Katalog

HAFTA C Redaksiyon/Redaktion: Starkenburg Str. 5, 64546 MörfeldenWalldorf. email:cumhuriyet@gmx.net Tel: 0610598174446 İmtiyaz Sahibi/Inhaber: İlhan Selçuk (Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.’yi temsilen, Cumhuriyet Vakfı adına) Genel Yayın Yönetmeni/ Chefredakteur: İbrahim Yıldız Yazı İşleri Müdürü/ Redaktionsleiter: Osman Çutsay Yayın Koordinatörü/ Koordinator: Hayri Arslan Reklam/Anzeigen: Ömer Aktaş Yayın Kurulu/Redaktionsbeirat: İlhan Selçuk (Başkan/ Vorsitzender), Prof. Dr. Emre Kongar (Berater), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara Baskı/Druck: Hürriyet A.Ş Zweigniederlassung Deutschland, An der Brücke 2022 D64546 MörfeldenWalldorf. Dağıtım/ Vertrieb: ASV Vertriebs GmbH (Der Verlag übernimmt keine Haftung für den Inhalt der erscheinenden Anzeigen) ZEUS TATİL KEYFİNİ BURADA YAŞAMIŞ! Küçükkuyu ÖZLEM KIZILTEPE Pekin’in Yazlık Sarayı MUSTAFA BALBAY H omeros’un İlyada’sında tanrılar tanrısı Zeus, Gargara’yı yani günümüzdeki adıyla Küçükuyu’yu şöyle anlatır: ‘‘Ege’nin mavisi ile İda’nın yeşili arasında öyle bir yer vardır ki; orada keskin kekik kokuları ve lezzetli zeytin çeşitleri ile yaptığım kahvaltının tadını hiçbir yerde bulamadım. İşte orası Gargara’ dır.’’ Siz siz olun Zeus’un öve öve bitiremediği Küçükkuyu’yu en yakın zamanda görün. Kazdağı’nın efsaneleri ve doğal güzellikleriyle eşi bulunmaz bir tatil yöresi olan Küçükkuyu size, küçük otellerin sıralandığı dağlar, denizle ve doğayla iç içe oksijen dolu bir tatil sunuyor. Küçükkuyu; doğal güzellikleri, denizi, deniz ürünleri, şifalı suları ve bitkileri, temiz havası, taş yapıları, tarihi değerleri, zeytin ve zeytinyağlarıyla, üç bin yatak kapasitesi büyük bir turizm çekiciliğine sahip. Antik ismi ‘‘Gargara’’ olan Küçükkuyu’ nun tarihi milattan önce 9. yüzyıla dayanıyor. Gargara ismini de İda Dağı’nın Gargara Tepesi’nden almış. Homeros, İlyada Destanı’nda Gargara’dan çok sık söz ediyor; bölgeyi tarif ederken ‘‘Assos’tan doğuya doğru gidildiğinde Adromytnenas (Edremit) Körfezi’ni oluşturan bir burun üzerinden gelinir’’ diyor. Kuzey Ege’de Assos’un yakınındaki Kazdağı, son yılların gözde tatil beldelerinden. Yeşilyurt köyü ve Küçükkuyu, bu bölgenin turizm merkezleri. Zeytinlikler arasından eşsiz bir manzara eşliğinde , Küçükkuyu kumsalı, plajlarıyla tatil denince dinlenmeyi ve huzuru tercih edenlerin gözdesi. Behramkale’den (Assos) çıkıp sahil yolunu izleyerek Küçükkuyu’ya gelebiliyorsunuz. Küçükkuyu, yurt içi ve yurt dışından tatil yapmaya gelen bir çok ünlü isimi ağırlıyor. Yeşilyurt ve Adatepe köylerinde bulunan birinci sınıf butik oteller, Kazdağı’nın büyüleyen mitolojisi, denizi ve deniz ürünleri, sırtını dayadığı Gargaran Tepesi’nde Zeus sunağı görülmeye değer. Kuzey Ege’nin en uç noktasında bulunması dolayısıyla Edremit Körfezi’nin ayrılmaz bir parçası olan Küçükkuyu, Çanakkale’ye 90 kilometre uzaklıkta. Kazdağı civarında konaklayanlar, denize girmek için çoğunlukla Küçükkuyu sahilini tercih ediyor. Küçükkuyu sahilinde, hem deniz kenarında olup hem de her bütçeye uygun konaklama imkanları var. YEŞİLYURT Bir de Yeşilyurt köyü var ki güzelliği dillere destan. İş yaşamından kaçan şairler, yazarlar ve diğer sanatçılar huzuru bulmak için Küçükkuyu’ya bağlı Yeşilyurt’a geliyorlar. Köyün, doğal dokusu, dağ ve deniz ahengi sayesinde köy turizm için ge P leceği parlak. Taş mimariye, köy kültürüne karşı ilgisi olan ve doğayla iç içe olmaktan hoşlananların mutlaka görmesi gereken bir köy. Yeşilyurt köyünün eski ismi Büyük Çetmi. Yeşilyurt’un eski taş evleri, dışarıdan gelenlerin, hatta yabancıların gözdesi. Köy halkının çoğunluğu yörük. Yöre haklı zeytincilikle geçiniyor. Küçükkuyu’dan sadece üç kilometre uzaklıktaki köyün temiz ve dinlendirici havası, özellikle orta ve üst yaş konukları cezp ediyor. Yöredeki Mıhlı Çay, Kaz Dağları’ndan denize inen çok sayıda çaydan biri. Başdeğirmen Şelalesi ve Mıhlı Çayı’nın milyonlarca yıldır Kaz Dağı’ndan Ege’ye yolculuğu sırasında oluşturduğu kanyon, eşsiz güzelliği ile görenleri büyülüyor. GEZİLECEK YERLER olan; içinde su bulunan sarnıç, halk arasında Zeus Mağarası olarak biliniyor. Sarnıca inen taş merdiven, yıkılmış durumda. Zeus sunağının yanında Çanakkale Savaşı’na katılan Erdem Dede’nin mezarı var.. Küçükkuyu’da balıkçılık beldenin ana geçim kaynaklarından biri. NEREDE KALINIR? Çetmi Han (0.286 752 61 69), Zeytinbağı (0.266.387 37 61), Öngen Country Otel (0.286 752 24 34), Erguvanlı Ev (0.286 752 56 76), Manici Kasrı (0.286 752 17 31). Küçükkuyu’nun bütün otel ve pansiyonlarında Ege mutfağına özgü yemekleri bulabilirsiniz. Art Kafe’nin birbirinden çeşitli mönüsünden bazı örnekler: Portakallı kereviz, ısırgan otlu çorba, nar pekmezli semiz otu salatası, pazı kavurma ve deniz börülcesi. (0.286 752 26 36) NASIL GIDILIR? ekin deyince ilk akla gelen, görülesi yerlerden biri Yasak Şehir’dir. Pekin’in göbeğinde Tienanmen Alanı’nın hemen dibindeki Yasak Şehir, ‘‘Son İmparator’’ filmiyle daha da çekicileşti ve Pekin’e gelen yabancıların ilk uğrak yerlerinden biri haline geldi. İmparatorluk dönemlerinde halka kapalı olduğu için burasının adı halk tarafından Yasak Şehir olarak konmuş. Öyle de kalmış. Demek ki, en kalıcı adı halk koyuyor! Geçelim... Yasak Şehir, imparatorların kış mevsiminde kaldığı, işini yürüttüğü saraydı. Bir de yaz aylarında kaldıkları saray var. Burasının adı da Yazlık Saray... Giriş, sanki içeride büyük bahçeli, göllügöletli, tonlarca salonuodası olan bir saraya değil de, sıradan ama büyükçe bir konağa davet ediyor. Öylesine sade görünümlü... Giriş ücreti Pekin’in pek çok yerinde olduğu gibi yine ikili... Yerliye 10 yuan, yabancıya 35 yuan. (7 yuan 1 dolar) Yazlık Saray’dan içeri girince sanki milyonlarca nüfuslu bir başkentte değil, Bahçedere, Boztepe, Türkmenler, Çetmibaşı, Adatepe, Yörükler, Lamponia kenti görülmesi gereken yerlerden. Zeus sunağı:Gargaran Tepesi, eski Yunan kültürüne göre tanrılarına kurban sunmak üzere yapılmış; taş duvarlarla örülen küçük bir oda kadar Otomobille gidecekseniz, İstanbul’a altı, İzmir’e dört saat. Bandırma’dan feribotu da kullanabilirsiniz. Otobüsle gidecekseniz, en kolayı Altınoluk’a gitmek. Daha sonrasında, minibüslerle Küçükkuyu’ya ulaşıyorsunuz. Çizgiler ‘barış’ istiyor Haber Merkezi Karikatürcüler Derneği’nin düzenlediği ve bu yıl ‘‘Barış’’ konulu 26’ncısı yapılan Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması’’nın birincilik ödülünü Polonyalı karikatür sanatçısı Pawel Kuczynski kazandı. Yarışmanın Özel Ödülleri arasında yer alan Cumhuriyet Gazetesi Özel Ödülü’nü ise İranlı Muhammed Ali Halaci kazandı. Tonguç Yaşar, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Ercan Akyol, Metin Peker, Viladimir Kazanevsky (Ukrayna), Grzegorz Szumovski (Polonya), Alessandro Gatto’nun (İtalya) jüri olarak görev aldığı yarışmaya bu yıl 64 ülkeden 1012 karikatürcü 1779 eserle katıldı. Türkiye’den Eray Özbek, Romanya’dan Florian Doru Crihana, Türkiye’den Özcan Çalışkan, İran’dan Ghasem Lütfi’nin Başarı Ödülleri’ni paylaştkları 26. Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması’nın Özel Ödülleri ise şöyle sıralandı: Karikatürcüler Derneği Özel Ödülü: Sinchinov Evg (Rusya) Nasreddin Hoca Özel Ödülü: Musa Gümüş Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülü: Angel Boligan Corbo (Meksika) Jüri Özel Ödülü: Ali Rıza Pourhanifeh (İran) Cumhuriyet Gazetesi Özel Ödülü: Muhammed Ali Halaci (İran) Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Özel Ödülü: Yu Liang (Çin) SCRIKSS Özel Ödülü: Aidarbek Gazizov (Kazakistan) Sabah Gazetesi Özel Ödülü: Mihai Ignat (Romanya) TRT Ödülü: Ekrem Borazan Çankaya Belediyesi Özel Ödülü: Hüseyin Tanyeri TV8 Özel Ödülü: Rumen Dragostinov (Bulgaristan) Akşam Gazetesi Özel Ödülü: Hikmet Cerrah T.C. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü Ödülü: Muhittin Köroğlu İBB Özel Ödülü: Oleg Goutsol (Ukrayna) Beşiktaş Belediyesi Özel Ödü Uluslararası Nasreddin lü: Jano Val Hoca Karikatür ter (Slovak Yarışması’nda birincilik ya). Kuczynski’nin Ilgaz’da yaz keyfi bir başka HAYRİ ARSLAN Ö zgürlüğe doğru yol almak, sakinliği yaşayıp, en az bir yılın yorgunluğunu ve beyninizin içini boşaltmak istiyorsunuz maviliklere kulaç atıp, güneşlenmek, tarihi solumak, dağ havasında yürümek tercihleriniz arasındaysa hemen işe bavulunuzu hazırlamakla başlayın. Bavulunuzda mayo, hırka, çorap ve montunuzu yanınıza almayı unutmayın. Hem mayo, hırka hem çorap bu kavurucu sıcaklarda, olur mu diye bir soru sorabilirsiniz. Ama gideceğimiz yer Batı Karadeniz ve etrafı çam ormanlarıyla kaplı bir tatil merkezi ise evet. ‘‘Ilgaz Anadolu’nun sen yüce bir dağısın... Senin dumanlı başın göklere yükseliyor’’; küçüklüğümüzde özellikle ilkokul yıllarında çok bilinen çocukluk şarkımız böyle başlardı. O kocaman dağı, karlı ve bir kalem gibi yükselen çam ormanlarının zirvelerini gözümüzün önünde canlandırmaya çalışırdık küçüklüğümüzde. Çoğumuzun görmediği, sadece bu şarkıdan bildiğimiz dağın heybetini düşler, içimiz ürperirdi. Yüce dağ, bizi kendisine çağırırdı, o incecik çocuk seslerinde. Ilgaz, aynı o şarkıdaki gibi. Dumanlı zirvesi bulutlara karışıyor. Bu Ilgaz’ı olduğundan da yüce gösteriyor. Milli Park alanında, gözünüzün alabildiğince turkuvaz renkler sizi bekliyor olacak. Burada havanın özellikle akşam saatlerinde oldukça serin olduğunu anımsatmakta fayda var. Ilgaz Dağı Milli Parkı, dağcılık ve kış sporları için oldukça uygun bir yer. Zengin orman örtüsü, yaban hayatı, piknik yerleriyle görülmeye değer ender güzellikte bir yer. Ancak yaz mevsiminin de Ilgaz’da ayrı bir güzelliği var. Yazın kavurucu ve bunaltıcı sıcağını hiç de hissetmediğiniz Ilgaz, sizin serinliği, temiz havasıyla karşılıyor. Ilgaz, günübirlik orman içi yürüyüşleri, piknik, bisikletle gezinti yapmak isteyenler için uygun bir yer. Bölgedeki bir kaç konaklama tesisi içinde en önemli yeri beş yıldızlı bir Kastamonu Holding Kuruluşu olan Ilgaz Mountain Resort alıyor. Burası çam ağaçlarının arasında bir tesis. Aldığınız bol oksijenle, yorgunluğunuzu ve uykusuzluğunuzu bir anda giderebilirsiniz. Ilgaz Mountain Resort’te, yaz kış konaklamak mümkün. Tesiste konakladığınız süre içinde, havuzundan, saunasından yararlanabilir, rehber eşliğinde doğa yürüyüşlerine çıkabilir, bisiklete binebilir, doğa fotoğrafları çekebilir, akşamları lobide yanan şömine karşısında, sevdiklerinizle uzun uzun sohbetler edebilirsiniz. Ankara’dan 165 kilometre, İstanbul’dan 400 kilometre uzakta, Anadolu’nun en kolay ulaşımına sahip konumu ve hiçbir tahribe uğramamış doğal yapısıyla şehir kaçaklarını, gönlünce kafa dinlemeyi arzu edenleri doğayla baş başa kalmayı arzu edenleri bekliyor. Ilgaz, İç Anadolu ile Karadeniz hattını ikiye ayırıyor diyebiliriz. Bu el değmemiş doğa parçası, milli park ilan edilmiş ve çok sıkı korumaya alınmış. Dağın etekleri gözün alabildiğine kara çamlar ve kızıl çamlarla dolu. Nereden geldiği belli olmayan bulutlar sarıyor sık sık yamaçları. Ilgaz’ın en yüksek mevkisi olan Hacet tepeler (Büyük Hacet 2 bin 587 metre, Küçük Hacet 2 bin 548 metre) bulutların arasından bir göz kırpıyor, bir kayboluyor. Size de doğanın bu benzersiz oyununu ve dur durak bilmeyen devinimini izlemek kalıyor. Ama doğanın bu yorulmak bilmez hareketine katılmak da mümkün. Ilgaz kendisine gelen kimseyi çevirmez. Yaz aylarında çam ormanlarının gölgesinde uzun yürüyüşler yapabilirsiniz. Ilgaz’ın derin vadilerini birleştiren sırtlarda yürürken soluklanmak için durduğunuzda, serin havayı içinize çektiğinizde, zirvelere el sallamayı selam yollamayı sakın unutmayın. Bütün gün boyunca Ilgaz’ın muhteşem doğasıyla yaptığınız buluşmanın ardından ister kendi dinginliğinize çekilebilir, isterseniz dostlarınızla eğlenmeye devam edebilirsiniz. bambaşka bir yerde hissettim kendimi. Dev tropikal ağaçlar, göz alabildiğine uzanan suni göl... Göl suni ama, öteki ucunu görmek zor. Gölün ortasına iki tarafı birbirine bağlayan güzel görünümlü bir köprü yapmışlar. Yeniymiş; 700 yıllık! Gölün hemen kıyısında bahçemsi bölümler, onların arasında da etrafı ve tepesi ağaç kolonlarla süslü 800 metrelik gezinti bölümü var... Ben gezinti bölümü dedim ama, burası için kalıntı bölümü desek daha yerinde olur. Ağaç kolonların her biri resimlerle süslü. Çin resmi... Doğa görüntüleri ağırlıklı, insandan çok dağlar, ovalar, ırmaklar var. Bu resimlerin her birinin ayrı bir öyküsü varmış. Çin resmini bilenler şöyle bir tanım yapıyor: Çin resmi bakılmaz, okunur! Çince bilmiyorum ama, biraz doğaca biliyorum sayılır. Okuya okuya dolaştım. Tabii benimki gözlemle çıkarımlar. İşin gerçeği her resim yazılı bir öykünün anlatımı... Bir de kuşlar... Çin resimlerinde o kadar çok güzel kuşlar var ki. İnsan resimlere biraz dalsa ‘‘cik cik’’ ötesi gelir! Artık öttün ya, kanatlarınsın da, ötesi gelir! Yazlık Saray’ın bir bölümü de tepemsi bir yükseklik. Çin’deki ölçülerin büyüklüğüne ben de alıştığım için, tepe yüksek de olsa, beğenmiyorum; tepemsi diyorum! Tepeye nefes nefese ulaşınca kocaman bir Buda heykeli karşılıyor. Heykelin eteğinde, belinde, bağrında toplam 26 tane kol saydım. Neresinden baksan ayrı bir görüntü veriyor. Doğrusu huzur da veren bir görüntü. Bu duygularımı selamlarken mırıldanmadan da edemedim: Gel evladım Balbay, ben Buda... Burada bütün kaygılarını buda! Gölün hemen kıyısında bir mermer gemi var. Bir zamanların kraliçesi ille de tutturmuş, bu gölde mermer gemi isterim diye. Batar demişler, dinlememiş. Yapmışlar, batmış. Dipten çıkarıp kıyıya monte etmişler... Gezekalın! Frankfurt Uluslararası Medya Ödülü FRANKFURT (Cumhuriyet) Frankfurt Basın Kulübü, bu yıl ilk kez bir ‘‘Frankfurt Uluslararası Medya Ödülü’’ düzenlediğini açıkladı. Ödül, Frankfurt veya çevresi ile ilgili nitelikli yapıtlara verilecek. Yapıtların bölgesel veya uluslararası medyada yayımlanmış olmasının gerekmediği, yalnız mutlaka Almanca veya İngilizce olarak ödül kuruluna iletilmesi gerektiği bildirildi. Ödüle, televizyon, radyo, yazılı basın, internet alanında çalışan medya mensupları katılabilecek. Ödül için son başvuru tarihinin 30 Ağustos 2006 olduğu kaydedildi. Ödülün büyük seçici kurulu, Frankfurter Allgemeine Zeitung, Frankfurter Rundschau, Associated Press, Hessischer Rundfunk gibi medya kuruluşlarında çalışan başyazarlardan oluşuyor. Birinciye 10 bin, ikinciye 7 bin, üçüncüye de 4 bin avro verilecek olan ödülün töreni, 9 Ekim 2006 pazartesi günü Frankfurt’ta yapılacak. Medya ödülü ile ilgili ayrıntılı bilgi, www.internationaler medienpreisfrankfurt.de adresinden alınabilecek.