23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEMMUZ CUMA haberler AYDINLANMA EMRE KONGAR ABD KONGRE ÜYESİ ED WHITFIELD TÜRK AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GELECEĞİNDEN UMUTLU Stratejik farklılıklar var LEYLA TAVŞANOĞLU ABD Kongresi’nin binalarından Cannon House’da Cumhuriyetçi Parti’den Temsilciler Meclisi üyesi Ed Whitfield’in bürosundayım. Whitfield, Kongre’nin Türkiye lobisinin tanınmış üyelerinden. Ayrıca da Amerikan İç Savaşı’ndan bu yana Kentucky Eyaleti Birinci Kongre Bölgesi’nden Temsilciler Meclisi’ne seçilen ilk temsilci. Altı dönemdir ABD Temsilciler Meclisi’nin üyesi. ABD ile Türkiye arasındaki son yıllarda yaşanan inişli çıkışlı ilişkileri ve ilişkilerin bugün geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? WHITFIELD Dışişleri Bakanınız Sayın Abdullah Gül iki hafta önce Washington’daydı ve Dışişleri Bakanımız Condoleezza Rice’la Ortak Vizyon Belgesi’ni imzaladı. Belge, Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerin önemini vurguluyor. Ayrıca bu belgenin imzalanmasının bir sonucu olarak Dışişleri Bakanlığı’ndan Matt Bryza’nın Türkiye’yi ziyaret ettiğini burada söylemek istiyorum. Bu belgenin imzalanmasıyla birlikte her üç ayda bir Türkiye’den hükümet liderleri buraya gelecek, buradan da yönetim liderleri Türkiye’ye gidecekler. Bu buluşmalarda Irak, Kıbrıs, enerji gibi stratejik konular ele alınacak. İki ülkenin stratejik farklılıkları bulunmasına karşılık ilişkiler iyi durumdadır. Bu arada şunu belirtmek istiyorum: Sayın Abdullah Gül Washington’dayken, Dışişleri Bakanımız kendisinin onuruna bir yemek verdi. Ne yazık ki ben seçim böl Atatürkçülük ve Ulusalcılık Kötü İdeolo jiler midir? Bunlar, bu kez, ‘‘ideoloji’’ sözcüğünün eşitliğine Kemalizm, Nasyonalizm ve Laisizm kavramlarını yerleştirerek, bu kavramları karalamak için ‘‘ideoloji’’ terimine de saldırmaya başladılar: ‘‘Atatürk iyidir, Kemalizm kötüdür!...’’ ‘‘Milliyetçilik, ulusalcılık, nasyonalizm, faşizmle eşittir, kötüdür! ...’’ ‘‘Laiklik iyidir, laisizm kötüdür!...’’ gibi ipe sapa gelmez, kendi içinde çelişen, oksimoron vecizeler yumurtlamaya başladılar. ??? Herkes için bu ‘‘izm’’lerin çağdaş anlamlarını bir kez daha yineleyelim: Çağdaş Kemalizm, ne tepeden inmeciliktir, ne jakobenlik, ne de tek parti yönetimini istemektir. Çağdaş Kemalizm, çağdaş uluslararası toplumun saygın ve eşit haklı bir üyesi olmayı istemek, dintarım toplumlarının inanca dayalı otoriter yapısını değil, endüstribilgi toplumlarının insan haklarına dayalı demokratik yapısını benimsemek ve bunları gerçekleştirmek için de bilimin yol göstericiliğine inanmaktır. Çağdaş Milliyetçilik ya da ulusalcılık veya nasyonalizm, ne ırka dayalı bir devlet ve toplum yapısını arzulamaktır, ne farklı din, ırk, dil sahiplerinin bir arada yaşamasına karşı çıkmak, ne de onlardan birini dışlamak veya öne çıkarmaktır. Çağdaş ulusalcılık, ulusal çıkarları, öteki ulusların (özellikle de komşularımızın ve A.B.D.’nin) kendi çıkarlarını savunduğu ölçüde, eşit ve adil olarak savunmaktır. Kafakarıştırologlara kulak asmayın sevgili okurlarım. C 5 GOP İsrail’in yaşama hakkıdır Hep Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nden (GOP) söz ediliyor. Bu konuda her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. GOP nedir? Bana GOP’tan söz ettikleri zaman hep bölgede bir Filistin devletinin gerekliliği ve İsrail’in devlet olarak hayatta kalma hakkı aklıma gelir. Bir Filistin devletine açık biçimde gereksinim var. Bunu başarabildiğimiz ve Filistinliler de İsrail’in yaşama hakkını kabul ettikleri takdirde uzun süreli barışı yakalayan bir Ortadoğu’nun ortaya çıkması şansını yakalarız. Hamas hükümeti içinde bu görüşlerime katılmayanlar olduğunu biliyorum. Ama onların sorumluluklarını ve aksi halde uzun vadede başarılı olamayacaklarını anlayacaklarını umuyorum. İsrail devletinin yaşama hakkını kabul etmedikleri takdirde Filistin devletinin bu statüde olamayacağını da bilmeliler. gem olan Kentucky’de bulunduğum için o yemeğe katılamadım. O nedenle üzüntülerimi belirtmek istiyorum. Siz böyle söylüyorsunuz ama, ABDTürkiye ilişkilerinin son birkaç yıldır kötüye gittiği konusunda da ciddi haberler dolaşıyor. Önce Irak Savaşı’nın patlaması, ardından iki ülke askerleri arasında geçen tatsız olayın Türkiye’de sert tepkilerle karşılanması, Türkiye kamuoyunda ABD aleyhtarlığının yaygınlaştığı haberleri, bunların ardından da Türkiye’de yapılan Kurtlar VadisiIrak filminin burada ya rattığı tepkilerin ilişkilere zarar verdiği belirtiliyor. Bunlara ne diyeceksiniz? Evet, doğru. Bütün bu söyledikleriniz hem ABD’de hem de Türkiye’de kaygılara neden oldu. Ama hükümet açısından söylemek gerekirse Türkiye’yle ilişkimiz çok güçlü. Tabii Türkiye ve ABD iki ayrı ülke. Yüzölçümleri, kültürleri, tarihleri farklı olduğu için zaman zaman ortaya çıkan aralarındaki görüş ve perspektif farklılıkları da hiç kimseyi şaşırtmamalı. Her şeyin üzerinde iki ülke arasındaki ilişki çok güçlüdür. ABD ikinci cephe açamaz BakuTiflisCeyhan boru hattı sonunda hayata geçti. Bir zamanlar bunun, gerçekleşmesi mümkün olamayacak bir düş olduğu sanılıyordu. ABD tarafının da bu hattı desteklediğini biliyoruz... BakuTiflisCeyhan’ın hayata geçmesinden Türkiye büyük gurur duyuyor olmalı. ABD de bunun gerçekleşmesinden heyecan duyuyor. Zaten ABD, bu boru hattıyla başından beri yakından ilgiliydi. Enerji sadece ABD değil, Türkiye ve dünyanın bütün öbür ülkeleri için hayati öneme sahip. Dolayısıyla bu boru hattı enerji alanında çok büyük değişikliklerin olmasına katkıda bulunacak ve ekonomik etkileri de büyük olacak. Olumlu etkileri sadece ekonomik değil, başka alanlarda da duyulacak. İran’ın, insani amaçlarla olduğunu söylediği bir nükleer enerji programı var. ABD buna karşı çıkıyor. Hatta ABD’nin İran’a bu nedenle askeri müdahalede bulunacağı bile söylendi. Şimdi iş müzakereler yoluyla halledilmeye çalışılıyor. Bu sorun sizce nasıl çözülecek? Türkiye’nin bu konuda bizim için çok iyi bir elçi olacağına güveniyoruz. Çünkü Türkiye İran’ın sınır komşusu. Ayrıca Erdoğan ve Türk hükümeti liderlerinin İran hükümeti liderleriyle temasları sürdürdüklerini de biliyoruz. Bence bu iş pek çok ülkenin de katılımıyla çözülür. ABD’nin bu konuya doğrudan girmemesi daha doğru. Türkiye’nin ve öbür Avrupa ülkelerinin inisiyatifi ele almaları en doğru yoldur, diye düşünüyorum. Yani sorunun barışçı yollardan çözülebileceğini umuyorum. Çünkü size açıkça söyleyeyim, ABD şu sırada askeri açıdan yeni bir cephe açmak istemiyor. Elinizde Irak gibi yakıcı bir madde olması nedeniyle mi? Sadece o değil. ABD’nin şu anda Afganistan, Irak ve dünyanın pek çok ülkesinde askeri var. Dolayısıyla da Kuzey Kore ya da İran’da askeri bir harekâta hiç de istekli değiliz. Ancak İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad son derece şahin bir tutum izliyor. İran tabii ki egemen bir ülke. Ama sorumlulukları da olduğunun unutulmaması gerekir. İçtenlikle sorunun barışçı yollardan çözüleceğine inanıyorum. Rusya ve lideri Putin’in İran’ı bu konuda destekleyen bir siyaseti olduğu görülüyor... Rusya’nın İran uranyumu konusunda bazı adımlar attığını biliyoruz. Başkan Bush ve Sayın Putin’in aralarında bir hayli görüş farklılıkları olmasına karşın yakın ilişkileri sürdürdüklerinden kuşku yok. Kanımca Rusya’nın İran’la böylesine iyi ilişkide olması olumlu. Rusya da Türkiye gibi, bu konuda dünya için iyi bir elçi, arabulucu olabilir. HAMAS’LA DIİYALOG İŞE YARAYABİLİR Hamas’ın Suriye fraksiyonu lideri Halit Meşal AKP yönetimi, arkasından da bir başka Hamas lideri bu kez TBMM Başkanı Bülent Arınç tarafından Ankara’ya çağrıldığında, tepkiniz ne oldu? Ben ABD hükümeti ya da Bush yönetimi adına konuşmuyorum. Çünkü Bush yönetimi içinde değilim. Ama şunu söyleyebilirim: Ortadoğu’da çok karmaşık konularla uğraşıyoruz. Zaman zaman çok değişik gruplarla diyalog kurabilmek de yararlı olur. Sanıyorum ben kimileri kadar bu ziyaretlerden rahatsızlık duymadım. Hamas’ın terorizmi resmi politika olarak benimsemesi beni rahatsız ediyor. Dolayısıyla terorizmle müzakere edilemez. Ama arada bir diyalog yaratılır ve farklılıklar bu diyalogla tersine döndürülebilirse o zaman bu alanlara da odaklanmakta yarar olduğunu düşünüyorum. Atatürkçülük. Kendi başına bir ‘‘izm’’: Kemalizm. Ulusalcılık. O da bir ‘‘izm’’: Nasyonalizm. ??? ‘‘İzm’’ ne demek? ‘‘İdeoloji’’ demek. Peki ‘‘ideoloji’’ ne demek: Dünyayı ve toplumu anlamaya yönelik tutarlı bir inanç ve düşünce sistemi demek. Son zamanlarda moda oldu. Pek çok köşede okuyoruz: ‘‘İzm’lere bağlı olmayın’’. ‘‘İzm’ler kötüdür’’. ??? 1960’lı ve 1970’li yıllarda ‘‘izm’’ denince akla gelen ideolojiler, Marksizm, Leninizm, Maoizm, Komünizm, Sosyalizm idi. Sonunda 1980 darbesini gerçekleştiren egemen güçler, ‘‘ideoloji’’ sözcüğünü neredeyse yasadışı ilan etmişlerdi. ‘‘Sen ideolojik konuşuyorsun’’ denildiğinde, aslında ‘‘Sen komünistsin, vatan hainisin’’ demek isteniyordu. ??? Oysa ideolojisiz insan olmaz. Hatta her insanın (genellikle birbiriyle tutarlı, ama bazen de birbiriyle çelişen) birden çok ideolojisi olabilir. Demokrasi de bir ideolojidir, din de, laiklik de, hümanizm de. Örneğin bir insan, birbiriyle tutarlı olarak hem demokrat, hem dindar, hem laik, hem de hümanist olabilir. ??? Son zamanlarda dinci ve liberallik adı altında dincilik yapan yazarlar, 1960’ların, 1970’lerin geleneğini geri getirdiler ve ‘‘ideoloji’’ sözcüğüne yeniden olumsuz bir anlam yüklediler. ekongar?cumhuriyet. com.tr; www.kongar.org SANSÜRÜN KALDIRILIŞININ YILI Türk medyası haberleri abartıyor İki ülke arasındaki ilişkinin gücünden bahsediyorsunuz, ancak Başbakan Erdoğan’ın çok istemesine karşın Başkan Bush’tan randevu alamadığı, sadece telefonda konuştukları haberleri alınıyor... Sayın Erdoğan ve Başkan Bush pek çok kez bir araya gelmiştir. Ben böyle bir randevu alınmamasının üzerinde çok fazla durmuyorum. Türk medyası kimi haberleri fazlasıyla abartıyor, sansasyon yapma eğilimine giriyor. Bunun iyi ya da kötü olduğunu söylemek istemiyorum. Ama tespitim Türk medyasının ABD’dekine kıyasla çok daha fazla sansasyonel haberler yayımlama eğiliminde olduğu. Yani siz iki lider arasında tatsız duygular olduğunu düşünmüyorsunuz? Düşünmüyorum. Bakın, size şunu söylemek istiyorum: Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Matt Bryza, üç ayda bir Türkiye’ye gidiyor. Kısa süre önce de Dışişleri bakanları Abdullah Gül ve Condoleezza Rice ortak vizyon belgesini imzaladılar. Başkan Bush’un onayı olmasaydı Rice’ın bu belgeyi imzalaması olasılığının olamayacağını düşünüyorum. Dolayısıyla iki ülke arasında bazı görüş ayrılıkları olmasına karşın ilişkilerin iyi yolda olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca şuna da dikkat çekmek istiyorum: Başkan Bush büyük bir Atatürk hayranıdır. ABD’de üst kademelerde Atatürk’e büyük bir hayranlık duyulduğuna dikkat ediyorum... Çok açık biçimde olağanüstü bir kişilik. Türkiye’de yaptığı reformlar inanılmaz. Bu tür olaylara hiçbir ülkede sıklıkla rastlanmıyor. Türk basını baskı altında Haber Merkezi Basında sansürün kaldırılışının 98. yıldönümü dolayısıyla çeşitli etkinlikler düzenlendi. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Yönetim Kurulu yaptığı açıklamada, ‘‘Türk basınının, patronların, siyasi iktidarın ve çeşitli odakların baskısı, şantajı ve tehdidi altında, sansürün ve otosansürün boyunduruğuna girdiğini’’ ileri sürdü. TGS açıklamasında, ‘‘Türk basınının, 98 yıl önce Abdülhamid’in baskıcı rejimi altında sansüre karşı gösterdiği direnci, 21. yüzyıl koşulları karşısında yaşama geçirebilmekten aciz olduğu’’ savunuldu. Açıklamada, Türk basınının, ‘‘demokrasi mücadelesinin öncülüğünü değil, kapitalizmin kriterlerinin sürmesinin sözcülüğünü yapan patronların’’ egemenliğine geçtiği ileri sürülerek şu görüşlere yer verildi: ‘‘Medya sahipleri ve onların fikir danışmanlığını yapan üst düzey medya yöneticilerinin bildiği tek mücadele alanı, basın emekçilerinin haklarını gasp etmek ve onların özgür habercilik yapmalarını alıkoyacak yöntemler geliştirmekten ibarettir. Siyasetmedyaticaret kirli üçgeninde kurulan bu başıbozuk düzeni bir müddet daha yaşatabilmek içgüdüsüyle davranışlarını belirleyen medya sahipleri ve yöneticileri, yayın çizgilerini siyasi iktidarın rüzgârına göre ayarlamaktan ve gerçekleri halktan saklamaktan asla çekinmemektedir.’’ Türk medyasının, ‘‘açlık ve işsizliği göz ardı edip, borsa, döviz, faiz sarmalına dolanan ekonomik gelişmeleri adeta dokunulmaz bir fetiş haline dönüştürdüğü’’ öne sürülen açıklamada, medyanın, yeni Türk Ceza Yasası’nın ve Terörle Mücadele Yasası değişikliklerinin ifade ve basın özgürlüğü üzerine getirdiği ağır yaptırımları toplumdan gizlediği iddia edildi. Açıklamada, bütün bu olumsuzlukların yanında, Türk medyasında ve fikir dünyasında, alışageldik uygulamalara aykırı tutumlarıyla ve bireysel mücadeleleriyle yalnızlığa itilmek istenen onurlu, idealist, cesur basın emekçileri, yazarlar ve aydınlar da olduğu belirtilerek ‘‘Geldiğimiz nokta itibarıyla, demokratikleşme, basın ve ifade özgürlüğü ile bunların devamı niteliğinde olan sendikal haklar konusunda verdiği sözleri yerine getirmeyen siyasi iktidardan ise artık hiçbir beklentimizin kalmadığını ifade etmekle yetiniyoruz’’ denildi. ANKARA İLE AB ARASINDA YAKINDA BİR KRİZ YAŞANACAĞINI İLERİ SÜREN DERGİ AB’Yİ SÖZÜNÜ TUTMAMAKLA SUÇLADI The Economist Türkiye’ye hak verdi LONDRA (ANKA) Kıbrıs sorunu ve Türkiye’deki reformların yavaşlaması nedeniyle Türkiye ile AB arasında yakında bir kriz yaşanacağı öne sürüldü. The Economist dergisi, reformlar konusunda Ankara’yı, Kıbrıs konusunda ise Brüksel’i eleştirirken, Türkiye’nin limanları konusundaki tavrını ‘‘gayet mantıklı’’ olarak nitelendirdi. TÜRKİYE İLE AB ARASINDA OLASI BİR KRİZ... The Economist, AB için de, ‘‘Kendisi verdiği sözü tutmazken, Türkiye’den sözünü tutmasını istiyor’’ ifadesini kullandı.İngiltere’de yayımlanan The Economist dergisi, Türkiye ile AB arasındaki krizin yakın olduğu yorumunu yaptı. BBC Türkçe Servisi’ne göre, dergi, Türkiye ile AB arasında olası bir krizin yaklaştığı uyarısını yaparken, potansiyel kriz konularını, Kıbrıs ve Türkiye’de reformların yavaşlaması olarak sıralıyor. Reformlar konusunda Ankara’yı, Kıbrıs konusunda ise Brüksel’i eleştiren Economist, Türkiye’nin gelecek yıl seçime gideceğini anımsattıktan sonra seçimlerde Avrupa yanlısı olmanın pek oy getirmeyeceğini, Türk milliyetçiliğinin ise bir hayli oy kazandıracağını savunuyor. İKİ TARAF AYNI ANDA HAREKETE GEÇMELİ Dergide şu ifadeler yer aldı:‘‘Avrupa Birliği ve Türkiye, sonbaharda Kıbrıs konusunda karşı karşıya gelecek olmasa tüm bunlar ile baş edilebilirdi belki. Avrupa Birliği, Türkiye’den liman ve havaalanlarını bu yıl sonuna kadar tüm üyelere açmasını talep ediyor.’’ The Economist, Türkiye’nin limanlarını Rumlara açmak için Kıbrıslı Türklerin izolasyonunun kaldırılmasını şart koyduğuna dikkat çekerek, ‘‘Türkiye ise Kıbrıs’ın bir yarısı ambargo altındayken, diğer yarısına limanlarını açmasının haksızlık olacağını savunuyor ki bu da gayet mantıklı. Doğal çözüm iki tarafın aynı anda harekete geçmesi olacaktır’’ diye yazdı.Ancak AB’nin Gümrük Birliği anlaşması ile ticari ambargo arasında bir bağ olmadığını savunduğuna dikkat çeken dergi, AB için ‘‘Yani kendisi verdiği sözü tutmazken, Türkiye’den sözünü tutmasını istiyor’’ ifadesini kullandı. The Economist, bu değerlendirmeleri yaptıktan sonra krizin Türkiye’deki seçimlerin sonrasına ertelenmesini önerdi. Sezer: Basın özgür olmalı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Basında sansürün kaldırılışının 98. yıldönümü nedeniyle Cumhurbaşkanı’ndan ve hükümetten farklı mesajlar geldi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yayımladığı mesajda, basının özgür olması gerektiğini belirtti. Çağdaş özgürlükçü demokrasinin temel öğelerinden olan basının, demokratik düzenin sağlıklı işlemesi yönünden vazgeçilmez bir işlev üstlendiğini belirten Sezer, ‘‘Basının toplum adına üstlendiği görevleri yerine getirebilmesi için özgür olması, her türlü baskı karşısında korunması ve sansür gibi çağdışı uygulamalardan uzak tutulması gerekmektedir’’ dedi. TBMM Başkanı Bülent Arınç, mesajında basının sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğini bildirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan, basının kamu yararı gözeterek faaliyetlerine özen göstermesini istedi. Erdoğan meslek ahlak ve ilkelerine bağlı kalarak halkı doğru, zamanında bilgilendirmek, gelişmelerden haberdar etmenin basının üstlendiği son derece yaşamsal bir toplumsal görev olduğunu belirtti. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ise ‘‘Meslek ilkelerini önde tutarak iletişim özgürlüğünü savunmak ve korumak, meslek mensupları kadar herkesin, hepimizin görevidir’’ görüşünü kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle