Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EKİM CUMA spor BETTINI BÜYÜKLER TEKLİYOR YENİ TRANSFERLER ELEŞTİRİLİYOR TEKNİK ADAMLAR HEDEF TAHTASI HALİNDE C 19 Biz nerede yanlış yaptık? ARİF KIZILYALIN Turkcell Süper Ligi’nde 8 hafta geride kalırken, Galatasaray ve Beşiktaş’ın tarihlerindeki en kötü sezonlardan birini yaşamaları, 100. yılını kutlamaya hazırlanan transfer rekortmeni Fenerbahçe’nin de çizdiği kötü performans, 3 büyüklerin ‘tarihsel kimlikleri’nin tartışılır hale gelmesine neden oldu. Sezon başından bu yana yaşanan başarısızlıklarda fatura takımların başındaki yabancı teknik direktörlere kesilirken hatalı transferlerin de F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş’ı uçuruma sürüklediği ifade edildi. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın ortak sorunu olarak gözüken yeni transferler, cimialarda teknik kadro ile yönetimin de arasını açmış durumda. Fenerbahçe’de Deivid, Kezman, Edu ve Lugano’nun, Brezilyalı teknik direktör Zico’nun haberi olmaksızın transfer edildiği, ayrıca bu oyuncuların hazırlık kampına katılmayıp direkt olarak Avrupa ve lig mücadelesinin içine girdikleri gerçeği SarıLacivertli ailenin kafasını karıştırdı. Birçok üye, ‘‘Yabancılar hazırlık kampına katılsa takım Şampiyonlar Ligi’ne veda etmezdi’’ derken teknik direktör Zico’nun da takımın başına gecikmeli gelmesinin 100. yılını kutlamaya hazırlanan Fenerbahçe için ‘handikap’ olduğu vurgulanıyor. Yabancı oyuncu transferindeki krizin bir benzeri de Beşiktaş’ta yaşanıyor. Teknik direktör Jean Tigana’nın, yeni yabancılardan sadece Delgado’ya onay verdiği bilinirken Brezilyalı Ricardinho’yu ise yönetimin transfer ettiği söylentisi, Fransız çalıştırıcının, ‘‘Ben transfer etsem almazdım’’ ifadesini kullanmasıyla su yüzüne çıktı. Galatasaray’da ise Arjantinli Carrusca’nın yönetici Adnan Polat ve Genel Menajer Adnan Sezgin’ce getirtildiği konuşuluyor. Gerets’in sıcak bakmadığı genç Arjantinli yönetimle Florya arasındaki gerginlik nedeniyle kulübeye abone olmuş durumda. NE DEDİLER? ?TURGAY ŞEREN (Profesyonel Futbolcular Derneği Başkanı): Üç Büyüklerin 8 maçta bu kadar puan kaybettiğini daha önce görmedim. Bunun nedeni üç takımın istediği transferleri yapamaması. Galiba biz Ersun Yanal’ı biraz fazla eleştirmişiz. Yanal, hangi takıma gitse bir hareketlilik sağlıyor. Belçikalıya gelince; sahanın içinde ne olup bittiğini pek anlayamıyor. Geçtiğimiz yıl altın tabakta verilen şampiyonluğu kendi marifeti olarak düşünüyor. Kurtuluş Belçikalının gidişindedir... ? CÜNEYT TANMAN: (Spor Yazarı) V.Manisa ne yaptığını bilen ve ne eksiği olduğunu iyi tespit eden bir kulüp. Kendi vizyonuna uygun oyuncu alarak yollarına devam ediyorlar. Burada Ersun Yanal’ın fonksiyonu çok önemli. Türk futbolunda birçok problem var. Üç büyüklerin yöneticileri futboldan daha az anlayan kesimden... Teknik adamlar da Türkiye’ye para kazanmak için geliyorlar. Gelecekle ilgili çok fazla plan yapmadıkları bir çalışma dönemi geçirdikleri için başarısız oluyorlar. Seyirci baskısı nedeniyle planlanmışın dışında transferler ve popülist yaklaşımlar söz konusu... Başarısızlık nedeni bence bu. V.Manisa hem kaynak olarak daha mütevazı bir kulüp hem de ne istediğini daha iyi biliyor. Kulüp yöneticileri Ersun Yanal’ın programına saygı gösteriyor. Bu çok önemli. Üç büyükler yıllardır ders almıyor. Almaları da mümkün değil. Kaynakları çarçur edip durdular. Borçlar giderek artıyor. Bu nedenle en iyi dediğimiz takımlar FIFA kriterlerine uymuyorlar. ? ONUR BELGE (Spor Yazarı): Avrupa Kupaları yorgunluğundan sonra bu sonuç normaldir. Ancak Beşiktaş, G.Saray ve F.Bahçe’deki düşüşler farklıdır. Buna dikkat etmek gerekiyor. Sarı Kırmızılılar belli ki son dakikada yorgunluğun esiri oldu. Siyah Beyazlılarda öyle. Oysa ki iki büyüğümüz oyun olarak rakiplerinden iyidiler. F.Bahçe ise hâlâ hatalı transferlerinin sancısını çakiyor ve oyun olarak da doyurucu değiller. Bu da ileriki haftalarda başka yeni kayıplara yol açacak gibi gözüküyor. ? MEHMET ÖZDİLEK(Teknik direktör): Üç Büyükler en kötü sezonlarını yaşıyor. Burada önemli bir çelişki var. Anadolu takımları çıkışını, lig maratonun geneline yaymalı. Büyük takımlardan bu sezon kimse ümitli değil. F.Bahçeli oyuncular için sabredilmeli.Transferler takıma geç katıldı. Tigana ise takımı ve Türkiye’yi geçen yıl tanıdı ama kötü bir performans sergiliyor. G.Saray’da da transferler isabetli olamadı. Avusturya’da pedallara veda BAHAR KADER yılında Belçika’nın 2002 Zolder kentinde düzenlenen Yol Bisikleti Dünya Şampiyonası’nın son gününde, yarışa katılan İtalya takımının kadrosunda yer alan Paolo Bettini günün en dikkat çekici ismi değildi kuşkusuz. Günün kahramanı takım kaptanı olarak yarışan ve bisikletseverlerin her zaman hatırlayacakları ilk on yarıştan birinin galibi olan efsanevi Mario Cipollini’ydi.. ‘Cipo’ kariyerinin son gökkuşağı mayosuna uzanırken, kendisine bitiş çizgisine dek destek veren takım arkadaşlarının yardımı olmaksızın yarışı kazanamayacağını açıklıyordu. Paolo Bettini’yse Cipo’nun şampiyonluğundaki gizli kahramanlardan biri olarak yarışı yirmiyedinci olarak bitiriyordu. UNUTULMAZ FİNAL Avusturya Salzburg’da Yol Bisikleti Dünya Şampiyonası tamamlandı. Birbirinden değerli bisikletçiler yarışlarda arzı endam ederken, sezonun son büyük bisiklet organizasyonunun bitiş gününde Paolo Bettini yine sahnedeydi. Otoritelerin tek günlük yol yarışlarının en başarılı isimi olarak nitelendirdiği, 2004 Atina Olimpiyatı şampiyonu Bettini, bu kez kendi şampiyonluğu için pedal çeviriyordu. 265.2 kilometrelik zorlu yarışta şampiyonluk için başka ünlü rakipleri de vardı. Almanların emeklilik çağına yaklaşmış efsanevi sprinteri Erik Zabel, velodrom yarışlarının yol bisikletine armağanı Avustralyalı Robby McEwen, İspanyol Alejandro Valverde ve bir başka Avustralyalı sprinter Stuart O’Grady. Uzun yarışın final sprintinin nefes keseceği tahmin ediliyordu ama bu yıl izleyeceğimiz en unutulmaz sprint finali olacağı herhalde çok az insanın aklına gelirdi. TAKTİK SAVAŞI Bitiş çizgisine 200 metre kala liderliği bir bisiklet boyu farkla önde götüren Erik Zabel’i görenler, yaşlı kurdun final sprinti için temposunu koruyup koruyamayacağını kendilerine mutlaka sormuşlardır. Alejandro Valverde’nin atağı başladığında Bettini kendini McEwen, O’Grady ve Valverde’nin gerisinde saklamayı başardı. Bitişe yaklaşıldıkça şampiyonluk için pedalına son sürat asılan rakiplerinin gerisinde başladı sprintine. Erik Zabel, yarıştan sonra itiraf edeceği gibi, yanlış bir yarış taktiği uygulamıştı. Geriden atağa kalkan Bettini, tüm rakiplerini geçip Zabel’in yanı başında belirdiğinde, yarışın bitimine sadece birkaç metre vardı. Son atağını yapan İtalyan bisikletçi, tekerlek farkıyla dünya şampiyonu oluyordu. İŞTE YANLIŞLARI Gerets Geçen yılın genç kahramanları Uğur ve Aydın’ı harcadı. Uğur Kayseri’ye kiralandı, Aydın PAF’a geri gönderildi. Liverpool maçında harikalar yaratan Arda’yı oyundan aldı, Konya maçında skor 31’ken oyuna müdahele etmedi. Hakan Şükür konusunda tutarsız davranıyor, Hasan Kabze ve Özgürcan’ı alternatif olarak düşünmüyor. 2 yıldır takım içinde penaltıcı ve frikikçi bulamadı. Tolga gibi Türkiye’nin en iyi savunma oyuncusunu düşünmüyor. Trabzon ve G.Saray maçlarında sol kanada çözüm bulamadı, iki maç aynı kanattan gelen ataklarla kaybedildi. Nobre’yi etkin kılacak yan ortalar üzerinde durmuyor. Her puan kaybı sonrası futbolcuları suçlamaya başladı. Zico Tigana Sergen, A.Hassan, Tümer gibi yıldızların takımdan aynı anda gitmesine ses çıkartmadı. Savunmada alternatif yaratamadı. Delgado ile Ricardinho’yu aynı anda oynatacak bir formül üretemedi. Takımın başına geç geldiği halde, Türk yardımcılardan destek alma önerisini kabul etmedi. Uçaktan inen futbolcuyu ertesi gün ilk 11’de sahaya çıkarttı. Tümer’le Tuncay’ı aynı anda oynatabilecek bir oyun anlayışı bulamadı. Kilitlenen maçlara müdahale edemedi. Dinamo Kiev maçında yaptığı hatalarla Şampiyonlar Ligi biletinin kaçmasına neden oldu. Serkan, Selçuk, Yozgatlı, Kemal, Önder gibi isimlerle ilgilenmiyor. Bettini’nin zaferi na karşı yarışlarda kanıtlayan CSC takımından arkadaşları da Şampiyonası’nda Osşampiyonluk için adaycar Freire’ye geçilip ikindı. Amerikalı David ci olan Bettini, bu kez Zabriskie ve Danimargökkuşağı mayosunu kalı Brian Vandborg bu üzerine giyiyordu. Gerikez kişisel şampiyonsinde taktik hatası sebelukları için pedal çevirebiyle Erik Zabel gümüş, ceklerdi. Kazakiskariyerinde ilk kez düntan’dan çıkan en deya şampiyonasında ğerli bisikletçilerden madalya kazanan İsbiri olan Alexandr ViVALVERDE panyol Alejandro Valnokourov’un da deverde ise bronz madalneyimine diyecek yaya uzanıyordu. Kalyoktu. Fabian Canburüstü bisikletçiler bisikletsevercellara 1.00.11’lik derecesiyle bilere harika bir sezon vedası heditişe ulaşıp zamana karşı yarışta ye ederken, yol yarışından üç gün yeni dünya şampiyonu olduğunönce koşulan zamana karşı etap da, ikinciliği elde eden takım arda unutulmazlar arasına girdi. kadaşı David Zabriskie’ye bir buKlasik yarışların kralı olarak biliçuk dakika fark atmıştı. Kendisinen ParisRoubaix’yi bu ne gerekli desteği son ana kadar sezonun başında kaverebilen bir takımda zanarak kendisine yarıştığı takdirde, bir 104 yıllık yarışın gün Fransa Bisikonur listesinde yer let Turu’nu kazaaçmayı başaran İsnabileceğini düviçreli Fabian Canşündüğüm Vinokocellara, 50.8 kilourov ise bronz mametrelik yarışın tek dalyayla yetindi. favorisi deVandborg’un yarığildi. Takım şı 4. bitirmesiyhalinde bale CSC takışarılı oldukmının gücü larını çebiraz daha şitli zaperçinlenmadi. yılında 2001 Lizbon’da yapılan Dünya yıl önce yıl sonra kadro 90 dakikayı 31 önde bitirerek tarihi bir zafere imza atıyordu. Şimdi tarih 7 Ekim. 2008 Avrupa Şampiyonası Elemeleri’ne Malta galibiyetiyle başlayan AyYıldızlılar, yükselişi Macaristan’la sürdürmek istiyor. Puskas Stadı’nda “Tarih tekerrürden ibarettir” diyelim ve AyYıldızlılara başarılar dileyelim. T arih 19 Şubat 1956. Yer İstanbul İnönü Stadı. Türkiye Ulusal Futbol Takımı’nın rakibi Macaristan. Czibor’lu Puskas’lı, Tichy’li kadrosuyla en güçlü döneminde Macar ekibi. AyYıldızlılar’ın kaptanı Turgay Şeren, Macar kaptan Puskas’la santra öncesi el sıkıştıktan sonra Kadri Aytaç’lı, Lefter’li, Metin Oktay’lı B üyüklük ve küçüklük sıfatları futbolumuzda artık yer değiştirdi. Büyükler küçük, küçükler de büyük oldu. Bence, bu duruma sevinmeliyiz. 75 milyon nüfuslu Türkiye’de adeta bir yaşam biçimi haline gelen futbolda, şampiyonluğun, Anadolu’ya da gitmesi gerekir. Ama bir türlü olamıyor. Çünkü önüne birtakım engeller çıkarılıyor. Büyük takımlarımızın Anadolu takımları karşısındaki başarısızlıklarını, sudan nedenlere bağlıyoruz. Kraldan çok kralcıyız. Ya antrenör kötüdür ya oynattığı sistem bozuktur ya takım iyi kurulamamıştır gibi bir takım kılıflar buluruz. Hiç değeri yok bu lafların. Gerçeği görmemek demektir. Son haftalarda, buna çarpıcı örnekler var. Galatasaray, rakibi Konyaspor’la 33 berabere kaldı. Hem de iyi oynadığı halde. Maç sonrası fatura Hakan Şükür ve Gerets’e kesildi. Hakan niye oynatılıyor? Hemen herkesin sorup durduğu soru... Ama oynatılmadığı zaman da ‘‘neden oynatılmadı’’ deni GÖRÜŞ HALİT DERİNGÖR Büyük Küçükler Küçük Büyükler yorlar. Sormak gerekir, hangi babayiğit antrenör Brezilyalıları bırakır da Yozgatlı ile Serkan’ı takıma koyabilir. Koysa bir türlü, koymasa bir türlü... Koysalar ne değişirdi? Çünkü Bursa da Fenerbahçe kadar top oynuyor. Beşiktaş’ta da durum hemen hemen aynı. Ağır aksak gidiyor. Onlar da yabancılara milyon Avro akıttı. Bir ara Tigana, bu starların yerine gençleri koymaya çalıştı, fakat çok eleştirildi. ‘‘Beşiktaş şampiyonluğa gidiyor, bu olur mu’’ dediler. Şimdi ise neden bu yabancıları oynatıyor diye eleştiriyorlar. Onlar da Anadolu takımlarının Beşiktaş kadar hatta ondan daha iyi olduklarını bir türlü kabullenemiyorlar. liyor! Çoğu kimse Konya’nın 31 durumdayken gösterdiği azimli futboldan bahsetmiyor ve göz ardı ediyor. Futbol açısından Galatasaray ile Konyaspor takımları arasında fark yoktu. Bir de Fenerbahçe’ye bakalım. Çeyrek asırdır, Bursa’ya kendi sahasında yenilmemiş. Bu kez 10 yeniliyor. Fatura yine antrenöre kesiliyor. Neden, Serkan ve Mehmet Yozgatlı’nın oynatılmadığı sorgulanıyor. Sözde bu kişiler Zico’nun uyguladığı sisteme uymuyorlarmış. Peki, bu futbolcular çok iyilerdi de neden milyon Avrolar verilip yerlerine Brezilyalılar, Uruguaylılar alındı? İşin en ilginç yanı, bu saçma sapan mazeretleri arkadaşlarımız da söylü Son maçlarda, en önemli bahane Yorgunluk... Ne demek yorgunluk? Daha liglerin başı. İnsanın güleceği geliyor. Bunu futboldan nasibini almamış olan insanlar söylese bir diyeceğimiz yok. Futboldan gelmiş olan adamların bazıları da bunu savunuyorlar. Doğrusu yadırgıyorum. Sormak gerekir. Bunca futbolcu arasında acaba Arda neden yorulmadı? Genç takımdan gelme bir futbolcu. Onun oynamış olduğu futbolda Lefter’in ilk günlerini anımsıyorum. Hele attığı gol, akıl doluydu. Önce topu aldı kaleye gitti. Kafasını kaldırdı ve soğukkanlılıkla topu basıp kaleciye çalım, sonra da plase bir vuruşla golünü attı. Bu maçlarda Batılı ülkelerden getirdiğimiz ve milyon Avro verdiğimiz kardinallerin hangisinden böyle usta bir gol izleyebildik? Bu yabancılara ödediğimiz milyon Avrolar ile Türkiye’deki bütün illere birer hastane yapılabilirdi. Yazıktır günahtır fakir fukaradan toplanan paralara. Z A B E L