30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HAZİRAN CUMA dizi PARİS’TEN HUNTİNGTON TÜRKİYE’NİN İSLAMA VE BÜTÜN DÜNYAYA MODEL OLACAĞINI SÖYLEMİŞTİ Türkiye ‘İslamın lideri’ Huntington’ın, Osmanlıları örnekleyerek ve tarihi anımsatarak, Türkiye’yi, laik bir ülke olarak değil, modern ve demokratik bir ülke olarak, İslamın liderliğine, dünyaya ve İslama büyük bir model olmaya çağırdığı tarihten önce ABD Başkanı Clinton, ‘‘İslamda hilafet düzeninin yeniden kurulmasını’’ önerecekti. Koyu Pembe Proje C 9 UĞUR HÜKÜM B ‘‘Halife’’yi olmasa da halifeliğe ‘‘seçilmiş kişi’’ olarak kendini aday gösteren Erdoğan’ı Beyaz Saray’a çağırma mutluluğuna Başkan Bush erecektir. S aidi Nursi’nin görüşlerinin pratiğe yansıyan izdüşümünü şöyle çerçeveleyebiliriz: Yerkürenin, ideolojiler arası değil, uygarlıklar arası çatışmalara sahne olacağı biçiminde özetlenebilecek, Pentagon’un 1940’lı yıllarda geliştirdiği teorisini, yineleyerek pazarlamış bulunan Huntington, Türkiye’ye geldiğinde, bu teorinin içini dışına çevirerek, bu kez, Türkiye’nin model olacağını söyleyecekti. S aidi Nursi’nin görüşlerinin pratiğe yansıyan izdüşümünü şöyle çerçeveleyebiliriz: Yerkürenin, sistemler/ ideolojiler (kapitalist/sosyalist) arası değil, uygarlıklar (ve gerçekte dinler) arası çatışmalara sahne olacağı biçiminde özetlenebilecek, Pentagon’un 1940’lı yıllarda geliştirdiği teorisini, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra yineleyerek pazarlamış bulunan Samuel Huntington, Türkiye’ye geldiğinde, bu teorinin içini dışına çevirerek, bu kez, Türkiye’nin, İslamın lideri olarak, İslam içi ve dışı çatışmaları önleyeceğini, İslama ve bütün dünyaya büyük bir model olacağını söyleyecekti. Çağrı, sahibini bulmakta, ‘‘ben burdayım’’ diye koordinatlarını açıklamakta gecikmeyecekti. Huntington’ın, Osmanlıları örnekleyerek ve tarihi anımsatarak, Türkiye’yi, laik bir ülke olarak değil, modern ve demokratik bir ülke olarak, İslamın liderliğine, dünyaya ve İslama büyük bir model olmaya çağırdığı tarihten önce (11) ABD Başkanı Bill Clinton, Endonezya’da bir camide, ‘‘İslamda hilafet düzeninin yeniden kurulmasını’’ önerecekti: ‘‘İslam dünyasının bir başı (halifesi) yok. Hıristiyanlığın Papa gibi bir kurumu var. ...İslam dininin gerçek bir lideri (halifesi) olsa, onu Beyaz Saray’a çağırır, diyalog başlatırdık.’’(12) ‘‘Amerika’dan kendisini çağırmasını istemiş’’ (13), gazetecilere verdiği iftar yemeğinde, ‘‘demokrasinin İslam ülkelerine de gelmesi gerektiğini’’ söylemişti. Huntington’ın, ‘‘Türkiye’nin, İslama ve dünyaya büyük bir model olacağı’’ sözlerini yineler gibi, Recep Tayyip Erdoğan da ‘‘Türkiye model görevi üstlenebilir!’’ diyecekti. (14) Yineleyelim: Erdoğan bu sözleri basına verdiği bir iftar yemeğinde söylemişti; yani mesajın ileticileri, alıcı adresi de açıklıyordu! 7. Büyük İslam Birliği: Hilafet ve Halife İki Amerikalı yazar, Jacob Heilbrunn ve Michael Lind, 2 Ocak 1996’da, New York Times’da yayımladıkları ‘‘Üçüncü Amerikan İmparatorluğu’’ başlıklı yazılarında, Başkan Clinton’ın Bosna’ya 20 bin asker gönderme yönündeki kararına özel bir önem vermişlerdi. ve paydaları olmak gerekir. Özellikle de ‘‘at pazarlığı’’ yapılan Beyaz Saray’da. Bir şey ‘‘söz olarak’’ veriliyorsa, bir şey de ‘‘söz olarak’’ alınmış olmak gerekmez mi? ORTAK PAYDA İSLAM Paylardan biri, Adriyatik kıyısından Çin Seddi’ne uzanan Avrasya’ydı. Bu alanda 225 milyonluk Türk ve Müslüman konfederasyonunu kurmak Özal’a nasip olmadı. Öteki, Büyük Ortadoğu Projesi. Çoğunlukla MüslümanAraplardan oluşuyor. Ama her ikisinin de ortak paydası İslam. Irak’ın ve Irak’a saldıracak 62 bin asker, 255 uçak, 67 helikopter için ülke topraklarını işgalciye açma sözünü veren Tayyip’in de Müslüman olması gibi. Mısır Başkanı Mübarek, Büyük Ortadoğu Projesi ilk dillendirildiği zaman, kaygısını Abdullah Gül’e iletmiş, Gül de ‘‘Bu projenin dışında kalamayız!’’ yanıtını vermişti. Tayyip Erdoğan ise ‘‘Büyük Ortadoğu Projesi’nin figüranı değil, aktörü olacağız!’’ diyor, bir başka konuşmasında ‘‘ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi için Diyarbakır’ı merkez yapacağını’’ söylüyordu. (16) ‘‘Baş olmak’’ için çekişmelere bakıldığında akla şu soru geliyor: Laik Cumhuriyetin başkenti Çankaya, dindar manada cumhuriyetin merkezi mi olacak, yoksa İslam birliğinin hilafet makamı mı? Öyle görünüyor ki ikisi de. Toroslar’dan Akdeniz kıyısına inmiş Türkmenlerin bir özsözüyle bitireyim: ‘‘Sürü baş dönünce topal keçi başa geçer!’’ B İ T T İ “AT PAZARLIĞI” Yazarlar, ABD’nin, Bosna’nın bir Müslüman devlet olarak varlığını sürdürmesini istemesinin nedenini, ‘‘İran Körfezi’nden Balkanlar’a kadar Müslüman ulusların resmi olmayan birliğinin lideri olarak üstlendiği yeni rolü’’ ile açıklıyorlardı.(15) Yazarlar, ayrıca, üçüncü Amerikan imparatorluğunun kalbinin, bir zamanlar Osmanlı Türklerinin egemen olduğu bu bölgelerde attığını belirttikleri gibi, Osmanlı İmparatorluğu’nun İran’ın batı sınırından Kuzey Afrika’nın batı sınırına değin hemen tüm Arap, yani Müslüman dünyasını Büyük Ortadoğu Projesi içerisine alan İslam Birliği’nin halifesi olarak Türkiye, İslam dünyasına model oluşturabilir ve onun ‘‘lideri’’ olabilirdi. Her konunun olduğu gibi, halifeliğin de, alan için olduğu kadar veren için de ortak payları aşlığımız biraz iddialı, belki biraz ürkütücü gibi gelebilir. Kimileri ‘‘’Sosyalist Proje’ kaldı mı?’’ diye burun kıvırabilir; ötekiler, ‘‘Yine mi bu solcular?’’, diye hayıflanabilir... Sormayın sevgili okurlar, ‘‘Şu hain, Türk düşmanı, şu 250 300 bin Ermeni oyu manyağı, oportünist, şu Jacoben ukala, Haçlı Seferi artığı, şu, kendi bölündükleri yetişmiyormuş gibi Avrupalıları da çözen, yarının güzelim ‘Serbest’ AB’nin köküne kibrit suyu döken’’ Fransızlar yok mu Fransızlar... Şimdi de kalkmışlar ‘Sosyalist Proje’ tartışıyorlar. Gelin de Tanrı’nın dünyaya armağanı ‘‘serbest’’ Amerika’nın ‘‘imanlı’’ şamarı Bush ve onun ahret ve ırk kardeşi, Avrupa’nın en ‘‘serbest solcusu’’ (!) Blair’e tapmayın. ‘‘Tartışmak’’ ne kelime, onlara zaten her ‘en iyi doğru’ akıl babalarından naklen vahiy oluyor. Dolayısıyla ‘tartışmak’, parlak ambalajlı, hazırlop vahiylerin pek uğramadığı, öylesi himmet ve nimetlerden faydalanamayan gariban (!) Fransızlar gibi toplumlara has bir zaaf. Tabii bir de ‘‘tartışmak’’ deyince karıkoca kavgası veya gırtlakgırtlağa hırlaşma anlayanlar var. O da konu dışı bir kategori... ??? Haziranın ikinci haftasının ilk günleriydi. 20 dereceyi az aşan havaların ‘‘soğuk mu, serin mi’’ olduğu polemiğinin yapıldığı günlerden birinde utangaç bir güneş, Paris merkezindeki Senato’nun arka bahçesi, Lüksemburg Parkı sakinlerinin çoğalmasını sağlamıştı. Yolumuz bu hoş mekana düştü. Metrodan çıktıktan sonra sonunu getirmek istediğimiz uzunca bir yazıyı okurken oturduğumuz iskemlenin yakınındaki sıraya liseli veya belki de üniversiteli iki genç ilişti. O denli hararetli konuşuyorlardı ki, ister istemez kulak misafiri olduk. Herhalde çıktığından beri uzattığı, gerçekte yeni terlemiş sakalı bıyığı olan bir oğlan ötekine takılıyordu: ‘‘Sözlerine nasıl güveneceksin, hem de iktidar olurlarsa seni kim takar? Baksana Mitterrand ‘110 Öneri’sinden hiçbirini yerine getirmemiş. Jospin de hep kendi bildiğini okumuş...’’ Öteki delikanlı biraz hiddetli bir ifadeyle, arkadaşının her lafını ağzına tıkamağa çalışıyordu. Tek tutarlı cümleleri, ‘‘Toplantıya gel de dinle. Tartışmalar sadece üyelere değil, dışarıdan arkadaşlara da açık. Cesaretin varsa gel kendin sor. Komünistler bile destekliyor’’ biçimindeydi. Şaşırmıştım... ??? İki genç, Fransız Sosyalist Partisi’nin (FSP) biriki gün önce basınyayın aracılığıyla kamuya da mal olan, ‘‘Değişimi Birlikte Ba şarmak /DBB / Fransa için Sosyalist Proje’’sini konuşuyorlardı. Gençlerden biri belli ki partiye son üç ayda katılan 75 bin yeni üyeden biriydi. Aidatını ödemiş 228 bin üyesiyle FSP bir çırpıda Fransa’nın en büyük partisi oluvermişti. (İktidar partisi UMP’nin aidatı ödenmiş 215.843 üyesi var.) Küçük bir araştırma yaptık. Komünistlerin yarı resmi yayın organı, gündelik ‘‘l’Humanite’’ gazetesinin 8 Haziran tarihli sayısında konuyla ilgili yazının başlığı şöyleydi: ‘‘DBB, solda bir proje’’. Parktaki genç haklıydı. DBB projesi, komünistler dahil geniş bir sol kesimde olumlu karşılanmıştı. Elbette parti içinde veya dışında hemfikir olmayan, projeye epeyce eleştirel bakan bir sürü insan mevcuttu. Meraktan, gazeteci kartımızı kullanıp elektronik posta kanalıyla birkaç dakikada 35 sayfalık metne ulaştık. ‘‘Sürdürülebilir bir kalkınmada tam istihdamı başarmak’’, ‘‘Gerçek eşitlik’’, ‘‘Cumhuriyeti yenilemek’’ ve ‘‘Fransa’nın Avrupa ve dünyada başarmasını sağlamak’’ gibi 4 temel amaç etrafında kurulan belge 22 Haziran’a kadar bütün üyeler ve parti örgütünün tartışmasına açık. Partililerin katkılarıyla son şeklini alacak DBB projesi ve bu arada belirlenmiş genel seçim adayları 1 Temmuz’da toplanacak Ulusal Konvansiyon’da tabandan seçilen delegelerce onaylanacak. FSP’den Cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday olmak isteyenlerse ekim başına kadar başvurabilecekler. Bu aday adayları arasından kasım ayında bizzat parti üyelerince seçilecek bir kişi, 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde FSP’nin renklerini savunacak. 2 Aralık’ta düzenlenecek Kongre’de adaylığı onaylanacak kişiliğin seçim ve iktidar programı DBB olacak. Muhtemelen ikinci turda da tüm Fransız solunun ortak adaylığına aday bu kişiliğin programı, güçler dengesine göre ikinci tur arifesinde gözden geçirilebilir. Ancak FSP’in seçimlerde Eylem Stratejisi olarak sadece ve sadece solun birliğini hedeflediğini vurgulaması da bir rastlantı olmasa gerek. DBB’in merkezine ‘‘istihdam’’ veya ‘‘işsizliğe çözüm’’ ve ‘‘alım gücü’’ veya ‘‘sosyal adalet’’ kavramlarının yerleştirilmesi FSP’nin geçmişten ders çıkardığına işaret ediyor. Her ne kadar şu anda Fransız sosyalistlerinin simgesi gülün pembesi bir hayli koyu gözüküyorsa da, bu dersin gerçekten doğru anlaşılıp anlaşılmadığını ortak sol 2007’de bir kez daha iktidara gelebilirse göreceğiz. ugur.hukum?gmail.com Branly Rıhtımı Müzesi açıldı UĞUR HÜKÜM PARİS Eyfel Kulesi’ne 200300 metre mesafede, Seine nehri kıyısında uzanan yeni dev bir müze, ‘‘Mus?e du Quai Branly / Branly Rıhtımı Müzesi’’ bizzat Cumhurbaşkanı Jacques Chirac tarafından açıldı. 1958’den, yani 5’inci cumhuriyetin mimarı General De Gaulle’den beri Fransız devlet başkanlarının tutkusu haline gelen bir gelenek var: ‘‘Ardında kendi adını ebedileştirecek çok büyük bir kültürel kurum bırakmak.’’ Georges Pompidou, Beaubourg adıyla da bilinen çok yönlü kullanımıyla tam bir modern kültürel faaliyet merkezine dönüşen Pompidou Kültür Merkezi’ni; Valery Giscard d’Estaing yine Seine nehri kıyısında, eski tren garından dönüştürülmüş Orsay Modern Sanatlar Müzesi’ni; François Mitterrand ise yenilenmiş ve genişletilmiş Büyük Louvre Müzesi ve kendi adını taşıyan Yeni Ulusal Kütüphane’yi Fransa’nın milli varlığına, zenginliğine katkı olarak inşa ettiriyorlardı. TEMELİNDE ‘‘İNSAN MÜZESİ’’ VAR Jacques Chirac da 1995’de cumhurbaşkanlığına ilk seçildiği andan itibaren Fransızca deyimiyle ‘‘Les arts premiers / İlk Sanatlar’’ veya kısmen gerçeği kısmen yansıtan bir ifadeyle ‘‘İlkel Sanatlar Müzesinin’’ kuruluşuyla ilgili kişisel tutkusunu duyurdu. İşte, inşaatına 5 yıl önce başlanan dünyanın en büyük ilkel sanatlar müzesi, böyle doğdu. Yılda 1 milyon civarında ziyaretçi çekmesi beklenen müze 233 milyon avroya mal oldu. 290300 bin arası, esasen 4 kıta, Afrika, Asya, Avustralya Okyanusya ve Amerika’dan toplanmış parçadan oluşan müze 40 bin 600 metrekarelik bir alana yayıldı. Bu eserlerin önemli bir kısmı, daha önce kapatılması ciddi bir tepki yaratan ‘‘İnsan Müzesi’’nden gelmiş olmasına rağmen, yeni müzenin görkemi tüm polemikleri susturmuşa benzer. 700 BIN FOTOĞRAF VE SAYISIZ BELGE Ünlü Fransız mimarlardan Jean Nouvel, yapının 220 metrelik ön cephesini Seine nehrine bakacak biçimde yaymış. Düzenlemesi tamamen özel tasarlanmış 18 bin metrekarelik bir bahçe, 10 bin orijinal müzik aletini içeren camdan bir kule, tiyatro, sinema, gösteri ve konferans/ders salonları, 200 bin eserli bir kütüphane, 700 bin fotoğraf ve sayısız belgeye sahip kamuya açık bir medyatek, değişen sergileri ağırlayacak üç ayrı sergi salonu vb olanaklarla bezenmiş bir kültür sarayı Paris’in çekici zenginlikleri arasına katılmış bulunuyor. Bugün (cuma) kamuya açılacak ve ilk üç gün bedava gezilecek olan ‘‘Branly Rıhtımı Müzesi’’, bakalım Jacques Chirac’ın ilk başta duyurduğu resmi amacı, Fransızların veya diğer ülkelerden ziyaretçilerin ‘‘öteki’’ni daha iyi kavramasına yardımcı olabilecek mi? HALİFE NAMZEDİ ‘‘Halife’’yi olmasa da halifeliğe ‘‘seçilmiş kişi’’ olarak kendini namzet gösteren Tayyip Erdoğan’ı Beyaz Saray’a çağırma mutluluğuna Başkan Bush (II) erecektir! Şöyle ki, Recep Tayyip Erdoğan, 3 Kasım (2002) seçimlerinden bir yıl önce, Dipnotlar (1) Gazi M. Kemal, Nutuk/Söylev, TTK, c. II, s. 830/831. (2) ‘‘Sezer’den uyarı dolu 19 Mayıs mesajı / Yetkinizin sınırını bilin’’, Cumhuriyet, 19 Mayıs 2004. (3) ‘‘Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ok, AKP hükümetini uyardı ve hukuk dersi verdi / Şeriat heveslileri var’’, Cumhuriyet, 22 Mayıs 2004. (4) ‘‘Cumhurbaşkanı Sezer, irticanın kaygı verici boyutlara ulaştığını söyledi / Tehlike Büyük’’, Cumhuriyet, 13 Nisan 2006. (5) Prof. Dr. Nur Vergin, ‘‘İslamda Çağdaşlık ve Türk Demokrasisine Geçişte Rolü’’, Küreselleşme, Sivil Toplum ve İslam, Vadi Yayınları, İstanbul, s. 59 / Sait Halim Paşa, ‘‘Şeriatın Hâkimliği Gerek’’, Buhranlarımız ve Son Eserleri, İz Yayıncılık, İstanbul 1991, s. 237. (6) İlhan Selçuk, ‘‘Karnından Konuşan Başkan’’, Cumhuriyet, 25 Nisan 2006. (7) İlhan Selçuk, ‘‘Darbe Kararı Dincilerden’’, Cumhuriyet, 27 Nisan 2006. (8) Aktaran: Neda Armaner, İslam Dininden Ayrılan Cereyanlar: Nurculuk, İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara 1964, s. 61. (9) Mesnevi Nuriye, s. 8082, Çetin Özek, Türkiye’de Gerici Akımlar ve Nurculuğun İçyüzü, Varlık Yayınları, İstanbul 1964. (10) Bkz. M. İ. Erdost, ‘‘Saidi Nursi Öğretisi ve Bilimin İslamlaştırılması’’, Kuşatılmış Ülke Kuşatılmış Yazılar, Onur Yayınları, Ankara 2005, s. 5674 // ‘‘Din, Bilim ve İdeoloji Tartışmaları’’, Yeni Dünya Düzenine Zorlanması Odağında Türkiye, Onur Yayınları, Ankara 1999, s. 149203. (11) Milliyet, 9 Eylül 1966. (12) Türkiye, 31.12.1934 Cengiz Özakıncı, İblisin Kıblesi, Otopsi Yayınları, İstanbul 2005, s. 268. (13) Bkz. Ecevit’in Sedat Ergin’le söyleşisi, Hürriyet, 8 Aralık 2002. (14) Radikal, 6 Aralık 2001. (15) The New York Times, 2 Ocak 1996. (16) 16 Şubat 2004, Kanal D.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle