28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 TÜRKİYE’DE HALEN RITZ CARLTON VE RENAISSANCE MARKALARIYLA FAALİYET GÖSTERİYOR C ekonomi EKİM CUMA Marriott M arriott International, Kozyatağı’nda inşaatı devam eden ve Büyükhanlı tarafından işletilecek Marriott’un dışında yeni oteller için görüşmelerde bulunuyor. OLCAY BÜYÜKTAŞ Bünyesinde Ritz Carlton, Marriott, Renaissance, Bulgari, Courtyard gibi markaları bulunduran, 68 ülkedeki 2 bin 800’ü aşkın oteliyle dünyanın sayılı turizm devlerinden biri olarak gösterilen Marriott International, Marriott markasıyla Türkiye’de hizmet vermeye hazırlanıyor. Marriott International Global Satış Organizasyonu Başkan Yardımcısı Samir Dakkak, kısa İstanbul ziyareti sırasında Cumhuriyet’e açıklamalarda bulunarak, yeni oteller için görüşmelerin devam ettiğini söyledi. Marriott’un Türkiye’deki ilk tesisinin İstanbul Kozyatağı’nda açılacağını belirten Dakkak, ‘‘Büyükhanlı Ailesi ile yaptığımız franchising anlaşması çerçevesinde işletilecek otel, 2007 sonu devreye girecek’’ ’de Türkiye’de dedi. ‘‘Türkiye’de olmayan markalarımızı getirerek büyümek istiyoruz. Marriott ya da üst düzey gelir grubuna hitap eden JW Marriott olabilir. Ama özellikle Courtyard’ın gelmesini çok istiyoruz, çünkü fiyat olarak da makul olan lüks altı bir otel konseptine Türkiye’de gereksinim olduğunu düşünüyoruz. Aynı zamanda uzun kalışlara yönelik hizmet veren Executive Apartments’ler için de Türkiye’de arayışlarımız var’’ diyen Dakkak, hem işletme hem de franchise seçeneklerini düşündüklerini dile getirdi. Henüz yeni bir anlaşma olmadığı için kimlerle görüştüğünü açıklayamayacağını belirten Dakkak, belli standartları korumak istedikleri için işletme biçimini tercih ettiklerini, ama güven duyacakları isimlerle de franchisinge sıcak bakacaklarını ifade etti. Dakkak, Marriott International’ın şu anda 2 bin 800 olan otel sayısını 2010 yılında 3 binin üzerine çıkarmayı hedeflediğini sözlerine ekledi. 11.6 milyar dolar cirosu olan Marriott’un 143 bin çalışanı bulunan ABD kökenli Marriott International, 68 ülkede 2 bin 800’ü aşkın oteli, 500 binden fazla odası ile konaklama sektöründe lider kuruluşlardan biri konumunda. Marriott International’ın satış ve pazarlaması Türkiye’de 12 yıldır Atlantis ve Revel Danışmanlık tarafından yapılıyor. İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Tehdidin Belgesi neltilmesi içerikli... Çocukları hedef almış, tarikatlara teslim edilmiş Kuran kurslarından, üniversiteye kaydını yeni yaptıran, gidecek yurt bulamadığı için otobüs garajından tarikat eline, evine düşen yükseköğrenim öğrencisine kadar çarklar kurulmuş. Başbakan Erdoğan yine, ‘‘iktidar bende, güç bende’’ üslubu ile imamı öldüreni linç eden, tarikat cemaatine arka çıkıyor. Olayı yok saymaya çalışan polis açıklamalarına karşın, linç olayını ortaya çıkaran, gerçeği bulmaya çalışan, tarikatın, linç eyleminin, imamın geçmişini sorgulayan medyayı suçluyor. Tarikatın içinde, şeriat mahkemesinin bile kurulduğuna ilişkin, mahkeme, sorgu tutanakları ortada dururken tarikata, öldürülen imama sadece yükseköğrenim diplomasını gerekçe yaparak kamuoyu önünde kefil oluyor. Linç olayı otopsi raporları ile sabit, sabah namazında bulunmuş cami cemaati ortada iken aradan geçen bunca zaman içinde, soruşturmada bir arpa boyu yol alınamıyor. Hazır adı geçen tarikat gündemde iken, tarikatın şemsiyesi altında açılmış, kız çocuklarının bahçesinde türbanla dolaştırıldıkları özel okulun, İstanbul’un, Fatih’in göbeğinde nasıl eğitim verebildiği sorusu da benden. Ya gazetelerde boy boy fotoğrafları çıkan dev binada, tarikatın eğitim merkezinde yürütülen, eğitime ilişkin sayısız yasa ve ilkenin çiğnendiği irticacı militan yetiştirmenin dik âlâsı eğitim üzerine nasıl bir yasal işlem yapıldı? Keşke, özgürlük, demokrasi, insan hakları kavramları üzerinde oynanarak ‘‘sizin irtica tehdidi dediğiniz, başkaları için özgürlük, hak’’ diyerek işin içinden çıkılabilecek, hafife alınabilecek bir tablo ile karşı karşıya olsak. Şeriatın tehdit oluşturmadığı ülkelerde bu türden fantezilere yer olabilir. Yani Irak’taki, İran’daki, Filistin’deki gibi radikal siyasi örgütlenmelerin parti maskesinde sandıktan çıkmaları söz konusu değilken... ABD, AB’de siyasi parti, iktidar tehdidi söz konusu değilken terör tehdidi gündeme geldiğinde, ne evrensel insan hakkı, demokrasi kaldı, ne de yıllardır o ülkelerde yaşayan Müslümanların en tartışılamaz yaşam hakları... Türkiye şeriatla kuşatılmışken, içerde ılımlı da olsa siyasal İslamı yol bilmiş ideoloji ile siyaset yapılırken, tarikat örgütlenmeleri, hatta terör örgütleri kendilerine geniş yaşam alanları yaratabilmiş, sokaklara, toplum yaşamına taşacak gücü bulabilmişlerken.. ‘‘İrtica diye bir tehdit yok’’ demenin anlamı olsa olsa sahip çıkma olabilir. soner@cumhuriyet.com.tr C Marriott International Global Satış Organizasyonu Başkan Yardımcısı Samir Dakkak. Talepkâr X kuşağı otel yeniletti M arritott’un hizmetleri ve yeniden yapılanma sürecine ilişkin bilgi de veren Samir Dakkak, yaklaşık beş yıl süren bir araştırma yaptırdıklarını ve araştırma sonuçlarına göre tüm otel zincirini yeniden döşediklerini anlattı. Özellikle 3540 yaşlarını süren ve x kuşağı olarak adlandırılan, uzun süreli iş seyahatleri yaptıkları için Marriott’u tercih eden işadamlarının talepleri doğrultusunda hareket ettiklerini anlatan Dakkak, daha çok aktivite, daha çok teknoloji, daha çok lüks isteyen bu kuşağın, görünüm olarak da daha ferah ve canlı oda istediklerini dile getirdi. Otelde değişik atmosfer isteyen, organik besinlerle beslenen ve çoğunlukla antialerjik ürünler kullanan bu kuşak için Marriott zinciri, yatağından perdesine yenilendi. ‘‘Lüksü daha yaşlı insanların talep etmesine alışmıştık oysa, çok daha genç insanlar çok daha büyük bir lüks istiyor’’ diyen Dakkak, geliştirilen özel yatak ve çarşafların, gelen talepler doğrultusunda ayrıca satılmaya başlandığını da söyledi. Leylek uçtu koç geldi YASAL BİRLEŞMEYLE BİRLİKTE LOGOSU DEĞİŞEN YAPI KREDİ SEKTÖRÜN EN BÜYÜK BANKASI OLDU Ekonomi Servisi Koçbank ile Yapı Kredi Bankası arasında yürütülen ve Türk finans sektörünün en büyük birleşme projesi tamamlandı. Birleşmiş banka Yapı Kredi, 30 Haziran 2006’daki 45.7 milyar YTL olan aktif büyüklüğü ile özel bankalar arasında dördüncü, tüm bankacılık sektöründe ise beşinci sıraya yerleşti. Birleşme nedeniyle yapılan toplantıda konuşan Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Kemal Kaya, 28 Eylül 2005’te yüzde 57.4 oranında Yapı Kredi hissesinin Koçbank’a devriyle başlayan süreçte, 20 Nisan 2006’da banka yönetim kurullarının iki kurumun birleştirilmesine ilişkin karar aldığını hatırlatarak ‘‘Yürütülen hukuki süreç sonucunda Koçbank’ın yüzde 80.27, Yapı Kredi’nin ise yüzde 19.73 sahipliği ile oluşan yeni Yapı Kredi’nin ödenmiş sermayesi 3.143 milyar YTL’ye yükseldi’’ dedi. Yeni bankaya Çukurova Grubu’nun toplam borcunun 780 milyon dolar olduğunu ve tamamının Turkcell hisseleriyle teminat altında olduğunu söyleyen Kaya, ‘‘İlk taksit mart ayında ödendi, ikinci taksit yakında ödenecek. Herhangi bir gecikme yok. Çukurova Grubu’nun borçlarının yüzde 50’den fazlası tahsil edildi. Kredinin boyutu bizi rahatsız edecek boyutta değil’’ dedi. Kaya’nın verdiği bilgiye göre, yeni bankanın haziran sonu itibarıyla kredileri 23 milyar YTL, mevduatı 29 milyar YTL, müşteri sayısı 13.1 milyon, personel sayısı 13 bin 412 ve şube sayısı 595 adet. 2.5 yıl içinde 100 yeni şube açarak 595 olan şube sayısını 700’e çıkarmayı hedeflediklerini belirten Kaya, yıl sonuna kadar 577 yeni personel, 444 yeni ATM alacaklarını ve 30 yeni şube açacaklarını belirtti. umhurbaşkanı’nın, kuvvet komutanlarının irtica tehlikesi uyarılarına karşın, Başbakan Erdoğan’ın ‘‘irtica tehdidi yok’’ yanıtı; AKP yönetim kadrolarının irtica tehdidine ilişkin belge isteyen açıklamaları, ‘‘vardır, yoktur’’ tartışmasını gündeme getirmiş olmuyor. AKP’nin tam kadro irticaya sahip çıkarak yoluna devam etme eğilimini ortaya koyuyor. İşin aslı zaten Başbakan başta olmak üzere hükümet kadrolarının açıklamaları, icraatlarının bütünü içinde irticaya sahip çıkmanın sayısız belgesi yer alıyor... İşte size ayrıntı gibi görünen, işin çok çok özünden, irtica tehdidine ilişkin bir belge; Milliyet gazetesinde fotokopileri ile yayımlandı. Hani şu Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu yılki ders kitaplarında yer alan, genç beyinlerin irticacı hurafelerle iç içe yetişmelerini hedefleyen sayısız kitap örneği vardı ya.. günlerce pek çok gazetede ayrıntılı örnekleri verilmişti... Önemlilerinden bir tanesi, 11. sınıflar için hazırlanmış din dersi kitabında yer alıyor; ‘‘aptes suyunun kandaki alyuvarları artırdığı’’ öne sürülüyordu. Yetkililer savunmalarında, Alman yazar Dr. Schalle’nin kitabından alıntı olduğunu söylemişlerdi. Başbakan da, ‘‘Kitabı getirtip baktım, cümleler aynen var’’ demişti. Herhalde çok emin bir üslupla söylediğinden, Başbakan’ın ağzından kanıt olarak çıkan sözlere toplumun inanacağına güvenmişti. Normal olanı bu elbette. Bir ülkenin başbakanı toplumun karşısına çıkıp, kitabı getirtip baktığından söz eder, kendini kefil yaparsa sözüne güvenilir. Ne yazık ki, bizim Başbakanımızın bu türden konularda sabıkaları var. Toplumsal güvenilirliğini yitirdi. Gazeteci arkadaşlarımız besbelli ‘‘acaba’’ sorusunu sormadan yapamamışlar. İyi ki de öyle olmuş. Frankfurt’tan Gürsel Köksal arkadaşımızın fotokopileri ile yayımlanan haberiyle gerçek ortaya çıkmış. Dr. Schalle’nin orijinal kitabı A’dan Z’ye incelenmiş. Alternatif tıp yöntemi olarak su kürünü anlatan kitabın içinde ‘aptes’ kelimesi geçmiyormuş. Soğuk su kürü ile aptes arasındaki tek ortak nokta suyun kullanılmasıymış. Okullarda, çağdaş eğitimden sapma, genç beyinlerin hurafe, batıl inanç, siyasal İslama yöneltilmesi amaçlı sayısız metnin doldurulduğu kanıtlanmış ders kitaplarının seçilmesi çok sakıncalı. Yine de iktidar icraatlarının bütünü içinde devede kulak. Milli Eğitim Bakanlığı’nın icraatlarının bütünü, laik Cumhuriyet’in eğitim ilkelerini, eğitim birliğini darmadağınık etme, genç beyinlerin kafa, kavram kargaşası içinde siyasal İslam militanlığına yö Kemal Kaya 2.5 yıl içinde 100 yeni şube açarak şube sayısını 700’e çıkaracaklarını söyledi. Zeytin rekoltesinde beklenti büyük İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Ticaret Borsası (İTB) Başkanı Tuğrul Yemişçi, 20062007 sezonu Ege ve Marmara Bölgesi, zeytinyağı rekolte tahmininin 166 bin 323 ton olduğunu açıkladı. Yemişçi, rekolte tahminlerinin serbest piyasa açısından çok önemli olduğunu belirterek ‘‘İlan edilen tahminler, serbest piyasada fiyat dalgalanmalarına yol açarken hükümetlerin sektöre bakış açısını ve uygulayacağı politikaları etkiliyor’’ dedi. İTB Meclis Başkanı Ayhan Baran da, Ege ve Marmara Bölgesi’nde 1 milyon 2 bin 853 ton zeytin üretimi olacağını tahmin ettiklerini belirterek ‘‘Bunlardan yemekliğe 336 bin 531 ton ayrılacak, kalan 665 bin 877 tonu ise yağ için kullanılacak. Bu yıl, 8 milyon 687 bin 261 ekilen yeni ağaçtan 1 milyonunda üretime geçildi. Güneydoğu’da ise 34 bin 323 ton zeytinyağı üretimi tahmin ediyoruz’’ dedi. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birlikleri Başkanı Cahit Çetin de, Ege İhracatçılar Birliği (EİB), İTB, Tariş ve Marmara Birlik temsilcilerinden oluşan heyetin tahminlerinin çok isabetli olduğunu vurgulayarak ‘‘Ancak bu rakamlar Türkiye’de 2001 krizinden etkilenmeyen tek sektör zeytincilik için çok az. Hedefimiz 600 bin ton. Bunun için üreticinin heyecanını yüksek tutmalıyız. Ulusal çıkarlar doğrultusunda ülke bazında ilerlemeliyiz. Zeytindeki gelişmemiz, tarımdaki gelişmemizin göstergesidir’’ diye konuştu. ŞİRKETİN ALMANYA’DA KİTABA KONU OLAN STRATEJİSİ ÇİNÇEYE DE ÇEVRİLDİ Vaillant’ın Türkiye modeli Çin Seddi’ni aştı Ekonomi Servisi Müşteri ve hizmet odaklı geliştirdiği satış modeli ile diğer ülkelerde örnek gösterilen Vaillant Türkiye, şimdi de Çin pazarını hedefliyor. Ancak amaç Çinli tüketiciye Vaillant ürünleri değil, modeli pazarlamak. Bu çerçevede Vaillant Türkiye’nin geliştirdiği müşteri ilişkileri modeli ve modeli destekleyen yazılım Çinceye çevrilerek Çin’de kullanılmaya başlandı. Aynı modelin Rusya, Romanya, Belçika ve Ukrayna gibi ülkelere entegrasyonu için ise altyapı çalışmaları sürüyor. Dünya piyasalarında 132 yıldan beri var olan Vaillant Isı Sistemleri, Türkiye’de 12 yıldan beri temsilcilik şeklinde faaliyet gösteriyor. Dünyada örnek gösterilen model, nihai tüketiciyi ve müşteri memnuniyetini hedefliyor. Vaillant Türkiye’nin Genel Müdürü Christopher Grosser, Çin’in büyük bir hızla gelişmesine karşın hizmet, özellikle de satış sonrası hizmet konularında ciddi eksiklikleri olduğunu ve kendi modellerinin büyük ilgi gördüğünü söyledi. Vaillant Türkiye’nin geliştirdiği model, Almanya’da iş yönetiminde yenilikçiliği incelleyen bir kitaba da konu oldu. Vaillant’ın Doğu Avrupa koordinatörü Detlef Neuhaus, Türkiye’nin pazar payının yüzde 25 arttığını, 2006 yılında ise 100 milyon Avro’luk ciro hedefiyle birinciliğe ulaşacağını tahmin ettiğini söyledi. Avro Bölgesi’nde hızlı büyüme BRÜKSEL (AA) AB’de ortak para Avro kullanan 12 ülkede (Avro Bölgesi) büyüme hızının yılın ilk yarısında, son 6 yılın en yüksek seviyesine çıktığı bildirildi. AB Komisyonu tarafından yayımlanan raporda, Avro Bölgesi’nde ilk 6 ayda, yıl Hızlı servis, müşteri memnuniyeti, müşterinin Vaillant ürünlerini başkalarına tavsiye etmesi sonucu ödül kazanması gibi unsurlar içeren model, Çin’in ardından Rusya, Romanya, Belçika ve Ukrayna’da da uygulanacak. (Detlef Neuhaus solda, Christopher Grosser sağda.) lık bazda büyüme oranının yüzde 3.4’e ulaştığı kaydedildi. ‘‘İç talep sonunda canlandı ve büyümenin en önemli kaynağı haline geldi. İşsizlik oranındaki gerileme ve petrol fiyatlarının düşüşü dikkate alınırsa, önümüzdeki kısa vadede ekonomik görünüm beklentilerin üzerinde olumlu yönde gelişebilir’’ denilen raporda, Avro Bölgesi ekonomisindeki toparlanmanın güçlü bir temele sahip olduğu vurgulandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle