29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 İNGİLİZ THE INDEPENDENT GAZETESİNDEN ÜRKÜTEN EKONOMİ DEĞERLENDİRMESİ: C T ekonomi İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER TEMMUZ CUMA Türkiye dünyayı karıştıracak he Independent’a göre Türk ekonomisindeki gelişmelerin global bir krize yol açmasından endişe ediliyor. Uzmanlar, Asya krizi benzeri sorunlar yaşanabileceğini vurguladılar. Ekonomi Servisi İngiltere’de yayımlanan The Independent gazetesinin haberine göre uzmanlar, Türkiye’de Merkez Bankası’nın son ekonomik gelişmeler karşısında aldığı önlemlerin başarısız olması halinde, Hindistan’dan Polonya’ya kadar yayılacak bir kriz çıkabileceği endişesini taşıyor. Uzmanlar, ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz artış oranına bağlı olarak ya da FED’den gelecek enflasyonla mücadelede sert önlemler alınacağına ilişkin açıklamalar karşısında, uluslararası piyasalarda yoğun satışlar görülebileceği uyarısında bulundular. The Independent’a konuşan, Londra’daki ‘‘Insinger de Beaufort’’ bankasının baş ekonomisti Stephen Lewis, Türk ekonomisinin, merkez bankalarının, global piyasalardan likidite çekmesi halinde, ‘‘başlıca mağdur olacak gibi göründüğünü’’ söyledi. ASYA KRİZİ Yüksek faiz oranlarının Türk ekonomisini vurabileceğini vurgulayan Lewis, bu sürecin sonunun, 1997 ve 1998’de yaşanan Asya krizi benzeri sorunlara neden olabileceğini belirtti. Lewis, 1997 ve 1998’de Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) müdahale edip sıkı tedbirler aldığını hatırlattı, ancak Türkiye’de yeni güçlenen ‘‘İslamcı gruplar’’dan direniş görebileceğini söyledi. Türkiye’deki gidişatın negatif yönde olduğunu ve önlenebileceği yolunda bir işaret görülmediğini belirten Lewis, gelişmelerin Ortadoğu’da istikrar açısından etkilerinin ciddi sonuçlar doğurabileceğini de vurguladı. Diğer gelişmekte olan piyasalardan Slovakya ve Hindistan’ın endişe kaynağı olduğunu belirten uzmanlar, Kolombiya, Meksika ve Polonya’nın da piyasalardaki gelişmelerden zarar gördüğü kanısındalar. Aynada Çıplak darları olduğu havasını verecek açıklamaları ile bu imaja destek verirler. Medya yıldızları, malum yorumcular katkıda bulunurlar.. Sonradan bu bilgilerin kirli, gerçek dışı, havada kalmasının pek anlamı yoktur.. Toplum Danıştay katliamının şokunu yaşarken yaratılan görüntü önemli ve belirleyicidir. Büyüyebilecek bir tepki dalgasını, bilinci yok etmek vurucudur. Mantık dışı olan ilk imajın tam tersi gerçeğin ortaya çıkmasının etkisi zayıf kalacaktır. Yani soruşturmanın bugün geldiği aşamada tetikçinin tarikat ilişkilerinin ortaya çıkması gerçeğin ta kendisi olsa da toplumsal duyarlılık, olaya yönelik tepki dalgası kırılmış, gerçeğin aynada çıplak görülmesi engellenmiştir. Sermaye, siyaset, güç odakları zaman zaman medyanın kirlenmesinden yakınır dururlar. Aynanın çıplak kendilerini gösterdiği haller söz konusudur. Ya da ayna görüntü veremez kirliliktedir.. Sermayenin, örgütlerinin yandaşı medya yaratmak üzere yaptıkları harcamalar çok anlamsız, kirli bir boyut kazanmıştır. En büyük işveren örgütlerinden ikisinin başkanlarının bire bir yakınmalarından birkaç cümleyi sizlerle paylaşmak istiyorum... ‘‘Dünyanın en büyük ekonomistlerinden birini konuşturduk. 39 gazeteci lüks otelde yemek yedi. Ertesi günü yemeği yemeden giden tek gazetecinin özet haberi çıktı. Bu işe nasıl bir son verebiliriz?’’ ‘‘Yıllık bilançoya baktım. Gazeteciler için yapılan harcamalar bütçemizi zorlayacak boyutlar almış. Haberler yanlış, niteliksiz çıkıyor. Bu işe son vermenin bir yolu olabilir mi?..’’ Her iki başkana yanıtsız kalan benzer önerilerde bulunmuştum. Konuyu yönetim kurulları ve üyeleri ile tartışmaları, bir şeyleri düzeltebilmek üzere kararlı olmaları halinde bir kampanya başlatabilirdik. İşveren örgütleri, gazetecilik meslek örgütleri hep birlikte ortak kampanya açabilir, işverenlerin parası ile yapılan gezilerin, davetlerin, pahalı armağanların kaldırılmasını isteyebilirdik. Sermayesiyaset, iktidar odakları, Başbakan Erdoğan’dan başlayarak, muhalefet liderlerine, medya ile var olan mankenlerimize kadar uzanan bir halkada.. medyadan yakınan herkes için aynı gerçek geçerli. Çıplak ayna başkalarını gösterdiğinde çok mutlular. Kendilerine tutulduğunda bağırıp çağırıyorlar. Aynasız da yok olacaklarından, kendilerini çıplak değil, gerçek dışı güzel gösterecek hileli aynalar isteyip duruyorlar.. J P M O R G A N : M İ N İ K R İ Z YA Ş A N I Y O R Uluslararası yatırım bankası JP Morgan’ın analisti Yarkın Cebeci, Türk ekonomisindeki gelişmeleri değerlendirirken ‘‘Bu bir mini krizdir’’ dedi. Cebeci, Fransız Le Monde gazetesinin, Türk ekonomisine ilişkin haberinde yer verilen açıklamalarında, ‘‘2001’e göre her şey iyi gidiyor.. ancak aşırı volatilite, birçok ekonomik ve siyasi belirsizlik nedeniyle finansal bir kriz var’’ diye konuştu. Le Monde’un haberinde de, ‘‘Türkiye için ilk belirsizlik kaynağının enflasyon olmayı sürdürdüğü’’ belirtilerek diğer belirsizlik faktörleri, Avrupa Birliği ile zorlu müzakereler ve Erdoğan hükümetinin ‘‘kredibilite kaybı’’ olarak sıralandı. Ve ilk yerli yakıt pili üretildi Ekonomi Servisi Ford Otosan, Arçelik, TOFAŞ, Aygaz ve DemirDöküm firmalarıyla Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nin (MAM) oluşturduğu konsorsiyum, ilk yerli yakıt pilini üretti. Sıra ticarileşme aşamasında. Projenin 3. aşamasını oluşturan, bipolar plakaların ve yakıt pilinin, dünya ölçeğinde rekabet edebilecek şartlarda üretimi amacıyla DemirDöküm ve TÜBİTAK MAM Enerji Enstitüsü arasındaki işbirliğine ilişkin imza töreni İstanbul’da yapıldı. Konsorsiyum Koordinatörü ve Ford Otosan ARGE Koordinatörü Dr. Murat Yıldırım, projenin 2003 yılında, Ford Otosan, Arçelik, TOFAŞ, TTGV ve TÜBİTAK katılımıyla başladığını ve I. aşaması olan ‘‘Temiz Enerji Üretimine Yönelik Yakıt Pili Teknolojilerinin Geliştirilmesi’’nin başarıyla gerçekleştirildiğini belirtti. Yıldırım, ‘‘2004 yılında, Aygaz ve DemirDöküm firmalarının katılımıyla güçlenerek, projenin ikinci aşamasına geçtik. Bu aşamada prototip üretim yapıldı’’ dedi. İmzalanan üçüncü aşamayla ise DemirDöküm ve TÜBİTAK MAM Enerji Enstitüsü, PEM yakıt pilinde kullanılan bipolar plakaları farklı güçlere hizmet edecek şekilde modelleyecek ve dünya ölçeğinde rekabet edebilecek şartlarda üretimini gerçekleştirecekler. Murat Yıldırım, konsorsiyum üyesi firmaların kendi ürünlerine yakıt pili teknolojisinin adaptasyonu konusunda çalışmalara başlayacaklarını bildirdi. Yıldırım, ‘‘Bu bağlamda, Ford Otosan ve TOFAŞ yakıt pillerinin araca uygulanması, Arçelik beyaz eşya ürünlerine uygulanması, DemirDöküm mikro kojenerasyon, Aygaz ise hidrojenin depolanması ve dağıtımı üzerine projelendirme çalışmalarında ilerlemiş durumdalar’’ diye konuştu. Yakıt pili piyasasının büyüklüğünün birkaç yıl içinde 35 milyar dolara, araç kullanımına bağlı olarak da gelecek on yıl içerisinde 20 milyar dolara kadar ulaşmasının beklendiğini belirten Yıldırım, bu teknolojinin ilk olarak el kamerası, laptop ve cep telefonu gibi mobil araçlarda görüleceği, bunlar geliştikçe evsel ürünlerde ve otomobillerde kullanılacağını söyledi. DÜNYA DEVİNİN ÜST DÜZEY YÖNETİCİSİNDEN TÜRKİYE’YE MESAJ: ALINACAK ÇOK YOL VAR Türkiye Yatırım Danışma Konseyi’ne IMF Başkan Yardımcısı Krueger, Dünya Bankası Bölgesel Başkan Yardımcısı Katsu ve 11 ülkeden 20 çokuluslu şirketin üst düzey temsilcileri katıldı. (Fotoğraf: AA) ‘Dalgalanma uyandırma zili’ ÖZLEM YÜZAK IMF 1. Başkan Yardımcısı Ann Krueger, Dünya Bankası Bölgesel Başkan Yardımcısı Shigeo Katsu, Avrupa Yatırım Bankası Başkanı Philippe Maystadt... Ayrıca dünyanın önde gelen şirketlerinin üst düzey yöneticileri ya da başkanları... Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı ve ilgili bakanları... Ayrıca Türkiye’nin iş dünyasının temsilcileri... İstanbul’da başlayan ve akşam saatlerine kadar süren basına kapalı toplantıda bir önceki toplantıda alınan tavsiye kararlarını Türkiye’nin ne kadar uygulayıp uygulamadığı tartışıldı. Kapalı kapılar ardında ne konuşulduğunu bilmiyoruz, ancak 1 saat gecikmeli yapılan basın toplantısından çıkan ortak mesaj, atılan adımların doğru yolda olduğu şeklindeydi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan açılış konuşmasında dünya piyasalarında yaşanan dalgalanmanın Türkiye’de hissedildiğini, bu dalgalanmanın içinde Türkiye’ye özgü sebepler olduğunu belirtti. ‘‘2005 yılında 9.7 milyar dolar tutarında doğrudan yabancı yatırım geldiğini’’ kaydeden Erdoğan, reformlarda kesinlikle rehavet ve gevşeme yaşanmadığını söyledi. Dünya Bankası Bölgesel Başkan Yardımcısı Katsu ise Türkiye’nin önümüzdeki 6 yıl içinde 10 milyon yeni istihdam yaratması gerektiğini kaydetti. Katsu, ‘‘piyasalardaki dalgalanma bir uyandırma çağrısı olabilir’’ diyerek üstü kapalı olarak Türkiye’nin kırılganlığına dikkat çekti. 11 ÜLKE KATILDI Krueger ise enflasyon hedefinde sapma olmayacağını Türkiye’nin doğru yolda ilerlediğini savunarak vergi sisteminde daha da düzenleme yapılması gerektiğini söyledi. 11 ülkeden 12 değişik sektörü temsil eden 20 çokuluslu şirketin üst düzey temsilcilerinin katıldığı Yatırım Danışma Konseyi, Türkiye’deki yatırım ortamının iyileştirilmesi çerçevesindeki çalışmalara uluslararası bir bakış açısı ve imaj kazandırılması amacıyla 3 yıldan beri başbakanın katılımı ile gerçekleştiriliyor. Bu yılki toplantıya, Kuveytli Alshaya, Amerikan International Group, Arcelor, BNP Paribas, Cisco, Citigroup, Corus, Eldorado, Fiat, Danone, Hyundai, Iscar, Metro, Mitsui, Nortel, Siemens, Toyota, Unilever şirketlerinin başkan ya da üst düzey yöneticileri katıldı. Katılımcıların Türkiye’nin önümüzdeki dönemde önem vermesini önerdikleri konulardan bazıları şöyle: Eğitim ve öğretimin geliştirilmesi; araştırmageliştirme, yenilikçilik ve kalite standartlarının yaygınlaştırılması, işgücü piyasasında esnekliğin sağlanması, kurumsal yönetimin güçlendirilmesi, sosyal güvenlik sistemi reformuna devam edilmesi. Yitirişimizin anısı çok taze, yazar duyarlılığı, güçlü gözlemciliği ile Erdal Öz’ün erkeklerin akıllı kadın korkusu için kulandığı tanımlama ile anlatmak istedim. Öz, özetle erkeklerin kendilerini çıplak aynada görmekten, iç dünyalarının bilinmesinden ödlerinin koptuğunun altını çizmek istemişti. Üstün, güçlü olmaya toplum tarafından koşullandırılmış erkek cinsinin insan zaafları ile olduğu gibi görünmesinden yani. Kadına biçilmiş bu türden bir rol olmasa da, çıplak aynada görünme korkusu kadınlar için erkeklerden de ağır olmalı. Özel yaşamlarında değil sadece, toplumsal kabul görünmede de güzel olmaları istenen kadınların, çıplak aynada görülebilecek çirkinliklerini kapatabilmek için harcadıkları çaba, paralara bir bakmak yeterli. Siyaset, toplumsal yaşamda olup bitenlerin görülmesindeki araç, ayna işlevini yapan medyaya tapınma, sevgi ve nefret, kaçınılmaz bir sonuç. Hele de var oluşları güzel görünebilir olmaya bağlı sermaye, siyaset, toplumsal örgütlenmeler, liderler.. için. Görülemezseniz yoksunuz. Sizi çirkinliklerinizle çıplak gösteren aynaya yakalandınız mı yandınız. Geriye sizi olduğunuzdan farklı, güzel gösterecek hileli aynalar kalıyor. Özetle bir ülkede, siyasette, toplumsal düzende ne kadar kirlilik varsa, ne kadar çok gerçekler saklanarak çıkar çarklarının yürütülmesi gündemde ise sağlıklı işleyen, özgür medyanın yok edilmesinin yolları bulunacaktır. Diktatörlüklerde bildik yöntemler işler. Demokrasilerde, çarpıklıkları, haksızlıkları, kötülükleri.. çıplak gösteren gerçek aynanın, yani demokratik, özgür medyanın varlığı öylesine büyük bir tehdittir ki... Özgür medyayı susturmanın çarkları kurulmuştur. Günümüzde en geçerli en kaba yöntem, medya gücünün büyük sermaye, tekeller, siyaset ve sermaye iktidar odaklarının elinde olmasıdır. Otosansürden susturulmaya sayısız yöntemin kolayca işletilmesini sağlar. Yasal sansürün olmadığı gelişmiş demokrasilerde ilkelerin geçerli olduğu kirli çıkar odakları adına susturulmanın mutlak olamayacağı varsayılsa da, sanıldığından kolay işler. ??? Birileri kimi acar(!) habercilere Genelkurmay’ın önünde kimi gizli(!) bilgileri uçururlar. Danıştay katliamını gerçekleştiren avukatın eyleminin kökenini derin devlete bağlayacak bir imaj yaratılmış olur. Başbakan Erdoğan, bakanları, türbana karşı işlenmiş cinayet eyleminin hedefinin ikti DIŞ AÇIK REKOR KIRDI İthalat yüksek kur dinlemedi Ekonomi Servisi Türkiye, nisandan sonra mayısta da 5 milyar doların üzerinde bir dış ticaret açığı verdi. Uluslararası piyasalardaki dalgalanma nedeniyle YTL’nin önemli ölçüde değer kaybettiği mayısta 12.2 milyar dolarla rekor bir düzeyde ithalat yapılırken dış ticaret açığı da 5.4 milyar dolarla rekor kırdı. Yılın ilk beş aylık dönemindeki toplam dış ticaret açığı ise yüzde 36.6 büyüyerek 21.6 milyar dolara kadar çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, ihracat mayısta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 14.4 oranında artarak 6 milyar 838 milyon dolar, ithalat ise yüzde 24.4 oranında artarak 12 milyar 206 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ocakmayıs döneminde ise yüzde 8 artan ihracat 31 milyar 702 milyon dolara, ithalat ise yüzde 18 artarak 53 milyar 288 milyon dolara yükseldi. Bu dönemde dış ticaret açığı yüzde 36.6 oranında artarak 21 milyar 586 milyon dolara yükseldi. Döviz kurlarındaki hızlı büyümeye rağmen mayısta Türkiye’nin tüketim malı ithalatı yüzde 31.4 artarak 1 milyar 502 milyon dolar oldu. Yılın ilk beş aylık döneminde de en hızlı büyüme yüzde 34’le yine tüketim malları ithalatında yaşandı. 6 milyar 579 milyon dolarlık tüketim malı ithal edilen bu dönemde ara malları ithalat yüzde 15.8’lik artışla 37 milyar 822 milyon dolara, sermaye malları ithalatı ise yüzde 16.3 artarak 8 milyar 709 milyon dolara çıktı. U lusal Ekonomi Konseyi Başkanı, Bush’un 33 yıllık yakın arkadaşı Allan Hubbard Türkiye için, ‘‘Stratejik konumuna baksanıza. Hayati önem taşıyor’’ diyormuş. Medyamızın değerli yazarları da bu önemi ilişkilerin ‘‘yoluna konması gerektiğini’’ vurguluyorlar. Ama, önce bu ‘‘Yaşamsal önem, pratikte ne anlama geliyor?’’, ‘‘Bu önemin içeriği karşımıza hangi biçimlerle çıkabilecek?’’ diye sormak gerekmez mi? Bu önemin içeriğini kısmen de olsa Dışişleri Bakanı Gül’ün çarşamba günü Washington’da imzalayacağı ‘‘ortak vizyon belgesinde’’ bulmak olanaklı. Medyada aktarılanlara göre: ‘‘TürkAmerikan Stratejik Ortaklığını İlerletme Amaçlı Ortak Vizyon ve Yapılandırılmış Diyalog’’ başlıklı belgenin birici bölümü, ABD ile Türkiye’nin bölgede demokrasinin ve istikrarın güçlendirilmesi, Arapİsrail ilişkileri, terorizmle mücadele, NATO’nun transformasyonu, enerji güvenliği konularında askeri ilişkilerden kamu diplomasisine kadar ortak bir vizyona sahip olduğu saptanıyor. İkinci bölümde de bu ortak vizyonun yönetilmesi, yakından denetlenmesi amacıyla bir kurumsal çerçeve oluşturuluyor. ‘‘Bir emperyalist güç ile bir çevre ülkesi arasında bir vizyon ortaklığı ne kadar olabilir’’ sorusuna, sanırım, ‘‘kurt ile kuzu arasındaki kadar’’ diye cevap ve GLOBAL ERGİN YILDIZOĞLU rilebilir. ‘‘Bu çok kapsamlı ve belli ki belirleyici olacak bir içerik; imzalanmadan önce Meclis’te konuşulması ve onaylanması gerekmez miydi?’’ gibi bir soru da sorulabilir. Ama bence biz, keyfimizi kaçırabilecek sorularla hiç vakit kaybetmeyelim. Asıl önemli olan şu: Artık yalnız değiliz! AB bizi hâlâ oyalayadursun, biz ABD ile adeta bir ‘‘özel statü’’ anlaşması imzalıyoruz. Artık sırtımız yere gelmez. Sırtımız yere gelmez ama, Ortadoğu’da yüzükoyun çamura batmayacağımızın bir garantisi yok. Öyle ya; ABD bizden ne isteyecek? Biz neden bu kadar önemliyiz? Savaş davullarının sesine kulak verirsek Irak’ta savaş devam ediyor. Bir İran savaşı olasılığı var. İsrail ordusu Gazze’ye girdi. Olaylar, pazartesi günü vurguladığım gibi henüz açıklığa kavuşmamış bir yönde ilerliyor. Bu savaşların haberini getiren davulların sesinde bence ilginç mesajlar olabilir. Daha önce aktardığım gibi ABD’de Dışişleri Bakanı Rice’ın önderliğinde bir politika değişikliği yaşanıyor. Ama Önemli Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı bu henüz tamamlanmış bir süreç değil; neoconların (Cheney, Rumsfeld çizgisi) bir karşı atağıyla geri çevrilme olasılığı var. Örneğin, önceki pazar Richard Perle (Savunma Politikası Paneli’nden, yolsuzluk iddialarından dolayı istifa etmek zorunda kalmıştı), Washington Post’taki yazısında, Rice’ın İran politikasını sert bir dille eleştirerek teslimiyetçilikle suçlamıştı. Ama esas belirleyici olan sahadaki gelişmeler. İsrail son operasyonuyla Suriye ve İran’ı, 11 Eylül sonrasında Afganistan’ı tanımlayan ‘‘terorizme yataklık yapan ülke’’ çerçevesi içine oturtmaya çalışıyor. Nitekim, ABD temsilcisi Bolton, BM Güvenlik Konseyi görüşmelerinde Suriye ve İran’ı terorizmi desteklemekle suçladı. Pazartesi günü gazeteler, Başbakan Olmert’in Rice’a ‘‘kaçırma olayının çözüme ulaşmasında anahtar ülke Suriye’’ dediğini (Haaretz), Savunma Bakanı Peretz’in Suriye’nin yanı sıra İran’ı da suçladığını, Suriye Başbakanı’nın ise Hamas’a baskı yapmayacaklarını açıkladığını (Yedioth Ahranot) bildiriyorlardı. Lübnan’da Daily Star, Dürzilerin lideri Canbolat’ın da ‘‘Suriye, El Kaide ihraç ediyor’’ dediğini aktardı. Sana Abdullah imzalı bir UPI yorumu, bölgedeki ‘‘Haydut devletlerin (İran ve SuriyeE.Y.) son olayların içine çekilebileceğine’’ dikkat çekiyordu. Haaretz’den Zvi Barel’in yorumuysa (30/06), Suriye’deki Hamas lideri Halit Meşal’in aslında sunulduğu kadar önemli olmadığını, olup bitenden haberi olmayabileceğini, ama İsrail’in, ‘‘Lübnan, Suriye ve İran arasında gidip gelen’’ Meşal’in ismini öne çıkarmaya karar verdiğini düşündürüyordu. Şimdi, aramakta olduğumuz cevaba biraz daha yaklaşabilmek için bu verilere, Seymour Hersh’ün The New Yorker’deki son yazısını (03/07) ekleyelim. Hersh yazısında üç noktayı öne çıkarıyor. Bush yönetimi için İran’a yönelik bir askeri operasyon hâlâ güçlü bir olasılık. Pentagon bu olasılığa karşı çıkıyor ama tartışmayı kaybetmeye başlamış olabilir. Üçüncüsü, Pentagon, bu saldırıya misilleme olarak İran’ın sayıları 100 bine ulaşabilecek gönüllü bir güçle Irak’a girmesinden çok korkuyor. Bu koşullarda, ABD askerleri, İran’la maliyeti çok yüksek olabilecek bir sıcak temasa girmek zorunda kalacak. Öyleyse, ABD’nin, bu araziye uyumlu, hızla devreye girebilecek güçlü bir desteğe gereksinimi olacak... Işık Sigorta borsa yolunda Işık Sigorta’nın ‘‘Her ihtimale karşı Işık Sigorta’’ sloganıyla düzenlenen 10. yıl etkinliklerinde konuşan Işık Sigorta Genel Müdürü Recep Koçak, Işık Sigorta’nın yakın gelecekte 100 milyon YTL ödenmiş sermayesiyle İMKB’de işlem görmesini hedeflediklerini, eğitim Güvence Poliçesi’ ve ‘Öğrenci Acil Durum Poliçesi’ni pazara sunduklarını çocukları ve gençleri haftanın 7 günü korumaya aldıklarını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle