30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 ERKİN RUSYA’NIN TÜRKİYE’YE BÜYÜK ÖNEM VERDİĞİNİ SÖYLEDİ C söyleşi SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ HAZİRAN CUMA Artık stratejik ortağız D evlet Bakanı Kürşad Tüzmen ve Rusya Enerji Bakanı Viktor Hrisçenko tarafından imzalanan protokol şimdiye kadarkilerin hepsinden daha çok yapıcı. Gerçekçi birtakım tedbirler getiriyor ve bunların hayata geçirilmesini sağlayacak kurumlar kurulmasını öngörüyor. LEYLA TAVŞANOĞLU Türkiye sonunda Rusya’nın stratejik ortağı olmakla kalmadı, son karma ekonomik komisyon (KEK) toplantısında imzalanan protokolle önemli kazanımlar da elde etti. Bütün dikkatler iç siyasetin toz dumanına çevrildiği için de protokolün içeriğinin önemi kamuoyuna fazla yansıyamadı. Özellikle enerji alanındaki işbirliğine yeni düzenlemeler getiren protokolün maddelerini DEİK bünyesindeki Avrasya İş Konseyleri Başkanı Tuğrul Erkin’le ayrıntılı konuştuk: TürkiyeRusya Karma Ekonomik Komisyonu’nun (KEK) yedinci toplantısı geçen ay yapıldı. Bu toplantıda çok önemli kararlar alınmasına rağmen iç siyasetteki fırtına yüzünden dikkatlerden kaçtı. Siz DEİK Avrasya İş Konseyleri Başkanı olarak bunları çok iyi bildiğiniz için bu konuda bilgi verir misiniz? PROTOKOL ÇOK YAPICI TUĞRUL ERKİN Toplantı 30 Mayıs’ta yapıldı. Protokol Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ve Rusya Enerji Bakanı Viktor Hrisçenko tarafından imzalandı. Bu protokol şimdiye kadarki protokollerin hepsinden daha çok yapıcı ve büyük hedeflere yönelik. Gerçekçi birtakım tedbirler getiriyor ve bunları kurumsal biçimde izleyecek ve etkin olarak hayata geçirilmesini sağlayacak kurumlar kurulmasını öngörüyor. Eski protokollerde ses getirecek kararlar bilinmez tarihlere atılırdı. Ama bu sefer öyle değil. Her şey yerli yerine oturmuş. Bütün bu kararların izlenmesi ve yürütülmesi Soros’un Haber Değeri ğine göre toplantı, kapalı değil, Açık Toplum Enstitüsü’nün dünya çapında dört beş yılda bir yapılan toplantılarındanmış. Hedefi, enstitünün dünya çapında çalışan insanlarını bir araya getirmek, çeşitli ülkelerde karşılaşılan zorluklar ve onlarla nasıl baş edildiğini tartışmakmış. Nasıl baş edildiğini biz biliyoruz. Paranın gücüyle baş ediliyor. Soros silahın gücüne büyük değer verir, ama onun esas silahı paradır. Paranın nasıl kullanıldığını ve nelere kadir olduğunu ise çok renkli ‘‘devrimler’’ göstermiş, kanıtlamıştır. Şöyle der Soros: ‘‘ABD’nin seçmiş olduğu yol, son derecede başarılı olmuştur: Hem ekonomik hem de askeri açıdan hâkim bir konum sahibi olmanın keyfini çıkarıyoruz. En doğal eğilim ve en az pürüz yaratacak olanı piyasa köktenciliğine ve jeopolitik köktenciliğe devam etmek olacaktır.’’ Geçtiğimiz günlerde Fransa’da ‘‘içerden bilgi’’ ile borsada kazandığı milyonlar nedeniyle mahkum olan bu kökten piyasacı spekülatör, AB ülkelerini her ne kadar budanmış bile olsa ‘‘sosyal devlet’’ uygulamaları nedeniyle eleştirmekten de geri kalmamaktadır: ‘‘AB, aynı şekilde sağlıklı bir hukuk sistemi ve ticarette bizimki kadar uygun değildir. İşe alımlar ve işten çıkarmalar üzerine var olan kısıtlamalardan dolayı iş piyasaları katıdır ve bunun dışında da bir sürü başka denetleme vardır.’’ Soros denetlenmekten hoşlanmaz. Başı bozuk piyasalardan, kapalı toplantılardan ve paranın gücüyle harekete geçirilmiş yığınlardan hoşlanır. Kendisine ‘‘demokrasi mücahidi’’ havası vermesine aldırmayın, sabıkası Fransız mahkemelerinden tescilli borsacıdır. Ama ne yapsa haberdir. Eğer gazete yöneticileri basına kapalı Soros toplantısının haber değeri taşımadığına inanmışsa... Sonradan övgü dolu yorumlarla yetiniyorlarsa... Doğrusunu isterseniz, bu da başlı başına haberdir. guray.oz?cumhuriyet.com.tr ki ülke arasında şirketler bazında bulunan ihtilafları çözmek için çalışmalar yapılacak. Bu ihtilaflar çözülürse ticaretin daha iyi gelişeceğini düşünüyorlar. Bir de ileri teknoloji fuarı düzenlenmesi maddesi var. Bu fuarın düzenlenmesiyle geliştirilen yüksek teknolojiden yararlanmaları sağlanacak. İ R usya kısa süre önce Türkiye’yi stratejik ortaklar listesine soktu. Bununla da Rusya, Türkiye’ye bugüne kadar göstermediği önemi göstermiş oldu. Türkiye, Rusya’nın yakın işbirliği yapacağı ülkeler arasındaydı, ama hiçbir zaman stratejik ortaklık anlamında birinci listede yer almıyordu. D Avrasya İş Konseyleri Başkanı Tuğrul Erkin eski protokollerde ses getirecek kararların bilinmez tarihlere atıldığını ancak bu seferkinin öyle olmadığını söyleyerek “Bu protokol şimdiye kadarki protokollerin hepsinden daha çok yapıcı ve büyük hedeflere yönelik” diyor. için de somut bir irade ortaya konmuş. Protokolün içinde bir madde yasal altyapı ve ticari ilişkilerin geliştirilmesini öngörüyor. Bu ilişkilerin gelişmesi için bir çalışma grubu kurulmuş. Çalışmaları bu grup sürdürmekte. Yani canlı bir organ bu. Peki, şimdiye kadar yasal altyapı kurulmamış mıydı? ERKİN Bu, iki ülke arasındaki mevcut anlaşmaların tümünün gözden geçirilmesi anlamına geliyor. Bu da ticaretimizi geliştirmeye engel olan maddelerin çıkarılması demek. Ya da yeni maddeler bulacaklar, hayata geçirmenin yollarını araştıracaklar. Bana kalırsa bu madde son derece önemli bir yenilik. 20062008 ortak eylem planını protokole göre bu yıl imzalayacaklar. Bunun artık kaçar tarafı yok. Taraflar 10 milyar dolarlık hedefe varıldığını gördüler. Şimdi 25 milyar dolarlık hedefe varılması için çalışacaklar. İyi de, bu ikili ticarette Türkiye mağdur durumda değil mi? ERKİN Onunla ilgili de bazı önlemler var. Protokolde bu hedefe dengeli biçimde varılması için çalışmalar yapılması sözü var. Yani 25 milyar dolarlık hedefe varılırken bir dengeden de söz ediliyor. Çünkü Rus tarafı bu dengesiz gelişmenin sürdürülebilir olmayacağını anladı. Özellikle rakamlar büyüdükçe Türk ekonomisi bunu kaldıramaz hale gelir. Bunun ayırdına vardılar. Karşı taraf da birtakım ödünler vererek bu dengeyi sağlamanın zorunlu olduğunu anladı. Önemli bir nokta da bu. Ayrıca, iki ülke arasında şirketler bazında bulunan ihtilafları da çözmek için çalışmalar yapılacak. Bu ihtilaflar çözülürse ticaretin daha iyi gelişeceğini düşünüyorlar. Bir de ileri teknoloji fuarı düzenlenmesi maddesi var. Bu fuarın düzenlenmesiyle tarafların geliştirdikleri yüksek teknolojiden yararlanmaları sağlanacak. Rusya’da yıllardır Sovyet döneminin geliştirdiği ileri teknoloji birikimi var. Ama bu bugün kullanılmıyor. Böyle bir fuarda bu yüksek teknolojinin değerlendirilmesi mümkün olabilir. Onlar da, Türkiye’nin geliştirdiği, Batı dünyasına dönük tüketim teknolojilerinden yararlanmak istiyorlar. ünyanın sayılı borsa spekülatörlerinden, âleme nizam vermeye meraklı parababası, yeşil, turuncu ve çeşitli renklerden darbelerin finansörü George Soros Türkiye’ye geldi. Kürrei arzın çeşitli ülkelerine yayılmış teşkilatlarından delegeleri İstanbul’da Arkeoloji Müzesi’nde topladı. Hükümet erkânından iki değerli bakanın ve İstanbul’un güzide evlatlarının da katıldığı bir akşam yemeği verdi. Toplantı kalabalık ve renkliydi. Üst düzeyde, patron, yorumcu, başyazar vb. düzeyinde saygın kişilerin katıldıklarını da biliyoruz ama... Basına kapalıydı toplantı. ??? Bu nedenle de 17 Haziran akşamı verilen yemek ve Soros’la ilgili haberler basında yer almadı. Konuyla ilgili haber yalnızca NTV’nin sabah haberlerinde ve Cumhuriyet gazetesindeydi. Peki ama basın bu ünlü şahsiyetin, Türkiye’ye gelişi aylar öncesinde duyulmuş, geldiği haber alınmış, tüm dünyadaki Açık Toplum Ağı’nın temsilcilerinin İstanbul’da toplanacağı öğrenilmiş iken, neden bu haberden geri durdu ki? Yoksa haber değeri yok mu, bu rejimler değiştiren, ‘‘Silahla iş halletmek iyidir, ama parayla bu işler daha iyi yapılabilir’’ diyen, her gelişi gidişi haber olan Soros’un? Böyle önemli kişiler yalnızca basın toplantısı yaptıkları, haber olmaya izin verdikleri zaman mı haber olurlar? Daha sonra, toplantı Cumhuriyet’te yer aldıktan sonra, izin çıktı. Gazetelerde utangaç haberler, katılanların saygın kişiler olduğunu vurgulayan yorumlar yer almaya başladı. İki gün sonra ise kaçınılmaz olarak kamuoyu önüne çıkmak gerekti. Ama hiç kimse bu toplantının, yemeğin neden ‘‘off the record’’ yapıldığını merak etmedi. ??? Gizliliğin nedeni, toplantının gündeminde aranabilir. Açık Toplum Enstitüsü’nün Danışmanı TESEV Başkanı Can Paker’in NTV muhabirine ayaküstü anlattığına ve gazetemize söyledi DÜĞÜMÜ ÇÖZECEK DENİLEN İSİMLER SERBEST KALIYOR Örgütlerimiz çok güçlü değil Bir de yıllardan beri gerçekçi olmayan fiyatlarla ticaret yapmak zor değil mi? Bu konuda bir düzenleme getiriliyor mu? ERKİN Bu referans fiyatlarla ticaret yapmak son derece güç. Onun için protokole göre bu referans fiyatlar da yeniden ele alınıp düzenlenecek. Bir de protokolde sınai işbirliği başlıklı bir bölüm var. Orada Rus tarafı KOSGEB’le işbirliğini geliştirmek istiyor. Rusya’daki tekstil ve deri tesislerinin Türk işadamları tarafından modernizasyonunu gündeme getirdiler. Bir de Rusya’daki tersanelerin moderizasyonu var. Bu da çok önemli bir gelişme. Tersane sektörü istihdam gücü yüksek bir sektör. Ayrıca deri ve tekstil de öyle. Bu bölümde makine imalat, uzay teknolojisi, tarım ürünleri işleme sanayiine iki taraf arasında işbirliği öngörülüyor. Bu protokol çok önemli. Günlük hengâme arasında hiç kimsenin ruhu duymadı. İHRACAT MÜMKÜN Ya enerji alanında işbirliği ne olacak? ERKİN Bu protokolün üçüncü kısmında var. Herkesin beklediği enerji alanındaki işbirliğini yeniden düzenliyor. Bir kere gaz teslimatının kontratlara uygun olarak yapılması için gerekli önlemlerin alınması kaydediliyor. Yani herhangi bir siyasi sorun çıktığında Rus tarafı Ukrayna’ya yaptığı gibi gaz kesintisine gidemeyecek mi? ERKİN Aynen öyle. Bu bağlamda doğalgaz fiyatlarının yeniden gözden geçirilmesi de karara bağlanıyor. Yani, Rus tarafı tabii ki Türkiye’ye sattığı doğalgazı dünya fiyatlarının altına çekmeyecek. Ama fiyatı yeniden gözden geçirmeyi kabul etmeleri bile çok büyük bir iyi niyet gösterisi, bana göre. Artı, Türkiye’nin Rusya’dan aldığı doğalgazın başka ülkelere ihracı için de bir madde var. BORU HATLARI PROJESİ Daha önce Rusya’dan aldığı doğalgazın fazlasını başka ülkelere ihraç edemiyordu... ERKİN Kesinlikle öyleydi. Ama bu da değişiyor artık. BOTAŞ, Gazprom’un Türkiye üzerinden dünya ülkelerine nakletmesi için boru hatları projesi yapacak. Bu proje ortak yapılacak. Türkiye’nin doğalgaz terminali olmasının ötesinde nakleden ülke haline gelmesi bir ilk. Bir de ticari dengesizlikle ilgili bir madde var. Diyor ki: ‘‘1984 tarihli doğalgaz anlaşmasındaki off set mekanizmasının yeniden kullanılması için görüşmeler başlatılacak ve bu görüşmeler altı ay içinde sonuçlandırılacak.’’ Bu bizim enerji sorunumuzu kısmen de olsa çözecek. Dileyelim hayata geçsin. Protokolün bir başka maddesinde de doğalgaz, petrol arama ve çıkarma faaliyetlerinde işbirliğine gidilmesi de öngörülüyor. Bir başka madde de Boğazlar’ı bypass edecek projelerde Türkiye ve Rusya’nın işbirliği yapmasını öngörüyor. Ayrıca SamsunCeyhan hattının da yeniden gözden geçirilmesi karara bağlanıyor. Bu hat üzerinde daha ileri safhada bir mutabakat olduğunu düşünüyorum. Bunların ötesinde elektrik enerjisinde, nükleer enerjide işbirliği öngörülüyor. Rus tarafı nükleer santral ihalesine katılmak istiyor. ÇALIŞMA GRUPLARI Peki, ulaştırma alanında işbirliği? ERKİN Protokolün o bölümünde Sence Türkiye’de o ciddiyet var mı? ERKİN Ciddiyetten çok, örgütlerimiz, kurumlarımız bu işlerin üstesinden gelecek güce sahip değil. AB’yle ilgili çalışmaları eleştirmek mümkün de, görevli kadroların bu işin üstesinden gelebilecek güçte olduklarını söylemek çok zor. Niyeti bir yana bırakın. Fiziksel güç olarak da yeterli oldukları düşüncesinde değilim. Bir avuç insan bir şeyler yapmaya çalışıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin geldiğinde çok güzel bir konuşma yapmıştı. Bunun üzerine benim değerlendirmem şu olmuştu: ‘‘Söz konusu o maddeleri izleyebilecek, ciddi bir biçimde sonuçlandırabilecek kadrolara ya da bu iş için yeterli ekiplere sahip değilseniz, onları görevlendiremiyorsanız bu sözler iyi niyetin ötesine geçmez.’’ SamsunKafkas feribot hattının yapılmasında işbirliği öngörülüyor. Buna ek olarak da yeni bir sivil havacılık anlaşması yapılması gündemde. Protokolün getirdiği önemli yenilikler bunlar. Konulan hedeflere varılması bu kayda alınan maddelerle yürüyebilir. Bütün bu karara bağlanan konularla ilgili de çalışma grupları oluşturulacak. Protokole göre ayrıca sekizinci KEK toplantısı da tarafların kararlaştıracağı bir tarihte Moskova’da yapılacak. Ben bu protokolü çok önemli bir gelişme olarak görüyorum. Acaba bütün bunlar Rusya’nın Türkiye’de çok ciddi bir potansiyel görmesinden mi kaynaklanıyor? ERKİN Bakın, daha bitmedi. Rusya bundan kısa süre önce Türkiye’yi stratejik ortaklar listesine soktu. Bununla da Rusya, Türkiye’ye bugüne kadar göstermediği önemi göstermiş oldu. Türkiye, Rusya’nın yakın işbirliği yapacağı ülkeler arasındaydı, ama hiçbir zaman stratejik ortaklık anlamında birinci listede yer almıyordu. Şimdi bu durum değişti. Rusya çok somut bir adım atmış bulunuyor. Bizim de bu adımın değerini anlayıp davranışlarımızı ve komşuluk ilişkilerimizi ona göre sürdürmemiz lazım. NİYET ÖNEMLİ DEĞİL ‘Kilidi’ açılmamış çeteler İLHAN TAŞCI ANKARA Polis mafyasiyaset üçgenindeki kirli ilişkilerin gün ışığına çıktığı Susurluk çetesinin ardından buna ‘‘benzetmeli’’ çetelere her geçen gün yenileri eklenirken hiçbirisinde ‘‘kilit adam’’ denilenler bu oluşumların ardındaki ilişkiler ağının çözülmesine yaramadı. Türkiye’deki kirli ilişkiler ve yapılanmaların toplumsal tepkiye dönüşmesinin somut örneğini 3 Kasım 1996’da ortaya çıkan Susurluk çetesi oluşturdu. Susurluk çetesinin ortaya çıkışının üzerinden 10 yıl geçmesine karşın bağlantılar ve ilişkiler ağı halen tartışılırken AKP döneminde Türkiye ‘‘yepyeni çetelerle’’ tanıştı. Çeteler ortaya çıktıkça kafalar daha da karıştı, bu yapılanmalara ilişkin soru işaretleri arttı. Geçmişteki