Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AĞUSTOS CUMA SÖZ ÇİZGİNİN haberler TURHAN SELÇUK DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ C 3 HİKMET ÇETİNKAYA Vur Deyince Öldürmek stanbul’da geçen hafta içinde gürültüyle mücadele konusunda girişimleri dolayısıyla yetkilileri ve gürültüye karşı kampanya yürüten sivil toplum kuruluşlarını kutlamıştım. Gerçekten de, ülkemizde pek kabul gören bir düşünce olmamasına karşın, gürültü tehlikeli, insan sağlığı üzerinde çok olumsuz etkileri olan bir çevre kirliliğidir. Bu kirliliğe karşı savaşım verilmesinin zamanı gelmiş, hatta geçmişti bile. Ne kimilerinin eğlencesi, ne kimilerinin ekmek parası gibi savlar müzik adı altında çevreyi kirleten gürültüyü mazur gösterebilir. Bu düşüncemde herhangi bir değişiklik olmadığını, yalnızca Boğaz’daki birkaç açık eğlence mahalliyle sınırlı kalmayan, gürültüyle her yerde mücadele edilmesini bundan böyle de candan destekleyeceğimi belirtmek isterim. Özellikle son zamanlarda, tartışma konusu olan İstanbul’da gürültüyle mücadele... Çevre Bakanlığı tarafından İstanbul Belediyesi’ne bırakılmış bulunmaktadır. İlk kapatma kararı üzerine, kimi eğlence yeri işletmeleri İstanbul Belediyesi’nin gürültüyle mücadele adı altında, kendi vizyonuna uygun içine dönük, eğlenceye kapanık bir düzen getirme peşinde olduğunu belirtmişlerdi. Doğrusunu isterseniz, bu savlara pek itibar etmemiş, böyle bir davranışa, şimdiye kadar yaşadığımız bunca olumsuz örneğe karşı ihtimal vermemiştik. ??? AKP’li İstanbul Belediye Encümeni’nin aldığı karar, yukarıdaki iddiayı ileri sürenlerin haklı olduklarını gösterdi. Aralarında hiçbir CHP’li üyenin bulunmadığı toplantısında, soruna şöyle bir çözüm getirmiş, İstanbul’da açık eğlence yerlerinde müzik hafta içinde geceleri saat 24.00’te, cuma ve cumartesi günleri ise saat 01.00’de sona erecek. İlk bakışta haklı gibi görünen kararı, günümüz olanaklarını da göz önünde tutarak bir kez daha irdelemekte yarar var sanırım. Önce gürültüye karşı savaş açanların amaçlarının ne olduğuna bakalım. Onların istedikleri geceleri rahatsız edilmemek ve huzur içinde oturmak, uyumaktır. Onların tepkileri eğlenceye değil, gürültüye yöneliktir. Bir noktayı daha vurgulayalım. İstanbul’da gürültü kirliliği yalnız geceye mahsus değil. İnanmayanlar gündüz saatlerinde İstiklal Caddesi’ne çıkıp baksınlar. Kaldı ki kimi kapalı eğlence yerleri de yaz dolayısıyla pencerelerinin açık olması ve müziğin volümünün yüksekliği dolayısıyla, kararın kapsamına girmemekle birlikte yine de gürültü odağı durumundadırlar. Gürültüye karşı mücadelede amaç, eğlenceyi sınırlamak değil, gürültüyü önlemek olmalıdır. Ama İstanbul Belediyesi Encümeni, amacı aşmış, gürültüyle mücadele derken yaşam alanlarını daraltacak bir yol tutmuştur. ??? Günümüz teknolojisi, açık alanlarda yapılan müziğin gürültüsünün etrafa yayılmasını önleyecek olanaklara sahiptir. Yapılması gereken de eğlenceyi sınırlamak değil, gürültüyü önlemektir. Türkiye’de yaygın olan uygulama, sakıncaların önüne geçmek için faaliyeti tümden yasaklamaktır. Yasaklar azgelişmiş ülkelerin önleme çareleridir. Gelişmiş ülkelerde, sorunlar yasaklamayla değil, düzenlemeyle önlenir. Yapılması gereken şey, düzenlemedir. Konumuzda da gece müzik yapan yerlerin, maliyetine katlanarak ses perdesi oluşturacak aygıtları getirerek, gürültünün taşmasını önlemeleri olacaktır. Ama İstanbul Belediye Encümeni, bu yolu tutmamış, kimilerinin iddialarına göre, üyelerin mensubu olduğu partinin ideolojik dürtülerinin de etkisiyle, vur deyince öldürmüş ve yasaklama yolunu yeğlemiştir. Unutmayalım ki yasaklama ilk görüşte bir önlem olarak görülse bile gerçekte öyle değildir. Hüner düzenleme yoluyla önlem almaktır. İstanbul’da sorunun gece eğlenceyi yasaklamadan, ama gürültüyü önleyerek çözülmesi mümkündü. Ama bunun için doğru dürüst, uygulanabilir bir düzenleme ve sürekli bir denetleme, ihlalleri caydırıcı bir yaptırım gereklidir. Belediye encümeni bu yolu tutmamış, vur deyince öldürmeyi yeğlemiştir. İ Tunceli’de Fethullahçı Atağı T “ATMA RECEP, DİN KARDİŞİYİZ” YENİ BİR AYASOFYA TARTIŞMASI YARATACAK Vakit gazetesi yönlendiriyor EYLEM LODOS Dinci çevrelerin hiç bitmeyen ‘‘Ayasofya Müzesi ibadete açılsın’’ zorlamaları, AKP hükümeti ve AKP’li belediyelerin ‘‘Taksim’e cami’’, ‘‘Göztepe Parkı’na cami’’ gibi siyasal gerilime neden olan hedeflerine bu kez de müze ve yaz aylarında konser mekânı olarak kullanılan Rumelihisarı’na cami yapılması planı eklendi. Yeni bir Ayasofya tartışması yaratmak istenilen plan ‘‘restorasyon’’ adıyla Anadolu’da Vakit gazetesinde aylar önce yer almıştı.Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanlığı’na seçildiği dönemlerde başlattığı ‘‘Taksim Meydanı’na cami’’ tartışması uzun süre siyasi gerilime neden olmuştu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Göztepe Parkı’na cami yapma projesi de geçen aylarda özellikle Kadıköylü yurttaşların büyük tepkisiyle karşılaşmıştı. DİNCİ ÇEVRELERİN ISRARI Dinci çevreler bu kez de Rumelihisarı’nın avlusunda Fatih Sultan Mehmet’in yaptırdığı ve günümüze yıkılmış haldeki minaresinden başka bir iz kalmayan Boğazkesen Camisi’nin ‘‘Restorasyon’’ adı altında yeniden yapılmasını gündeme getiriyor. Dinci Vakit gazetesi, 13 Mayıs 2005 ve 10 Temmuz 2005 tarihlerinde Anadolu hisarı’nın konser alanı olarak kullanılmasına karşı çıkan içerikteki haberlere yer vermişti. ‘‘Hisar’da konser verilemez’’, ‘‘Hem Fatih’e hem de camiye saygısızlık’’ başlıklı haberlerle kamuoyu, caminin yeniden yapılması için yönlendirilmeye çalışılmıştı. Gazete 27 Mart 2006 tarihli sayısında da ‘‘Hisar’daki camiye restorasyon’’ başlığıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Rumelihisarı’ndaki camiyi yeniden yapma planını anlatırken ‘‘Boğazkesen Camii’nin bulunduğu Rumelihisarı’ndaki konser rezaleti sona eriyor’’ ifadelerini kullandı. Gazetede yayımlanan haberde de Rumelihisarı’na camiye ilişkin yayın yapan bir gazete ‘‘cami karşıtlığı’’ ile suçlandı. Haberde ‘‘Minaresinin yarısı ayakta duran caminin yerinde konser verilmesine tepki göstermeyen gazetenin bu tavrı camii karşıtlığı değil de nedir?” ifadeleri yer aldı. ilan renkli ürkiye ‘‘tarikatçı kuşatma’’nın ürününü topluyor. Devlet okullarındaki ‘‘tarikatçı yapılanma’’ tüm hızıyla sürüyor... Özel okulları, yurtları, dershaneleriyle ‘‘eğitim alanı’’nı ele geçiren tarikatçılar devlet okullarının yönetiminde etkinlik kazanıyor... AKP iktidarı tarikatlara eğitim dalında her türlü olanağı tanıyor, 2005 yılında onlara ‘‘arsa tahsisi’’ yapıyor. Tunceli Milli Eğitim Müdürlüğü’nün elinde bulunan 10 bin metrekarelik alanın Fethullan Gülen’e yakınlığıyla bilinen ‘‘Erkam Özel Öğretim İşletmeleri AŞ’’ye bağışlandığını biliyor muydunuz?.. Bu iş nasıl oldu? Gayet basit anlatayım: Tunceli Milli Eğitim Müdürlüğü, fen lisesine gereksinim olmadığını bildirdi. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bir müfettiş Tunceli’ye geldi ve rapor hazırladı. Raporda ‘‘Tunceli’de fen lisesi açılmasına gerek yok’’ denildi. Aradan bir süre geçti ve 10 bin metrekarelik alan ‘‘Erkam Özel Öğretim İşletmeleri AŞ’’ye valilik oluruyla bağışlandı. On ay sonra da iki derslikli 48 öğrencili ‘‘özel fen lisesi’’ açıldı. Tunceli’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın fen lisesi açmasına gerek olmadığı yolunda rapor hazırlayan müfettişin adı Ahmet Güç. Olayın bundan sonraki boyutu ise sanki kara mizah... 10 bin metrekarelik arsa Fethullahçı eğitim şirketine verildikten sonra Milli Eğitim Bakanlığı ticaret meslek lisesini ‘‘fen lisesi’’ yaptı. Müfettişler de yeni bir rapor hazırladı: ‘‘Tunceli’de fen lisesi açılması zorunludur. Tunceli’nin nüfusu, sosyal, ekonomik, kültürel ve stratejik yapısı fen lisesi açılmasına uygundur.’’ ??? Tunceli’de Özel Özmunzur İlköğretim Okulu da bulunuyor. Okulun sahibi Erkam Özel Öğretim İşletmeleri, şirket yönetim kurulu başkanı ise Elazığlı. Fethullahçılar Alevi yurttaşlarımızın yoğun olduğu yörelerde okullar, yurtlar, dershaneler açıyor. Elimde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hazırladığı Fethullah Gülen’le ilgili bir istihbarat raporu bulunuyor: İşte raporun bir bölümü: ‘‘Fethullah Gülen, alışılmış ‘din adamı’ profilinden uzak, din adına farklı söylemleri bulunan kimi zaman ‘sfenks’ kadar sessiz, kimi zaman Atatürk’ü övmeye gerek duyan, kimi zaman 8 yıllık eğitime destek verecek kadar reformcu, rejim yandaşı ve aydın bir düşünür, kimi zaman farklı dinlerin temsilcilerine dünya barışı adına çağrılar yapacak, hatta Papa ile fikir teatisinde bulunabilecek kadar da enternasyonal yanı güçlü biri olarak görüntüler vermektedir. Tarikat mensupları da baş imam Fethullah Gülen’den aldıkları fetvalar doğrultusundaki davranışlarıyla kendi düşüncelerinin zıddı olanlara karşı ‘hile mubahtır’ yöntemi ile tedbirler geliştirmektedirler. Fethullah Gülen’in yeterli bir din eğitimine ve bilgisine sahip olduğu kuşkuludur. Ama, dini bütünüyle bilmeyen, fakat itikatlı olduklarına inanan insanları etkileyebilecek noktayı iyi keşfetmiş, üstün bir zekâ sahibi olduğu söylemleri de gündemdedir. Din bilgesi olmayı gerektirmeyen dini hikâyeleri, ıstırap yüklü ses tonu eşliğinde, sohbetlerinde gözyaşı suyu ile kişilerin manevi alanlarına nüfuz edecek şekilde anlatan ve kişileri istediği yöne sevk etmeyi başarması birçok entelektüel kesimin kendisinden etkilenmesini sağlamıştır.’’ ??? Devletin istihbarat birimlerinin hazırladığı rapor böyle!.. Fethullah Gülen’in müritleri eğitimden bankacılığa; tekstilden sağlık hizmetlerine dek her dalda örgütleniyor... EğitimSen Tunceli Şubesi Başkanı Hanifi Bekmezci, bakın ne diyor: ‘‘AKP hükümeti kadrolaşıyor. Fen lisesi olayı bunun kanıtı. Önceki hükümetler özel eğitim kurumlarına yüzde 2’lik destek verirken AKP hükümeti bu oranı yüzde 10’a çıkardı. Türkiye’nin ve dünyanın pek çok yerinde eğitim kurumları açan Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen özel şirkete fen lisesi için devlet arsa tahsis ediyor. İçinde valinin, özel şirketin, milli eğitimin olduğu özel ilişki ağı var.’’ (Evrensel Gazetesi, 12 Ağustos 2006) Tarikatçı yapılanma olanca gücüyle sürüyor... Fethullah Gülen, ABD’den yönetiyor yaklaşık 5 milyar dolar olan sermaye gücünü... Türkiye’de tarikatçı sermaye ivme kazanırken AKP, IMF ve Dünya Bankası’na teslim olmuş; ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne destek veriyor örtülü olarak... ABD ve İsrail’in dümen suyundaki Fethullah efendi, ırkçı ve şoven güçlere destek veriyor ‘‘yeşil kart’’ almak için... hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69 asirmen?cumhuriyet.com.tr