03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MAYIS CUMA ve insan BRÜKSEL GÜNLÜĞÜ ELÇİN POYRAZLAR HEM ÜNİVERSİTELİ HEM ROMAN’IM... C Ankara’da Birileri Ölüyor Bir ölünün arkasından yürüyor. Brüksel yine dilsiz. İstanbul’da bir gazeteye bomba atılıyor. Bir.. iki.. üç defa Brüksel’dekilerin ağzına mikrofon dayamadıkça Duvar misali... tık yok. ‘‘AB yolundaki Türkiye’de yaşanan son olaylara yönelik tepkiniz?’’ diyorsunuz. ‘‘Ah tabii pek feci, umarız Türkiye limanları açar’’ diyorlar. ‘‘AB’ye düşenler?’’ diyorsunuz. ‘‘Siyasi reformlara devam’’ diyorlar. Ankara’da birileri ölüyor. AB sağır ve dilsiz. İnatla kolllarından çekip gösteriyorsunuz. Kulağınıza eğilip fısıltıyla ‘‘Çok korkuyoruz’’ diyorlar. Ankara’da birileri korkmadan ölüyor. 13 Z Çingene kültürüne sahip çıkıyoruz ADAM BARTOSZ (Polonya’daki Çingene Müzesi Direktörü) Müzemiz, dünyadaki ilk Çingene Müzesi. İlk amacımız Çingene kültürünü koruyarak, Çingenelerin toplum tarafından kabul edilmesini sağlamak. Bunun için çocuklara ve yetişkinlere dilimizi ve tarihimizi öğretiyoruz. Her yıl İkinci Dünya Savaşı’ndaki soykırımla ilgili anma yapıyoruz. Ayrıca müzede, Romanların eski el sanatları, enstrümanları ve müzik arşivi de var. Çingene kültüründen her kuşakla bir şeyler eksilse de en iyi korunan değer dil oldu. Bunda Polonya ve Rusya’da geleneklere göre hayatını devam ettiren Çingene toplulukların etkisi büyük. Gelenekleri sürdürüyor, törelere göre hareket ediyorlar. Kurallara saygısızlık yapanların cezasını, çeribaşı veriyor. Bazı topluluklarda polis ya da doktor olmak Müslümanlardaki haram gibi karşılanıyor. Polonya’da bir nevi dokunulmazlık sağlasalar da, hükümetle ciddi problemler yaşıyorlar, geleneklerine saygı gösterilmesi için parlamentoya dilekçe yolladılar. Polonya’da 25 bin Çingene var. Parlamentodaki önemli liberal politikacılardan biri Çingene. Gazeteciler, yazarlar, fizikkimya öğretmenleri de var. Yüksek eğitim alanların sayısı 50. Bu rakam her yıl artıyor. eynep Kurt ve Selçuk Karadeniz, üniversiteli iki Çingene, ama kendilerine “Roman” diyorlar. Çünkü önyargılarla başları dertte. Şimdi, onları yıkmak için ellerine iyi bir fırsat geçti, AB bu yılı “Çingene Yılı” ilan etti. Onlar da dernekleri ve öne çıkardıkları eğitimli insanları ile sorunlarını anlatmaya başladılar. Bir de projeleri var, Roman Gençlik ve Kültür Merkezi kuracaklar. (Fotoğraflar: Vedat Arık) A nkara’da birileri ölüyor. Hükümette zurna Brüksel’de tıs.. Sabah evinden belki de karısını öperek çıkan adam o akşam evine dönmüyor. Toplantı odasına dalan bir katilin attığı bir kurşun kafasına saplandığından. Yanlız o mu? Aynı cani dört iş arkadaşının kanını da akıtıyor. Ankara’da birileri ölüyor.. Hükümette davul Brüksel’de şşt.. Türkiye’nin yargıçlarına yönelen silaha bakıp ‘‘Kınıyoruz elbette’’ diyorlar, ‘‘Şiddetle kınıyoruz’’.. Brüksel nasıl olsa her şeyi uzaktan kınıyor. Ama bir dakikalık saygı duruşlarıyla ya da resmi açıklamalarla insanlar geri gelmiyor. Ankara’da birileri ölüyor. Bir halk kıpırdanıyor, on binler bir araya gelip ‘Bizleri görmenin zamanı gelmedi mi’? ESRA AÇIKGÖZ vrupa Birliği, bu yılı Çingene Yılı ilan etti. Yani bu yıl Çingenelerin sorunları konuşulacak. Peki, ya çözümler? Bir yıla sığmayacağı kesin, çünkü çok derin. Söz konusu olan sadece işsizlik, sağlık ve eğitim haklarından yoksunluk değil. Toplumların köklü önyargıları da işin içinde. AB Çingene projeleri ve Çingeneleri de kapsayan azınlık projeleri için 2005 ve 2006 yıllarında 1 milyon Avro fon ayırmış. Dünyadaki yaklaşık 12 milyon Çingenenin iki milyonu Türkiye’de yaşıyor. 12 dernekleri, iki federasyonları var. Kendilerine şimdilik “Roman” diyorlar. Çünkü çingeneye eklenen aşağılayıcı sözlerden, tavırlardan usanmışlar. “Biz” diyorlar, “insanlar bizi anlayana kadar Roman diye anılacağız, ancak bu Çingeneliğimizi değiştirmeyecek”. İki dernek kurmayı planlıyorlar: “Roman İşadamları Derneği” ve “Roman Müzisyenler Derneği”. Eylülde İstanbul’da yapacakları Roman Festivali’nin geliriyle de Roman Gençlik Kültür Merkezi açacaklar. Ulaşılabilir Yaşam Derneği’nin AB desteği ile düzenlediği “II. Uluslararası Roman Sempozyumu”na katılan Polonya’daki Roman Müzesi direktörü Adam Bartosz, Bulgaristan’daki Studii Romani Derneği üyesi Elena Marushiakova, Roman müzisyen Bülent Şenyıllar ve iki üniversiteli Selçuk Karadeniz, Zeynep Kurt ile konuştuk. A ürkiye’de yaşayan Çingeneler, kendilerine şimdilik “Roman” diyorlar. Çünkü Çingene kelimesine yüklenen aşağılayıcı anlamdan bıkmışlar. S. Karadeniz: Hiçbir zaman kaçınmadım, çünkü Romanlarla ilgili önyargıyı ancak böyle yıkabiliriz. Roman milletvekilleri, rektör, yöneticiler var, ancak kariyerlerinin zedeleneceğini düşündüklerinden kimliklerini gizliyorlar. Roman’ım dediğinizde ne oluyor? S. Karadeniz: En yakın arkadaşım “Romanlar aile arasında fuhuş yapıyor” diyordu. Beni tanıdıkça fikirleri değişti, ama bunu sağlamak hiç de kolay olmadı... Z. Kurt: Çoğunun daha önce hiç Roman arkadaşı olmamış. Kulaktan dolma bilgileri var, “Çingeneler hırsızdır, pistir”... O yüzden Roman olduğumuzu öğrendiklerinde çok şaşırıyorlar. İlişkilerinde bir değişiklik oluyor mu, uzaklaşma ya da merak? S. Karadeniz: Ankara’dan pek çok arkadaşımı Bartın’a düğünlere getirdim, Ankara’daki Roman mahallerini gezdirdim. Bazen anlatmaya çalışmaktansa, göstermek daha iyi bir iletişim yolu oluyor. Peki önyargılar nasıl sonuçlar doğuruyor? S. Karadeniz: Öğrenciler arkadaşlarını evlerine çağırırlar, ama bir Roman çocuğu mahallesine, evine hiç arkadaşını davet etmez, kıyafetleri, cümleleri hep taklittir. Sadece Roman oldukları için ilköğretimde T BİZE ŞİMDİLİK ‘ROMAN’ DEYİN... Selçuk Karadeniz, Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünde, Zeynep Kurt ise, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’nde peyzaj mimarlığında okuyor. Amaçları, toplumun kendilerine dair çizdiği, “sarhoş, işsiz, eğitimsiz” tablosunu bozmak, önyargıları kırmak. Bu yola girseler de kendilerini dünyanın sahiplendiği gibi “Çingene” değil, “Roman” olarak tanımlıyorlar... Üniversitede Roman olduğunuzu rahatlıkla söyleyebiliyor musunuz? kafası kazıtılan çocuklar var. Üniversitede okuyan Romanlar arasında bir dayanışma var mı, kaç kişi olduğunu biliyor musunuz? S. Karadeniz: Bildiğim kadarıyla İstanbul, Bartın, Ankara ve Sakarya’da 40 öğrenci var. Önümüzdeki hafta Ankara’da buluşup sorunları konuşacağız. Nedir bu sorunlar? Z. Kurt: En başta yoksulluk, sonra da eğitimsizlik. S. Karadeniz: Babamın maaşı olmasa, ben de okuyamazdım. Üniversiteli Romanların çoğu çalışmak zorunda. Her işe alınmadıklarından hamallık yapıyorlar. Baraka gibi evlerde kalıyor, ayın sonunu getiremiyorlar. Sizin kadar şanslı olmayanlar için neler yapıyorsunuz? Z. Kurt: Bartın’da bir ilköğretim okulunda beş arkadaş Roman çocuklara ders veriyorduk. S. Karadeniz: Şanslı olsam da, ben de bir Roman mahallesinde büyüdüm. Şimdi onlar için bir şeyler yapmak istiyorum. Üniversiteden arkadaşlarla Ankara’daki mahallelere gidip nasıl iş bulabileceklerini öğretiyor, eğitimin önemini anlatıyor, kendilerine bakış açılarını nasıl değiştirebileceklerini gösteriyoruz. İHD ve Dünya Af Örgütü ile görüşüyoruz. Birkaç yıldır sorunlarımızı daha kolay anlatabiliyoruz. Yeni nesil için meslek, hâlâ müzisyenlik ve dans mı? S. Karadeniz: Evet. Ayrıca müzisyenlik yapan hiçbir çocuk okumuyor, çünkü düğünlerde kazanılan para az değil. Roman derneklerinin bulunduğu yerlerde müzik ekibi kurarak bu çocukların yeteneklerini eğitimle birleştireceğiz. Bir de rehabilitasyon merkezi açacağız. Roman gençlerde büyük bir tükenmişlik var. Gelecek için planlarınız neler? Z. Kurt: Mesleğimi yapacağım ve Roman çocukların eğitimine yardımcı olacağım. Belki sıra diğer çocuklara gelir. S. Karadeniz: Ben idealistim, gidebileceğim en yüksek yere kadar gitmeyi zorlayacağım. Türkiye’yi temsil eden Özel Koç Lisesi, ‘Eğitim İçin Geri Dönüşebilen Kutular’ projesi ile birincilik ödülüne layık görüldü Büyük ödül Türkiye’nin Volvo’nun düzenlediği ‘Uluslararası Volvo Adventure Proje Yarışması’nın uluslararası finalinde Türkiye’yi temsil eden Özel Koç Lisesi, ‘Eğitim İçin Geri Dönüşebilen Kutular’ projesi ile birincilik ödülüne layık görüldü. Gençler arasında çevre bilincini geliştirmek amacıyla Birlemiş Milletler (BM) Çevre Programı işbirliğiyle düzenlenen yarışmada takım, 10 bin dolar değerindeki ödülünü Volvo Cars’ın Başkanı ve CEO’su Fredrik Arp’tan aldı. Özel Koç Lisesi’nden 4 genç, geri kazandıkları meyve suyu ve süt kutularından okul sıraları üretmeyi başardı. Daha sonra üretilen sıralar olanakları kısıtlı olan bölgelerdeki okullara bağışlandı. İsveç’in Göteborg Kenti’nde düzenlenen yarışmada ikincilik Kanada, üçüncülük ise Hindistan takımlarının oldu. Ekmekçi’yi andık Yazarımız Mustafa Ekmekçi, ölümünün 9. yıldönümünde anıldı. Ekmekçi için dün ilk tören Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki gömütü başında gerçekleştirildi. Eşi Aldoğan Ekmekçi, kızı Özlem Ekmekçi, dostları, gazeteciler ve Cumhuriyet okurlarının katıldığı törende konuşan ÇGD Başkanı Ahmet Abakay, ‘‘Mustafa Ekmekçi başlı başına bir kurumdu’’ dedi. Daha sonra konuşan Muzaffer İlhan Erdost, İlhan Alkan, Remzi İnanç, Halit Çelenk ve Cumhuriyet okurları, Mustafa Ekmekçi’nin gazeteci ve insan yanlarını dile getirdiler. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nda Ekmekçi’nin anısına düzenlenen ve gazetemiz yazarı Işık Kansu’nun yönettiği, Emin Değer ile Muzaffer İlhan Erdost’un konuşmacı olarak katıldığı açıkoturumda ise ‘‘Laiklik ve Dinin Siyasallaştırılması’’ konusu ele alındı. Çingene kadın dernekleri Elena Marushiakova, Bulgaristan Bilimler Akademisi’nde görevli, etnolog, yazar ve Studii Romani Derneği’nin üyesi. 30 yıldır çingene kültürü üzerine çalışıyor. “Osmanlı İmparatorluğu’nda Çingeneler” kitabı Türkçeye de çevrilmiş. Bulgaristan Çingenelerini anlatmanızı istesem, nasıl bir portre çizersiniz? Bulgaristan bir Çingeneler mozaiği, çok uçlarda farklılıklar var; iyi eğitimliler, eğitimsizler, çok zenginler, çok fakirler... Çoğu problem Türkiye ile aynı, ancak bizde Çingene hareketi 15 yıl önce başladı, daha örgütlüyüz. Peki Çingeneler hayatın her alanına girdiler mi? Evet, profesörler, hükümet organlarında görev alanlar, milletvekilleri var. Mesela en önemli kardiyoloğumuz, Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki iki üst düzey yönetici Çingene. Hatta Çingene başbakan bile vardı. Bunlar kimliklerini ne kadar rahat yaşayabiliyorlar? Çingene hareketi için bu çok önemli bir sorun, ancak Bulgaristan’daki Çingeneler hiçbir zaman kimliklerini gizlemiyorlar. Artık ders kitaplarında Çingenelerle ilgili bilgilere yer veriliyor ve bunlar giderek çoğalıyor. Ancak bu gelişmeleri sağlamak kolay olmadı, hiçbir ülke için kolay olmaz. Türkiye’deki Çingene derneklerinde henüz sekreterler dışında kadın yok. Sizin mücadelenizde kadınların yeri ne? Çingene Kadın Dernekleri var. Bu dernekler özellikle eğitimle ilgili çalışıyorlar, çünkü çocuklara eğitim vererek hem kendi hem de Çingenelerin durumlarını değiştirebileceklerine inanıyorlar. Bazı Çingeneler sadece kadın sorunlarıyla ilgili çalışıyorlar. Üniversitede eğitim alan kadın öğrenciler de var ve bize burs için başvuran 150 Roman öğrenciden 75’i kadın. ‘Farkındayım’ karikatür yarışması Kültür Servisi Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Sağlık Bakanlığı Türkiye Üreme Sağlığı Programı altında Türk Eczacıları Birliği tarafından yürütülen ‘‘Üniversite Gençlerinde Üreme Hakları, Üreme Sağlığı ve Cinsel Sağlık Konularında Farkındalık Projesi’’ kapsamında bir karikatür yarışması düzenleniyor. Nezih Danyal, Mehmet Domaç, Kâmil Masaracı, Ohannes Şaşkal ve Zerrin Başer’den oluşan seçici kurulun değerlendireceği çalışmalar en geç 16 Haziran tarihine kadar ‘‘Türk Eczacıları Birliği Cinnah Cad. Willy Brandt Sok. No: 9 06690 ÇankayaAnkara’’ adresine gönderilecek. Yarışmanın sonucu 7 Temmuz’da www.farkindayim.com adresinden duyurulacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle