08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı 3 MART 2006 CUMA AKP’de Unakıtan isyanı ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM MUSTAFA BALBAY CÜNEYT ARCAYÜREK Son Pişmanlık... ’ye mali yardım tüzüKKTC ğünün doğrudan ticaret tüzüğünden ayrılarak onaylanmasıyla Kuzey Kıbrıs’a uygulanan izolasyonun kaldırılmasının engellenmesi; hükümette, KKTC önde gidenlerinde, hatta Kuzey Kıbrıs medyasında hırçın çıkışlara, sert tepkilere yol açtı. Oysa olayı kavrayabilmek için son bir iki yılın olaylarını, RTE hükümetinin, Türkiye’yi ‘‘komşu devlet’’ gören MA Talat’ın izlediği politikaları gözden geçirmek yeterli. Zira Ankara ile Lefkoşa ektiğini biçiyor. AB verdiği sözde durmamış. 24 Nisan referandumuna evet derse Kuzey Kıbrıs Türkleri; izolasyon kalkacak, doğrudan ticaret yürürlüğe girecek diye vaatte bulunmuşlar. Vaatlere karşı sen ne yaptın? Örgüte üye Güney Kıbrıs’ın AB içinde tezgâhlayacağı oyunların vaatte bulunan kodaman devletler aracılığıyla boşa çıkarılacağına mı inandın? Brüksel’den gelen parayla devrilsin gitsin diye Denktaş’a saldırıya evet... referanduma AB yanlısı propaganda ile asılmaya evet... Londra’dan, Washington’dan gelen sözde olumlu haberlere, telkinlere evet... diye özetlenecek teslim politikası ile bugünlere yürüdün. Ankara ise AB ile müzakerelere başlamak uğruna ne ulusal kimlik ne ulusal yararlar, hepsini rafa kaldırdı. AB ne isterse evet dedi. İzolasyon kalkacak dediler ya; RTE, devletin ağırlığını hem referandumda hem de MA Talat’ı iktidara taşıyan seçimde MA Talat lehine koydu. AB, hava ve deniz limanlarınızı Rumlara açacaksın, dedi. RTE ile Gül selam durdu, hiçbir karşı kayıt koymadan imzayı çaktı. ??? MA Talat ne bağımsızlık ne Türkiye ile içli dışlı olmayı istiyor. Tek amacı Güney Kıbrıs’la birleşmek, Rum himayesinde AB pasaportu ile yaşamak!.. Ankara’ya gelince: Dışişleri Bakanı Gül, AB Dönem Başkanı Avusturya’nın Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik’i telefonla aramış... verilen sözlerde durulmadığını anımsatmış da... AB’nin bu tutumuyla Kıbrıs sorununu daha da büyüteceğini, bundan böyle Kıbrıs sorunuyla yaşayacaklarını söylemiş de... miş, miş’lere ne yanıt almış (AB içindeki yerini ve görevini çok iyi kullanan) bayan Plassnik’ten? Haber tek yanlı sızdırıldığı için bilinmiyor. Hanım diplomat müzakere tarihi aldığımız günlerden beri kendini yakışıklı aktör George Clooney’e benzetenlere ses çıkartmayan Gül’ümüzü parmağının ucunda oynatıyor. ??? KKTC’de yayımlanan bütün gazeteler AKP hükümetine ateş püskürüyorlar! Referandum sırasında evet annem diye bangır bangır bağıran, seçim sırasında işbirlikçi MA Talat’ın kazanması için yırtınan, AB politikalarına, Washington’dan gelen seslere teslim olan KKTC medyası; şimdi izolasyonun kaldırılmasını bir çırpıda yadsıyan AB kararı karşısında RTE hükümetine veryansın ediyorlar. ‘‘Parça parça satılıyoruz’’ diyenler mi ararsınız, RTE’nin dik durma özentisi söylemlerini ‘‘züğürt tesellisi’’ diye yorumlayan mı, AKP’nin ta başından beri Kıbrıs siyaseti diye bir siyaseti olmadığının altını çizen mi? Ne yazık ki, son pişmanlık fayda etmiyor! yın’’ telkiniyle oyunun rengini belirledi. Sonçta CHP’nin değil, AKP’nin istediği oldu. Peki Sayın Unakıtan, kalkan bu ellerle gerçekten aklandınız mı? Kağıt üzerinde evet ama vicdanlarda hayır. Mısır ithalatı: Oğlunuz Abdullah Unakıtan, 4 Ağustos 2003 tarihinde tavuklarına yedirmek amacıyla 4 bin ton mısır ithal etti. Bu ithalattan 4 gün sonra da 8 Ağustos 2003 tarihinde vergi oranı yüzde 20’den yüzde 70’e çekildi. Bu değişiklikle oğlunuzun şirketi AB Gıda’ya toplam 366 milyar TL avantaj sağlandı. YUMURTAYA VERGİ İNDİRİMİ ALDI Pastorize yumurtaya vergi indirimi: 2004/8301 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren likit ve pastörize yumurtanın yüzde 18 olan KDV’si yüzde 8’e indirildi. Türkiye’nin ilk ve en büyük pastörize yumurta fabrikasının sahibi olan oğlunuz bu küçük ayarlamadan çok önemli avantajlar elde etti. Merak ediyorum, Manyas’ta kuş gribinin yaşandığı günlerde yumurta fiyatları dibe vurduğunda piyasadan kaç milyon yumurta topladınız? Dilerim hepsini faturayla almış ve bunları belgelemişsinizdir. Çünkü ileride mutlaka ihtiyacınız olacak. Umarım fabrikanızın arıtma sistemi de bu arada devreye girmiştir. Çünkü biliyorsunuz kuş cenneti buraya çok yakın ve en küçük bir kirliliğe tahammülü yok. Sahi merak ediyorum, fabrikanıza ceza kesilmemesi karşılığında Aksakal Belediyesi’ne yardım adı altında para gönderdiniz mi? İÇİNİZE NASIL SİNDİRİYORSUNUZ? Huzurevlerinin KDV’si yüzde 18, dökme çayın KDV’si de yüzde 18, okul önlüğü, okul çantası, beslenme çantası da yüzde 18, her gün kullanılan tuz da yüzde 18, yalnızca bir kez kullanılan kefen bezi de yüzde 18. Hal böyleyken nasıl olur da oğlunuza ait bir işletmenin ürününde KDV indirimine gidersiniz sayın bakan? Bu koşullar altında oğlunuzun piyasanın yüzde 90’ına hakim işletmelerine KDV indirimi sağlamayı nasıl içinize sindiriyorsunuz? Oğul Unakıtan’a teşvik: 2005 yılının mayıs ayında oğlunuz Abdullah Unakıtan’a ait Balıkesir Bandırma ilçesindeki AB Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne ‘‘komple yeni yatırım’’ gerekçesiyle 2.5 trilyon liralık bir teşvik verildi. Teşviğin özelliği ise KDV istisnalı olması. Bu avantajlardan yararlanabilen kaç kişi var bu ülkede sayın bakan? Peki bu fabrikanın yatırım maliyeti ne kadar? Fabrika civarında kaç bin metrekare arazi satın aldınız? Yumurta üretim çiftliği: Manyas yolu üzerindeki oğlunuza ait yumurta üretim çiftliğinin kapasitesi 3 yıl öncesine göre yüzde kaç arttı? Etrafında ne kadar arazi satın aldınız? Bunları bildirdiniz mi? Bu tesislere yakın Kızılköy Belediyesi’nin yol için bakanlığınızdan ne kadar ödenek çıkarttınız? Kızılköy’de ortaya çıkan kuş gribi salgınında Bandırma İlçe Tarım Müdürlüğü’nü arayıp her türlü harcamayı yapması talimatını verdiniz mi? FATURALARI İBRAZ EDEBİLECEKMİSİNİZ? Abdullah Unakıtan’ın tesislerinin faturaları: Balıke sir sınırları içinde bulunan oğlunuza ait tesislerde son 3 yıldır yapılan inşaat ve yatırım faaliyetleri ile ilgili belgeleri ayrıntılı bir şekilde kamuoyuna açıklamaya ne dersiniz? Hangi şirketler ne tür işler yaptı ve karşılığında ne ödediniz? Faturalarını ibraz edebilecek misiniz? Ahsen Unakıtan’ın arabası: Eşiniz Ahsen Unakıtan’a İstanbul’a geldiğinde ne tür bir araç tahsis ediyorsunuz? Merter’de eşinizin yurda kaçak sokulan bir araçla kaza yaptığı, bu aracın benzini dahil İstanbul Defterdarlığı’nca temin edildiği doğru mu? Bunu içinize sindirebiliyor musunuz? YETER ARTIK Mustafa Ekmekçi İnsandı C Muhaliflerin desteğini aldı Çömez’in Maliye Bakanı mekanizmasının çalıştırılıp Kemal Unakıtan’a yönelik çalıştırılmayacağı sorusu istifa çağrısı içeren mektu üzerine, net bir karar verbu, parti içinde yankı buldu. mediklerini bildirdi. Öncelikle milletvekilleriyÇömez’in iddiaları, partinin Merkez Yönetim Kurulu le görüşeceklerini kaydetoplantısında değerlendiril den Gündüz, milletvekilleridi. Çömez ile ilgili bir ince nin görüşlerine katılıp katılleme başlatılabileceği be madığı sorusuna, ‘‘Katıldığımız tarafları var, katılmalirtildi. Unakıtan’ın mektubun dığımız şeyler var’’ yanıtını gazetelerde yayımlandığı verdi. Gündüz, ‘‘Unakıgünkü grup toplantısına ka tan’ın yük olduğunu düşütılmaması ise dikkat çekti. nüyor musunuz’’ sorusuna AKP Genel Başkan Yardım ise ‘‘Hayır, hayır, kesinlikle. cısı Dengir Fırat, ‘‘Dönem Böyle şey mi olur? Belki sidönem modalar oluşuyor. ze yük olabilir ama TürkiAşk mektupları, bazen de ye’ye yük olmuyor. Sadece böyle mektuplar yazılıyor’’ özelleştirmeden gelen gelir, derken, Çömez’in CHP’nin 8 milyar dolara yakındır’’ karşılığını verdi. gensoru önerAfyon Milletvekigesinde ‘‘ret’’ li Mahmut Koçak oyu kullandığıda Geçen ve Çönı, şimdi ise mez’in mektuplarıUnakıtan haknın uyarı niteliğinkında açıklade olduğunu belirmalar yaptığını terek, parti yönetisöyledi. cilerinin bu uyarılaAKP Grup rı dikkate alarak Başkanvekili İrAKP’nin gelecefan Gündüz, ğiyle ilgili yeni bir Çömez ve Hayol haritası belirletay Milletvekili meleri gerektiğini Fuat Geçen ile söyledi. ilgili disiplin Turhan Çömez Ofer ile görüşme: Kuşadası, Galataport, TÜPRAŞ ihalelerinden önce Ofer’le kaç kez görüştünüz? Bu görüşmelerde devlet görevlileri var mıydı? Bu ihalelerle ilintili bir işadamının özel uçağı ile eşinizle birlikte Hong Kong’a gittiniz mi? Buradan Singapur’a geçtiniz mi? Geçtiyseniz, gezinin ikinci ayağında neden kimseyi yanınıza almadınız? Ofer’in özel uçağı ile İtalya’ya gittiniz mi? Nerede, kimlerle temasınız oldu? Oğlunuz bu ihalelerden önce kaç kez İsrail’e gitti? İsrail’in hangi otellerinde kimlerle görüştü? Kurumlar vergisi indirimi: Kurumlar vergisi indirimi kararını neden verdiniz? Yüzde 33’lük bir indirimle Telekom’un 2006 yılında ödeyeceği vergiden yaklaşık 400 trilyon liralık bir avantaj elde etmesini nasıl yorumluyorsunuz? Yoksa bu vergi indirimi ihaleden önce planlanmış mıydı? Peki Telekom’la AVEA arasında yapılan ara bağlantı sözleşmesi gereği, tahsil edilmesi gereken 80 trilyonluk bir alacak neden tahsil edilmedi? Bu para şirketin yeni sahibine neden bırakıldı? Bunları takip etmeye zaman mı bulamadınız? İstifa çağrısı: Yeter artık Sayın Unakıtan. Bize, partiye ve ülkeye yük oluyorsunuz. Sizi artık taşıyamıyoruz. Bu cazip teklifimi önemseyin lütfen ve istifa edin. Baykal’dan Erdoğan’a ağır eleştiri ? Baştarafı 1. Sayfada KAYIPLARA KARIŞTI değil, bizzat Tayyip Erdoğan’ın kendisi vardır’’ dedi. CHP Genel Başkanı Baykal, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin çok çeşitli çetelerle tanıştığını anımsatan Baykal, ‘‘Şimdi bir de Sauna Çetesi ile karşı karşıyayız’’ dedi. Türkiye’de çeteleşme olayının artık toplumsal yaşam biçimi haline dönüştüğünü belirten Baykal, son olarak ortaya çıkan Sauna Çetesi olayının ‘‘sıradan bir magazin haberi gibi geçiştirilemeyeceği ni’’ söyledi. Türkiye’de yaşanan yolsuzluk ve çete olaylarının ‘‘çığrından çıktığına’’ dikkat çeken Baykal, olayların içinde klasik biçimde ‘‘eskiyeni bürokrat, AKP’li milletvekiliyönetici ve vurguncu sözde işadamı’’ üçlüsünün yer aldığına işaret etti. Bakanlıklardan belediyelere kadar AKP’nin yönetimindeki yerlerde her geçen gün yeni bir yolsuzluk olayı ortaya çıktığını belirtti. AKP Milletvekili Turhan Çömez’in Unakıtan’a yönelik kaleme aldığı ‘‘açık mektuba’’ da dikkat çeken Baykal, mektupta dile getirilen birçok iddianın yanıtsız kaldığına işaret etti. Olayın artık Maliye Bakanı’nın ‘‘kişisel zafiyetinin yansıması, bireysel eksikliği’’ değerlendirmelerini aştığını kaydeden Baykal, ‘‘Bu yolsuzluklar birbiriyle dayanışma içinde olan, işi tümüyle bilen ve onu sahiplenmeye devam eden bir ekip dayanışması içinde götürülüyor’’ görüşünü dile getirdi. Başbakan Erdoğan’ın Maliye Bakanı’nı görevden almakta direnmesinin altında da bu dayanışmanın yattığını kaydeden Baykal, artık yolsuzlukların merkezinde Maliye Bakanı’nı orada tutmakta direnen Başbakan Erdoğan’ın olduğunu söyledi. Bütçe görüşmeleri sırasında Erdoğan’ın Unakıtan’la ilgili iddiaları ispat edemeyenlere ‘‘üç nokta’’ dediğini anımsatan Baykal, ‘‘Şimdi Başbakan’a Turhan Çömez’in mektubunu dikkatlice okumasını, okuduktan sonra başını eğip yakasına bakmasını öneriyorum. O koymaya çalıştığı üç nokta nereye gelmiştir’’ dedi. Erdal’a 4 yıl hapis BRÜKSEL (Cumhuriyet) Belçika’nın Brugges Ceza Mahkemesi, Özdemir Sabancı suikastı zanlılarından Fehriye Erdal’a Belçika’da işlediği suçlarından ötürü 4 yıl, DHKPC lideri Dursun Karataş’a 5 yıl, diğer sanıklara da 4 ile 6 yıl arasında değişen hapis cezası verdi. Mahkeme, DHKPC’nin ‘‘Türk devletini hedef alan bir terör örgütü’’ olduğunu belirtti. Mahkeme, Erdal’ın Brüksel’de adresi gizli tutulan evden alınarak tutuklanmasını, gıyabında yargılanan Karataş ve mahkemeye gelmeyen Zerrin Sarı’nın da uluslararası bültenle aranmalarını kararlaştırdı. Yarğıtay: Önüne gelen konuşuyor ? Baştarafı 1. Sayfada hiçbir şekilde bağlamadığı belirtilen açıklamada, ‘‘Yargıtay böyle bir konuda açıklama yapmak zorunda bırakılmayı incitici görmektedir’’ denildi. Açıklamada şöyle devam edildi: ‘‘İki şahıs arasında geçen ve kayda alınan telefon görüşmesinde Yargıtay’dan somut bir isim ve olay geçmediği gibi konuşma içeriğinden bu kişilerin varsayıma dayalı konuştukları görülmektedir. Konuşmada bahsi geçen Sedat Şahin isimli kişiyle ilgili ne konuşmanın yapıldığı 2005 Nisan’ında ne de bugün itibarıyla Yargıtay’a intikal etmiş bir dava dosyası yoktur. Hal böyle iken sanki konuşan şahısların Yargıtay’dan biriyle bağlantısı varmış gibi verilen haberle hem yargı ve hem de Yargıtay zan altında bırakılmakta, sisteme ve kuruma duyulan saygı ve güven örselenmektedir. Konuşan kişilerin emniyetçe izlenen şahıslardan olması ve kendi aralarında yaptıkları bir konuşmanın adeta Yargıtay’dan biriyle ilişki varmış gi bi aktarılması, üstelik bir yıl evvelki konuşmanın bu şekilde manşete taşınması kamuoyunun yanlış izlenimler edinmesine sebebiyet vermektedir.’’ Yargıtay, ‘‘Olmayan bir dava ile var olmayan bir bağlantı tamamen soyut ve varsayıma dayalı bir konuşma, Yargıtay ile ilişkilendirilmiştir’’ açıklamasını yaptı. ‘GEREĞİ DERHAL YAPILIR’ ‘‘Önüne gelenin konuştuğu yerde, aklına gelenin bunu yayımlaması basın özgürlüğü ile kabili tarif değildir’’ denilen açıklamada şunlar kaydedildi: ‘‘Yargı ve Yargıtay’ı dışarıda pazarlamaya tevessül edenlerin varlığı bilinen bir olgudur. Basın sanal olayları gündeme taşımamalı, bu gibilere prim vermemelidir. Bu tür davranışlar Basın Ahlak Yasası’na da uygun düşmemektedir. Sayın Yargıtay Başkanı bilinmesini istemektedir ki intikal ettirilecek her ciddi iddia hassasiyetle araştırılacak ve gereği derhal ve en katı şekilde yapılacaktır.’’ umhuriyet’in Ankara Bürosu’nda 1990’lı yıllarımız bir başka zengindi. Yan komşum Ahmet Taner Kışlalı’ydı. Odamın karşı ucunda ise Mustafa Ekmekçi vardı... Kışlalı genellikle üniversite dönüşü uğrar, ayaküstü sohbet ederdik. Hassas olduğu konularda gazetenin yaptığı haberleri değerlendirir, önerilerini söylerdi. Centilmendi, ama sözünü de esirgemezdi! Ekmekçi’nin kapısı hep açık olurdu. Nice insanla ilk onun odasında tanıştım. Geçerken görür, çağırırdı: Balbaaay, gel bak kim var burada... Sen de tanış... Fakir Baykurt’la, Dursun Kut’la, Dursun Akçam’la ilk onun odasında el sıkıştım. İnsandan omuzu, odasından domuzu eksik etmezdi. Raflardaki renk renk, irili ufaklı, omuz omuza domuzlar, odasına bir müze havası vermişti. Güldü mü, yüz dolusu değil, beden dolusu gülerdi. Kahkaha atarken bir ayağını kaldırıp indirmesi seyre değerdi. Kızdı mı, yüzü renkten renge girerdi. Kullandığı sözcüklerden biriyle oynayıp yumuşatmayı çok severdim. 90’lı yıllardaki sabah sporu yerim Seğmenler Parkı’ydı. Saat 07.00’yi geçirmişsem, Ekmekçi benden önce gelmiş olurdu. Küçücük radyo kulağında, son haberleri dinlerdi. Hiç unutmam, Gorbaçov’a darbe yapıldığını sabahın ilk saatlerinde ondan öğrenmiştim. Parkın öteki ucunda beni görünce, avazı çıktığı kadar bağırıp Moskova haberlerini vermişti. ??? 20 Şubat Pazartesi günü Taha Akyol’un Milliyet’teki ‘‘Objektif’’ köşesinde Ekmekçi’yle ilgili şu tümce yer aldı: ‘‘Mehmet Akif’e, Mustafa Ekmekçi gibi bazı yazarlar bilgisiz ve fanatikçe bir önyargıyla ‘Arnavut milliyetçisi, gerici’ diye saldırmışlardı! Ama İstiklal Marşı gibi milli bir kutsalımızda ve onu yazan Akif’te ‘ırkçılık’ keşfeden ilk kişi Hrant Dink oldu!’’ Meslektaşımız Hrant üzerinden sağlanan rant nedir, ne değildir, ayrı konu... Akyol’un 21 Mayıs 1997’de kaybettiğimiz Ekmekçi’yle ilgili, köşe başlığı ile örtüşmeyen değerlendirmelerini okuyunca şöyle bir irkildim. Öyle ya, köşenin başlığı Objektif... Ekmekçi’yle ilgili yorum sübjektif! Yazılarında, televizyon programlarında uzlaşmacılığı, ortak paydaları öne koyma havasında olduğu izlenimi veren Akyol’un 9 yıl önce yaşamını yitirmiş, yanıt verme durumunda olmayan Ekmekçi’yle ilgili tanımları, uzlaşma değil buzlaşma, ortak payda değil paylama hislerini dışa vuruyordu. Doğru Yol, REFAHYOL gibi iktidarlar döneminde soyadının ikinci hecesinin, kendi deyimiyle ‘‘AK Parti’’ iktidarı döneminde de birinci hecesinin hakkını veren Sayın Akyol’un, gazeteciliğiyazarlığı en iyi şekilde yapmak dışında hiçbir kaygısı ve bağlantısı olmayan Ekmekçi’ye yakıştırdıklarını kanıtlaması gerekir. Ekmekçi’nin kafatasçılıkla ilgisi yoktu ki Akif’e ‘‘Arnavut milliyetçisi’’ desin. Ekmekçi’nin Akif’e saldıran bir yazısını da anımsamıyorum. Ekmekçi bilmediğini bilirdi, ama bilgisiz sıfatını hak eden bir yazar da değildi. ??? Taha Akyol’un yazısının tek olumlu yanı, Ekmekçi’yi bir kez daha anmak oldu. Ekmekçi, düşüncelerinde militan, ilişkilerinde insandı. Çok canını sıkan kişilerin bile elini sıkmaktan çekinmezdi. Kimsesizlerin kimsesiydi. Haksızlığa uğramış kimse yoktur ki Ekmekçi’ye geldiğinde umutsuz dönsün... Köşe yazıları bile insan doluydu. Bazıları, ‘‘Telefon rehberi gibi köşe yazısı’’ diye takılırdı. Onu çok özlüyoruz... Yaşıyor olsaydı... Medyanın haline baksaydı... Kalemi eline alsaydı... Oyy anam oy... Kulağım çınlıyor. Ekmekçi bizi mi andı ne! Kedide de H5N1 virüsü BERLİN (AA) Almanya’da ilk kez ölü bir kedide kuş gribi virüsü tespit edildi. Riems adasındaki FriedrichLoeffler Enstitüsü’nün Başkanı Thomas Mettenleiter, Baltık Denizi’ndeki Rügen adasında bulunan ölü bir kedide, insanlar için de tehlikeli olan H5N1 virüsünün tespit edildiğini bildirdi. Kedinin hafta sonunda çok sayıda ölü kuşun görüldüğü bir bölgede bulunduğu belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle