Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MAYIS CUMA gençlik ve spor bayramı YORUMLAR GENÇLİK BAYRAMI TÜM YURTTA GÖRKEMLİ KUTLANDİ. ON BİNLER ATA’SINA KOŞTU C Lüksmüş! inbrück, sosyal devlet zihniyetiyle yürümenin mümkün olmadığını ilan ederken, yeni vergi yasalarıyla dar gelirli halkın sırtına 28 milyar avroluk ek bir yük bindiriyor ve aynı insanları, kurtuluşun ‘‘kişisel sorumluluk’’ denilen bir neoliberal barbarlıktan geçtiğine inandırmaya çalışıyor. Başarılı olup olmayacağını bilemeyiz. Ama hemen söyleyebileceğimiz şeyler var: Bir: Halk kitlelerinin kemer sıkmasına dayalı gerici çözümlerin birer model olarak pratiğe dökülmesinde, görece daha az gelişmiş toplumların öncü rolü var. Örneğin Türkiye, Almanya’ya modellik edebiliyor. İki: Daha az gelişmiş ülke politikacısının gözü, metropol politikacısından çok daha kara. Belki de halkın tepkisizliğine güveniyor. Üç: Zengin metropollerle, görece daha az gelişmiş ülkeler arasında gerek temel gerekse üstyapı açısından büyük farklar bulunmuyor. Dört: Sosyal devleti ‘‘orada’’ kaldıran, ‘‘burada’’ da kaldırılmasını sağlıyor. Daha az gelişmiş ve görece daha yoksul ülkede yıkılan şey, zaman içinde mutlaka zenginde de yıkımı yaşıyor. Demek ki, ekonomide ve siyasette hep aynı ilke geçerli: ‘‘Orada’’ bitirilen, ‘‘burada’’ da bitirilir. Beş: Daha az gelişmişlerde faşist darbeler ve sağ yönetimler üzerinden gerçekleştirilen güvenlik devleti, bir başka deyişle baskıcı denetimci ve sosyal hak düşmanı neoliberal devlet, artık zenginlerin ve demokrasinin de gündemini belirlemektedir. Böyle işte... Türkiye ve Nihat Erim’den 35 yıl sonra Alman Maliye Bakanı Peer Steinbrück, neredeyse ‘‘üç kuruşluk’’ sosyal hakların 2005 yılı GSYİH’si 2.3 trilyon avro olan dev Alman ekonomisinin belini bükeceğine inanıyor. Eski savunma bakanlarından şimdilerde SPD’nin Meclis Grup Başkanı Peter Struck da yoksulların sağlık alanındaki son haklarını tırpanlama çağrıları yapıyor. Hepsi, sosyal hakların birer ‘‘lüks’’ olduğuna inanıyor. Eğer böyleyse, Avrupa ve dünya yanıyor demektir. Türkiye’nin ise daha önce zaten yandığı kabul edilebilir. cutsay?gmx.net 7 Türkiye’de Haber Merkezi 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, dün tüm yurtta, dış temsilciliklerde ve KKTC’de törenlerle kutlandı. Pek çok ilden Ankara’ya giderek Anıtkabir’e akın eden yurttaşlar, doğumunun 125. yıldönümünde Ata’sına sevgisini ve bağlılığını sundu. Danıştay’a yapılan saldırı nedeniyle bu yıl daha görkemli geçen kutlamalarda ‘‘laiklik’’ ve ‘‘birlik’’ vurguları yapıldı. ANKARA: Kutlamalar çerçevesinde ilk tören, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer başkanlığındaki devlet erkânının Anıtkabir’i ziyaretiyle gerçekleştirildi. Anıtkabir’deki törene, TBMM Başkanı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ile kuvvet komutanları, bakanlar, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, bazı milletvekilleri, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, Yargıtay Başkanı Osman Arslan, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, Sayıştay Başkanı Mehmet Damar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, YÖK Başkanı Erdoğan Teziç ve diğer ilgililer katıldı. Sezer’in başkanlığındaki devlet erkânı, en önde üzerinde ‘‘Cumhurbaşkanı’’ yazılı kırmızıbeyaz karanfillerden oluşan çelenk eşliğinde Aslanlı Yol’dan yürüyerek Ata’nın mozelesine geldi. Sezer’in Atatürk’ün mozalesine çelenk koymasının ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Heyet sonra Misakı Milli Kulesi’ne geçti. SEZER’DEN LAİKLİK VURGUSU Anıtkabir Özel Defteri’ni imzalayan Sezer, deftere şunları yazdı: ‘‘Yüce Atatürk; tarihimizde önemli bir dönüm noktası olan bu büyük günde, Türk gençliğine armağan ettiğiniz bayramın yanı sıra doğumunuzun 125. yılını kutlamanın onurunu ve coşkusunu yaşıyoruz. Size gönülden bağlı Türk ulusu, tarihe ve insanlığa mal olmuş, örnek ve saygın kişiliğinizle gurur duymaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, ilke ve devrimlerinizden güç alarak, huzur ve güven içinde büyük ülkülerinizi gerçekleştirmek için çabalarını sürdürmektedir. Çağdaş yaşamın, ülkedeki huzur ve güvenin en önemli dayanağı olan laik ve demokratik Cumhuriyet, tüm yurttaşlarımızın, kurum ve kuruluşlarımızın sahipliğinde hedeflerine ulaşacaktır. Bugün Türk ulusu, açtığınız yolda yorulmadan yürümeye kararlı bir gençliği yetiştirebilmiş olmanın mutluluğunu yaşamakta, yarınlarına güvenle bakmaktadır. EMANETİ KORUYACAĞIZ Düşüncelerinizi, ilke ve devrimlerinizi yol gösterici kabul eden Türk gençliği, emanetiniz olan Cumhuriyet’in geleceğimiz yönünden taşıdığı önemin ayırdındadır. Ulusumuzla bütünleşerek kurduğunuz Cumhuriyet, yeni kuşakların çabalarıyla her zaman genç ve diri kalacaktır. Kendilerine verdiğiniz değerin, duyduğunuz güvenin ve sevginin bilincinde olan Türk gençliği, laik ve demokratik Cumhuriyetimizin sonsuza kadar korunması ve yaşatılması için hiçbir özveriden kaçınmayacaktır. Bu en anlamlı günde, yüksek anınız önünde saygıyla eğiliyor, ulusça bağlılığımızı yineliyor, doğumunuzun 125. yılında sizi büyük bir özlem, gönül borcu ve sevgiyle anıyoruz.’’ Daha sonra Sezer, sergilenmekte olan Atatürk’ün balmumu heykelini de inceledi. SELANİK’TEN TOPRAK GETİRİLDİ Sezer ve protokoldekiler, daha sonra bayram kutlamaları dolayısıyla hazırlanan gösterileri izlemek üzere 19 Mayıs Stadyumu’na geçti. Mayıs coşkusu OSMAN ÇUTSAY 19 Mayıs kutlamaları Cumhurbaşkanı Sezer’in başkanlığındaki devlet erkânının Anıtkabir’i ziyaretiyle gerçekleştirildi. İSTANBUL ZONGULDAK Törenler, İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Daha sonra Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in konuşmasından sonra Mamak Çağrıbey Anadolu Lisesi öğrencisi Onur Armutçuoğlu, gençlik adına konuştu. Daha sonra ise Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ve Gençliğin Ata’ya Cevabı okundu. Törende, Selanik’ten Ankara’ya yapılan ‘‘18. Atatürk’ü Anma ve Barış Koşusu’’ kapsamında Selanik’te Atatürk’ün doğduğu evden alınan toprak, Milli Mücadele’nin başlangıcına ev sahipliği yapan Samsun’dan getirilen bayrakla birlikte, koşuya katılan spor cular tarafından Sezer’e sunuldu. PROTOKOLDE SOĞUKLUK Tören sonunda ilk olarak Cumhurbaşkanı Sezer, ardından da Başbakan Erdoğan protokoldekilerin elini sıkarak 19 Mayıs Stadyumu’ndan ayrıldı. Protokolde yan yana oturmalarına karşın Sezer ve Arınç’ın tören boyunca hiç konuşmadığı gözlendi. ANITKABİR’E AKIN Resmi törenin ardından halkın ziyaretine açılan Anıtkabir’e ise çeşitli illerden gelen ve Ankara’da oturan on binlerce yurttaş akın etti. Ellerinde Türk bayrakları, Atatürk posterleri ve çiçekler taşıyan yurttaşlar, Büyük Önder’in manevi huzurunda saygı duruşunda bulundu ve mozaleye çiçek ve bayrak bıraktı. İZMİR: Kentteki ilk tören Cumhuriyet Alanı’ndaki Atatürk Anıtı önünde yapıldı. Alandaki törenin ardından Atatürk standında toplanan yurttaşlar, öğrencilerin hazırladığı gösteriyi ilgiyle izledi. ADANA: Kutlama 09.00’da Atatürk Parkı’ndaki Atatürk Anıtı önünde gerçekleşti. Törenin bitmesinin ardından katılımcılar çok sayıda Atatürk posteri ve Türk bayrağı açarak ‘‘Türkiye laiktir laik kalacak’’ ve ‘‘Yargıya uzanan eller kırılsın’’ sloganlarını attı. SAMSUN: Büyük önder Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 87. yıldönümü dolayısıyla Doğu Park’taki Bandırma Vapuru’nun bulunduğu alanda tören düzenlendi. SELANİK: Mustafa Kemal Atatürk’ün doğumunun 125. yıldönümünü dolayısıyla, Ata’nın Selanik’teki evi ziyaretçi akınına uğradı. rada bir bağ kurmayacak mıyız? Arada, ilk bakışta, herhangi bir ilişki bulunmayabilir; fark etmez. Yine de biz benzerliklerden hareketle bir doğrultuya işaret etmek durumundayız. Türkiye ile Almanya’dır söz konusu olan. Siyaset ve 35 yıllık bir gecikme. Azgelişmişle gelişmiş arasındaki çirkin rol dağılımı... 12 Mart 1971. ‘‘Ara rejim’’ hükümetlerinin ve sola yönelik balyoz harekatının CHP kökenli ‘‘tarafsız’’ başbakanı Nihat Erim, Türkiye toprağının 1923 dışındaki tek ilerici çıkışı olan 27 Mayıs Anayasası’nı gözden düşürmek için, kafadarlarıyla birlikte hep aynı şeyi savunuyordu: ‘‘Bu anayasa, bu ülke için lükstür.’’ Bu yargısında yalnız değildi. Türk aydınlanmasının sosyalizmden bağımsız son başarısı, 27 Mayıs ve beraberinde getirdiği 1961 Anayasası, lüks olmaktan bazı düzeltmelerle çıkarıldı. Bir sonraki darbenin prelüdü böylece tamamlanmış oldu. Prelüd: Çünkü, 12 Mart yetmedi ve 12 Eylül generalleri her şeyi, her kazanımı yerle bir etmek zorunda kaldılar. 12 Mart müdahalesinden bu yana 35 yıl geçti. Sosyal devletin beşiği olduğu ileri sürülen bir ülkenin, Almanya’nın sosyal demokrat maliye bakanı adeta bağırıyor. Biz, ‘‘mealini’’ kendi sözlerimizle tekrar edelim: ‘‘Bu sosyal devleti bu ülke kaldıramaz; lükstür.’’ Üç aşağı beş yukarı böyle... Federal Maliye Bakanı Peer Steinbrück, sosyal adalet ve sosyal güvenlik çağının çoktan kapandığını, bu ‘‘lükse’’ son verilmesi gerektiğini ilan ediyor. ??? 27 Mayıs’ın Türkiye’de anayasal hak haline getirdiği özgürlükçü, halkçı zihniyetin iyice kırpılması gerektiği 70’lerde ortaya çıktı. 12 Eylül’ün ‘‘anayasa’’ diye gözümüze soktuğu ve gericilikte sınır tanımayan ‘‘1982 Belgesi’’, Türkiye’de halkın ezici çoğunluğu tarafından onaylandı. ‘‘Yüzde 92’lik bir darbe’’ olarak, Türkiye ilericiliğinin belkemiğini kıran süreç, 25 yıldır gündemde. Şu günlerde nihai sonucu alınmak üzere... Hesaplar o yönde... Ama Türkiye’de olan, Almanya’da da oldu. Örneğin Peer Ste A Hollanda’da gençlere ‘şeriatçı’ kanca ollanda istihbarat örgütü son dönemlerde şeriat eğitimi veren medrese ve üniversitelere giden Hollandalı sayısındaki artış nedeniyle konuyu mercek altına aldı. Yapılan araştırmaya göre, İslami eğitim alan bazı gençlerin eğitim giderleri Suudi Arabistan ve Suriye tarafından karşılanıyor. YUSUF ÖZKAN AMSTERDAM Geçen yıllarda Cumhuriyet tarafından kamuoyuna duyurulan El Ezher olayının bir benzeri, Hollanda’da ortaya çıktı. Hollanda’da yaşayan Müslüman kökenli gençlerin, Ortadoğu ülkeleri ile Pakistan’daki medrese ve üniversitelerde şeriatçı eğitimden geçirildikleri saptandı. Hollanda İstihbarat Örgütü AIVD, son yıllarda sayıları giderek artan bu gençlerin faaliyetlerinin gözetim altında tutulduğunu açıkladı. Bu gençlerin, radikalleşerek Hollanda’ya dönmesine yönelik kaygıyı dile getiren AIVD yetkilileri, ‘‘Yurtdışındaki İslam okullarındaki bu eğitim, radikalleşmeye ivme kazandırabilir’’ açıklamasını yaptı. Türkiye’de de imam hatip mezunlarının, kapatılan Refah Partisi’nin desteğiyle Mısır’daki El Ezher Üniversitesi’ne kaydettirilerek şeriatçı eğitimden geçirildikleri saptanmıştı. DAGBLAD GAZETESİNİN YAPTIĞI ARAŞTIRMAYA GÖRE Hollanda’da yayımlanan Algemeen Dagblad gazetesinin yaptığı araştırmaya göre, son yıllarda Suudi Arabistan, Suriye, Pakistan, Yemen ve Malezya gibi ülkelerdeki medrese ve üniversitelerde şeriatçı eğitim gören Hollanda vatandaşı gençlerin sayısı hızla artıyor. Araştırmaya göre, bazı gençlerin eğitim giderleri Suudi Arabistan ve Suriye tarafından karşılanıyor. Araştırmaya göre, Mekke ve Medine’de şu anda 11 Hollandalı genç öğretim görüyor. Geçen yıl da Şam’da eğitim alan 2 öğrencinin eğitim giderleri Suriye tarafından karşılandı. Hollanda İstihbarat Teşkilatı AIVD yetkililerinden Miranda Havinga, Algemeen Dagblad gazetesinin araştırmasını doğruladı. Ortadoğu ve Arap uzmanı Hans Jansen de şu değerlendirmeyi yaptı: ‘‘Suudi Arabistan’ın çok parası var ve insanları yeniden eğitip kendi ülkesinde, kendi katı İslam geleneklerine göre yetiştirmek için kullanıyor. Bu ideolojik olarak tehlikeli. Pakistan da bir başka açıdan tehlikeli. Bu ülke savaşçı yetiştirmek için ‘çimlendirme merkezi’.’’ Araştırmaya göre, Suudi Arabistan, Suriye ve Pakistan’ın yanı sıra Yemen, Malezya ve Ürdün de ilgi çeken ülkeler listesinde. Pakistan’daki Karaçi Mücahidiye el Na’imiyya Üniversitesi, özellikle Surinam kökenli Hollandalı gençler arasında popüler. Bu gençlerden en az 6 tanesi aldıkları şeriatçı eğitimden sonra Hollanda’ya dönüp Pakistan’da edindikleri bilgiler doğrultusunda ideolojilerini yaymak için aktif olarak Almere, Lahey, Zwolle, Eindhoven ve Amsterdam’daki camilerde imamlık yapmaya başladılar. H ‘Kurşun değil söz öldürür’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay’a yönelik silahlı saldırıda yaralanan Danıştay 2. Daire üyesi Ayfer Özdemir, hastaneden taburcu edildi. Dairenin türbanlı öğretmen kararında muhalif kalan Özdemir, ‘‘Cumhuriyet düşmanları asla beni kendilerinden tarafmışım gibi göstermesinler. Attıkları kurşun beni öldürmedi, ama bu beni öldürür’’ dedi. Yoğun bakımdaki 2. Daire Başkanı Mustafa Birden de genel cerrahi servisine alındı. ‘ONLARLA GURUR DUYUYORUM’ Silahlı saldırıda el bileğinden yaralanan Danıştay 2. Daire üyesi Ayfer Özdemir, tedavi gördüğü Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden taburcu edildi. Tekerlekli sandalye ile hastane kapısına getirilen Özdemir, buradan yürüyerek bindiği otomobil ile polis eskordu eşliğinde hastaneden ayrıldı. Özdemir, hastaneden ayrılırken gazetecilere yaptığı açıklamada, kendisi açısından söylenecek bir şey kalmadığını belirterek ‘‘Söyleneceklerin en güzelini, en onurlusunu ve en anlamlısını, 18 Mayıs günü laik Türk halkı söyledi. Onlarla gurur duyuyorum, onları çok seviyorum’’ dedi. Özdemir, Danıştay 2. Dairesi’nin ‘‘türban’’la ilgili kararında muhalif oy kulAnkara 6. İdare Mahkemesi’nin iptal kararını çok iyi okuyun. Azlık oyumu da sadece hukuk bilgime ve vicdani kanaatime dayanarak verdim. Yoksa azlık oyum, türban taraftarı olduğum anlamını asla taşımıyor. Bu oy, böyle yorumlanmasın. Hele cumhuriyet düşmanları asla beni kendilerinden tarafmışım gibi göstermesinler. Attıkları kurşun beni öldürmedi, ama bu beni öldürür.’’ Gazetecilerin, olayı anlatmasını istemesi üzerine Özdemir, bu konuda bildiği her şeyi polise anlattığını söyledi. Bazı basın yayın organlarının olayı farklı şekilde lanse etmeye başladığını kaydeden Özdemir, ‘‘Ben bir hâkimim, kadı değilim. Benim verdiğim karar, o günün şartlarında ve mahkeme kararı doğrultusunda doğru bir karardı. Yoksa türbanı tasvip ediyorum anlamında değil’’ diye konuştu. Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Genel Direktörü Prof. Dr. Uğur Erdener ise diğer yaralıların durumlarına ilişkin yaptığı açıklamada, yoğun bakımdaki Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden’in sağlık durumunun iyiye gittiğini ve tedavisinin genel cerrahi servisinde sürdürüleceğini bildirdi. Erdener, diğer yaralılar Ayla Gönenç ve tetkik hâkimi Ahmet Çobanoğlu’nun durumlarının da iyi olduğunu ve tedavilerinin sürdüğünü kaydetti. 2. Daire üyesi Ayfer Özdemir landığının anımsatılması üzerine şunları kaydetti: ‘‘Kararda kullandığım azlık oyunu bazı siyasi çevrelerin çarpıtarak kendi çıkarları doğrultusunda kullanmalarından rahatsızlık duyuyorum. Azlık oyunu iyi yorumlayıp bilmeniz için