Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 MART 2008 CUMA dış haberler PARİS’TEN UĞUR HÜKÜM Lefke Avrupa Üniversitesi’nde öğretim üyeleri sendikalı oldu, 3’ünün işine son verildi C ‘Kadınlar İktidara!’ ların da yüzde 50’sini onayını almak kaydıyla her aday birinci turda seçilebilir. Bu az rastlanır durumlar dışında ilk turda yüzde 10 oy alan tüm aday veya listeler ikinci tura katılabilir. Ancak pratiğin gösterdiği odur ki, iki tur arası tam bir pazarlık cennetidir ve ikinci tura “kanlı bıçaklı düşmanlar” dışında nadiren bir üçüncü veya dördüncü grup katılır. Adaylık beyanlarının valilik veya kaymakamlıklara bildirilmesinin zorunlu olduğu, nüfusları 3500’ün üstündeki 2906 beldede seçim yarışına resmen 8 bin 735 liste katılıyor. Bu listelerin resmi tanımla siyasi dağılımı yüzde 47 “sol”, yüzde 44 “sağ”, yüzde 4’ü yeni merkezi hareket “MoDem” ve yüzde 5’te “diğerleri” şeklinde. Yaklaşık 1200 aday alt sınır 18 yaşında. Üst sınır diye bir tanım yok. Ancak vesileyle en yaşlı erkek adayın 99, en yaşlı kadın adayın 98 yaşında olduklarını belirtip politikanın yaş sınırı tanımadığının altını çizelim. Yeter ki yürekler erkenden kararmasın, değil mi efendim? Yerel seçimlerdeki adaylardan 1204’ü bir önceki seçimlere, 2001’e oranla yüzde 21’lik bir artışla AB üyesi ülkelerden geliyor. AB’lilerin yüzde 32’si Portekizli, yüzde 16’sı İtalyan, yüzde 11’i Alman ve yine yüzde 11’i Belçikalı. Fransa’da bilinen resmi nüfusuyla 420 bine yaklaşan, ancak gerçek sayılarının 500 bini aştığı iddia edilen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ne kadarı Fransız veya çifte vatandaş kesin olarak bilinemiyor. İyimser ihtimalle 7080 binlik bu kesimden, yine çeşitli Türk kaynaklarının tahmini rakamlarına göre ilk kez 100 ile 150 arası aday seçim yarışına katılıyor. Öte yandan, belediye başkanlığı veya meclisi üyeliğine adaylar arasında Fillon hükümetinin tüm bakanları ve 451 de milletvekili de var. Zira Fransa’da iki hatta üç siyasi sorumluluğu engelleyen bir yasa yok. Konumuzun ana fikri “kadın”a dönmek gerekirse, 2008 seçimlerindeki adayların –“Tam Eşitlik” yasası gereği yüzde 48,9’u kadın ve bu rakam 2001’e oranla yüzde 9’luk bir artışı temsil ediyor. (*) Fakat eşitlik yasalarla kolaylaşan ancak asla kolaylıkla ulaşılamayan bir hedef. “Tam Eşitlik” yasasına karşın, örneğin 2001’de sandıktan çıkan 36 bin 782 başkandan yalnızca yüzde 10,9’u kadın. Merkezi Paris’i oluşturan 20 belediyeden sadece 3’nün başında kadın var. Dileğimiz bu kez kadınların sayı ve sorumluluklarını katlayarak büyütmeleri. Zira inancımız odur ki, kadınlar içeri ve dışarı açıldıkları, sosyal ve politik yaşama katılır ve görünür oldukları oranda o toplumun geleceği aydınlanacaktır. Haydi Kadınlar İktidara! (*) Tüm verdiğimiz rakamlar Fransız İçişleri Bakanlığı ve ulusal basın ajansı AFP’nin geçtiğimiz hafta içinde açıkladıkları resmi verilerdir. ugur.hukum@gmail.com 9 Öğretim üyelerine gözdağı Reşat AKAR LEFKOŞA Kuzey Kıbrıs’taki vakıf üniversitelerinden biri olan Lefke Avrupa Üniversitesi’nde, okul yönetimi ile öğretim görevlileri arasında ciddi sorunlar yaşanıyor. Okul yönetimini, keyfi kararlar almakla suçlayan ve kısa süreli sözleşmelerin gelecek güvencesi vermediğini belirten yaklaşık 50 öğretim görevlisi, Kuzey Kıbrıs’ın en örgütlü sendikalarından biri olan İş güvenceleri olmaması ve ağır çalışma koşulları nedeniyle, KKTC’deki Lefke Avrupa Üniversitesi’nin 50 öğretim üyesi sendikalaştı. Mütevelli heyetinden bağımsız hareket eden “üniversite yönetimi” ise sendikaya üye olanların sözleşmelerinin uzatılmayacağı tehditlerini savurarak hiçbir gerekçe göstermeksizin 3 öğretim üyesinin işine son verdi. Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası’na (KTOEÖS) üye oldu. Okul yönetimi ise bu harekete bir tepki olarak 3 öğretim görevlisinin işine son verdi. Anayasal hakkını kullanan ve sendika üyesi olan akademik personel üzerinde sindirme hareketi başlatan okul yönetimi, bölüm ve fakülteler düzeyinde toplantılar düzenleyerek sendika üyelerinin sözleşmelerinin uzatılmayacağı konusunda uyarılarda bulundu. Ardından İletişim Bilimleri Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Belkıs Ayhan Tarhan, hiçbir gerekçe gösterilmeden idari görevinden alındı. Bir gün sonra ise Prof. Dr. Erdal W. Post’un muhabiri ve fotoğrafçısı K.Irak operasyonunu ‘içeriden’ izlemiş ABD gazetesinin PKK kampı izlenimi Dış Haberler Servisi ABD’nin önde gelen gazetesi Washington Post, 2 elemanının, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Kuzey Irak’a yönelik kara harekâtı sırasında ve sonrasında terör örgütü PKK’nin kamplarından birinde derlediği haberi yayımladı. “Özel muhabir” Dlovan Brwari ve Washington Post fotoğrafçısı Andrea Bruce imzalı ve “Zap Vadisi” mahreçli haberde, gazetecilerin, Kuzey Irak’taki bölgesel Kürt yönetiminin engellemelerini aşarak bölgeye, dağlık arazide 8 saatlik yürüyüşten sonra ulaştığı kaydedildi. Yolculuk boyunca bombardımanlarda yıkılan köprülere ve parçalanmış kaya parçalarına rastladıklarını anlatan Brwari, çatışma ve bombardıman sesleri duyduklarını da belirtti. Ancak 5 gün geçirdikleri PKK kampının daha ilerisine gidemediklerinden, TSK’nin kara harekâtının sonuçlarını doğrulamanın mümkün olmadığını ifade eden gazeteci, terör örgütünün askeri kanat sorumlusu Bahoz Erdal kod adlı Feyman Hüseyin’in, “yalnızca 10 kayıp verdikleri, TSK’nin kaybının ise 120’den fazla olduğu” iddiasını aktardı. Erdal’ın cenaze töreni konuşmasından merikan gazetesi A Washington Post’un haberinde, TSK operasyonları sırasında ölen 5 PKK üyesinin cenaze töreninin ayrıntıları fotoğraflarla sunuldu. (Fotoğraf: Washington Post) ve PKK’lilerin dağlardaki yaşamından ayrıntıların yer verildiği haberde, “Taktikleri acımasız olabiliyor. Türk askerlerini vurmak için sınırı aşıyorlar ve Irak’a geri çekiliyorlar” denilerek örgütün Türkiye’ye eskisi kadar büyük tehdit oluşturmadığı yorumu yapıldı. Haberde ayrıca, PKK’nin bağımsız bir Kürt devleti istemediği, “Kürtçe eğitim, ulusal kimliğin tanınması” gibi talepler ileri sürdükleri, “ancak örgüt üyelerinin, mevcut yaşam tarzlarını sürdürme mücadelesi yürüttüklerinin hissedildiği” savunuldu. Türkan ve Doç. Dr. Filiz Seçim Tiryakioğlu’nun işine son verildi. Cumhuriyet’in, görüşüne başvurduğu bir öğretim görevlisi, sendikalaşma hareketini şöyle özetledi: “Üniversitede baskıcı ve keyfi, şeffaf olmayan bir yönetim vardır. Özellikle iş güvencesi olmayan ve ağır çalışma koşulları olan, hafta sonları bile çalışmaya zorlanan akademik personel sendikalaşma gereğini duymuştur. Sendika üyesi olan öğretim üyelerinin sayısı 50 civarındadır ve bu sayı her geçen gün artmaktadır. Sendika üyeleri, her gün kendilerinin de işine son verileceği düşüncesiyle çok tedirgin olmuşlardır. Çünkü sözleşme süresinden önce işine son verilen öğretim üyelerine herhangi bir gerekçe sunulmamaktadır. Mütevelli heyeti ile yönetilen üniversite olmasına rağmen, fesih ihbarnamesi adı altında gelen yazıda sadece ‘üniversite yönetimi’ denmektedir.” EKTÖR ÖĞRETİM ÜYELERİNİ ÖVMÜŞTÜ KKTC’deki 6 üniversiteden biri olan Lefke Avrupa Üniversitesi, 1989 yılında Kıbrıs Bilim Vakfı tarafından kuruldu. Mütevelli heyet tarafından yönetilen ve toplam 4 bine yakın öğrencisi olan üniversitede, Türk öğrencilerin sayısı 3 bin 300’ün üzerinde. Rektör Prof. Dr. Ali Rıza Büyükuslu, Kıbrıs Türk Ajansı’na yaptığı açıklamada, öğretim görevlilerinin kalitesinden övgüyle söz etmiş, bu öğretim görevlilerinin büyük bir çaba sonucunda adaya getirildiğini kaydetmişti. R Gates’in Ankara’da, Türkiye’nin füze kalkanına katılmasını da gündeme getirdiği açıklandı Washington’ın ‘kalkan’ baskısı Dış Haberler Servisi 2 hafta önce Ankara’ya gelen ABD Savunma Bakanı Robert Gates’in görüşmelerde yalnızca Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak harekâtına son vermesi konusunu değil, Amerikan ordusunun kurmak istediği Doğu Avrupa merkezli füze savunma sistemine Türkiye’yi dahil etme planını da gündeme getirdiği ortaya çıktı. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Geoff Morrell düzenlediği olağan basın toplantısında, Çek Cumhuriyeti ve Polonya’ya kurulması planlanan füze savunma sistemiyle ilgili sorularla karşılaştı. Her iki ülkeyle bu konudaki görüşmelerin ilerlediğini belirten Morrell, “Çek Cumhuriyeti’yle sonuca, Polonya’yla olduğumuzdan daha yakınız, ama her iki cephede çalışmayı sürdürüyoruz Ankara’da Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt ile görüşmelere katılan Pentagon Sözcüsü Morrell, Türkiye’ye radar istasyonu kurulmak istendiği haberlerini hatırlatmakla yetindi. ve anlaşma sağlayarak inşaata en kısa zamanda geçeceğimize inanıyoruz” diye konuştu. Polonya Başbakanı Donald Tusk, Beyaz Saray’da ABD Başkanı George W. Bush ile görüşmesinden sonra, “füze savunma sistemiyle Polonya ordusunun modernize edilmesi konularını tek bir paket içinde ele almakta anlaştıklarını” belirterek “Bush çok ikna ediciydi” dedi. Morrell, Türkiye’nin füze savunma sistemine dahil edileceğine dair iddiaların hatırlatılması üzerineyse, bu konunun, kendisinin de katıldığı Ankara’daki görüşmelerde gündeme geldiğini söyledi: “Konuşmaların odağındaki öncelikli konu sınır ötesi operasyondu ama füze savunma sistemi de konuşmalarda gündeme geldi; sadece Türk ordusuyla değil, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan ile de.” AYRINTI VERMEDİ Görüşmelerin içeriğiyle ilgili bir soru üzerineyse Morrell, “Sanırım bu nokta da ayrıntılara girmek istemeyiz” diye konuştu. ABD’li sözcü ayrıca, ABD’de “hiçbir yetkilinin, teröristlerle pazarlık yapılmasını önermediğini” savundu. Morrell, PKK terör örgütüyle değil, “eleman devşirdikleri Kürt toplumuna el uzatılmasını ve uzlaşılabilir olanlarla diğerlerinin ayrılmasını” istediklerini belirtti. Bazı haber ve yorumlarda, ABD’nin “İran’ın muhtemel balistik saldırılarını engelleme” gerekçesiyle kurmak istediği füze savunma sistemini, Türkiye’ye kurulacak bir radar istasyonu ve Azerbaycan’a kurulacak füze rampalarıyla genişletmek istediği belirtilmişti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Doğu Avrupa yerine Kafkaslar’da kurulacak bir savunma sistemini ortaklaşa gerçekleştirmeyi önermişti. ay arayla, iki pazar, yani 9 ve 16 Mart günleri Fransa’da bir kez daha seçim heyecanı yaşadık, yaşayacağız. İlk bakışta siyasi yanı daha hafif, toplumsal ve yerel boyutu daha ağır basan belediye seçimleri demokrasisini olgunlaştırmaya çalışan bir ülkede; geçmişin kalıntılarından halen çekinen, toplumun geleceğini sağlam, aydınlık köklerine dayandırmak isteyen yaklaşım ve anlayışla, her türlü gericiliği “hürriyet” kisvesine büründürmeğe çalışan pek “liberal” bakış ve zihniyetin bir kez daha mücadelesine tanık olmaktayız. Kadın öğesinin “Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik” üçgeninde alacağı somut yer, kazanacağı konum yarını kuracakların, kurmak iddiasındakileri belirlemekte turnusol kağıdı rolünü oynayacak. Kadın, 21’inci yüzyılda geçmişten çok öteye insanın, her türlü “cemiyet ve cemaat”in “Aşil topuğu” olma özelliğini sürdürecek. ??? Bu yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün hoş bir rastlantıyla neredeyse günü gününe Fransa yerel seçimleriyle aynı tarihe denk gelmesi, bütün siyasi parti ve ilgili sivil toplum örgütlerinde bir başka duyarlılık ve hareketlilik yarattı. Sosyalist Lionel Jospin başkanlığındaki çoğul sol hükümetin 6 Haziran 2000’de yürürlüğe koyduğu “Tam Eşitlik” (Parité) yasası tüm siyasal partileri, bağımsız listeleri her türde seçimde adaylarının en azından yarısını kadın atamaya zorluyordu. Teoride “mutlak hürriyet” ilkesine aykırı gibi gözükse de siyasal irade kadını toplumun en hassas ve hayati mercii, politik iktidarda öne çıkmaya zorluyordu. Biliyorsunuz, sakat ve zayıf çocukların yok edildiği Antik Yunan’ın Spartalı’larından günümüze insanoğlu epeyce yol kat etti! Her ne kadar, “Kadını mal, aşağı tür, ikincil cinsiyet, (en azından 3 çocuk doğuran) kuluçka makinası, cinsel nesne, zayıf özne, şeytanın dürtükçüsü algılamayı, hatta ‘gerekirse’ (!) taşlamayı, recm etmeyi şart, makbul, mazur gören dünya görüşleri ve inançları” gizli veya açık bir biçimde yeryüzünde halen hüküm sürse de, insanlığın öteki yarısı “kadın”, dönüşü olmayan bir yolda sesli veya sessiz, derinden veya yüzeyden toplumsal ilerlemesine devam edecektir. Taaa ki; erkeğin yerini alıncaya kadar değil, erkekle istisnasız her alanda birebir eşit oluncaya değin... Onun bakışı erkeğin bakışı kadar, onun tercihi erkeğin tercihi kadar belirleyici olana değin... ??? 27 milyon civarında Fransız ve asgari koşulları yerine getiren Avrupa Birlikli seçmen sandıklara davetli. Fransa’nın en küçük idari/siyasi birimini oluşturan 36 bin 683 “Commune” (Komün) temelinde Belediye meclis ve başkanları tümüyle yenilenecek. Seçimlere katılan 278 bin 582 adaydan, kütüklere kayıtlı seçmen sayısının yüzde 25’ini geçmek ve oy kullanan 11 Zapatero’yu Katalanlar ve Basklar zafere taşıdı Dış Haberler Servisi İspanya’da yasayı tek başına iktidar olmasına yetmepılan genel seçimleri kazanarak dört yıl diğinden koalisyon gündeme geliyor. daha iktidarda kalmayı garantileyen İsAncak Zapatero’nun tek parti hüküpanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez meti istediği belirtiliyor. PSOE geçen Zapatero, sonuçların ardından “Hatayasama döneminde daha az milletvekilarımı tekrarlamadan, diyalogla ve işline sahip olmasına rağmen Katalonbirliğiyle ülkeyi yöneteceğim” dedi. ya’daki aşırı milliyetçi Katalonya CumZapatero, lideri olduğu Sosyalist İşçi huriyetçi Solu’nun dışarıdan verdiği Partisi’nin (PSOE) Madrid’deki merdestekle tek başına ülkeyi yönetmeyi kez binası önünde düzenlenen kutlabaşarmıştı. Ancak özerk bölgelerin malarda partililere hitaben yaptığı komilliyetçi partileri, genel seçimler önnuşmada, ayrılıkçı cesinde PSOE veya ETA örgütü taraPP’ye dışarıdan destek fından öldürülen vermeyeceklerini ve Zapatero. sosyalist eski belehükümet içinde yer aldiye meclis üyesi mak istediklerini bilIsaias Carrasdirmişlerdi. co’dan da bahsedeSeçimde büyük yerek ETA’nın öldürnilgi alan komünist Birdüğü kişileri asla leşik Sol (IU) lideri unutmayacağını Gaspar Llamazares, söyledi. sorumluluğu kabul etSeçimleri kaybetiğini ve gelecek seçimden sağ görüşlü lerde partisinin başınHalk Partisi’nin da seçimlere katılmaya(PP) lideri Maricağını duyurdu. Bask ano Rajoy “Zapatero’ya telefon ettiğive Katalonya bölgelerinde halkın milni ve İspanya’nın iyiliği için şans dileliyetçilere verdiği desteğin azalması ve diğini” belirterek, ülke genelinde oylaIU ve ERC’nin oylarındaki düşüşün rını en fazla arttıran partinin PP olduPSOE’nin önünü açtığı ifade ediliyor. ğunu söyledi. Ülke genelindeki 17 özPSOE’nin ayrıca ETA’nın boykot çağerk yönetimde oyların büyük bölümürısının etkili olmadığı Bask bölgesinde nü alan PSOE, 350 sandalyeli meclisde oyların büyük bölümünü aldığı bete 169 milletvekili kazandı. Ancak bu lirtiliyor. konomide ayartıya (iğvaya), yanlış yönlendirilmeye, ufak çıkar hesaplarına kapılıp olaylara size takılmış, özür dilerim at gözlüğü ile bakmaya başladığınızda, çıkış yolu bulmanız, gerçekleri görmeniz zorlaşır, hatta tümüyle ortadan kalkar. Neoliberal politikalar, serbest pazar ekonomisi, özelleştirme ekonomide tabuların yıkılması gibi sloganlarla ne yazık ki ekonomimizin başına da çuval geçirilmiş, ekonomi dış güçlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin denetimine girmiş, AKP iktidarı ile güdüm altına girme perçinlenmiştir. Kişi başına ortalama yıllık gelir 7 bin USD’yi aştı övünmesinin, gelişmiş ülkelerde kişi başına ortalama gelirin 30 bin USD’nin üstünde olduğu gerçeği karşısında ne ölçüde başarı sayılması gerektiğini bir yana bırakarak, ekonomimizin sayısal olarak bir fotoğrafını çekmeye çalışayım. Türkiye’nin dış borcunun, 2007 yıl sonu kesin rakamları açıklanmamış olmakla beraber, iyimser olarak 250.0 milyar USD düzeyinde olduğu hesaplanmaktadır. İç borçlar, yalnız merkezi yönetimin borcu olarak 333.5 milyar YTL’ye ulaşmış; 2007 yılında yaklaşık olarak dış tica E YORUM ÖZTİN AKGÜÇ Ekonomide Ayartıya Kapılmak... mimiz var. Ekonominin önemli, gerektiğinde borç ödemede, istihdam yaratmada kullanılabilecek tesisleri, yabancılara ve/veya onların yerli ortaklarına satılmış durumda. Finans sektörü hemen hemen yabancı denetimine geçmiş, bankacılık sektöründe yabancı payı yüzde 50’ye yaklaşmış, İMKB’de yabancı payı yüzde 70 düzeyine ulaşmıştır. Ortada pembe değil, insanın içine kasvet bastıran bir ekonomik tablo var. Bu tabloya karşı Türkiye ekonomisi ne kazanmıştır? Yeni dolar milyarderleri... AKP döneminde dolar milyarderlerinin sayısı en azından katlanmıştır. “Yeşil sermaye” olarak nitelendirilen sermaye gruplarına doğrudan ya da dolaylı biçimde destek sürdükçe gelecek yıllarda da USD milyarder sayımızın artış göstereceğine kuşku yoktur. Ekonomideki gelişmeler, daha kö ret açığı 62 milyar USD, cari işlemler açığı 38 milyar USD, bütçe açığı da (özelleştirme hasılatının bir bölümünün, sermaye geliri olarak gösterilmesine karşın) 14.0 milyar YTL olmuştur. Resmi açık, işsizlik oranı, işgücüne katılma oranı yüzde 46.9’a kadar gerilemiş olmasına karşın yüzde 10.0’u aşmıştır. İşgücüne katılma oranının düşmesi ya da düşük gösterilmesi, nüfus artışına karşın işgücünün azalması gibi çelişkili bir sonuç doğurmaktadır. TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre, kurumsal olmayan sivil nüfus 759 bin kişi artmış olmasına karşın işgücü 283 bin kişi, istihdam da 368 bin kişi azalmıştır. İstihdam yaratamayan, açıkları büyüyen, iç ve dış borçları sürekli artan, büyüme hızı sağlıklı olmayan dünyada gelişmekte olan ekonomilerin büyüme hızının altında kalan, yapısal bozuklukları olan bir ekono tüsü vatandaşta bir kanıksama, teslimiyetçi, olup bittiyi kabul etme duygusu yaratmıştır. “Ne yapalım borçluyuz, güçsüz durumdayız, pazarlık gücümüz dahi yok” duygu ya da düşüncesini yaratmıştır. Hükümetlerle iyi geçinerek zaman zaman eleştiri tehdidi ile göz korkutarak teşvik, ihale, özelleştirme, içten bilgi alma, özel yasal düzenleme, tebliğ, kararname gibi yollar ile kamu aleyhine haksız mal varlığı edinmiş olanlar, ayartılarını, halkı kandırmayı sürdürmekte, kontrolleri altındaki medyadan bu amaçla yararlanmaktadırlar. Türkiye’de ekonomik ve siyasal alanlardaki kısırdöngüleri kısabilmek için en azından iki şey yapabiliriz. İlki, ekonomik gidişi, yolun sonunu halka anlatabiliriz, verileri ortaya koyabiliriz. İkincisi, politikacıların, bazı sermaye gruplarının, medyanın, dış odakların aldatmalarına, yanlış yönlendirmelerine karşı uyarabiliriz. Ekonomimizin başına geçirilen çuvalın kader olmadığını, gayretle, özveri ile çıkış yoluna ulaşabileceğimizi anlatmaya çalışabiliriz. Başarı şansı çok yüksek olmayabilir. Ancak uyarma, yol gösterme çabası herhalde susmaktan, kadere razı olmaktan, başına gelen düşünsün yaklaşımından daha yararlıdır.