19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

29 HAZİRAN 2007 CUMA bilim/vaziyet Genç Cumhuriyetin mühendisleri ve su işleri seferberliği Türkiye'de su işleri alanındaki kazanımların tümünün 1950 sonrasında, ABD, Marshall yardımıyla gerçekleştiği gibi bir kanı ilgili çevrelerde yaygınlaştırıldı, genç Cumhuriyet'in bu alandaki başarıları gözden uzak tutulmaya çalışıldı. Oysa yukarıda görüldüğü üzere Türkiye'de su işleri örgütlenmesi ve çalışmalarının başlangıcı 1925 yılıdır. Galip BÜYÜKYILDIRIM afıa Vekâleti Celilesi'nce (Bayındırlık Bakanlığı) tanzim ve tevdi olunan “Su İdarelerinin Taksimat, Teşkilat ve Vezaifi (Görevleri) Hakkında Talimatname”, İcra Vekilleri Heyeti'nin (Bakanlar Kurulu) 22 Temmuz sene 341 tarihli içtimaında tasvip ve kabul edilip Türkiye Reisicumhuru Gazi Mustafa Kemal, Başvekil İsmet ve 11 vekilin imzasıyla yürürlüğe girmiştir. Bu yıllarda ülke su işleri bakımından da çok büyük yoksunluk ve gereksinmeler içindedir. En başta bataklıklar, sıtma ve taşkınlar kitlesel kırımlara yol açmaktadır. Ölümler öylesine çoktur ki; Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki resmi raporlarda bir köy ya da kasaba tanıtılırken, durumun pek de kötü olmadığını belirtmek; okuFoto 1. Genç Cumhuriyet'in Antalya'daki Su İşleri 3. Daire Müdür ve mühendisleri (1933 ?) Bu fotoğrafta görülenlerden Müdür Halil Oray (18851965) ve Mühendis Zühtü Pekitkan (19061978) belirlenmiş ve daha sonra haklarında ayrıntılı bilgilere ulaşılabilmiştir. Ancak geri kalan 5 kişi tanınamamıştır. Bu konuda duyarlı okurlarımızın yardımlarını bekliyorum ([email protected]) ormanlar, tarım alanları, yollar, köprüler, değirmenler ve pek çok şey tarihte ilk kez olarak belirlenip haritalar üzerine işlendi. Böylesine uzun erimli çalışmalara vakit ve güç ayrılması; genç Cumhuriyet'in olaylara ne denli geniş ve geleceğe yönelik bir perspektiften baktığının; bilim, teknik, araştırma ve planlamaya verdiği önemin açık bir göstergesidir. Bunların yanı sıra bu dönemde ivedi çözüm bekleyen büyük sorunlarla da uğraşıldı; bataklık kurutma, taşkın önleme çalışmalarında çok başarılı sonuçlar alındı; sulama projeleri ele alınıp uygulanmaO yıllarda Antalya'da Su İşleri Dairesi'nin elinde bir otomobil vardır; ama yol yoktur, yetersizdir (Foto 2). Bu koşullarda Halil Bey ve genç arkadaşları çoğu kez atlara, develere binerek (Foto 3, 4) Dağlara, ovalara dağılmışlar, çadırlarını kurarak aylarca çalışmışlardır (İstikşaf postaları). Bu ekipler, görevlerini başarabilmeleri için lastik bottan (Foto 5), çadıra; teodolit ve nivolardan (Foto 6) fotoğraf makinelerine; her türlü kırtasiye gerecine değin gerekli ve o günün koşullarında en iyi araçlarla donatılmışlardır. Cumhuriyet'in onuncu yılında Üçüncü Daire Su İşleri Müdürlüğü'nün de raporları, yapıtları ortaya çıkmaya başlamış olup 12/6/1934 günlü bir yazıda 1933 mali senesinde yapılmış olan “Eveli İstikşafat” (ön incelemeler) aşağıdaki başlıklarla verilmiş: A) 7, 8, 9'uncu postaların mesaisi. B) Kürüş Gölü bataklığı keşfi ve kanal hafriyatı. C) Söğüt ve Manay gölü eveli tetkikatı. D) AksuSolak kanalı keşfi ve kanal hafriyatı. E) Müdüriyeti Umumiye'nin 2/11/1932 tarih ve 77/7562 numaralı tahriratına müsteniden Antalya için içme suyu taharri ve tetkikleri. F) Isparta'nın Gölbaşı bataklığı keşfi ve Uluborlu deresinin ıslahı tetkikleri ve Yalvaç'ın Akşehir bataklığı evveli tetkikatı. Nafıa Vekâleti Nafia İşleri Mecmuası'nın 1934 Temmuz ve ekim sayılarında şunlar yazılmış: 1 Antalya Vilayeti dahilinde Elmalı, Kestel, Dim Çaylarının 430 000 hektarlık istikşaf tersimatı (çizimleri) bitmiştir. 2 Manavgat Irmağı Havzası istikşafı hitam bulmuştur. Bunların yanı sıra aşağıda belirtilen uygulama ve inşaat çalışmaları da sürdürülmüş, birçoğu işletmeye, kullanıma açılmıştır. Antalya KırkgözlerUzunkuyu Sulaması: Döşemealtı platosunda bulunan bir antik sulama sisteminin varlığı ortaya çıkarılmış ve bu kanallar temizlenmeye (tathirat), yeniden açılmaya başlanılmıştır. Döşemealtı'nda bulunan ünlü Kırkgöz ÜRKİYE’NİN varlıklarını babalar gibi satanlar için bazı düşünceleri var Prof. Dr. Velittin Gürgün’ün. Canlılar âleminde kısa bir gezinti yaparak Gürgün’ü dinleyelim: “Oyakbank da gitti gider. Devletin başındakiler cumhuriyetin tüm birikimlerini üçer beşer satarlar ve bundan anlaşılmaz bir şekilde siyasi getirim elde etmeye çalışırlar ve elde ederlerse; anlı şanlı özel sektörümüz bundan geri kalır mı? Niye kalsın? Devir satma devri. Satan satana. Bir toplum içinde yaşayanların birbiriyle ilişkileri ve bu ilişkilerden doğan etkileşimleri vardır. Esasen bu ilişki ve etkileşim tüm canlılar için, bu arada mikroplar için de geçerlidir. Bu ilişkiler çerçevesinde birbirine faydalı veya zararlı; kendi veya karşısındakinin hayatını Yağmur Ekim C Sinbiyotikler kolaylaştıran veya zorlaştıran çeşitli etkileşimler vardır. Bunlar arasında iki canlı grubunun etkileşimleri çok çarpıcıdır: Parazitler. Predatörler. Parazitler yaşamları için başka canlılara gereksinim duyarlar ve besinlerini onlardan sağlarlar. Dolayısıyla üzerinde yaşadıkları konukçuların gelişip serpilmelerine engel olurlar ama onları öldürmezler de. Predatörler ise diğer canlıları yakalayıp öldürürler ve onları besin kaynağı olarak kullanırlar. Buna göre parazitler ana sermayeye dokunmayıp faiziyle geçinirken predatörler doğrudan doğruya ana sermayeyi yemeye başlarlar. Mevcut durumumuzu mikropların ilişkileri ile benzeştirince iktidar ile ülkemiz yönetimini ele geçiren Seçim 2007: Eski solcular sağcıların sol kolu; eski sağcılar da solcuların sağ kolu! “1980’lerden günümüze uygulanmaya çalışılan ve AKP’nin ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla oldukça hızlanan küresel eksenli neoliberal sağlık reform politikalarının nihai amacı sağlığın temel bir hak olmaktan çıkarılıp, bireylerin gücü oranında elde edebileceği bir metaya dönüştürülmesidir. Bu küresel dönüşümün ilk aşamasında başta ilaç gibi dışa bağımlı olduğumuz sağlık harcamalarında hızlı bir artış göze çarpmaktadır. Türkiye’nin 2006 kamu sağlık harcamaları 20 milyar doları geçmiştir. Geri ödeme kurumlarının hizmet satın aldıkları sağlık kuruluşları ve serbest eczanelere borçlarının yanı sıra özel sağlık harcamaları da göz önüne alındığında toplam sağlık harcaması ise 30 milyar dolar sınırına yaklaşmıştır. Bu artışların bütçeye getireceği yükler, küresel finans odaklarının baskısıyla yurttaşların katkı paylarının artırılması yoluyla azaltılmaya çalışılacaktır. Sağlıkta dönüşüm sürecinde yurttaş hakları kavramı, yerini müşteri /tüketici haklarına, toplumsal bakışlı sağlık hizmeti anlayışı da birey odaklı tüketim ilişkilerine bırakacaktır.” Ama AKP gidiyor; evdeki hesaplar çarşıya uymayacak! Yıllardır sol gösterip sonunda İslamcı sağa çark eden Türk Eczacılar Birliği Genel Başkanı’nın AKP’den milletvekili adayı olması bile işe yaramayacak! RTE’nin önünü derin Türkiye kesiyormuş... “Sığlığın bu kadarı da fazla!” 17 Baykal: ‘Erdoğan DTP ile nişanlandı.’ Takısı ne kadar! T N kadrolar aynı bir predatör gibi ülkemizin ana sermayesini doğrudan harcamaya başlamışlardır. Buradan hareketle parazitleri predatörlere tercih ettiğim anlamı çıkartılmasın. Neticede predatörler öldürüyor ama parazitler de süründürüyor. Benim tercihim, faaliyetleri sırasında birbirlerinin yaşamlarını kolaylaştıran ve destekleyen ve böylece birbirlerinden faydalanan sinbiyotiklerdir.” Buyurun bakalım sinbiyotiklere... Probiyotik yeni bağırsaklarda yararlı olan bakteriler ile prebiyotik yani bağırsaklarda yararlı bakterilerin gelişmesini sağlayan gıda bileşenleri içeren gıdalara sinbiyotikler deniyor. Örneğin; özel üretilmiş canlı probiyotik bakteri içeren yoğurt gibi. Ama artık yoğurt, ayran yok! Günümüz kola devri! Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Şeriat Eskişehir Meslek Lisesi’ndeki açık lise sınavına türbanlı ve kara çarşaflı öğrencilerin girdiğini biliyorsunuz ama sorumluluk sınavına tişörtlü öğrencilerin alınmadığını biliyor muydunuz? İlaç gibi İRİLERİ, Türkiye’de sağlık ve ilaç harcamalarının üçbeş katına çıkması gerektiğini söylüyor. Bu söylem ilk bakışta kulağa hoş geliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre rakamlar ortada; kişi başına sağlık harcaması ABD’de 6 bin 95 dolar, Almanya’da 3 bin 520 dolar, Fransa’da 2 bin 900 dolar, Türkiye’de 325 dolar. Ama öte yandan toplam sağlık harcamasının ulusal gelire oranı ABD’de yüzde 15.4, Almanya ve Fransa’da yüzde 10.5, Türkiye’de yüzde 7.7. Tıp Kurumu Başkanı Dr. Mehmet Altınok, bu çelişkiye dikkati çekiyor: “Sağlık harcamalarımız üçbeş katına çıktığı takdirde Türkiye, sağlık harcamalarının ulusal gelire oranında ABD’yi bile açık ara geride bırakmış olacaktır. Bu durumda sağlık harcamalarımızın ulusal gelirimize oranı yüzde 2035 olacaktır ki, böyle bir harcama düzeyinin gerçekleşmesi olanaksızdır, zira bu çok yüksek oranları ABD ekonomisi bile kaldıramaz. Ulusal gelirimiz artmadan sağlık ve ilaç harcamalarımızın artmasını savunmak gerçeklerle bağdaşmamaktadır.” O halde ortada başka bir hesap var. Dr. Altınok: B Düz ova Emrah Şubaşı: “Mehmet Ağar, birkaç ayda terörü bitirmek için herhalde hoca efendisinin ışık evlerine güveniyor!” Kefil Suat Özbilgi: “Acaba, RTE Barzani için de kefil olur mu?” Foto 2. Üçüncü Daire Su İşleri'nin otomobili. Yıl: 1935 ?; yer: Hafızbey, Kovanlık Düdeni girişi. Suda sureti çıkanlardan biri Halil Bey. yanlara biraz iyimserlik aşılamak amacıyla, “Doğumlar ölümlerden daha çoktur” anlamında “Tevellüt veffiyatın fevkindedir” biçiminde bir deyim kullanılır. Bataklıklar ve kontrolsüz taşkın suları tüm ülkede felaketler yaratırken, yaz sıcaklarında da halk susuzluktan kıvranmaktadır. Kentlerde sağlıklı içme suyu ve yakın çevrelerindeki bahçeler dışında bir tarımsal sulamadan söz edilemez. Sularımızdan elektrik üretmenin düşüncesi bile yoktur o yıllarda. Su sorunlarına çözüm bulmaya yönelik olarak ne bir kamu örgütü, ne mühendis, ne teknik birikim ne de veriler vardı. Kendi ülkemizi, iklim ve coğrafyamızı; havzalarımızı, ırmaklarımızı, dere ve göllerimizi, ovalarımızı tanımıyorduk. LUŞU VE YAPILAN İŞLER ya başlandı. NTALYA'DA SU İŞLERİ ÖRGÜTÜ DSİ XIII. Bölge Müdürlüğü'ndeki araştırmalarımızda, Antalya'da DSİ öncesi su işleri çalışmalarıyla ile ilgili pek çok belgelere ulaşıldı ve görüldü ki; “Akarsu İstikşaf Seferberliği”nin önemli cephelerinden biri de Antalya Bölgesidir. 1925 Kararnamesi'nin öngördüğü Su İşleri Daire Müdürlükleri'nden ilki Bursa'da (Birinci Daire), ikincisi İzmir'de, üçüncüsü de Antalya'da kuruldu, sonradan Oray soyadını alacak olan mühendis Ana kız Timur Demirel: “Abdullah Gül’ün türbanlı eşi devlete dava açmıştı, türbanlı kızı da kafa tuttu.” A Gayretkeş Doğan Kapkıner: “Dindar olma gayreti içindeymiş ama dinsizlerin de hakkını koruyormuş. İkisinin arası yok bunlarda!” SU İŞLERİ ÖRGÜTÜNÜN KURU Sığınak 1925 Talimatnamesi “Nafıa Müdürüyet'i Umumisi'ne merbut olmak üzere” on iki adet su işleri daire müdürlüğünün kurulmasını öngörmüştür. 192628 yıllarında Anadolu'da görülen kuraklık ve kıtlıklar ve büyük Atatürk'ün “Su işlerinin teşkilatı, etüdleri henüz başlangıcındadır. İktisadiyatımızın ana tedbirlerinden olan su işleri umumi idaresinin fenni kabiliyet ve kudreti, çok sağlam kurulmak lazımdır.” sözlerinden sonra daire müdürlükleri kurulmaya başlandı, 1929 yılında “Sular Umum Müdürlüğü” kuruldu. Bu Umum Müdürlük 1939 yılında “Su İşleri Reisliği'ne dönüştürüldü; 1954 yılında Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü kuruldu. DSİ öncesinde istikşaf yani; araştırma, inceleme, ölçme ve bunları yazıp çizip değerlendirme çalışmaları su işlerine damgasını vurdu. Bu süreçte akarsularımızın havzaları, kaynakları, kolları, uzunlukları, hızları, eğimleri, debileri, taşkınları, çevrelerindeki yağışlar, akışlar, buharlaşmalar.. ölçüldü, hesaplandı; jeolojik yapı, Akif Kökçe: “Amerikan ordusunun Ortadoğu’ya ‘özgürlük ve demokrasi’ getireceğini savunanlar; aynı ‘özgürlük ve demokrasi’nin arkasına sığınıp Türk ordusuna saldırıyorlar!” Boğucu sıcaklar halkı fena bunaltmış... “Hava bile iktidardan yana!” Kadınların mebus namzedi Foto 3. Üçüncü Daire Su İşleri Müdür ve mühendisleri suyu geçiyorlar. 1932 Foto 1'de görülenlerin tümü bu fotoğrafta da var. Sol başta Halil Oray Bey, sağ başta Mühendis Zühtü (Pekitkan) Halil Bey 22/11/1931 günü Üçüncü Daire Su İşleri Müdürlüğü görevine başlandı. Halil Bey ile birlikte birçok genç mühendisin de Antalya'da görevlendirildikleri, yetkin bir teknik kadronun hızla oluştuğu ve yoğun biçimde çalışmalara başladıkları o dönemden kalan yazışma ve fotoğraflardan anlaşılıyor (Foto 1). kaynaklarının suları böylece Uzunkuyu, Kepez yöresine değin akıtılmış ve 1934 yılı Haziran’ında bu yörede1500 hektar alan sulanmaya başlanmıştır. AksuSolak Sulaması: Aksu Irmağı sağ yakasından alınan su 10 km uzunluğunda açılan bir kanalla akıtılarak Solak Köyü'ne ait 1000 hektarlık bir alan 1934 yılında sulanmaya başlanmıştır. Kestel taşkın önleme ve bataklık kurutma çalışmaları: Yöreye çok büyük zararlar veren Kestel (BurdurBucak İlçesi güneyi) taşkınlarının önlenmesi çalışmalarına 1931 yazında başlanılmış ve birkaç yıl içerisinde açılan kanallarla 5500 hektar alan taşkından korunmuştur. ÇapalıKarakuyu Bataklıkları: Keçiborlu İlçesi kuzeyindeki bu bataklıkların kurutularak tarıma kazandırılması ve sivrisineğin önlenmesi amacıyla 1934,1936 yıllarında çalışmalar yapılmıştır. Alanya Dim Sulaması: 1934 yılında başlanan bu inşaat, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk ciddi projeli sulamalarından olup 1940'lı yıllarda işletmeye açılmış ve Alanya'da tarımsal üretimi büyük ölçüde arttırarak ilçenin sosyal, ekonomik gelişmesine çok büyük katkılar sağlamıştır. bu tasavvurunu kuvveden fiile çıkarmak için kati bir adım atmaya ve Halk Fırkası’na müracaat ederek Kenan Bey’in kadınlar namına namzetliğinin (adaylığının) ilanını ricaya karar verdiği haber alınmıştır. Halk Fırkası bu talebi kabul ettiği takdirde Kenan Bey bütün Türkiye’de feminist olarak mebus namzedi ilan edilmiş olacaktır. Bizim fikrimize göre, Kadınlar Birliği siyasi cereyanlara kendilerini kaptırmakta bu kadar acele edecek yerde, kadınlık âleminde vücuda getirecekleri inkılap sayesinde memleketimizde feminizm cereyanlarını takviye edecek olurlarsa maksatlarına daha tabii bir yoldan nail olmuş (erişmiş) olurlardı!.. İtalya’ya gidecek ve orada abide komisyonu namına mesaiye başlayacaktır. Sabiha Hanım, Sanayii Nefise Mektebi Alisi’nin heykeltıraş şubesini bitirmiş ve çeşitli heykeller vücuda getirmiştir. Sabiha Hanım İtalya’da 18 ay kaldıktan sonra tekrar İstanbul’a dönecektir. Kadınların beğendiği bahtiyar erkek Kenan Bey... Şimdilik kadın mebus (milletvekili) çıkaramayacağını anlayan Kadınlar Birliği’nin feministliği hasebiyle (nedeniyle) İstanbul vilayeti Umuru Hukukiye Müdürü Kenan Bey’in kadınlar namına mebus seçilmesini desteklediğini yazmıştık. Kadınlar Birliği’nin, Heykeltıraş Sabiha Hanım Heykellerinde muvaffakiyet gösteren kadın heykeltıraşımız Sabiha Hanım 15 güne kadar heykeltıraş Kanonika ile birlikte Foto 4. Akarsu İstikşaf Seferberliği. ElmalıKaragöl'de develerle ulaşım. 19321940 Heykeltıraş Sabiha Hanım...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle