28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı KASIM CUMA Saddam’a ölüm cezası Dış Haberler Servisi Irak’ın devrik Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, yargılandığı Duceyl davasında insanlığa karşı suç işlemekten ölüm cezasına çarptırıldı. Mahkeme, cezanın asılarak infaz edilmesine karar verdi. Davanın ABD’de yapılacak Kongre seçimlerinden hemen önce sonuçlanması dikkat çekerken Beyaz Saray, ‘‘Irak adaleti bağımsızdır’’ açıklaması yaptı. Karar duruşması öncesinde davadan idam kararı çıkacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Duruşma başlamadan önce Beyaz Saray’dan yapılan açıklama ise dikkat çekti. Beyaz Saray sözcüsü Tony Snow, ABD’li ve Iraklı yetkililerin, karar duruşmasının, Cumhuriyetçilere bir ivme kazandırmak için yapılması konusunda anlaşıp anlaşmadıklarının sorulması üzerine, ‘‘Irak adaletinin seçim öncesinde bize bir sürpriz hazırlamakta olduğunu mu söylemek istiyorsunuz? Irak adaleti bağımsızdır’’ yanıtını verdi. Duruşmada diğer sanıkların cezaları da kesinleşti. Eski Devrim Mahkemesi Başkanı Avad Hamid el Bender ile eski istihbarat şefi Barzan el Tikriti’nin idam cezaları da asılarak infaz edilecek. Eski Devlet Başkan Yardımcısı Taha Yasin Ramazan’a yaşam boyu hapis cezası verilirken Baas partisinin eski yetkilisi Muhammed Azzam el Ali beraat etti. Taammüden adam öldürmek ve işkence yapmakla suçlanan eski Baas partisi yerel yöneticileri Abdullah Kahim Rueyd, oğlu Mazhar Abdullah Rueyd ve Ali Daeh Ali ise 15’er yıl hapis cezalarına çarptırıldı. ‘KOLUMU BÜKMEYİN’ DİYE BAĞIRDI Hüseyin, Başyargıç Rauf Abdürrahman’ın, karar açıklanırken ayağa kalkması talebini reddetti. Bunun üzerine iki mübaşir tarafından ayağa kaldırılan ve karar okununcaya kadar ayakta bekletilen Saddam Hüseyin güvenlik görevlilerine, ‘‘Kolumu bükmeyin’’ diye bağırdı. Karar okunurken yumruğunu kaldırarak yargıca bağıran Saddam Hüseyin mahkemeye, yargıca ve ABD işgaline karşı çıktı. Kararın sonunda tekbir getiren devrik lider, ‘‘Yaşasın Irak, yaşasın Irak halkı, kahrolsun hainler!’’ diye bağır GÜNDEM MUSTAFA BALBAY CÜNEYT ARCAYÜREK Onurlu Bir Yaşamın Adı: Ecevit Siyaset Ormanının Zarif İnatçısı! B ülent Ecevit öldü. Bir gazetemizin manşetlerinde yer aldığı gibi Bülent Ecevit, ‘‘Karaoğlan lakabıyla Türk siyasetine damgasını vuran, şiirleri, kasketi, maviye yeni bir ad veren gömleği, dürüst ve zarif ve devlet adamı imajıyla mı hafızalarda yaşayacak?’’ gibi renkli bir yaşamöyküsünü canlandıran anlatımlarla mı, yoksa... ...Yılların Ecevit’i; siyasal yaşamını özetleyen üç dönem; yükseliş, durağanlık ve iniş sürecindeki siyasal olaylar tarafsız bir gözle irdelenerek mi anılacak, övülecek veya değerlendirilecek? Ölüm haberini duyuran gazeteler, ‘‘şiirleri, kasketi, dürüst ve zarif devlet adamı imajıyla hafızalarda yaşayacağına’’ inandıkları Bülent Ecevit’in yaşamöyküsüne sayfalarla geniş yer verdi. Elbette Ecevit bu denli ilgiyi, saygıyı hak eden, yarım yüzyıllık ender siyaset adamlarımızdan biri. İlk gün Ecevit’in ancak dışarıdan gözlenerek saptanabilinen insan yönlerine ağırlık vermek elbette doğaldı. 1957’de CHP milletvekili seçilmesiyle başlayan, ölümüne kadar süregelen uzun siyasal yolculuğunda Ecevit’in iç dünyasını yakın siyaset arkadaşlarının anlayabildiğini veya iç dünyasını yakın arkadaşlarına açtığını sanmıyorum. Ecevit, kurguladığı dünyasında yalnız yaşayan bir insandı. İnsan Ecevit’i ancak siyasal yaşamında gerçekleştirdikleriyle ve bunları gerçekleştiren savaşımlarıyla anlayabilir ve anlatabiliriz. ??? 1950’lerde CHP’nin yayın organı Ulus gazetesinin koridorlarında tanıştık Ecevit’le. CHP, 1950’de seçimleri kaybettikten sonra Ulus başyazarlığına getirilen Nihat Erim, Ecevit’i anılarında yazdığına göre kendine ‘‘kâtip’’ olarak görevlendirdi. Ecevit, etliye sütlüye karışmaz, resim ve konser eleştirileri yazan bir kimlik sergilerdi. DP, Ulus’a el koyduktan; Erim, Yeni Ulus gazetesini çıkarmaya başladıktan sonra gece sekreteri Nihat Subaşı’nın yardımcılığına getirildi, bu arada köşe yazıları yazmaya başladı. Her akşamüzeri çantasından eşinin hazırladığı sefertasını çıkarır, kaloriferin üzerine koyar, çalışmaya başlar, çevresiyle fazla ilgilenmezdi. Zaman akıp gitti... Ecevit, Erim’in bir numaralı karşıtı oldu. Metin Toker’in milletvekilliğini kabul etmemesi ve İnönü’ye Ecevit’i salık vermesi üzerine Meclis’e girdikten sonra da genel başkanın tercümanlığını yapmaya devam etti. İnönü’nün sevgisini kazandı; onayıyla genel sekreterliğe geldi... Uzun bir zaman İnönü ile birlikte uyumlu çalıştı ama... 1970’lerde Ecevit’i ‘‘maceraperest’’likle suçlayan İnönü ile yollarını ayırdı. Ecevit tarihe ‘‘İnönü’yü deviren siyasetçi’’ diye geçti. ??? Kıbrıs Barış Harekâtı’nı gerçekleştirdi. Erbakan’ı hükümet düzeyine getirdi. 1977 seçimlerinde Ecevit’in liderliğinde CHP, tarihinde ilk ve son kez yüzde 44 oy alma başarısını gösterdi. Sonra... Zaman içinde birlikte olduğu pek çok siyaset adamından, birlikte uzun yıllar siyaset yaparak yürüdüğü geniş kadrodan koptu. Turan Fevzioğlu’lardan, Turan Güneş’lerden... Güneş Moteli gibi CHP tarihine övgü dolu anlatımlarla geçmeyen bir olaydan sonra tek başına iktidar olabildi, ne ki bu başarı, başarısızlıkla dolu hükümet sürecinden sonra 1979’da ara seçimlerle sona erdi. 12 Eylül darbesinden sonra (hiziplerinden yılgınlık gösterdiği gerekçesini öne sürerek) CHP’yi bıraktı. DSP’yi kurdu. İnişli çıkışlı bir yığın serüven. 2002’ye kadar üçlü koalisyonda başbakanlık ve 2002’den itibaren yavaş ilerleyen hastalıklar dönemi ve... 171 gün önce GATA. Özel ve siyasal yaşamında dürüstlüğüyle, kendine özgü inançlarıyla, ilkeleriyle yaşayan, bu ilkeler uğruna bir yaşam boyu savaşım vererek kazanan, yitiren bir siyasetçi örneği gösterilmek istenilirse; bu insan, hiç kuşkusuz Bülent Ecevit olacak. B dı. Duruşma sırasında, savunma avukatlarından eski ABD Adalet Bakanı Ramsey Clark salondan atıldı. Savunma ekibinin başındaki avukat Halil el Duleymi, Saddam’ın ‘‘korkusuzca, onurumla, ülkem ve Arap ulusuyla gurur duyarak öleceğim, ancak Amerikalı işgalciler yenilgiyle çekilecekler’’ dediğini kaydetti. Devrik lider, ‘‘Gelecek yıllarda kan gölleri göreceğiz. Bu, Vietnam’ı geride bırakacak’’ dedi. ABD BAŞKANI BUSH’A SEÇİM ARMAĞANI Tunuslu avukat Ahmed Seddik, ‘‘Bu karar, ABD Başkanı’na karşılaştığı seçim zorluklarını aşmasına yardım etmek için bir hediyedir’’ dedi. El Duleymi, Hüseyin’in mahkemenin kararını bildirmesinden önce kendisine gönderdiği mesajda Iraklılara ‘‘birlik’’ çağrısı yaptığını söyledi. Devrik lider halkına ‘‘mezhep şiddetinden kaçınmaları’’ ve ‘‘işgalcilerden intikam alma maları’’ çağrısında bulundu. Yüksek Ceza Mahkemesi YargıcıRaid Cuhi, sanıklar için temyiz sürecinin otomatik olarak başladığını açıkladı. Cuhi, ‘‘Temyiz süreci 30 gün sürüyor. Temyiz dairesininse karar vermek için belli bir zaman sınırlaması yok’’ dedi. Temyiz talebi, dava sürecinde bir hataya ya da bir kanunsuzluğa dayandırılarak Yargıtay’a götürülebiliyor. Temyiz dairesinin karar vermek için belirli bir süresi bulunmuyor. Temyiz dairesinin mahkemenin verdiği kararı onaması durumunda, cezalar 30 gün içinde infaz ediliyor. İdam cezalarının infazı için, kararın devlet başkanı ya da yardımcılarınca imzalanması gerekiyor. Başsavcı Cafer el Musavi de Hüseyin’in istediği gibi kurşuna dizilmeyeceğini, asılacağını söyledi ve ‘‘Cezaların idam mangası tarafından infaz edilmesi, sadece askeri mahkemeler tarafından verilen kararlarda uygulanır. Saddam’ın işlediği suçlar askeri değil, sivil’’ dedi. Sünnilerden intikam yemini Mezhep kavgasının giderek şiddetlendiği Irak’ta Sünniler, Saddam Hüseyin için verilen idam kararını büyük bir öfkeyle, Şiiler ise sevinçle karşıladı. Dış Haberler Servisi Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’e Duceyl davasında ölüm cezası verilmesi üzerine sokaklara dökülen Sünniler intikam yemini ederken, Şiiler kararı kutladı. Bağdat’ın Şii mahallesi Sadr’da, yasağa rağmen binlerce kişi sokaklara döküldü. Şiiler, kararı eğlenerek ve havaya ateş açarak kutladı. Şii lideri Mukteda el Sadr’ın posterlerini taşıyan kalabalık, ‘‘Saddam’ı asın’’ sloganları attı. Şii lider, kutlamaların barışçıl bir şekilde yapılmasını istedi ve Sünnilere karşı şiddet uygulanmasının ihanet olarak düşünüleceğini belirtti. Başkentin diğer Şii semtleri ve kentlerinde yapılan gösterilerde de olay çıkmadı. Saddam Hüseyin’in doğum yeri Tikrit’te ise sokağa çıkma yasağına rağmen silahlı Sünni direnişçiler otomobillerle geçit yaptı. Aralarında bazı polislerin de bulunduğu, Saddam Hüseyin’in resimlerini taşıyan kalabalık, kentin ana caddesinde yürüdü. Binlerce gösterici, ‘‘Saddam’ın intikamını alacağız’’ sloganı attı. Kalabalık, ‘‘İşbirlikçilere ve casuslara ölüm... Kahrolsun Bush ve ajanları... Direnişe evet... İşgalcileri kovmak dışında yol yok...’’ diye bağırdı. Sünni kenti Havice’de kararı protesto eden göstericiler, Bush’u ve işbirlikçi yönetimi suçladı. Dava öncesinde de ülkede gerginlik arttı. Bağdat’ta Sünnilerin yaşadığı Azamiye Mahallesi’nde çatışma çıktı. Anayollarında kontrol noktaları oluşturulan başkent ve çevresindeki 3 bölgede 12 saatlik sokağa çıkma yasağı ilan edildi. ABD ordusu, Irak güçleriyle düzenlenen operasyonda Bağdat’ta 53 direnişçiyi öldürdüklerini duyurdu. Bağdat’ta 1 ABD askeri öldü. On binlerce Sünni Tikrit’te sokaklara dökülerek Saddam Hüseyin’in ölüm cezasına çarptırılmasını protesto etti. YİMPAŞ’ta terör şüphesi YİMPAŞ’ın alt şirketlerinden olan Proma Warenhandels GmbH şirketinde kara para aklandığına dair yürütülen soruşturma, New York’a yapılan terör saldırısı ile bağlantısı bulunduğu şüphesiyle bu yönde derinleştirildi. AYKUT KÜÇÜKKAYA 11 Eylül 2001’de New York’a yapılan terör saldırılarına ilişkin yürütülen soruşturmada, Almanya’nın, YİMPAŞ şirketi hakkında ‘‘terör saldırısında bağlantısı olduğu şüphesiyle’’ soruşturma yürüttüğü ortaya çıktı. Alman polisi, ‘‘terör saldırısı ile bağlantısı bulunduğu şüphesiyle’’ YİMPAŞ’ın para transferlerinin incelenmesini ve soruşturmanın bu yönde derinleştirilmesini talep etti. Anımsanacağı gibi, ABD’deki terör saldırılarını köktendinci El Kaide terör örgütü üstlenmiş, saldırıların ardından ABD, Afganistan’a saldırı düzenlemişti. Cumhuriyet, New York’ta Dünya Ticaret Merkezi’ne düzenlenen terör saldırılarına ilişkin Alman polisi tarafından yürütülen soruşturmada yeni bir belgeye ulaştı. Alman polisi, YİMPAŞ ile ABD’deki terör saldırıları nedeniyle yürüttüğü soruşturmada bağlantı kurdu. YİMPAŞ’ın alt şirketlerinden olan ve yöneticiliğini Almanya’nın tüm dünyada Interpol kanalıyla aradığı YİMPAŞ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar ile Hüseyin Ünal’ın yaptığı YİMPAŞ Proma Warenhandels GmbH şirketinde kara para aklandığına dair yürütülen soruşturma, New York’a yapılan terör saldırısı ile bağlantısı bulunduğu şüphesiyle bu yönde derinleştirildi. YÜKSEK FAİZLE BORÇ YİMPAŞ şirketinin mali hesaplarından sorumlu kişinin ifadesine göre, firmalara ait alt şirketlere yüzde 13 oranında yüksek faizlerle borç verildi, ayrıca şirketlerin yöneticilerine ait hesaplar açıldı ve bu hesaplara yüklü miktarda paralar yatırıldı. Birçok havalenin gizlendiğini belirten bu çalışan, ifadesinde, İran’da bulunan Stareh Sharg CO şirketine 1996 yılında yüzde 52 ile ortak olunduğunun bir tesadüf sonucu 1998 yılında öğrenildiği, ayrıca İran, Türkmenistan gibi ülkelere defalarca para transferi yapıldığı bilgisini verdi. Aschaffenburg polisi tarafından hazırlanan ve Offenbach polisine gönderilen belgeye göre YİMPAŞ’ın ABD’deki 11 Eylül saldırılarıyla ilişkisi, bir üst düzey şirket çalışanının ifadesiyle gündeme geldi. ‘SORUŞTURMA AÇILMALI’ Polis tarafından hazırlanan belgede şöyle denildi: ‘‘...sorgusunda şirketle Amerika’daki 11 Eylül saldırıları arasında bir bağlantı olabileceğini dile getirdi. Konuya ilişkin somut bir bağlantı saptanamadı. Ancak konunun açıklığa kavuşturulması için soruşturma başlatılmalıdır.’’ aşbakan Bülent Ecevit, 3 Kasım 2002’de yaşamını yitirmişti. Yurttaş Bülent Ecevit 172 günlük tedavi sürecinin sonunda gözlerini yumdu. Azrail’e karşı tek umut; Ecevit’in inatçılığıydı, olmadı! ‘‘Ölünün ardından kötü konuşulmaz’’ deyişine uyarsak, Ecevit’e saygısızlık etmiş oluruz... Yaşamı boyunca hemen her şeyi açık oynamış, görüşlerini cesurca ortaya koymuş, herkesi karşısına almak pahasına düşüncelerinden vazgeçmemiş bir lideri, aynı tonda uğurlamak gerekir. Siyasetin doğası şudur: Kitleleri peşinden sürüklemeyi başarmak. Ecevit, bunu en iyi yapmış siyasetçilerimizin başında geliyor. Sola oy vermenin en zor olduğu dönemde, ‘‘Ortanın solu Moskova’nın yolu’’ sloganının atıldığı bir dönemde, soğuk savaş koridorlarının Türkiye’yi her türlü ‘‘cereyanın’’ etkisine soktuğu bir dönemde, Ecevit liderliğindeki CHP, yüzde 42 oy aldı. Aradan 30 yılı aşkın süre geçti, halen bu oranın üzerine çıkmayı başarmış bir sol lider yok. Katılmak katılmamak ayrı konu; Ecevit, sola da kendince ayrı bir tanım getirdi. Avrupa sosyal demokrasisinden kendisini ayırdı, farklı bir çizgi ortaya koydu. ??? Ecevit için tanımlar üretsek elbet bir köşe yazısı boyutunu aşar, ama birkaçını paylaşalım... En çok kızılan ve saygı duyulan lider, diyebiliriz. Bunda önemli etken, Ecevit’in düşüncelerini kendi mantığı içinde açıkça ortaya koymasıydı. Zarif ve inatçı bir lider, diyebiliriz. Ecevit’in, tümüyle karşısında olduğu bir kişiden söz ederken bile ‘‘sayın’’ diye başlaması, ama çizgisinde de inadını sürdürmesi, sık karşılaşılacak durum değil... Savaşçı bir barış adamı, diyebiliriz. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın başlıca mimarı. Gerektiğinde her türlü savaşı göze alabilecek bir lider, ama ucunda barış varsa bir diktatörle dahi yan yana gelebilen uzlaşmacı! Aydınlara soğuk bir aydın koruyucusu, diyebiliriz. Siyasetçi Ecevit, aydınlarla pek barışık olmadı, ama örneğin Aziz Nesin’in vasiyetine saygı duyulması için ilk girişimi o başlattı. Parti içi demokrasiyle barışık olmayan bir halk adamı, diyebiliriz. Parti içi demokrasi öncelikle parti üyelerinin, halkın, parti organlarında her türlü temsilini gerektirir. Ecevit buna pek yanaşmadı, ama toplumun en ücra köşelerinde partisi için her şeyini verecek semt insanlarından bir örgütlenme oluşturdu. Partisinin kapılarını kapalı tutup yeni yüzleri siyasete katan bir adam seçiciydi. Yılmaz Büyükerşen’ler, Ahmet Piriştina’lar, Hikmet Uluğbay’lar bunun ilk akla gelen örnekleri. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, belki de Ecevit’in finaliydi! Bu anlamda Ecevit için şunu söyleyebiliriz: Her şey bir yana, Türkiye’ye adam gibi bir 10. Cumhurbaşkanı kazandırdı! ??? Ecevit’in tarikatlara, Gülen’e olan sempatisini anlamakta zorlandık... Ecevit’in Vahdettin görüşleri hoşgörü sınırlarımızı aşmıştı... Ecevit’in solda birleşmeye hep soğuk bakması çok tartışılan konuların başında gelmişti. Son 20 yıla damgasını vuran birlik tartışmalarının ardından vasiyetinin ‘‘solda birlik’’ olması, biraz da Aziz Nesin’le anlatılabilecek bir durum! Türkiye çok önemli bir siyasi değerini yitirdi... Seçim meydanlarının, ulusal çıkarların, halk sloganlarının, mısraların, uzun soluklu evliliklerin, ‘‘Hak bildiğin yolda yalnız yürüyeceksin’’ deyişinin, Anadolu yollarının, mikrofonların, ‘‘Ak günlere’’ yazılı duvarların, kayaların, dağların, taşların başı sağ olsun! Sonsuz yolculuğunda Ecevit’e bizden selam olsun! AB raporu Baştarafı 1. Sayfada İyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde Türkiye’nin Ermenistan sınırını açmasının önemine dikkat çekiliyor. Ege Denizi’ndeki “it dalaşı”nın anımsatıldığı raporda Türkiye ve Yunanistan arasında ikili ilişkilerin gelişmesinin sürmesi gerektiğine işaret ediliyor. Mr. Öcalan yerine Abdullah Öcalan Güneydoğu’da “normale dönmenin” yerel yetkililerle diyalog yoluyla sağlanacağının belirtildiği belgede Kürt nüfusun temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmesi için somut bir stratejinin geliştirilmesi isteniyor. Raporda Türk tarafının itirazları sonucu Mr. Öcalan (Bay Öcalan) ifadesinin “Abdullah Öcalan” ile değiştirildiği gözlendi. Raporda ayrıca yolsuzlukla mücadelenin geliştirilmesi gerektiği vurgusunun yanı sıra ülkede yolsuzluğun yaygın olduğu ifade ediliyor. AB’den AKP’ye yeşil sermaye eleştirisi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Son günlerde Türkiye gündemine damgasını vuran YİMPAŞ skandalı, AB’nin 2006 yılı Türkiye İlerleme Raporu’na girdi. AB, AKP hükümetini, Meclis’in yeşil sermayeye ilişkin komisyonunun hazırladığı raporu dikkate almamakla eleştirdi. YİMPAŞ skandalının da içinde yer aldığı yeşil sermaye konusu AB’nin de gündemine girdi. AB Komisyonu’nun, Türkiye’nin ‘‘fotoğrafını çeken’’ ve 8 Kasım’da yayımlayacağı 2006 yılı ilerleme raporunun ‘‘Yolsuzlukla Mücadele Önlemleri’’ başlıklı bölümünde AKP eleştiri yağmuruna tutuldu. İlerleme Raporu’nda üç eski bakan ve o dönemin bürokratları hakkında soruşturma açılmasını isteyen akaryakıt kaçakçılığı komisyonunun hazırladığı rapora da dikkat çekildi. AKP ADIM ATMADı Bu raporda ortaya konan ciddi saptamalara karşın, AKP’nin adım atmamış olması eleştirildi ve, ‘‘Parlamentodaki akaryakıt kaçakçılığı ve izinsiz halka arz (yeşil sermaye) konusunda oluşturulan araştırma komisyonları raporlarını tamamladı. Her iki rapor da çok geniş yolsuzluk faaliyetini ortaya çıkardı. İlk konuda (akaryakıt kaçakçılığı konusu) eski Maliye Bakanı ve Devlet Bakanı’nın adı da olaya karıştı ve bunun ciddi ekonomik ve mali etkileri oldu. Raporlarda, kamu kuruluşları tarafından alınabilecek önlemlere de yer verildi. Ancak hâlâ bu konulardaki pek çok meseleye hiç el atılmadı’’ görüşlerine yer verildi. Kuçuradi’nin başarısı PARİS (AA) Hacettepe Üniversitesi’nde felsefe kürsüsünü kuran Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, BM’nin bilim, eğitim ve kültür örgütü UNESCO’ya kuruluşundan bu yana en önemli katkıda bulunan 60 kadın arasında gösterildi. UNESCO, kuruluşunun 60. yıldönümünde 60 kadının biyografileri ve çalışmalarıyla ilgili bir kitap yayımladı. UNESCO Genel Direktörü Japon Koçhiro Matsura’nın önsözünü yazdığı kitapta, çalışmalarıyla dünya barışına katkıda bulunan 60 kadının etkinliklerine yer verildi. Ünlü felsefeci Kuçuradi’nin, ‘‘Adaletsizlikle başa çıkabilme aracı olarak felsefe’’ başlıklı ve özellikle insan hakları konusunu ön plana çıkaran makalesine de yer verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle