Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 MART 2008 CUMA spor YASEMİN’İ ? Z I N I S I M R A S M I AN Veysel BALKAYA asemin Dalkılıç’ı hatırlar mısınız? Hani denizin altına dalıp dünya rekorlarıyla çıkmıştı. Türk sporcusunun en iyi temsilcilerinden biriydi. Modern Türk kadının en güçlü neferlerindendi... O bir dünya rekortmeniydi ve Türkiye’de her başarılı insanın olduğu gibi onu da rahat bırakmadılar. Dönemin federasyonları Yasemin’in rekorlarına engel olabilmek için elinden elini yaptı. Denizin metrelerce altında soluğunu tutabilme sabrı gösterebilecek kadar güçlü bir insanı; spordan koparıp Türkiye’den, dünyanın öbür ucuna gönderebilecek düzeyde neler yapılabileceğini siz düşünün. Masmavi sulara dalmaktan vazgeçmişti Yasemin… Yorgundu ve yıllarca ortalıkta görünmedi. Biz de Yasemin’i merak ettik. Böylesine başarılı bir sporcunun kısa bir süre içinde neden kaybolabileceğini araştırdık. Yasemin’i Miami’de bulduk… Kübalı eşi Rudi’yle Miami’de şarapevi açtığını ve Türkiye’ye büyük özlem duyduğunu öğrendik. Yasemin şu an profesyonel spor yaşamını bir kenarda tutuyor. Eşiyle birlikte şarapevinde ‘inzivaya çekilmiş’ durumda. Mavi sulara dalmayı çok özlemiş… Bu tutkusundan çok da Türkiye’yi… Telefonda sesimizi duyunca özlemini hemen anladık. Aradan geçen yıllar Yasemin’in yorgunluğunu biraz azaltmış ancak yerine kocaman bir Türkiye özlemi koymuş. Ancak Yasemin daha fazla dayanamadığını ve Türkiye’ye geri gelmeye karar verdiğini söyledi. İşte içinde başarı, hayal kırıklığı, özlem ve umut dolu bir söyleşi… Rekortmen bir sporcu olarak şarapevi açma fikrine nasıl karar verdiniz? Y.D.: Dalış rekorlarına ara verip sabit bir yerde olabileceğim, daha düzenli bir hayat temposuna geçmek istedim. Eşim ve antrenörüm Rudi aynı zamanda başarılı bir şef. Şarap da ikimizin de sahip olduğu bir tutku. Önce Türkiye’de Küba Latin yemekler ağırlıklı restoran ve şarapevi tarzında bir yer açmak istedik. Bu konuda geniş çaplı araştırma yaptık. Ancak bu tip bir iş açmak için gerekli şartlar, izinler ve uygulamaların, yani kısacası bürokrasinin Türkiye’de restoran işletme tecrübesi olmayan bizler için aşılması hemen hemen imkânsız boyutta olduğunu fark ettik. Sonrasında da işletmenin çok kolay olduğu ABD’de bu işi yapmaya karar verdik. Neden ABD’ye yerleşme kararı aldınız? Y.D.: Eşim onunla tanışmadan önce ABD’de Miami’de oturuyordu. Evlendiğimiz zaman burada bir ev almıştık, rekorlara hazırlandığım dönemde de spor olanaklarının daha rahat ve uygun olması nedeniyle Miami’de çok zaman geçiriyorduk. Hazırlıklarımın büyük kısmını burada yapıyordum. Restoran açma projemizi Türkiye’de gerçekleştiremeyince Miami’yi seçmemizin nedeni önceki bu bağlantılarım oldu. Geri dönme kararınızda neler etkili oldu? Y.D.: Zaten başlangıçta Türkiye’den ayrılmayı çok istememiştim. 3 yıl boyunca burada bir diğer hayalimizi gerçekleştirdik. Hem Türkiye’de olmayı özledim hem de daha önce içinde olduğumuz spor ve video prodüksiyon alanlarına dönmek istiyoruz. Bu konulardaki projelerimizle topluma bir şeyler katabileceğimizi inanıyoruz. Bunu da Türkiye’de gerçekleştireceğiz. ABD’de geçirdiğiniz sürede sporu özlediniz mi? Y.D.: Spor hayatımın çok önemli ve ayrılmaz bir parçası, hayatımın hiçbir noktasında ara vermem söz konusu bile olamaz. Son rekorumdan beri spora asla ara vermedim, her gün mutlaka en az 12 saat spor yapıyorum. Rekor dönemindeki gibi oldukça yakın bir formu korumaya devam ediyorum. Pek çok başarılı sporcu kariyerine son verip bir iş açıp aşırı kilo alıyor veya spor kariyeri süresince spor dışında hiçbir şey yapmıyor. Aşırılıktan hoşlanmayan hayatımda bir denge olmasını isteyen biriyim. Yoğun spor kariyerim süresince yeri geldiğinde güzel bir yemeğin, özel bir şarabın tadını çıkarabildiğim gibi bunun tam tersi bir yaşam tarzında da sporu asla aksatmıyor, formumu kaybetmemeye özen gösteriyorum. Serbest dalışta rekorlar kırdığınız dönemlerde hep federasyonun size karşı tutumundan şikayetçiydiniz. Bu durum nedeniyle mi spora ara verdiniz? Başarılarla dolu kariyerinize ara vermenizde küskünlük nedeni var mı? Y.D.: Profesyonel sporculuğa ara vermek bir anda aldığım karar olmadı. Pek farkında olmadan ortaya çıkan bir süreçti. Şimdi geriye baktığımda rekorları gerçekleştirmek için aşırı fazla savaş verdiğimi ve bundan çok yorulmuş olduğumu fark ediyorum. Beni bu konuda en çok tüketen faktörlerden biri federasyon tarafından ortaya çıkan engelleri aşmak için verdiğim savaştı. Ancak müthiş zor ve uzun bir antrenman temposunun ötesinde sponsor aramak, sponsoru bunun başarılı bir çalışma olacağına dair sonsuz eforlarla ikna etmek de yorucuydu. ABD’ye gitmenizin ardından federasyondan ne gibi mesajlar aldınız? Y.D.: ABD’ye gelmeden bir yıl önce federasyon yönetimi değişti, yönetim çok daha farklı ve ileri görüşlü bir ekibe geçti. Beraber yaşanan sorunları nasıl aşabileceğimizi görüştük, bana her tür desteği vereceklerini beyan ettiler ve bir daha dalış rekoru denemesi gerçekleştirdiğimde eski sorunları yaşamayacaktık. Ancak bu dönemden sonra yeniden bir rekor çalışmasına girme olanağım olmadı. C 19 Y Ayrılmaya karar verdiğinizde neleri arkanızda bıraktınız? Y.D.: Benim için en önemlisi ailemi geride bıraktım. Herkes ailesini sever ama ben ailemi bir yakın dost gibi görüyor, konuşmaktan bir şeyleri paylaşmaktan ayrı bir zevk alıyor, buna ihtiyaç duyuyorum. Müziğe de büyük ilgi duymam nedeniyle ünlü piyanist ablam Hande Dalkılıç’ın konserlerini kaçırıyor olmak beni ayrıca üzüyor. Diğer yandan kişilerin yeteneklerini keşfetmesi ve başarılı oldukları alanda çalışarak topluma katkıda bulunması gerektiğine inanıyorum. Türkiye’de rekortmen bir sporcu kimliğiyle ABD’deki şarapevi işleten Yasemin’in hayatları nasıldı? Y.D.: İkisinde de ortak olan bir şey büyük bir tutkum sonucu bir hedef belirlememdi. Bu hedefe ulaşmak için büyük uğraş vermiş olmamdı. Bu alanda da yapabileceğimin en iyisini yapmaya çalıştım, geniş çaplı bir eğitim aldım. Son 3 yıl boyunca binlerce şarap tadarak bu konuyu en ince detayına dek öğrenmeye çalıştım. Bu tecrübelerimi de kullanabilmek ve bu işe son verdiğimde de yine serbest dalış gibi hayatımda daima bir yeri olmasını dilerim. Diğer yandan hizmet sektörünün, müşteriyi memnun edebilme sanatının ne kadar zor, hata affetmez ve yorucu olduğunu gördüm. Gelecek için planlarınız nelerdir? Y.D.: Türkiye için çeşitli planlarım var ve bunlarla ilgili oldukça heyecanlıyım. Antrenörüm ve eşim Rudi spor fizyolojisi ve egzersiz konusunda çok geniş bir bilgi ve deneyime sahip. Rekorların getirdiği sportif alanda tanınma sonucu serbest dalıcılardan pek çok diğer dalda kendini geliştirmeye çalışan profesyonel sporculara, hatta bir film projesi için belli bir forma girmek isteyen aktörlere dek pek çok kişiden özel antrenörlük yapmamız için talepler aldık. Dünyada “personal trainer” yani kişisel antrenörlük diye bilinen bu konudaki çalışmalarımıza Türkiye’de devam etmek istiyoruz. Kişinin amacı ister kilo vermek ister daha güçlü hissetmek ister kas geliştirmek olsun bol egzersiz yapmak, hedefe ulaşmak için yeterli değil. Geçen yıl bir Hollywood aktörü film için belli forma girmek istediğini, 5 aydır yoğun antrenman yaptığını ve yapımcılar tarafından talep edilen forma giremediğini söyleyerek bizimle bağlantı kurdu. Kalan 2 aylık süresi için doğru antrenman programını belirleyip beraber çalışarak film için beklenen forma girmesini sağladık. Bir sporcu olarak beni çok memnun ve tatmin eden bu alanda çalışmak; bunu Türkiye’de yapmak istiyorum. İkinci planımız video prodüksiyon alanında... ‘Yeni projelerim var Türkiye’ye dönüyorum’ Eşim Rudi uzun zamandır ABD’de son yıllarda benim de ortak olduğum bir video prodüksiyon şirketine sahip. Kendisi ve ekibi tüm rekorlarım, pek çok diğer dünya rekortmenlerinin çekimlerini üstlenmiş, pek çok sualtı yapımında çalışmış ve hatta dünyada bir ilk olan 120 metrelik rekorumun canlı yayınlanmasını sağlamıştı. ABD’deki çalışmalarını da çok farklı, geniş olanaklar sağlayan çok yenilikçi bir çekim teknolojisini takip ederek ve ekipmanlarını kullanarak gerçekleştiriyor. Serbest dalış rekorları gerçekleştirdiğim dönemde menajerim olarak çalıştığım Hülya Sepken ve video prodüksiyon şirketi pH Yapım ile bir araya gelerek bu daldaki çeşitli projelerimizi hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Türkiye’de size yeterince sahip çıkıldığına inanıyor musunuz? Y.D.: Türk halkının gösterdiği ilgi, arkası gelmeyen emailler ile sokakta durdurarak aktardıkları çok içten duygular vardı. Gurur ve tebrik mesajları benim için her şeyden önemli. Bunlar bir Türk olmaktan onur duymamı sağlıyor. Ancak bir dönem dünyada en fazla tanınan Türk sporcu olmamı sağlayacak derecede rekorlarımın basın ve halk tarafından takip edilmiş olmasına karşın sponsor bulmakta zorlandım. Federasyon tarafından engellendim. Türkiye’de sponsorluk kavramının hâlâ çok eksik olduğunu ve büyük şirketlerin büyük projelerle ilgili çok muhafazakar hareket ettiğini gözlemledim. Şu an yeni rekorlar yapmamamın en büyük ve hatta tek nedeni bu. Bu açıdan şirketlerin bakış açısının farklı olmasını, dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi başarılı bir işbirliği olarak görüp değerlendirebilmelerini dilerdim.