29 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Akademisyenlerin hazırladığı ve AKP’nin ‘sır’ gibi sakladığı anayasa taslağını açıklıyoruz C haberler 14 EYLÜL 2007 CUMA Laikliğe AKP tanımı Murat KIŞLALI/Emine KAPLAN ANKARA Cumhuriyet, Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ergün Özbudun başkanlığındaki akademisyenler tarafından hazırlanan ve AKP’nin “sır” gibi sakladığı anayasa taslağını açıklıyor. Anayasanın “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” maddelerinin değiştirilmesi önerilen taslakta, laiklik AKP’nin yaklaşımına uygun olarak “Din ve vicdan hürriyetine sahip olan bireylerin bu hürriyeti kullanarak kendi inanç dünyalarını belirleme ve onun gereklerine göre yaşama konusunda güvence sağlayan bir ilkedir” biçiminde yeniden tanımlanıyor. Temel hak ve özgürlüklerin “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, laik cumhuriyetin gereklerine göre” sınırlandırılabileceği hükmü ise kaldırılıyor. Cumhuriyet, akademisyenlerin hazırladığı anayasa taslağını ele geçirdi. Taslakta, gerekçeleriyle şu öneriler yer alıyor: Anayasanın değiştirilmesi bile önerilemeyecek ilk 3 maddesinde değişiklik önerildi. 1. madde “Türkiye Devleti bir cumhuriyettir” biçiminde aynen korunurken, 2. madde, “Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına dayanan, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” biçiminde düzenlendi. Mevcut anayasanın 2. maddesinde yer alan “toplumun huzuru ve milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde” ifadeleri metinden çıkarıldı. Maddenin gerekçesinde, bu ifadelerin “anayasanın değiştirilemezliği belirtilen cumhuriyetin nitelikleri arasında olmayıp soyut ve sübjektif yorumlara elverişli bulunması” nedeniyle çıkarılmasının önerildiği kaydedildi. TANIMI AKP’nin üzerinde çalıştığı, akademisyenlerin hazırladığı anayasa taslağında, laiklik “Din ve vicdan hürriyetine sahip olan bireylerin bu hürriyeti kullanarak kendi inanç dünyalarını belirleme ve onun gereklerine göre yaşama konusunda güvence sağlayan bir ilkedir” biçiminde yeniden tanımlanıyor. Temel hak ve özgürlüklerin “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, laik Cumhuriyetin gereklerine göre” kısıtlanabileceği hükmü kaldırılıyor biçiminde kullanılamaz” hükmü önerildi. ? Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin “cumhuriyetin temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması” amacıyla sınırlanabileceğine ilişkin hüküm metinden çıkarıldı. VATANDAŞLIĞA YENİ TANIM ? Anayasanın “vatandaşlık” başlıklı maddesinde 3 ayrı seçenek sunuldu. Birinci seçenekte, “Devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır”, ikinci seçenekte “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese din ve ırk farkı gözetilmeksizin Türk denir”, üçüncü seçenekte ise “Vatandaşlık temel bir haktır. Kanunun öngördüğü esaslara uygun olarak bu statüyü kazanan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır” hükmü önerildi. Birinci seçeneğin gerekçesinde, “Bu formül, vatandaşlığın ırk temelli ve dışlayıcı şekilde tanımlandığı yönündeki itirazları da giderecektir” denirken ikinci seçeneğin gerekçesinde, “Anayasal vatandaşlık temelinde farklı etnik, dilsel ve dinsel özelliklere sahip kişilerin kendilerini devletin eşit vatandaşları olarak görmesini sağlamak amacıyla 1924 Anayasası’ndaki vatandaşlık tanımına dönmenin isabetli olacağı düşünülmüştür” denildi. TÜRBAN ÖNERİSİ ? Anayasanın “eğitim ve öğretim hakkı” başlıklı maddesi yeniden düzenlenirken eğitim ve öğretimin “Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda” yapılacağı ilkesi kaldırılıyor. Bu maddeye türban yasağının kaldırılmasıyla ilgili 2 seçenekli öneri getirildi. Birinci seçenekte, “Kılık ve kıyafetinden dolayı hiç kimse yükseköğrenim hakkından mahrum bırakılamaz” denirken ikinci seçenekte “yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir” hükmü önerildi. İLLETVEKİLİ DOKUNULMAZLIĞI AKP’YE GÖRE LAİKLİK Taslağın “cumhuriyetin nitelikleri” başlıklı 2. maddesinin gerekçesinde, laiklik yeniden tanımlandı. Laiklik ilkesinin Türkiye’de siyaseten ve hukuken en çok tartışılan kavramlardan biri olduğu dile getirilen gerekçede, şu görüşe yer verildi: “Kavramsal olarak laikliğin biri devlete, diğeri birey ve topluma hitap eden iki boyutu vardır. Devlete bakan yönüyle laiklik, din kurallarının yönetimde gerek kanun koyarken gerekse uygularken belirleyici olmaması anlamına gelmektedir. Diğer yandan laiklik, devletin de din kurallarını değiştirmeye ve yorumlamaya kalkışmasını engelleyen bir ilkedir. Laikliğin bireye yönelik yüzünde ise din ve vicdan hürriyeti vardır. Ancak burada da muhatap devlettir. Devletin tüm dini inanışlar karşısında eşit mesafede durarak herkesin inançlarına uygun şekilde yaşaması için gerekli ortamı sağlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Laiklik, din ve vicdan hürriyetine sahip olan bireylerin bu hürriyeti kullanarak kendi inanç dünyalarını belirleme ve onun gereklerine göre yaşama konusunda güvence sağlayan bir ilkedir.” Anayasanın “devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti” başlıklı, yine anayasanın değiştirilmesi önerilemeyecek maddeleri arasında sayılan 3. maddesinde de değişiklik önerildi. Mevcut maddedeki “Dili Türkçedir” ifadesi yerine “Resmi dili Türkçedir” ifadesi getirildi. Devletin temel amaç ve görevleri arasından “Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak” çıkarıldı. Maddenin gerekçesinde, “1982 Anayasası’nın 5. maddesi, bu anayasanın bireyi değil devleti esas alan otoriter ruhunu yansıtmaktadır. Oysa anayasa, düzene hürriyetçi ve demokratik bir içerik kazandırmak için, devletin temel amacının bireyi ve onun haklarını korumak olduğu özellikle vurgulanmalıdır” denildi. “Egemenlik” başlıklı maddede, “Türk milleti, egemenliğini anayasanın koyduğu kurallara göre, yetkili organları eliyle kullanır” hükmü, “Türk milleti, egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yasama, yürütme ve yargı organları eliyle kullanır. Milletlerarası ve milletlerüstü kuruluşlara üyelikten kaynaklanan kısıtlamalar saklıdır” biçiminde değiştiriliyor. Maddenin gerekçesinde, “Bazı bürokratik kurumların kendilerini millet adına egemenlik kullanan yetkili organ olarak görmeleri ve buradan hareketle yasama ve yürütme erklerinin alanına giren konulara müdahale etmeleri bu tür bir sarahati zorunlu kılmıştır” denildi. M ? Milletvekili dokunulmazlığı konusunda iki seçenek getirildi. Birinci seçenekte, mevcut anayasadaki hükmün aynen korunması, ikinci seçenekte ise ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlarda suçüstü hali ile zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, hileli iflas, kaçakçılık, ihaleye fesat karıştırma ve edimin ifasına fesat karıştırma suçlarından dolayı milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması önerildi. Milletvekilleri, hakkındaki suçlamalardan dolayı dokunulmazlığının kaldırılmasını isteyebilecek. UMHURBAŞKANININ YETKİLERİNE TIRPAN C kanunları adeta zamana karşı yarışarak kabul edebilmesi mümkün gözükmemektedir” dendi. YARGI DENETİMİNE SINIRLAMA Anayasanın “yargı denetimi” başlıklı maddesi, “Yargı yetkisi ve görevi Türk milleti adına, bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır ve yerine getirilir” biçiminde düzenleniyor. Maddenin gerekçesinde, “Bu değişikliğin amacı, hukuku uygunluk denetiminin yerindelik denetimine dönüşmesini önlemektir” görüşü dile getirildi. KADINA POZİTİF AYRIMCILIK Anayasanın “eşitlik” başlıklı maddesinde, “Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi özel surette korunmayı gerektiren kesimler için alınan tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz” hükmü önerildi. Anayasanın “temel hak ve hürriyetlerin niteliği” başlıklı maddesinde yer alan “Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder” hükmünün metinden çıkarılması istendi. Maddenin gerekçesinde, “Haklar ve ödevler farklı kategorilerdir. Birincisinin kullanılması, her zaman ikincisinin yerine getirilmesine bağlanamaz” denildi. Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasını öngören maddede yer alan “laik cumhuriyetin gereklerine” ifadesi çıkarıldı. YASAMA YETKİSİ DEVREDİLİYOR Taslağa göre, yasama yetkisi TBMM tarafından kullanılacak ve bu yetki devredilemeyecek. Ancak kanun hükmünde kararnamelere ilişkin hükümler saklı olacak. Maddenin gerekçesinde, “Türkiye’nin içinde bulunduğu demokratikleşme süreci, pek çok kanuni düzenlemenin, tekrar gözden geçirilmesini de gerektiren bir başka faktördür. Gene aynı çerçevede AB’ye üyelik sürecinin gerektirdiği uyum kanunlarının süratle çıkarılması ihtiyacı da yoğun bir yasama faaliyetini gerektirmektedir. Bakanlar Kurulu’na kıyasla çok daha yavaş bir çalışma temposuna sahip olan yasama organının, bu ihtiyaçları giderecek ? Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamamasını düzenleyen maddede ise seçenekli öneriler sunuldu. Birinci seçenekte, “Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz” hükmünün çıkarılması önerildi. İkinci seçenekte mevcut anayasadaki maddenin aynen korunması öngörüldü. ? “Kişisel bilgilerin korunması” başlıklı yeni bir madde önerildi. Madde, “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel bilgi ve verilerin korunması hakkına sahiptir. Bu bilgiler, ancak kişinin açık rızasına veya kanunla öngörülen meşru bir sebebe dayalı olarak kullanılabilir. Herkes, kendisi hakkında toplanmış olan veya kayıtlarda yer alan bilgilere erişme, bunlarda düzeltme yaptırma ve bu bilgilerin amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenme hakkına sahiptir” hükmünü öngörüyor. ? Taslakta, yerleşme ve seyahat özgürlüğünün sınırlandırılması kapsamına “genel sağlığı korumak” kriteri eklendi. ÖZGÜRLÜK TARİKATLARA SONSUZ ? Taslakta, anayasanın “din ve vicdan hürriyeti” başlıklı maddesinde köklü değişiklikler önerildi. Buna göre, herkes din ve inanç hürriyetine sahip olacak. Bu hak, tek başına veya topluca, alenen veya özel olarak ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama ve bunları değiştirebilme hürriyetini de içerecek. İbadet, dini ayin ve törenlerin, “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde yapılamayacağı”na ilişkin hüküm metinden çıkarıldı. ? Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi, zorunlu dersler arasından çıkarılırken “Devlet, eğitim ve öğretim alanındaki görevlerini yerine getirirken eğitim ve öğretimin ana ve babanın dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını isteme hakkına riayet eder. Din eğitim ve öğretimi, kişinin kendisinin, küçüklerin ise kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır” hükmü önerildi. Taslakta, bu konuda seçenekli öneriler sunuldu. ? Laikliğin güvencesi olarak nitelendirilen anayasanın “din ve vicdan hürriyeti” başlıklı maddenin “kimse devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma ve siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz” fıkrasıyla ilgili 3 ayrı seçenek getirildi. İlk seçenekte, söz konusu hükmün aynen korunması önerilirken ikinci seçenekte “din ve inanç hürriyeti, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini din kurallarına dayandırmaya yönelik eylemler biçiminde kullanılamaz” denirken üçüncü seçenekte “din ve inanç hürriyeti anayasal düzeni din kurallarına dayandırmaya yönelik eylemler ? Cumhurbaşkanının yasaları, 15 gün inceleme süresinin ardından iade edebilecek. İlgili yasanın TBMM’de aynen kabul edilmesi durumunda cumhurbaşkanı 3 gün içinde yayımlayacak. Cumhurbaşkanının 15 gün içinde geri göndermediği veya yayımlamadığı yasalar, Meclis başkanı tarafından yayımlanacak. ? Cumhurbaşkanı, sadece Genelkurmay Başkanı, vali ve büyükelçileri atayabilecek. Bunların dışında hangi kararnamelerin cumhurbaşkanınca imzalanacağı yasayla düzenlenecek. ? Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) yapısını düzenleyen maddeyle ilgili iki seçenek sunuldu. Birinci seçenekte, cumhurbaşkanının kurul üyeliğinden çıkarılması ve başbakanın kurula başkanlık etmesi, ikinci seçenekte ise cumhurbaşkanının başkanlığında toplantıların yapılması önerildi. ? Rektörler, öğretim üyeleri arasında 5 yıllığına seçilecek. Taslakta, YÖK korundu, ancak yetkileri daraltıldı. YÖK’ün yetkisi koordinasyon ve planlama ile sınırlandırılacak. YÖK Başkanı, YÖK Genel Kurulu üyeleri arasından ve üyelerin oyuyla seçilecek. ? Anayasa Mahkemesi, 17 üyeden oluşacak. TBMM, en az üçü anayasa hukuku, kamu hukuku veya siyaset bilimi alanında çalışan öğretim üyeleri arasından olmak üzere 8 üyeyi seçecek. Üyelerden 4’ü Yargıtay, 4’ü Danıştay, 1’i de Sayıştay genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından gizli oyla seçilecek. Mahkeme, anayasa değişikliklerinde iptale ve siyasi parti davalarında kapatmaya üye tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla karar verebilecek. Cumhurbaşkanı ve TBMM üye tamsayısının en az onda biri oranındaki milletvekili (55), Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açabilecek. YÜCE DİVAN’A YENİ YAPI ? Yüce Divan, Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanı’nın başkanlığında, Yargıtay Ceza Genel Kurulu üyeleri arasından seçilecek 5 üye ile Anayasa Mahkemesi’nin kendi üyeleri arasından seçeceği 5 üye olmak üzere 11 üyeden oluşacak. Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Bakanlar Kurulu üyeleri, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları ile yüksek yargı organı başkan ve üyeleri Yüce Divan’da yargılanacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle