23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MAYIS CUMA spor NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN C 19 Ekonomi Yalan Söylemez ÖNCE UÇTU DANS ETTİ VE YÜZDÜ G A nelka için oynadığı futbol değil başka bir konudan bahsedeceğim. Türkiye’ye gelmeden önce, İngiltere’de, Fransa’da ve ulusal takımda futbol oynadı. Onun durumu benimkinden farklıydı. Ben Beşiktaş’a geldiğim zaman Türkiye’deki futbol çok iyi bilinmiyordu. Ancak benden sonra Fransa’nın gözü buraya az da olsa çevrildi. Anelka, F.Bahçe’ye geldiği andan itibaren uzun zaman sonra onu ulusal takıma çağırdılar. Bu demek ki Türkiye izlenen bir ülke. Anelka, İngiltere’de seçilemeyip Türkiye’deyken tercih edildiyse bu çok önemli bir şeydir. Tigana hakkında çok şey bilmiyorum. Diyorlar ki çok puan kazanamadığı için o kadar da başarılı değil. Ama şunu bilin ki Türkiye çok zor bir ülke, mental olarak her şeye hazır olmanız lazım. BEŞİKTAŞ TRİBÜNLERİNİN RÜYASI OLAN ESKİ FUTBOLCU PASCAL NOUMA ‘Beni bu hale Türkiye getirdi’ CAN İŞBAKAN T ürkiye’ye geldiğinde onu kimse tanımıyordu. Dolmabahçe’de yükselen ‘‘Pascal bizi diskoya götür’’ sesleriyle başladı, ‘‘Helal olsun sana Pascal Nouma’’ ile devam etti. İnönü Tribünlerine gidin ve herkese en sevdiğiniz Beşiktaş’lı kim diye sorun... Söyleyecekleri ortak isim belli: Pascal Nouma... O Türk futbolunun fenomeni. Yaptığı her şey olaydı. Futbolu yeteneğini kimse tartışmadı ancak hırcınlığı onu hep cezalandırdı. Çok sevdiği takımından bir el hareketi yüzünden koparılan Nouma, Türkiye ve Beşiktaş sevgisiyle ülkemizden kopamıyor. Şu sıralar beyaz perdeye damgasını vurmaya hazırlanan Nouma ile uzunca sohbet ettik. ‘BEŞİKTAŞ’TA PİŞMAN OLMADIM’ Beşiktaş’ın eski futbolcusu Pascal Nouma, muhabirimiz Can İşbakan’ın sorularını yanıtlarken arkadaşımıza şaka yapmaktan geri kalmadı. Fransa’nın en ünlü kulüplerinin formasını giydiniz. Sonra Türkiye’ye geldiniz.. Pascal Nouma: Türkiye denilince akla ilk olarak G.Saray’ın geldiği bir gerçek. Ancak ben ruhuma uyacak bir takımda oynamak istiyordum. Teklif gelince birkaç kişiyle temasa geçtik ve Beşiktaş’ın tam istediğim takım olduğunu anladım. Bundan sonra pişman olmadım Beşiktaş’tayken taraftarlar sizi çok sevdi. Onlara bu sevgiyi nasıl verdiniz? Benim ve taraftarımız arasındaki ilişki çok özel. Maçlarda agresif olmamın nedeni, sahaya çıktığım zaman kendimi özgür hissetmem. 90 dakikada beni sadece hakem durdurabilir. Saha benim özgür olduğum ve tek mutlu oldum bir yer. Dışarıdayken sanki kedifare kovalamacası yaşıyorum. Rahat bir şekilde gezemiyordum. Özellikle paparazziler beni çok tedirgin ediyordu. Bu rahatsızlık sonucu sahaya çıktığımda kendimi rahat hissediyorum ve ‘Nouma’ oluyorum. Bazı maçlarda gerçekten çok agresifdiniz?. Mesela Leeds maçında Mills’e attığın yumruk, Taffarel’in kaburgasını kırmanız... Bu örnekleri attırabiliriz. Sahada neden bu kadar hırslıydınız? Ben sahaya çıkınca özgür oluyorum. Ben sahaya çıktığımda santra yapıldığı andan itibaren artık Pascal değilimdir. Sahada benim sadece plastiğim kalır. İçimdeki ruh İnönü’nün üstüne yükselir. Ve maçı oradan izlerim. Anlatmak istediğim, ben özellikle Beşiktaş’ta oynarken sahada ne yaptığımı hiç hatırlayamıyordum. Daha sonra maçı izlediğimde hatalar yaptığımı görüyorum. Ancak Leeds maçında hiç pişman olmadım. Şunu söylemem gerekir ki ben Beşiktaş formasını giydiğimde kendimi bir ‘‘Kartal’’ olarak görüyordum. Ve bir Kartal’ın bayrağını, armasını bile hatırlamadığım bir takıma yenilmesi beni çok kızdırmıştı. 60 yenilmek beni çileden çıkardı. Düşünün ki bir Kartal, bir kediden korkmuş ve ondan üst üste darbeler alıyor. Kara Kartalın yenilmesini hiçbir zaman hazmedemem. Eğer Beşiktaş’taysan sen bir Kartal’sın ve buna göre oynaman lazım. Bu kadar basit. TARAFTAR AÇISINDAN TÜRKİYE... Fransa ile Türkiye futbolunu karşılaştıracak olursak sizce aradaki farklar neler? Bence hiçbir fark yok. Mesela G.Saray, Fransız Ligi’nde ilk 5’e rahat girer. Ama taraftarlara bakacak olursak, Türkiye ağır basıyor. Tamam, bazı takımların taraftarları gerçekten iyi ancak diğerleri de var ki aralarında konuşmalar, sohbetler gol olunca ‘‘aa gol oldu’’ şeklinde sevinç oluyor. Ama Türkiye’de maç esnasında asla birbiriyle konuşmuyorlar Türkiye’de pişmanlıklarınız oldu mu? Mesela F.Bahçe maçındaki hareketlerinden sonra? O hareket benim için en büyük pişmanlık. O maçtan sonra hayatım çok zorlaştı. Beşiktaş’tan ayrılarak hayatım tamamen değişti. Ancak bu kadar büyütülmesinde benim Nouma oluşumun etkisi var. Hatırlarsanız Emre Aşık Nobre’ye kötü bir hareket yapmıştı. Sonra ne oldu? Maç cezası aldı. Benim yaptığım hareketten sonra bana 7 ay futbol oynamama cezası ve beni kulübümden kovdular. Aradaki farkı görün. Hayatımın en zor dönemiydi. Peki o zamanki yönetim size destek oldu mu? Bilgili, bana destek oldu. Ancak bir anda herkes sırtını dönmeye başladı. İşte o zaman beni kulübümden koparacaklarını anladım. .Saray lig şampiyonu oldu. Bu, G.Saray’ın şampiyonluğu. G.Saraylı yöneticiler şimdi kolları sıvadılar ve gelecek yılın planlarını hazırlıyorlar. G.Saray bu şampiyonluğun ekonomisinden ne kazandı, bilemiyoruz. F.Bahçe bir yıl boyu götürdüğü ligi son 90 dakikada kaçırdı. Bu kaçan şampiyonluk F.Bahçe’ye başkanından başka acaba ne kaybettirdi. Ne kadar ziyan etti, beklentilerinden kaçta kaçını şimdi rafa kaldırmak zorunda kaldı. Futbol bir spor ama ekonomisi olmayan hiçbir şey varlığını yürütemez. Gerek G.Saray gerek F.Bahçe ve Beşiktaş tam 100 yıldır Türk futbolunun 3 atlısı.. koşuyorlar, koşuyorlar, koşuyorlar. Biri olmazsa diğeri ipi göğüslüyor. Bu yarış dünya durdukça sürecek. Sürecek diyorum, elbette ekonomilerini de üst düzeyde tutmak koşulu ile. Yoksa ekonominin ağır koşulları içinde onların da şansı bir gün tutmayabilir. ??? Serbet ekonomi sistemi içindeyiz. Rekabet de serbest. Burada rekabetin alengirli yanından, haksız rekabetten söz etmiyorum elbette. Öyle olmasa iş dünyamızda sivrilen ve dünya markası olmayı hak eden holdinglerimiz olmazdı. Ekonomide başarıyı, yatırımını bilerek ve fizibilitesini gerçekçi olarak yapabilen, sistemli ve disiplinli bir çalışma getiriyorsa buna kimsenin bir diyeceği olabilir mi? Olimpik ilkeler, yani daha yükseğe, daha ileriye ve daha güçlüye ulaşmak ekonominin de ilkesi değil mi? İşte 3 büyükler arasındaki rekabet bugün futbolun ve hatta kimi spor dallarının büyük mücadelesine sahne oluyor. G.Saray Avrupa’da estiği yıllarda kasasına para doldu. UEFA Kupası’nı kazandığında sponsorlar peşinde koştu. Kasası dolan G.Saray ne yaptı o milyon dolarları, nerelere ve kimlere harcadı? İşte o yıllarda G.Saray’ın ezeli ve ebedi rakibi F.Bahçe, rakibinin sportif başarısını kıskandı ve ona yetişebilmek için işe ekonomisini güçlendirmekle başladı. Gün geldi, G.Saray futbolcularının parasını ödeyemez duruma düştü. F.Bahçe ekonomisi ise yükseldikçe yükseldi. Hürriyet’te Mustafa Kutlay güzel bir araştırma yapmış; ‘‘F.Bahçe Aziz Yıldırım ile 8 yılda 51 kat büyüdü’’ demiş. Uzun uzun detaya girmek istemiyorum, 1998’de sevgili Ali Şen’den 2.9 milyon dolar aktif büyüklükte bir kulüp alan Sayın Aziz Yıldırım başkanlık koltuğunu bıraktığı şu gün F.Bahçe’nin aktif büyüklüğü 51.4 kat artarak 149.6 milyon dolara ulaşmış. Geçen hafta G.Saray’ın şampiyonluğunu, ardından da F.Bahçe’nin kaçan şampiyonluğunu yazdım ve Aziz Yıldırım’ın istifasını yorumladım. Kızanlar oldu; ‘‘Aziz Yıldırım’ı eleştirirken bile övmüşsünüz’’ dediler. Sevgili okurlar; övmek veya yermek soyut ve kişilere göre değişen değerlendirmedir, ama ekonomi gerçektir ve yalan söylemez... ayucelman?yahoo.com Faks: (+90 212) 3437264 KONĞRE KARARI ALDILAR Fenerbahçe seçime gidiyor Spor Servisi Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın, görevini bırakacağını açıklamasının ardından yapılan yönetim kurulu toplantısında, olağanüstü genel kurula gitme kararı alındı. Fenerbahçe Burnu’ndaki kulüp binasında gerçekleştirilen toplantıdan sonra bir açıklama yapan kulüp başkanvekili ve basın sözcüsü Nihat Özdemir, ilki 1718 Haziran, çoğunluk sağlanamazsa 2425 Haziran tarihlerinde olmak üzere olağanüstü genel kurula gitme kararı aldıklarını belirterek, ‘‘Başkanlık ve yönetim kurulu seçimi için olağanüstü kongre kararını oybirliğiyle aldık’’ dedi. Kongre tarihine dek tüzük gereği başkanlık görevini kendisinin yürüteceğini kaydeden Özdemir, son günlerde medyada yer aldığının tersine başkanlık için aday olmayacağını söyledi. Fenerbahçeli yönetici, başkan adaylığını kabul etmemesi nedeniyle ilgili bir soruyu, ‘‘Benim aile ve iş hayatım Fenerbahçe Kulübü’nde başkanlık yapmaya fırsat vermemektedir. Bugüne kadar yaptığım açıklamalarda da planlarımda bunun olmadığını belirtmiştim’’ diye yanıtladı. Özdemir, bir soru üzerine de Aziz Yıldırım’ın olağanüstü genel kurulda başkanlığa aday olmasına tüzükte bir engel bulunmadığını, isterse aday olabileceğini kaydetti. Teknik direktör ve futbolcu transferleriyle ilgili konulardaki kararları gelecek hafta salı günü yapacakları yönetim kurulu toplantısından sonra vereceklerini anlatan Özdemir, kongre tarihine dek, yönetim kurulundaki herkesin görevini eksiksiz yerine getireceğini ve gerekli tüm çalışmaları yapacağını anlattı. Özdemir’in basın açıklamasını izleyen Birleşik Fenerbahçeliler Vakfı Başkanı Aziz Yılmaz, toplantı sırasında söz alarak Özdemir’e, ‘‘Başkan için 1 hafta daha süre tanınmasını beklerdim. Belki kararını değiştirebilirdi. Benim için çok sürpriz bir karar oldu, üzüntülüyüm. Bu yönetime bu sonu yakıştıramıyorum’’ dedi. Özdemir, Yılmaz’ın bu sözlerine ‘‘Tüzüğe göre hareket ettik. Etik davrandık. Camiamız için hayırlı olmasını diliyoruz’’ yanıtını verdi. Toplantıdan çıkacak kararı kulüp binasında merakla bekleyen Yüksek Divan Kurulu Başkanı Yüksel Günay da, yönetim kurulunun aldığı genel kurul kararı için ‘‘Hiç beklemiyordum’’ diye konuştu.. CAMPBELL’LA ANLAŞMA YOK Fenerbahçe Kulübü, Sol Campbell’ınönümüzdeki günlerde Türkiye’ye gelerek sözleşme imzalayacağı yönündeki haberlerin doğru olmadığını açıkladı. Bu arada Sarı Lacivertli kulübün internet sitesinden Brezilyalı savunma oyuncusu Luciano’nun 100. yıl kadrosunda yer alacağı duyuruldu. Fenerbahçe, Olcan’la 3 yıllık sözleşme imzaladı. ‘Bir Pascal daha gelmez’ Beşiktaş, Türkiye Kupası’nı kazandı. Siz de orada olmak ister miydiniz? O maçın havasını hissettiniz mi? Ben o maçta kendimi sahada hissettim. Ruhum sahada geziniyordu. Büyük bir stres içindeydim. Maçı izlerken çok yoruldum. Bütün mücadeleyi kafamda yaptım ve maç sona erdiğinde sanki 90 dakika koşmuşum gibi oturduğum yerden kalkamadım. Beşiktaş sizden sonra ünlü oyuncular aldı. Ailton gibi Carew gibi. Ancak bu oyuncular mutlu olamadılar ve takımı terk ettiler. Neden mutlu değillerdi? Onlar Türkiye Ligi’ni anlayamadılar. Burayı küçümserseniz mutlu olamassınız. Benim için bir tek kural vardır. Sahaya çık ve ölümüne oyna. Ölmeye hazırmışın gibi oynayacaksın. Bu oyuncuların yeni bir Nouma olarak lanse edilmesi onların mutsuz olması için bir etken olabilir mi? Bunu gelen oyuncular söylemiyor. Başkan söylüyor. Başarısız oldukları anda 6 ay içinde gidiyorlar. Onlar Pascal, olamazlar. Nouma sadece bir tane. Beşiktaş iki sezondur kötü bir performans sergiliyor? Neden? Bunun nedeni çok basit. Çünkü bir Pascal Nouma’ları yok. Ruh çok önemli. Giydiğiniz formanın Beşiktaş olduğunu ve bir Kartal olduğunuzun farkında olarak futbol oynamanız gerekiyor. Peki F.Bahçe ve G.Saray’dan teklif aldınız mı? İki kulüpten de teklif aldım. Özellikle G.Saray’dan ciddi bir teklif aldım. O zaman Cordoba’nın Arsenal’e gitmesi söz konusuydu. Beşiktaş’da bir yandan bu sorunu halletmeye çalışırken bir yandan da G.Saray’dan Mondragon’la ilgileniyorlardı. Bunun üzerine SarıKırmızılılar, Pascal Nouma Mondragon takası önerdi. Yönetim de bu teklifi bana söyledi. Ancak ben asla başka bir takıma gitmek istemediğimi söyledim. Böylece bu transfer olmadı. Olamaz da. Ben bir kartalım ve bir kartal yuvasından asla ayrılmaz. Türkiye’de size çok büyük bir ilgi var. Bu ilginin sizi bazen bunalttığını düşünüyor musunuz? Bazen sessiz olmak, rahatlamak istiyorum. Her insan bazen yalnız kalmak ister. İşte bu şekilde olmak istediğim zaman ilginin bunalttığı oluyordu. Ancak harekette olduğum, gezdiğim zamanlarda ise ilgiyi çok seviyorum. Türk halkının ateşi benim hayat tarzıma uyuyor. Gelecekte tekrar Beşiktaş’a dönmek istiyor musunuz? Hem de her şeyden çok. Futbolcu olarak dönmem zor ancak bu hedefi her zaman zorlayacağım. Belki bir gün menajer hatta başkan bile olabilirim. Yeter ki Beşiktaş’ın içinde olayım. (Fotoğraflar: VEYSEL BALKAYA) Daum’un yerine Parreira Spor Servisi Başkan Aziz Yıldırım’ın görevi bırakmasıyla sıkıntılı günler geçiren Fenerbahçe’de teknik direktör Daum’un yerine gelecek isim büyük bir olasılıkla, Sarı Lacivertli takımı eski yıllarda çalıştırmış ve şampiyonlukla taçlandırmış olan Carlos Alberto Parreira... Güney Amerikalı teknik adamlar üzerinde duran yönetim böylece hedefini tutturmuş olacak. Brezilya Ulusal Takım Teknik Direktörü Parreira’yla iyi ilişkileri olan Başkan Yıldırım’ın Parreira’yla sık sık görüştüğü ve ünlü teknik adamı son anda ikna ettiği öğrenildi. Bir diğer Brezilyalı teknik adam Felipe Scolari de adaylar arasında bulunuyor. Ancak Scolari’nin Türkiye’ye gelmeye pek sıcak bakmadığı ifade edildi. Brezilyalı teknik adam daha önce İngiltere Ulusal Takımı için gelen teklifi geri çevirmişti. Fenerbahçe kulislerinde dolaşan diğer teknik direktör adayaları ise Le Guen, Van Gaal, Luxemburgo ve Carlos Bianchi. 2006 Dünya Kupası finallerinde favori Brezilya’nın teknik direktörlüğünü yapacak olan Parreria, yönetime bir de önemli bir mesaj yolladığı öğrenildi. Ünlü teknik adamın, ‘‘Ben gelene kadar hiçbir transfere karışmayın ve yapmayın. Fenerbahçe’nin, büyüklüğüne ve benim oynatacağım sisteme uyacak futbolcuları en kısa zamanda takıma kazandıracağız’’ dediği iddia edildi. PASCAL NOUMA: Beşiktaş’a dönmek istiyorum . Runje İstanbul’da Beşiktaş’ın prensip anlaşmasına vardığı Hırvat kaleci Vedran Runje İstanbul’a geldi. Siyahbeyazlı taraftarlar file bekçisine yoğun sevgi gösterisinde bulunurken Beşiktaş kaşkolu hediye ederek uzun süre tezahürat yaptılar. Hırvat kalecnin Kadıköy Acıbadem Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçeceği ve daha sonra da Nevzat Demir Tesisleri’nde resmi sözleşme imzalayacğı bildirildi. Öte yandan Beşiktaş’ın Mısırlı oyuncusu Ahmet Hassan’ın Belçika’nın Anderlecht takımıyla 2+1 yıllık sözleşme imzalayacağı kaydedildi. Tigana tarafından gözden çıkarılan Çağdaş da Trabzonsporla 2 yıllığına prensipte anlaştı. Özgürcan ödüle aday Spor Servisi Galatasaray’ın genç futbolcusu Özgürcan Özcan, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) tarafından, 2005 Dünya Fair Play Konseyi (CIFP) Ödülü’ne aday gösterildi. SarıKırmızılı oyuncu, PAF takımında attığı ve hakem tarafından sayılan golü, ‘elle attım’ diyerek iptal ettirmiş, bu davranışıyla da TMOK Fair Play Konseyi tarafından Sportif Fair Play Davranışı dalında büyük ödüle layık görülmüştü. Özgürcan’ın aday gösterildiği CIFP Ödülü’nün sahibi, 3 Haziran’da İtalya’nın Como kentinde yapılacak toplantıda belirlenecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle