29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 CHP’Lİ KART İKTİDARLAR TARAFINDAN BASKI UNSURU OLARAK KULLANILABİLİR C haberler BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ TEMMUZ CUMA Yeni TMY basını susturacak Gazetelere hâkim kararıyla 1 aya kadar yayın durdurma cezası verilmesi öngörülürken terörle mücadelede görev alan kamu görevlilerinin kimliğini açıklayanlara 3 yıla kadar terör örgütünün propagandasını yapanlara ise 5 yıla kadar hapis cezası verilecek. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yeni Terörle Mücadele Yasası, basın kuruluşlarına yönelik ağır yaptırımlar getiriyor. Yasayla, ilk kez basın patronları ile yayın sorumlularına da da para cezası verilmesi öngörülüyor. CHP’li Atilla Kart, bu hükümlerin siyasi iktidarlar tarafından baskı unsuru olarak kullanılabileceğine dikkat çekti. TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen Terörle Mücadele Yasası, basın ve yayın organları açısından yeni düzenlemeler getiriyor. Buna göre, ad ve kimlik belirterek veya belirtmeyerek kime yönelik olduğunun anlaşılmasını sağlayacak biçimde kişilere karşı terör örgütleri tarafından suç işleneceğini veya terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin kimliklerini açıklayan ya da yayımlayanlara, bu yolla kişileri hedef gösterenlere; terör örgütlerinin bildiri veya açıklamalarını basanlar veya yayımlayanlara; muhbirlerin kimliklerini açıklayan ve yayımlayanlara 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilecek. Mevcut yasada, para cezası verilmesi öngörülüyordu. Terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işlemeye alenen teşvik, işlenmiş olan suçları ve suçlularını övme veya terör örgütünün propagandasını içeren süreli yayınlar hâkim kararı ile; gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda da cumhuriyet savcısının emriyle tedbir olarak 15 günden 1 aya kadar durdurulabilecek. Cumhuriyet savcısı, bu kararını en geç 24 saat içinde hâkime bildirecek. Hâkim 48 saat içinde onaylamazsa durdurma kararı hükümsüz sayılacak. ‘BASIN BASKI ALTINA ALINIR’ Terör örgütünün propagandasını yapan kişi, 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi durumunda verilecek ceza, yarı oranında arttırılacak. CHP’li Atilla Kart, düzenlemede terörle mücadele adı altında toplumun bilgilendirilmesi, gerçekleri öğrenmesini engellemeye, basın özgürlüğünü ihlal etmeye yönelik çok ciddi hükümler bulunduğunu söyledi. Kart, basın patronlarına da ilk kez yaptırım getirildiğine dikkat çekti. Yaptırımların editoryal bağımsızlığı zedeleyeceğini, bunun basını susturma amacı taşıdığını vurgulayan Kart, ‘‘Bu siyasi iktidarlar tarafından kötüye kullanılabilecek, baskı ve kapatma unsuru olarak kullanılabilecek bir süreci başlatabilir’’ dedi. Televizyon, radyo, internet sitelerinin de yasa kapsamına alındığını anımsatan Kart, bunun kaygı verici olduğunu söyledi. Kart, ‘‘Bu maddeler sonucunda basın özgürlüğünün kısıtlanması, beraberinde başka toplumsal gerginliklerin doğması ve artması söz konusu olacaktır’’ görüşünü dile getirdi. AKP’ye Karşı Çıkmak AKP’nin 4 yıla yakın iktidarının geriye bıraktığı miras, kadrolaşma, dincilik, cemaatçilik, yolsuzluk ve yağmadır. O, daha baştan kendisine tanınan avansları ve sağlanan destekleri harcayıp savurdu ve buradan, laik ve demokratik Cumhuriyet ilke ve kurumlarını çiğnemeye kadar gitti. Ortadaki, itibarını yitirmiş bir partidir. Öyle olduğu için, ülkeyi götürdüğü bunalım da sadece ekonomik değil, siyasaldır da. Ve bu bunalım gitgide derinleşiyor. Öte yandan, AKP’nin bırakacağı mirası tasfiye etme, ‘‘muhafazakâr liberal’’ iktidarın üstesinden geleceği bir iş değildir; o tasfiye, sosyal demokrat bir iktidarın harcıdır. Bu noktada, önemli bir konunun üstünde de durmalıyız: Türkiye’nin, içinde çırpındığı batak, ‘‘emperyalizm’’den ve ‘‘yeni sömürgecilik’’ten geliyor. Bundan bahsetmeden, ülkenin davalarını açıklayamayız. Emperyalizm, yeni sömürgecilik diyoruz; ama Batı’da sosyal demokrasinin defterinde böyle kavramlar yazılı mıdır? Hayır, yazılı değildir. Peki, emperyalizm ve yeni sömürgeciliğin kuşattığı bir ülkede, ülkemizde, sosyal demokrasi sorunlarımızdan nasıl kurtaracaktır bizleri? Ne var ki, bunu tartışmanın yeri burası değil. Hem dileyelim, kurtarsın! Solda yenilenme, bütünleşme ve kitleselleşmeyi sağlayabilmek için yola çıkan ‘‘10 Aralık Hareketi’’, ufkumuzda yeni bir yıldız gibi parlıyor; yayımladığı bildiriyle, ‘‘bir sol iktidar için’’ yıl sonuna kadar partileşeceğini de açıkladı. ‘‘Yenilenen, yenilenerek bütünleşen, bütün halkı kucaklayan, toplumsal refahı arttırmayı, barış içinde gelişen daha özgür ve demokratik bir ülke yaratmayı, sosyal adaleti ve hukuk devletini bütün boyutlarıyla hayata geçirmeyi hedefleyen, geniş tabanlı bir sosyal demokratik bütünleşmenin yaratılması’’ndan bahsediyorlar. Bu sözlerin sıcaklığı bile yetiyor umutlanmaya... Şimdiden hoş geldiniz arkadaşlar, buyrunuz aramıza!.. S Nadi Ödülleri yaşında Bu yıl 60.’sı düzenlenen törenle Yunus Nadi Ödülleri sahiplerini buldu. Sultanahmet’teki İbrahim Paşa Sarayı’nda düzenlenen ödül törenine sanat, basın, iş, spor ve siyaset dünyasından çok sayıda kişi katıldı. ‘‘Yunus Nadi 2006 Ödül Töreni’’ni, tiyatro sanatçısı Tilbe Saran sundu. Saran, bu yarışmanın, ulusal bağımsızlık savaşının başlangıcından bu yana Aydınlanma ışığını yurdun dört bir yanına taşımayı amaç edinmiş olan ‘‘Cumhuriyet gazetesi’’nin sanata, felsefeye ve kültüre verdiği önemin bir göstergesi olduğunu söyledi. Törende ödüllerini alan sanatçılar da Yunus Nadi Ödülleri’nin ‘‘Türkiye’de bir ilk olarak, kültürsanat hayatının zenginleşmesinde büyük rol oynadığına’’ dikkat çekti. MAHMUT KOÇAK’IN AKP’DEN İHRAÇ EDİLMESİ PARTİ İÇİNDE DE TEPKİLERE NEDEN OLDU ‘Kasımpaşalı’ ihracı devam ediyor EMİNE KAPLAN ANKARA Hatay Milletvekili Fuat Geçen’in ardından Afyon Milletvekili Mahmut Koçak’ın da eleştirileri nedeniyle partiden ihraç edilmesi AKP’de tepkilere neden oldu. Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır, disiplin tehdidinin düşünce özgürlüğünü sınırlandırdığını vurgulayarak vekillerin ağzının kapatılmak istendiğini söyledi. Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay ise ihraç kararlarının partileri küçülttüğüne dikkat çekti. Fuat Geçen’in ardından Mahmut Koçak’ın AKP’den ihraç edilmesinin parti içindeki yankıları sürüyor. Müşterek Disiplin Kurulu’nun kararını değerlendiren Koçak, ihraç kararının Türk demokrasisi açısından hoş olmadığını söyledi. Koçak, ‘‘Keşke benim ihracım, siyasi partilerin hastalıklı yönlerini kamuoyuna tekrar taşısa da bunların düzeltilmesi yoluna gidilebilse. Milletvekillerinin statüsü, yetkileri ve sorumlulukları nedir? Milletvekili susar mı, el mi kaldırır indirir? Eleştirilerini, düşüncelerini, farklı görüşlerini hür bir şekilde ifade mi eder? Keşke ihracım, bunların çağdaş demokratik normlarda yeniden düzenlenmesine yarasa’’ görüşünü dile getirdi. Parti programlarında yazılan ilkelerin kâğıtta kaldığını, uygulamaların farklı olduğunu anlatan Koçak, ‘‘Bu, demokrasi falan değil, dünyanın geldiği noktayla da uzaktan yakından ilgisi yok. Siyasi partiler, iktidara gelince farklı şeyler konuşmaya başlıyor, bu da güveni çürütüyor’’ diye konuştu. ‘İHRAÇ KARARI AĞIR’ Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay, partilerin ihraç yoluna başvurmasının partinin aleyhine olduğuna dikkat çekerek bunun AKP’nin geleceği açısından yararlı olmadığını söyledi. Yarbay, ‘‘Partinin bundan sonra daha çok içe kapanacağını düşünüyorum. İhraç yerine uyarma ya da kınama cezası verilebilirdi’’ dedi. Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır, ihracın, başvurulması gereken en son mekanizma olduğunu belirterek bunun yerine parti içi demokrasi, hakem kurulunun devreye sokulması gerektiğini söyledi. Kurulun çalıştırılmadığını kaydeden Yalçınbayır, ‘‘İhtilafları kaynağında önlemek yerine disiplin tehdidi, düşünce özgürlüğünü sınırlandırıyor. İhraç, en ağır cezadır. Partilerde ihraç mekanizmalarının işlemesi sağlık işareti değildir’’ diye konuştu. Disiplin kurullarının bağımsız ve tarafsız olması gerektiğini anlatan Yalçınbayır, disiplin kurullarının parti kongrelerinde yönetim listesiyle birlikte oylandığını anımsattı. on günlerde gündemde iki konu oldu. Biri, Merkez Bankası’nın, dolar saldırısına karşı gayretleri idi. Merkez Bankası, bir yerde ulusal paranın bekçisidir, yenildiğini istemezsiniz; öyle olunca, hepimiz kaygılarla izledik olayı. Gazeteler, şimdilik bir yatışmadan bahsediyorlar. Ne var ki geçicidir. Çünkü karşıdaki düşman, fırsatını yakaladığında saldırıya yine geçecektir. Ancak, şunu da söylemeli: Oyun ya da bunalım, ekonomik değil, siyasal; AKP’ye duyulan güvensizlik var kaynağında. İkincisi, son günlerde, ‘‘sağ’ın ve sol’un bir araya geleceği bir cephe’’den söz ediliyor: Bir seçime gidildiğinde, AKP yine birinci parti çıkacaktır; başka partiler de parlamentoya girdiğinde, AKP’nin tek başına iktidar olmasını engellemek amacıyla, merkez sağ (DYP, ANAP, dahası MHP) ile merkez sol’u (CHP) bir araya getirmek düşünülüyor. Bu düş gerçekleştiğinde, 90’lı yılların ‘‘zoraki koalisyonlar’’ dönemine dönmüş olacağız. Ne türlü sürprizlerle karşılaşacağız, şimdiden rahatsız edicidir. Okay Gönensin, 25 Haziran günlü Vatan’da, Ankara’nın yine kendi ‘‘sisli havalarına’’ bakıp siyasal yapıyı ‘‘makul dengelere’’ sokmak için, şu basit formülleri öneriyordu: DYP ile ANAP birleşir ve AKP’ye ödünç verdiği kadroları geri alır; Merkez sol’da da CHP içinde ya da ‘‘zeytin ittifakı’’ benzeri bir çözümle birlik sağlanır. Gönensin, yazısını şöyle bitiriyordu: ‘‘Bunun için gereken fedakârlıkları yapamayan siyasi kadroların iddialı cephe arayışlarına girmelerinin gerçekte hiçbir anlamı yoktur.’’ Bu doğru da anlaşıldı ki, son günlerde cephe arayışlarında bir tavsanma görülüyor.Türkiye’nin gelip durduğu noktada, yolları açacak olan idealde, merkez sağ’da ‘‘muhafazakâr liberal’’, merkez sol’da ise ‘‘sosyal demokrat’’ bir yapılanıştır. AKP’nin yaptıklarına bakarak diyeceğiz ki, AKP’ye karşı asıl çıkmanın ve öğretici kadar sorgulayıcı da olmanın sahipleri sosyal demokratlar olacaktır. İNGİLTERE Baskıcı yasa geri döndü MUSTAFA K. ERDEMOL LONDRA İngiltere Yüksek Mahkemesi, İçişleri Bakanı John Reid’in çıkmasını büyük umutla beklediği Terörle Mücadele Yasası’nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesine aykırı olduğuna karar verdi. 5. madde, yargı önüne çıkarılmadan süresiz gözaltını yasaklıyor. Mahkemenin kararı terörle mücadele adı altında baskıcı yasalar getirmeyi planlayan Tony Blair hükümetine büyük darbe olarak nitelendirildi. Karar Temyiz Mahkemesi’nce onaylandığında, hükümet, hakkında suçlama getiremeyeceği kişileri şüpheli de olsalar gözaltına alamayacak. İçişleri Bakanı Reid’in karara Temyiz Mahkemesi nezdinde itiraz etmesi bekleniyor. Yüksek Mahkeme yargıcı, haklarında yeterli kanıt olmadan mahkemeye çıkarılan kişilerin evlerinde 18 saat süreyle gözetim altında tutulmalarını, vücutlarına izleme aygıtları yerleştirilmesini ve ziyaretçilerinin de fotoğraflı başvuruda bulunmalarını isteyen İçişleri Bakanı Reid’in davranışını ‘‘yasadışı’’ buldu. Yargıç, yasa uyarınca evlerinde göz hapsinde bulunan altı kişinin de serbest bırakılması emrini verdi. Yasanın iptali için başvuran, biri İngiliz diğerleri Iraklı 6 zanlının avukatları kararı ‘‘hukukun zaferi’’ olarak nitelendirdiler. uat Geçen’in ardından Mahmut Koçak’ın AKP’den ihraç edilmesinin parti içindeki yankıları sürüyor. F Solda birlik konusu ülkemizin bitmeyen hikâyesidir. Sol her açmaza girdiğinde bir birlik sorunu ortaya atılır. ‘‘Birleşmek’’ isteyenler, ‘‘bölenler’’ ortaya çıkar, sonuç olarak ortaya bir şey çıkmaz. Rahşan Ecevit, birlik konusunda yeni bir çaba içine girdi. Bülent Ecevit’in sağlığının bozulmasından önce yaptığı son çağrı Rahşan Ecevit’i yönlendiriyor. Rahşan Ecevit, görüşmelerine Süleyman Demirel ve Deniz Baykal’la başladı, Devlet Bahçeli’den randevu alamadığı için onunla da görüşemedi. Sanırım bu görüşmelerini sürdürecek. Rahşan Hanım’ın bu görüşme trafiği, bir sol partiden çok bir muhalefet koalisyonu havasını andırıyor. Zaten kendisi de bu birlik çabalarına ‘‘Cumhuriyet için el ele’’ başlığını vermiş. Bu durumda Rahşan Ecevit’in çabalarına solda birlik adını vermemek daha doğru olacak. Ancak zaten sorun da burada. Türkiye’de bir kısım sol ile artık sağ arasında fark kalmadı. Geçen bir TV oturumunda Mesut Yılmaz da bu noktaya dikkat çekti ve kurulacak bir çatı partisinin sağla solu da içine alabileceğini ifade etti. ??? Sağcılarla aralarında artık bir mesafe kalmamış olanları anlıyorum. Zaten onlar da bunu ifade etmekten çekinmiyorlar. MHP milletvekilleriyle, BBP li SIFIR NOKTASI ORAL ÇALIŞLAR Solda Bir Birlik İhtiyaç mı? hakkı yok. Bir sol partinin yapması gereken o kadar çok sorun yığılı duruyor ki. Rahşan Ecevit, Deniz Baykal’ın CHP’siyle birleşmek istiyor. Bence bir mahzuru yok. Süleyman Demirel de bu birliğe katılabilir. Peki, örgütlenme özgürlüğü ne olacak? Terörle Mücadele Kanunu’nun terörle düşünceyi birbirine karıştıran hükümleri ne olacak? Baykal türü solcuların buna bir itirazı bulunuyor mu? Türkiye’nin ufku olan bir solcu birliğe ihtiyacı her zamankinden daha çok var. Milliyetçi dalgaya göğüs gerebilecek, eşitlik, özgürlük ve adalet konusunda ısrarlı olacak bir solcu partiye. Kısa vadede bu parti belki hemen büyük güçleri çevresinde toplayamayabilir, ancak buralarda sağlam durmadan bir kalıcı güç yaratmak da mümkün değil. Solcuların bir de Avrupa Birliği konusunda netleşmeleri gerekiyor. Avrupa Birliği projesinin, en çok bu ülke emekçilerinin yararına olacağını anla derleriyle ‘‘AB üyeliği’’,‘‘Kıbrıs sorunu’’, ‘‘Ermeni sorunu’’, ‘‘Kürt sorunu’’, ‘‘Demokratikleşmeye karşı olmak’’ konularında aralarında hemen hiç fark bulunmayan solcuların, sağla birleşerek ‘‘cumhuriyeti kurtarma’’ çabası içine girmeleri çok anlaşılır bir durum. Onlar milliyetçilik temelinde zaten bir birlik oluşturmuş durumdalar. Ancak solculuk, sağcılığa iltica etmekle hallolacak bir konu değil. Türkiye dünyada gelir dengesizliğinin en yüksek olduğu ülkelerden birisi. Yoksullarla zenginler arasındaki oran 1/13 düzeyinde, bu dengesizlik artmaya devam ediyor. Bu ülkede örgütlenme özgürlüğü neredeyse tamamen yok edildi. Sendikalı işçi sayısı dünyada nüfusumuza göre en düşük düzeyde. Kürt sorunu gibi devasa bir sorunu çözecek bir devrimci irade ortada görünmüyor. ??? Bu ülkede sosyal adalet yok. Adalet yok. Sendikalı işçi yok. Örgütlenme madan yapılan solculuk, sürekli muhafazakârlığa, milliyetçiliğe malzeme üretip, onların yedek gücü haline geliyor. ??? ‘‘Cumhuriyet için el ele’’ güzel bir çağrı. Ancak nasıl bir cumhuriyet sorusuna da cevap bulmamız gerekiyor. Solcular, bu cumhuriyetin adam başına yıllık gelirinin AB ülkeleri düzeyinde olmasını istemeliler. İnsan hakları ve demokrasi konusunda ısrarcı olmalılar, Kürt sorununu demokrasi ve insan hakları temelinde çözeceklerini ilan etmeliler. Bu konularda genel geçer durumlara değil, temel değerlere bağlı olduklarını dosta düşmana göstermeliler. Solda birlik gerekiyor. Ancak bu birlik milliyetçilikten arınmış, despotizmden uzak, özgürlükçü bir sol birlik olmalı. Bunun için hep birlikte çalışmalıyız. Sağcılarla birleşerek bir cephe oluşturmak isteyenler, tabii ki bu arayışlarını sürdürecekler. Ancak bu arayış solun gerçek birlik ihtiyacını ortadan kaldırmadığı gibi, böyle bir birlik arayışını daha da zorunlu hale getiriyor. Sol bugün zaaf içinde, doğru. Ancak bu ülkenin esnek, özgürlükçü, eşitlikçi bir solculuğa her zamankinden daha çok ihtiyacı bulunuyor. Bu arayışı sürdürelim. ’LİLER BİRLİĞİ VAKFI ‘İlerici güçler uyanık olmalı’ BARIŞ DOSTER Türkiye’nin önümüzdeki süreçte erken seçim, Genelkurmay Başkanlığı seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi olmak üzere üç önemli tercihle karşı karşıya olduğu vurgulanarak ‘‘Türkiye’nin bağımsızlığı, bütünlüğü ve egemenliği ortak paydasında buluşan, Cumhuriyet Devrimi konusunda kıskanç tüm ilerici ve ulusalcı güçlerinin uyanık olmaları gerekir’’ denildi. 68’liler Birliği Vakfı Danışma Kurulu, üyelerinin katılımıyla, vakıf başkanı Sönmez Targan başkanlığında Armada Otel’de toplandı. Toplantıda söz alan üyeler, ülkemizde yaşanan örtülü işgali topluma anlatıp halkı uyarmak gerektiğini belirttiler. Vakfın soldaki partilerle dirsek temasını koruduğunu anlatan Targan, ‘‘Solda olan 9 partinin 7’sinin genel başkanlarıyla görüştük. Özgün du Sönmez Targan ruşumuzu koruyarak onlarla hangi ortak paydalarda buluşabileceğimizi ilettik. Sonbaharda görüşmelere yeniden başlayıp, genel başkanları konferansta ve ortak paydalarda buluşturmaya çalışacağız’’ dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle