeyini yükseltme etkisi çok sınırlıdır. Sorun yalnız dış ticaret açığı değil, dış ticaretin yapısıdır. Katma değer ve istihdam yaratmayan, ithalata bağımlı bir ihracat artışı yararının sorgulanması gerekir. Türkiye kara para aklama merkezi Elçin POYRAZLAR WASHINGTON ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2008 yılı için yayımladığı “Uyuşturucu Kaçakçılığı ve Mali Suçlarla Mücadele Raporu”nda, Türkiye’nin, uyuşturucu kaçakçılığında önemli bir geçiş yolu olduğuna dikkat çekilerek ülkede kara para aklama faaliyetlerinin endişe verici boyutlarda olduğu belirtildi. Raporda Türkiye’nin Güneybatı Asya’dan Avrupa’ya giden uyuşturucu için önemli geçiş yolu olmasının yanı sıra uyuşturucu kaçakçıları ve satıcıları için de önemli bir merkez olduğuna işaret edildi. Raporda Türkiye’ye uyuşturucunun tamamının Afganistan’dan geldiği, bu uyuşturucu maddelerin Türkiye’nin doğusunda, İran sınırı yakınlarında arıtıldığı, daha sonra da Avrupa ve Rusya’ya ulaştırıldığı belirtildi. Büyük miktarlarda eroinin Balkanlar’dan geçerek Batı Avrupa’ya ulaştırılmasında İstanbul’un halen önemli bir geçiş noktası olduğu ifade edildi. Raporda Türkiye’de geçen yıl 9.2 ton eroin, 9.4 ton esrar, 569 kilo afyon ve 100 kilo kokainin güvenlik güçlerince ele geçirildiği bildirildi. KONOMİNİN YARISI KAYIT DIŞI Raporun mali suçlarla mücadele bölümünde Türkiye’nin Orta Asya, Kafkaslar, Ortadoğu ve Doğu Avrupa için önemli bir mali merkez olduğu ve ağırlıklı olarak uyuşturucu kaçakçılığına bağlı kara para aklama faaliyetleri bulunduğuna dikkat çekildi. Kara para aklamanın endişe verici boyutlarda olduğu ülkelerin bulunduğu listede ABD, İngiltere, Fransa, Yunanistan, Rusya, Kıbrıs ve İran’ın yanı sıra Türkiye de yer aldı. Raporda Türk ekonominin yüzde 40’ından fazlasının kayıt dışı olduğu tahmini ifade edildi. E
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle