Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EKİM CUMA haberler AYDINLANMA ERMENİ SOYKIRIMININ TANINMASI ÖNKOŞUL OLMAKTAN ÇIKARILDI AP’den Türkiye için ağır rapor rım da tanınsın’’ şeklindeki önergesi reddedildi. Kabul edilen metinde, Pontuslu Rumlar ve Süryanilerle ilgili bölüm Ermenilerle ilgili bölümün içine dahil edildi. Metnin bu bölümünde, ‘‘Ermeni soykırımının tanınması Kopenhag kriterleri içinde yer almasa bile, tam üyelik yolunda ilerleyen bir ülkenin geçmişiyle yüzleşmesi gerektiği’’ belirtildi. Raporun, ‘‘Bu bağlamda Türk yetkililerinden tarihçilerin araştırmalarını kolaylaştırmasının’’ istendiği paragrafında ‘‘Pontus ve Süryani azınlıkların da bu çerçevede ele alınması gerektiği’’ yönündeki tümceler kaldı. Aynı paragrafta Türkiye’ye herhangi bir önkoşul olmaksızın Ermenistan’la diplomatik ve iyi komşuluk ilişkilerinin sağlanması çağrısı yapıldı. SERT PAZARLIKLAR YAŞANDI Sözde Ermeni soykırımının tanınmasının önkoşul olarak getirilmesine yönelik maddenin çıkarılmasının AP’deki partiler arasında sert pazarlık konusu olduğuna dikkat çekiliyor. Oylamada Yeşiller ve Sosyalistlerin Kuzey Kıbrıs’a yönelik tecridin kaldırılmasına ve adada Annan Planı çerçevesinde bir çözüme yönelik net ifadelerin yer aldığı değişiklik önergeleri reddedildi. Buna karşın Türkiye’ye Kuzey Kıbrıs’tan en kısa zamanda belli bir takvime göre asker çekmesi çağrısı raporun son halinde yer aldı. Raporda, Türkiye’nin Ankara Anlaşması ek protokolünden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi ve Güney Kıbrıs’la ilişkilerin normalleştirilmesi de istendi. PKK’ye şiddete son vermesi için açık çağrı yapılan raporda ayrıca Türk hükümetinden Kürt sorununa ‘‘yasal Kürt yanlısı ve ateşkes çağrısı yapan parti DTP’’ ile görüşmelere başlayarak siyasi bir çözüm bulması istendi. Raporda Şemdinli olaylarına yönelik eleştiriler yer alırken aynı paragrafta Türk Ordusu’nun toplumdaki rolünden endişe duyulduğu kaydedildi. Türkiye’ye TCY’nin 301. maddesi konusunda ağır eleştiriler getiren raporda ifade özgürlüğü konusunda adım atılması istendi. Dini azınlıklara yönelik mülkiyet sorunlarına dikkat çekilen raporda Alevilerin yanı sıra Yezidilerin de dini ve kültürel haklarının korunması çağrısı yapıldı. Üniversitelerde türban sorununun uzlaşıyla çözülmesine ilişkin ifade raporda kaldı. Rapora, Türk hükümetinin AB’nin çevre standartlarını uygulamasına yönelik bir değişiklik önergesi eklendi. Bu maddede Bergama’daki altın madenine yönelik girişimler, Yortanlı ve Ilısu barajlarının çevre köylere getireceği zararlara dikkat çekildi. PAPA MADDESİ Raporda Hıristiyan Demokratların talebi sonucu Papa’nın Türkiye’ye yapacağı ziyarete yönelik bir madde eklendi. Türkiye raportörü Eurlings oylama sonunda yaptığı açıklamada, raporun sert olduğunu bildiğini, ancak ‘‘umutlu’’ olduğunu söyledi. Oylamadan sonra genel kurulda görüşlerini açıklayan Eurlings, raporun bu halinin ‘‘adil’’ olduğunu savundu. Türkiye’nin bu raporu reformları gerçekleştirmek için bir teşvik olarak nitelemesi gerektiğini söyleyen Eurlings, Türkiye’ye yönelik beklentilerinin yinelendiğini ifade etti. Eurlings, PKK’nin bir an önce şiddeti bırakması yönündeki çağrısını da yineledi. EMRE KONGAR Asker Konuşunca C 5 T Raportör Eurlings, metnin sert olduğunu kabul etti. Metinde, soykırım savları için, üyelik yolundaki bir ülkenin geçmişiyle yüzleşmesi gerektiği ifadesi kullanıldı. Oylamada, KKTC’ye tecridin kaldırılması yönündeki değişiklik önergeleri reddedildi. Türkiye’nin Güney Kıbrıs’la ilişkilerini normalleştirmesi istendi. ELÇİN POYRAZLAR STRASBOURG Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu Türkiye Raporu’nu, sözde Ermeni soykırımının tanınmasına yönelik önkoşul maddesi olmaksızın kabul etti. Hollandalı parlamenter Camiel Eurlings tarafından hazırlanan raporun oylamasında 429 lehte, 71 aleyhte oy kullanılırken, 125 üye çekimser kaldı. Sözde Ermeni soykırımının önkoşul olarak getirilmesine yönelik maddenin Genel Kurul’da reddedilmesine karşın, Türkiye raporundaki diğer ağır koşulların kaldığı gözlendi. Raporun oylaması sırasında, Yunanlı parlamenterlerin Ermeni soykırımının yanı sıra ‘‘Pontuslu Rumlara yapılan soykı ‘Yavaşlama olmalı’ T oplantıda entegrasyon hedefleniyor. Ancak Mozart’ın bir eserinin dinci saldırı endişesiyle sahneye konmaması toplantının bu amacına gölge düşürdü. (Fotoğraf: AP) AB genişlemeye istekli değil Dış Haberler Servisi Alman Meclisi Bundestag’ın AB’yle ilişkilerden sorumlu komitesinin başında bulunan Hıristiyan Demokrat Mathias Wissmann, Bulgaristan ve Romanya’nın birliğe katılımından sonra genişlemenin yavaşlayacağını söyledi. Deutschlanradio’nun AB’nin Hırvatistan, Karadağ, Sırbistan ve sonunda Türkiye’yle genişlemesine ilişkin sorusuna Wissmann şu yanıtı verdi: ‘‘AB’ye giriş temposunda bir yavaşlama olacağına inanıyorum. Komisyon Başkanı Barroso’nun deyimiyle, komşularımıza dostluk besliyoruz. Ama AB iç sorunlarını, her şeyin üzerinde de anayasal sorunlarını çözmeden bir başka katılım olması şimdiden tasavvur edilemez’’ dedi. ‘KENDİ EVİMİZİ DÜZENLEYELİM’ AB’nin önce ‘‘kendi evini’’ düzene sokması ve ona ait yeni bir kurumsal çerçeve oluşturması gerektiğini anlatan Wissmann, ‘‘Yıllar önceki, 9 ya da 12 ülkeli birlikte bulunan aynı kurumsal anlayışla 27 ülkeli birlik yönetilemez’’ dedi. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso pazartesi günü, AB’nin yeni ülkeleri kabul etmeden önce anayasa sorununu çözmesi gerektiğini vurgulamış ve ‘‘Anayasa sorununu aşmadan genişlemeyi sürdürmek akıllıca olmaz’’ demişti. ürkiye’de herkes konuşuyor. Sorumlu, sorumsuz, yetkili, yetkisiz... Başta politikacılar... Başbakan, bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları... İktidar, ana muhalefet, parlamento dışı muhalefet... Köşe yazarları konuşuyor. Her gün yüzlerce köşe yazarı, her konuda düşünce üretiyor... Televizyon yorumcuları konuşuyor... Haberciler, gazeteciler, uzmanlar, uzman olmayanlar... İşadamları, işçiler, memurlar, esnaf konuşuyor. Örgütlü, örgütsüz, sendikalı, sendikasız... Üniversiteler konuşuyor. YÖK yöneticileri, üyeleri, rektörler, dekanlar, öğretim üyeleri, laik ve demokrat olanlar, İslamcılar... Sivil toplum örgütleri konuşuyor. Dışardan destek alan, almayan, AB’ci, ABD’ci, ulusalcı, etnikçi, demokrat, antidemokrat, laik, antilaik, meslek örgütü olan, olmayan... Gerçek sanatçılar ve edebiyatçılar konuşuyor. Yönetmenler, tiyatro sanatçıları, film artistleri, besteciler, müzisyenler, yazarlar, yazarcıklar... Mankenler, televizyon yıldızları, skandal kraliçeleri ve kralları konuşuyor. Yeteneklerini kullanan, kullanmayan, bedenini pazarlayan, pazarlamayan, mesleğiyle yükselen, ilişkileriyle gündeme gelen... Tarikatlar konuşuyor. Şeyhler, müritler, cemaat reisleri, cemaat üyeleri... Yabancılar yurtiçinde konuşuyor. Büyükelçiler, konsoloslar, askerler, uzmanlar... Yabancılar yurtdışında konuşuyor. Dost, düşman, komşu olan, olmayan, bütün ülkelerin her düzeydeki temsilcisi Türkiye üzerine ahkâm kesiyor... PKK’nin hapisteki başı konuşuyor. Hücresinden yolladığı mesajlarla sürekli fikir söylüyor... Ve tabii halkımız konuşuyor. Her konuda, her zaman, binbir türlü düşünce ve öneri üreterek... ??? Yetkili, yetkisiz, sorumlu, sorumsuz, hepsinin başımızın üstünde yeri var. Ancak ülke savunması için neredeyse her gün şehit veren asker konuşunca kıyamet kopuyor. ??? Herkes ne konuşuyor? Ülkenin iç ve dış sorunlarını. Asker ne konuşuyor? Sadece iki sorunu: Bölücülük. İrtica. Her ikisi de günlük politikanın dışında, ülkenin rejim ve varlık sorunu; Türkiye’nin iki kırmızı çizgisi. ??? ‘‘Asker de konuşabilmelidir’’ diyenlere saldırı hazır: ‘‘Darbeci’’. ‘‘Tepeden inmeci’’. ‘‘Demokrasi düşmanı’’. Kimse askerin bugünlerde, demokratik, laik, sosyal hukuk devletini , yani Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal düzenini, hepimizin can ve mal güvenliğini, özgürlüğünü korumak için konuştuğuna bakmıyor. ??? Kim askere ve ‘‘Asker de konuşabilmelidir’’ diyenlere saldırıyor? 12 Eylül 1980 darbesinde asker, solu ve demokrasiyi ezerken, irticaya ve dış bağımlılığa zemin hazırlarken ona alkış tutanlar , ellerini ovuşturarak askerlere övgü düzen demokrasi karşıtları. Kim ‘‘Asker de konuşabilmelidir’’ diyor? Darbelerde tasfiye edilenler, baskıya uğrayanlar, işkence görenler, askeri darbelere karşı açıkça tavır koymuş olan demokratlar. ??? Sorun demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin savunulmasıdır: Kim onu savunuyor? Kim onu bölmek ve İslam Cumhuriyeti’ne dönüştürmek istiyor? ‘Opera’nın gölgesinde toplantı Milli Görüş Teşkilatı’nın çağrılmadığı İslam Konferansı’na Alman siyasetinden liderle Müslüman toplumunun temsilcisi katıldı Dış Haberler Servisi Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble’nin girişimiyle ve Almanlar ile Müslümanlar arasında artan yabancılaşmayı gidermek amacıyla hazırlanan İslam Konferansı Alman Operası’nın dinci saldırı endişesiyle Mozart’ın eserinin sahnelememe kararına yönelik tartışmalar arasında başkent Berlin’de toplandı. Charlottenburg Sarayı’nda düzenlenen konferansa Schaeuble’nin yanı sıra Alman hükümeti ve siyasetinden 14 liderle Almanya’nın 3.2 milyonluk Müslüman toplumunun 15 temsilcisi katıldı. Almanya Anayasa Koruma Teşkilatı’nca sürekli izlenen Milli Görüş Teşkilatı, zirveye davet edilmedi. HIRİSTİYANLIĞIN İZLERİ VAR Schaeuble, İslam Konferansı vesilesiyle ‘‘Frankfurter Allgemeine’’ gazetesi için yazdığı makalede, ‘‘Almanya’daki Müslümanlar kendilerini Alman Müslüman olarak hissedebilmeli’’ ifadesini kullandı. Schaeuble, ‘‘Biz, Hıristiyanlığın hayatı belirlediği bir ‘Hıristiyan kulübü’ değiliz. Ancak değer ve hukuk geleneğimizde Hıristiyanlığın izleri var’’ dedi. Federal Meclis Başkan Yardımcısı Wolfgang Thierse Almanya’daki camilerde Almanca vaaz yapılması gerektiğini savundu. Almanya Türk Toplumu (TGD) Başkanı Kenan Kolat, Alman ZDF televizyonuna yaptığı açıklamada, Müslümanların ne şekilde vaaz vereceklerine kendilerinin karar vermesi gerektiğini söyledi. ekongar?cumhuriyet. com.tr; www.kongar.org İlahilerle Türk kültürü dersi B akan Hüseyin Çelik’in dini eğitim sevdası sınır aştı: Yurtdışındaki öğrenciler hadis, ayet ve ilahilerle Türk kültürünü öğrenecek. FIRAT KOZOK ANKARA Ders kitaplarını hurafelerle dolduran Milli Eğitim Bakanlığı’nın skandalları yurtdışına taştı. Bakanlığın yurtdışında öğrenim gören Türk çocukları için hazırladığı ‘‘Türkçe ve Türk Kültürü Dersi Öğretim Programı’’nda dersler, ayet ve hadislerden örnekler ve düzeye uygun ilahilerle işlenecek. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yurtdışında yaşayan Türk çocukları için hazırladığı ‘‘110. sınıflar Türk Kültürü Dersi Öğretim Programı Taslağı’’nı Cumhuriyet ele geçirdi. Türkiye’deki yeni müfredat programlarından esinlenilerek hazırlanan programın, dini ağırlıklı derslerinin hadis, ayet ve ilahi eşliğinde işleneceği belirtiliyor. 4, 5. sınıflarda uygulanacak ‘‘İman, İslam, Ahlak’’ başlıklı ünitede, dersin nasıl işleneceğine ilişkin örnekler şöyle sıralanıyor: ? Konular ayet ve sahih hadislerden örneklerle işlenir. ? Düzeye uygun ilahiler dinletilecek, okutulacak. ? Cuma günü, aşure günü, ramazan ayı, Ramazan ve Kurban Bayramı, kandil geceleri üzerinde durulur. ? Besmele, Allah’a şükür, hamd olsun vb. ifadelerin geçtiği etkinlikler yaptırılır. ? Öğrencilerden Hz. Muhammmet’e duygularını anlatan bir mektup yazmaları istenir. ? Öğrenciler tarafından dua metni oluşturulur. Oluşturulan dualar sınıfta okunur. ? Günlük konuşmalarda geçen dini ifadelere yönelik drama çalışması yapılır. ? Öğrencilerin, evde ve çevrede bulunan dini motifleri gözlemlemeleri istenir. Gözlem sonuçları sınıfta paylaşılır. Dini sembollerle ilgili resim çalışması yapılır. ? Hz. Muhammet için kimlik belgesi çalışması yapılır. ? Öğrencilerden ikişerli gruplar oluşturulur. Gruptakilerin birbirlerine en güzel iki yönünü söylemesi istenir. Öğrenciler kendilerine söylenen güzel sözler karşısında neler hissettiklerini belirtir. Programın 678. sınıflar için uygulanacak ‘‘İslam, İnanç ve Değerler’’ başlıklı ünitesinde de bazı etkinlikler şöyle sıralandı: ? Öğrencilere ‘‘Niçin ibadet edilir’’ sorusu yöneltilir ve alınan cevaplar panoya yazılır. ? Konular ayet ve sahih hadislerden örneklerle işlenir. ?Özellikle namaza hazırlık ve namazın kılınış şartları üzerinde durulur. P arti örgütünün bu kadar yoğun çalışma hızına değil liderlik, birkaç liderlik bile yetişemezdi! Güldü! Acaba bazı sanal parti liderlikleri mi kursaydı! Bazı otomatik görevleri, kararları, onayları, formalite işlemlerini internet üzerinden ‘‘robot yazılım’’ başkanlarına havale ederdi! ‘‘Yapay lider zekâları’’ ile çok daha hızlı akardı her şey... Parti coşmuştu, seçimlere daha bir yıl kala başlayan çalışmalar kısa süre içinde öyle yüksek bir düzeye ulaşmıştı ki, partinin nefesinin yarı yolda kalabileceğini ve sadece bu nedenle bile seçimi kaybedebileceklerini düşündü! Tıpkı nefesini ayarlayamayan ve yarışı kaybeden şampiyon bir atlet gibi! Seçimi kaybetmek mi? Şakası, düşüncesi bile mide krampı yaratıyor! ??? CHP Genel Merkezi’ni izlemekten yoruldum.. Doğrusu nereye koşuşturacağımı, hangi toplantıyı izleyeceğimi ve sizlere hangi yeni gelişmeyi duyuracağımı şaşırdım... Başım dönüyor! Partinin Bilim Kurulu’nun kurduğu alt birimlerinin sayısı hızla çoğalmıştı. Salt ekonomi konusunda oluşturulan 6 yeni alt birim, ülkenin kısa, orta ve uzun vadeli ekonomi politikaları hazırlıkları içinde kaybolmuş durumda... Kalkınma politikaları bir yandan çağa uygun koşullar göz önüne alınarak yeniden inceleniyor, İspanya, Kore ve Çin’in büyük ekonomik atılımlarının dinamikleri çözümleniyor, Türkiye’nin gerçekçi di CUMA YAZILARI ORHAN BURSALI görülüyor! Baykal lı devre bir internet sitesi oluşturulması kararlaştırıldı! Grup toplantıları tam bir demokratik ortamda gerçekleşiyor ve milletvekillerine aynı zamanda Meclis’teki çalışmalarda da geniş bir bireysel katkı olanağı sağlanıyor. Herkes, yapabileceğinin azamisini ortaya koymaya çalışmakta. Bu yeni parti çizgisi, seçim yörelerinden, çeşitli orta ölçekli ve mikro projelerin yağmasına yol açmış durumda! Bu amaçla, başkanlığa, parti meclisine bağlı, coğrafi bölgesel alt başkanlıklar bile oluşturuldu. Ülkenin bazı özellikleri dikkate alındı, sanayinin gelişme gösterdiği ‘‘Anadolu kaplanı’’ kentler; turizm, tarih ve arkeoloji bölgeleri, başlı başına alt başkanlıkların çalışma alanlarına verildi. Bu arada özellikle gelişememiş ve işsizliğin yoğun yaşandığı yörelere büyük önem verildi ve yöre halkı ve yöre doğumlu işadamları ile ortak projeler gündeme getirildi! CHP’nin hemen her kesimde ve bölgede yaktığı büyük bir gelecek umudunun alevlerinin göğe yükseldiği, açıkça namikleri ve potansiyelleri ortaya konuyor, ileri ülkelere yetişebilmenin tarihsel koşulları inceleniyor, arkadan gelen ülkelerin öndeki ülkelere yetişebilmesinin ve bu amaca uygun bilim ve teknoekonomi politikalar saptanıyor.. Parti inanılmaz bir fikir zenginliği yakalamış. Türkiye’nin öncü düşünürleri kamçılanmış ve iktidara geldikleri andan itibaren uygulamaya konacak geniş bir program ortaya çıkmıştı! ??? Parti’nin haftalık Meclis toplantıları, bugüne kadar alışılmamış ölçüde canlı, diri, renkli ve verimli geçiyor. Milletvekilleri, seçim yörelerinden, seçmenlerinden ve entelektüel çevrelerinden edindikleri izlenimleri, aldıkları önerileri gruba ve liderliğe ve tartışmaya sunmak için çırpınıyor. Ama haftalardır bu böyle! En sonunda, Grup toplantıları artık akşamlara doğru sarkmaya başlayınca, konuşmalar sınırlandırıldı, öneriler yazılı yapılmaya başlandı ve bu amaçla kapa ??? Özellikle, parti gençliğinin bir ‘‘başkan yardımcılığı’’ olarak yeniden örgütlenmesi, parti organlarında coşkulu temsili ve başkan ve liderlik ile omuz omuza çalışmaya başlaması, gençliği ateşlemiş ve CHP sanki yeni bir doğuş yakalamıştı! Nüfusu bu kadar genç bir ülkede doğrusu CHP’nin bu kararı çok akıllıca bulunmuştu! Gençlik, Meclis Grup toplantısında da temsil ediliyordu! Yine bir başkan yardımcılığı altında da kadınlar örgütleniyordu... Baykal, 11’i bulan başkan yardımcılıklarının yetersiz kaldığının farkındaydı. En azından seçimlere kadar, seçim çalışmalarını daha bir üst düzeye çıkarabilmek için, bu sayıyı 20’ye çıkarmanın doğru olacağını düşünüyordu! Doğrusu, örgütü, seçmeni, ülkeyi şaha kaldırmanın her yolu açık tutulmalıydı. ??? Anadolu’dan bir partilinin hediye ettiği at kılından kamçıyı eline aldı, şöyle bir havada şaklattı! Kamçı sesi, yeni çağrışımlar yaptı!.. Önüne konan son seçmen anketine bir göz attı! İktidar epey oy kaybetmiş, CHP başa başlığı yakalamıştı... Olağanüstü yeni bir toplantı düşüncesi ile telefonu kaldırdı... İçi, yıllardır hiç tatmadığı, duyumsamadığı duygularla dolup taşıyordu!