Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TEMMUZ CUMA BİNE FIRLADI bilim/vaziyet YILINDA BİN OLAN ÜRETİM İKİNCİ YILDA Yağmur Ekim C Psikoloji Tabii emperyalizmin işbirlikçileri psikolojik savaşı yaparken psikolojiden olabildiğince yararlanıyorlar. Yalnız şu bir gerçek ki, incelediği konuların çoğu laboratuvarlarda denenmiş ve kesinleşmiş değil. Geleceğe yönelik öngörüler yapmakta ama geçmişi içinde taşımamaktadır. Fakat tarih elimizde var olan demektir. İnsanoğlu bütün bildiği geçmiştir ve elindeki bilgi ile geleceği öngörebilir. Onun için bu çıkarcı ve işbirlikçi kesim, tarih ile savaşıyor. Bunu yaparken psikolojinin muğlaklığını kullanıyor. Tarihle yüzleşelim derken, tarihi çarpıtmaya ve Batı’nın çıkarları için yorumlamaya çalışıyor. Tarihten mi güç alacağız, Ruh çağırsak, solu geri getirebilir miyiz abiler? 17 Kurtarıcı calossoma REYHAN OKSAY AKP şehitlere ilgisizmiş. Onlar başkalarına kefil olmakla meşgul! B aşta kızıl çam olmak üzere karaçam, sarıçam, fıstık çamı, Lübnan sediri gibi ağaçlara musallat olan çamkese böcekleri orman yangınlarından iki buçuk kat daha zararlı. Çamkese böceği Anadolu’nun güney, batı ve kuzey kısımları, batı ve orta hayatta kalacak • 150 bin yavru 135 milyon çamkese yiyecek • Çamkeseler gidince 34 bin metreküp ağaç kurtulacak • Bir metreküp kızılçam 130 yeni lira ediyor • Calosomaların yıllık faydası: 4.42 milyon YTL ADALAR ÖRNEĞİ Adalar Orman İşletme Bölge Şefliği de iki yıldır terminatör olarak bilinen calosomayı üretmeyi deniyor. Bölge Şefi Yüksel Özcan’ın son verdiği bilgilere göre yaklaşık 2000 adet böcek üretildi ve geçtiğimiz ay Büyükada’ya 1000, Heybeliada’ya 650 Burgazada’ya 500 adet böcek bırakıldı. Ayrıca çamkese böceklerine karşı feromon tuzakları kuruldu. Yüksel Özcan "Calosoma sycophanta sayesinde Adalar'da börtü böcek, nebatat, hayvanat ve dahi bizler, cümle âlem kimyasal ilaçlanmadan da sonunda kurtulacağız galiba!" diyor. Yüksel, mücadelerinin planlandığı şekilde başarıyla sürdürüldüğünü söylüyor. Yüksel Özcan, çamkese böcekleriyle biyolojik mücadelede nasıl bir strateji uyguladıklarını Adalar örneğinden yola çıkarak şöyle anlatıyor: Adana'dan İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü Orman Zararlıları ile Mücadele Şube Müdürlüğüne getirilen Calosoma sycophanta’lar, Şube Müdürlüğü’ndeki uzman mühendislerin gözetiminde 27.03.2006 tarihinde Büyükada'ya getirilerek Adalar Orman İsletme Şefliği'ne teslim edilerek brifing verildi. Geçen sene Ada Dostları Gönüllüleri'nce kurulan ancak bu sene Adalar Orman İşletme Şefliği'nce tüm eksikleri tamamlanarak modern hale getirilen laboratuvarda bulunan 10 adet plastik kap içine uygun nemde toprak konduktan sonra her kaba 6 çift C. sycophanta bırakıldı. Ayni kaplara gıda olarak daha önce kızılçamlardan toplanan çamkese böceği keselerinden bir adet kondu. Laboratuarın ışıklandırma, sıcaklık ve nem koşulları böceğin yaşamasına uygun hale getirildi. B tarihten itibaren yumurta bırakmaya başlayan C. sycophanta erginlerine ait kutular her gün kontrol edilerek yumurtaları ayrı kaplara alınıp 20'li olarak biriktirilmeye ve bunlara ait bilgiler gözlem defterine kaydedilmeye başlandı. Yumurtalardan çıkan larvalar daha önceden toplanıp buzdolabında muhafaza edilen çamkese böceği tırtılları ile beslenecek. Larvalar aşırı derecede iştahlı olduklarından kendilerinden hacim olarak 1520 kat daha iri olan çamkese böceği tırtılını parçalayabilmektedir. Nisan ayı sonuna doğru 3 gömlek (evre) geçirdikten sonra 4 cm boya ulaşınca (Bu evreye PUPA donemi de denir) ormanlık alanda açılacak olan teraslarda 20 cm ara ile toprağa transfer edilecek. C.sycophanta bırakılan ormanlarda ve özellikle adalarda kimyasal ilaç kullanılmamalıdır. Yoksa yapılan bunca emek boşa gider. Laboratuvarda calışmak isteyen gönüllüler şefliğe her zaman her saat gidip kontrollü olmak kaydıyla gözlem yapabilir veya çalışmalara katılabilir. Bu arada C. sycophanta konusuna hayatını adayan Sn.Ahmet Kanat hocamıza bütün Türkiye teşekkür etmelidir. BİYOLOJİK MÜCADELENİN İLK BAŞARILI ÖRNEĞİ 1970’li yıllarda Dev Kabuk Böceği (Dendroctanus micans) Doğu Karadeniz, özellikle Artvin Rusya hududundan girip Ladin ormanlarına zarar vermeye başladığında orman teşkilatı büyük hatalar yapıp yıllarca kimyasal mücadelelerle holdingleri zengin ettiler ve sonuç alamadılar. Sonunda bu işi Rusya’da öğrenen gerçek Orman Mühendisi büyüklerimiz –ki bunlar medyatik olmadıklarından isimlerini hiç kimse duymamıştır kendilerini bu işe adadılar ve 1982 yılından buyana Artvin’deki laboratuvarda yırtıcı böcek üretimine başlayarak biyolojik mücadeleye geçildi.Keşke daha önce yapılmış olsaydı da Artvin Hatila Vadisi yok olmasaydı. İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü OZM (orman zararlılarıyla mücadele ) Şube Müdürlüğü uzman Orman Mühendisleri bu çalışmaları iki yıldır yapıyor ve oldukça da önemli başarılar elde ettiler. B ATI’NIN siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel baskısı ile ‘‘Tanzimat’’ı yeniden yaşadığımızı söylüyor Bülent Esinoğlu ve yurtsever aydınların Batı’nın gizli emellerini anlatmaya çalışırken hep tarihten örnekler vermeye çalıştığını, işbirlikçilerin ise tarihin yerine ‘‘psikoloji’’yi koyduğunu anlatıyor: ‘‘Batı taklitçileri başlangıçta gizli emellerini saklayacak verimlilik, kalite, sözde özgürlük, bireyin devlet karşısında sahip olması gereken kurumlar gibi argümanlara sahipti. Ama gerçekler ortaya çıkmaya başlayınca bu kez ‘psikolojik kavramları’ olur olmaz kullanmaya başladılar. Tarihsel belleğin yeniden canlanışına karşı çıkarak, ‘seçilmiş travma’, ‘paranoya’ gibi konuşanı çok bilgiliymiş gibi gösteren yollara saptılar. Tarihin ve gerçeklerin karşısına psikolojiyi koydular. psikolojiden mi güç alacağız dediğimizde, acaba hangisinin içinde güvende oluruz. Ben bir mühendis olarak diyorum ki tarihe güvenmek daha matematikseldir.Tarihin karşısına psikolojiyi koyarken yaptıkları temel hainlikten biri de bireysel psikolojiye uygulanan gerçekleri toplumsal psikolojide de geçerliymiş gibi anlatmaya çalışmalarıdır. Ne var ki ABD’nin ve AB’nin uzantısı köşe yazarları psikolojinin ‘hasta insan’ yorumuna da girdikleri için, işleri artık çok zor. Buradan bir yere varamazlar. Şimdi dersimiz mecburen tarihtir. Tarihten aldıklarımız ile kendi dinamiklerimizi harekete geçirmeliyiz. Psikolojiden ‘gelecek’ için bir dinamik çıkmaz. Kimse psikolojiyi kullanarak düşmanı muğlaklaştırmaya çalışmasın. Tarihi de psikolojiyi de millet yararına kullananlar kazanacaktır.’ Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Gasp Akif Kökçe: ‘‘IMF asgari ücretin düşürülmesini, işten çıkartmaların kolaylaştırılmasını, kıdem tazminatının kaldırılmasını, sağlık yardımlarının azaltılmasını istiyor... Özetlersek yeni dönemin sloganı: Emekçinin hakkı alnının teri kurumadan gasp edilmelidir!’’ am türlerine orman yangınlarından iki buçuk kat daha zararlı olan çamkese böcekleriyle mücadelede çevreye daha az zarar verdiği gerekçesiyle orman mühendisleri biyolojik mücadeleyi tercih ediyor. Bu amaçla çamkese böceklerinin bilinen en önemli yırtıcısı olan calosoma sycophanta’da n yararlanılıyor. Ç Karadeniz bölgesinin güney kesimlerinde yayılış gösterir. Çamkese böceği ile mücadelede orman mühendisleri çevreye daha az zarar veren biyolojik yöntemleri tercih ediyor. Bu nedenle çamkese böceklerinin bilinen en önemli predatörü (yırtıcısı) olan Calosoma sycophanta böceğinden yararlanıyor. Doğal ortamlarda yavrularının yüzde 5’i hayatta kaldığı için orman mühendisleri bunları doğadan toplayıp laboratuarlarda besleyip geri salıyor. Adana Orman Bölge Müdürlüğü’nün ürettiği calosoma yavrularının yüzde 90’ı hayatta kalıyor ve bunlar ülkenin dört bir yanına gönderiliyor. CALOSOMA’NIN EKONOMİYE KATKISI Küçük bir hesapla: • Bir calosoma sezonda 200250 yumurta bırakıyor. • Bu yumurtalardan 1015 yavru hayatta kalıyor • Bu yıl 30 bin calosoma doğaya salınacak • Bunların 150 bin yavrusu Türkçe BAZEN eğlenmek için, ülkemde bana dayatılan yabancı sözcükleri Türkçe heceleme düzenine göre aynen okurum. Size de öneririm; hele ünsüz üç harf yan yana geldiğinde bunların sonuna ‘‘e’’ ünlüsünü koyun çok eğlenceli oluyor. Şefik Sezer Seçkin çok daha farklısını yapmış; ‘‘Türkçe Vuruşarak Çekilirken’’ kitabını yazmış. İngilizce, Almanca, Fransızca, Danca, İsveççe, Fince, Norveççe, Rusça, İtalyanca, İspanyolca, Arapça, Farsça üzerine ‘‘biraz’’ çalışan Seçkin, dünyanın en mantıklı, en matematiksel ve en tutarlı dilinin Türkçe olduğuna karar verdikten sonra, Türkçe’nin ‘‘kültür köleleri’’ tarafından arkadan hançerlenmesine itiraz ederek bu kitabı kaleme almış. Kitap beş bölümden oluşuyor: Kültür Köleleri. Yozlaştırmanın Ana Kolları. Çevirmen Hataları. Avrupa Dilinin Şifreleri. Türkçe İsimlerin Uluslararası Yazılışı. Seçkin, özellikle yeni bir teknoloji ile gelen yabancı sözcüğe Türkçe karşılık bulmanın bu teknolojiyi getirende olduğunu savunuyor: ‘‘Cismin veya işlemin ilk sunumunu yapan ‘öncü tercüman’ın ilk düşünmesi gereken ‘bunun Türkçe karşılığı var mı’ diye kendisine veya konuya aşina diğer kimselere sormak olmalıdır. Tam karşılığı Adalarda son durum Y üksel Özcan Adalardaki son duruma ilişkin şu bilgileri veriyor: "C.sycophanta'ların üretiminde oldukça başarılı olduğumuzu öncelikle vurgulamam gerekiyor. Gerçekten Adalar Orman İşletme Şefliği idare Binasının bodrum katında oluşturduğumuz laboratuvarımızı İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü Orman Zararlılarıyla Mücadele Şube Müdürlüğünün katkılarıyla modern hale getirdik.Bu laboratuvarda çalışmak gerçekten çok zordu. Çalışan personel çamkese böceğinin salgıladığı zerreciklerden alerjik rahatsızlıklara maruz kalıyor ama başarı için katlanıyordu. Hedefimiz 3000 adet C.sycophanta üretmekti ancak depoladığımız yem, çamkese böcekleri tarafından tüketilince 2145 adet üretebildik.Büyükada kızılçam ormanlarına özellikle aşıklar mevkii ve eski taşocakları mevkiine 1000 adet, Heybeliada kızlçam ormanlarına 645 adet, Burgazada kızılçam ormanlarına özellikle Kalpazankaya mevkiine 500 adet C. Sycophanta, toprak 2030 cm kazılıp havalandırılarak bırakıldı. Haziran ayında yaptığımız denetim ve kontrollerde açılan toprak kanallardaki erginlerin sağlıklı oldukları ve dinlendikleri tespit edildi. % 23 kısmının doğal nedenlerle ölmüş oldukları da tespit edildi. yarak depoladık.Bu rakam İstanbul dahilinde en yüksek rakamdır.17500 adet erkek bireyin yakalanıp hapsedilmesi ile zararlı böceklerin üremeleri durduruldu. Dişi bireyler seneye zaten yok olacaklar. Çünkü gelecek yıl bu böceklerin yırtıcısının üretimine başlıyorum. a) İnsanlar Benim asıl problem gördüğüm konu, Adaları ziyarete gelenlerin orman ve çevreye verdikleri zararlar yani insan zararları.Bakın böcekleri bir şekilde yok ediyoruz ama insanları yok edemeyiz. Ne yapmalıyız diye düşündüm.Yıllardır eğitim gören insanlarımız su içtiği pet şişeyi ya da kola,bira teneke kutusunu bilinçsizce yada haince ormanlara sallayıp pikniğini yapıp çekip gidiyor.İnsan ziyaret ettiği evi kirletir mi? Ben onları eğitemem ama onların yaptıklarına engel olabilirim diye düşündüm ve şöyle bir kampanya başlattım.1 ÇUVAL PET ŞİŞE YA DA ÇÖP GETİR, 50 KONTÜR GÖTÜR. Büyükada’ya gelirseniz Büyük tur yolunda bu tabelaları görürsünüz. CALOSOMA’LARIN KİTLESEL ÜRETİM TEKNİKLERİ Türkiye’de çamkese böceklerine karşı başlatılan biyolojik mücadelenin öncüsü diyebileceğimiz Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nden Doç.Dr.Mehmet Kanat’a göre, Calosoma sycophanta’nın kitle üretimi ve dikkat edilmesi gerekli noktalar şöyle: Kışlıklarından çıkan C. sycophanta erginleri yumurta bırakmaları için bol miktarda tırtılla yaklaşık 11.5 hafta beslenmeye ihtiyaç duyar. Bu süre esnasında iyi beslenen ve çiftleşen dişi erginler nemli toprağa yumurtalarını bırakır. Laboratuara getirilen C. Sycophanta’ların yaklaşık % 50’si erkek, % 50’si dişidir. Buna bağlı olarak bu türün cinsiyet oranı 0.5 olarak tespit edilmiştir. Calosoma erginleri ölmüş çamkese böceği larvalarını yemez; canlı larvalarla beslenir. Erginler, henüz kitinleşmemiş çamkese böceği pupalarının zar kısmını parçalayarak beslenir. C. sycophanta erginleri ortalama günde 10 adet çamkese böceği larvasını parçalar; bunlardan 7 tanesini de yer. Calosoma larvaları da ortalama iki günde bir adet çamkese böceği larvası yer, birkaç adedini de parçalar, ayrıca Calosoma larvalarının da çamkese böceğinin yeni oluşmuş pupaları ile beslenir .Calosoma erginlerinin günlük ortalama 7 adet çamkese böceği larvasını yediği ve yılda 3040 gün aktif olduğu dikkate alındığında, bir ergin yıllık ortalama 210280, 34 yıllık ömrü boyunca ise 8401120 civarında çamkese böceği larvası ile beslenir. Kışı toprak içerisinde geçiren C. sycophanta erginleri, Kahramanmaraş Bölgesinde arazide çamkese böceğinin 4. ve 5. larva dönemlerinde topraktan çıkar ve mart ve nisan aylarında 3040 gün civarında aktif durumda kalır. Besin verilmeyen Calosoma erginleri yaklaşık 2 ay açlığa dayanır. Predatör bu böcek türü, çamkese böceğinin biyolojisine uyum sağlar ve popülasyonun azalmasında etkili olur. Predatör tür C. Sycophanta’nın araziye bırakılması konusunda ülkemizde popülasyonunun en fazla gözlendiği kızılçam ormanları dikkate alındığında, hektarda ortalama 1200 ağacın olduğu, her bir ağaçta ortalama 1 er adet kese, her bir kesede ortalama 100 adet larva olduğu hesaplandığında, hektara ortalama 571428 adet ergin bireyin bırakılması gerekir. yoksa bu defa ‘benzeyen bir cisim veya işlem var mı’ diye düşünmeli ve ondan uyarlama yapmalıdır. Eğer çevirmen o cismin veya işin Türkçe karşılığı veya anlamını yaklaşık olsa da verecek bir Türkçe kelime bulamıyorsa, yabancı kelimeyi ‘Türk’ün okuyabileceği hale’ getirmelidir’’ Örnek mi? ‘‘Örneğin, ‘devre’ler halinde yapılan sporlarda ‘devre’ yerine ‘periyot’ demek züppeliktir. Bir malı, genellikle bir binayı veya evi, kira ödüyormuşçasına küçük ödemelerle satın almaya,bu arada mülkiyetin de son taksit ödenene kadar satıcıda kalmasına ‘ipotekli satış’, ‘rehinli satış’ demek varken ‘morgıç’ demek, hatta bir de bunu ‘mortgage’ diye yazmak ve yazdırtmak, görgüsüzlüğün ve kültür köleliliğinin dik alasıdır.’’ Böylesi bir görgüsüzlüğün ötesinde kamusal alanda bile kültür köleliği yapıyorlar. İstanbul Deniz Otobüsleri ‘‘Sea Life’’ diye, Demiryolları ‘‘Rail Life’’ diye dergi yayımlıyor. Türkçe, gazetelerden televizyonlara, reklamlardan halkla ilişkilere kadar iletişim alanında züppeliğin ve görgüsüzlüğün kurbanı oluyor. Sezgin, ‘‘Tüm üçüncü dünya ülkelerinde oynanan oyun şimdi de Türkiye’de oynanıyor’’ diyerek ‘‘köleliğe’’ karşı herkesi uyarıyor. Karınca İlker Çamkır: ‘‘Melih Gökçek, Atatürk Orman Çiftliği’nde safari park açıp, içine on binden fazla hayvan koyacakmış. Acaba bu sayıya karıncalar dahil mi?’’ Çıkarım Süleyman Ekim: ‘‘Türk Dil Kurumu’nun sözlükten çıkaracağı kadını aşağılayan söz ve deyimleri yaşamdan kim çıkaracak!’’ Sabıka Ahmet Önen: ‘‘Türkiye’de iki tür sabıkalı örneği var. Kendisine iş verilmeyip ömür boyu sefaleti yaşayanlar ve bir arpalığın başına oturtulup refah içinde ömür tüketenler!’’ Adlî Tıp dliye Vekâleti tarafından Avrupa adlî tıp müesseselerini tetkike (incelemeye) memur edilen Adlî Tıp Umum Müdürü muavini Doktor Fahri Can Bey’in şehrimize avdet ettiğini (döndüğünü) yazmıştık. Doktor Fahri Bey tetkiklerinin neticeleri hakkında malumatına müracaat eden bir muharririmize demiştir ki; “Avrupa adlî tıp müesseselerini ve teşkilatını tetkike vekalet tarafından memur edilmiştim. Buna da cidden ihtiyacımız vardı. Biliyorsunuz ki, müessesemiz henüz çok gençtir. Ancak yarım asırdan az fazla bir zamandan beri müstakil (bağımsız) bulunan Romanya’nın Bükreş’teki müessesesinin 32 yaşında olmasına karşılık, bizimki henüz 10 yaşındadır. 332 (1916) senesinde teşekkül eden müessesemiz mütemadi (sürekli) harpler dolayısıyla maalesef gelişme imkânı bulamamıştı. Ancak Cumhuriyet’ten sonra memlekette adlî tababetin hukuki mana ve mefhumu anlaşılmaya başlanmıştır. Binaenaleyh her şeyi yeniden yapmak vaziyetinde bulunduğumuz için bittabi Garp âleminde neler yapıldığını, nasıl çalışıldığını görüp tetkik etmek, Türkiye’mizde de yeni ve asrî A DİĞER ZARARLILARLA MÜCADELE a) Böcekler Bizim mücadelemizin asıl önemli olanı kızılçamları asıl öldüren Orthotomicus erosus (Akdeniz kabuk böceği) ve Blastofagus piniperda (orman bahçıvanı) ile devam etmektedir. Mayıs başında ormanlık alanlarda ağaçların yerden 150 cm yüksekliğine astığımız FEROMON tuzaklarına Mayıs ayında 7000 adet, Haziran ayında ise 10500 adet olmak üzere toplam 17500 adet kabuk böceği erkek bireyleri, buna ilaveten 50 adet Odun zararlısı Teke Böceği yakalandı.Biz kavanozlara alıp sa Doktor Fahri Can Bey... bir adlî tıp müessesesi vücuda getirmek gayesini güden bizler için bir zarurettir. Seyahatim esnasında sırasıyla Bükreş, Viyana, Berlin ve Paris müesseselerini tetkik ettim. Bükreş’te çok muhterem profesör Minoviç ve refiki doktor Stopenesko, Viyana’da profesör Haberda, Berlin’de profesör Strasman ve muavini doktor Friedrich Giper, Paris’te profesör Bal tazar ve laboratuar şefi doktor Derriot ile görüştüm ve çok istifadeler ettim. Bu münasebetle yukarıda adı geçenlere karşı çok derin hürmet ve minnet hisleri taşıdığımı hasseten (özellikle) söylemek isterim.” “Bizim Adlî Tıp müessesemizle Avrupa müesseseleri arasındaki fark hakkındaki fikrinizi söyler misiniz?” “Avrupa müesseseleri tesisat ve vesait (araçlar) itibariyle çok yüksektirler. Bu yolda hiçbir masraftan, hiçbir fedakârlıktan çekinilmemiştir. Fakat Türkiye Cumhuriyeti Adlî Tıp Teşkilatı’nın bütün Garp âlemine numune olduğunu eksiksiz bir gururla söyleyebilirim. Hemen herkes teşkilatımız hakkındaki fikirlerini “ideal” kelimesiyle hülasa etmişlerdir (özetlemişlerdir). Adlî tababetin bütün şubelerini benliğinde toplayan yegâne müessese Türkiye’ninkidir. Binaenaleyh, temenni ve ümidimiz vechile yakın bir zamanda bina ve bazı vesaitten ibaret noksanlarımızı tamamladıktan sonra Avrupa adlî tıp âleminde lâyık olduğumuz mevkii derhal alacağımız şüphesizdir.” 30 Haziran 1926