Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 EYLÜL 2007 CUMA bilim/vaziyet Üstün sporcuları diğerinden farklı kılan süper genler var mı? mediğini ortaya koyuyor. Erkekler yaşlandıkça da benzer bir sürece tanık olunuyor: Erbezlerinin normal koşullarda gonadotropin düzeyini sınırlayan hormonları üretme hızı düşüyor. Ancak bu süreç genç ve hareketli bir insanda meydana geldiğinde, kaslar bol miktarda yağlı asit tüketerek bundan bir enerji kaynağı olarak yararlanabiliyorlar. Eylül. 27 yıl önce “Amerika’nın oğlanları”nın darbe yaptığı ve anayasayı ilga ettiği gün. Kimdi bunlar? Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren’den başkasını kaç kişi anımsıyor? Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun’un adını kaç kişi bir çırpıda söyleyebilir? Unutulup gittiler. Ama geride Amerikalıların ağzından “bizim oğlanlar” tanımlamasını bıraktılar. Onlar, “Amerika’nın oğlanları” olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki kanlı ve kirli bir sayfada yerlerini aldılar. Aradan 27 yıl geçti. Bugüne geldik. Bugün, “Amerika’nın yeni Yağmur Ekim C Oğlanlar oğlanları” yine işbaşında değil mi? 27 yıl önce asker oğlanlar tarafından ilga edilip değiştirilen anayasa, bu kez sivil oğlanlar tarafından yeni baştan hazırlanmıyor mu? 27 yıl önce Amerika’nın oğlanları Kenan Evren ve arkadaşları tarafından Türkiye’ye giydirilen “Türkİslam Sentezi”, bir süre sonra Amerika’nın başka bir oğlanı Turgut Özal tarafından “liberal” kalıba oturtulmamış mıydı? Şimdi, o kalıp “demokrasicilik” oyunu içinde yeni oğlanlar tarafından yeniden şekillendiriliyor. Değişen dünya koşullarında, emperyalizmin yeni beklentilerine göre “Türkİslam Sentezi”nden “Ilımlı İslam İslamcı basın “Gül Devri” başlattı... Gerçek, “Cilalı Baş Devri” olmasın! 17 AKP’ye yeni açılım: Anayasayı Kaldırma Partisi 12 26 YAŞ DORUK Bu tür hormon değişimleri erkeklerde dayanıklılık düzeyinin 26 yaş dolaylarında neden doruk noktaya ulaştığına da açıklık kazandırabilir. Armstrong'u öteki tüm çağdaşlarından ayıran bir başka unsur da, glikojen metabolizmasının bir yan ürünü olan, laktik asit düzeyi. Coyle, yaptığı ölçümler sonucunda Armstrong'un kaslarındaki laktik asit düzeyinin deneye katılan öteki bisikletçilerden çok daha düşük olduğunu gördü. Kısa bir süre öncesine dek, laktik asit, ya da laktatın, kaslarda yorgunluk ya da kramplara neden olduğuna inanılmaktaydı. Gelgelelim elde edilen son kanıtlar giderek bu maddenin, gerektiği gibi kullanıldığında, bir enerji kaynağı olabileceğini ortaya koyuyor. Bireyin laktik asidi daha verimli bir biçimde kullanmasına olanak tanıyan gen değişkeleri henüz tam olarak bilinmemekle birlikte, atletik performansı etkileyebilecek kimi başka gen adayları giderek su yüzüne çıkıyor. Bu genlerden en çok bilineni, kısaca ACE adıyla anılan ve kan basıncını düzenleyen, anjiyotensin dönüştürücü enzim. Nasıl olduğu tam olarak bilinmese de, bu enzimin hücrelerde oksijenin verimli biçimde kullanılmasını etkilediğine Sentezi”ne geçilmek isteniyor. 27 yıl sonra bakıyorsunuz ki bir yandan 12 Eylül mağduru hızlı sosyalistler küreselleşmeyi enternasyonalizmin yerine koyup emperyalizmin hizmetine çoktan girmiş, öte yandan “İslamcılar” şeytan saydıkları Amerika’yı melekleştirmiş ve “Türkİslamcı”lar da ılımlaşıp bir kez daha Amerika’nın oğlanı olmayı kabullenmiş. Amerika’nın bütün oğlanları omuz omuza çalışıyor! Demokrasi adı altında çok partili sistemle 57 yıl önce sürülmeye başlanan tarlaya son 27 yıldır ekilen tohumların hasat zamanı artık gelmiş! Hedef, lime lime ettikleri Türkiye Cumhuriyeti ile Atatürk ilke ve devrimleri arasındaki son bağları koparmak. Amerika’nın oğlanları koparacaklarını sanıyorlar... Bu ülke İngiliz sicimiyle asılmaya razı oğlanlar bile gördü; şimdiki oğlanlar ne ki! Rita URGAN ilim dergisi New Scientist'te 28 Temmus sayısında yayımlanan araştırmaya göre, hayranlık uyandıran pek çok sporcuyu, üstün insan kılan sadece iyi bir beden yapısı, yüksek çalışma temposu ve iyi bir beslenme rejimi değil. Olağanüstü rekorlar kıran bu yüksek başarımlı sporcular bunu nasıl başarabiliyor? Kimileri, akılalmaz düzeyde bir yetenek sergileyen sporcuların bu başarıyı dopinge borçlu olduklarını öne sürse de, bunun çok daha doğal bir açıklaması olabilir mi? Mesela genler gibi? Bir olasılık, kimilerinin doğuştan üstün oldukları olabilir. Eğitim ve zihinsel güdülerin bunda büyük bir payı olduğuna hiç kuşku yok. Ancak, en üst düzeyde yarışmacı bir güce sahip olmanın gizi genlerimizde yatıyor olabilir. Bu durum salt uzun bacaklara ve güçlü kaslara sahip olmaktan ibaret değil. Görünüşe bakılırsa, üstün yeteneğe sahip tüm kalburüstü atletlerin ortak tek özellikleri enerji üreten inanılmaz etkinlikteki hücresel düzenekleri. Böylesi bir üstünlüğe sahip olmanın da bir bedeli olabilir. İnsana üst düzeyde bir dayanma gücünü kazandıran genler pekala bir lanete de dönüşebilirler. Araştırmacılar bu tür genlere sahip olup düzenli alıştırma yapmayan kişilerde obezlik, şeker hastalığı ve kansere yakalanma olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya koydular. Oysa, spor yapmaktan hoşlanıp bu genlere sahip olmayanlar için böyle bir olumsuzluk söz konusu değil. Kimi araştırmacılar insanları geçici olarak adeta üstün insana dönüştüren ek çözüm ve yöntemler geliştiriyorlar. yattığına inanıyor. ÖZELLİKLER NE? Wisconsin Üniversitesi endokrinoloji uzmanlarından Craig Atwood, Armstrong'un durumuyla ilgili olarak tartışmalı bir görüş ortaya atıyor ve onun erbezlerinden biri alındıktan sonra üstün düzeyde bir sporcuya dönüştüğüne dikkat çekiyor. Atwood ameliyat sonucunda hormon düzeylerinde metabolizmasını etkileyecek birtakım değişiklikler meydana gelmiş olabileceğine inanıyor. B BU FİZİKSEL Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Kaygı Sedat Memili: “Sahip olamadıklarımız için kaygılandıkça, elde tuttuklarımızın sevincini anlayamayız.” Ele geçirme ARİHTEN bildiğimiz kadarı ile yeni anayasaların genellikle toplumdaki büyük altüst oluşlardan yani “devrim”lerden sonra yapılığını anımsatıyor Bülent Esinoğlu ve şöyle diyor: “Seçmenin oyları, yönetmek için yetmez. Yönetmek için kuvvet gerekir. Kuvvet devletin örgütlü gücüdür. Devletin bu örgütlü gücüne ‘devletin ideolojik aygıtı’ da denir. Devletin ideolojik aygıtları ordu, güvenlik kuvvetleri, yasalar, gelenekler, hukuk ve toplumu yeniden üretmek için eğitimdir. Ordu, nizamı sağlamak ve toplumu yeniden üretmek için ‘zor’ kullanma yetkisi olan temel ideolojik aygıttır. İktidar kavgası bu ideolojik aygıtları ele geçirmek için yapılır. Devirenler devrilenlerin ideolojisini devam ettirmezler. Zaten iktidar kavgası sürerken ideolojik kavga da devam eder. İçinde yaşadığımız yıllarda Türkiye’de bir devrim olmadı. Hatta mevcut çağdaş yaşamın da gerisinde talepler olduğuna göre yeni bir anayasa değişikliği ihtiyacı nereden kaynaklanıyor? Seçimlerde işbirlikçi sermaye, tarikatlar ve bölücü, İslamcı, Kürt dayanışmasının başarılı olduğu doğru. Devletin bütün T BEDENİN ENERJİ ÜRETİMİ Bir sporcunun üst düzeyde dayanıklı olması için bedeninin enerji üretiminde son derece etkili olması gerekiyor. Bunun temelinde de kandaki oksijen düzeyleri yatıyor. Hücreler iki biçimde enerji üretiyor. Hızlı güç üretimi için oksijensiz solunum adıyla bilinen bir süreçten geçerek oksijen olmadan karbonhidratlar yakılıyor. Laktik asit üreten ve pek de verimli olmayan bu süreç kasların yorulmasına yol açıyor. Ancak bu tür solunum kısa mesafe koşucuları ve halterciler için önemli bir enerji kaynağı oluşturuyor. Hücreler genelde aerobik solunum olarak bilinen, oksijen ile glükoz ya da yağlardan yararlanan daha yavaş bir süreç uyguluyor. Olağanüstü bir dayanma gücü sergileyen atletler enerjilerinin büyük bir bölümünü bu yöntemle üretiyorlar. Bedenin oksijeni kaslara taşıdığı ve yakıtı enerjiye dönüştürmek için kullandığı en yüksek hıza, VO2 max adı veriliyor. Bu değer, bedenin kilo başına düşen oksijen yoğunluğunu gösteriyor. Sağlıklı bir erkekte ortalama VO2 max değeri 40 ile 50 ml/kg/dak arasında değişiyor ve bu değer uzun süreli bir eğitim sonrasında 6065'e kadar çıkabiliyor. Tour de France'da tüm zamanların rekorunu elinde tutan Lance Armstrong için bu değer 83,8 iken, Kış Olimpiyatları'nda bugüne dek en çok altın madalyayı kazanan Norveçli kayakçı Bjorn Daehlie'de 96'yı buluyor. Teksas Üniversitesi İnsan Performans Laboratuvarı'ndan Edward Coyle, son derece uyuşuk bir yaşam sürdürmesi durumunda bile, Armstrong'un VO2 max değerinin 60'ın altına düşmeyeceğini savunuyor ve üstün yeteneğin ardında eğitimin dışında birtakım unsurların Beden yakıt olarak yağ ve glükozdan yararlanır. Az miktarlarda glükoz kaslarda glikojen olarak depolanır ve bu madde her bir oksijen molekülünde çok daha fazla enerji üretir. Ne var ki, glikojen miktarı sınırlıdır. Bu da, sporcunun besin alımını sürdürmediğinde, yarış sırasında tüm glikojenini tüketerek bitkin düşmesi anlamına gelir. Atwood'a göre, ameliyat sonrasında yaşadığı hormonal değişiklikler nedeniyle Armstrong eskisinden daha fazla yağ yakmaya başladı. Erbezi alınan ve sporcu olmayan kişiler üzerinde yapılan araştırmalar da, ameliyat sonrasında gonadotropinler adı verilen ve yağ metabolizmasını hızlandırdığı bilinen hormonların düzeyinde bir artış olurken, kas yapıcı bir hormon olan testosteron düzeyinde herhangi bir değişiklik meydana gelinanılıyor. Bu genin II olarak bilinen bir türüne dayanıklılık düzeyi yüksek atletlerde çok daha yoğun olarak rastlandığı, DD olarak bilinen bir başka türünün de futbol ya da kısa mesafe koşusu gibi ani hız ataklarının önemli olduğu sporlarda performansı arttırdığı belirtiliyor. ideolojik aygıtlarını tam olarak ele geçiremediler ki buna uygun bir anayasa yapsınlar. İttifak yaparak ele geçirdikleri sadece siyasi iktidarın bir parçası. Batı destekli irticanın ideolojisi dindir, yani ortaçağ ideolojisi. Batı destekli bölücülerin ideolojisi Kürt milliyetçiliğidir. İşbirlikçi sermayenin ideolojisi ise işçi sınıfının üzerine tam hâkimiyet kurmaktır. Baktığımızda siyasi iktidarı ele geçiren bu ittifakın ortak bir ideolojisi yoktur. Ortak ideolojileri yoktur. Ortak düşmanları vardır. Ortak düşmanları da tektir. Ordu ve onun ideolojisi Kemalizm. Başka bir deyişle devletin ideolojik aygıtları içinde ‘zor kullanmayı sağlayan’ orduyu ele geçirmek. Bunu kazanmaları için büyük bir savaştan geçmeleri gerekiyor. Bunu başarabileceklerine ihtimal veriyorum. Yeni anayasa diye özelleştirmeyi yani yabancılaştırmayı kolaylaştıracak hükümler getirebilirler. Bir de eğitimde yani toplumu yeniden üretmede sermayenin taleplerine uygun değişiklikler yapabilirler. Onu da arkalarına dış güçleri yani Amerikan ordusunu ve Avrupa Birliği’ni alarak yürütürler. Daha fazlası için iç savaş gerekir; bunu da yapamazlar!” Bölücü Akif Kökçe: “Teröre karşı durmak bölücülük oldu. BOP demokrasisine göre bölücülük yapmamak için bölücülere karşı çıkmayın!” Pamuklu Mesut Başaldı: “Orhan Pamuk’a göre Türkiye’deki aşırı sağcılar laikmiş. Aşırı solcular da dinci!” Ciğerpare Hasan Baş: “Kurban olduğum ABD, sen nelere kadirsin; düşman ikiliyi canciğere döndürüverdin!” Örtü Gülhan Elmas: “Ulus devleti yıkmanın adı ‘ılımlı İslam’ olduğuna göre ülkenin elden çıkmasının örtüsü de ‘başörtüsü’ olacak demektir!” İşkence Gülay Baytaş: “Türkiye’de işkence yok diyenler ellerine sağlık karnelerini alıp hastanelere gitsinler!” SPORCU SEÇERKEN Pennington Biyomedikal Araştırma Merkezi'nden Claude Bouchard,”Ciddi etkiler yaratan çok az sayıda gen söz konusu olsaydı, deneyler çok değerli bulguları da gün yüzüne çıkartabilirdi. Oysa, katkısı %34 arasında değişen bir yığın gen üzerinde çalışıyoruz,” diyor. Bu görüşe katılan Sydney Üniversitesi'nden Kathryn North da, sonuçta seçkin atletik soy türünü etkileyen 50 kadar gen olabileceğine dikkat çekiyor. Genler bedenin form sağlayıcı sporlara ne denli tepki verdiklerini gibi unsurlar üzerinde de etkili olabilirler. Özellikle iki genin bireyin dakikada pompaladığı kan miktarını idmanla arttırma becerisini etkilediğine inanılıyor. Bu genlerden biri, kasın çekilmesiyle ilintili olan titin geni. Ötekisi de, molekülleri hücre içinde taşıyan kinesin 5B geni. Durum böyle olunca, antrenörlerin eğitecekleri spor adaylarını genetik yapılarına bakarak mı seçmeleri gerekiyor? Bu soruya şimdilik kesin bir yanıt verilemiyor. Araştırmacılar kusursuz bir bedene sahip olmanın yanı sıra, en iyi antrenörler tarafından çalıştırılıp, en etkin beslenme ve sağlık uzmanları tarafından desteklenmenin bile uzun erimde yeterli olmayacağına dikkat çekiyorlar.”Bulabileceğimiz en iyi gen, insana başarma arzusunu veren melez gen olsa gerek. Akılalmaz yetenekler sergileyen sporcuların ardında yatan en önemli unsur bu olmalı,” diyorlar. Mehmet Ünal: “MHP’den kurtlu koalisyon örneği: Seçim öncesi sözde CHP ile seçim sonrası özde AKP ile.” Kurt Şeref veren hakikatler us ediplerinden hadiseler cereyan mösyö Boris etmiştir. Bildiğiniz eski Bilenyak, bir Türkiye 1918 senesinde müddetten beri şehrimizde harbi umumide bulunmaktadır. Mösyö mağlup olmuştu. Bu Bilenyak inkılabımızı tetkik mağlubiyetten sonra edecek ve memleketimizi Türkiye kendini yakından görmek üzere, toplayarak her birkaç güne kadar tarafa, bilhassa şehrimize gelecek İngilizlere öyle olan Rus sefiri mösyö darbeler Suriç ile beraber indirdi ki, Ankara’ya gidecektir. mağlup olmak Mumaileyh şimdiye şöyle dursun, Boris kadar birçok eserler yazmış neticede birçok Bilenyak ve son eserlerinde hep Rus galibiyetler elde etti. Bu inkılâbını tasvir etmiştir.... galibiyetten de büsbütün yeni bir Rusya’da roman ve hikayeleriyle Türkiye meydana çıktı. maruf olan bu muharrir Rusya’ya Bugünkü Türkiye ile eski avdetinde (dönüşünde) Türkiye arasında çok farklar vardır. memleketimiz inkılabını tasvir Rusya’da memleketinize dair eden bazı hikâyeler yazacaktır. birçok şeyler işittim. İşittiklerimi Mösyö Bilenyak dün Rus burada gördüklerimle teyit ve Konsoloshanesi’nde kendisini tevsik etmek (belgelemek) ziyaret eden bir muharririmize istiyorum. Buraya geldiğim günden seyahat sebebini şu suretle izah bugüne kadar Türkiye’nin birçok etmiştir; müşkülat ile çırpındığını gördüm. “Buraya gelmekliğim sadece bir Bununla beraber memlekette bu tenezzüh (gezi) seyahatinden ileri müşkülatın büyüklüğü nisbetinde gelmiş değildir. Memleketinizde bir bir azim ve kuvvetin mevcut ecnebiyi alakadar eden mühim olduğunu anladım. ... R Rusya’ya avdetimde buradan alacağım ilhamların tesiriyle Türkiye hakkında bazı hikâyeler yazacağım. Fakat şurasını söyleyeyim ki, yazacağım hikâyeler Piyer Loti’nin eserlerine benzemeyecektir. Piyer Loti eserlerinde hep Türkiye’de mevcut olmayan şeylerle meşgul olmuş, eserlerini hayallerle doldurmuştur. Daha doğrusu memleketinizdeki hakikatler onu korkutmuştur. Halbuki bu memlekete şeref veren birçok hakikatler vardır ki, Piyer Loti onları ihmal etmiştir. ... Ben de yazacağım eserde hayalden uzaklaşarak bugünkü Türkiye’yi tasvir edeceğim. Hikâyelerimin kahramanları bugünkü Türkler olacaktır. Türkiye’de beni alakadar eden meselelerin biri de, Türklerin Avrupalılaşması, kadınların serbestisi, fesin atılarak yerine şapka getirilmesidir. Burada öteden beri bir İslam medeniyeti vardır. Bu medeniyetin bugün garp medeniyeti ile tesadümü (çarpışması) dikkate şayan bir mevzudur.... 8 Ağustos 1927 Pazartesi