04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı ATEŞKES SAĞLAMAK İÇİN HAZIRLANAN BM TASLAĞINDA ABD VE İSRAİL’İN İSTEDİĞİ OLDU AĞUSTOS CUMA GÜNDEM CÜNEYT ARCAYÜREK İlk ve Son Seçenek Sınırlar yeniden çizilecek Baştarafı 1. Sayfada yetkisi dışında ülkeye hiçbir silah satışının yapılmaması için uluslararası bir ambargo uygulanması öngörülüyor. Karar tasarısının ABD ve İsrail açısından başarı olduğu belirtiliyor. Lübnan Enerji ve Su Kaynakları Bakanı, karara ‘‘Lübnan topraklarında tek bir İsrail askeri kalmaması koşuluyla uyacaklarını’’ belirterek, ‘‘Askerler kalırlarsa uymayız’’ dedi. SALDIRILARA ‘ŞİMDİLİK’ DEVAM İsrail Turizm Bakanı İzak Herzog ise Lübnan’da ateşkes için BM Güvenlik Konseyi karar tasarısı konusunda ABD ve Fransa’nın mutabakata varmalarını önemli bir gelişme olarak değerlendirdi. Ancak Herzog, şimdilik İsrail’in saldırılarını sürdüreceğini söyledi. ABD’nin Lübnan’da temaslarda bulunan Dışişleri Bakan Yardımcısı David Welch, ülkesinin Lübnan’daki şiddet dönemini ‘‘sonsuza dek’’ kapatmaya kararlı olduğunu söyledi. Welch, Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora ile görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada, ‘‘Korkunç şiddet dönemini sonsuza dek kapatmak istiyoruz. Başkan George Bush ve Dışişleri Bakanı Rice, Lübnan’a destek vermeye kararlı’’ dedi. MUSTAFA BALBAY Kıbrıs’a Fransız Üssü! N e olacağım demeden yükseklerden uçarak bugünlere gelen AKP iktidarı, bir numaralı sorumlusu hükümet ve onun başbakanı; çoğu kesimlerin inandırıcı bulmadığı anketlere bakarak mı gelecek hesapları yapıyor acaba? Yok, hayır! RTE’nin güvendiği bir başka tablo var; bu tabloda yer alanlar tek umudu, tek güvencesi. RTE’yi umutlandıran olgu, AKP’ye seçenek olacak, seçenek olabilmek için topluma umut aşılayacak bir, hatta birkaç siyasal kuruluşun var olmayışı... İşte bu, RTE’nin geleceğe dönük güvencesi! Bu saptamayı değerlendirmek için tarafsızlığına inanmak zorunda olduğumuz Merkez Bankası’na ait olduğu bildirilen bir anketin kıyaslamalı sonuçlarına göz atmak yeterli. Bu anket, yalaka veya yarı yalakalık eseri öteki anketlerdeki sonuçların aksine kimi çarpıcı eğilimleri yansıtıyor. Örneklere geçelim: Örneğin AKP iktidarının taze olduğu 2003 yılında ‘‘Türkiye’nin ekonomik durumu nasıl’’ sorusuna bireyler yüzde 42 iyi, yüzde 14 kötü diye olumlu yanıt verirken üç yıl sonra aynı soruya verilen karşılıklar şöyle: Yüzde 16 iyi, yüzde 47 kötü! Üç yıl sonunda tam tersi bir tablo. Diğer örnekler: Soru: ‘‘Gelecek altı ay içinde iş bulma olanağı olacak mı?’’ 2003’te yanıt: Yüzde 31, iş kolay bulunacak. Yüzde 20, zor bulunacak. 2005’lerdeki yanıt: Yüzde 22, iş kolay bulunacak. Yüzde 38, iş zor bulunacak. Soru: ‘‘12 ay içinde ev alma olasılığınız var mı?’’ 2003 yanıtı: Yüzde 4, var; yüzde 95, yok. 2005’lerdeki yanıt: Yüzde 4, var; yüzde 96, yok. Türkiye’yi, insanlarımızın yaşamını yüzde yüz değiştirdiğini savlayan AKP iktidarında ev alma gibi temel gereksinimler üç yılda yerinde saymış. Değişen bir şey yok! Benzeri yanıtlar otomobil alma olasılığı için de geçerli. 2003’te de 2005’te de otomobil alma olasılığı yüzde 4, var; yüzde 9496, yok! Toplumun maddi olanaklarını gösteren soru ve yanıtlar da AKP iktidarı açısından karanlık. ‘‘Gelecek 6 ay içinde lira, döviz, altın vs... Tasarruf etme olasılığınız var mı?’’ sorusuna ankete katılanlar 2003’te yüzde 13 var derken, yüzde 76 yok yanıtı vermiş. 2005’lerde yanıt yüzde 13’lerden yüzde 9 var’a inmiş, yüzde 76’lar yüzde 88’e yükselmiş.Şimdi gelelim gerçeğe; bu tabloya karşın AKP iktidarına oy verilip verilmeyeceğine... Seçenek yok demeyi bırakalım bir tarafa.AKP ağzı bu. Kimi yalaka aydınların ağzı.Yapılacak nedir? Çok basit. AKP dışında aklın kime yatıyorsa ona oy ver.Zira ilk ve son hedef; AKP’den kurtulmak! ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın “Yeni Ortadoğu’nun zamanı geldi” açıklamasının ardından ABD ve Fransa’nın ateşkes için hazırladığı BM karar tasarısında Lübnan sınırlarına vurgu yapılması dikkat çekiyor. Tasarıda, İsrail ile Lübnan arasındaki “Mavi Hatta’’ saygı gösterilmesi ve Lübnan’ın uluslararası sınırlarının tartışmalı ya da belirsiz olduğu bölgelerin yeniden çizilmesi isteniyor. K Şeriatın izniyle katliam Baştarafı 1. Sayfada Ölüm mangalarının Bağdat’ın büyük bölümünü kontrol altında tutan milislerin desteğiyle iş gördüğü kaydediliyor. ABD ve Irak güçlerinin Bağdat’ın doğusundaki bir Şii semtindeki işkence merkezine düzenledikleri saldırı, Mukteda el Sadr’a bağlı milislerin ateşiyle karşılandı. Polislerin çoğu Sadr semtinde yaşadığından, kendilerinin ya da ailelerinin başına bir şey gelebilir korkusuyla ses çıkaramıyor. Üstelik göz yumdukları taktirde bazen kendilerine para veriliyor. Ölüm mangalarının bir bölümü politik cinayetler işliyor. Şii kesimler devrik devlet başkanı Saddam Hüseyin’e ve Baas Partisi’ne bağlı kişileri hedef alıyor. Ancak AFP cinayetlerin büyük bölümünün mezhep çatışmasına dayalı olduğunu belirtiyor. Cesetlerin büyük bölümü Sadr semtinden geçen dev kanalizasyona atılıyor. Çoğunun dayak ve işkence nedeniyle dehşet verici durumda olduğu belirtiliyor. Genellikle kol ve bacaklarından bağlanmış ve gözleri de kapatılmış olan cesetlerin bir bölümünün gırtlaklarının ve kimi organlarının kesildiği ya da yakıldığı görülüyor. FARKLI GÜVENLİK PLANLARI Çetelerin büyük bölümünün kurbanlarını öldürmeden önce, kendilerinin uygun gördüğü bir yargılama sürecini işlettiği belirtiliyor. Iraklı bir istihbarat yetkilisi, ‘‘Bir hedef belirliyorlar. Onu kaçırmak güçse doğrudan öldürüyorlar. Ama çoğu durumda, o kişiyi infaz etmeden önce sorgulamak üzere güvenli bir yere götürüyorlar’’ diyor. Söz konusu yere daha sonra bir şeyh ya da imamın geldiğini belirten istihbarat yetkilisi, bu din adamının, suçlamaları dinledikten sonra kararını verdiğini ve kararın çoğu zaman ölüm cezası olduğunu belirtiyor. Tüm bunların birkaç dakikada gerçekleştirildiği, sonra da kurbanın derhal öldürüldüğü kaydediliyor. ABD Irak’ta beklemediği bir direnişle karşılaşmasının ardından farklı güvenlik planları devreye sokmuş, 2004 Haziran’ında Şii kesimlerin ağırlığını oluşturduğu bir geçici yönetim oluşturulmuştu. Bu dönemde ABD Büyükelçisi, daha önce Latin Amerika ülkelerinde ABD müdahalelerine karşı oluşan direnişleri kontrgerilla yöntemleriyle bastırma konusunda tecrübeli John Negroponte olmuştu. ‘SALVADOR SEÇENEĞİ’ ABD’nin Irak’ta da Latin Amerika’dakine benzer uygulamaları gündeme getirmeyi planladığı, ‘‘Salvador seçeneği’’ adı verilen ölüm mangalarının oluşturulmasının tasarlandığı öne sürülmüştü. Direnişi bastırmaya yönelik bu önlemler, söz konusu ülkede dini, etnik ve benzeri ayrımları kışkırtarak bir ‘‘iç savaş’’ın tetiklenmesini öngörüyor. Bu yöntemin uygulamaya konduğu ülkelerde çoğunlukla, ABD müdahalesine karşı gelişen direnişler, ülkedeki başka güçlerin saldırılarıyla yüz yüze geliyor. Geçen şubat ayında, Samarra’daki Şii türbesinin bombalanmasının ardından, Irak’ta bunun aslında ABD’nin ‘‘iç savaş’’ planının bir parçası olduğu öne sürülmüş ve Şii milislerin Sünnileri hedef alan saldırıları da artmıştı. ıbrıs Rum Kesimi’nin AB’ye tam üye olmasının ardından, Rumlar kendi politikalarını dayattıkça kimi AB uzmanları şöyle diyordu: ‘‘Adadaki tüm sorunlar çözülmeden Rumları tam üye olarak almamız hataydı. Bunu şimdi anlıyoruz...’’ Türklerin ruhunu okşamaya yönelik bu sözlerin samimi olmadığını yeri geldikçe vurguluyoruz. Fransa’nın, Rum kesiminde bir üs kurma girişimiyle bir likte bu sahteliğin daha da sırıttığını söyleyebiliriz. Temmuz ayında ucu görünen, bu hafta da netleşen haberin satır başları şöyle: Fransa, Güney Kıbrıs’ın Baf kentindeki Andreas Papandreu Hava Üssü’nün kullanım hakkını aldı. Rum yönetimi ve Fransa ilke anlaşmasına vardı. İmzalar büyük olasılıkla sonbaharda atılacak. Girişim kesinleştiğinde Rumların Yunanistan’dan sonra üs anlaşması yaptığı ikinci ülke Fransa olacak. Fransa, anlaşmalar çerçevesinde adada asker bulunduracak. Fransız savaş gemileri Rum limanlarını kullanabilecek. Rum subaylar Fransız askeri okullarında eğitim görecek. Bunlar iki tarafın anlaştığını ilan ettiği yönler. Bizce bu anlaşmanın uygulamaya girmesinin hemen ardından Rum yönetimi, NATO’ya üye olmak için bastıracak. Fransa destek verecek. Anlaşmanın olası gizli bölümünde böyle bir madde varsa şaşırmayız. ??? PKK KONUSUNDAKİ GELİŞMELERİ TAKİP EDECEK ABD’nin özel temsilci planı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’nin ‘‘PKK Özel Temsilcisi’’ atamayı planladığı ortaya çıktı. ABD’nin bu planına Ankara olumlu yaklaşırken, diplomatik kaynaklar, ‘‘Sadece PKK konusundaki gelişmeleri takip edecek, kararların uygulanmasını kontrol edecek bir temsilci öngörülüyor. Özel olarak bu konuyla ilgilenecek ve muhatabımız olacak’’ değerlendirmesini yaptılar. Kuzey Irak’taki PKK varlığına son verilmesi konusunda ABD yönetiminden bir adımın gelmek üzere olduğu belirtildi. Diplomatik kaynaklar, ABD’nin PKK tehlikesini ortadan kaldırmaya yönelik olarak daha etkili bir koordinasyon sağlanmasını istediği ve özel temsilcinin de bu işlevi göreceğini dile getirdi. PKK konusunda özel bir temsilci atanması planının Ankara’da olumlu karşılandığı ve bu temsilcinin ‘‘emekli bir askeri yetkili ya da askerisiyasi konularda oldukça uzman bir diplomat’’ olmasını beklediği belirtildi. Diplomatik kaynaklar, ‘‘Bu kişi üst düzey bir isim olacak’’ dediler. ABD’li yetkililerin de sorunun PKK’ye yönelik güçlü bir eylemin olup olmağı değil, ne zaman yapılacağı sorunu olduğunu kaydettiği dile getirildi. ABD’li yetkililerin bu konuda planların ve zamanlamanın üzerinde çalışmalarını sürdürdüğü de kaydedildi. Bakan Çelik’e yargı dersi Baştarafı 1. Sayfada eleştirilerini içeren konuşmasını yayımlayan Hürriyet gazetesi aleyhine, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıldığı gerekçesiyle manevi tazminat davası açtı. Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, 15 milyar lira istemli açılan manevi tazminat davasının, 10 milyar lira üzerinden kısmen kabulüne karar verdi. Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne geldi. Daire, yerel mahkemenin kararını bozdu. Dairenin kararında, basın özgürlüğünün sınırsız olmadığı, yayınlarda kişilik haklarına saldırıda bulunulmamasının da yasal ve hukuki bir zorunluluk olduğu vurgulandı. Kararda, gerek yazılı gerekse görsel basının, bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmesi ve haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de koruması gerektiğine işaret edildi. Basının, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapması gerektiği vurgulanan kararda, o anda ve görünürde var olup da gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından basının sorumlu tutulmaması gerektiği ifade edildi. Kararda dava konusu yazının, ana muhalefet partisi CHP’nin genel başkanının parti grup toplantısında söylediği sözlerin ‘‘yorum katılmaksızın aynen verilmesi’’nden ibaret olduğu belirtildi. Aracılı müzakere Baştarafı 1. Sayfada ‘Hangi adımları atarsak PKK’yi silah bırakmaya ikna ederiz’ gibi bir yaklaşım var’’ değerlendirmesini yaptı. Öymen şunları söyledi: ‘‘Özel temsilci ne iş yapar?.. Gelip de size ABD hükümetinin, Türkiye’nin Kuzey Irak’ta operasyon yapmasına razı olduğunu mu söyleyecek? O zaman bunu ABD’nin Ankara’daki büyükelçisi de yapar. Özel temsilci akla fiilen karşılıklı siyasi olarak mesaj getirip götürme gibi bir misyonu getiriyor. Bu duruma aracılı müzakere denir. Bir yabancı görüşmeci, taraflar ararasında mesaj getirir götürür. Yani bu özel temsilcinin başka yapacağı bir şek yok. Kuzey İrlanda’da böyle oldu. Özel temsilci mesaj getirdi götürdü. Yani bu temsilci belki doğrudan PKK ile konuşmayacak, ama Irak hükümetine mesaj verecek. Bu hükümet Barzani ile, Barzani PKK ile görüşecek Türkiye’nin mesajını iletecek. Sonra PKK’nin mesajı da bu yolla Türkiye’ye geri gelecek. Türkiye bu mesajlar karşılığında taviz vermek zorunda kalacak.’’ Öymen, PKK ile siyasi müzakere etmenin çok kötü sonuçları olacağını da belirtirken İspanya’nın ETA’ya kendi hükümetini kurma yetkisini bile tanıdığını, ama terörü durduramadığını vurguladı. Öymen, ‘‘PKK ile pazarlık edilemez. Bunlar bağımsız bir devlet kurmak ya da topraklarının bir bölümünü koparmaktan daha aşağı bir çözüme razı değiller. Bazılarının tahmin ettiği gibi sadece kültürel hak istiyor da değiller. Tüm kültürel haklar tanınıyor, ama terör devam ediyor. Türkiye’yi Abdullah Öcalan başta olmak üzere genel afa doğru sürüklemek istiyorlar’’ dedi. BÜROKRATİK YAPI KIRILACAK Dışişleri Bakanlığı kaynakları ise özel temsilcinin tek misyonunun ABD’nin bürokratik yapısını kırmak olacağını söylediler. Kaynaklar temsilcinin Türkiye’nin haberi olmaksızın herhangi bir temasta bulunamayacağını kaydediyorlar. Son gelişmeler Kıbrıs’ın stratejik öneminin sanılanın ötesinde olduğunu ortaya koydu. BakuTiflisCeyhan (BTC) boru hattının hizmete girmesiyle birlikte Akdeniz’deki petrol trafiği daha da arttı. Artmaya devam edecek. Ceyhan’dan Batı’ya ulaştırılacak petrolün salt taşımacılık gelirinin yılda 15 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Petrol tankerleri Ceyhan’dan demir alıp Batı’ya yöneldiğinde karşılarına ilk kara parçası olarak Kıbrıs çıkacak. Rumlar hem adanın bu anlamda taşıdığı önem nedeniyle hem de petrol taşımacılığından pay almak için Türkiye’nin bir an önce limanlarını açmasını istiyor. Gelen haberler, Türkiye’nin limanları açmamasının da etkisiyle YunanistanRum bandıralı deniz taşımacılığının dünya sıralamasında altıncılıktan dukuzunculuğa düştüğünü gösteriyor. Rumların dokuz doğurması biraz da bundan! Ortadoğu’daki savaşla birlikte, Kıbrıs’ın askeri açıdan da önemi öne çıkıyor. ABD, İngiltere’nin adadaki üslerini yerine göre kullanıyor. ABD’nin Irak’ı işgalinde lojistik olanaklardan birinin Kıbrıs olduğu ABD kaynaklı brifinglerde dile getirildi. Kıbrıs, Suriye’nin Lazkiye limanına sadece 125 mil uzaklıkta. Yunanistan’la Suriye arasında askeri konuları da içeren stratejik işbirliği antlaşması bulunduğunu anımsatalım. ??? Fransa, Ortadoğu’nun karıştığı, Rice’ın ‘‘Yeni bir Ortadoğu şart oldu’’ dediği bir dönemde Rum kesiminden üs alırken, Türkiye’nin nasıl bir tutum takınacağını merakla bekliyoruz! Adada sadece İngiltere’nin iki üssü bulunuyor. Bunlar, 1960 antlaşmalarıyla da kabul edilmiş, bir bakıma adanın gerçeği haline gelmiş, ‘‘tesisler’’. Fransa, ABDİngiliz ittifakının yanında ayrı bir üsle sahneye çıkmaya hazırlanıyor. Gelişmeler AKP hükümetinin ‘‘40 yıllık politikalarla Kıbrıs sorunu çözülmez, biz hep bir adım önde olup bu işi çözeceğiz’’ tezini de çürütüyor. AKP’ye anımsatılması gereken daha çok şey var ama, işe yarayacağını sanmıyoruz. ‘‘Anımsatalım’’ desek, sözcüğü ikiye bölüp çıkışırlar: ‘Anım’ kısmı sizin anılarınız olarak kalsın, satalım kısmı fena değil! Kandil muhatap kabul edilmiş olmuyor mu? Baştarafı 1. Sayfada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a helal olsun. PKK konusunda ‘‘sabrı taşmış’’, mangalda kül koymamıştı. Ayrıca ABD Büyükelçisi Ross Wilson’a da ‘‘Kararı büyükelçi veremez. Kararı Türkiye Cumhuriyeti yetkili kurulları verir’’ diyerek posta koymuştu. Sandık ki 24 saat sonra ‘‘Ordular! İlk hedefiniz Kuzey Irak’ta Kandil Dağları!’’ diyecekti. ABD Başkanı George W. Bush’un telefonundan sonra yelkenleri suya indirmişti. Son habere göre ABD, PKK konusunda ‘‘özel temsilci’’ atayacak. ‘‘Koordinatör (eşgüder)’’ bir ‘‘emekli asker’’ olabilecek. Özel temsilcinin ABD’yi temsil edeceği kuşkusuz. Kimle kim arasında eşgüdümü sağlayacak? AnkaraKandil DağıBağdat arasında... Bu durumda ‘‘Kandil Dağı’’ resmi ‘‘muhatap’’ kabul edilmiş olmuyor mu? Demek ki ABD, özel temsilcisi ile Ankara ve PKK arasında ‘‘müzakere’’ başlatıyor. Haydi hayırlısı... Bugüne değin 40 yıldır Kıbrıs konusunda ABD’nin kaç ‘‘özel temsilcisi’’ ya da ‘‘eşgüderi’’nin görev yaptığını anımsayan var mı? Sonuç ne? Sıfır, elde var sıfır... Demek ki ABD, PKK konusunda topu taca atarak Erdoğan ile oynayacak. Belki Bağdat’ta, Kerkük’te PKK büroları kapatılır, biriki PKK ileri geleni Türkiye’ye kurban edilir. Prens Klemens von Metternich’i bilirsiniz. Paris’te Avusturya büyükelçisi görevinden sonra dışişleri bakanlığı ile başbakanlığa yükselen ‘‘diplomasinin babası’’ Metternich’i anımsarsınız. Napolyon’u devirdikten sonra, Osmanlı İmparatorluğu’nun katılmadığı, 1815 Viyana Kongresi’nin mimarının şu sözü kendinden de ünlüdür: ‘‘Diplomaside bir sorunu sürüncemede bırakmak istiyorsan komisyona havale et!’’ Anlaşılan ABD, PKK işini ‘‘özel temsilci’’ye havale ediyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle