30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEMMUZ CUMA kadın muhaliflar BRÜKSEL GÜNLÜĞÜ ELÇİN POYRAZLAR MUHALİFLİK TÜRKİYE’DE DAİMA ZORLU VE AĞIR BİR İŞ ÇÜNKÜ DÜŞÜNCE HÂLÂ BİR SUÇ C Başkan Finlandiya 13 Muhalif kadın olunca GAZETECİ Bilimsel teknolojik devrim çağında insanlığın kazanılmış ne kadar evrensel değeri, hakları varsa tümünün ayaklar altına alınmış olduğu bir vahşi geçiş süreci yaşıyoruz. Yeni dünya sömürü düzeni çarkları, küreselleşmenin sadece ve sadece sermayenin çıkarları için işlemesini getirdi ve ırk, din, mezhep, tarikat, mafya örgütlenmeleri, mikromilliyetçilik, her tür ayırımcılık aldı başını gitti. Toplumsal, bireysel kimlik erozyonu her biri birbirinden daha tehlikeli, ilkel ayırımcılıkları, cepheleşmeleri körükledi. Çağlar gerisinde kaldığını umduğumuz linç kültürü hortladı. Düşman, tehdit algılaması, çaresizlik, korku güdüleri ile beslendiği ölçüde hoşgörüsüzlüğü, ŞÜKRAN SONER saldırganlığı, ben ve öteki cepheleşmesini derinleştiriyor. En büyük sorun, hepimiz için geçerli olmak üzere, bu cepheleşme, gerginliğin boyutlarını algılamaktan uzak duruşumuz. FİZİKÇİ Bu saldırılar sadece kadınlara yönelik değil, ama saldırının biçimi ve şiddeti, hedef kadın olunca daha da keskin oluyor. Kendi konumunu pek de çözümleyemediği nedenlerle sürekli tehdit altında gören, dünyanın karmaşıklığını ezberlerine bir türlü sığdıramayan ve kendilerini emniyette hissetmek için hiç sorgulanmayan, bazı mutlaklara sarılmak zorunda kalan insanlar kendilerini şiddetin dayanılmaz çekiciliğine kaptırabiliyor. Kadınlar bu alanda özel bir rol oynayabileceklerini töre cinayetleri ile mücadelede gösterdiler. KAMER bu konuda iyi bir örnek oluşturdu. Kadınlar bir yanda toplumsal koşullanmaların ana aktarıcısı iken, AYŞE ERZAN diğer yandan da gündelik her türlü problemi çözmede, “işin olurunu”, orta yolu bulma, mutlakların etrafından kırıp dökmeden dolaşabilme ustası olmuşlar. MÜZİSYEN Bu son dönemde yaşananlar aynı zamanda ülkenin halini, yaşanan şiddeti gösteren bir ayna. Kadın muhalif olsun olmasın, Türkiye’de ne zaman hedef olmadı ki! Öncelikle düşünen, sorgulayan kadın istemiyorlar. Düşündü diyelim, o zaman da sosyal konulara ya da siyasete bulaşmasın, en fazla bedeniyle ilgilensin istiyorlar. Çünkü muhalif, düşünen, konuşan kadın bomba kadar tehlikeli onlara göre. Yapılan protesto gösterilerinde unutamadığım, kötü yüzler var. Bu ülkede kadınlar maalesef birbirine destek olmuyor. Düşünen, yazan, muhalif bir sürü kadın var, ama öne çıkan kadınlara reva görülen şiddeti LEMAN SAM gördükçe onlar da geri çekiliyorlar. Türkiye’de öne çıkan, söz söyleyen kahraman kadınların arkasında durmalıyız. Başka türlü erkek egemen düzene, şiddete, feodalizme karşı duramayız. Kadınlar titreyip kendilerine gelmeli ve birleşmeli! YAZARYÖNETMEN Muhalif olmak her zaman biraz taşlanmak demektir. Gelişmiş demokrasilerde daha az rastlanan bu durum, bizim gibi demokrasi kültürünün henüz oturmadığı ülkelerde daha da vahim bir hal alıyor. “Benden değilsin öyleyse vatan hainisin. Katlin vaciptir!” Büyük muhalif ve büyük şair Nâzım Hikmet’i anımsayın. O vatan hainliğine hâlâ devam ediyor! Savaşta, özellikle de etnik kökenli savaşlarda en büyük acıyı çocuklar ve kadınlar çeker. Saraybosna’ya gittiğimde dehşet içinde kalmıştım. Tam 20 bin kadın tecavüze uğramış, tecavüzden gebe kalanlar da IŞIL ÖZGENTÜRK doğurmaya mecbur bırakılmış, kaçabilenlerse kocaman demir bir çubukla çocuklarını düşürmüşler.Bir demir çubuk, bütün bir savaşın simgesi olup çıkmış. Böyle anlatılacak ne kadar çok acı hikâye var. RESSAM Muhalif fikirlerden dolayı vatan haini ilan edilmek erkek, kadın bütün insanlar için kabul edilmez bir durum. Düşüncenin hâlâ suç görüldüğü, temel hak ve özgürlüklerin sınırlı olduğu, fikirlerin ancak devletin izin verdiği ölçüde açıklandığı bir ülkede yaşıyoruz. Entelektüel kimlikleri ile iz bırakanlar farklı fikirlere tahammül gösterebilen, duygulardan ziyade aklın ve sağduyunun öncülüğünde özgür düşünceden korkmayanlardır. Askerlik gibi çoğunluğun kayıtsız şartsız dokunulmaz kabul ettiği bir konuda aykırı düşünen, üstelik bir kadınsa, bu konuda fikirlerini yazdıysa, önce onu cesaretinden ötürü kutlamak gerekir. ARZU BAŞARAN Milliyetçilik konusunda kadınların daha mesafeli durduklarını, doğaları gereği şiddeti reddettiklerini söylemek pek yanlış olmaz. Sertliği, tahammülsüzlüğü simgeleyen milliyetçiliğe de önce kadınlar itiraz etmeli. ARKEOLOG Kimsenin yeni bir şey söylemediği, gözümüzün önündeki gerçeklerin bile çarpıtılarak aktarıldığı bir ortamda, farklı ve muhalif bir fikir zaten bomba etkisi yapıyor, bunu dile getiren bir kadınsa, durum daha da çarpıcı oluyor. Bu farklılık ortalamayı o kadar rahatsız ediyor ki, derhal saldırılar başlıyor, muhalif kadın olunca da refleks cinsel aşağılama... Bu tepkilerin kimliğini oluşturmuş muhalif kadınları fazla etkileyeceğini sanmıyorum, ama fikirlerini oluşturma, hayattaki tercihlerini belirleme sürecindeki genç kızların gözü korkuyordur. Bu atmosfer, herkes için çok zararlı, ama bir yandan da kadınları zaten içinde GÜL PULHAN görmediğimiz bir kültür. Kadınların özel alanlarda, bu tarzı yumuşatmak, sorgulamak gibi bir şansı olabilir mi diye düşünüyor insan. Ama, bunun da ötesinde içine sıkıştığımız siyasal tercihler, topyekün dayanışmayı ve alternatif üretmeyi zorunlu kılıyor. 1 Temmuz’da AB Dönem Başkanlığı görevini Avusturya’dan devralan Finlandiya’yı zorlu bir altı ay bekliyor. Finlandiya, AB’yi duraklamaya sokan anayasaya ve genişlemeye yönelik bir dizi önemli konuyu kendi dönem başkanlığı sırasında ele alacak. Genişlemeden söz ederken AB’nin bu dönemdeki belki de en önemli konusu Türkiye’yi saymalıyız. Finlandiya zaten dönem başkanlıkları sırasında gündemlerinin başında Türkiye’nin yer aldığı mesajını çoktan verdi. Daha çiçeği burnunda başkan Finlandiya’dan gelen açıklamalara baksanıza: Türkiye açmalı.. Neyi açmalı? Limanları.. Hayatta olmaz! O zaman sizi askıya alırız. AB Türkiye’yi askıya alacakmış. Tehdit bir hayli komik. Açılış ve kapanış kıstasları olmayan tek ve ilk müzakere başlığı bilim ve araştırmada olanları hepimiz gördük. Ankara bundan sonra hiçbir başlığı kolay kolay açamayacak. Türkiye müzakere sürecinde zaten fiilen askıda. İyi giden bir tarama sürecinden söz ediyor yetkililer. Peki tarama süreci bitince ne olacağını bilen var mı acaba? ‘‘Türkiye bu başlıkta kıstasları yerine getirmedi öyleyse bu başlığı açamayız’’ denecek. Başlığına göre Ankara kıstasları 3 ile 6 ay arasında yerine getirebilirmiş. Bizim hesabımıza göre bu 35 başlıkta 17 yıl yapıyor. Yani Ankara’da beş işi bir arada yapan zehir gibi bir hükümet olsa bile Kıbrıs sıkıntılı Gümrük Birliği ve büyük bir hukuk uyarlaması gereken tarıma yönelik başlıkların müzakeresi yıllar alacak. Bunun üstüne bir de Fransa’nın her başlıkta Kopenhag kriterlerinin ele alınması talebi kabul edilirse vay Ankara’nın haline! Finlandiya AB içinde işte tüm bu tartışmaları yönetecek yet kili üye olacak. AB’nin işleyişi konusunda tarafsızlığını koruması gereken Finlandiya, Kıbrıs konusunda şimdiden rengini belli etti. Finliler de AB içindeki ‘‘açın da açın’’ borazanını öttürenlerin arasına katıldı. Arada bir Türklere acıyıp ‘‘Ama biz de Ankara’ya yardımcı olmalıyız’’ gibi açıklamalar yapsa da Finlandiya’nın Kıbrıs konusunda AB’nin genel çizgisinden uzaklaşması mümkün görünmüyor. Türkiye’nin üyeliğinin kolay olacağını kimse düşünmüyordu. Ancak AB’nin de bu sürecin daha da zorlaşması için bu kadar büyük çaba harcayacağını da kimse tahmin edemezdi. Siyasetini ertelemeler ve tekrarlamalar üzerine kuran bir AB’nin Kıbrıs konusundaki tavrı gülünç. Uluslararası topluluktan bir ülke de çıkıp ‘‘Siz artık Güney’i içinize alarak Kıbrıs sorununun bir parçası oldunuz. Tarafsız tutum belirlemeniz beklenemez’’ demedi şimdiye kadar. AB, Türkiye’nin üyelik sürecinde ayağına doladığı Kıbrıs konusunda hem ahkâm kesiyor hem de Ankara’ya karşı koz olarak kullanıyor. Finlandiya bu sonbaharda Kıbrıs krizi olmaması için elinden geleni yapacağını açıkladı. Bundan kasıt kriz olmasın diye Türkleri limanları açması için ikna edebilmek herhalde. Türkiye’den tek taraflı adım bekleyen ve çözümün buna bağlı olduğunu düşünen AB, yaratıcılıktan ne kadar da uzak. Papağan misali aynı lafları sürekli tekrar edeceğine AB Kıbrıs’ta somut bir girişim yapsa belki sonbahardaki Kıbrıs kazası hafif atlatılacak. Belki Türk tarafı da bunun üzerine AB’ye güven duyarak başka olumlu bir adım atar. Kıbrıs sorununun kısa vadede çözülmesini Brüksel’de kimse beklemiyor. Ancak bu kadar naz âşık usandırır. Türkiye, AB’ye ‘‘Ya Kıbrıs, ya biz’’ dediğinde bu oyunda kaybeden çok taraf olacak. KÜRESELLEŞME EŞİTSİZLİK GETİRDİ SİYASET BİLİMCİ, YAZAR Cevap, sorunun içinde değil mi? Hedef haline getirilmek ne demek? Kuş avlar gibi kadın avlanan, namus diye, töre diye, sağa baktın, sola baktın diye kadın öldürülen bir ülkede, muhalif kadınların “can güvenliği” tehlikede demektir. Devletin onları korumak isteyeceğinden bile kuşku duyarım. Kanımca, tarih boyunca kadınların daima en uzak durdukları ideoloji, milliyetçilik olmuştur. Son zamanlarda Türkiye’de “yükselen milliyetçilik” dediğiniz akım, düpedüz faşist, uç sağda, ırkçı ve şiddetten yana bir hareket. Şiddetin her biçiminden birebir çok kötü etkilenen kadınların bu hareketle uzaktan ŞİRİN TEKELİ yakından bir ilişkisi olamaz. Kadınlar milliyetçiliğe, bütün milliyetçiliklere karşı çıkmalı, karşı olduklarını çeşitli yollardan ifade etmeliler. YAZAR Herhangi bir ülkeden başka ülkelere borçlu oldukları şeyleri çıkarıp alın, kalanıyla da gururlanabilirseniz gururlanın. Milliyetçilik işte bu. Vicdani ret hakkını savunmak üzere yazı yazdığı için yargılanan Perihan Mağden’in mahkemesini basanların hakarete varan pankartları ve eylemleri dehşet uyandırıcıydı. O rencide edici pankartları ellerinde taşıyan kadınların şehit anneleri olması da işin başka trajik boyutu. Çünkü bu zihniyetin uzantıları Pınar Selek’i hapse attırdı, sekiz yıl mahkemelerde süründürdü. Elif Şafak’ın “Baba ve Piç” romanında kahramanlarının söylediği sözler yüzünden mahkemeye verilmesi de aynı dalganın icraatı. ŞEBNEM İŞİGÜZEL Tez zamanda sadece Türk olduğu için mecburen faşist olan milyonlarca adam yaratıldı. Mahkeme mahkeme dolaşan ve linç etmeye hazır o kalabalığı yaratmaya pek çok insan, gazete, televizyon, kurum, kuruluş, siyasetçi el verdi. ‘Haklar yok oluyor’ ANKARA (AA) Avrupa Sendikalar Konfederasyonu’na göre küreselleşme, evrensel insan haklarını törpülüyor. Konfederasyonun oluşturduğu Avrupa Sendikalar Koleji tarafından sendikacıların eğitimi için hazırlanan ‘‘Avrupa ve Küreselleşme’’ adlı kitapta, küreselleşmenin evrensel insan haklarında yarattığı tahribata dikkat çekildi. Küreselleşmenin, ‘‘Bütün gezegen boyunca tek bir üretim tarzı, tek bir politik ideoloji (neoliberalizm) ve tek bir hâkim kültür (öncelikle ABD, ikinci olarak Batı Avrupa) dayatan, olumlu bir uyum değil, artan eşitsizlik ve kutuplaşma üreten bir süreç’’ olarak tanımlandığı kitapta, sınırların kaldırılması ve herkese aynı kuralların uygulanmasının hâkim olanla tabi olan arasındaki eşitsizliklerin artmasına yol açtığı vurgulandı. DÜNYA HIZLA DEĞERLERDEN UZAKLAŞIYOR Konfederasyonun tespitlerine göre küreselleşmeyle birlikte dünya hızla bu değerlerden uzaklaşıyor ve dünyada evrensel haklara daha az saygı gösterilmesi eğilimi ağırlık kazanıyor. Kitaba göre örgütlenme ve ifade özgürlüğü dünyada bir istisna haline geldi. Sendikal haklar gün geçtikçe sınırlandırılıyor, kontrol ediliyor ya da bastırılıyor. Yalnızca 2000 yılında 200’den fazla sendikacı öldürüldü ya da kaybedildi. Dünyada 160 milyon kayıtlı işsiz bulunuyor. Gerçek rakam ise muhtemelen bunun 23 katını buluyor. Eksik istihdam (geçici çalışma) yaygınlaşıyor. Gelecek 10 yılda 500 milyon kişi daha iş arayacak. Dünya işçilerinin yüzde 80’inin işsizliğe karşı güvencesi yok. 614 yaş arası 250 milyon çocuk, her çeşit sömürüye maruz kalarak çalışıyor. 1 milyar insan günde 1 dolardan daha az parayla ‘‘yaşıyor’’. Dünyadaki her 4 kişiden 1’ine karşılık gelen 1.5 milyar insan da içme suyuna erişemiyor. Dünyada 815 milyon insan açlık çekiyor ve günde 24 bin insan açlıktan ölüyor. Avrupa Birliği’nde 50 milyon yoksul bulunuyor. ABD’de bu rakam 33 milyonu buluyor ve yoksulların sayısı her geçen gün artıyor. DERLEYEN: BERAT GÜNÇIKAN /ÖZLEM ALTUNOK TERÖRE FİNANSAL DESTEK KONUSUNDA ORTAYA ATILAN İDDİALARA YANIT VEREBİLEN YOK AKP’de ‘Kadı’ suskunluğu İLHAN TAŞCI ANKARA 11 Eylül saldırılarının ardından teröre parasal destek sağlayanlar listesine alınan Yasin El Kadı’nın eski iş ortağı Cüneyd Zapsu’dan, araştırmaya süre kısıtlaması getiren Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a kadar birçok AKP üyesi, ilişkiler ağına ilişkin açıklama yapmaktan kaçınarak suskunluğa büründü. CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, geçmişteki ‘‘karanlık ticari ilişkilerin’’ El Kaide operasyonuyla Türkiye’de günyüzüne çıktığına işaret ederek ‘‘Bu ilişkiler ağını ortaya çıkartacak olan yürekli savcılara ihtiyaç var’’ dedi. Maliye Başmüfettişi Hamza Kaçar koordinesinde yürütülen ve Unakıtan’ın 10 günlük süre kısıtlaması nedeniyle derinleştirilemeyen Yasin El Kadı dosyasındaki ilişkiler ağındaki sis perdesi yargısal anlamda aralanamazken, iktidar susmayı tercih etti. Bakanlar Kurulu kararı olarak da Resmi Gazete’de yayımlanan terörü finanse edenler listesindeki Yasin El Kadı, BİM marketler zincirinde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu ile kurucu ortak olmuştu. El Kadı ile ‘‘parasal ilişkilerinin’’ müfettiş raporlarında yer alması ve dosyanın ‘‘sumenaltı’’ edildiği iddiaları üzerine Cüneyd Zapsu, Yasin El Kadı’yı tanıdığını kabul etti. Ancak Zapsu, Kadı ile tanışıklığının boyutlarına ve müfettiş raporlarında yer alan iddialara ilişkin yanıt vermekten kaçındı. Konuya ilişkin gazetecilerin sorularını ise ‘‘Çok bayat bir haber, yeni bir haber değil. Çoktan araştırması yapılmış ve bitirilmiş bir konudur’’ diyerek geçiştirdi. YÜREKLI SAVCI ARANIYOR Maliye Bakanı Unakıtan ise El Kadı hakkındaki raporun savcılığa gönderildiğini ve ‘‘sumanaltı edilmediğini’’ söylerken, araştırmaya neden 10 günlük süre kısıtlaması getirdiği başta olmak üzere ‘‘eksikliklerin’’ kaynağına ilişkin hiçbir açıklama yapmadı. CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, yaklaşık 10 gündür basının El Kadı dosyasını işlediğini anımsatarak ‘‘Maliye Bakanı ‘Gelip sumenaltına baksınlar’ dedi. Ama sumenini açmıyor’’ dedi. Savcıların gazetelerde yer alan haberleri ihbar kabul ederek olayı yeniden soruşturması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ‘‘Soruşturmada pek çok eksiklik görülüyor. Zapsu’nun bilgisine neden savcılar başvurmadı? Maliye Başmüfettişi raporun siyasi ve bürokratik baskı altında kaldığını söylüyor. Niçin müfettişe baskıların nereden geldiği sorulmadı? Para hareketlerindeki şüpheli olayların savcı tarafından doğrudan soruşturması neden yapılmadı? Savcı, bir bankalar yeminli murakıbı, maliye müfettişi ve hesap uzmanını görevlendirip soruşturmayı bizzat yönetebilirdi. Pek çok savcı ciddiye aldığı olaylarda böyle hareket etmiştir.’’ Kılıçdaroğlu, geçmişteki ‘‘karanlık ticari ilişkilerin’’ El Kaide operasyonuyla Türkiye’de günyüzüne çıktığını vurgulayarak ‘‘Bugün o ilişkiler ağı içinde yer alanlar önemli mevkilerde bulunmaktadırlar. Dolayısıyla bu ilişkiler ağını ortaya çıkartacak olan yürekli savcılara ihtiyaç var’’ dedi. Zorunlu din dersinde yeni aşama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AİHM, ilköğretim okullarında Alevi öğrencilere zorunlu din dersi verilmesine karşı çıkan Hasan Zengin’in 2004’te yaptığı başvurusunu kabul etti ve incelemeye aldı. Kızı Eylem Zengin’in Alevi bilgilerin yer almadığı din derslerine katılma zorunluluğunu AİHM’ye taşıyan Zengin’in avukatı Kazım Genç, mahkemenin dosyanın kabul edilebilirliğine karar verdiğini ancak kesin kararını açıklamadığını bildirdi. NTV’nin haberine göre de AİHM sözcüleri, şu an için sadece şikâyetin kabul edilebilirliğine ilişkin bir karar alındığını, davada ihlal olup olmadığına ilişkin kararın ise ne zaman çıkacağının bilinmediğini belirtti. DURUŞMA 3 EKİM’DE Sözcüler, başvurunun yeni davalaştığını dile getirdiler. Öte yandan AİHM, bu davada kararını aldığına ilişkin olarak Türk basınında çıkan haberlerin doğru olmadığını ve henüz bir hükmün bulunmadığını bildirdi. AİHM, iddia ve savunmalar ışığında 3 Ekim’de Strasbourg’da duruşma düzenleyecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle