03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 TAM DİREKTÖRÜ FARUK ŞEN: C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ MAYIS CUMA ‘Türkiye saldırıya ortak olmamalı’ Haber Merkezi Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen Amerika’nın İran’a yöneldiğini belirterek ABD’nin kendi kamoyunu ve dünya kamoyunu İran’a karşı şartlandırmak istediğini kaydetti. Son aylarda Amerika’nın iki düşman resmini oluşturan Suriye ve İran’da ciddi birtakım kaymalar olduğunu ifade eden Şen, ‘‘Türkiyenin çıkarları İran’a yapılacak bir ambargo ve bir saldırıda ABD’nin yanında olmamak olacak’’ dedi. TAM Diretörü Prof. Dr. Faruk Şen, ABD’nin İran Stratejisi ve Avrupa Birliği (AB) sürecinde Türkiye ile ilgili sorularımızı yanıtladı. Şen, son aylarda Amerika’nın iki düşman resmini oluşturan Suriye ve İran’da ciddi birtakım kaymalar olduğunu belirterek Amerika’nın İran’a yönelik herhangi bir politik ya da askeri atak yapmaya gücünün yetmeyeceği, ancak buna karşılık bölgedeki gücünü göstermek ve Irak’taki etkisini arttırmak açısından Suriye’ye yönelik bir girişimde bulunacağına yönelik beklentilerinin olduğunu söyledi. ‘AB İRAN’A AMBARGO KOYAMAZ’ İran’da Ahmedinejad’ın cumhurbaşkanlığına gelmesinden sonra Amerika’ya karşı ve nükleer politikasında çok büyük sertlik göstermesinden dolayı Amerika’nın İran’a yöneldiğini belirten Şen, ABD’nin kendi kamoyunu ve dünya kamoyunu İran’a karşı şartlandırmak istediğini kaydetti. Şen, ABD’nin Avrupa Birliği ülkelerine, ‘‘Bizim yeni bir atom gücüne ihtiyacımız yok. BM Güvenlik Konseyi bunu durduramazsa ambargo ya da politik bir aktivite için de bunu elbirliği ile durduralım’’ mesajı yolladığını belirterek ‘‘AB ülkeleri Irak tecrübesinden de yararlanarak, İngiltere de dahil olmak üzere İran’a askeri bir girişime kattiyetle sıcak bakmıyor. AB’nin hiçbir ülkesi, özellikle Fransa ve Almanya kendi ekonomilerinin büyümesi açısından İran’a ambargo koyacak durumda değiller’’ dedi. TÜRKİYE KENDİ ÇIKARI İÇİN... AB’nin ABD’ye destek vermemesi durumunda gözlerin Türkiye üzerine çevrileceğini anımsatan Şen, ‘‘Türkiye’nin çıkarları İran’a yapılacak bir ambargo ve bir saldırıda ABD’nin yanında olmamak olacak’’ dedi. Türkiye’nin Amerika ile ilişkileri açısından tarihinin en güç dönemini yaşadığını anımsatan Şen, Irak’a Türkiye üzerinden girilmesine izin verilmemesinin ABD’de antiTürkist bir akım başlattığını ve Amerika’nın güvenmediği antiAmerikanist ve İslama yakın bir Türkiye resmi çizildiğini kaydetti. Türkiye’nin de birçok açıdan Amerika’ya bağlı durumda olduğunun altını çizen Şen, ABD’nin 1963 Jhonson devrindeki gibi Türkiye’ye soğuk durumda olduğunu söyledi. Şen, Türkiye ve AB’nin elinde ‘‘Biz Pakistan ve Hindistan’ın atom gücü olduğunda böyle bir tepki göstermedik, İran’a karşı bu tepkinin anlamı nedir’’ sorusunun ABD’ye karşı büyük bir koz olduğunu söyledi. Gelişmelerin Gösterdiği itaattir. Türkiye’nin bugünkü koşullarında bu talep size nasıl görünüyor bilmem, ama bana gerçekçi görünmüyor. ??? Olanın bitenin bir başka ve ihmal edilmemesi gereken cephesi ise dış faktörün dayanılmaz ağırlığıdır. Durum gittikçe tehlikeli bir hal alıyor. Ülkemiz bir tehlikenin kıyısındadır. Bu tehlikenin adı savaştır. Irak işgaline bulaşmamayı başarmış Türkiye, bu kez daha zayıf konumlarda bir büyük tehlikeyle karşı karşıya kalacaktır. ABD’nin saldırmaya hazırlandığı ülkenin fanatik bir İslam ülkesi olması, nükleer enerji peşinde koşması Türkiye’de köktencilikle mücadele eden güçleri yanıltabilir. Türkiye’yi ABD’nin yanına savurabilir. Bu konuda Türkiye’ye ‘‘ılımlı İslam’’ tuzağını kuranlarla birlikte olmak, ülkeyi bu tuzağa teslim etmek anlamı taşıyacaktır. AKP’nin bir İslam ülkesine saldırıya katılmaya karşı çıkacağını düşünmek için herhangi bir sağlam gerekçe yoktur. Tersi içinse AKP yönetiminin Meclis’te engellenmiş, Irak’a saldırıya destek verme çabası henüz unutulmamış bir örnektir. Şimdi bu kötü gidişe karşı olabildiğince geniş bir toplumsal mutabakatı sağlamak için siyasal çevreleri zorlayacak sivil protestolara, girişimlere gereksinim büyüktür. Burada ölçü ülkeyi maceradan korumaktır. Tezkere öncesi AKP iktidarı bu konuda çok kötü bir sınav verdi. ABD ile sürdürülen pazarlıkları, sivil destekten güç alan, Meclis tüzüğü hükümlerine dayanan yasal azınlık önledi. Bu kez iş Meclis’e bile uğramayabilir. Belki daha zaman vardır. Belki vardır, ama bu zamanın, ekonomik gidişten ve yaratılan kaos ortamından da anlaşılabileceği gibi, olanakların giderek azaldığı bir zaman olma ihtimali oldukça yüksektir. guray.oz?cumhuriyet.com.tr TÜRKİYE’NİN ÜYELİĞİ L ‘AB din ve milliyetçiliğin gelişiminden rahatsız’ ülkelerinin kendi ülkelerinin soAB runları açısından Türkiye’ye yaklaşımlarının olmadığını kaydeden Şen, Türkiye’nin AB üyeliğine en sıcak bakan ülkenin Slovenya olduğunu söyledi. Van Üniversitesi Rektörü ve Merkez Bankası konusunun AB’yi en fazla meşgul eden konular olduğunu belirten Şen, ‘‘Şu andaki yaklaşım Türkiye’de artık demokrasinin eskisi kadar ortaya çıkarılmadığı dinin ve milliyetçiliğin geliştiği görüşü doğrultusunda’’ dedi. Şen, ‘‘İslamiyetin AB’ye sıcak bakmadığı yaklaşımı içinde olan AB’nin, Türk halkının da birliğe girmek istemediği düşüncesinde. Ukrayna ve Türkiye’yi AB’nin sınırları içinde düşünmüyoruz yaklaşımı içindeler’’ dedi. ‘KENDİ BÜNYELERİNE ALMAYACAKLAR’ Avrupa’nın Hollanda’da Van Gogh’un öldürülmesiyle İslamofobi içine girdiğini belirten Şen, ‘‘Fransa’da kaybedişlerine başkaldıran gençlerin bu eylemi, İslama bağlandı. AB, İslam ile bir arada yaşamak istemiyor. AB, sınırları içerisinde bir İslam devleti, Müslümanların köklü olduğu bir devlet görmek istemiyor. Türkiye’nin AB şansı halkların başkaldırısı açısından yavaş yavaş azalıyor’’ diye konuştu. AB’nin hangi ülkesinde bir oylama yapılsa Türkiye’ye hayır denileceğini ileri süren Şen, bunun nedenini de Türkiye’de yaşayanların çoğunun Müslüman olmasına ve Türkiye’de milliyetçi görüş dorultusunda hareket eden bir kesim olmasına bağladı. Şen, Avrupa’nın hiçbir zaman kendi dininde Rönesans yapmamış bir İslam ülkesini bünyesine almayacağını söyledi. ‘TÜRKİYE’NİN ŞANSI AZALIYOR’ Türkiye’nin tek hedefinin 1 Ocak 2014’te 7 yıllık ekonomik bütçe döneminde AB’ye tam üye olmak olduğunu kaydeden Şen, ‘‘Avusturya, gelişmeleri başlatmadan başkanlığı Finlandiya’ya devredecek. Yıl sonunda da Kıbrıs konusunda çatışma çıkacağı için, Türkiye’nin şansı büyük ölçüde azalıyor’’ dedi. Sözde Ermeni soykırımının da AB’ye girmek açısından Türkiye’nin önünde bir engel teşkil ettiğine değinen Şen şöyle dedi: ‘‘Ermeni konusu büyük bir güç haline geliyor. Almanya’da bu konuyu en çok gündeme getiren Protestan Kilisesi. Bu açıdan Türkiye zaten bizi istemiyor, bizimle coğrafi sınırlarımız içinde olmayan ve ayrı kültürden gelen Türkiye’ye yer yok yaklaşımı var. Şu anda ABTürkiye ilişkileri bir ‘sağırlar diyaloğu’na döndü. Biz çok çaba gösteriyoruz, fakat AB’de bizim dayanışma yapacağımız politik partiler ve politik kitleler azalıyor.’’ ‘ABD bu yıl içinde vurur’ ABD’nin İran’a karşı yapacağı bir saldırı ve ambargo da yalnız kalacağını belirten Şen, ‘‘İran’da devlet kademesi büyük ölçüde işliyor. İran’da ciddi bir üst kimlik var. İran’da iç çatışma çıkma beklentisi, her ne kadar diğer ulusların toplamı yüzde 58 olsa da boşa çıkacak. İran’daki üst kimlik yerleşmiş. Ahmadinejad olayını fakir halkın ABD ve AB’ye tepkisi olarak değerlendirebiliriz’’ dedi. İran’da kadınların artık yavaş yavaş özgürlüğünü eline almış. Kendi başına ayakta durmaya çalışan, İslami kuralları mümkün olduğunca az yaşamaya çalışan bir topluluk haline geldiğini belirten Şen, ‘‘ABD, Güney Azerbeycan denilen bölgede kendine bir destek bekliyorsa bu da çok yanlış. İran’da yaşayan Azeriler, sınırları içinde yaşadığı ülke ile özdeşleşmiş durumda’’ dedi. Prof. Dr. Faruk Şen, Türkiye’nin İran’a karşı ABD’nin yanında bir tutum sergilemesinin Türkiye’de İslami terörü körüklemeden İslam dünyasında antiTürk hareketine sebebiyet verebileceğine dikkat çekti. ‘ABD HALKI İRAN’A ŞARTLANDI’ ABD’nin İran’a karşı saldırması durumunda kalıcı olamayacağına dikkat çeken Şen, ‘‘ABD’nin İsrail ve ya Türkiye üzerinden İran’ı vurup geri çekilme gibi bir strateji uygulaması gerekli ve ben bu yıl içinde İran’a bir vuruş yapmasını bekliyorum, çünkü Amerika, halkı ile beraber buna şartlandı’’ dedi. aikliği ödünsüz bir şekilde savunan Cumhuriyet’e bombalı saldırıdan sonra yine laiklik konusundaki açık tutumlarını kararlarına yansıtmış Danıştay yargıçlarına yönelen terör, yığınsal bir tepkiyle karşılaştı. Kurşunlanarak öldürülen yargıcın cenaze töreninde hükümete, bakanlara yönelen eleştirilerin AKP yönetimini kızdırdığı anlaşılıyor. Protestoların iktidar çevrelerinde kabul edilemez olarak nitelenmesi ve yargılama tehdidiyle karşı karşıya kalması, herhalde bir ironidir. Çünkü protestocular kurşunlanan yargıyı savundukları için bu kadar öfkeliydiler. İktidarın kızgınlığı ise sanki terörle mücadele yasa tasarısının arkasındaki anlayışı ele veriyor gibiydi. AKP iktidar koltuğuna geçtiği günden bu yana adım adım bir ‘‘İslam ülkesi’’ modeli geliştiriyor. Halk ve ülkenin siyasal güç merkezleri, medyanın bir kesimi bu adımları görüyor. AKP bu durumun fark edilmediğini ya da laikliği kemiren uygulamaları yavaş yavaş benimseteceğini düşünüyorsa, bu işin kolay olmayacağını yığınsal tepki anlatmıştır. Öte yandan bugüne kadarki uygulamaların saldırılar için bir ortam oluşturduğunu da hiç kimse görmezlikten gelemez. ??? Türkiye’de gerginliğin tarafları giderek kristalize oluyor. Bir yanda hedef olarak en son gazetemizi ve Danıştay yargıçlarını seçen silahlı güçler var. Bu kesimlerin giderek daha pervasızlaştıkları ve onlara cesaret veren ortamdan güç aldıkları ortada. Diğer yanda bu gidişe karşı çıkanlar, kendi içlerinde ve aralarında bin bir türlü tahammülsüzlüğü barındıran çevreler yer alıyor. Bir güç merkezi olarak sürekli tartışılan ve her açıklaması darbecilik olarak yorumlanan silahlı kuvvetlerse bu kez sivil protestoyu olumlamış, fakat yine yaranamamıştır. Anlaşılıyor ki AKP iktidarının ve iktidarı şöyle ya da böyle destekleyen çevrelerin generallerden beklediği mutlak bir HAFTA SONU SERBEST BIRAKILDI Belçika Özbey’i iade etmiyor ELÇİN POYRAZLAR BRÜKSEL Belçika adaleti, Abdi İpekçi cinayetine adı karışan Yalçın Özbey’e yönelik olarak Türkiye’nin iade talebini kabul etmedi. Brüksel Savcılığı, iade dosyasına yönelik adli görüş bildiren Brüksel Mahkemesi’nin 19 Mayıs’ta Özbey’in Türkiye’deki suçlarının zamanaşımına uğradığı yönünde karar aldığını ve sanığın hafta sonu serbest bırakıldığını açıkladı. Savcılık sözcüleri, Özbey’in Belçika’da işlediği suçlar kapsamında tutuksuz yargılanacağını bildirdiler. Özbey hırsızlık çetesiyle işbirliği ve çalıntı malların stok ve satışını yapmak suçlarından 4 Mart’tan bu yana Brüksel Cezaevi’nde tutuluyordu. Savcılık kaynakları, Türkiye’nin nisan ayında Belçika makamlarına ulaştırdığı iade dosyasında ‘‘zamanaşımını ortadan kaldıracak unsurların’’ bulunmaması nedeniyle iade talebinin geri çevrildiğini ifade ettiler. Savcılık kaynakları, Belçika yasalarına göre Özbey’in suçlarının zamanaşımına uğradığına işaret ettiler. Türkiye’nin iade dosyası kapsamında Özbey’in tutukluluğunun bu tarihe kadar sürdüğünü belirten yetkililer, iade talebinin reddedilmesi sonucu sanığın serbest bırakılması yönünde karar verildiğini belirttiler. Türk yetkilileri, Yalçın Özbey’in iadesine yönelik yeni bir dosyanın hazırlanması konusunda bilgi vermekten kaçındılar. ‘ yıllık acının failleri bulunsun’ ÖZGÜR ERBAŞ Ankara Açıkalın İlköğretim Okulu birinci sınıfına kaydolan öğrenciler 19861987 öğretim yılının ilk günlerindedirler. Ali Haydar, bir gün koşarak eve gelir ve babasına ‘‘Amcamın arkadaşı var ya, o bizim sınıfta’’ der. Babası Cafer Yıldız şaşkınlıkla arkadaşının adını tekrar sorduğu oğlundan, ‘‘İbrahim Kaypakkaya’’ yanıtını alır. Böylelikle, 24 Ocak 1973’ten sonra ilk kez İbrahim Kaypakkaya ile Ali Haydar Yıldız bir araya gelmiş olur. İki yoldaştan Ali Haydar’ın, Vartinik’te uğradıkları baskında öldürülmesi, yaralı kurtulan İbrahim’in ise beş gün sonra bir ihbarla yakalanmasının üzerinden tam 33 yıl geçti. İbrahim Kaypakkaya, 5 aya yakın ağır işkence görmesine karşın ‘‘ser verip sır vermedi’’ ve 17 Mayıs’ı 18 Mayıs’a bağlayan gece Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanlığı’nda öldürüldü. Şimdi Kaypakkaya ve Yıldız aileleri, her iki yargısız infazın faillerinin ortaya çıkarılmasını, dosyaların yeniden açılmasını istiyorlar. 78’liler Girişimi’nin öncülüğünde başlayan hareket, Bilgi Edinme Yasası kapsamında İçişleri Bakanlığı’na başvurdu. KAYPAKKAYA 26, YILDIZ 20 YAŞINDA ÖLDÜRÜLDÜ 68 kuşağının önderlerinden Kaypakkaya öldürüldüğünde 26 yaşındaydı, Yıldız da 20. Peki onlar kimdi? Nasıl bir çevrede büyümüşlerdi? Bu soruları baba Ali Kaypakkaya ve kardeş Cafer Yıldız yanıtlıyor. Ali Kaypakkaya’nın teyzesinin kızı Mediha ile evliliği İbrahim 1.5 yaşındayken bitiyor. İbrahim’i babaannesi büyütüyor. İlkokulu farklı okullarda bitiren İbrahim, Hasanoğlan Öğretmen Okulu’nda okurken mandolin çalmayı öğreniyor, bir de ‘‘eşitsizliğin temelleri’’ni. Sonrasında Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’nda okumaya başlıyor ve Silivri’de ağaya karşı çıkan köylülerin yanında yerini alıyor. Peş peşe soruşturmalar, davalar açılıyor hakkında, sonunda yatılılığı kaldırılıyor. Baba Kaypakkaya eski Çorum Demokrat Parti İl Başkanı Şevki Demirel’le birlikte okul müdürü Ayhan Doğan’a gidiyor. Doğan, ‘‘Görüşümden vazgeçtim diyen bir dilekçe yazsın’’ diyor, İbrahim’in yanıtı ise ‘‘Baba kusura bakma, yolumdan dönmem’’diyor. İbrahim yolundan dönmüyor. Ali Kaypakkaya oğlunu son kez Deniz’lerin asılmasından hemen sonra, Ankara’daki evlerine geldiğinde görüyor. ‘‘Nasıl haberleşeceğiz oğul’’ diye sorduğundaysa radyoyu işaret eden İbrahim’den ‘‘Şu kutu sana haberimi verir’’ yanıtını alıyor. Dediği gibi de oluyor. Bir gün radyoyu açıyor, Ali Haydar Yıldız’ın öldürüldüğünü, İbrahim’in de yaralı olarak Tunceli’ye götürüldüğünü söylüyor haberler. Defalarca Diyarbakır’a gidiyor, ama oğluyla görüştürülmüyor. Son gidişinde ise oğlunun intihar ettiğini söylüyorlar. Oğlunun cesedine zorlukla kavuşan, yolda her adımda baskılara uğrayan baba Kaypakkaya, köye yaklaşırken Gökçam köyüne uğruyor. İbrahim’in annesini de alıyorlar, 26 yaşındaki oğullarının cenazesinde bir arada oluyorlar. Ali Kaypakkaya’nın radyodaki haberden adını duyduğu Ali Haydar’ın ailesi, belki de ondan çok görmüştü oğlunu. Cafer Yıldız’ın ağabeyine dair en eski anısı ‘‘çelimsizliği’’, ‘‘O kadar ufak tefekmiş ki ablalarımla annem okula sırtında götürürlermiş’’ diyor. İşte o çelimsiz çocuk, köyün liseyi bitiren ilk genci oluyor ve İÜ Fen Fakültesi’ni kazanıyor. Yıldız ailesi oğullarından uzun süre haber alamıyor. Sonra bir gün Ali Haydar arkadaşlarıyla eve geliyor, annesinin, ‘‘Gitme, vurulursun’’ itirazına karşılık ‘‘Biz niye ölelim ki? Bizler insanları daha iyi yaşatmak için mücadele ediyoruz’’ diyor. Ağabeyi öldüğünden beri hiç güvende ve huzurlu bir uyku uyumadıklarını söylüyor Cafer Yıldız, ‘‘Onlar sadece Ali Haydar’ı değil, bütün ailemizi katlettiler. Biz 33 yıldır hiç mutlu olmadık’’ diyor. AKP’Lİ ÜYELER SAKINCALI BULDU Nâzım’a yurttaşlık yok ANKARA (AA) TBMM İçişleri Komisyonu’nda oluşturulan alt komisyon, Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı üzerindeki çalışmalarını tamamladı. CHP’nin, Nâzım Hikmet’e yeniden Türk vatandaşlığı verilmesi önerisi, tasarıda yer almadı. Alt komisyon üyesi, CHP İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü, tasarıya, Nâzım Hikmet’i Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkaran, ‘‘25 Temmuz 1951 tarihli ve 13401 sayılı Bakanlar Kurulu kararının yürürlükten kaldırılmasını’’ içeren bir fıkra eklenmesini teklif etti. Ülkü’nün önerisine, AKP’li üyeler, bunun yasalaşması halinde, 35 bin kişinin yararlanabileceğini, sakıncalar doğurabileceğini belirterek karşı çıktılar. Bunun üzerine Ülkü, Enver Paşa’nın mezarının da Türkiye’ye getirildiğini ifade ederek ‘‘1974’te de af çıktı. O dönemde, bu aftan Osmanlı hanedanının yararlanacağı endişeleri vardı ama sadece 3 aile geldi’’ dedi. Alt komisyonda yapılan tartışmalardan sonra konunun İçişleri Komisyonu’nda görüşülmesine karar verildi. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler sırasında, ‘‘Tasarıda, şahsa bağlı hak olduğu için bizzat müracaat etmesi gerekir. Olumlu şeyler belirtildi, komisyonda görüşülür, bir karar verilir’’ demişti. AKP Sıvas Milletvekili Selami Uzun da Nâzım Hikmet’in vatandaşlıktan çıkarılma kararının yasayla iptal edilmesi için destek olacağını söylemişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle