27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 MUHALİFLERE GÖRE KANDİL PARİS ARASINDA YAŞANAN ÇATIŞMA İHBARLARA YOL AÇIYOR C haberler BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ AĞUSTOS CUMA PKK’de iktidar kavgası MEHMET FARAÇ PKK muhalifleri, ParisKandil hattında örgüt içinde ‘‘rant’’ ve ‘‘iktidar savaşı’’ yaşandığını öne sürüyor. Yurtdışında yakalanan iki PKK yöneticisinin bu çatışma nedeniyle ‘‘ihbar edildiği’’, anlaşmazlığın Kandil’i yöneten Murat Karayılan ile Paris’te yaşayan Abdullah Öcalan yanlısı Rıza Altun arasındaki egemenlik mücadelesine dayandığı iddia ediliyor. PKK, AnkaraWashingtonSüleymaniye hattında geliştirilen üçlü mekanizmanın Kandil Dağı’na operasyon yapacağı endişesini yaşarken, örgüt içindeki huzursuzluğun Avrupa’daki kadrolar arasında da giderek büyüdüğü iddia ediliyor. PKK muhaliflerinin önde gelenlerinden Şükrü Gülmüş’ün web sayfasına da yansıyan iddialarına göre, Fransa’da faaliyet gösteren Urfalı İzzet Baykal ile Bingöllü Kadri Özmen ve taraftarları arasında büyüyen kavga, örgütün üslendiği Kandil Dağı’na dayanıyor. Muhalifler kavganın perde arkasını şöyle anlatıyor: ‘‘Kandil Dağı’ndan örgütü yönetmeye çalışan Murat Karayılan, Avrupa kadrolarının yönetimini elinde tutan ve Abdullah Öcalan’a yakınlığı ile bilinen Rıza Altun’u tasfiye etmek istiyor. Karayılan, Altun’un yerine ‘Asya’ kod adlı Canan Kurtyılmaz ile Çukurcalı ‘Behzad’ kod adlı Nedim Seven’i getirince, başta Fransa olmak üzere örgütün Avrupa kadrolarındaki rahatsızlık tırmanıyor. Karayılan’ın Altun’a yönelik tasfiye operasyonuna tepki gösteren gençlik yapılanmasından bir grup da toplu olarak örgütten ayrılıyor. Örgütün özeleştiri istediği Rıza Altun ise Kandil’e gitmeyerek infaz Bir Savaşın Ertesinde geleceğine daha da dikkatli olmalıyız; ve iktidarda olanların kimliği de pek önem kazanmıştır. Bilmiyoruz, anlatabiliyor muyuz? ? 1617 Ağustos günleri, 1964 yılından beri her yıl Hacıbektaş’ta, binleri bir araya getiren tarihler olmuştur. O günler hümanist, ilerici ve demokrat düşünceli insanlar, Hacı Bektaş Veli’nin çevresinde toplanır, günümüzü sorgulayıp geleceğe yeniden bakarlar. Daha 13. yüzyılda, o büyük Anadolu ulusunun söylediği, ne kadar da güzeldir ve anlamlıdır: Her ne arar isen insanda ara, Kudüs’te, Mekke’de, hacda değildir. O ülkenin iktidarına, bugün dinciler, şeriatçılar doluşmuştur. Ve öte yandan, ANAP’lılar, MHP’liler gülücükler yolluyorlar Alevilere ve Bektaşilere. Ve böyle bir ortamda, Aleviler ve Bektaşiler cephesinde çatlaklıklar görülüyor. Doğru mu? Doğru ise, Pir Sultan Abdal, mezarından doğrulup haykıracaktır: Gelin canlar bir olalım! ? 16 Ağustos günlü gazeteler, ‘‘DİSK’in Kurucusu İşçinin Omuzlarında’’ diye yazıyordu: Kemal Nebioğlu ölmüş! Nasıl da anlamlı anılar çağrıştırıyor bu haber! Kemal Nebioğlu, meslek yaşamına işçi olarak başladı; sonra sendikacı oldu. 1961’de Türkiye İşçi Partisi’nin kuruluşunda rol oynadı ve 1965’te parlamentoya girdi. 1967 yılında da, DİSK’i kuran 5 sendikacıdan biri oydu; 1992’de DİSK Genel Başkanı seçildi. 80 yaşında hayata veda eden Nebioğlu, birkaç gün önce, son yolculuğuna, haklarını savunduğu işçilerin omuzlarında alkışlarla uğurlandı. İşte Kemal Nebioğlu! İşte onurlarla dolu bir yaşam! Nur içinde yatsın! B PKK muhaliflerinin önde gelenlerinden Şükrü Gülmüş’ün web sayfasına da yansıyan iddialarına göre, Kandil’i yöneten Murat Karayılan ile Paris’te yaşayan Öcalan yanlısı Rıza Altun arasındaki egemenlik mücadelesi örgüt içindeki huzursuzluğun büyümesine neden oluyor. korkusuyla ortadan kayboluyor. Ancak Canan Kurtyılmaz ve Nedim Seven, Urfalı örgüt mensuplarını stratejik konumlarda görevlendirirken, Altun yanlılarına baskı uygulanıyor.’’ İHBAR MI?.. Örgüt muhaliflerinin iddiaları bunlarla bitmiyor. KandilParis hattında bu savaş yaşanırken, PKK’nin Avrupa sorumlularından ve 15 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulan ‘‘Behzad’’ kod adlı Nedim Seven (37) Belçika sınırındaki Erjsten’de otomobilinde, KONGRA GEL’in Almanya sorumlusu olduğu belirtilen Muzaffer Ayata ise Mannheim’da tren garında yakalanıyor. Özgür Gündem gazetesinde yazılar yazan Ayata’nın Türkiye’de 20 yıl cezaevinde yattıktan sonra 1994’te Almanya’ya iltica ettiği ve Kırmızı Bülten’le arandığı belirtiliyor. Avrupa’da yıllardır ellerini kollarını sallayarak dolaşan iki yöneticinin art arda yakalanması kuşku yaratıyor. Çünkü PKK’nin Fransa’daki yapılanmalarından biri olan ‘‘Kürt Dernekleri Federasyonu’’ndaki bir toplantıya katılan Urfalı İzzet Baykal, Seven ve Ayata’yı ‘‘ihbar’’ ettikleri gerekçesiyle Bingöllü Kadri Özmen’in üzerine yürüyor. Ancak bu iki kişinin Türk hükümetinin istemiyle tutuklandığı yolunda bağımsız kaynakların iddiaları da bulunuyor. HEMŞERİ ÇATIŞMASI Kaynaklar, bu olayın ardından Karayılan’ın, Özmen’i görevden aldığını ve yerine Baykal’ı getirdiğini söylüyor. Bingöllü PKK yandaşları ise hemşeri örgütlenmesine tepki göstererek örgütün faaliyetlerinden çekiliyor. Ancak PKK’yi yakından izleyenler, rant ve iktidar mücadelesinden kaynaklanan bu kavganın silahlı çatışmaya dönüşebileceği uyarısını da yapıyor. Örgüt muhaliflerinin bu iddialarına karşın PKK çevreleri suskun kalmayı tercih ediyor. Ancak son dönemde örgütte yaşanan kopma ve bölünmeler, Türkiye’nin sınır ötesi operasyon tehdidi, PKK muhaliflerinin Kuzey Irak’ta öldürülmesi, Kandil’deki örgüt içi infaz iddiaları ve Karayılan’ın yaralandığı yolundaki tartışmalar bile PKK’nin çok sıkıntılı bir süreçten geçtiğini kanıtlamaya yetiyor. Türk işçilere PKK haritası MERSİN (Cumhuriyet) Kürt grupların kontrolündeki Kuzey Irak’ta çalışan Türk işçilere, sözde ‘‘Özgür Kürdistan’’ haritaları dağıtılarak propaganda yapılıyor. Haritada Musul ve Kerkük’ün yanı sıra Türkiye’nin birçok ili de ‘‘Kürdistan’’ toprağı olarak gösteriliyor. Kuşe kâğıda basılı, İngilizce ve Kürtçe yazıların yer aldığı ve 50x70 cm. oranında hazırlanan haritalar, kimi bölgelerde para karşılığı satılmasına karşın Türkiye’den giden işçilere ve kamyon şoförlerine Barzani taraftarlarınca ücretsiz dağıtılıyor. Haritada, Türkiye’nin Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki illerinin yanı sıra, İç Anadolu Bölgesi’ndeki Sıvas ile Akdeniz Bölgesi’ndeki Osmaniye ve İskenderun da ‘‘Kürdistan’’ sınırlarında gösteriliyor. Türkiye’nin yanı sıra Suriye ve İran’ın da topraklarını içeren haritada, sözde bağımsız Kürt devletinin Hazar Denizi kıyısına kadar ulaşması dikkat çekiyor. Haritada, GAP kapsamında yapılan barajlar ve hidroelektrik santralları da ‘‘Kürdistan’’ sınırları içinde yer alıyor. Mersin’den Kuzey Irak’a çalışmak üzere giden Türk işçiler, bölgede faaliyet yürüten Barzani taraftarlarının, kendilerine söz konusu haritayı verdiğini anlattılar.Türk işçiler, ‘‘Türkiye’den gidenlere özellikle bu haritalar veriliyor. Sanırız haritaların Türkiye’de de yaygınlaşmasını, Barzani taraftarlarının Türkiye’de etkinliğinin artmasını istiyorlar’’ dediler. DİYANET’İN ‘AİLE DANIŞMANLIK BÜROLARI’ ÇALIŞANLARINDAN YURTTAŞLARA BİLİM DIŞI ÖNERİLER ir ayı aşan bir savaş, Lübnan’ı yakıp yıktı, binden fazla insanın canına mal oldu. Bu unutulmayacak dramatik olay, sona erdi. Ardından, alışık olduğumuz aşamaya gelindi. Bir ‘‘Barış Gücü’’ yaratmak! Birleşmiş Milletler, Lübnan’ın güneyinde, uluslararası geçici bir Barış Gücü’nü, bir an önce ortaya koymanın çabasında: 15 bin asker gerekiyormuş; komutada Fransa olacakmış; bir de, Hizbullah’ın silahsızlandırılması sorunu. Gözler, şimdi bizlere çevrilmiş durumda: Başlarda, Başbakan ile Dışişleri Bakanı’nın arabuluculuk girişimleri oldu, ama ciddiye alan olmadı; Türkiye’nin bölgedeki tarihsel ağırlığı da kullanılamadı. Şimdi Barış Gücü’ne asker isteniyor. Muharip güç olmayacağına göre, olsa olsa jandarma olacağız; Başbakan Erdoğan da, Türk askerinin Afganistan’da olduğu gibi, halka insani yardım yapacağı; Mehmetçiğin ayrıca okul, hastane, köprüler başta olmak üzere, acil ihtiyaç olan imar faaliyetlerini üstleneceğini söylemiş. Açık ki, gururumuzu kurtarmak içindir bunlar! Ancak, gururumuzu kurtarmak, asıl Cumhuriyet’in uzağa bakan ve haysiyetli dış politikasına dönmekle mümkündür. 15 Ağustos tarihli Milliyet’te, Metin Münir’in ‘‘Dış Politikanın Sisler Bulvarında’’ başlıklı yazısı pek önemlidir. Yazar, ‘‘Erdoğan’ın gönlünde İslamî aslanlar yatıyor’’; ‘‘Erdoğan’ın tutumunda Türkiye’nin Ortadoğu konusundaki temkinli dış politikasına ters unsurlar var’’ dedikten sonra, ilginç makalesini şöyle bitiriyordu: ‘‘Tayyip Erdoğan’ın dış politikası Türkiye’nin dış politikası değildir. Tayyip Erdoğan’ın dış politikasıdır. Bu politikanın Abdullah Gül’ün bile dış politikası olduğunu sanmıyorum.’’ Eklemeliyiz de: Emperyalizmin, Ortadoğu için yeni bir harita çizdiği bir ortamda, Türkiye’nin, onun Cumhuriyet’inin Şiddete karşı okunmuş su! Haber Merkezi Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, aile içi şiddet, kadın hakları ihlalleri, gelinkaynana kavgası, töre ve namus meselesi gibi sorunlara çözüm bulabilmek amacıyla 6 pilot ilde kurduğu ‘‘Aile Danışmanlık Büroları’’nda çalışan aile danışmanlarının şiddet gören kadınlara duayla ve ‘‘okunmuş su’’yla yol gösterdiği ortaya çıktı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nca kurulan bürolar, iki yıl önce telefonla ya da yüz yüze hizmet vermeye başladı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, geçen günlerde bürolara ilginin yoğun olduğunu ve sayılarını 20’ye çıkaracaklarını açıkladı. Danışmanlık hizmeti veren kişilerin özel eğitim görmüş Diyanet İşleri personeli olduğu da belirtildi. NTV’nin haberine göre bu büroların kadınları hukuksal, teknik ya da psikolojik olarak bilgilendirmediği ve desteklemediği ortaya çıktı. 31 yaşındaki A.C.’nin Diyanet’in danışmanıyla yaptığı telefon konuşması şöyle: A.C.: Ben temizliğe gidiyorum ama kocam çalışmıyor. Temizliğe gittiğim halde, kocamın yakınları bana ‘‘sen kötülük yapıyorsun’’ diyorlar, tehdit ediyorlar. Ben öyle bir şey yapmıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum... ‘ÖNCELİKLE DUA EDİN’ Danışman: Öncelikle dua edilebilir. Öncelikle duadan ayrılmamamız gerekiyor. A.C.: Ben çok dua ediyorum. Çok korkuyorum ne yapmam lazım? Danışman: 100 Felak, 100 Nas... Bir bardak suya duayla birlikte ‘‘Ya Rabbim beni kurtar’’ diye... Sonra bunu eşinize çoluğunuza çocuğunuza herkesin su kabına döküyorsunuz, herkesin içtiği kabına, içiriyorsunuz. 21 akşam ara vermeden 100 kere Nas, 100 kere Felak okuyorsunuz. Gece kalkıp üç gün üst üste namaz kılıyorsunuz. ‘‘Beni bu sıkıntıdan kurtar’’ diye dua ediyorsunuz. Bakalım Allah nasıl bir çözüm buluyor? Ya onların ağzını bağlayacak, ya açacak. O zaman siz bundan kurtulacaksınız.... A.C.: O duaları ben zaten hep okuyorum ama. Danışman: Burası bir devlet kurumu. Devlet kurumunun verdiği çözüm ancak bu.... Haberde, İstanbul Müftülüğü’ndeki aile danışmanından yardım isteyen 27 yaşındaki şiddet mağduru S.G’nin yaşadıkları ise şöyle aktarılıyor: S.G.: Eşim bana karşı şiddet kullanıyor, alkol alıyor. Eşim ve ailesiyle aynı binada oturuyoruz. Danışman: ...Size dua verebilirim. Bu duayla Allah yolunuzu açık eder. İbadetinizi yapıyor musunuz? S.G.: Eşim beni içkiliyken ilişkiye zorluyor. ‘ALLAH SİZE İŞ BULSUN’ Danışman: Karşı gelebiliyorsanız karşı gelin. Ama karşı gelemiyorsanız boşanın. Bunun için de dua edin. Allah size iş bulsun. Eşiniz Allah’a inanıyor mu? ‘‘Gel umreye gidelim’’ deyin. S.G.: Bana avukat bulabilir misiniz? Danışman: Bizim öyle bir birimimiz yok. Sarıyer Müftülüğü’nde sohbetler var, oraya katılabilirsiniz... S.G.: Dini olarak onu reddetmem günah mı? Danışman: O Allah’ın buyruklarına karşı gelmiş, onun için günah olmaz. Ne kadar çok sabrederseniz Allah sizi öbür dünyada mükafatlandırır... ‘ABD Türkiye’yi bölemeyecek’ İstanbul Haber Servisi İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Türkiye’nin bölünmesine ilişkin planın Federal Almanya’nın eski başbakanlarından Helmut Schmidt tarafından bir televizyon programında ifade edildiğine dikkat çekerek ‘‘ABD, Türkiye’yi bölemeyecektir. Bu iradeyi oluşturmak için milli hükümetin kurulması şarttır’’ dedi. İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, İP İstanbul İl Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, Alman sunucu Sabine Christiansen’in Phönix Televizyonu’nda 6 Ağustos ‘ta yayımlanan programında Helmut Schmidt’in yaptığı açıklamaları değerlendirdi. Perinçek, Schmidt’in ‘‘ABD’nin Türkiye’yi böleceğini, Kürdistan ve Ermenistan hayalini gerçekleştireceğini, Ortadoğu’da sınırları değiştireceğini’’ söylediğini aktardı.ABD Silahlı Kuvvetler DerDoğu Perinçek gisi’nde Türkiye’yi parçalayan bir harita yayımlandığını anımsatan Perinçek, bu projenin artık Avrupa başbakanlarının ‘‘diline düştüğünü’’ ifade etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) içinde yer aldığını öne süren Perinçek, ‘‘Erdoğan eğer BOP içindeki görevinden istifa etmezse, Türkiye’yi parçalama görevlisi olarak tarihe geçecek’’ dedi.Perinçek, CHP lideri Deniz Baykal, MHP lideri Devlet Bahçeli ve DYP lideri Mehmet Ağar’ı da ‘‘Türkiye’yi parçalama haritası önünde susmakla’’ suçladı. levileri anlamak, aslında Türkiye’nin farklılıklarını anlamak, değişik kültür, inanç ve etnik yapıyı anlamak demektir. Alevileri anlamak, ülkemizi anlamak demektir. Hacı Bektaş Veli Şenlikleri başladı. Dünyanın dört bir yanından Aleviler Kırşehir’in Hacıbektaş ilçesinde toplandılar. Bugüne kadar yok sayılan, eziyet gören Aleviler son yıllarda kendi kimlikleriyle ortaya çıkmaya, haklarında yürütülen karalama ve baskı kampanyalarına karşı kendilerini savunma ve anlatma konusunda epeyce mesafe aldılar. Sıvas katliamında yaşananlar, Alevileri ayağa kaldırdı, binlerce yıllık birikmiş acılarını ve öfkelerini ortaya koydular. ??? Hacıbektaş şenliklerine her yıl çok sayıda siyasetçi de gidiyor. Gitmekle iyi ediyorlar. Gitsinler ve görsünler. O yok sayılan kültürün zenginliğini, hoşgörülü yaklaşımını anlamaya çalışsınlar. Aleviler son yıllarda kendi kimlikleriyle ortaya çıkarak ülkemizin kültürel ve siyasi coğrafyasına önemli katkıda bulundular. Alevilik bir Rönesans yaşadı. Suskunluğu, yok saymayı aşacak bir dinamizm kazandı. Ancak binlerce yıllık bağnazlığı alt etmek kolay değil. Hâlâ ülkemizdeki din dersleri Sünni Hanefi inancının propagandası olarak yürütülüyor. Bugüne kadar Alevilerin itirazları karşılığını bulmadı. Din dersi kitap A SIFIR NOKTASI ORAL ÇALIŞLAR Hacı Bektaş’ı ve Alevileri Anlamak okutulmamalı. (Bu bir gerginliğe neden olabilir). AleviBektaşilerin yoğun olduğu yerlerde cemevleri yapılmalı ve bunlar yasal statüye kavuşturulmalı. Alevi köylerine cami yaptırılması durdurulmalı. Sıvas’taki Madımak Oteli insanlık müzesi haline getirilmeli. ??? Bu yıl 13. kez düzenlenen Uluslararası Hacı Bektaş Veli Dostluk ve Barış Ödülü’nü arkadaşımız Miyase İlknur aldı. Buna çok mutlu olduğumu ifade etmeliyim. Sevgili Miyase, çok uzun yıllardır Alevi toplumunun dertlerini dile getirmek, bu toplumun sorunlarını kamuya iletmek ve Alevi kimliğinin tanınması için çaba sarf etmek noktasında önemli görevler yerine getirdi. Bu ödülü herkesten çok hak ettiğini biliyorum. Kendisini kutluyorum. Onunla gurur duyduğumuzu da burada sizlerle paylaşmak istiyorum. ??? Bir kitap: Fıstık Ahmet’in (Tanrıverdi) ‘‘Büyükada’nın Solmayan Renkleri’’ larındaki geçmiş anlayış devam ediyor. ??? Alevilik, aslında Anadolu coğrafyasının binlerce yıllık birikiminin ürünü. Bu topraklarda yaşamış değişik kültürlerin, değişik boyların bir bileşkesi. Ancak, Alevilerin bu farklılığı ve zenginliği ne yazık ki yüzlerce yıl Sünni bağnazlığının baskısı altında kendisini geliştirip açıklayamadı. Türkiye, ancak değişik inanç ve kültürlerin bir arada yaşamasını sağlayarak gerçekten demokrasiye ulaşabilir. Irkçılığı, dini bağnazlığı aşarak bu noktaya ulaşabilir. Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu etkinliklerin başlangıcında şunları söyledi: ‘‘Düşmanının bile insan olduğunu unutmama anlayışı, gelişmiş toplumdan gelişmiş bireye gidişin öngörüsüdür.’’ Selmanpakoğlu, Alevi Bektaşi toplumun isteklerini ifade ederken de şu noktaların altını çizdi: Zorunlu din dersleri kaldırılmalı. Alevilik din derslerinde (Everest Yayınları) kitabını heyecanla okuyorum. Fıstık Ahmet doğma büyüme Büyükadalı. Elimizden yitip giden bir tarihi, azınlıkları ve değişik insanlarıyla bir kültürü bize aktarıyor. Her okuduğumuz öyküde farklı bir lezzet buluyoruz. İşte size kitaptan birkaç satır: ‘‘Ada’nın yaşayan en yaşlı insanı, hepimizin sevgilisi Koço Kalfa, babamın yaşıtı (1909) ve iyi dostu, Cemil Dayımın çilingir sofrası arkadaşıydı. Akranları birer birer terki dünya edince yedeklikten kurtulup Koço Kalfa’yla o sofralara oturup rakımızı yudumlarken, yarenlik etme şansı yakaladığım için kendimi mutlu addediyorum. Oğlu kuaför Niko ile Patera’nın antrenörlük yaptığı Acarspor’da beraber top oynadım. Koço Kalfa’ya ‘Ne zamandan beri Büyükada’dasın?’ diye sorulduğunda verdiği cevap düşündürücüdür: ‘Bizim buradaki yaşantımız senelerle değil asırlarla ölçülür!’ Koço Kalfa’nın soyadının Katakuzino olduğundan hareketle İstanbul’un fethinden yüz sene önce Bizans soyundan gelen Doğu Roma İmparatoru (13471354) Ioennes VI. Katakuzenos ile kan bağının olabileceği yukarıdaki cevabında mı saklıdır acaba dersiniz?’’ Ellerine ve kalemine sağlık Fıstık Ahmet... Mardin’de bin Kuran kursu öğrencisi ADNAN AVUKA MARDİN Mardin Müftülüğü tarafından kent merkezi ve ilçelerinde toplam 580 Kuran kursu açıldı. Kurslara 12 binden fazla öğrenci devam ederken, hocalar yeni kursiyerler bulabilmek için kentin ileri gelenlerinden topladıkları armağanları çocuklara dağıtıyor. Mardin Müftüsü Celal Yıldız kentteki 580 kursta 621 görevlinin çalıştığını belirterek, ‘‘4 bin 938 kız, 7 bin 646 da erkek çocuğu olmak üzere 12 bin 584 çocuk Kuran kursuna katılıyor. Kurs görevlileri, şehrin ileri gelenleri ve işadamlarından değişik hediyeler toplayarak promosyon olarak bu çocuklara dağıtıyor’’ dedi.Armağanlar sayesinde Kuran kurslarının daha fazla ilgi görmeye başladığını anlatan Yıldız, ‘‘Kurslara ilçelerdeki çocuklar daha çok ilgi gösteriyor. Şu an Kuran kurslarına katılan çocukların yüzde 70’i Kuran’ı hatim etmek üzere. Seneye daha geniş ve sıkı bir şekilde tatbik edeceğiz’’ diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle