03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 TEMEL PETEK, 1.5 MİLYON AVRO’LUK YATIRIM PROJESİNIN ÖNEMLİ AKTÖRÜ OLACAK C ekonomi İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER MAYIS CUMA Tanzanya’yı Iraklıyla keşfetti FATMA KOŞAR rıcılığın gelişmesine katkıda bulunan, Türkiye’nin orta ölçekli ihracatçı şirketlerinden Temel Petek, işlediği balmumunu Avrupa ve Amerika’ya satmak üzere Tanzanya’da yatırıma hazırlanıyor. Temel Petek, Tanzanya’da Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği’nce desteklenen ve ortalama 1.5 milyon Avro yatırım tutarlı istihdam amaçlı arıcılığı geliştirme projesinde önemli rol üstlenmeyi Iraklı iş geliştirme uzmanına borçlu. Faili Meçhul niyetli komplo teorileri üretme meraklısı odaklar yaratıyorlar. Yaşanan son olaylarda, elbette örgüt, azmettirme ilişkisi söz konusu olmasa da amaç, düşman belleme anlamında, AKP iktidarı ile tetikçilere kadar uzanan bir halka söz konusu. Cumhuriyet ve laikliğin savunulması, simge yapılan türbana karşı olma, tetikçilerin itirafları ile de sabit, hedef seçilmenin tek nedeni. Aynı nedenlerle AKP iktidarı, Başbakan, pek çok bakanı, yönetim kadrolarının, yıllardır bu doğrultuda amaçlarını vurgulayan, karşı çıkanlara öfkeli, düşmanca sayısız açıklamaları da ortada. Cumhuriyete, laikliğe karşı oluşmuş, türbanı da simge, bayrak yapmış güçlü cephede savaşın yöntemi, stratejisi, örgütlenme biçimleri üzerine büyük farklılıklar olsa da amaç ve hedef birlikteliğinin AKP iktidarını çok zor durumda bıraktığı tartışılmaz. İktidarın kendini savunma refleksi ile çizebileceği iki yol var: Ya amaç birliğinin üzerine çarpı çizip, terörü yaratan örgütlerle ilişkisini koparacak adımlar atacak, terörün odağına yönelik çok radikal, anlamlı operasyonları iktidar olarak yürütecek. Başta Başbakan, AKP kadrolarının Cumhuriyete, laikliğe karşı olmadıkları yolundaki bir anlamda zorunlu açıklamalarının içeriği doldurulup, inandırıcılık kazanılmaya çalışılacak. Hiç değilse biçimsel, sandık çerçevesinde kalsa bile demokrasinin yol seçildiği çizgisi çizilecek. Ya da tetikçilerin yakalanmış olduğu bu olayda, operasyonun yürütülmemesi gibi bir olasılık olamayacağına göre, operasyonun sonucuna yönelik kafa, kavram kargaşasına yol açacak bilgi kirliliği için hizmet verilecek. Ne yazık ki gerek Başbakan ve ilgili bakanların ilk açıklamaları, gerekse yandaşları medyanın üslubundan, daha baş tetikçi avukatın çevresindekiler yakalanmadan yapılan vurgulamaların içeriği, aynı amaçta olsalar da terörist ve tetikçilerle kesin hesaplaşma, yol ayrımına niyetli iktidar portresi çizilmiyor. Tam tersi amaç birlikteliği üzerine olan bağı göstermeme, teröristlerin kimlikleri amaçları üzerine saptırmayı hedefliyor. Dahası Erdoğan hükümeti bu eylemlerin kendilerini, iktidarlarını hedeflediği gibi bir tabloya, şaşırtmacaya oynuyor ki, kavram kargaşası ne kadar boyutlu olursa olsun, kitleleri buna inandırmanın artık olanağı yok.. [email protected] A Tanzanya Doğal Kaynaklar ve Tarım Bakanlığı’nın ilk yabancı şirketle anlaşmasını oluşturan Temel Petek’in yatırım kararının arkasında Iraklı bir iş geliştirme uzmanı var. İsmail, Ahmet ve Şaban Özden kardeşlerin kurduğu aile şirketi Temel Petek ekibine 1.5 yıl önce katılan Omar Baban hem 3 kardeşle ilgili hem de kendisinin şirkete katkısıyla ilgili sorularımızı yanıtladı. Baban, bir fuarda tanıştığı Temel Petek’in sahibi kardeşlerle profesyonel olarak çalışmaya başladık tan sonra şirkette kendisinin dışlandığı hiçbir karar alınmadığını anlatıyor. Afrika, Etiyopya’da büyük hamlelere hazırlandıklarını anlatan Baban, Temel Petek’in 2 milyon YTL’yi bulan cirosu ve 600 bin YTL’lik ihracatını ikiye katlamayı hedeflediklerini söyledi. Temel Petek’in 1973 yılından beri arıcılık malzemesi ürettiğini kaydeden Omar Baban, doğal kaynakları nedeniyle bal üretimi konusunda büyük bir pazar olan Tanzanya pazarının şirketin büyümesinde çok önemli olacağını kaydetti. B Baktat’a Ödül BRÜKSEL (Cumhuriyet) Baktat Şirketler Grubu, iki ürünü ile Uluslararası Kalite ve Lezzet Ödülü’ne (ITQI) layık görüldü. Baktat Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Baklan, kalite, güven ve sağlık esasına dayalı ticaret anlayışı ile birçok firmaya örnek olduklarını belirtirken ‘‘Ancak, bu tür ticari başarılar bize sosyal sorumluluklarımızı unutturamaz. O alandaki etkinliklerimizi hızlandırarak sürdürüyoruz’’ dedi. Baktat Şirketler Grubu, 2000 yılında Devlet Üstün Hizmet Madalyası’nı almış, yine aynı yıl Madrid’de Dünya Altın Yıldız Ödülü’ne layık görülmüştü. Baklan kardeşler tarafından 1986’da Mannheim’da kurulan Baktat Şirketler Grubu’nun temel hedefi, Türk gıda ürünlerini kendi markası ve kendi üretim tesisleriyle başta Avrupa olmak üzere Amerika ve Asya’nın da çeşitli ülkelerinde pazarlamak. Ürünlerinin çoğunu Türkiye’den ithal eden Baktat Şirketler Grubu, yaklaşık 1600 ürün çeşidi, 1500 çalışanı ve üretim mekanizmaları ile Avrupa’daki Türk şirketlerinin ön sıralarında yer alıyor. DANA (AA) Türkiye’nin ilk sıkıştırılmış giysi koleksiyonu olan Boyner Holding’e bağlı TBox, dünya markası olmak için hedef büyüttü. Yılın 4 aylık döneminde 450 bin ürün satışı gerçekleştiren firmanın, geçen yıl 410 bin adet olan ihracat rakamını da yüzde 200 oranında arttırarak 1 milyon 300 bin adede çıkartmayı hedeflediği bildirildi. TBox Genel Müdürü Dilek Şensoy, firma olarak geçen yıl yaklaşık 1 milyon 500 bin adet ürün satışı yaptıklarını Kutudan çıktı dünyaya sığamadı A söyledi. Yılın 4 aylık döneminde ise yaklaşık 450 bin adet ürün sattıklarını belirten Şensoy, yıl sonu ciro hedeflerinin 30 milyon YTL olduğunu ifade etti. Şensoy, yurtdışında şu anda ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Almanya, Avusturya, İngiltere, İrlanda, İtalya, Yunanistan, İsviçre, Ukrayna, Romanya, Bosna Hersek, İsrail, Dubai, Endonezya, Singapur, Filipinler, Costa Rica olmak üzere 20 ülkeye ihracat yaptıklarını anlattı. Hollandalılara Türkiye'de yazlık ev kampanyası AMSTERDAM (Cumhuriyet) Hollanda'nın önde gelen turizm şirketlerinden Corendon, Hollandalılara Türkiye'de yazlık ev pazarlamak üzere atağa geçti. Corendon Estate adı altında kurulan yeni bir şirket, Türkiye'deki büyük inşaat şirketlerinden Özyer Grubu ile anlaşma imzalayarak, Bodrum bölgesinde villa ve daire satışlarına başladı. Corendon Estate Genel Müdürü Yakup Karahan, Corendon'un son yıllarda Türkiye'ye yönelik turizm çalışmalarıyla öne çıktığını, bu alanda Hollanda'da ilk sıraya yükseldiğini hatırlatarak, "Belçika ve Almanya'da da başarılı çalışmalar yapan Corendon, Amsterdamİstanbul uçuşlarını 19 avrola kadar çekerek sektörde dikkatleri üzerinde toplamıştı. Şirket aynı zamanda golf, briç gibi turizm çalışmalarında da etkindir" dedi. Karahan sözlerini şöyle sürdürdü: "Şirket, Corendon Estate adıyla görece yeni bir alana girmiş bulunuyor. Özyer Grubu ile anlaşmalar tamamlandı. Satışlara Bodrum ve çevresinde başlandı. Bugüne kadar yüz binlerce Hollandalı, Belçikalı ve Alman turisti Türkiye'ye götüren bu şirketin geniş bir müşteri ağı var. Hollanda'dan Türkiye'ye giden her dört turistten birini Corendon taşımıştı. Bu rakamlar bazı alanlarda, örneğin Alanya ve Antalya bölgesinde yüzde 50 civarındadır. Yani buralara giden her 2 Hollandalı turistten 1'ini Corendon götürmüştü. İşte bu hazır kapasitenin, yeni açılımda büyük olanaklar içerdiğini düşünüyoruz." Hollanda'da büyük bir reklam kampanyasıyla bu piyasaya giren Corendon Estate'in, ana şirketin turizmdeki başarılarını ev pazarlarken de sürdüreceğini kaydeden Yakup Karahan, şunları söyledi: "Corendon, ev alan müşterilerine, Corendon havayollarında yüzde 10'luk bir indirim sağlıyor. Ayrıca 5 yıl boyunca kira garantisi de veriyor. Yani ev satın alan müşteri, isterse evini Corendon kanalıyla kiraya verebilecek. 7 ay süreyle kiralanacak olan bu evlerin değeri üzerinden yıllık belli bir garanti geliri söz konusu. Bir de garantisiz ama daha yüksek gelir sağlayan bir formül var. Hizmetlerden biri de 5 yıl yapı garantisidir. Bunu, Türkiye'deki inşaat şirketi Özyer Grubu'na bağlı Artev de veriyor. O doğrultuda anlaşmalarımız bulunuyor. Sonuçta, açık ve kapalı yüzme havuzları, özel yüzme havuzları, sineması, doktoru, güvenliği, eğlence ve alışveriş mekanları bulunan, tüm temizlik hizmetlerini de içeren beş yıldızlı bir tesis satışa sunulmaktadır. Ödemelerde de kolaylıklar ve taksitler sağlanıyor." Yakup Karahan, bu girişimle ilgili açıklamalarını şu sözlerle noktaladı: "Avrupa açısından Türkiye pazarı gerçekten de ilginç bir görünüm arz ediyor. Türkiye, İspanya'nın 80'li yıllardaki konumunu hatırlatıyor. SAHTEKÂRLIK SUÇLAMASI İsviçre Yimpaş’ı yargılayacak ANKARA (ANKA) İslami holding olarak nitelendirilen ve Türk işçilerinden para toplayan Yimpaş’ın İsviçre’deki şirketi Yimpaş Group, İsviçre Nidwalden Kanton Mahkemesi’nde ‘‘ticari amaçla yürütülmüş yatırım sahtekârlığı’’ suçlamasıyla yargılanacak. Yimpaş’ın para topladığı iddia edilen 138 kişi tarafından açılan davada, mahkemenin duruşma tarihini 31 Mayıs olarak belirlediği açıklandı. Merkezi Yozgat’ta bulunan Yimpaş Holding’in İsviçre’deki şirketi olan Yimpaş Group AG hakkında 138 mağdur adına dava açan Zürih merkezli avukatlık bürosu Fischer ant Partner’dan yapılan açıklamada, SPK’nin tespitlerine göre Yimpaş’ın Avrupa’daki Türklerden 2 milyar Avro izinsiz para topladığı ileri sürüldü. Sadece İsviçre’deki Yimpaş Group AG’nin 6 bin kişiden yüz milyonları aşan bir tutar topladığı ileri sürüldü. ir kez daha yaşayarak tanıklık etmekteyiz ki, ülkemizde faili meçhul cinayetlerden çok failli meçhul cinayetler, terör eylemleri kafa ve kavram kargaşası yaratmakta. Terörün, faili meçhul kalan cinayetlerde, hedef seçtikleri kişi ya da örgüte bakarak, hiç değilse tetikçiler, azmettirenlerin, arkalarındaki örgütlerin kimliği hakkında daha net bir yargıya varabiliyoruz. Bazılarında görünmez kazalar oluyor. Tetikçiler bir biçimde yakalanıyor. Arkalarındaki suç odaklarına ulaşılabileceği yolunda bir umuda kapılıyoruz. Sonra zaman içinde yakalanan tetikçiler yargılanıp bir biçimde bedel ödeseler de içimizdeki adalet duygusu daha bir ağır yaralanıyor. Çünkü arkalarındaki güç odaklarına ilişkin kafalarımız çok daha fazla karışıyor, oyun içinde büyük oyunların varlığını daha bir derin algılayıp sonuca varılmamasının, adaletin yerini bulmamasının acısını yaşıyoruz. Abdi İpekçi cinayeti ve tetikçi Ağca bu türden yaşananların simgesi gibi. Ağca’nın suçları arttıkça, yakalanıp, kaçıp, konuştukça arkasındaki örgütlere ilişkin kavram kargaşası alıp başını gitti. Ağca kafalarımızı karıştırdığı, kavram kargaşası yarattığı ölçülerde, kendi yaşamını güvence altına aldığı gibi, terör eksenindeki kaosu büyüttü. Ağca hiç değilse önceden tescilli bir ülkücü sayılabilir. Ancak İpekçi cinayeti, hele de Papa suikastında, arkasındaki güçlere ilişkin olasılıklar o kadar çok ki.. Terörist ülkücü örgütlerin amaçları ile açıklanabilecek gibi değil. Bu konularda uzmanlığı tartışılmaz Uğur Mumcu bile, yılların emeği araştırmalarının üzerine Ağca ile bire bir yaptığı görüşmeler sonucunda daha bir karmaşık tablo ile karşı karşıya kalmıştı. ??? Danıştay ve gazetemize yönelik saldırıların tetikçilerinin yakalanmaları çok yeni. Sorgulamanın başındayız. Ancak çok taze spekülasyonlar, açıklamalar, olayların nedensonuç mantık ilişkisini saptırma yolunda çok başarılı bir operasyonla karşı karşıya olduğumuzu şimdiden ortaya koydu. Elbette tek nedenli, baş tetikçi ve çevresindeki ilk yakalanmış olanların karmakarışık geçmişleri, ilişkileri ile bağlantılı bir kaos söz konusu değil. Asıl kaosu kamuoyu oluşturmada kendi çıkarları adına spekülasyon yapanlar, başta Başbakan, AKP kadroları, dayandıkları medya, kimileri de iyi İSMMMO BAŞKANI ARIKAN: İşler hiç yolunda gitmiyor NECDET ÇALIŞKAN ’nin faiz oranlarını arttıracağını bilmeyen var mıydı! Ya da gün gelip takvimin 2006 yılını gösterip Cumhurbaşkanlığı seçimine bir yıl kalacağını? Ya sosyal güvenlik reformunun emeklilik süresiyle ilgili kısmi vetoya uğramasının sıcak paracıları derinden etkilediği savlarına ne demeli? Gelin görün ki AKP Hükümeti doları ve faizi yukarı, borsayı aşağı çeken gelişmeleri hâlâ bu üç nedene bağlamakta ısrarlı. Oysa: Sıcak para akımlarının yön değiştirdiği, en ufak bir dalgalanma halinde Türkiye’deki paranın da dışarı çıkacağı sene başından beri biliniyordu. Uluslararası piyasalardaki likidite bolluğunun sonsuza kadar sürmeyeceği, ABD’nin üretim fiyatları endeksinin (ÜFE) kira ve hizmetler sektöründeki fiyat artışları nedeniyle yükselmeye başladığı; tüketici fiyatlarının da (TÜFE) yükseleceği, dolayısıyla hedefleri aşacağını; anlamak için birkaç yabancı basını takip etmek yeterliydi. Uluslararası piyasalardaki hareketlenme bu kadar aleniyken ‘‘Beklemiyorduk, sürpriz oldu!’’ gibi açıklamalar yapmak mümkün müydü? Tabii ki hayır, ama geçen pazartesi Latin Amerika, Endonezya gibi gelişen piyasalarda faizler artarken ulusal parala ABD GÖZ UCUYLA TÜRKEL MİNİBAŞ rın değer kaybetmeye başlaması!.. Altın, demir, bakır gibi metallerin uluslararası piyasalardaki fiyatlarının düşmesiyle başlayan kâr satışları AKP’yi bir hafta gecikmeyle kurtarıverdi. Yine de büyük borsalardaki satışlara ve prim yapan ABD, Japon, Alman tahvillerine bakıp Türkiye’de yaşanan dalgalanmanın faturasını dış etkenlere bağlamaktansa.. Türkiye’deki ile küresel alandaki dalgalanmanın bir hafta gecikmeyle örtüştüğünü söylemek daha doğru olur. Erken seçim rüzgârlarının estirildiği şu sırada AKP’nin dış kaynaklı etkenlere sarılmasını anlamak tabii ki mümkün. Özellikle de önü seçim ve ihracatçının da erken seçimlerin söz dinleyen bir finansörü olduğu düşünülürse! Kaldı ki, AKP Başkanı’nın parlak söylemlerine rağmen ülke ekonomisinin gidişatı ‘‘görünen köy kılavuz istemez’’ dedirten boyutta: Borsanın yeterince şişmiş olması, Gelir artışları sınırlı olmasına rağ Dalgalanma Durdu mu? men harcamaların kredi kartlarına dayalı olarak artması, Gıda, konut ve petrol fiyatlarındaki sürekli artış, Piyasaların, fiyat artışlarının süreklilik kazanacağı beklentisine girmesi bile köyün encamını yeterince açıklamakta. Anlaşılan, 1980’li yıllarda siyasi gelişmeleri ‘‘kökü dışarıda’’ diye tanımlayanlar şimdi de ekonomik gelişmeleri ‘‘dış kaynaklardan’’ beslendiği savıyla yükü üstünden atmaya çalışıyor. Ne var ki, Türkiye cari açığı yüksek, ulusal parası aşırı değerli, faiz oranları da yüksek bir ülke. Dolayısıyla, en ufak bir dalgalanma karşısında bile çok sert etkilenenlerden. Zaten TCMB’nin döviz alımlarından vazgeçip kurdaki oynaklığı azaltmaya çalışması da bu nedenle. Gelgelelim, menkul kıymet getirilerine stopaj uygulanmaması yönünde çalışmaların başlatıldığı imalarına bakılırsa... Yabancıların piyasadaki hâkimiyeti hâlâ kırılmış değil. Dolayısıyla, ‘‘çıkarız’’ tehdidi hâlâ piyasalar üzerinden kalkmış değil. Geçen haftanın 19 Mayıs Bayramı tatiline denk gelmesi dalga hızı üzerinde yavaşlatıcı etki yaptı ama.. küresel ekonomideki dalgalanmanın hız kesip kesmediğini anlamak için temmuza kadar beklemek gerekecek. Malum: Temmuz tüketici ve konut fiyatlarındaki artışın seyrini belirleyen bir ay. Başka bir deyişle enflasyonun ‘‘yapışkan’’ niteliğini, yani sürüp sürmeyeceğini, gösterir. Hazirantemmuz ÜFE ve TÜFE’leriyle birlikte ABD’deki enflasyonun ‘‘yapışkanlık’’ derecesini anlamak daha kolaylaşacak. ABD’deki faizlerin seyri ise 29 Haziran’daki FED toplantısında belirlenecek. Japonya’daki faizler ise büyük olasılıkla temmuz başında belirlenecek. Şu basit takvim bile mali piyasalardaki dalgalanmanın devam edeceğini... Cari açığı yüksek ülkelerdeki etkisinin sert olacağını göstermeye yeterli. Dolayısıyla, kimse ne Cumhurbaşkanı’nın görev süresinin bitmesinin ne de sosyal güvenlik reformunu veto etmesinin arkasına artık saklanmasın!.. Kur ve faizdeki yükselmeyi erken seçim aracı gibi kullanmaya kalkışmasın! Elleri yanabilir. turkmini?superonline.com www.turkelminibas.net E konomi ve finans piyasalarında son bir haftadır görülen dalgalanmaları ve YTL’deki hızlı düşüşü değerlendiren İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) Başkanı Yahya Arıkan, ‘‘Bizce her şey yolunda gitmiyor. Özellikle sıcak para hareketleri ve IMF politikalarıyla Türkiye ekonomisinin sağlıklı gittiğine inanmıyoruz. Türkiye sıcak parayla bir yerlere gelemez. Geçen haftaki dalgalanmalar küçük bir denemedir. Daha riskli günler gelecektir’’ dedi. Yapılması gerekenin kayıt dışıyla kararlı bir mücadele ve istihdamı teşvik edici önlemler alınması olduğunu belirten Arıkan, ekonomide yaşanan şu sorunlara dikkat çekti: ‘‘Toplam ekonominin yüzde 53.6’sına ulaşan kayıt dışı ekonominin yol açtığı yıllık vergi kaybı 21 milyar dolar. Hükümet başarıymış gibi bu oranın yüzde 29’larda olduğunu söylüyor. Nasıl ol sa çok kolaycı bir yol var, dolaylı vergilere yükleniliyor. ÖTV arttırılıyor. Kayıt dışıyla mücadele siyasi irade ve kararlılık gerektirir. Hükümet elini taşın altına koymalı.’’ ‘‘İşsizliğin çözümü istihdamdır. Eğer siz, ‘yerli ve yabancı şirketleri yatırım yaptığı için teşvik eder ve belli bir süre vergi almazsanız’, Türkiye’ye ciddi bir yatırım gelir. Sıcak para ile bu iş nereye kadar yürüyecek?’’ ‘‘2004’te yüzde 9.9 olan büyüme, 2005’te yüzde 7.6’ya geriledi. 2006’da ise ekonomik performansta yavaşlama başladı. İşsizlik oranı 2006 yılı Ocak ayında yüzde 11.8’e, işsiz sayısı da 2.8 milyona çıktı. İşsizliğin çözümü yatırım ise 1 milyon dolar yatırım yapan bir şirketin önüne 3 gün sonra yeni bir vergi konulmamalıdır.’’ Maliye Bakanlığı’nın kişi ve kurumların gelir ve harcamalarının takip edilebileceği VEDOP II projesi üzerinde çalıştığını anlatan Arıkan, ‘‘Ekonomiyle ilgili uçan kuşun bile fotoğrafının çekileceği bir veri tabanı oluşturuluyor. Bakanlığın altyapısını oluşturduğu sistem ‘nerden buldun’ yasasına doğru gidiyor ama açıklamıyorlar. Açıklanması lazım ama siyasi davranıp, belirli çevreleri ürkütmemeye çalışıyorlar’’ dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle