Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 HAZİRAN 2007 CUMA ekonomi PARİS’TEN UĞUR HÜKÜM Yasa tasarısında taraflar uzlaşmaya vardı. Yüzde 40 pay isteyen Kürtler yüzde 17’ye razı oldu Irak petrolleri paylaşıldı Irak Petrol Bakanlığı Sözcüsü ve Kuzey Irak’taki Kürt yönetiminden yapılan açıklamalara göre, Irak petrol gelirlerinin kullanımında öncelik merkezi hükümetin olacak. Ekonomi Servisi Irak hükümeti petrol yasa tasarısı konusunda Kürtlerle uzlaşma sağlandığını duyurdu. Yasa tasarısı meclise gönderildi. Kuzey Irak’taki özerk Kürt yönetimi de yasa tasarısı konusunda merkezi hükümetle anlaşmaya vardıklarını bildirdi. Irak Petrol Bakanlığı Sözcüsü Asım Cihad, tasarının birkaç gün içinde görüşülebileceğini söyledi. İngiltere’de yayımlanan The Guardian gazetesine konuşan özerk yönetimin Doğal Kaynaklar Bakanı Aşti Havrami de tüm görüş ayrılıklarının giderildiğini belirtti. Havrami’ye göre taraflar iç ve dış gelirleri iki ayrı hesapta toplayacak. Dış gelirler hesabına petrol ihracatından ve dış yardımlardan gelen para, iç gelirler hesabına da vergiler ve gümrükler yatacak. Kürt yönetimi bu hesaplara yatan paranın yüzde 40’ını istiyordu. Ancak varılan uzlaşmaya göre parayı kullanma önceliği merkezi hükümete bırakılıyor ve Bağdat ihtiyacı olan miktarı çekebiliyor. Böylece Kürt yönetimine yüzde 17 pay ayrılacak ve geri kalan para diğer eyaletlere aylık taksitler halinde dağıtılacak. Bakan Havrami, sistemin şeffaf olduğunu, Irak halkının paranın nereye gittiğinden emin olacağını söyledi. Metnin mecliste ayrıntılı tartışmalara konu olacağı ve bazı değişikliklere uğrayabileceği belirtiliyor. Petrol gelirleri Irak federal bütçesinin yüzde 93’ünü oluşturuyor. Bağdat yönetimi prensip olarak tüm gelirlerin merkezde toplanmasını istiyor. Irak günde 1.6 milyon varil petrol satıyor. Özgür Bisiklet(li)ler Diyarı C 9 Geçen yıl 19 milyar dolarlık satın alma gerçekleşti. Yeni gözdeler turizm, inşaat ve gayrimenkul Yabancının gözdesi Türkiye Türkiye şirket evlilikleri ve satın almaların gözde merkezi haline geldi. Yabancıların Türk şirketlerine ilgisi, finans, enerji, inşaat ve medyaya odaklandı. LONDRA/ANKARA (AA) Uluslararası yabancı yatırımcılara göre Türkiye, şirket evlilikleri ve satın almaların gözde bir merkezi haline geldi. Goldman Sachs, Thomson Financial ve Ernst&Young gibi uluslararası şirket evlilikleri ve satın alma konusunda uzman kuruluşların raporlarından derlenen bilgilere göre, Türkiye, özellikle 2005 yılından bu yana, yabancı şirketlerin en çok ilgi gösterdiği “Yükselen Piyasalar”dan biri konumunda bulunuyor. Son olarak, Oyakbank’ın, Hollanda merkezli ING Bank’a satılması konusunda her iki bankanın da anlaşmaya varmasıyla yeniden gündeme gelen şirket evlilikleri ve satın almaların, 2005 yılı kadar olmasa da yükselen bir trend ile devam edeceği kaydediliyor. Türkiye’de, yabancı yatırımcılar tarafından satın alma ve evlilikler konusunda en çok tercih edilen sektörler ise “Telekomünikasyon, finans, emlak, enerji, inşaat ve medya” olarak vurgulanıyor. Türkiye’de geçen yıl, şirket evlilikleri büyüklükleri 19 milyar dolara ulaşırken bu yılki birleşmelerin ve satın almaların ise yine finans sektörü ağırlıklı olduğu ifade ediliyor. 2007 yılında ilgi görecek diğer sektörlerin ise turizm, inşaat ve gayrimenkul olacağı belirtiliyor. Türkiye’nin de aralarında olduğu “küresel piyasalar”a yönelen şirket evlilikleri ve satın almalar, bu yılın ilk yarısında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 53 oranında artış göstererek 2.5 trilyon dolara ulaştı. Almanya Türk mühendislerini devlere hazırlayacak Almanya’nın en iyi 4 araştırma üniversitesinden biri olan Dortmund Üniversitesi, öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin geliştirdiği buluşlarla da dikkatleri çekiyor. Dortmund öğrencilerinin geliştirdiği ve havada çalışan tren üniversite içinde ulaşımı sağlıyor. Şehriban KIRAÇ Almanya’nın önde gelen üniversitelerinden Dortmund Üniversitesi Üretim Mühendisliği Bölümü, Türk profesörünün önerisi ile açacağı master programı kapsamında küresel sanayinin ihtiyaç duyduğu mühendisleri yetiştirecek. Eylül 2006’da üniversitenin Metal Şekillendirme ve Hafif Yapılar Enstitüsü ve Kürsüsü başkanlığına atanan Prof. Dr. A. Erman Tekkaya’nın önerisi ile 2008’de başlayacak master programına tüm dünyadan 30 mühendis alına cak. 10 mühendis ile en fazla kontenjan Türkiye’ye tanınırken programdan yararlanacak mühendislere aylık bin Avro burs verilecek. ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ, Bilkent gibi Türkiye’nin önde gelen üniversitelerin Makine Mühendisliği Bölümü’nü üstün başarı ile tamamlamış mühendislerin katılabileceği program 2 yıl sürecek. Master programında yetiştirilecek mühendislere ilk yıl metal şekillendirme, talaşlı imalat, mekanik gibi bilgiler verilecek, ikinci yıl ise Dortmund ve bölgesindeki Ford, Opel, ThyssenKrupp, Schuler gibi firmalarda staj yapma olanağı tanınacak. Prof. Dr. Tekkaya, master programı ile Türkiye’nin ArGe çalışmaları için gerek duyduğu nitelikli elemanların yetiştirilmesine büyük katkı sağlanacağını söyledi. Tekkaya, Türk mühendislerinin, eğitimlerinden sonra tekrar Türkiye’ye dönüp çalışma imkânı bulmaları için firmalarla da görüştüklerini belirterek programı bitirenlerden hiçbir mecburi hizmet beklemediklerine de dikkat çekti. alumunuzdur, buralarda plajlar, hatta parklar, bahçelerde “üryan yurttaşlar” görmeye alışkınız. Tahmin edebileceğiniz gibi, olağanüstü bir durum olmadığı sürece de pek kimse kafasını kaldırıp bakmaz. Açıkçası orijinal dekolte veya vücudun tüm hatlarını sergileyen tesettürlü giyimkuşam, kimileri için çıplaklardan çok daha cezbeli ve ilgi çekici. Ancak Paris’in göbeğinde önünüzden geçen 100 civarında”anadan doğma” kılıklarıyla (!) şen şakrak bisikletçiyi bir arada görünce bir an olsun afallamamak elde değil. “Vücudunu ve Ruhunu Özgür Kıl!”, “Kahrolsun Giysiler, Yaşasın Bisiklet!” veya “Yaşasın Büyükkentin Yerlileri!” ve benzeri küçük pankart veya sloganları belli bir gülümsemeyle okumaya çalışırken, insanın aklına gayri ihtiyari “yahu bu millet, bir yerlerini incitmeden selelerin üstüne nasıl oturuyor” sorusu geliyor. İşte o zaman belden aşağı kayan bakışlarımız, bu “özgür bisikletli yurttaşlar”ın bir kısmının mini külotlarla kendilerini korumuş olduklarını fark ediyor. Ne de olsa bütün özgürlüklerin bir sınırı var, değil mi? ??? Bulutludan ziyade parçalı güneşli diyebileceğimiz hoş bir Paris cumartesisiydi. Meşhur “Özgür Bisikletliler”i ilk gördüğümde önce “Bisiklet Bayramı”ndayız sandıydım. Gazetecilik damarımız kabarınca oturduk karıştırdık, soruşturduk. Meğerse bu yıl 11’incisi kutlanan Bisiklet Bayramı bir hafta önce, 23 Haziran arasında yaşanmıştı. 2007 bilançosu henüz bilinmiyordu ama 2006 bayramı, 300 örgütçü internet sitesi, 3 bin gönüllü ve 300 bin bisiklet sevdalısının katılımı ve toplam 5 milyon kilometre kat edilerek kutlanmıştı. Aslında bu bayram “Bisikletin Avrupalı Günleri” (daha Türkçesiyle “Bisikletli Avrupa Günleri”) başlığı altında belli başlı tüm Avrupa ülkelerinde ve 300’ün üzerinde de Fransız kentinde düzenleniyormuş. Deliye her gün bayram, diyeceksiniz, bisiklet bahanesi. Ama ne de güzel bayram! Onu, tadını tanıyanlar bilir. Bu iki gün süresinde yine yeni modellerin tanıtıldığı, bisikletin erdemlerinin ele alındığı tartışma, sohbet, konferans, sergi gibi faaliyetlerin yanı sıra tonlarla bisiklet turları, geziler, yumuşak dozda yarışmalar bu sporu, bu eşsiz ulaştırma aracını daha da cazip kılmayı amaçlıyor. İster Bisiklet Geliştirme Komitesi, Bisiklet Federasyonu, yerel bisiklet kulüpleri ve benzerlerinin teşviki, ister en asgari giysili, en azami özgür bisikletçilerle yan yana “pedal” çevirme dürtüsü (!) olsun, yaşananlar “Fransa Turu” gibi dünyanın en büyük bisiklet yarışına sahip bir ülkede bile hâlâ bu aracın hak ettiği konumu kazanamadığının kanıtıdır. İşte Paris belediyesi belki de bu utancı aşmak kadar önemli, doğalı korumak, çevre(cilik) duyarlılığını da yükseltebilmek amacıyla (kısmen de ticari boyutu olan) büyük bir seferberliğe girişti: “Velib”... M ??? Fransız solu ülke genelinde iktidar alternatifi olmaktan henüz uzak olmasına karşın, Paris’in sosyalist belediye başkanı Betrand Delanoe her geçen gün taban, seçmen desteğini arttırmaya, rakipleri tarafından şiddetle kıskanılmaya devam ediyor. Başmüttefiki Yeşiller’in de verdiği ivmeyle Delanoe’nin geliştirdiği son kozu bisiklet. “Velo Libre” (Özgür Bisiklet) sözlerinin kısaltılmışı, “Velib” adlı girişim 15 Temmuz’da kısmen hayata geçiyor. Sayıların diliyle somutlamak gerekirse, belediye 15 Temmuz’dan itibaren kent merkezini oluşturan 20 idari birime yerleştirilmiş, tek model ve sedef grisi renginde 10 bin 648 bisikletin takılı olacağı 750 bisiklet istasyonunu faaliyete başlayacak. Bu rakam sene sonunda 20 bin 600 bisiklet ve 1451 istasyona çıkacak. İki bisiklet istasyonu arasındaki uzaklık ortalama 300 metre olacak. Semtlerdeki nüfus yoğunluğuna göre seçilen istasyonlarda ortalama 20 bisikleti bağlayacak elektronik donanımlı “baba”lar yer alacak. Sürekli bakım ve güvenlik denetimde olacak sistemi, Paris içi 1638 adet reklam panosunu 10 yıllığına kiralayan ‘Kent Mobilyacısı’ nitelenen JCDecaux şirketi işletecek. İstisnasız herkes ya yıllık 29 Avro, ya haftalık 5 Avro veya gündelik 1 Avro ödeyerek Velib’e “kişisel” abone olabilecek. Aboneler ilk yarım saati bedava, sonraki yarım saatlik dilimlerde kademeli artan ücretlerle Velib’lerine binip istedikleri yere gidebilecekler. Tüm sürücüler ya Paris toplu taşımacılığında kullandıkları “Navigo”, ya banka kartları ya da Velib’in sağlayacağı manyetik kartlarla ödeme yapacaklar. Yani aboneliklerinden otomatik olarak düşülecek. En başta yatırılacak 150 avroluk bir depozitin dışında hiçbir kayıt ve koşula bağlanmayan kullanım yalnızca trafik kural ve yasalarıyla sınırlı. Fransızca bilenler ayrıntılı bilgi için http://www.velib.paris.fr/ adresine bir göz atabilirler. ??? 6 yılda Paris’i 371 kilometre korumalı bisiklet pistine kavuşturan belediye, önümüzdeki dönemde pist ve korumaları arttırmaya devam ederken, otomobil trafiğini de 2020 yılına kadar tam yüzde 40 oranında düşürmeyi hedefliyor. Velib’in günde 250 bin çıkış yapacağından hareket eden yetkililer, belediye başkan Delanoe’nin deyişiyle Parislilere,“daha fazla keyif, özgürlük, yenilik ve başarı” kazandırmayı umut ediyorlar. Ancak sesi gittikçe yayılan, radikal bisikletli “üryan yurttaşlar” girişimi İspanyol CCC (Coordinadora de Colectivos Ciclonudistas d’Aragon) çıtayı daha da yükseğe koymuş: “Yeter motorluların zulmü, otomobile son!”, “Kahrolsun kılık kıyafet ve yaşasın bisiklet!”, “Sokakta adalet!”, “Vücudunu ve ruhunu kurtar, bağımsız kıl!”, “Yaşasın özgür bisikletli diyarlar!”... ugur.hukum@gmail.com eçim arenasına çıkanların söylediklerine bakarsanız, köylünün sorunu sadece mazot fiyatı. Sanırsınız ki mazotun litresi bir liranın altına inerse köylü kurtulacak. İktidara alternatif oluşturmak üzere seçmenin karşısına çıkanların, mazot fiyatının bir liraya indirilmesinden başka söyleyecekleri yoksa, köylünün sorunlarının çözümü başka seçime kaldı demektir. Türkiye’ye çözüm sunduklarını sananlar, Türk köylüsünün durumundan bu kadar habersiz olabilirler mi? O zaman son beş yıldır sürekli arttığı söylenen ulusal gelirden köylünün aldığı pay neden azaldı? Neden köylünün ürünü tarlada kalıyor? Binlerce hektar tarım arazisinin ekilmemesinin ve her yıl ekilmeyen arazilere yeni alanların eklenmesinin nedeni sadece mazot fiyatı mı? Çiftçinin emeğinin karşılığını alamamasının, ne ekerse zarar etmesinin, sonunda tarlasını terk etmesinin nedeni mazot fiyatı mı? Yıllardır ekimini yaptığı, geleneksel sanayi girdisini oluşturan pamuktan, şekerpancarından, tütünden uzaklaştırılmasının nedeni mazot fiyatı mı? Kotalar konularak engellenen, üretimi cezalandırılan tarım ürünlerinin yerine alternatif ürün yetiştirilmemesinin S NOT DEFTERİ ZEKERİYA TEMİZEL Mazot Bir Lira Olursa Köylü Kurtulacak mı? akaryakıt fiyatının içerisindeki payı üçte ikiyi buluyor. Yani devlet akaryakıt üzerinden vergi almasa akaryakıt fiyatı üçte iki ucuzlar, bir liraya düşer. Peki, devlet akaryakıttan bu kadar yüksek vergi almazsa olmaz mı? Elbette olur. Ancak bu durumda devlet, kamu hizmetlerini yürütmek için, alternatif gelir kaynakları yaratmak zorunda. Devletin adil bir vergi sistemi kurarak, yurttaşlarından ödeme güçlerine göre vergi alması gerekir. Oysa ülkemizde vergi gelirlerinin yüzde 72’si, çiftçiye satılan mazottan alınan vergilerin de dahil olduğu, dolaylı vergilerden. AKP hükümeti ödeme gücü olanlardan vergi almak yerine köylünün kullandığı mazottan, gübreden, yoksulun yediği ekmekten, içilen sudan vergi alma yolunu benimsedi. Bankalardan alınan kurumlar vergisinin oranını düşürdü. Kayıt dışılık, vergi kaçakçılığı, kara para aldı başını yürüdü. Onun için çift nedeni mazot fiyatı mı? Tarımla uğraşanların çağdaş tarım teknolojileri uygulayamamalarının, ölçek ekonomisine uygun tarım yapılamamasının nedeni mazot fiyatları mı? Türkiye’nin tarımsal üretim sorununun olamayacağı, ancak üretilen ürünlerin değerlendirilemediği, tarımsal sanayinin gelişemediği, tarım ürünlerinin tarladan doğrudan pazara yığılması nedeniyle değerini asla bulamadığı, bilinmiyor mu? Türkiye tarımsal sanayisinin, yerli tarım ürünleri yerine, hammadde olarak yabancı tarım ürünlerine yönelmesinin nedeni sadece mazot fiyatları mı? Hayvancılığın bitirilmesinin, fındık üreticisinin perişan edilmesinin, soğanın tarlada çürümesinin nedeni mazot fiyatları mı? ??? Avrupa’da, neredeyse, en pahalı mazotu kullanan ülke Türkiye. Nedeni de akaryakıt üzerinden alınan vergiler. Akaryakıt üzerinden alınan vergilerin çiye satılan mazotun vergisini almayarak, sanki çiftçinin ödediği tek haksız vergi mazot vergisiymiş gibi, mazotu ucuzlatacağım demek, çiftçiye yapılan bir iyilik değildir. Adil bir vergi sistemi kurarak köylünün, çalışanların üzerindeki ağır vergi yüklerini azaltmak, zaten sosyal devlet olmanın, yani anayasanın bir gereğidir. ??? Türk tarımının gereksinimi ise, tarım piyasalarını düzenleyecek düzenleyici kurumların, tarımsal finansmana destek olacak finansman kurumlarının, teknolojik gelişmeleri tarıma taşıyacak destek kurumlarının, verimliliği yüksek tarımsal üretime olanak verecek örgütlenme biçimlerinin, tarımsal alanların ayni sermaye olarak kullanıldığı şirketleşme yöntemlerinin belirtildiği stratejik bir plandır. Bu stratejik planda, ürünün tarladan tüketiciye ulaşması sırasında oluşacak kayıpları en aza indirecek yöntemler, tarım ürünlerinin üretim sonrasında sağlıklı ortamlarda ve niteliklerini koruyarak saklanmasını sağlayacak teknolojiler, ürünün gerçek değerini bulmasına olanak verecek pazarlama teknikleri de yer alacaktır. Partilerin tarıma dönük stratejik planları olmadığı için, bu seçimden köylünün payına yine popülizm düşmektedir. temizel@cumhuriyet.com.tr Bizim esas derdimiz vize Almanlarınki çalışma izni Ekonomi Servisi TürkAlman Ticaret ve Sanayi Odası’nın (TDİHK) başkanlığında düzenlenen TürkAlman Ekonomi Kongresi’nde Türk işadamları vize sorununu gündeme getirirken Almanlar çalışma izni konusunu açtı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Almanya Odalar Birliği (DIHK) ve AlmanTürk Ticaret ve Sanayi Odası (AHK) işbirliği ile gerçekleştirilen “3. Türk Alman Ekonomi Kongresi” başladı. Toplantının açılışında konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin sıkıntılı bir dönemden geçtiğini, bunda AB’nin yaşadığı “Anayasa krizi”nin yanında, iç politik kaygılarla hareket eden siyasilerin sorumluluk payının çok büyük olduğunu söyledi. Hisarcıklıoğlu, AB’nin ciddi bir liderlik sorunu yaşadığına dikkat çekerek, “Birlik, ana gücünü oluşturan değerleri birer birer terk ediyor. Global bir güç olma iddiasına rağmen, politikalarında popülizm ön plana çıkıyor. İç politika kaygılarıyla Birliğin geleceği düşünülmeden yapılan taahhütler, Birliği zayıflatıyor. Birlik, giderek stratejik düşünme ve hareket etme refleksini kaybediyor” diye konuştu. Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası (TDİHK) Başkanı Freiherr von Leoprechting, Türkiye’yi AB yolunda desteklediklerini ve Türkiye’nin Avrupa’ya demir atması gerektiğini söyledi. Leoprechting, Türk işadamlarının Almanya ile yaşadıkları vize sorununa değinerek, vize zorunluluğunun kaldırılmasını istedi. Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz ise Almanların da şikayeti olabildiğine değinerek şunları söyledi: “Türkiye’ye yatırım yapmak için gelen işletmeler çalışma izni almakta güçlük çekebiliyor. Çok sayıda mühendis çalışma izni alamıyor diye şikayetçi olabiliyor... ”