yapılanmalardan farklı olarak bu kez Türkiye, çetenin yaptıklarından çok çeteyi ‘‘kimin, hangi amaçla oluşturduğu ve arkasındaki gücü’’ sorgulamaya başladı. Şemdinli’de 9 Kasım’da Umut Kitabevi’ne el bombası atılmasının ardından eski PKK itirafçısı Veysel Ateş, astsubaylar Ali Kaya ile Özcan İldeniz isimleri ortaya çıktı. Kitabevine atılan bomba bir anda Ankara’yı da sarstı. Bombalama eyleminin askeri kişilerce yapıldığı savı tartışmaları alevlendirirken soruşturmayı yürüten Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın adına da yer verdiği iddianame artçı deprem etkisi yarattı. Astsubaylar ile PKK itirafçısının yargılanması sürüyor. ‘‘Sauna’’ çetesi olarak nitelendirilen ve aralarında Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Ertuğrul Çakır ve özel kuvvetlerde görevli Yüzbaşı Nuri Bozkır’ın da bulunduğu kişilerin bürokratlara şantaj yaptığı, siyasilere ilişkin istihbarat çalışması yürüttüğü belirtildi. Bu çetenin ‘‘en üst düzeyindeki üyesi’’ Çakır, tutuklandıktan birkaç gün sonra serbest bırakıldı. Eryaman’da bir eve yapılan operasyonda kendilerini ‘‘Atabeyler’’ olarak adlandıran yeni bir ‘‘çeteye’’ ulaşıldı. Üyeleri arasında özel kuvvetlerde görevli subayların da bulunduğu yapılanmanın Başbakan Erdoğan ve danışmanı Cüneyd Zapsu’ya yönelik suikast hazırlığında olduğu ve bu yöndeki belgeler, operasyondan birkaç saat sonra Genelkurmay Başkanlığı önünde sivil kişilerce bazı gazetecilere servis yapıldı. Gazetecilere operasyona ilişkin bilgi ve belgeleri dağıtan kişilerin kim olduğu hâlâ belirlenemedi. Çeteleri tartışan Türkiye’de 17 Mayıs’ta Danıştay 2. Daire Başkan ve üyelerine yönelik silahlı saldırı ile ‘‘Cumhuriyeti savunma’’ refleksi çığ gibi büyüdü. Baskını avukat tetikçi Alparslan Arslan gerçekleştirirken arkasındaki güce ulaşma çabaları başladı. Saldırının ardından kilit isim olarak eski Yüzbaşı Muzaffer Tekin adı ortaya çıktı. Aranan Tekin, göğsünden bıçaklanmış halde Acıbadem Hastanesi’nde bulundu. Tekin’in gözaltına alınmasıyla Susurluk hükümlüsü Özel Harekâtçı İbrahim Şahin, emekli Tümgeneral Veli Küçük ile ilişkileri ve fotoğrafları bir anda basına yansıdı. Bu görüntüler üzerine Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, ‘‘Geçmişteki ilişkilerine bakın, gazete fotoğrafları ilişkiyi ortaya koymuyor mu’’ diyerek, ‘‘derin devlet’’ imasında bulundu. KİLİT İSİM ARANIYOR Tekin’in mahkeme tarafından serbest bırakılması, bazı kesimlerce Danıştay saldırısının ardındaki güce ulaşılmasına yarayacak ‘‘kilidin’’ kaybolması anlamına geliyordu. Danıştay saldırısının ikinci kilit ismi ise Ayhan Parlak oldu. Tetikçi Arslan ile telefon görüşmeleri saptanan, bunun üzerine aranan Parlak, uzun bir süre sonra teslim oldu. Mahkeme tarafından tutuklanan Parlak, 13 gün cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Tüm Türkiye’yi ayağa kaldıran, Başbakan Erdoğan’ın ‘‘kanlı çete’’ dediği yapılanmanın kilit isimleri tükenmiş oldu. Danıştay soruşturmasından geriye bir tetikçi ve saldırılara para karşılığı katıldığı belirtilen eski sabıkalılar ile ‘‘Zincirin halkaları tek tek tespit ediliyor. Bugüne kadar bu tür olaylarda şu andaki gibi netice alanı hiç olmadı’’ diye övünen Başbakan Erdoğan’ın bu sözleri kaldı. P rotokolün bir başka maddesinde doğalgaz, petrol arama ve çıkarma faaliyetlerinde işbirliğine gidilmesi öngörülüyor. Bir başka madde ise Boğazlar’ı bypass edecek projelerde Türkiye ve Rusya’nın işbirliği yapmasını öngörüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle