30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 ESKİ OSMANİYE AKP İL BAŞKANI ÜNAL ‘FAİZ HARAM’ DİYEREK C haberler MİLYON YTL ALDI HAZİRAN CUMA Paraları toplayıp kayboldu aklaşık 1700 kişiden 20 milyon YTL topladığı iddia edilen OSİMPAŞ, son bir yıldır elindeki marketleri birer birer elinden çıkarmaya başladı. BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Fransa’da Felsefe Bakaloryasından Öğrencilere, isterlerse yorumlamaları için, Fransız filozofu Alain’in (18681951) ‘‘sosyal örgütleniş’’ üstüne bir metni verilmiş. Son olarak, ‘‘Bilim ve bilimsel’’ grubundaki öğrencilerin, şu sorulardan birine yanıt vermeleri istenmiş: ‘‘Bir kültürün değerini nesnel olarak ortaya koyup yargılamak mümkün müdür?’’ ‘‘Deneyim, ne olursa olsun, ortaya bir şey koyabilir mi?’’ Öğrencilere, istediklerinde yorumlamaları için, İngiliz filozofu John Stuart Mill’in (18061873), ‘‘toplumun temeli olarak güven’’in üstünde durduğu bir metni sunulmuş. İşte, bu yılki bakaloryasında felsefe soruları Fransa’da! Acaba örneğin İtalya’da, İspanya’da felsefe adına neler ve nasıl soruldu öğrencilerden? O ülkeleri de yakından izleyen Nilgün Cerrahoğlu’nun mutlaka söyleyecekleri vardır... ? Özellikle 12 Eylülcülerinin, ülkemizde eğitim konusunda yol açtıkları fecaati şimdi anlatmanın sırası değil. Felsefe de bundan payını aldı. Daha sonra, felsefe dersleri, budanmış ve içeriği boşaltılmış bir halde, öğretime yeniden sokuldu. Şimdilerde, ilahiyat çıkışlıların da liselerde felsefe öğretimine katıldığını haber alıyoruz. Böyle bir ortamda, felsefe adına kimlerin, neyi ve nasıl öğrettiklerini, daha doğrusu ‘‘bellettiklerini’’, tahmin etmez misiniz? Gazetelerde anketler okuyoruz: Gençler, sağa kaymış ve çoğunlukla ‘‘hayatından memnun’’ imişler. Vay ki vay! Nasıl bir geleceğe gidiyoruz? Bir de şu: Artık, eğitimi devletten alıp özel dershaneler yüklenmiş; ve oralarda da kültür ‘‘bütünlük’’ten sıyrılıp ‘‘test’’lere indirgenmiş. Felsefe adına da, gençler bunu ezberliyorlar... Ama hayır, olanbitene boyun eğmeyelim! Eğitimi işgalden kurtaralım; başta da, felsefeyi özgür kılıp, bırakalım akılla kucaklaşsın! Y Haber Merkezi AKP Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal’ın kardeşi ve eski AKP İl Başkanı Mehmet Ünal’ın, sahibi olduğu Osmaniye İmalat ve Pazarlama Şirketi (OSİMPAŞ) aracılığıyla, ‘‘Faiz haram’’ diyerek ‘‘kâr payı’’ vaadiyle 1700 kişiden 20 milyon YTL topladığı, ardından da ‘‘İflas ettik’’ gerekçesi ile ortadan kaybolduğu öne sürüldü. Hürriyet gazetesinin internet sitesinde yer alan habere göre, 1998’de kurulan OSİMPAŞ Süper Marketler zincirinin sahibi Ünal’ın, ‘‘kâr payı esasına göre ortak aldıklarını’’ duyurmaları üzerine yurttaşlar şirkete ortak olmaya başladı. Ge çen yıla kadar ortak kabul eden OSİMPAŞ, Osmaniye’nin ardından Kadirli, Adana ve Hatay’ın Erzin ilçesinde de şube açtı. MARKETLER BİRER BIİRER SATILDI Yaklaşık 1700 kişiden 20 milyon YTL topladığı iddia edilen OSİMPAŞ, son bir yıldır elindeki marketleri birer birer elinden çıkarmaya başladı. Son olarak Osmaniye’deki marketin satıldığını duyarak şirketin genel merkezine giden ortaklar, muhattap bulumayınca şirket ve kurucu ortakları hakkında suç duyurusunda bulundu. OSİMPAŞ mağdurlarından 33 kişi, 20 ile 150 bin YTL arasında para verip karşılığında senet alarak ortak olduklarını ileri sürdü. Şükrü ve Mehmet Ünal’ın para alırken ‘‘Faiz haram, paranızı bize verin’’ dediğini öne süren mağdurlar, muhatap bulamadıklarını savundu. CHP MECLİS’E TAŞIDI CHP Osmaniye İl Başkanı Ali Uçar, insanların dini duyguları kullanılarak toplanan paraların buharlaştığını ve organizasyonda iktidar partisine mensup bir milletvekili bulunduğu için kimsenin ses çıkarmadığı nı kaydetti. Uçar, CHP Osmaniye Milletvekili Necati Uzdil’in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdiğini kaydetti. Uzdil’in önergesine yanıt veren Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in ‘‘OSİMPAŞ’ın Sermaye Piyasası Kurulu’ndan, halka açılma konusunda izin alıp almadığının araştırıldığını’’ bildirdiği öğrenildi. Ortadan kaybolduğu ileri sürülen Ünal’ın ortaklarına iflas ettiklerini, alacağı olanlara ödeme takvimi sunduklarını, kimsenin bir kuruş alacağının kalmayacağını söylediği belirtildi. Haziran’da, Fransa’da, li12 seler felsefe bakaloryasından geçtiler. Şu günler, onun yankıları sürüyor... Okurlar hatırlayacaklar: Fransa’da, liseyi bitirenler, bir üst okula ya da üniversitelere gidebilmek için, ‘‘bakalorya’’ denen bir sınavdan geçerler. Edebiyat, tarihcoğrafya gibi bir iki konunun yanı sıra, felsefe de programdadır. Bir de gelenektir: Bakalorya sınavları felsefe ile başlar. Neden o? Çünkü, bir kafanın olgunluğu, felsefe kültürü ve konulara felsefi olarak yaklaşması, yaklaşabilmesi ile belli olur. Felsefe de, hayata akıl penceresinden bakmak değil mi? Fransızlar, yaşamın eşiğinde, gençlerde bu olgunluğu arıyor. Türkiye’de, bakalorya uygulamasına ilk kez Galatasaray Sultanisi’nde başlandı (1869); Meşrutiyet’ten sonra, Cumhuriyet’in eğitim sisteminde de yerini aldı ve ‘‘olgunluk sınavı’’ adıyla sürdü. 19531954 ders yılından sonra kaldırıldı. Yıllara dikkat ediyor musunuz? Demokrat Parti, eğitimi çökertirken en başta liseyi yıkmıştır. Onun çoğu tabela liselerine, sonraki yıllarda çoğu tabela üniversiteleri furyası eklenmiştir. Bugün de bu dramı seyrediyoruz... ? 12 Haziran’da, 600 bin öğrencinin girdiği felsefe bakaloryasında ilginç sorular sorulmuş. ‘‘Edebiyat’’ grubundaki öğrencilere yöneltilen sorular, aralarından birini seçmek hakkını da vererek, şöyle: ‘‘Görevlerimizi, yalnız ötekilere karşı mı yükleniyoruz?’’ ‘‘Zamanla yarışmasının bir anlamı var mı?’’ Öğrencilere, isterlerse yorumlamaları için, İngiliz filozofu John Locke’un (16321704), ‘‘mülkiyet’’ üstüne bir metni verilmiş. ‘‘Ekonomi ve sosyal’’ grubundaki öğrencilerden, şu sorulardan birini yanıtlamaları istenmiş: ‘‘Mutluluğu gerçeğe yeğlemek gerekir mi?’’ ‘‘Bir kültür, evrensel değerleri taşıyabilir mi?’’ Arınç: Vuslat gerçekleşsin Haber Merkezi TBMM Başkanı Bülent Arınç, isim vermeden övgüler yağdırdığı ve kendisini televizyon başında seyrettiğini söylediği Fethullah Gülen’e ‘‘Hüzünlü gurbet bir an önce bitsin, vuslat gerçekleşsin’’ diyerek Türkiye’ye ‘‘dön çağrısı’’ yaptı. Uluslararası Dil Öğretimi Derneği, Kültür Bakanlığı ve Gülen’e yakınlığıyla bilinen şirketlerin desteğiyle düzenlenen ‘‘4. Uluslararası Türkçe Olimpiyatı’’nı kazananlara ödülleri İstanbul Kongre ve Gösteri Merkezi’nde düzenlenen törenle verildi. Törende konuşan TBMM Başkanı Bülent Arınç, Türkçeye katkıda bulunanlardan bahsederken isim vermeden Gülen’e övgüler yağdırdı. Arınç, şöyle konuştu: ‘‘Bu işi düşünen bir kişi var. Bu işi büyüten, kendi boyundan daha güzel hedefleri kendisine hedef edinen insan var. 100 ayrı televizyonda canlı yayımlanan programın içindeyiz. Eminim ki milyonlarca insan şu anda bizi gözyaşı dökerek izliyor. Bunların arasında birisi var ki, gurbette tek başına hüzünle televizyondan bizi seyrediyor. Bir kişi, inandığı sözleri inandırdı, hedef gösterdi, teşvik etti. Doğru bir şey söyledi; ‘Fedakârlık yapmamız gerekir, bütün dünyaya ulaşmalıyız, Asya, Avrupa bizimdir. Türk okullarını açmalıyız.’’ ‘TEŞEKKÜR BORCUM VAR’ Bu okullara bazen gözü yaşlı ve tek başına gittiğini, şimdi Meclis Başkanı sıfatıyla parlamento başkanları, cumhurbaşkanları, başbakanlarla ve büyükelçilerle giderek Türk bayrağı çekilmiş gönderin altında öğrencileri kucakladıklarını belirten Arınç, ‘‘Tek bir adımla başladı bu yürüyüş ve muvaffak olundu. Televizyon başında belki saatler ötesinde bizleri izleyen o güzel insana ve arkadaşlarına milletim adına teşekkür borcum var. Hüzünlü gurbet bir an önce bitsin, vuslat gerçekleşsin’’ diye konuştu. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar da Kompozisyon dalında dereceye girenlere ödüllerini verirken yaptığı konuşmada Gülen’i övdü. Ağar ‘‘Şimdi gurbette olan, hasta olan Fethullah Gülen bu hayalin mimarıydı. Hayali gerçekleşti’’ dedi. DİSK’e bağlı Genelİş Sendikası toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşma sağlayamadığı Bağcılar ve Bahçelievler Belediyesi’ne grev kararı astı. Çelebi, AKP’nin bugüne kadar işçi lehine tek yasa çıkarmadığını söyledi. BÜYÜK İŞÇİ DİRENİŞİNİN YILDÖNÜMÜ ETKİNLİKLERLE KUTLANDI ‘ Haziran bir milattır’ lar. Daha sonra burada konuşma yapan DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, DİSK’in geçmişten bugüne işçi sınıfının haklarını korurken ağır bedeller ödediğini belirterek şöyle devam etti:‘‘Bugüne dek hangi haklar kaybedildiyse orada diğer sendikaların ihaneti var. AKP iktidarı bugün devletinsosyal yönünü tasfiye etmeye çabalıyor. Sosyal Güvenlik Yasası ile Dünya Bankası’nın talebiyle kıdem tazminatının kaldırılmasını istiyor. Bu iktidar bugüne dek işçi sınıfı yararına tek bir yasa çıkarmadı.’’ GREV KARARI ASILDI Konuşmanın ardından Çelebi, Bağcılar Belediyesi’ne grev kararını astı. Daha sonra işçiler, davul zurna eşliğinde sloganlarla Bahçelievler Belediyesi’ne kadar yürüyerek burada da grev kararı astı. Genelİş Sarıyer Belediyesi’ne grev kararı asacak. DİSK üyeleri Ankara’da da Olgunlar Sokak’taki Madenci Anıtı önünde bir araya gelerek 15 16 Haziran eylemini andılar.Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı da yaptığı yazılı açıklamada, TMMOB’nin, çalışanların önündeki tüm engellerin kaldırılmasını savunduğunu belirtti. ŞALTERLER İNDİRİLMİŞTİ 274 sayılı Sendikalar Kanunu’yla 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nda değişikliğe gidilerek sendikal örgütlenme ve grev hakkının kısıtlanmak istenmesini protesto eden işçiler, 1516 Haziran 1970’te, hemen her yerde şalter indirmiş, 2 gün boyunca çeşitli eylemler yapmış ve çıkan olaylarda 5 kişi hayatını kaybetmişti. Haber Merkezi Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), ‘‘1516 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi’’nin 36. yıldönümünü yurt genelinde bir dizi etkinlikle kutladı. DİSK’e bağlı Genelİş Sendikası İstanbul’da toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşma sağlanamaması nedeniyle Bağcılar ve Bahçelievler Belediyesi’ne grev kararı astı. Sendika üyeleri Ankara, Edirne, Samsun, Sakarya, Mersin, Adana ve Gaziantep’te yaptıkları açıklamalar ve yürüyüşlerle ‘‘büyük direniş’’in yıldönümünü kutladılar. İstanbul’da DİSK Genel Başkanı Çelebi’nin de aralarında bulunduğu sendika yöneticileri, temsilcileri ve üyeleri Bağcılar Belediyesi önünde toplandı. ‘‘İşçiyiz haklıyız kazanacağız’’, ‘‘IMF’ye yumuşak, halka Kasımpaşalı’’ sloganları atan işçiler, ‘‘1516 Haziran yolunda, 12 Eylül yasalarıyla mücadele sürüyor’’ pankartı açtı ‘TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?’ ‘Cumhuriyet’in reklamı sakıncasız’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı Reklam Kurulu, gazetemizin ‘‘Tehlikenin farkında mısınız?’’ reklamını, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa’ya aykırı bulmadı. Reklam Kurulu’nun gazetemizle bazı televizyonların yayımladığı ‘‘siyah fon üstüne yeşil karakterlerle tersten yazılan Tehlikenin farkında mısınız?’’ reklamı hakkındaki şikâyeti 13 Haziran Salı günkü toplantısında ele aldığı öğrenildi. Reklam Kurulu, salı günkü toplantısında hem iddia sahibinin iddialarını hem de gazetemizin bu iddiaya yanıtını değerlendirdi ve Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa’nın 16. maddesini ihlal eden bir hususa rastlamadı. Bu kararın Cumhuriyet’e ve karşı tarafa bildirileceği öğrenildi. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa’nın ‘‘Ticari Reklamlar ve İlanlar’’ başlıklı 16. maddesi şöyle: ‘‘Ticari reklam ve ilanların yasalara ve genel ahlaka uygun, dürüst ve doğru olmaları esastır. Tüketiciyi aldatıcı, yanıltıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlığını istismar edici, tüketicinin can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve özürlüleri istismar edici reklam ve ilanlar yapılamaz.’’ konusunda endişeleri olan kesimler için çeşitli formüller ortaya atılıyor. Formüllerden birisi AKP dışındaki sağsol bütün çevrelerin birleşmesi. Bu birleşmeyi ‘‘milliyetçi ittifak’’ diye adlandıranlar da bulunuyor. Bu formülün tutabilmesi için öncelikle CHP’nin ve de özel olarak Deniz Baykal’ın böyle bir formüle sıcak bakması gerekiyor. Ayrıca böyle bir birlik hangi temelde gerçekleşecek? Böyle bir birliğin Avrupa Birliği üyeliği perspektifi olabilir mi? Demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi bir zemine oturabilir mi? Örneğin, AB Uyum Yasaları şeklinde çıkarılan ve asıl amacı Türkiye’nin demokrasi kriterlerini yükseltmeyi hedefleyen yasalar çıkarılmaya devam edebilir mi? Sırf AKP’ye karşı olmak temelinde bir siyasi ittifak yaratmak ve bu ittifakı demokratik parlamenter rejim içinde bir yere oturtmak o kadar da kolay değil. Böyle olmayınca, yeniden başka arayışlar devreye giriyor. Bu arayışların en temel konularından birisi solda birlik. CHP’nin, solun hedefleri açısından, AKP’ye muhalefet açısından yeterli olmadığını düşünenler, daha geniş bir birlik arayışını sürdürüyorlar. ??? Son dönemde yapılan anketler DSP’ye desteğin arttığını gösteriyor. O AKP SIFIR NOKTASI ORAL ÇALIŞLAR Solda Birlik Olabilir mi? alışkanlıklar içinde, birlikten çok bölünme konusunda başarılı oldukları için eski geleneği sürdürebilirler. ??? Solda birlik konusunda ben hiç umutlu değilim. Çünkü bunun ruh hali pek yok. Toplumsal temeli de pek yok. Çünkü son yıllarda toplumun sağa kayması da sol hareketi etkiliyor. Örneğin sosyal demokratlar geçmişle kıyaslandığında aşırı milliyetçiliğin sınırında bir yerde duruyorlar. Bazen aynı noktada buluştukları da oluyor. Milliyetçilik temelinde yürütülecek bir siyasetin ise toplumsal destek bulması, oy toplaması mümkün değil. Çünkü Türkiye’de sağda milliyetçi parti yeteri kadar bulunuyor. MHP, DYP ve hatta AKP, milliyetçi oyları kendi etraflarında toplama gücüne sahipler. Sol, milliyetçilikten oy alamaz, o zeminden başarı sağlayamaz. ??? Bu başarısızlık psikozu, solda birlik zaman, CHP’nin yanaşmadığı bir birlik için DSP bir zemin olabilir mi, tartışması yapılıyor. Bülent Ecevit’in de sağlığının bozulmadan önce yaptığı son çağrı, solun birleşmesi yönündeydi. İşte bunu da bilenler, DSP’nin, omurgasını oluşturduğu bir birlik gerçekleşebilir mi diye düşünüyorlar. Bir gazeteci olarak ben de yeni bir siyasi oluşuma yol açabilecek böyle bir adım atılabilir mi sorusuna günlerdir kendimce cevap arıyorum. Edindiğim izlenim şu: DSP’nin anketlerde bir yükseliş içine girmesi, bu partinin yöneticilerini umutlandırmış. Bu umutlanma aynı zamanda ‘‘O zaman bize gelsinler, şeklinde bir ruh hali de yaratır mı’’ sorusunu da beraberinde getiriyor. Türkiye’de siyaset hep kaygan zeminde yürüdüğü için bugün mümkün olan, birkaç gün sonra mümkün olmayabilir. Bülent Ecevit’in çağrısı da bir süre sonra hafızalardan silinebilir. Solcular, biraz da başarısızlığın getirdiği eğilimini de baltalayıcı bir etki yaratıyor. Ayrıca solun bu kadar milliyetçi bir zemine çekilmesi, onu muhafazakâr bir hale de getiriyor. Bu muhafazakâr ve içine kapanık ruh hali, birlik yerine bölünmeyi kışkırtan bir etki yapıyor. Bu nedenle solda birlik için belki de üzerinde düşünülmesi gereken konu, sol sağcılaşmaktan nasıl kurtulacak ve yeniden solcu, yani özgürlükçü, demokratik ve eşitlikçi bir zemine nasıl oturacak, onu tartışmak gerekiyor. Örneğin AKP şimdi Avrupa Birliği konusunda bir sıkıntı yaşıyor. Bu sıkıntı giderek AKP’yi de içe kapanmayı savunan bir politikaya itiyor. Burada sol ne yapacak? Örneğin AB’yle mücadelede AKP’nin ipleri koparması yönünde bir tavır mı alacak, yoksa AB’nin bir özgürlük, demokrasi ve değişim projesi olarak değerlendirilmesine sahip mi çıkacak? AKP’yi özgürlükçü yönde teşvik edip bu yönden uzaklaştığı zaman eleştirecek mi, yoksa daha sert bir içe kapanma politikasının sözcüsü mü olacak? İşte asıl nokta burada düğümleniyor. Solun birleşip birleşmemesi de bu zemin üzerinde bir anlam ifade edebilir. Başarı ve birlikçi eğilim de ancak bu tartışmaların üzerinde gelişebilir. DÜNYA BASININDA YANKI BULDU ‘Piglet’in TRT’de hiç dostu yok’ NEW YORK (ANKA) TRT’deki çizgi film tartışması Amerikan basınında da yankı buldu. New York Times gazetesi, ‘‘Piglet’in Winnie the Pooh’ta bir arkadaşı olabilir, ancak Türk devlet televizyonu TRT’de hiç dostu yok’’ yorumu yaptı. TRT’nin ‘‘Winnie the Pooh’’ isimli çizgi film için yaptığı açıklamaya karşın çizgi filmin TRT’de yayımlanmamasının yankıları yurtdışında da yer buldu. Amerikan New York Times gazetesi, Türk basınına dayanarak verdiği haberde, TRT’nin ‘‘Piglet domuz olduğu için çizgi filmi yayından kaldırdığını’’ belirtti. Haberde, Müslümanların domuzu kirli olarak kabul ettiğini ve domuz eti yemenin Müslümanlar için yasak olduğu ifade edildi. ‘‘Winnie the Pooh’’un Türkiye’de başka televizyon kanallarında gösterildiğini ve videolarının da dükkânlarda bulunabildiğini aktaran gazete, TRT çalışanlarının bir süre önce, kanalları üzerinde artan hükümet baskısından şikâyet ettiklerini de vurguladı. Haberde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve partisi AKP’nin ‘‘çoğunluğu Müslüman olan ancak ciddi bir laik yapısı bulunan Türkiye’de İslamın etkisini arttırmaya çalışmakla suçlandığı’’ ifade edildi. Gazete, çizgi filmdeki domuz karakter Piglet için ‘‘Piglet’in Winnie the Pooh çizgi filminde dostu olabilir, ancak Türk devlet televizyonu TRT’de hiç dostu yok’’ yorumunu yaptı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle