Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 Yöntem değişikliğiyle ekonomiye pembe rötuş yapan AKP, rakamları zorlayarak hedefleri tutturma telaşında C ekonomi İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER 14 MART 2008 CUMA TÜİK’le hedefler tutar (!) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Daha önce düzenli olarak tarım rakamlarını yukarı doğru güncelleyen ve bu sayede gayri safi milli hasıla (GSMH) rakamlarının yüksek çıkmasını sağlayan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) uzun süredir üstünde çalıştığı milli gelir revizyonunu da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “2013’te kişi başına 10 bin dolar gelir seviyesine ulaşacağız” hedefine yaklaşacak şekilde yükseltti. TÜİK’in yaptığı revize hesaplamayla kişi başına gelir 7 bin 500 dolara yükselerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 2013 yılı için hedeflediği ve kişi başına gelir 5 bin 480 dolarken olanaksız gözüken 10 bin dolar hedefine 2 bin dolarlık sıçrayışla yaklaştı. Eve Dönüş... rında, Irak işgali dahil dünyada insan hakları ihlalleri, savaş suçlarında suç ortaklığında başı çekmiş; İngiltere’de kadın işsizliği, kazanılmış hakların gaspı, ev eksenli kadın emeği sömürüsünde patlama yaşanmış... Kadın bakışı ile kadın haklarının gelişmesinin en etkin araçlarından biri sayılan, toplumsal yaşamın her alanında kadının katılımını yükseltme, kotalarla yol açma sloganını, en başarılı İran molla rejimi kullandı; üniversitelere uygulanan yüzde 65 kadın kotası ile dünya ölçeğinde bir rekor kırılırken, İran rejimi tüm siyasal atılımlarında kadınların gücünü en iyi kullanan ülke oldu. Kadını erkekle eşit insan düzeyine çıkarmadan, ayrı bir yaratık olarak, tümden erkeklerden ayırdığı bir toplumsal yaşam düzenlemesi içinde, kapatarak, erkeğe daha bir köle yaparak, cezalandırarak tabii ki... Dünyada en acımasız emperyal politikaların gündeme getirilişinde de kadınlar vitrinde; emperyal işgal gücünün vitrininde Rice var. Dünya tekel örgütlenmelerinin karar çarklarında, piyasaları belirleyen düzenler içinde hızla kadın sayısı artıyor. Terör örgütlerinde, intihar komandocularının en öndekileri de dahil, kadınlar önde. O kadar ki kadınların, çocukların ölmesi, öne atılmaları ile siyasal savaşım sürdürülüyor, gücüne güç katılıyor... Oysa dünya ülkeler nüfusunun bütünü içinde olup bitenlere bakıldığında, kadınların siyasal, örgütsel katılımlarda büyük başarı kaydettikleri varsayılan ülkeler de dahil, her yerde kitlesel hak kaybettikleri sonucu ortaya çıkıyor. Dünyanın her yerinde kadın emeği ucuzlarken, sömürüsü, işsiz kalmaları katlanmış. Savaşların, yoksullaşma, yoksunlaşmanın bedellerini çok daha ağır öder olmuşlar. Elbette kadına yönelik şiddet, töre cinayetleri, kadınların eğitim, sağlık haklarından yararlanmamaları, yoksullaşma, yoksunlaşmalarında patlama yaşanmakta... Kadın gücünü, dinamiğini keşfetmiş, çok iyi kullanan ılımlı İslam, Fethullah tarikat hareketleri, AKP iktidarları geri duracak değillerdi ya.. Türban bayrak yapılmış, yüz binlerce kadın ücretli daha işini kaybediyor, ikinci sınıf insan rolüne, sömürülmeye, geriye püskürtülüyorlar. Sosyal güvenlik yasasındaki kadına özel hak gasplarının, türban üzerinden savaş ilanlarının, türbanlı eşler üzerinden iktidar kadrolaşmalarının, Erdoğan’ın her kadından üç çocuk buyurmasının.. toplumsal geriye gidiş uçurumunda, kadın üzerinden siyasette, hepsinin altında yatan tek gerçek bu... Başbakan Erdoğan’ın 10 bin dolarlık kişi başına gelir hedefine, bir gecede 2 bin 500 dolar zenginleştiren TÜİK rakamlarıyla bir adım daha yaklaşıldı. Hesaplama yönteminde yapılan değişiklikle cari açık, bütçe açığı, kamu borcu gibi Türkiye ekonomisinin en zayıf noktaları da sorun olmaktan çıktı. Hesaplamalara göre yapılan değişiklikle, bütçe açığının ulusal gelire oranı yüzde 2.1’den yüzde 1.7’ye, cari açığınki yüzde 7.6’dan yüzde 5.5 seviyesine, kamu borcunun oranı ise yüzde 55’ten yüzde 45’e indirilmiş oldu. ÜİK’İN İLK VUKUATI DEĞİL ? TÜİK, Ocak 2007’de enflasyon endeksinde değişiklik yaptı. Buna karşın 444 ürünle yaptığı enflasyon hesabına martta; hiçbir açıklama yapmadan, üç kalem daha ekledi. Böylece kalem sayısı 447 oldu. ? TÜİK’in eklediği kalemler, fiyatların yüzde 55 düştüğü şehirlerarası, yüzde 57.1 düştüğü milletlerarası ve yüzde 15.6 düştüğü sabitten cep telefonuyla konuşma ücretleri olunca, ciddi biçimde artan haberleşme rakamlarına karşın mart ayında TÜFE artışı yüzde 0.92’de kaldı. Değişiklik yapılmasa TÜFE oranı T enflasyon patikası üst limitinin üstüne çıkacaktı. ? TÜİK verilerine göre, 2006 Aralık’ta 11.5 milyar dolar olarak açıklanan toplam ithalat rakamı 2007 Temmuz’unda 13.8 milyar dolar olarak revize edildi. ? TÜİK’in 2005 için gelir dağılımında kullandığı Türkiye’nin toplam geliri 255 milyar YTL iken, 2005 GSMH rakamına göre bölüşülen gelir 409 milyar YTL olmuştu. ? TÜİK’in gelir dağılımı anketine göre, en yoksul yüzde 5’lik kesimde yer alan 336 bin kişinin aylık ortalama geliri 50 YTL iken, en zengin yüzde 5’lik nüfusta yaşayanların aylık ortalama geliri ise sadece 1063 YTL olarak hesaplanmıştı. AKP, oy kaybı yaşayacağı endişesiyle reform yasa tasarısını yerel seçim sonrasına bırakıyor Sosyal güvenlik takıyyesi AKP, 7. gözden geçirmenin koşulları arasında sayılan Sosyal Güvenlik Tasarısı’nı TBMM Genel Kurulu gündemine alarak IMF’ye ‘sözümüzü tutuyoruz’ mesajı verip, yürürlük tarihini 2009 Mart ayı olarak belirleyecek. Emine KAPLAN ANKARA AKP hükümeti, Anayasa Mahkemesi’nin bazı maddelerini iptal etmesinin ardından daha önce yürürlüğünü 3 kez ertelediği Genel Sağlık Sigortası ve Sosyal Sigortalar Yasası’nı, bu kez de oy kaybı endişesiyle yerel seçim sonrasına bırakmayı Vekillerin maaş ısrarı planlıyor. 7. gözden geçirmenin koşulları arasında sayılan Genel Sağlık Sigortası ve Sosyal Sigortalar Yasası’nda değişiklik öngören yasa tasarısının Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilmesini IMF’ye “kriterler yerine getiriliyor” diye sunmayı planlayan AKP, tasarıyı TBMM Genel Kurulu’nda bekleterek ya da yürürlüğünü 2009 yılına bırakarak yerel seçimlerde oy Bu arada milletvekilleri, emekli maaşlarında artış yapılması önerisinden vazgeçmiyor. Tasarıyla, milletvekillerinin sağlık hizmetlerinde katkı payı ödemesine ilişkin mevcut düzenleme korunurken; milletvekilleri, artış olmasa bile emekli maaşlarının cumhurbaşkanının emekli maaşına endekslenmesini istiyor. Tasarıyla ilgil olarak TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanvekili Altan Karapaşaoğlu, “Milletvekilleri için de böyle bir düzenleme yapılmalı. Biz emekli maaşları artsın demiyoruz, ama belli bir kritere bağlanmalı. Mevcut emekli maaşlarındaki miktar korunarak maaşlar cumhurbaşkanının emekli maaşına endekslenebilir” diye konuştu. kaybını önlemeyi düşünüyor. Genel Sağlık Sigortası ve Sosyal Sigortalar Yasası’na yine erteleme yolu gözüktü. AKP hükümeti, sendika ve meslek örgütlerinin çalışanların büyük hak kayıplarına uğraması nedeniyle sert biçimde eleştirdiği Genel Sağlık Sigortası ve Sosyal Sigortalar Yasası’nın yürürlüğünü daha önce 3 kez ertelemişti. Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçeleri doğrultusunda yasada değişiklikler öngören yasa tasarısı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. Ancak hükümet, tasarının görüşmelerini TBMM Genel Kurulu gündeminde bekleterek yerel seçim sonrasına bırakmak istiyor. Bu durumda 1 Haziran’da yürürlüğe girecek olan Genel Sağlık Sigortası ve Sosyal Sigortalar Yasası’nın yürürlüğünün bir başka yasa tasarısı içine konulacak bir düzenlemeyle ertelenmesi gündeme gelecek. IMF’nin 7. gözden geçirmenin koşulları arasında sayılan tasarının yasalaşması için ısrarcı olması durumunda ise TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmelerin tamamlanması, ancak yasanın yürürlüğünün 2009 yılı Mart ayı sonrasına bırakılması seçeneği üzerinde de duruluyor. AKP hükümeti, tasarının Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilmesini IMF’ye “kriterler yerine getiriliyor” olarak sunmak istiyor. AKP, tasarının emekli maaşlarında düşüş öngörmesi, sağlık hizmetlerinde yurttaşlardan katkı payı alınacak olması nedeniyle muhalefet partilerinin yerel seçimde hükümet aleyhinde propaganda malzemesi olarak kullanmasından endişe ediyor. ana göre hemen her örgütlenmenin bir şeyler yapmaya çalıştığı bu yılın 8 Mart’ı, kadınların sorunlarına ilginin arttığı görüntüsünün aksine, kadın haklarında geriye adım atılışının belgelenmesi niteliğindeydi. Herkesin kadın haklarından söz etmesi, kadın haklarının özümsenmesi, kendi ideolojik bakış açısı ile de olsa kadın sorunlarına çözüm üretme içerikli değildi. Siyasetten çok medyatik geçerli bir gündemin, kadın duyarlılığının keşfedilmesi bağlantılı, kadın üzerinden siyaset yapılması anlamındaydı. Kadın, hele de hakları algılaması, belki de insanlık tarihinde olmadığı kadar ağır, haklarının gasp edilmesi içerikli kullanılmıştı... Kadın üzerinden siyasetin en çok yapıldığı, ancak kadın haklarında ülkemiz ve dünyada geriye püskürtmenin yaşandığı bir dönemin içindeyiz. Kadın hakları duyarlılığının yeniden gündeme geldiği, kadın örgütlenmelerinin öne çıktığı 1980’ler sonrası yaşanan çok önemli gelişmeler, kazanımlara karşın, bugün çok daha geriye bir noktaya itilmiş konumdayız. Olabilir mi? Oldu bile... 1980’lerde asla bir rastlantı olmaksızın, iki kutuplu dünyadan tek kutuplu dünyaya geçiş, ideolojisiz, küreselleşme, yeni dünya sömürü çarklarının işleyişi bağlantılı, kadın hakları çok sıcak bir sorun olarak gündeme geldi. O ölçekte de en feminist hareketlerden kadınların kimlikleri ile örgütlenmelerinin düşünülmediği alanlara uzanan, kadın duyarlılığı, gücünün kullanılması süreci yaşandı... Batı dünyası, demokrasilerinde liberal politikaların ağır basması, sosyal devlet projelerinin rafa kaldırılması bağlantılı, kadın, vitrinde siyaset değişiminin mucizesi olarak bilerek ya da bilinmeden pazarlandı. Kimliklerini kaybeden sol partiler, sendikal, sol örgütlenmeler kadın dinamiğini kullanarak güç toplamaya bakarlarken, sağ parti ve örgütlenmeler her tür kimlik ayrımcılığının öne çıktığı bir süreçte kadın gücü ve dinamiğinden daha bir kazançlı çıkmanın yolunu bulacaklardı... ??? Parti programları, iktidar icraatları ile sola, emek haklarına, sosyal devlete sırt çeviren sol partiler, vitrinde kadın kimliği, kadınerkek eşitliği, kendi geçmişlerine, varlık nedenlerine daha bir kolay ihanet etmenin yolunu buldular... Çarpıcı örneklerden biri; İngiltere’de İşçi Partisi, sendikalarla olan örgütsel bağını kesmiş, sendikalı işçi sayısının 8 milyondan 4 milyona düşmesinde önemli katkıda bulunmuş; Blair kadını vitrinde kullanarak estirdiği yeni sol rüzgârla B soner?cumhuriyet.com.tr Aksoy’un medya şirketleri satışa çıkıyor yle anlaşılıyor ki 5 Kasım 2007’de Washington’da kabaca bir hat çizildi. ABD, kendi üretip geliştirdiği PKK’ye karşı bir dizginleme işine girecekti. Türkiye’ye sınır ötesi “sınırlı harekât için” izin verecekti. AKP hükümeti, PKK’nin biraz hırpalanması karşılığında Talabani ve Barzani ile siyasi ve iktisadi işbirliğini ileri götürecekti. Türk kamuoyunda ABD’ye karşı olan (yüzde 90) oranı böylece biraz geri çekilecekti. Ankara BOP’a, hükümeti ve askeri ile biraz daha bağlanmış olacaktı. ABD, “AKP, Talabani (Bağdat), Barzani (Erbil) ve PKK (DTP) dörtgeni içinde” istediği amaçlar doğrultusunda ilerliyor. Geri çekilme sabahı olan 22 Şubat Cuma günü Cumhuriyet’te çıkan yazımda, “sınırlı askeri harekât karşılığında Kürdistan projesinde siyasi ilerleme sağlayacaklarını” madde madde anlattım. Talabani’nin Ankara’ya, hem de Çankaya’ya gelişi ile 5 Kasım 2007’nin ikinci adımı da atıldı. PKK’nin TSK tarafından askeri olarak biraz yıpratılması karşılığında, Kürdistan projesinde ABD siyasi ilerleme sağladı. AKP, ABD ile hangi konularda anlaştı? Ne Meclis ne de kamuoyu biliyor. Talabani (Bağdat) ve Barzani (Erbil) ile yakınlaşarak yeni bir zemin hazırlıyor. Talabani, Barzani ve PKK bir bütünün ayrılmaz parçalarıdır. Onları birleştiren dış güç ABD ve AB’dir. Talaba Ekonomi Servisi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF), Erol Aksoy Grubu ile 9 Mayıs 2006’da imzaladığı protokol çerçevesinde grubun medya organlarını satışa çıkardığı kaydedildi. TMSF’den yapılan yazılı açıklamada, protokol hükümleri çerçevesinde Erol Aksoy Grubu’nun mal, hak ve varlıklarından Cine 5 TV, Supersport TV, Radyo Tek, Radyo 5, Radyo Cool, Gala TV, Radyo Nostalji, Show Radyo, Viva TV ile Viva Radyo’nun ticari ve iktisadi bütünlük olarak satılacağı belirtildi. Açıklamada, son teklif alma tarihinin 21 Mart 2008 olduğu aktarıldı. KESK TARAFINDAN YAPILAN ARAŞTIRMA İşsizlik oranı yüzde 16 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından yapılan araştırmada, “iş bulma umudu olmayan, işe başlamaya hazır olup iş aramayanlar da dahil edildiğinde işsizlik oranının yüzde 16 olduğu’’ hesaplandı. KESKAR’ın araştırmasında, kamuda uygulanan sıkı mali politikaların işsizlik oranlarını olumsuz etkilediği belirtildi. İş bulma umudu olmayan, işe başlamaya hazır olup iş aramayanlar da dahil edildiğinde toplam işgücünün 25 milyonu aştığı hesaplanan araştırmada, toplam işsiz s ayısının da 4.2 milyona çıktığı ifade edildi. Kamudaki sıkı mali politikalarla işsize iş olanağı yaratmak bir yana, mevcut iş olanaklarının da azaltıldığı belirtilen araştırmada, personel sayısında kısıntıya gidildiği, bunun da hizmetlerinin niteliğini düşürdüğü vurgulandı. Ö BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI AKPErbilBağdat Hattı… nü feda etme karşılığında” AKP’den Talabani ve Barzani ile işbirliği güvencesi aldı. 5) Geniş bir reform ve teröriste af paketi için güvence sağlandı. Hatta, Washington’a bazı taahhütlerde bulunulduğu ve bir “reform paketi sunulduğu” ortaya çıktı. 6) Amerika “Türk kamuoyunda rahatladı”. 7) TürkKürt federasyonunu kamuoyunda tartışacak bir altyapının temelleri atıldı. Kimi yazarlar hemen işe koyuldular. ABD ve AB çevreleri, “siyasal çözüm taleplerini” sunmaya başladılar. 8) Siyasal çözüm adı altında, bireysel haklar yerine, “toplumsal haklar” gündeme getiriliyor. 9) Ve en önemlisi, asker ile CHP ve MHP’nin arası açıldı. ABD, AKP ve DTP açısından bundan iyi bir beklenti olur mu? AKP ile liberaller çatışmaya başlamıştı; bugün, asker ile Meclis’teki muhalefet karşı karşıya getirildi. ABD 5 Kasım’da kurguladığı oyunu adım adım sürdürüyor. Gates, “eski bir CIA başkanı olarak” çok başarılı bir oyun sergiledi. ni’nin Çankaya’da onurlandırılması, Bağdat, Erbil, PKK (DTP) ve Washington çevreleri tarafından olumlu karşılandı. AKP alıştıra alıştıra, ABD’nin BOP’taki ilk Kürdistan adımını resmen atmış oldu. Olayın sonuçlarını geniş bir pencereden değerlendirmek gerekir. Son birkaç haftanın “askeri operasyon karesine” sıkıştığımız zaman tuzağa düşeriz, bir şey anlaşılmaz. 5 Kasım 2007’den sonra neler oldu? Kimler ne elde ettiler? 1)Türkiye’de AKP hükümeti kamuoyuna, “Meclis’te karar aldık, siyasi irade gösterdik, PKK’yi inine kadar izledik ve gerekeni yaptık” diyerek başarı kazanmış oldu. 2) TSK, en zor kış koşullarında, kısa süre için de olsa, başarılı bir kara harekâtını, “ABD’nin de bilgi desteği ile” başardı. 3) PKK’nin Irak’ın iç kesimlerine rahatlıkla kaçırılan ve saklanan geniş kesimi dışında kalan 250 dolayındaki terörist etkisiz hale getirildi. 4) ABD, “PKK’nin küçük bir bölümü Kazananlar; ABD, AKP ve DTP. Kaybedenler ise, Türkiye’nin geri kalanı. İşin en ilginç yanı, “tuzağa düşenler, yerdeki mayınları göre göre üzerine bastılar”. ABD ve AB’nin Büyük Ortadoğu Projesi AKP’nin de desteği ile adım adım yürütülüyor. Projeye Şanghay İşbirliği Örgütü üyeleri karşı çıkıyorlar. Rusya, Çin ve Hindistan önlemler alıyorlar. Bölgemizde Türkiye, İran ve komşu Arap ülkeleri projenin hedef ülkeleri arasındalar. Türkiye ve Irak’ta, “ABD’nin desteği ile” işbaşına gelen yönetimler BOP’un bir parçası olmuşlar. En çelişkili ülke Türkiye. Görünürde, biçimsel bir demokrasi var. Açık bir rejim, her şey yazılıyor, çiziliyor, söyleniyor. Ama uygulamalar Türk halkının değil, bölgeyi sömüren Batı emperyalizminin işine yarıyor. Dinci ve sermayeci oligarşi işbaşında ve onların denetiminde. Sistem, “dinci ve büyük sermaye oligarşisi tarafından” kilitlenmiş durumda. (*) Emperyalizme karşı Türkiye’nin tarafında durması gereken örgütler ve kurumlar birbirlerine düşmüşler. İnsanın kendi kendine yumruk atması gibi bir şey… Türkiye bu kaostan çıkmak zorunda. Kendimizle ve emperyalizmle yüzleşmek zorundayız… (*) Avrupa’yla Derin Bağlar, Truva, 2007 www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali ATRADIUS TÜRKİYE’DE Kriz endişesi artıyor Ekonomi Servisi Merkezi Hollanda’da bulunan ve kredi sigortasıyla kredi risklerinin yönetimi konusunda faaliyet gösteren Atradius, Türkiye’de faaliyete başladı. Atradius, Türkiye şubesini açmadan önce 200 şirket arasında bir anket çalışması yaptı. Ankete göre şirketlerin yüzde 7080’i dünyada son zamanlarda duyulan ve ABD’de başlayan kredi krizi ile ilgili konulardan haberdar ve bu konunun kendilerini de olumsuz yönde etkileyebileceğini düşünüyor. Şirketlerin yüzde 78’i kredi riskleri nedeniyle satış yapmak konusunda zorluklarla karşılaşabileceklerini ifade ediyor. Sonuçları değerlendiren Atradius’un başkanı Isidoro Unda, “Bu sonuçlar Türkiye’deki firmaların tedarikçi riskleriyle karşılaşacaklarını göstermektedir” dedi. Dünyada 460 milyar dolarlık işlemi sigortalayan Atradius, 52 milyon şirketle ilgili finansal bilgilere de sahip. 40 ülkede faaliyet gösteren Atradius, bir günde 22 milyon işlem yapıyor.