07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

29 ARALIK 2006 CUMA söyleşi AKP’den ihraç edilen Hatay Milletvekili Fuat Geçen’den hükümete suçlama C O R T R 11 Yolsuzluklara göz yumuyorlar SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU uat Geçen, bizim siyaset literatürüne “Ali Dibo” deyimini yerleştiren eski AKP, bugünkü bağımsız Hatay Milletvekili. Hatay’da Ali Dibo adı verilen dost, ahbap, akrabaya ihaleler dahil her türlü olanağı peşkeş çekme anlamına gelen bu deyimi kullanarak AKP teşkilatlarının Hatay’da ihale yolsuzluğu yaptıklarını ortaya çıkardığı için AKP’den ihraç edilmişti. Ancak Kamu İhale Kurumu aylar süren bir çalışmadan sonra Fuat Geçen’i haklı çıkaran bir karar aldı. Şimdi Fuat Geçen AKP yönetimine sesleniyor: “Bana özür borçları var.” Geçen ayrıca AKP yönetimini ağır bir dille topa tuttu. Yolsuzluklara göz yummakla suçladı. Başbakan Erdoğan’a da “Önce yolsuzluk dosyalarından aklan, sonra Cumhurbaşkanlığını düşün,” çağrısı yaptı. Ayrıca TBMM’nin, dokunulmazlık zırhına sığınanlar için bir sığınma evi olmadığını da vurguladı. Yolsuzluklara damardan girdiğini söyleyen Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlık yaptığı Türkiye’de sizce Ali Dibo olayları nasıl olabiliyor? GEÇEN Yolsuzluklar, AKP’nin topluma taahhüt ettiği yüzlerinden çok daha farklı bir yüzü. Bunun için de çok anlamlı. Kamuoyu 2002 seçimlerinden önce bu yolsuzluk kültüründen çok çekmişti. Bankalar hortumlanıyordu. Enflasyonu körükleyen faktörlerin başında ekonomiyi iyi yönetememenin yanı sıra bu yolsuzlukların kurumsallaşmış olmasıydı. Basını, siyasetçisi, bürokratı, işadamı bunun içindeydi. Kamuoyu bu hükümetin gerçekten hortumları kesip kendisinin hukukunu koruyup korumayacağını merak ediyordu. AKP bunu ustaca, çok siyasi bir manevrayla “üç y” diye topluma lanse etti. Yani yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar. “Biz manen çok iyi bir kuşaktan geliyoruz. Yolsuzluğu aynı zamanda haram anlayışıyla da özdeşleştiririz. Dolayısıyla mücadelemiz çok ciddi ve katmerli olacaktır” demişlerdi. Özellikle Sayın Başbakan ve AKP elitleri sürekli şunu söylerlerdi: “Bizler fildişi kulelerden gelmiyoruz. Biz sırça köşklerde oturmadık. Halkın içinden geliyoruz.” Bu sözler kamuoyunda o kadar önemli yankılanmalar buldu ki, inanılmaz. Çünkü sanki içlerinden birileri konuşuyordu. Halkın en mustarip olduğu konularla ilgili de ciddi reçeteler sunuyorlardı. Kamuoyu bunu önemsedi, ciddiye aldı ve oy verdi. F ‘ Siz bunlarla mücadele etmiyorsanız, eder gibi yapıyorsanız acaba yolsuzluk anlayışınız farklı mı? ’ kan ve vekil hakkında yolsuzluk dosyaları var. Ama AKP elitleri dokunulmazlıkları kaldıracakları sözünü de verdikleri halde bugün dokunulmazlık zırhının ardına sığınıyorlar. Bu durumda kendiniz zaten yolsuzluğa bulaşmışsanız yolsuzlukla nasıl mücadele edeceksiniz? GEÇEN Seçimden önce AKP olarak verdiğimiz sözlerden birisi de dokunulmazlıkların kaldırılmasıydı. Eğer bir siyasi aktör, lider durumunda, “Dokunulmazlıklar kalksın. Benim hakkımda da dosyalar var. Bunlardan hiçbir şey çıkmayacağına inanıyor ve güveniyorum. Onun için de ben bunlardan yargılanacağım” diye yola çıkmışsa ona inanmak durumundasınız. Biliyorsunuz, ana muhalefet lideriyle birlikte televizyona çıkıp buna söz verdi (Tayyip Erdoğan). Hal böyleyken kamuoyu olarak “Yok, ilerde siz bunu kaldırmazsınız,” deme şansınız var mı? İnanacaksınız, güveneceksiniz ve izleyeceksiniz. Kamuoyu olarak güvendik, oy verdik ve buralara geldik. Güvenip o partiden seçildiğimiz için de sorumluluğumuz daha fazla. Vatandaş oyunu vererek görevini yaptı. Bizim oy alarak vatandaşa verdiğimiz sözlerin takipçisi ve icracısı olmak gibi bir zorun dık. O arada Hatay’da Merkez ilçede genel meclis başkanı dahil, üyeler hakkında yolsuzluk iddiaları gelmeye başladı. “Bunlara biz bakmazsak başkası daha acımasız bakar. Biz AKP içindeyiz. Bunlara ciddi biçimde bakmamız lazım” dedik. ÖRTBAS ETME ZIHNIYETI Neler gördünüz? GEÇEN Facia şeyler. Yönetiminize gelen kendi aktörlerinizin hepsini ticaret erbabı yapmışsanız, bundan bürokrat etkilenir. Dolayısıyla da devlet, kamu zarar görür. Kamu hukuku ihlal edilir. Ben bunları yazıp partimle paylaştım. İlk aşamada, “Bakalım” filan dediler. İki milletvekili oraya gitti. İki gün kalıp döndüklerinde”Hiçbir şey yok” dediler. Ama o arada da vatandaş bize bilgi, belge ulaştırıyordu. Sadece beş kurumdan 17 AKP il yöneticisinin aldığı ihalelerle ilgili bir belge önüme geldi. Bunu biz AKP’nin en üst yönetimine kadar kademe kademe taşıdık. Yine bir şey olmadı. Bunun üzerine, ‘’Biz bunu örtbas eder, göz ardı edersek milletvekili yeminimin gereği ben bunu kamuoyuyla paylaşırım” dedim. Bunları basınla paylaş sı 186’dır. 145 dosyada da Kamu İhale Yasası’na aykırılık bulunmuştur. Bir ihalede yapılmaması gereken ne varsa yapılmış. Bu yayımlanınca kıyamet koptu. “Nasıl olur? Biz çok temizdik,” gibi sesler yükseldi. Güzel, temizliğin belirtisi var. Biz bu işleri ortaya koyarken “Bilgi, belge var mı” demişlerdi. Sayın Başbakan bunu birkaç platformda dile getirdi. Kamu İhale Kurumu bu saptamaları yapmış. Bu süreç daha uzar diye tahmin etmişsiniz. Ama Hatay özelinde suçüstü olmuşsunuz. Milletin ve kamunun hukuku ihlal edilmiştir. Benim uyarılarıma rağmen hükümet tam ve zamanında olaya müdahale etmeyerek bu sürecin devam etmesine neden olmuştur. Bu anlattığınız olay Yüce Divan’a sevki gerektirmiyor mu? GEÇEN Ben bu olaydan hareketle 81 ilde bu türden gelişmelerin olabileceği ve parti mekanizmalarının çalıştırılarak bunların araştırılmasını önermiştim. Niyetiniz doğruysa bundan fayda çıkarırsınız. Ama anladım ki AKP içinde gerçekten bunu sonuçlandırmaktan çok bunu zamana yayarak sonuç alınmayacak bir mecraya sokma eğilimi gördüğüm için bilgilerimi kamuoyuyla paylaştım. den birisi de yolsuzlukların giderek kültürleşip bütün unsurlarıyla kurumlaşmasıdır. Herkes doğru dürüst kazancı bırakır, bir organizasyonla köşe dönmeye çalışır. Biz buna karşı mücadele veriyoruz. Bu, evlatlarımızın da bedel ödeyeceği bir tarzdır. Siyaset kurumu yolsuzluğun çekicisi olmazsa bürokrat ve işadamı ayakları bu işi tek başına götüremez. UGÜNKÜ BOYUTTA YOLSUZLUK GÖRMEDİM AKP’den önce pek çok hükümet yolsuzluklarla suçlandı. Kimi milletvekilleri, bakanlar, hatta başbakanlar Yüce Divan’da yargılandı. Ama AKP Hükümeti kadar yolsuzluk suçlamasına muhatap olan başka geçmiş bir hükümet biliyor musunuz? GEÇEN Ben siyasete AKP’de başladım. Ve bu dönem siyaset içindeki kirliliği çok fazla gördüm. Ondan öncesini basın yoluyla izliyordum. Dediğiniz gibi Yüce Divanlar kurulmuştu. Ama ben öyle sanıyorum ki bu dönem iyi sorgulanırsa ki belirtiler o noktada bugüne kadarki iktidarların çok fevkinde yolsuzluklar tespit edilecektir. Bunu TBMM çatısı altında bulunan bir insan olarak söy B P E FUAT GEÇEN Hatay, Kırıkhan 1959 doğumlu. Yükseköğrenimini Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Metalürji Bölümü’nde yaptı. Hatay Valiliği Yerel Yönetim Kontrolörlüğü, İl Özel İdare Müdür Yardımcılığı ve Vekilliği gibi kamu görevlerinde bulundu. HATSAŞ AŞ Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüttü. Hatay’a Hizmet Vakfı Başkanı. 2002 seçimlerinde AKP listesinden Hatay Milletvekili seçildi. Hatay’da AKP teşkilatlarının karıştığı ihale yolsuzluklarının üzerine gittiği için partiden ihraç edildi. Şimdi bağımsız milletvekili. ‘ Özellikle Kemal Unakıtan ve çocukları hakkında siyaseti kullanarak organize ticaret yapmalarıyla ilgili soru önergeleri verdim. Yönetim kadrosundan hiç ses çıkmadı. ’ OKUNULMAZLIKLAR KALKSIN Peki, AKP seçildikten sonra yolsuzluklarla mücadele için ne yaptı? GEÇEN Yolsuzlukla ilgili ilk yaptığımız icraat çıkardığımız bir kanunla TMSF’nin donanımını arttırmak, TMSF’yi daha aktif hale getirmek ve batık paraların peşine düşmek oldu. Bu çok iyi, zamanında, ciddi bir karardı. Biz AKP içindeki bazı arkadaşlar sandık ki aynı uygulamalar bütün alanlarda yapılacak. Ama ne yazık ki üzülerek söylüyorum. İlerleyen zamanlarda bunun hızının azalması bir tarafa, tamamen kendi zamanlarını kapsamayan, ama belli noktalarda odaklaşan bir popülizme ve bir siyasi hesaplaşmaya döndü. Yolsuzlukla mücadele ederken siz siyasi rant ve siyasi şov peşine düşerseniz bunda başarılı olamazsınız. Çünkü başka dönemlerde yapılan yolsuzlukların yanı sıra iktidar erki genelde kendi döneminde yolsuzluk yapar. Bir sonraki iktidarlar o döneme dönerek hesap sorarlar. Dolayısıyla da Türkiye’de yolsuzlukla mücadele hiçbir zaman layıkıyla yapılamaz. Oysa bizim AKP elitlerinden duyduğumuz, “Kim olursa olsun, bizim dönemimizde yapılsa biz bunun hesabını sorarız” idi. Başbakan dahil, pek çok AKP’li baluluğumuz vardı. Ama siz kendi üzerinize düşen görevi yaptığınız için AKP’den ihraç edilmediniz mi? GEÇEN Elbette. İlerleyen zamanda AKP’nin TMSF’yi aktif hale getirip bankaların, belli kesimlerin üzerine gidilmesi bizi rahatlatmış, keyif vermişti. Ama bir süre sonra orada da kafamız karıştı. Çünkü bizde bazı unsurların üzerine gidilmediği kanaati oluşmaya başladı. Bir süre sonra AKP’li bakanların kendilerinin yolsuzluklara konu olduklarını gördük. Biz, özellikle benim, “Gensoru müessesesini parti içinde çalıştıralım” diye hem yazılı önerilerim hem de kapalı grup toplantısında açık konuşmalarım oldu. Bunlar özellikle Sayın Kemal Unakıtan’la ve onun çocuklarıyla ilgiliydi. Siyaseti kullanarak organize ticaret yapmaları bizi çok üzmüştü. Ama buna rağmen yönetim kadrosundan hiçbir ses çıkmadı. Daha çok toptan ret psikolojisine girdiler. Biz uyardık ve “Bakın, bu psikoloji Yüce Divan’ı tetikliyor. Kendi zamanınızda yapılanı örterseniz, detay çalışmadan reddederseniz ilerleyen zamanda başka siyasal kadrolar geldiğinde sizi Yüce Divan’a gönderir” dedik. Ama buna da hiçbir karşılık alamamam üzerine AKP bana ihraç sürecini başlattı. Sonuçta AKP’den ihraç edilmemin gerekçesinin yazıldığı yazı şöyle: “Mesnetsiz, belgesiz, kamuoyu nezdinde partimizi küçük düşürmek ve yöneticilerimize yolsuzluk iftirası atmaktan kesin ihraç talebiyle yargılanıyorsunuz. Savunmanızı verin.” Ben savunma bile yapmadım. Çünkü gerek duymadım. Olaylarla ilgili bilgi ve belgeleri yönetimin kendisine zaten vermiştim. Aslının suçlamalardaki gibi olmadığını onlar biliyor. Onun için demek ki kamuoyu nezdinde öyle bir role büründüler. Bir de sizin kamuoyuna yayımladığınız bir mektup var… GEÇEN O mektupta, “Bu bir savunma değildir. Bilgilendirmedir. Disiplin kuruluna da savunma vermedim” dedim. İhraç işlemi gerçekleşti. O arada çeşitli kereler AKP Genel Kurulu’nda bu Ali Dibo’lar konu oldu. Ben de, “Bunu kamu hukuku izleyecektir. Bizde hukuk işler. Sonuçta netice alınacağına inanıyorum” demiştim. Bir hafta öncesine kadar da sabırla bekledim. Kamu İhale Kurumu olayla ilgilenmiş ve Hatay Valiliği’nden dosyaları istemiş. Bunlar beş altı aydır incelendi. Geçen hafta da yayımlandı. İncelenen dosya sayıBelki birçok ilde de bu türden olaylar vardır. Ben onları bilmem. Sadece kendi ilimde olanları bilirim. Ama öbür illerde bu türden olayların olmaması için neden de yok. Ali Dibo bugün siyaset literatürüne girdi; Türkiye’nin gündemine düştü. Hatay Ali Dibo’yla anılmaktan rahatsız. Öte yandan Hatay aynı zamanda hiçbir şeyin gizli kalmaması gerektiği yönündeki çabalarımızın da tamamıyla arkasında duruyor. Ben bu çalışmalara girerken kamuoyunun desteği mi karşıtlığı mı olur diye hiç düşünmemiştim. Ama sonuçta gördüm ki milletin değerleri hâlâ yerinde. Yeter ki siz o değerlerin savunucusu olun. lüyorum. Ben bunların çok küçük ölçeklisini Hatay’da gördüm. Göz yummayı gördüm. Ben Hatay’daki olayların ortaya çıkmaması için kollama, koruma ve zamana yayma eğilimi bana çok çarpıcı geldi. Demek ki bunların çözülmesi istenmedi. Dolayısıyla bu yolsuzluk olaylarının yaygınlığına oradan hükmediyorum. Ayrıca çok önemsediğim bir husus var. Acaba bizim yolsuzluk anlayışımızla AKP elitlerinin yolsuzluk anlayışı yoksa farklı mı? Toplum bu yapılanları yolsuzluk, sizin çok değer verdiğiniz haram anlayışına göre haram olarak görüyor. Siz bunlarla mücadele etmiyorsanız, eder gibi yapıyorsanız, söz de vermişseniz acaba yolsuzluk anlayışınız farklı mı? Sorgulanması gereken nokta budur. AKP elitleri de buna cevap vermelidir. Eğer yolsuzluksa neden mücadele edilmiyor da zamana yayılıyor? Biz bu millete söz verdik. Kapı kapı dolaşırken, “Tüyü bitmemiş yetimin hakkına el uzatan herkes hakkında kanun nezdinde hesap sorulacaktır ve siyasi irade göstereceğiz” dedik. Göstermiyorsa ne olacak? GEÇEN Göstermiyor. Gösteremiyor demiyorum, çünkü gösterememek, gücünüz ve yetkinizin dışında bazı şeyler olduğu anlamına gelir. D ‘ Hatay’daki Ali Dibo olaylarına yönetim sessiz kalınca bunları kamuoyuyla paylaştığım için AKP’den ihraç edildim. Ama şimdi Kamu İhale Kurulu beni haklı çıkardı. BANA ÖZÜR BORÇLULAR AKP yönetimi sizi ihraç etti. Bu arada Ali Dibo olayları da bir bir ortaya çıkarken AKP yönetiminin sizden özür dilemesi gerekmiyor mu? GEÇEN Gerekir. Siyaset ahlakının gereği olarak istiyorum bunu. Siyaset kurumlarında özür dileme olmalıdır. Bu, siyaseti temizler, toplumun siyasete olan güvenini arttırır. Bu kurumlar süratle yıpranıyor. Bu kurumlara itibarlarını iade etmenin yolu bu tür müesseseleri işletmektir. Bir milleti yok eden değerler ’ Önce aklan, sonra cumhurbaşkanlığına soyun ‘ Siz cumhurbaşkanı adayı iseniz sizinle ilgili dokunulmazlığa dayalı bekleyen dosyalardan aklanmış olmanız gerekir. ’ Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığında hâlâ ısrarlı görünüyor. Ama partisi ve kendisi bu yolsuzluk suçlamalarından kesinlikle aklanmadan nasıl Cumhurbaşkanı olabilir? GEÇEN Eğer siz Cumhurbaşkanı adayı iseniz sizinle ilgili dokunulmazlığa dayalı bekleyen dosyalardan aklanmış olmanız gerekir. Bunun da yolu seçim öncesi taahhüt edilen dokunulmazlıkların kaldırılmasıydı. Bugüne kadar böyle bir yol izlenmemişse bugün gelinen toplum kanaati doğrudur ve haklıdır. Ben o suçları işleyip işlemediğini bilmem. Ama ben bu milletin bir ferdi ve vekili olarak bu dokunulmazlıkların bugüne kadar kalkmamasını anlayamıyorum. Kürsü dokunulmazlığının sonuna kadar varım. Ama burası bir sığınma evi değildir. Eğer siz dışarıda toplumun çok önemsediği birtakım yolsuzluklarla suçlandıysanız ve yargıyı işletmekte yetkili olduğunuz halde sorun çıkardıysanız, milletin kafasında hemen soru işaretleri başlar. Ben bugüne kadar Köşk’e yolsuzluk dosyaları olan birisinin çıktığını hatırlamıyorum. Dokunulmazlıklar hemen kaldırılmalıdır. Bu herkes için yararlı olacaktır. Ayrıca suç isnadı ille de suçun gerçek olduğunu göstermez. Belki de o suç hiç işlenmemiştir. Bu hukuktur. Sonuçta hakkınızı iade eder. Kamu vicdanı da rahatlar. Sadece Köşk değil. Milletvekillerinin tamamı üzerinde bu baskı vardır. Aslında bu onların da hukukunun ihlalidir. Ama birçoğunun da suçlu olmadığını ben millet olarak nereden bileyim? AKP’den sizin gibi birkaç milletvekili daha ihraç edildi. Ama siz hakkınızı aramak için mahkemeye başvurmadığınız halde Dr. Mahmut Koçak yerel mahkemede dava açtı, kaybetti. Ama bir üst mahkemeye başvurması yasal olarak mümkün değil. Bu nasıl bir hukuk anlayışı olabilir? GEÇEN Bu tam anlamıyla hilkat garibesi, bir kanun skandalı. Hukukun ana esprisi yerel mahkemedeki yargılamadan sonra bir üst kuruluşa başvurabilmektir. Ama burada yerel mahkemenin verdiği karar kesindir ve üst mahkemesi yoktur. Bunun değiştirilmesi zorunludur. Bu durumda siyaset aktörleri kendi siyasi kurgularına ters düşen durumlarda her zaman ihraç müessesesini işletirler. Ben siyasetçi olarak hukukumun korunmasını istiyorum. Bunun yolu da diğer konularda olduğu gibi bu konuda da bir üst mahkemenin bulunmasıdır. Dolayısıyla bizden sonrakilerin bu süreçte mağdur olmamaları için bu durumun bir kanun teklifiyle düzeltilmesinin çabası içine girmemiz lazım. Siyasetçinin çok önem vermesi gereken bir husus siyaset etiğidir. Etik kurallar siyasetçinin bütün yaşamına yön vermelidir. Siyasetçi her haliyle toplumu temsil edecek formatta hareket etmek zorundadır. Bu, adaylığı sırasında kamuoyuna yaptığı açıklamadır. “Siz rahat uyuyacaksınız, ben sizin hukukunuzu koruyacağım,” demiştir. Bunun karşılığı bu sözlere uygun davranmak ve yaşamaktır. Başka türlü siyaset kurumlarındaki bu güven bunalımı devam eder.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle