29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı EL KAİDE FİNANSÖRÜ CÜNEYD ZAPSU’NUN ESKİ ORTAĞI YASİN EL KADI’NIN AVUKATI KORUMA KURULU’NA ATANDI TEMMUZ CUMA GÜNDEM MUSTAFA BALBAY CÜNEYT ARCAYÜREK ‘Kıbrıs’ı AB’ye Feda Etmeyecekmiş?’ Uluslararası araştırma şirketi Gallup gibi bir kuruluşun yaptığı anketteki sonuçlara derin araştırmalara girmeden karşıdan baktığınızda önünüze hayli ilginç sonuçlar çıkıyor. Ankete göre, halkımız ordudan sonra hükümete güveniyor. TSK yüzde 86, hükümet 60! Halkımız hükümete yüzde 60 oranında güveniyormuş, pekâlâ. Fakat başka bir tabloda Türk halkı bu kez ‘‘yöneticilerinden memnun’’ olmadığını kayda geçiriyor. Araştırmaya katılanların yüzde 48’inin oylarıyla! Bu iki sonuca bakıp bu ne perhiz ne lahana turşusu deyip geçecek miyiz; ya da halkımızın bu hükümete değil hükümetlere güven duyduğu gibi üstünkörü bir saptamayla işin içinden sıyrılacak, ama genelde RTE hükümetinden halkın memnun olmadığına işaret eden yüzdeyi mi onaylayacağız? Ülkemizle gurur duymaya gelince, katılımcılar yüzde 60’la Avrupa liginde ilk sırayı kimseye kaptırmıyor. ??? Gallup araştırmasıyla Türkiye’de yapılan çeşitli anketlerde ön plana çıkarılan veya çıkarılmamaya gayret edilen sonuçlar arasında büyük fark yok. Bizdeki anketler de bir gün RTE’yi rahatsız eden kimi sonuçlar veriyorsa, ertesi günü bunu telafi eden, RTE’nin yüzünü güldüren sonuçlarla iktidargazete bağının kopmasını engelliyorlar. Aslına bakarsanız rejim açısından sakıncalı gidişle fazla ilgilenmeyen medyanın iktidardan memnun olmaması için bir neden de yok. Bir Başbakan halkın huzurunda medyayı suçluyor ve basına, basın dışı isteklerini ‘‘Açıklarım ha’’ diye tehditler savuruyor. Açıkla, diyorsun: İçimizde hortumcuları, gazeteleri (gazetecileri) kendi yararları için kullananları açıkla, diye avazın çıktığı kadar kocaman kocaman manşetlerden bağırıyorsun. Kös dinliyor. İşine geleni işitiyor, işine gelmeyeni duymuyor. Basını kullananları açıkla, deyince kulakları da, insafı da duvar. Son tahlilde durum şu yargıya varıyor; RTE’nin medyadaki menfaatseverleri (yararseverleri) açıklamaya niyeti yok. Yaptığı şu: Giderek yoğunlaşan eleştirilerin önünü kesmek için yüksek perdeden tehdit içerikli söylemlerle medyayı korkutmaya çalışıyor. Korkan olmadığını görünce tısss! ??? Tehdit içerikli ve fakat sonuç vermeyen saldırıları RTE ne yazık ki sadece medyaya veya muhalefete karşı kullanmıyor. Dış sorunlarda da aynı yöntemi örneğin Kıbrıs sorununda, Güney Kıbrıs Rumlarına (Kıbrıs Cumhuriyeti’ne) hava ve deniz limanlarımızı açmamızı koşut olarak dayatan Avrupa Birliği’ne karşı da kullanıyor. Ne mi yapıyor? Bu dayatmaya karşı biz Kıbrıs’ı Avrupa Birliği üyeliğine feda etmeyiz diye yüksek perdeden konuşmalara başlıyor ve Türkler Kıbrıs uğruna üyeliği de gözden çıkarıyor, geri adım bizden gelsin deyip bugüne kadar A’dan Z’ye AB yetkililerinin tükürdüklerini yalayacaklarını sanıyor. Onlara böyle, bize böyle; RTE gibi değişken bir devlet adamı gerek. Bugün hayır dediğine yarın evet diyecek, bu davranışı siyaset sanacak bir başbakan! Üstelik geriye ve gericiliğe doğru ilerlemeler varken, AB ile sürtüşmeleri neden dert etsin? Daha derin konular var. Kadının kocasının istediği kıyafeti, örneğin kara Fatma misali kara çarşaf giymesi... Kadını erkeğin boşayacağı yerde sabah akşam iki posta bir güzel dövmesi... Haram olan sakal tıraşına veda edilmesi... Nişanlınla üçüncü kişinin huzurunda konuşmak gibi... Bu türden gelişmeler varken AB’nin bizi kendilerine benzetmeye çalışan kimi kuralları... Din hakkı iman hakkı için bu hükümete hiçbir şey yazmaz! AKP içindeki ilişkiler ağı İLHAN TAŞCI ANKARA 11 Eylül saldırılarından sorumlu tutulan El Kaide’nin finansörü, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu’nun eski ortağı Yasin El Kadı’nın dolaylı ilişkileri ‘‘İslamcı’’ çevrelerle kesişiyor. Kadı’nın bir dönemki ortaklarından Fatih Saraç’ın babası Emin Saraç, FP kapatıldıktan sonra ‘‘yenilikçi’’ hareketin gruptan ayrılmasını önlemek için Necmettin Erbakan ile Erdoğan’ı kendi evinde bir araya getirmişti. Kadı’nın şirketi Caravan’ın avukatı Sait Karabulut’un 1 Şubat 2006 tarihinde AKP tarafından İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na atandığı anlaşıldı. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın ‘‘oluruyla’’ araştırma süresinin kısıtlanması nedeniyle sürdürülemeyen Yasin El Kadı dosyası, AKP içindeki ilişkiler ağını da ortaya koyuyor. Maliye müfettişliğince hazırlanan raporda, Caravan şirketinin yüzde 95’inin Kadı’ya, yüzde 5’inin ise Fatih Saraç’a ait olduğu belirtildi. Saraç, Milli Görüş camiasında Necmettin Erbakan ile eşdeğer ağırlığı olan İslam fıkıhçısı Emin Saraç’ın oğlu. Emin Saraç, FP kapatıldıktan sonra ‘‘yenilikçi’’ hareketin partiden ayrılmasını önlemek için Erbakan ile Erdoğan’ı İstanbul’da kendi evinde bir El Kaide finansörü El Kadı’nın avukatı Sait Karabulut’un AKP tarafından İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na atandığı anlaşıldı. Karabulut’un Koruma Kurulu’ndaki görevine 1 Şubat 2006 tarihinde başladığı bildirildi. Avukat Karabulut, Kadı’nın yüzde 95’ine sahip olduğu Caravan Dış Ticaret Limited Şirketi’nin vergi affından yararlanmasına ilişkin açıklamalarda bulunmuştu. araya getirmişti. Saraç ailesi, Başbakan Erdoğan’ın yakın ‘‘aile dostu’’ olarak da biliniyor. Türkiye’deki malvarlığının 2001 değeriyle 3 trilyon liralık bölümüne tedbir konulan Yasin El Kadı, parasal hareketlerinde ağırlıklı olarak Albaraka Türk’ü tercih etti. Müfettişlerin mercek altına aldığı hesap hareketleri döneminde Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Albaraka Türk’ün yönetim kurulu üyeliği görevini üstleniyordu. EL KADI’NIN AVUKATINA JEST Kadı’nın soruşturma geçiren şirketlerinden Caravan’ın avukatlığını Sait Karabulut üstlendi. Sait Karabulut’un, AKP döneminde İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na üye olarak atandığı anlaşıldı. Karabulut kurul üyeliği görevine 1 Şubat 2006 tarihinde başladı. İstanbul’da daha önce 3 koruma kurulu bulunurken ‘‘mevcut kurulların gelen dosyalara yanıt vermekte yetersiz kaldığı’’ gerekçesiyle kurul sayısı altıya yükseltilmişti. Sait Karabulut’un görev yaptığı 2 Numaralı Kurul, Beyoğlu, Eyüp, Şişli ve Kâğıthane bölgesindeki dosyalara bakıyor. Fatih Saraç’ın avukatlığını Elif Kandemir üstleniyor. Kandemir ile Kadı’nın ana hissedar olduğu Caravan Dış Ticaret Şirketi’nin avukatı olan Sait Karabulut aynı büroyu paylaşıyor ve birlikte çalışıyorlar. Elif Kandemir, bu birlikteliği doğrularken ‘‘ortak büroyu’’ kullandıklarını söyledi. Kandemir, Yasin El Kadı’nın ‘‘kişisel vekili’’ olmadıklarını, Caravan şirketinin avukatı olduklarını aktardı. DANIŞTAY DÜĞMEYE BASTI Yasin El Kadı’nın adı BM Güvenlik Konseyi’nin terörü finanse edenler listesinde geçmiş ve bu liste Türkiye’de de Bakanlar Kurulu kararı olarak Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Kadı, 2002 yılında isminin ‘‘kara listeden’’ çıkartılması istemiyle Danıştay’da dava açtı. Danıştay 10. Dairesi oybirliğiyle yürütmeyi durdurma istemini reddetmiş, ancak iptal istemini bugüne değin karara bağlamamıştı. Edinilen bilgiye göre Danıştay 10. Dairesi, Kadı dosyasını bu hafta içinde tetkik hâkimine vererek incelenmesini istedi. Tetkik hâkiminin yapacağı incelemenin ardından daire, Kadı dosyasını görüşerek kararını verecek. Böylelikle uzun süredir kararı bekleyen dosyada karar aşamasına bir adım daha yaklaşılmış oldu. Daire, Kadı’nın istemine benzer taleplerle açılan davaları reddetmişti. Bir Cinayetin Anatomisi D anıştay saldırısının üzerinden 1.5 ay geçti. Olayla ilgili soruşturma uğramadık durak bırak ‘El Kadı’ suskunluğu ANKARACumhuriyet Sürosu 11 Eylül saldırılarının ardından teröre parasal destek sağlayanlar listesine alınan Yasin el Kadı’nın eski iş ortağı Cüneyd Zapsu’dan, araştırmaya süre kısıtlaması getiren Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a kadar birçok AKP üyesi, ilişkiler ağına ilişkin açıklama yapmaktan kaçınarak suskunluğa büründü. CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, geçmişteki ‘‘karanlık ticari ilişkilerin’’ El Kaide operasyonuyla Türkiye’de günyüzüne çıktığına işaret ederek ‘‘Bu ilişkiler ağını ortaya çıkartacak olan yürekli savcılara ihtiyaç var’’ dedi. Maliye Başmüfettişi Hamza Kaçar koordinesinde yürütülen ve Unakıtan’ın 10 günlük süre kısıtlaması nedeniyle derinleştirilemeyen Yasin el Kadı dosyasındaki ilişkiler ağında sis perdesi yargısal anlamda aralanamazken, iktidar susmayı tercih etti. Bakanlar Kurulu kararı olarak da Resmi Gazete’de yayımlanan terörü finanse edenler listesindeki Yasin el Kadı, BİM marketler zincirinde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu ile kurucu ortak olmuştu. El Kadı ile ‘‘parasal ilişkilerinin’’ müfettiş raporlarında yer alması ve dosyanın ‘‘sumenaltı’’ edildiği iddiaları üzerine Cüneyd Zapsu, Yasin El Kadı’yı tanıdığını kabul etti. Ancak Zapsu, Kadı ile tanışıklığının boyutlarına ve müfettiş raporlarında yer alan iddialara ilişkin yanıt vermekten kaçındı. Konuya ilişkin gazetecilerin sorularını ise ‘‘Çok bayat bir haber, yeni bir haber değil. Çoktan araştırması yapılmış ve bitirilmiş bir konudur’’ diyerek geçiştirdi. ‘YÜREKLİ SAVCI ARANIYOR’ Maliye Bakanı Unakıtan ise El Kadı hakkındaki raporun savcılığa gönderildiğini ve ‘‘sumanaltı edilmediğini’’ söylerken, araştırmaya neden 10 günlük süre kısıtlaması getirdiği başta olmak üzere ‘‘eksikliklerin’’ kaynağına ilişkin hiçbir açıklama yapmadı. CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, yaklaşık 10 gündür basının El Kadı dosyasını işlediğini anımsatarak ‘‘Maliye Bakanı ‘Gelip sumenaltına baksınlar’ dedi. Ama sumenini açmıyor’’ dedi. Savcıların gazetelerde yer alan haberleri ihbar kabul ederek olayı yeniden soruşturması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ‘‘Soruşturmada pek çok eksiklik görülüyor. Zapsu’nun bilgisine neden savcılar başvurmadı? Maliye Başmüfettişi raporun siyasi ve bürokratik baskı altında kaldığını söylüyor. Niçin müfettişe baskıların nereden geldiği sorulmadı? Para hareketlerindeki şüpheli olayların savcı tarafından doğrudan soruşturması neden yapılmadı? Savcı, bir bankalar yeminli murakıbı, maliye müfettişi ve hesap uzmanını görevlendirip soruşturmayı bizzat yönetebilirdi. Pek çok savcı ciddiye aldığı olaylarda böyle hareket etmiştir.’’ Kılıçdaroğlu, geçmişteki ‘‘karanlık ticari ilişkilerin’’ El Kaide operasyonuyla Türkiye’de günyüzüne çıktığını vurgulayarak ‘‘Bugün o ilişkiler ağı içinde yer alanlar önemli mevkilerde bulunmaktadırlar. Dolayısıyla bu ilişkiler ağını ortaya çıkartacak olan yürekli savcılara ihtiyaç var’’ dedi. ‘NEDEN SUSUYORLAR?’ Erdoğan’ın ‘‘basına şantaj’’ yaparken, El Kadı olayındaki suskunluğunu korumasının çok önemli olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ‘‘Başbakan ve bakanları niçin ısrarla suskunluklarını koruyorlar’’ diye sordu. madı! 17 Mayıs günü Danıştay 2. Dairesi’ne yapılan silahlı baskının hemen ardından hükümet temsilcileri olayın seyrini ilan etmişlerdi: ‘‘Cinayeti çözdük... Sürprizlere hazırlıklı olun...’’ Suçüstü yakalanan Alparslan Arslan’ın ifadeleri art arda basına yansırken karşımızda Mehmet Ali Ağca tipi bir katilin olduğu ortaya çıkmıştı... Olayın ikinci gününde kamuoyuna ‘‘kilit adam’’ ilan edildi: Emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin! Bir hafta boyunca bütün senaryolar Tekin üzerine kuruldu. AKP çevrelerinin bütün umudu, Tekin’in ‘‘askeri geçmişini’’ bugüne taşıyacak ipuçları elde etmekti... Tekin tartışmalı gözaltı süresinin ardından mahkemeye çıkarıldı ve hâkim serbest bırakılması kararını verdi. Bir haftalık senaryo demeti çökerken, ertesi gün hemen ‘‘yeni kilit isim’’ ilan edildi: Ayhan Parlak! İşadamı Parlak firardaydı ve parasal ilişkiler dahil her şeyi o yönlendirmişti. Parlak teslim oldu, soruşturma bu yönde derinleştirildi. Aradan bir hafta geçti geçmedi, bu senaryo demeti de çöktü. ??? Geçen hafta Danıştay soruşturması yeni bir seyir aldı... Alparslan Arslan, 1.5 ay sonra ‘‘yeni şeyler anımsadı’’ ve ek ifade vermek istediğini söyledi. Ek ifadenin ardından ek gözaltılar başladı. Son durum şu: Şeyh Salih Hoca lakaplı Salih Kunter, Alparslan Arslan’a suikast silahını sattığı iddia edilen Aykut Metin ve Alparslan Arslan’ın arkadaşı avukat Süleyman Esen tutuklandı. Şeyh Salih Hoca, Alparslan Arslan’ı tanıdığını, zaman zaman görüştüğünü kabul etti. İfadelerden anlaşılan o ki, Arslan sık sık Şeyh Salih Hoca’ya gidiyordu, konuşuyordu... Devamında ne oluyordu, bilmiyoruz! Yine ifadelerde, Arslan’ın Ankara’ya gideceğini hocaya söylediği, hocanın da kayıtsız kaldığı iddiası yer alıyor! Bu hafta ya da önümüzdeki günlerde soruşturma nasıl bir seyir izleyecek, doğrusu biz de merak ediyoruz! ??? Kamuoyu, Alparslan Arslan’la Şeyh Salih Hoca arasındaki ilişkiyi doğal olarak, salt Danıştay saldırısı çerçevesinde ele aldı. Çerçeveyi biraz daha genişlettiğimizde ortaya şu soru işaretleri çıkıyor: Kendilerini etkin tarikat temsilcisi olarak tanıtan kişiler nereleri, toplumu, gençleri etkileme yeri olarak seçiyor? Bu kişiler, dini eğitim görüntüsü altında gençlerimizi hangi eğilimlere yöneltiyorlar? İçimizde Alparslan Arslan gibi, inancına uygun olmadığını düşündüğü kurumlara baskın düzenlemeyi geçerli sayan, büyüklerinden bu eğilimleri öğrenen kaç genç var? Alparslan Arslan avukattı, tutuklanan Süleyman Esen de avukat... Hukuk öğrenmesi için fakülteye gönderdiğimiz gençler böyle bir saldırının planlayıcısı, uygulayıcısı olabiliyorsa, gençlerimiz üniversitede aldığı eğitimden daha baskın bir ‘‘cehalet eğitimini’’ nerelerde alıyor? Ülkeyi yönetenler, eğitimden sorumlu olanlar, bu gidişten kendilerine nasıl bir pay çıkarıyor? Danıştay cinayeti, hedefleriyle, işleyenleriyle, perde gerisiyle çok önemli bir kilometre taşıdır! ankcum?cumhuriyet.com.tr TARİŞ’e Baştarafı 1. Sayfada 305 milyon dolar olarak gerçekleştiğini anımsattı. ‘40 BIN ABD’LİNİN EVİNDE’ TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birlikleri Başkanı Cahit Çetin de hedeflerinin kaliteli olan ürünlerini, Türkiye’nin imajını da katarak tanıtma yanında, önümüzdeki 34 yıl içinde bütün ürünleri ambalajlı ihraç etmeyi hedeflediklerini bildirdi. Bugün 40 bin ABD’linin evinde TARİŞ zeytinyağı bulunduğunu anlatan Çetin, Türkiye’de ise kişi başına 1 kilogram zeytinyağı tüketildiğini, bu rakamın İspanya’da 16 kilogram, İtalya’da 1118 kilogram, Yunanistan’da ise 2021kilogram olduğunu belirtti. Fotoğraflar: AHMET ŞIK ‘Türkiye gülünç duruma düşürülüyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Muhalefetten, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın arabuluculuk girişimlerine sert eleştiri geldi. DYP Genel Başkan Yardımcısı Nüzhet Kandemir, uluslararası uzlaşmazlık konularında, bazı danışmanlarının da dürtüsüyle ilgili tarafların olumsuz görüşlerine karşın AKP’nin adeta tutku haline gelen arabuluculuk gayretlerinin artık Türkiye’yi zorladığını ve gülünç duruma düşürdüğünü belirtti. Kandemir, şunları kaydetti: ‘‘Başbakan’ın, Hamas’ın askeri kanat yetkilisi Halid Meşal’i Türkiye’de misafir etmesinin ABD’de uyandırdığı hiddeti unutmuş olması mümkün müdür? İran ile ABD arasında başlattığı arabuluculuk girişiminin ABD tarafından püskürtüldüğünün farkında değil midir? İç siyasete endeksli dış politika girişimlerinden hükümet ne zaman vazgeçecektir.’’ Açıkhava’da türkü şöleni İstanbul Haber Servisi Halk müziğinin unutulmaz ozanı Ruhi Su için bir araya gelen binlerce seveni, ‘‘Ruhi Su Sanat Gecesi’’nde türkülerle ağırlandı. Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde Cumhuriyet gazetesi ve Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı işbirliğinde vakıf yararına düzenlenen ‘‘Türkülerin Sahibi Vardır’’ adlı etkinlik şölene dönüştü. Sunuculuğunu eski TRT’ci Nevzat Şenol’un yaptığı gece ‘‘Ruhi Su’nun Sesinden Merhaba’’ ile saat 20.30’da başladı. Etkinlik koreografisini Mehmet Akan’ın yaptığı Truva Folklor Araştırmaları Derneği’nin dans gösterisinin ardından ‘‘Annem beni yetiştirdi halkı uyandırmam için’’ şarkısıyla sahneye çıkan Ruhi Su Dostlar Korosu ve Aziz Nesin Çocukları, ‘‘Çav bella’’ şarkısının İtalyanca versiyonunu seslendirerek dinleyicileri büyülediler. Seyirciler arasında bulunan Ruhi Su Dostlar Korosu’nun eski koristleri de sahnede yeni koro ile birleşerek Ruhi Su ile ölümsüzleşen ‘‘Benim Kâbem İnsandır’’ adlı türküyü birlikte seslendirdiler. Su Semahı’nın ‘‘Ruhi Su’nun Sesinden’’ adlı dinleti eşliğindeki semah gösterisinin ardından ses sanatçıları Ufuk Karakoç, Yavuz Bingöl, Hüseyin Turan, Yasemin Göksu, Kıraç ve Edip Akbayram geceye şarkı ve türküleriyle katıldılar. Yavuz Bingöl, ‘‘Kar Altında Kalan Kar Tanesi’’ ile ‘‘Efelerin Efesi’’ gibi türkülerle dinleyicilere unutulmaz dakikalar yaşattı. Hüseyin Turan ‘‘Beyaz Giyme Söz Olur’’, Kıraç ‘‘Karahisar Kalesi’’ ile ‘‘Zeynep’im’’, Yasemin Göksu ise Mahzuni Şerif’ten ‘‘Yuh Yuh’’ adlı türküyü tüm izleyenlerle birlikte söyledi. Sıvas Katliamı’na vurgu yapılan gecede sahneye çıkan Edip Akbayram, ‘‘İnsanları yakabilirsiniz. Ancak türküleri ve sanatı yakamazsınız. Türküler yanmaz’’ diye konuştu. Akbayram’a ‘‘Türküler Yanmaz’’, ‘‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’’ ve ‘‘Aldırma Gönül’’ adlı parçalarında Açıkhava’yı dolduran binler ‘‘vokalistlik’’ yaptı. Ruhi Su’nun eşi Sıdıka Su yüksek tansiyona bağlı olarak kalp ritminin bozulması nedeniyle hastanede olduğu için geceye katılamadı. Etkinliği DSP Genel Başkanı Zeki Sezer de izledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle