03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MAYIS CUMA SÖZ ÇİZGİNİN haberler TURHAN SELÇUK DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ C 3 HİKMET ÇETİNKAYA Yeni Politika Gerek rmeni Soykırımı’’ nı inkâr edenlerin hapis ve para cezasına çarptırılmasını öngören yasa tasarısının, Fransız Millet Meclisi’nin 18 Mayıs tarihli oturumunda kabul edilmemiş olması bir başarıdır. Bu başarının en önemli etkeni, Türkiye’de kamuoyunun, sivil toplum kuruluşlarının, resmi ve gayri resmi kuruluşların tepkilerini doğru ve örgütlü bir biçimde dile getirerek gerekli yerlere iletmeleri olmuştur. Gerek Cumhurbaşkanı Chirac’ın gerek Dışişleri Bakanı Philippe Douste Blazy’nin, tasarının geçmemesi yönünde ağırlıklarını koymaları, gerekse Meclis Başkanı Jean Louis Debre ’nin ustaca bir manevrayla oturumu birdenbire kapatmasının ardında, Türkiye’nin bu yoğun, kararlı tepkisinin etkisi yatmaktadır. Her üç politikacı da, sayıları dört yüz bini bulan Fransız Ermenilerinin etkin lobisinin politik saldırı hedefi haline gelmiştir. Sonuç, Türkiye açısından başarıdır, ama aynı zamanda da geçicidir. Çünkü Ermeni lobisi ile bunlara yaranmak zorunluluğunu hisseden politikacıların, sonbaharda tasarıyı yeniden parlamento gündemine getirmeleri mümkündür. Ayrıca unutmayalım ki, eğer Jean Louis Debre, oturumu son anda ustaca bir manevrayla kapatmamış olsaydı, çok büyük olasılıkla tasarı, 40 milletvekilinin kabul oyuyla daha o oturumda da geçebilecekti. Sis Perdesi ‘‘E H alkın laikliği, demokrasiyi sahiplenmesi niçin tedirgin ediyor AKP’yi? HABERDE KENTİN BİN YIL BOYUNCA DÜNYANIN MERKEZİ OLDUĞU BELİRTİLDİ ??? Her neyse.. Türkiye, devleti ve kamuoyuyla akılcı, kararlı ve iyi örgütlenmiş tepkilerini dile getirdiğinde, bazı hedeflere varabileceğini görmüş bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, şu anda ne kadar yönetiliyor olursa olsun, tabii ki, Ermeni diyasporasından daha güçlüdür. TürkFransız ekonomik ilişkileri de Paris’in bir kalemde geçebileceği düzeyin çok üstündedir. Axa, Renault, Lafarge, Peugeot, Alstom, Total, Carrefour, L’Oreal, Danone başta olmak üzere 250 Fransız şirketinin Türkiye yatırımları bulunmaktadır. Ayrıca Fransız Devleti’ne bağlı olan büyük holding Areva da, Türkiye’nin ilk nükleer reaktörü ihalesine katılmak istemektedir. Sadece geçen yıl Fransa, Türk pazarına 4.7 milyar dolarlık ihracat yapmış bulunmaktadır. Tabii ki, bütün bunlar kolayca göz ardı edilemeyecek önemli bir ticari ilişkinin unsurlarıdırlar. Bunu görmezden gelemeyiz. Ne var ki bütün bu ilişkilerin ağırlığı, yine de tasarının reddedilmesini değil, ancak ertelenmesini sağlayabilmiştir şimdilik.... Demek ki, tasarının Türkiye’ye karşı bir şantaj aracı olarak kullanılmasının önlenebilmesi için demokratik ilişkilerimiz de yetmiyor. Yeni ve daha değişik, etkin bir politikanın yürürlüğe konması gerekiyor. ??? Türkiye’nin yalnız Fransa’ya yönelik olarak değil, Ermeni soykırım iddiaları konusunda bütün dünyaya yönelik yeni bir politika uygulaması zorunludur. Uzun yıllar izlediğimiz sessizlik politikasının nelere yol açtığını çok şükür ki artık herkes anladı... Sessizlik yıllarının doğurduğu olumsuz sonuçlar, artık klasik savunma politikalarının da etkili olmamasına neden olmuştur. Bundan böyle Türkiye, ‘‘Ermeni Soykırımı’’ konusunda inisiyatifi eline alan, savunmayla yetinmeyip konunun açıkça tartışılmasını gündeme getiren bir politikayı uygulamak zorundadır. Türkiye artık, Fransa’da da diğer ülkelerde de Ermeni konusunda kendi aleyhindeki havayı tersine çevirecek atakları yapmak zorundadır. Nitekim ekonomik ilişkilerin yanı sıra son zamanlarda Türkiye’nin konuyu tartışmaya başlaması ve tartışma iradesini üst düzeye çıkarıp uluslararası alana yansıtması da, geçici olumlu sonucun alınmasında etkili olmuştur. Alexandre Adler de Le Figaro’da geçen gün çıkan yazısında, Türkiye’nin konuyu tartışmaya başlamasının çok olumlu bir etken olduğunu yazıyordu. Tarihi tarihçiler inceler; bütün belgelerin ortaya çıkarılarak bunların incelenmesini sağlamak zorundayız. Ama soykırıma, tarihçiler değil yargı kurumları karar verir. Orada da bir hukuk mücadelesini başlatmamızın zamanı gelmiştir. Mirror’dan İstanbul’a övgü İSTANBUL (ANKA) İngiltere’nin en çok okunan gazeteleri arasında yer alan Daily Mirror, İstanbul’a övgüler yağdırdı. ‘‘Londra bir kasabayken burası metropoldü’’ değerlendirmesinde bulunan gazete İstanbul’un bin yıldan fazla bir süre dünyanın merkezi olduğu vurgulandı. Daily Mirror’daki Iain Mayhew imzalı tanıtım haberinde, İstanbul’un ziyaret edilmeden önce ‘‘biraz çalışılmayı’’ hak ettiği ifade edildi. İstanbul’un önemli bir tarihi geçmişi olduğu aktarılan haberde, bin yıldan uzun bir zaman diliminde İstanbul’un bilinen dünyanın merkezi olduğu kaydedildi. Kentin Bizanslılar, Romalılar, Haçlılar ve son olarak Osmanlılar tarafından yakıldığı, ardından yeniden inşa edildiği belirtildi. Haberde, ‘‘15’inci yüzyılda Londra 50 bin kişiden fazla insanın yaşamadığı bir küçük kasabayken İstanbul’da bir milyon kişi yaşıyordu ve İstanbul Batı’nın en büyük şehriydi’’ ifadeleri yer aldı. İstanbul Kız Kulesi’nden haberi yazdığını anımsatan Mayhew, ‘‘Solumda Avrupa, sağımda ise Asya var’’ dedi. Haberde, ‘‘İstanbul, İngiltere’den 4 saat uzakta ve hafta sonu kaçamağı için muhteşem bir yer’’ denildi. Daily Mirror gazetesi, İstanbul’da mutlaka Sultanahmet Camisi’nin, Topkapı Sarayı’nın, Hipodrom bölgesinin, Yerebatan Sarnıcı’nın, Ayasofya’nın ve Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nin görülmesi gerektiğini belirtti. Haberde, bazı turistik alanların giriş ücretleri ile nerelerde konaklanarak yemek yenebileceği gibi ayrıntılara da yer verildi. ondra bir kasabayken burası metropoldü” değerlendirmesi yapılan haberde İstanbul’da mutlaka Sultanahmet Camisi’nin, Topkapı Sarayı’nın, Yerebatan Sarnıcı’nın, Ayasofya’nın ve Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nin görülmesi gerektiği belirtildi. “L ilan renkli Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan üç bombayı önemsemeyen, Danıştay İkinci Dairesi üyelerine yapılan alçakça saldırıyı ‘‘Arkasında başörtüsü aramayın’’ diye değerlendiren bir düşünce, şimdi işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. AKP’li bakanlar durmadan konuşuyor, ‘‘sis perdesi’’ni aralamayı bir kenara iterek... Elbet başta Cemil Çiçek olmak üzere kimi bakanların Kocatepe Camisi’nde Mustafa Yücel Özbilgin’in cenazesinde tartaklanmalarını, yuhalanmalarını doğru bulmuyorum... Ama toplum psikolojisi... Daha önce de Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel buna benzer olaylar yaşamışlardı... AKP’nin böyle bir olaydan yola çıkarak Cumhuriyet Gazetesi’ni dinci ‘‘Vakit’’ gazetesiyle aynı kefeye koyması gerçekten çok düşündürücü... ‘‘Vakit’’ gazetesi, laik demokratik Cumhuriyet’e karşı, Atatürk devrimlerini ‘‘yobazlık’’ diye nitelendiren, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç’i sürekli olarak hedef gösteren bir yayın organı... Sık sık belirttiğim gibi Türkiye sisler içinde... Cumhuriyet’in bombalanması ve Danıştay İkinci Dairesi’ne yapılan saldırı, bence tam olarak aydınlanmadı ya da aydınlatılmak istenmedi... Alparslan Arslan ve arkadaşları kim? Hangi ideolojinin tetikçileri? İlk bakışta MilliyetçiMukeddesatçı bir çizgide oldukları anlaşılıyor... ??? İlginçtir, AKP birkaç kendini bilmezin Kocatepe Camisi’ndeki o çirkin tepkisini bahane edip, onbinlerce kişinin laik ve demokratik sistemi yaşatma kararlılığı mesajını görmezden geliyor... Bugün AKP ‘‘Laikliğe sahip çıkıyoruz’’ diyor ama yaptıklarıyla ve konuşmalarıyla toplumun büyük kesimine, anayasal kurumlara güven vermiyorlar... Belediyeler ‘‘kırmızı çizgi’’yle alkollü içki yasaklıyor, laik eğitim kurumlarına mescitler açılıyor, öğretmenler cuma günleri 1314 yaşlarında öğrencileri ‘‘uygulamalı din dersi’’ altında camiye götürüyorlar. İşte bu noktada tepkiler yoğunlaşıyor AKP’ye karşı: ‘‘Yüzde 34.28 oyla Meclis’te yüzde 66 çoğunluk sağlayabilirsiniz, ancak laik demokratik rejimin altını oyamazsınız.’’ AKP toplantılarındaki ‘‘haremselamlık’’, ‘‘sıkmabaş’’, ‘‘Kuran kursları’’, ‘‘imam hatipler’’, ‘‘tarikat şeyhleri’’, ‘‘kamu kurum ve kuruluşlarının kuşatılması’’ din üzerinden yapılan siyaset değil midir? Erdoğan’ın, yaşanan olaylardan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı sorumlu tutmasını da anlamış değilim... Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay İkinci Dairesi’ne yapılan alçakça saldırıdaki ilişkiler zinciri de henüz çözümlenmiş değil... Emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin kimdir? Emekli Başçavuş Mahmut Öztürk, Beykoz’daki o tripleks villayı nasıl satın alabilmiştir? Milliyetçimukeddasatçı Alparslan Arslan’la emekli Yüzbaşı Tekin’in ilişkilerini kim ya da kimler kurmuştur? Saldırgan bombaları ve silahları kimden aldığını niçin açıklamadan tutuklanıp cezaevine gönderilmiştir? ??? Radikal Gazetesi’nde Mehmet Ali Kışlalı’nın 19 Mayıs 2006 tarihli yazısı, ilginç olduğu kadar düşündürücü... Kışlalı, Ahmet Taner Kışlalı cinayetinden sonra dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’yla yaptığı görüşmeyi anlatıp şöyle diyor: ‘‘...Mevcut hava içerisinde Atatürk devrimlerini içlerine sindirememiş çevreler fırsatı yakaladıkları inancıyla yeni hedefler arıyorlar. Ortada her günkü yazılarıyla içyüzlerini açıklayıp okurları uyaran Uğur Mumcu gibi, Ahmet Taner gibi etkili yazarlar bulamayınca basında yeni hedefler arıyorlar. İşte bu tür yazarlara kaynaklık yapan Cumhuriyet’i ortadan kaldırmanın en kestirme yol olacağını düşünüyorlar.’’ Mehmet Ali Kışlalı, Cumhuriyet’in Atatürkçü görüşü savunan bir siyasi mücadele gazetesi olduğunu vurguladıktan sonra şöyle devam ediyor: ‘‘Karşı cephe bu mücadelenin öncülerinin, partizanlarının Cumhuriyet’te yazar olarak buluştuklarını görüyor. Gazete yönetiminin başındakinin etkisinin (İlhan Selçuk’u kastediyor), onu kolayca saf dışı etmenin zorluğunun farkında. Onun için de artık tek tek yazarlarla uğraşma yerine gazetenin tamamını hedef alıyor. Bombalar bunun göstergesi. Gazeteyi yok etmeseler bile, artık onlara meydanın boş olmadığını gösterdiklerini düşünüyor olmalılar. Danıştay’a karşı uygulanan suikast ise Türkiye’yi çok ciddi bir tehlikenin sınırları içine sokmuş bulunuyor. Şimdi laisizm ve demokrasi temeli nasıl savunulup muhafaza edilecek?’’ ??? Cumhuriyet’e atılan üç bomba, Danıştay üyelerine sıkılan kurşun... Bir avukat... Bir emekli yüzbaşı... Bir kumarbaz... Bir ayakçı... Bir inşaat işçisi... Peki bu ‘‘kanlı bilmece’’yi hazırlayan kim ya da kimler? hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle