08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

3 MART 2006 CUMA haberler SÖZ ÇİZGİNİN TURHAN SELÇUK DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA C 3 LaiklikFutbolCimbom... Fethullahçılar ve CIA... D ostum, Prof. Dr. İzzettin Doğan’ın ‘‘Kulübümüz zorlukları aşacaktır. Ama bu noktada kimseden, hatta hükümetten bile destek görmeyecektir. Çünkü hükümetin dünya görüşü ile G.Saray’ın dünya görüşü bir değildir, G.Saray laiktir’’ sözlerini okur okumaz, büyük tartışmalara neden olacağını anladım. İzzettin Doğan, sözü yabana atılmayacak ciddi bir akademisyen, lafını tartmadan söylemeyecek, sorumlu ve efendi bir kişidir. Bu durumda, onu beni de yadırgatan bu sözleri söylemeye iten kaygıların, siyasetin son zamanlarda futbola fena halde bulaşması olduğunu tahmin edebiliyorum. Yine de, bu düşüncede benim katılmadığım bazı yönler var. Laik futbol takımı ne demek? Galatasaray laik de, Fenerbahçe ve Beşiktaş ve de diğerleri değiller mi? İçinde tarikat mensubu futbolcuları, hele yakın geçmişte, öbür takımlarla kıyaslanmayacak kadar çok olan Galatasaray’ı diğerlerinden daha laik kılan ne? Kimi futbolcularının şu ya da bu şahsa veya tarikata yakınlık duyması, herhangi bir cemaat içinde yer alması, bir takımın niteliğini etkiler mi? ??? Sanırım soruna başka açıdan bakmamızda yarar var. Frenklerin bir sözü vardır, ‘‘Ne yaptığınız değil, nasıl yaptığınız önemlidir’’ der. Futbol olayına da aynı gözlükle bakmakta yarar var. Bir gösteri olan futbolu keyif almak için de izleyebiliriz, öfke ve terör saçmak için de... Futboldan alınacak hasılanın iyi ya da kötü olması, bizim ona ne yüklediğimize, onu nasıl algılayıp, yaşama geçirdiğimize bağlı. Futbolu bir toplumsal afyon olarak da kullanabilirsiniz (ki zaman içinde kullanıldığı olmuştur) toplumsal birleştirici bir öğe olarak da... Yıllar önce, Cumhuriyet’te futbol yazılarıma ilk başladığımda, Türkiye’de Planlama’nın ilk ve efsanevi başkanı Osman Nuri Torun ile aydın politikacı eski Bakan Necdet Uğur’un beni candan teşvikleri karşısında şaşırmıştım. Rahmetli Necdet Uğur ise şaşkınlığımı yadırgamış ve bu işin öneminin altını çizmek için şunları söylemişti: Sakın bu işi hafife alma, futbol toplumsal bir olaydır, çok önemlidir. Sonra da, özellikle Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın, ulusal birliği pekiştirmekteki işlevlerini anlatmaya koyulmuştu. ??? Necdet Uğur haklıydı. Çeşitli etnik, mezhepsel, yerel kimliklere sahip olan, özellikle megapol İstanbul’da her biri kendi aralarında kümelenmiş yaşayan insanlar haftada bir kez, bunlardan başka, her birini birbirlerine yaklaştıran başka bir ortak kimliğe bürünüyorlardı. İstanbullu ile Diyarbakırlıyı, İzmirli ile Vanlıyı bir ortak potada eritmek, birlikte sevindirmek ya da hüzünlendirmek işlevini yükleniyordu Galatasaray da, Fenerbahçe de, Beşiktaş da... Bence, Galatasaray’ın tıpkı kendisi kadar köklü Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi en büyük toplumsal işlevi budur. Şimdi bu büyük birleştirici potayı, kimi yanlış siyasetçilere duyulan kuşku yüzünden bozmak ve yeni ayrılıkların beşiği haline getirmek yanlış olmaz mı? İzzettin Doğan’ı, böyle bir amacı olmadığını bilecek kadar iyi ve yakından tanıyorum. Yine de gözlemini, ona yol açan haklı kaygısına karşın paylaşmıyorum. Taraftarı ve kongre üyesi olduğum Galatasaray, diğer bütün kulüplerden ne daha fazla ne de daha az laik veya yurtseverdir. Öbür kardeş kulüplere duyduğum içten saygı da işte bu olgudan kaynaklanıyor. F ÖĞRET MEN.. Kadın oluşumlarının temsilcilerine göre çocuk yaştaki evliliğin nedeni: Eğitimsizlik ve yoksulluk BERİVAN TAPAN E ğitimsizlik ve ailelerin baskısı çocuk yaşta evlilikleri arttırıyor. Özellikle kırsal kesimde yaygın olan erken yaşta evliliklerin sürmesinin önemli nedenlerinden biri de ekonomik sıkıntılar. Pakistan, Mısır, Yemen ve Tunus gibi Müslüman ülkelerdeki kadın oluşumlarının temsilcileri, erken yaşta evliliklerin asıl nedeni olan eğitimsizliğin önüne geçilebilmesi için hükümetin ve sivil toplum örgütlerinin güçlenmesi gerektiğine dikkat çekiyorlar. Pakistan Ortadoğu’da Kadın Hakları Programı Direktörü Sameeana Nazir, erken yaşta evliliklere karşı hükümetlerin önlem almaları gerektiğini belirterek, ‘‘Hükümetler, aileleri, toplumları ve de dini liderleri eğitmeli. Çünkü çocuk evlilikleri, çocukların sadece sosyal yaşamlarını değil, aynı zamanda sağlıklarını da tehlikeye sokuyor’’ dedi. KIRSAL KESİMDE ÇOK YAYGIN’ Eğitimsizlik sürdükçe çocuk evliliklerinin de süreceğine dikkat çeken Nazir, Pakistan’ın özellikle kırsal kesimlerinde bu tür evliliklerin çok yaygın olduğunu söyledi. Çocuk evliliklerinin önüne geçilebilmesi için çocukların yasal haklarının korunması gerektiğini dile getiren Nazir, çocuk evliliklerinin devletler için iki önemli dezavantajı bulunduğunu, bunların da ‘‘nüfus patlaması ve ekonomik üretimin azalması’’ olduğunu söyledi. Kırsal alanlarda kadınlar için hastane bulunmadığına dikkat çeken Nazir şöyle konuştu: ‘‘Dini liderler var diye hükümetler kör olmamalı. Örneğin, Pakistan’ın kırsal kesimlerinde hastane olmadığı için kadınların sağlıkları tehlikeye giriyor. Hastanenin olduğu kent merkezlerine de gidemiyorlar. Çünkü otobüs yok. Otobüs olsa bile zaten paraları yok.’’ Tunus’tan Sivil Toplum Örgütü Temsilcisi Mohsen Marzouk, Tunus’ta yapılan son istatistiklere göre, kadınların evlen me yaşının 27, erkeklerinse 33 olduğuna dikkat çekerek ‘‘Çünkü hükümet çocuk evliliklerini önlemek için bunu kontrol altında tutuyor’’ diye konuştu. ‘TUNUS’TA KADINLAR GÜÇLÜ’ Tunus’ta kadın örgütlerinin güçlü olduğunu, bunun nedenini de ‘‘Çünkü Tunus’ta İslami hareketler çok güçlü değil. Örneğin kadınların parlamentodaki yeri yüzde 22’’ sözleriyle açıklayan Marzouk şunları anlattı: ‘‘Tunus’ta 1957’de medeni kanun kabul edildi. Kanunun kabul edilmesine kadar geçen süreçte Tunus’un kadın hakları konusunda pratik yapma şansı oldu. Çokeşlilik gibi konular çözüldü. Kadın ve erkek eşit haklara sahip oldu’’ dedi. ‘YEMEN’DE YAŞ SINIRI YOK’ Yemen Büyükelçisi Noria AlHamami de Yemen’de çocuk yaşta evliliklere karşı bir yaş sınırlaması olmadığını, kız çocukların evliliklerine babalarının karar verdiğini belirtti. ‘‘Kızların evlenmesinde kanun babalar’’ diyen AlHamami, Yemen’in muhafazakâr bir ülke olduğunu, dolayısıyla alışkanlıkların kolay kolay değişemeyeceğini savunuyor. Kırsal kesimde bu durum yaşanırken kent merkezlerinde kızların okula gitmeye başladığını, iş yaşamına atıldıklarını söyledi. ‘‘Eğitimsiz kadın yaşama nasıl katılacağını bilemez’’ diye konuşan AlHamami, törelerin çok güçlü olduğu İslam ülkelerinde kadın hakları için sivil toplum örgütleriyle hükümetlerin ortaklaşa çalışmaları gerektiğine vurgu yaptı. Mısırlı eski milletvekili, Kahire Amerikan Üniversitesi’nden Mona Markam Ebeid ise Mısır’da kadın hareketinin kurucusu olarak biliniyor. Ebeid, çocuk yaşta evlilikleri önlemenin tek yolunun yasalar ve eğitimden geçtiğine, eğitimin de öncelikli olarak kırsal kesimlerde verilmesi gerektiğine dikkat çekti. Sameeana Nazir Hükümetler önlem almalı. Hükümetler, aileleri, toplumları ve dini liderleri eğitmeli. Mohsen Marzouk Tunus’ta kadınların evlenme yaşı 27 erkeklerinse 33. Hükümet çocuk evliliklerini önlüyor. Noria AlHammami Yemen’de çocuk yaşta evliliklere karşı bir yaş sınırlaması yok. Muhafaza kâr Yemen’de bunun değişmesi zor. M. Markam Ebeid Çocuk yaşta evlilikleri önlemenin tek yolu yasalar ve eğitimden geçiyor. Eğitim kırsaldan başlamalı. Z aman zaman... bilgi ve fikirlere de yer açmalıyız. Bir pazar gecesi (eğlence programına) ayrılan yeri, eğitim ya da ABD’nin Ortadoğu politikalarını masaya yatırmak için kullanmayı deneyebiliriz. Denesek ne olur? Sponsor şirketlerin imajı mı sarsılır? Hissedarlar mı ayaklanır? Bunların hiçbiri olmaz. Birkaç milyon TV izleyicisi, ülke ve ülke şirketlerinin geleceğini belirleyen konularda fikir edinmiş, aydınlanmış olur sadece. Şimdi hemen ‘Bu programlar seyredilmez!’ diyenler olacaktır. TV geçmişimden gelen tecrübeyle, verilerin bunu desteklemediğini söyleyebilirim. Bu varsayımı kabullenmek, mücadeleyi baştan kaybetmekle eşanlamlıdır. TV, sonuç itibarıyla insanları aydınlatmak için kullanılabilir. Netice de bu, sizin kararınıza kalmış bir şeydir...’’ Kapanış sahnesindeki bu konuşmayı dinlemek için bile seyretmeye değer bir film, ‘‘İyi Geceler, İyi Şanslar’’! Film bir ödül töreniyle açılıyor ve yukarıdaki konuşmanın yapıldığı aynı törenle kapanıyor. Her şey, bu iki sahne arasında geçen ‘‘flashback’’ (geri dönüş) yöntemiyle anlatılıyor. İlk ve son sahne, CBS televizyonu ‘‘ankırı’’ Edward R. Murrow’a verilen ödül törenine odaklanıyor. David Strathairn’in canlandırdığı Edward R. Murrow, filmin başkahramanı. Kısa adıyla ‘‘Ed’’. ‘‘Ed’’le çerçevelenen hikâye ‘50’li yıllar Amerikası CBS stüdyolarında geçiyor. Edward R. Murrow ya da ‘‘Ed’’ gazetecilik etiği ve meslek tutkusuyla, en yakıcı anlarda bile taviz SAĞANAK NİLGÜN CERRAHOĞLU İyi Geceler, İyi Şanslar... ‘‘boy ölçüşmesini’’ filmin kilit sahnesini oluşturan McCarthy ile TV ekranlarında yüzleşmeye dek vardırıyor. Sonuç iki taraf için de yıkıcı oluyor. McCarthy, 1953 yılında geçen bu olayla örseleniyor, deşifre oluyor ve düşüşe geçiyor. Ed Murrow ise kazandığı mesleki ve ahlaki zaferin bedelini kariyeriyle ödüyor. Murrow’un programı, CBS tarafından derhal hadım ediliyor. ‘‘Prime time’’dan olmadık vermeye yanaşmayan bir gazeteci. Bu ‘‘duruşu’’ onu, ekibiyle birlikte o yıllarda Amerika’ya ‘‘cadı avı’’ ile kök söktüren Senatör McCarthy ile karşı karşıya getiriyor. Kanıtlanmamış ve kanıtlanması mümkün olmayan iddialarla görevden alınan bir ordu mensubunun öyküsünü üzerine gelen tüm baskılara rağmen didiklemeye devam eden ‘‘Ed’’, sonuçta ‘‘McCarthy’’ye dek uzanıyor. Ve saatlere kaydırılıyor. Ama tabii ne de olsa ABD’de olduğumuzdan, ‘‘gazetecinin meslek itibarı’’, beş yıllık bir arayla, 1958 yılında McCarthy piyasadan silindikten sonra, bir ödül töreniyle iade ediliyor. Yazının başında alıntıladığım konuşma, işte o ödül töreninde yapılan konuşma. Hikâye bu! Filmi Venedik Film Festivali vesilesiyle, güz başında izlemiş ve çok etkilenmiştim. Bunun sayısız nedeni var. Yalnız filmin öyküsü değil beni etkileyen. George Clooney gibi Hollywood’dan çıkmış, Hollywood ürünü bir adamın böyle bir film yapmış olması başlıbaşına çok etkileyici bir defa. Clooney filmin yönetmeni, iki senaristinden biri ve de oyuncusu. Yani aslında film baştan sona ‘‘Clooney damgası’’ taşı yor. Dünya çapında bir star olan George Clooney buna karşın başrolü ‘‘Oscar’’lık bir oyun çıkaran David Strathairn’e vermiş. Kendisi ikinci planda kalan yapımcı ‘‘Fred Friendly’’ rolüyle yetiniyor. Filmlerinin her karesinde görünmeyi şiar edinen Yılmaz Erdoğan filmlerini düşününce, bu farkı kayda geçmeden edemedim. Clooney’nin, ‘‘İyi Geceler...’’i ayrıca laf olsun, torba dolsun diye yapmadığı aşikâr. Hani bir de ‘‘ters köşeden çakayım!’’ edasıyla yapılmış bir film değil bu. Çocukluğunu ‘50’li yıllarda yaşayan Clooney’nin babası, küçük bir TV kanalında gazetecilik yaparmış. Aktör, gözünü TV stüdyolarında açmış. Filmin geneline sinen ‘‘sahicilik’’ ve ‘‘samimiyet’’ bundan kaynaklanıyor. ethullah Gülen’in ABD’de CIA’yla yakın ilişkisi var mı yok mu? 1994 yılında Kuzey Irak’ın Erbil kentinde iki özel okul açan Fethullahçılar, CIA’nın desteğinde yaptılar bu işi... 40 kişilik öğretmen kadrosunun 25’i ABD pasaportu taşıyan öğretmenlerdi...Nereden bulunmuştu ABD’li öğretmenler? Fethullah Gülen o tarihte Türkiye’de yaşıyordu. Fethullah’a yakınlığıyla bilinen bir işadamı 1995 yılında gazeteye gelmiş, şunları anlatmıştı: ‘‘Washington’da bulunan Barış Etütleri Enstitüsü adlı kuruluş destekliyordu Kuzey Irak, Azerbaycan, Kırgızistan, Özbekistan’da açılan okulları. Parayı da onlar veriyordu. Ayrıca Henri Barkey ve Graham Fuller’le de ilişkileri çok sıkıydı Fethullahçıların...’’ 2003 yılında Almanya, Belçika, Hollanda, Avusturya gibi ülkelerde örgütlenmeye başladı Fethullahçılar... Köln, Berlin ve Frankfurt merkezleriydi... Önce işadamlarıyla ilişkiye girildi... İki üç yıl önce Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Bulgaristan’a gitmişti. Gül, Sofya’da Türkiye büyükelçilik binasında Fethullahçı bir grupla görüşme yaptı. Star gazetesi bu olayı manşetten verince, Zaman gazetesi bilinen atağa geçti: ‘‘Star gazetesi provokasyon yapıyor...’’ Cem Uzan’a saldırı kampanyası da hemen ardından başlatıldı... ??? Fethullahçılar bugün AKP iktidarından büyük destek alıyor... İlhan Selçuk’un Fethullah Gülen’le ilgili saptaması nedir? Şu: ‘‘Amerika’da yaşayan Fethullah Gülen, Hıristiyan emperyalizminin İslam coğrafyasındaki damarıdır; mazlum rolünde dincilik edebiyatı yaparken gerçekte siyasete, tarikata, ticarete oynuyor; sırtını neocon Evangelistlere dayayıp güdümlerine girdiği için de para, pul, sermaye, ıbadullah...’’ Fethullahçılar 5 milyar dolarlık bir sermaye gücüne sahip, dün yazdım... Çoktandır yine İlhan Selçuk’un yazdığı gibi, Müslümanların içine işleyen ‘‘Hazreti İsa damarı’’ Fethullah Gülen’dir... Bugün müritleri Belçika, Almanya, Hollanda, Avusturya’da sağdan sola tüm partilere sızmışlar, belediye meclis üyesi olmuşlardır... Avrupa’da yaşayan Fethullahçıların bir ayakları camide, öteki ayakları kilisededir... Hulki Cevizoğlu’nun ‘‘Ceviz Kabuğu’’ programından korkarak kaçmaları da bu yüzdendir Fethullahçıların... Ahmet Arpad’ın kulakları çınlasın... Stuttgart’ta ve Berlin’deki Fethullahçıları yakından tanımış, cami ve kiliseyle ilişkilerine yine yakından tanık olmuştuk iki yıl önce... 1995 yılında Türkiye’den gönderilen Halil Hoca çok iyi çalışmış, hem sosyal demokratların, hem Yeşiller’in hem de Hıristiyan demokratların gözüne girmişti...En büyük destekçileri ise Yeşiller’in milletvekili Cem Özdemir’di... Fethullahçılar Stuttgart’ta okul açtılar...Okul için harcanan para 3 milyon Avro... Nereden geliyor bu para? İşadamlarından mı, kiliselerden mi, başka yerden mi; nereden? Zaman gazetesi ve Samanyolu televizyonu paranın kaynağını açıklasın da kimler yardım etmiş öğrenelim... ??? İspanya ayağında kimler var? Bilinmiyor... Halil Hoca bir ara İspanya’ya gitti, şimdilerde İsviçre’de... Orada ne yapıyor? Fethullah Gülen bir de ‘‘Avrupa İslamı’’ nedir, ne gibi çalışmalar yapılıyor, Vatikan’la ilişkiler nedir açıklasın... Hiçbirini açıklamazlar!.. Kaçarlar, sinerler, sağa sola çamur atmakla yetinirler... Çünkü ‘‘Avrupa İslamı’’nın Müslümanlığın Hıristiyanlaştırılmasında önemli bir yeri vardır...Merak ediyorum Mehmet Şevket Eygi, Abdurrahman Dilipak bu konuda ne düşünüyorlar? hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle