29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEMMUZ CUMA bilim/vaziyet BEYİNDE ÖLEN MOTOR NÖRONLARI CANLANDIRMADA İLK BAŞARI Yağmur Ekim C İletişim halkını Avrupa’ya teslime zorlayalım diyorlar. Stratejik iletişim dedikleri bu. Bir de şimdilerde CHP gibi AKP de şerefli girişten bahsediyor. Bağımsızlığı Avrupa’ya terk etmenin şereflisi nasıl, olur bir bilen varsa söylesin. AB’ye gireceğiz ve İngiltere, Almanya ve Fransa’yı yöneteceğiz veya yönetimlerine ortak olacağız. Yani Alman işçisinin ne maaş alacağı, Fransız vergi sisteminin nasıl olacağı kararlarına ortak olacağız. Fakat biz AB’ye üye olmadan Yunanistan Türkiye’yi yönetmeye başladı bile! Önce AB’ye giriş vardı. Şimdi şerefli girişe dönüştü. Türk halkını daha ne kadar süre şerefli giriş ile kandırırlar bilmiyorum. Ama Türk halkının 17 ALS hastalığında umut ORHAN BURSALI Pembe Hande Özdinler, Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde 1994 yılında lisans (B.S) ve 1996 yılında master (M.S) eğitimini tamamladıktan sonra doktora çalışmalarına devam etmek üzere ABD’ye gitti. New Orleans’daki Louisiana State University, Health Sciences Center (LSUHSC)’da 2002 yılında Hücre Biyolojisi, Anatomi ve Sinir Bilimleri üzerine doktorasını aldıktan sonra, Harvard Tıp Fakültesine bağlı ları Amerika’nın ünlü bilim dergilerinde yayımlanmanın yanında, Prp proteinin beyindeki rolünü inceleyen çalışması da Science dergisinde tam sayfa haber oldu. Özdinler ile son çalışması üzerine yaptığımız söyleşiyi sunuyoruz.. İLK SİNİR HÜCRELERİ Sayın Özdinler hoş geldiniz Türkiye’ye, ABD’de özellikle bazı beyin hastalıkları üzerinde araştırmalar yapıyorsunuz.. Biraz açar mısınız araştırma alanınızı? Özdinler: Sinir bilimleri benim alanım. Korteksteki sinir hücrelerinin yenilenmesi konusunu araştırıyorum öncelikle. Neurodejeneratif hastalıklarda ölen sinir hücrelerini araştırıyoruz. Mesela Parkinson hastalığında dopaminerjik sinir hücreleri ölüyor.. Ben ise ALS hastalığında kortekste ölen motor nöronlar üzerinde çalışıyorum.. Bu hastalıklarda hastalık oluştuğu için mi sinir hücreleri ölüyor, yoksa söz konusu sinir hücreleri öldüğü için mi hastalık oluşuyor, bu kesinlik kazanmış mı? İkisi aynı zamanda oluyor.. Bu hastalıklarda en başta belli bazı hücreler etkileniyor, mesela antioksidanlar bedenimizde var, ama bunların eksilmesi sadece belirli bir sinir hücrelerine etki yapıyor.. Neden bazı hücreler duyarlı bilmiyoruz; hücrenin genetik yapısıyla hücrenin çevresiyle iletişimi arasında bir ilişki buna neden olabilir, diye düşünüyoruz ALS hastalıklarında hem omurilikteki hem de beyindeki motor sinir hücreleri ölüyor, ama diğer hücreler ölmüyor. Motor sinir hücereleri hareketimizi sağlayan, yürürken, parmaklarımızı oynatırken kullandığımız hücreler. Bu hastalar bu sinir hücreleri ölünce, yutkunamıyorlar, yürüyemiyorlar, bedeni hareket geçiren hiçbir şeyi yapamıyorlar. Siz bu hastalıklar üzerinde hangi çalışmaları yapıyorsunuz? ALS hastalığında beyinde ölen korteksten omuriliğe uzanan motor nöronlarının yenilenmesi üzerine çalışmalar yapıyorum, çünkü ALS hastalığı başlamadan önce, biz teşhisi koyana kadar zaten bu hücrelerin yüzde 95’i ölmüş oluyor; amacımız bu hücrelerin neden sadece bu hastalıkta öldüğünü bulmak, nöronlara bu hastalığa karşı bağışıklık kazandırmak ve onları yenileyerek korteks motor nöronu haline getirebilmek. Önce, en erken teşhiste bulunmak, ikincisi bu hücreleri nasıl sağlıklı ve güçlü kılarız da ölmezler, üçüncüsü de bu hastalığı kök hücreleriyle nasıl yenileriz de motor nöronlar görevlerini sürdürürler.. İşte bütün bunlar benim araştırma alanım... Esas amacım bunları hücre düzeyinde araştırmak ve incelemek.. Bugüne kadar kimse korteks motor nöronları izole etmedi, ilk ben bu sinir hücrelerini elde ettim, bunların üzerinde aktif testler yapabiliyorum.. Mesela büyüme hormonu veriyorsunuz, sinir büyüme hormonu ve bu hormonların bu hücrelere direkt etkilerini araştırabiliyorum.. BİRBİRLERİYLE İLETİŞİM HALİNDELER.... Bu sinirlerin özelliği veya ayrıcalığı nedir? Beyinde ve omurilikte çeşitli motor nöron var, bunların hepsinin görevleri birbirinden farklı ve birbirleriyle iletişim halindeler; biz hareketimizi onların iletişimi sonucunda gerçekleştiriyoruz. İçlerinden bir ikisinin eksikliği bile hareket bozukluğuna yolaçabiliyor.. Bizim elde ettiğimiz motor nöronların bir özelliği var. Bunlar, bedenimizindeki, aksonları en uzun sinir hücrelerinden biri. Çünkü korteksten omuriliğe kadar uzanıyorlar.. Bunlardan bazılarının uzunluğu bazı kişilerde 1.5 metreye kadar çıkabiliyor. Bu aksonlar sayesinde beyinden hareket emirleri gönderiliyor. Bu aksonlar mesela kısalır veya kesintiye uğrarsa, işte o zaman felaket başlıyor, hareket emirleri iletilemiyor, bildiğimiz hastalık tabloları ortaya çıkıyor.. Biz bu hücreleri izole etmek için omurilikten floresanslı mikro boncuklar enjekte ediyoruz, ve bu aksonları beyindeki kesitte yemyeşil floresanslı olarak görüyoruz.. İsrail Hamas’lı Meşal’in peşindeymiş. Yerini AKP’ye sorsunlar! ŞU ‘‘küçük’’ dünyanın en büyük sıcak para spekülatörlerinden George Soroz’un Türkiye’ye yaptığı ‘‘ziyaret’’, Türkiye’nin içine düştüğü sıcak para krizi nedeniyle soğudu gitti. TÜSİAD’ın Soroz’la yaptığı istişarelerden sonra hükümete önerdiği ‘‘yeni stratejik iletişim’’ bile sanki buzdolabına kalktı. Neyse ki Bülent Esinoğlu, sıcak gündemin içinde kaynayan konuyu buzdolabında da olsa takip ediyor: ‘‘Yeni stratejik iletişim derken Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki iletişimi kast ediyorlar. Deniyor ki Avrupa halkları Türkiye’nin üyeliğine karşı; bunu bertaraf etmek için çalışalım. 600 yıllık AvrupaOsmanlı tarihi Avrupalının Türk düşmanlığı üzerine kuruludur. Genlerine Türk düşmanlığı işlemiş olanları Türk dostu haline getireceğiz. Laf salatası. Aslında demek istedikleri Türk gittikçe uyandığı kesindir. Uyutmak için uygulayacakları daha da yeni ‘yeni iletişim stratejileri’ bir işe yaramayacaktır!’’ Büyük sermaye boşa kürek çeker mi; olmayacak duaya amin der mi? Bülent Esinoğlu: ‘‘Avrupa sermayesi, Türk sermayesinin kendi kararlarına ortak olmasını istemiyor. Yani TÜSİAD’ı kendi bünyelerine alıp Avrupa’yı birlikte yönetmek onlar için hiç kabul edilecek bir husus değil. Bu aynen şuna benzer; esnaf odalarına sicil kaydını yaptırabilen bir esnafın gidip TÜSİAD’a kayıt olması gibi bir şey olur. Bu durumu TÜSİAD bilmez mi, elbette bilir. Peki, AB ısrarı nedendir? Maksat AB’ye tam üye olmak değil, sürece bağlı kalmaktır. Bu süreçte ulusal pazarlar çokuluslu şirketlere açık tutulmuş olacaktır.’’ Uyan Türkiye uyan! Weems ERMENİ Genel Patriği Karekin II İstanbul’a geldi; yedi içti; gezdi tozdu; ayin yaptı ve konuştu: “Bizim halkımız için soykırım bir araştırma konusu değildir. Gerçekleştirilmiş bir olaydır. Tartışmaya gerek yoktur. Türkiye, soykırımı inkâr ettiği sürece bir çözüm bulunamaz. Soykırımı tanıyın.” Baş üstüne... Başka emriniz! Samuel A. Weems’i tanır mısınız? Weems bir savcı. Kalvaryan Baptist Kilisesi’ne bağlı İskoç kökenli bir Amerikalı. Emekli olduktan sonra “Ermeni soykırımına merak sarmış; konuyu araştırmaya başlamış; Londra, Paris, Roma, İstanbul, Moskova’da arşivlerde çalışmış; 2002 yılında bir kitap yazmış: “Ermenistan: Terörist ‘Hıristiyan’ Devletin Sırları”. Kitap Amerika’da yayımlanınca, Weems, Ermeni lobisinin hedefi olmuş; tehditler almış ve hatta birkaç kez fiziki saldırıya uğramış. Sonra ne olmuş biliyor musunuz? Weems, 2003 yılında kuşkulu bir şekilde ölmüş. Kitap önce Azericeye çevrilmiş; Azericeden de İleri Yayınları tarafından bu yıl Türkçe yayımlanmış. Niye Azerice çeviri? Bugün dünyanın gözü önünde Dağlık Karabağ’ı işgal eden Ermeniler, acaba dün Azerbaycan’da neler yaptı? Neyse konumuz bu değil. Bu kitabı bugün İstanbul’un “en büyük” kitapçılarında bile bulamıyorsunuz! Sanki birileri kitabı piyasadan toplamış. Weems, kitabında özetle Ermeni soykırım iddialarını çürütmekle kalmıyor, Birinci Dünya Savaşı’nda Rus yayılmacılığının bir kolu olan Ermenilerin Anadolu’da büyük katliamlar yaptığını belgeledikten sonra çok farklı bir görüş ortaya koyuyor: “Ermeni Kilisesi, Hıristiyanlığı kendi kirli emellerine ulaşmak için bir kılıf olarak kullanıyor. Hıristiyan dünyası ve Amerikan kamuoyu Ermeni yalanlarına artık daha fazla kanmamalıdır.” Buyurun bakalım. Weems’in kitabı da bir gerçek. Ermeni Genel Patriği Karekin II, Samuel A. Weems’in kitabında savunduğu görüşleri tabii ki tartışmaz. Ama acaba Amerika’daki Ermeni lobilisinden tehditler alan Weems’in şüpheli ölümünü tartışabilir mi? Aydıncık İlker Çamkır: “Cumhuriyetin tehlikede olmadığını, şeriat paranoyasından kurtulmak gerektiğini söyleyen aydınlar(!) yargı yerine ulemaya danışmayı, sıkmabaşın tüm kamu alanlarına girmesine uğraşmayı, her yerde Kuran kursları açmayı, içkili yerleri kırmızı bölgelere ayırmayı laikliğin özelliklerinden sanıyorlar herhalde!” HANDE ÖZDİNLER motor sinir hücreleri üzerindeki yeni araştırması ALS hastalığı için umut vaat ediyor. LS hastalıklarında hem omurilikteki hem de beyindeki motorsinir hücreleri ölüyor, ama diğer hücreler ölmüyor. Motor sinir hücreleri hareketimizi sağlayan, yürürken, parmaklarımızı oynatırken kullandığımız hücreler. A Massachussetts General Hastanesi’nin Sinir Bilimleri bölümünde doktora sonrası araştırmalara başladı. Dr. Özdinler sinir hücrelerinin büyümesi, gelişimi ve değişimi üzerine çalışmasının dışında, birçok sinir hastalıklarında ölen hücreleri yeniden yaşama döndürmenin yollarını ve mekanizmalarını araştırıyor. Çalışmalarını ALS hastalığına yoğunlaştıran Dr. Özdinler, bu hastalıkta ölen ve beyinden omuriliğe uzanan corticospinal motor hücrelerinin büyümesi, gelişmesi ve yenilenmesi için gerekli faktörleri daha önce uygulanmamış yeni yöntem ve teknikler geliştirerek araştırıyor. Dr. Özdinler’in çalışmalarının önemini fark eden Harvard Center for Neurodegeneration and Repair (HCNR), kendisine 2003 yılında Harvard’da sadece iki araştırmacıya verilen HCNR bursunu verdi. Dr. Özdinler’in çalışma Afet Akif Kökçe: “Bir ülkenin başına gelebilecek en kötü doğal olmayan afet, iktidarda bulunanların çıkarıyla devlet çıkarının çatışmasıdır!” Çözek Mehmet Ali Kılınç: ‘‘Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu kadroları fıkıh, hadis, kelam ilmiyle uğraşmaya başladığına göre silah sistemleri yazılım sorunu da artık kaçak Kuran kursları tarafından çözülür.’’ ‘Amaç ülkemize faydalı olmak’ İlaç ile bu nöronları taradık diyorsunuz, hangi ilaç veya etken maddelerle tarama yaptınız ve ne sonuç elde ettiniz? Taramayı sinir büyüme hormonlarıyla gerçekleştirdik; bu hormonların sinirler üzerindeki etkilerini teker teker taradık, sinir büyüme faktörlerinden hangilerinin bu hücelerin sağlıklı kalmalarında etkili olduğunu bulduk, bir de yine büyüme hormonlarının bu hücrelerinin akson uzamasına nasıl yardımcı olduğunu keşfettik.. “ÇARE BULUNDU”... Hasar görmüş bir sinir hücresinin aksonları yeniden büyütülürse, bu aksonlar bedenin neresine ve nasıl gideceklerini yeniden biliyorlar mı? Evet, çünkü kumanda sinir hücresinde, aksonlar yollarını çok iyi biliyorlar, çünkü bir hücrenin nereye gideceğini aksonlardaki reseptörler biliyor, ve etraftaki reseptöre bağlanan sinyaller de yön tayinine yardım ediyor. Biz büyüme faktörleriyle hücrelerin akson yaratmasını sağladık bir uzunluğa kadar.. Bizim büyümesini sağladığımız aksonlar da gidecekleri bölgeyi çok iyi bildiler ve oraya gittiler.. Bu çalışmalarınızın klinik aşamaya geçmesi için neler yapılması gerek? Şüphesiz ki, deneylerimizin önce başka araştırma gurupları tarafından tekrarlanması ve benzer sonuçların alınması gerekir.. Sonra hastalıklı ve sağlıklı hayvan modelleri üzerinde, testlerin işbirliği halinde tekrarlanması gerekiyor. Bu tür büyük ve önemli projelerin sadece bir araştırma grubunca yapılması doğru değildir ve zaten projeyi destekleyen büyük kurumlar da araştırmaların ortak gruplar çerçevesinde işbirliği ile sürdürülmesini şart koşar. Bu gruplar arasında, yapılacaklar ve atılacak adımlar konusunda bir uzlaşma, görüş birliği sağlanır.. 30 40 kişilik bir grupla kurul raporuyla çalışıyor sistem.. Daha sonra da FDA’nın, (ABD Yiyecek ve İlaç Yönetimi kuruluşu), ilaçla klinik araştırmalara geçilmesi için izin vermesi gerekiyor... Bir buluşun FDA’nın önüne gelebilmesi 3 5 yıl arası zaman alır, klinik araştırmalar da 510 yıl arası dğevam eder, yani neresinden bakarsanız, herşey olumlu giderse hastalığın tedavisi için piyasaya çıkartılacak ilaç için toplam 15 yıla yakın süre gerekmektedir.. Ama bu sürenin daha kısa olduğu zamanlar da olmuştur. Sizin yaptığınız bugünkü araştırma aşamasında, mesela bazı hastalar gelse ve "ben bütün sorumluluğu üzerime alıyorum, bende denenmesini istiyorum" deseler? Mümkün değil, uygulayamayız. Ne yasalar ne etik kurallar ne de hiçbir üniversite veya idari yönetim buna izin vermez.. Gelelim Türkiye’ye.. Türkiye’de bilime nasıl katkıda bulunabiliyorsunuz ABD’den? Her Türkiye’ye gelişimde sinirbilim konusunda seminer vermeye, ve yazları elimden geldiğince yanıma Türk öğrenci almaya çalışıyorum. İleriye dönük en büyük katkımsa Amerika’da kurulan TASSA’ya (Türk Amerikan Bilim İnsanları ve Akademisyenleri Derneği) üye olmam ve TASSA içinde aktif olmam diyebiliriz. TASSA’nın amacı yurt dışında bile olsak ülkemize faydalı olabilmemizi sağlamak. Ben de bu amaçtayım. Bence yurt dışında bilim yaparak da ülkemize faydalı olabiliriz. Türkiye’ye faydalı olmak için bence ille de Türkiye’de olmak gerekmiyor. İnsan ülkesini severse nereye giderse gitsin ülkesini yanında götürüyor. TASSA’yı da bu yüzden çok destekliyorum. Eczacılar Cemiyeti E czacılar Cemiyeti, altı aylık heyeti umumiye içtimaını (toplantısını) dün saat 14’te Beyoğlu Halk Fırkası merkezinde akdetmiş ve riyasette Edhem Pertev Bey’in rahatsızlığına binaen, reisi sani (ikinci başkan) eczacı Nail Halid Bey bulunmuştur. ...Daha sonra Cemiyet’in altı müzakerelerde bulunulmuştur. Bursa’da Gazi Paşa hazretleri tarafından gösterilen teveccüh (yakınlık), heyeti umumiyeye arz olunmuş ve ayrıca Sıhhiye Vekâleti’nce meslek hakkında gösterilen müzaheretten (korumacı tutumdan) lisanı şükranla Eczacılar Cemiyeti toplantısı... aylık mesaisi hakkında kâtibi umumi Nizameddin Bey, heyeti umumiyeye izahat vermiş ve eczacılar için Sıhhiye Vekâleti tarafından hazırlanarak Büyük Millet Meclisi’ne sevk olunan kanun layihası ele alınarak, eczacıları alakadar eden sınırlamalar ve sermaye meseleleri hakkında bahsedilmiştir. Daha sonra eczacılar ile Ticaret Odası arasındaki ihtilaf hakkında, eczacıların tüccar olmayıp doğrudan doğruya zanaatkâr olduklarından yalnız 20 kuruş ile Ticaret Odası’na tescil edileceklerine dair Sıhhiye Müdüriyeti’nden gelen yazı okunmuş ve istihlak (tüketim) vergisi hakkında RESİMDE hormon taramalarıyla yeniden uzayan ve kök salan sinir hücreleri görülüyor.. Kapakta kullandığımız resimde ise in vitro ortamda nörona dönüşen sinir öz kök hücreleri: (kırmızı) nöron; (yeşil) sinir öz kök hücre. Fotoğraflar: Hande Özdinler cereyan eden müzakereler neticesinde eczacıların da sair serbest meslek erbabı gibi adı geçen vergiden istisna edilmesine dair icap eden teşebbüslerde bulunulmasına karar verilmiştir. Ayrıca okunan bir projede Cemiyet’in istikbale ait tasavvurlarından bahsolunarak ezcümle bütün eczacıların hissedar olacakları umumi bir şirket tesis edilerek Avrupa’dan doğrudan doğruya kimyevi ecza getirtilmesi ile eczacılara daha ehven fiyatla ecza tedarik edilmesi (sağlanması) görüşülmüş ve bu kabul edildikten sonra hariçten getirtilen eczanın safiyetinden emin olmak için umumi bir laboratuvar tesisi ile bilumum eczanın tahlil edilerek safiyeti anlaşıldıktan sonra eczacılara tevzi edilmesi kararlaştırılmıştır. 200.000 lira sermaye ile tesis edilecek olan yeni şirketin aynı zamanda, ihtiyacı olan eczacılara yardımda bulunması da kabul edilerek, bundan başka, meslekle ilgili yabancı eserlerin tercümesi ile muntazam bir kütüphane tesisine karar verilmiştir. Daha sonra nizamnamede bazı tadilat yapılmış ve celseye nihayet verilmiştir. Dünkü içtimaa 150’ye yakın aza iştirak etmiş ve meslekle ilgili bazı meselelerin müzakeresi ve çözümlenmesi için yakında ikinci bir içtima akdedilmesi idare heyetince kabul edilmiştir. 5 Haziran 1926
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle