28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 CUMHURİYET MECLİS’TE ‘SPK’YE RÜŞVET VERDİM’ DİYEN UYAR’IN ŞİRKETİ YİMPAŞ’A ÇEKILEN ‘KIYAĞI’ AÇIKLIYOR C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ KASIM CUMA İzni rüşvetle mi aldı? AYKUT KÜÇÜKKAYA Cumhuriyet, geçen yıl Meclis’te ‘‘bir sorunlarını halletmek için’’ Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) rüşvet verdiğini itiraf eden YİMPAŞ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar’ın şirketiyle ilgili önemli bir bilgiye ulaştı. 2000 yılında YİMPAŞ’ın önünü açan ‘‘sermaye arttırımı’’ kararına imza atan SPK’nin, o tarihte 476 milyar liranın YİMPAŞ yöneticilerinin cebinde kalmasını sağladığı ortaya çıktı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan suç duyurusu ise ‘‘zamanaşımı gerekçesiyle rafa’’ kaldırılmış. Almanya’nın İnterpol kanalıyla tüm dünyada aradığı Dursun Uyar’ın başkanı olduğu YİMPAŞ’ın Türkiye’de önünü açan karar özetle resmi evraklara göre şöyle gelişti: 1 TRİLYONLUK BAŞVURU YİMPAŞ Yozgat İhtiyaç Maddeleri Pazarlama ve Ticaret AŞ, ödenmiş sermayesini 100 milyar liradan 1 trilyon liraya çıkartmak ve çıkartacağı 900 milyar lira değerindeki hisse senetlerinin SPK kaydına alınması için ‘‘10 Mart 1999’’ tarihinde SPK Başkanlığı’na Muhasebe Müdürü Yakup Yozgatlı’nın imzalı yazısıyla başvurdu. SPK KABUL ETTİ SPK, hakkında onlarca suç duyurusu olmasına karşın 27 Ocak 2000 tarihli ve 11 numaralı toplantısında şirketin hisse senetlerinin SPK kaydına alınmasını kabul etti. Bu karar 2000/4 sayılı SPK Haftalık Bülteni’nde yayımlandı. YİMPAŞ EK SÜRE İSTEDİ Şirket 12 Nisan 2000 tarihine kadar hisse senetlerini SPK’nin 30 Ocak 2000 tarih ve 6/117 sayılı kararı AKP Yozgat Milletvekili İlyas Arslan’ın cenaze töreninde AKP’li bakanlarla objektiflere yakalanan YİMPAŞ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar, 20 aydan bu yana Almanya tarafından Interpol kanalıyla aranıyor. gereğince halka arz etti. Şirket 10 Nisan 2000’de halka arzın tamamlanabilmesi için 31 Temmuz 2000 tarihine kadar ek süre verilmesini talep etti. Şirketin yönetim kurulundan Mithat Erbek ve Mustafa Güleç’in imzasını taşıyan başvuru yazısında, satılan hisse senedi adedinin 5 milyon 453 bin; gerçekleşme oranının ise yüzde 30 olduğu bilgisine yer verildi. YİMPAŞ’IN ÖNÜ AÇILIYOR SPK, halka arz süresinin uzatılmasına ilişkin şirket tarafından yapılan başvuruyu ‘‘15 Haziran 2000’’ tarihli ve 66 sayılı toplantısında ele aldı. Süre uzatımını kabul etmeyen SPK, aynı toplantıda, YİMPAŞ’ın önünü açan karara imza attı. SPK, ‘‘sermaye arttırımının şirket genel kurulunca kararlaştırılması şartıyla halka arz aşamasında fiilen toplanan tutar üzerinden sonuçlandırılmasına’’ karar verdi. KARARA ŞERH KOYDU Toplantıdaki kararları Dr. Cemil Yılmaz şerh koyarak imzaladı. Karar 2000/23 sayılı SPK Haftalık Bülteni’nde yayımlandı. Şirket halka arz süresi içinde ‘‘423 milyar 881 milyon 800 bin lira’’ topladığını beyan etti. Mağdurlara gönderilen hisse senetlerinde de şirket sermayesi olarak aynı rakam yazılıydı. 900 milyarlık hisse senetlerinden satılamayan payların bedeli olaraksa geriye ‘‘476 milyar 118 milyon 200 bin liralık’’ tutar kaldı. Bu tutar o zamanın kuruyla yaklaşık 1 milyon dolara denk geliyordu. Postmodern Ölümler demek gerekirdi. Çünkü ortada artık kanıksadığımız postmodern bir cinayetler serisinin gözü dönmüş katili geziniyor. Yakalanmıyor. Suçlamayı ve yakalamayı değil, seyretmeyi seçtik çünkü biz. ??? Aslında ölüm yazmayacaktım. Hayat hakkında duyduğum üç beş güzel kelimeyle başlayacak, inatla kitaplar yazmaya koyulan insanlardaki tuhaf umudu anlamaya, anlatmaya çalışacak, rastladığım üç beş dizenin sihriyle “yine de umut var” diye seslenecektim. Olmadı. Yazamadım. Pazar gecesi Ecevit öldü. Aynı gün Sharon’un komadan çıktığını duydum. Sharon benim için cinayetler vadisinin orta karar aktörlerinden birisiydi. Planların, projelerin gözünü kırpmayan uygulayıcısı, uçaklardan savrulan bombaların sahibi, cinayetlerin gizli kalmış azmettireniydi. Ecevit ise, postmodern çağımıza geçiş günlerinde ordan oraya savrulan halimizin resmidir. En fazla gereksindiğimiz şey “dürüstlük” olduğu için, onda da en fazla onu bulmuşuzdur. Hiçbir zaman şair bir başbakanımız olmadığı için o bize ilaç gibi gelmiştir. Tagore okuyan, bilmediğimiz bir dilden kitaplar çeviren bir siyasi parti liderine o kadar hasrettik ki biz, Ecevit denildiği zaman yüzümüzün gülmesi bundandır. Sonra yeniden elimizden almış olsalar da, grevi kitaplardan çıkarıp işçinin eline veren oydu. Meydanlarda “İşçi köylü el ele”, “Toprak işleyenin, su kullananın” pankartlarının altında gördüğümüz, süper güçlere “hayır” diyebilen mavi gömlekli adam bizim düşlerimize hiç yabancı değildi. Sonrası hüzündür. Sonrası postmodern savruluşun çaresiz hikâyesidir. Ben ölüm yazmayacaktım. Bir hayat hikâyesi yazacaktım. Yazamadım. guray.oz@cumhuriyet.com.tr Yasalar ne diyor? nin açık hükümleri ve TTK’ Sermaye Piyasası Kanunu’nun 7/III. maddesi halka arz yoluyla satılan hisse senedi bedellerinin garanti edilmesini ve satılmamaları durumunda bedellerinin ortaklığa karşı nakden ödenmesini şart koşuyor. Bu maddenin gerekçesi, ‘‘şirket sermayesinin 1 trilyon olacağını düşünüp yatırım yapan yatırımcının şirketin hisse senetlerinin satılamaması durumunda bile güveninin korunması’’ ilkesi oluşturuyor. Böylece o tarihte SPK’nin bu kararı yasalara aykırı olarak (çünkü halka arzın toplanılan miktar üzerinden sonuçlandırılmasına karar verme yetkisi yoktur) ve bu hukuk ilkesini göz ardı ederek aldığı ortaya çıkıyor. Böylece bu maddeye gerekçe oluşturan, ‘‘halka arz edilecek hisse senetlerinin satılamaması durumunda kurucular, pay sahipleri veya aracı kuruluşlar arasından kurulca belirlenenler, satılamayan payların bedelini şirkete ödemekle yükümlüdürler. Bu düzenlemenin amacı şirkete yatırım yapan yatırımcıları korumaktır’’ ilkesi YİMPAŞ için delinmiş oluyor. T GÜNLE ZAMANAŞIMINA GİRDİ Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2005/62627 No’lu soruşturma dosyasına, 2005/41391 No’lu kararına göre, SPK’nin o dönemdeki yöneticileri hakkında yapılan suç duyurusu ve kamu davası açılması istemi ‘‘zamanaşımı nedeniyle’’ geçen yıl düşmüş. Cumhuriyet Savcısı Fethi Şimşek’in imzasını taşıyan resmi yazıda şöyle deniliyor: ‘‘Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla gönderilen şikâyet dilekçesi ve eklerinin başsavcılığımıza zamanaşımının son günü olan 15.06.2005 tarihi itibarıyla UYAP üzerinden dağıtımının yapılarak Memur Suçları Soruşturma Bürosu’na dağtımının yapıldığı, evrakın gereği yapılmak üzere cumhuriyet savcısına elden teslim edildiği 16.05.2005 tarihinde ise suça ait dava zamanaşımının dolmuş bulunduğu, suç tarihinden bu yana TCK104/2 maddesinde yazılı zamanaşımını kesecek işlemlerden herhangi birinin yapılamadığı, tüm evrak kapsamından anlaşıldığından, zamanaşımı nedeniyle şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına...’’ Böylece iddiaların yer aldığı dosya bir günlük süreyle soruşturulmadan düştü. arihin hızlandığı zamanlarda hilenin, üç kâğıtçılığın, sahtekârlığın, göz göre göre yalan söylemenin de hızlandığı bilinen bir şeydir. Böyle zamanlarda çekmecelerde saklanan planlar elden ele geçer, projeler havada uçuşur, ölüm ucuzlar. Televizyon kanallarının hepsinde vardı. Telaşla kaçışan kadınlar, sokak aralarında ülkelerini var etmeye çalışan delikanlılar, görünmeyen bir köşeden İsrail askerlerinin açtığı ateşle bir bir avlandılar. Büyük hesaplarda ne o askerlerin, ne de yere düşüp “geri dönün, beni burdan alın” diye yaralı bir sesle arkadaşlarını çağıran delikanlının adı var. O hesaplarda yalnızca dünya egemenliğini ele geçirmenin, bir şeyleri yeniden ve yeniden paylaşmanın gizli şifreleri yazılıdır. ??? Şifrelerde sık sık rasladığımız “ölüm”, yaşadığımız kanlı günlerin tekrarında sırlar saklı gizli emridir. Öyle çok olacak, öyle çok olacak ki, sonunda artık onu kanıksayacaksınız. Gazete sayfalarında, televizyon ekranlarındaki ölümler sayılara dönüşecek ve siz boş boş bakacaksınız. Boş boş bakacaksınız ve zaten amaç sizi boşaltmaktır. Bu ölümler size artık alıştırıldığınız ve çaresiz seyrettiğiniz kanlı bir Holywood filminin kötü bir kopyası gibi gelecektir. Aşklarınız kartonlaşacak, diliniz kütleşecek ve siz belki de artık işaretlere bile gerek görmeyen tuhaf seslerle “anlaşıyor” olacaksınız. Kulağınız gelecek yeni buyruklarda olacak. Postmodern çağımızın ne zaman isyan edeceğimizi bilemediğimiz emri böyledir. ??? Şiiri ve şarkıyı unutmuş insanların yönettiği bir dünyada yaşıyoruz artık. Fotoğraflarımız, ne kadar gülersek gülelim, hüzün doludur. Kitaplarımızda hiç iyi şeylerden söz edemiyor, gazetelerimizde mutlulukların resimlerine sayfa açamıyoruz. Varsa yoksa “ölüm”dür yazdığımız. “Ölüm” dedim, aslında “katil” Hortumun iki ucu takıyye MEHMET FARAÇ Gerici basın din propagandasıyla yüz binlerce insandan topladığı 1.5 milyar Avro’nun üzerine yatan YİMPAŞ’la ilgili utanç verici bir suskunluk sergiliyor. Uzun yıllar İslami sermayenin reklamlarıyla beslenen yayın organları, özellikle Avrupa’daki yurttaşların çığlığını duymuyor, üstelik vurguncuları aklama yarışına giriyor. Bu tablo, rant için inanç sömürüsü yapanların aynı hortumdan beslendiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Konya, Kayseri ve Yozgat merkezli kurulan ve İslami sermaye olarak nitelendirilen holdingler üzerindeki şaibe bitmiyor. Sayıları bir dönem 80’e ulaşan bu kuruluşların Avrupa’daki yurttaşlardan topladığı paranın boyutları da saptanamıyor. Gurbetçilerden toplanan paralarla yapılan fabrikalar hileli iflaslarla kapatılıyor, milyonlarca Avro’nun tarikat şeyhleri ve televizyon kuruluşlarına aktarıldığı belgelerle ortaya çıkıyor. Tüm bunlara karşın başta Endüstri olmak üzere kimi holdinglerin yöneticileri de çete operasyonlarında yakalanıyor, yaşadıkları lüks hayat parmak ısırtıyor. Avrupa’da bu kuruluşlara para kaptıran ve alacakları için mahkemelerde sürünen yüz binlerce yurttaşın çığlığını ise başta din sömürüsüyle iktidara gelen AKP olmak üzere kimse duymak istemiyor. Hatta aynen YİMPAŞ Başkanı Dursun Uyar olayında olduğu gibi, Alman yargısının aradığı kişiler, AKP’li bakanlarla cenaze namazlarında saf tutabiliyor. Türkiye’nin ibret ve utançla izlediği bu gelişmeler yaşanırken inanç sömürüsüyle tiraj artıran gazeteler ve gurbetçi paralarıyla kurulan televizyonlar, sanki YİMPAŞ vurgunu hiç yaşanmamış ve başta Cumhuriyet ve Hürriyet olmak üzere gazeteler günlerdir olayı manşetine taşımamış gibi yüz kızartıcı bir sessizlik sergiliyor. Gerici basının bu pervasız tutumu, aslında kimseye yabancı gelmiyor. Tıpkı 19902000 yılları arasında, Hizbullah yüzlerce insanı katlederken de aynı gazetelerin olayları görmezden geldiği, bugün irtica tetikçiliği yapan bazılarının da cinayetleri namus kisvesine sokarak örtbas etmeye çalıştığı unutulmuyor. 1991’deki Körfez Savaşı sırasında ‘‘Müslüman Irak’ta zulüm’’ başlıkları atarak yurttaşları sokağa döken gazeteler, 650 bin kişinin öldüğü Irak’taki kanlı drama salt AKPABD dostluğu bozulmasın diye göz yummaya devam ediyor. AHLAK BEKÇİLERİ AMA!.. Devekuşunu kıskandırıcak bu tutum yalnız bunlarla da kalmıyor. Küçük balerinlerin fotoğraflarını sansürleyerek ahlak bekçiliği yapan gazeteler, bir bağnazlık sorunu olan töre cinayetleri konusunda da onaylarcasına sessiz kalmayı sürdürüyor. Bir olayın arkasında dini bağnazlık, siyasal çıkar ve rant varsa Türk basınının bu kesimi başını kuma gömüyor, laiklere itfira atıyor, hedef gösteriyor ve duyarlı çevrelere karşı psikolojik savaş yürütüyor. YİMPAŞ olayı sadece kendine İslami sermaye diyen bir ekonomik tezgâhı değil, aynı hortumdan beslenen takıyyenin vurdumduymazlığını, çifte standardını, ikiyüzlülüğünü de çarpıcı biçimde dışa vuruyor. Manşetleri ve ekranlarında namus siyaseti, programları ve köşelerinde din ticareti yapan, soygunun, hırsızlığın, vebalin, hak yemenin günahlarından, dürüstlüğün, yetim hakkının erdemlerinden söz edenler, camilerde din sömürüsü, yalan ve yeminlerle milyarlarca Avro’su dolandırılan yüz binlerin çaresizliği ve gözyaşına sırtını dönüyor, hırsızlığa adeta göz yumuyor. Gerici basın ne yazık ki sessiz kalarak, rant tezgâhının tüm holdinglerine karşı geçmişteki parasal desteğin vefasını ve diyetini ödüyor. Yalanı, dolandırıcılığı, haram yemeyi yasaklayan İslamın, alıcıları kandırmak için yemine başvurulmasına karşı ciddi uyarılar yaptığı biliniyor. Nitekim Hz. Muhammet, Ebu Zer’in aktardığı bir hadiste, ‘‘Allah’ın, malını asılsız yeminlerle satanlarla konuşmayacağını, yüzlerine bakmayacağını, günahlarını bağışlamayacağını ve onların çok acıklı bir azap çekeceğini’’ söylüyor. Gerici basın ya ‘‘Şeriat için her yol mubahtır’’ diyor ya da Hz. Muhammet’in hadisleri ve Hz. Ömer’in adaleti ve ticaret ahlakından yoksun yaşıyor. Helsinki’nin Kıbrıs girişimi iptal F inlandiya hükümet sözcüsü, iptalin “herkesi aynı masada toplayamadıkları” anlamına geldiğini ifade etti. Toplantıya Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum tarafların yanı sıra Türkiye de davet edilmişti. Bazı Batılı diplomatlar iptalin nedeninin, Türkiye’nin katılmayı reddetmesi olduğunu ifade ettiler. ELÇİN POYRAZLAR BRÜKSEL AB Dönem Başkanı Finlandiya’nın TürkiyeAB arasındaki Kıbrıs anlaşmazlığını aşmaya yönelik yapmayı planladığı toplantı iptal edildi. Finlandiya Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja’nın sözcüsü Susanna Parkkonen tarafından yapılan açıklamada Helsinki’de Kıbrıs’a yönelik yapılacak bir toplantı şansının kalmadığı belirtilirken Finlandiya’nın Brüksel’deki AB Daimi Temsilciği de Kıbrıs toplantısının iptal edildiğini doğruladı. Sözcü Parkkonen bundan sonra görüşmeleri siyasi düzeyde sürdüreceklerini söyledi. Finlandiya hükümet sözcüsü Mikko Narros, iptalin “herkesi aynı masada toplayamadıkları” anlamına geldiğini ifade etti. TALAT, TUOMIOJA İLE GÖRÜŞECEK Finlandiya’nın hazırladığı Kıbrıs planının masaya yatırılacağı toplantıya Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum tarafların yanı sıra Türkiye de davet edilmişti. Bazı Batılı diplomatlara göre iptalin nedeni, Türkiye’nin katılmayı reddetmesi. Bazı gözlemciler de, bu kararda Rum yönetiminin olumsuz tutumunun etkili olduğu görüşünde. Rum yönetimi, toplantıya katılmadan önce, Türkiye’nin Maraş’ı Rumlara iade edeceğini açıklamasını ve Kuzey Kıbrıs’ın toplantıya Türkiye heyeti içinde katılmasını talep etmişti. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı, kendilerine herhangi bir davet ulaşmadığını açıklamıştı. Dönem Başkanı Finlandiya, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Finlandiya Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja’nın Brüksel’de yapacakları görüşmeye yönelik herhangi bir değişiklik olmadığını bildirdi. Ancak gözlemciler, bu görüşmede bir ilerleme kaydedilmesini beklemediklerini söylüyorlar. Finlandiya’nın 8 Kasım’da yayımlanacak İlerleme Raporu ve Strateji Belgesi öncesi KKTC’nin izolasyonunu kaldırarak Türkiye’nin Güney Kıbrıs’a limanlarını açmasını sağlayacak önerilerinin görüşülmesi yönünde girşimlerinin başarısızlığa uğramasıyla AB Komisyonu’nun ne yönde bir değerlendirme yapacağı merak konusu. AB Komisyonu’nun bu konuya yönelik değerlendirmelerinin yer alacağı Strateji Belgesi’nde ek protokole yönelik bölüm, Helsinki’de yapılacak Kıbrıs toplantısının sonuçlarının beklenmesi nedeniyle boş bırakılmıştı. İslami sermayeye para kaptıran gurbetçiler her platformda öfke kusuyor. (Fotoğraf: HÜRRİYET) AKP ARAŞTIRMAYA YANAŞMADI ÖNERİLERİ YAŞAMA GEÇİRDİ Yeşil sermayeye ‘yasak savma’ komisyonu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YİMPAŞ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar’ın 4 bakanla aynı fotoğraf karesinde yer almasıyla başlayan tartışmalar, İslami holdingleri ve siyasi uzantılarını yeniden gündeme getirirken, AKP başından bu yana alınacak önlemler konusunda ‘‘çekingen’’ davranıyor. İktidarın tutumu, Meclis’teki araştırma komisyonunun kuruluş aşamasında da gözler önüne serilmişti. 3 Kasım seçimlerinin ardından AKP’nin iktidara gelmesinden 2 ay sonra CHP İstanbul milletvekilleri Kemal Kılıçdaroğlu ile Bihlun Tamaylıgil 7 Ocak 2003 tarihinde araştırma önergesi verdiler. Hem mağdurların hem de muhalefetin baskıları sonucunda komisyon ancak 2005 yılında kurulabildi. Komisyon yaptığı çalışmanın ardından önerileri de içeren raporunu Aralık 2005’te Meclis’e sundu. 11 Nisan 2006’da Genel Kurul’da rapor görüşüldü. Ancak o günden bugüne değin rapordaki öneriler doğrultusunda adım atılmadı. Bakanlarla fotoğraf çektiren kişi hakkında savcının soruşturma açmasının güçlüğüne işaret eden Kılıçdaroğlu, ‘‘Böyle bir girişimde bulunsa savcı ertesi gün kendisini kim bilir nerede görecek’’ dedi. SPK tarafından düzenlenen raporlarda da YİMPAŞ’ın vurgun yöntemleri irdelendi. Raporda, taahhütler yerine getirilmeyerek getirilmiş gibi usulsüz kayıtlar tutulduğu ve bu yolla sermaye artışlarının geçersiz hale getirildiği kaydedildi. Karaman merkezli KİMPAŞ Holding yöneticileri arasında AKP Karaman Milletvekili Yüksel Çavuşoğlu’nun kardeşi Faik Çavuşoğlu da bulunuyordu. Faik Çavuşoğlu ile eski AKP Karaman İl Başkanı Sami Mangırcı’nın kardeşi Kadir Mangırcı’nın da aralarında bulunduğu yöneticiler 3’er yıl hapis, 23 bin 772 YTL para cezası almıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle