29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EKİM CUMA dizi LÜBNAN’DA MÜSLÜMAN GRUPLAR TÜRKİYE’YE AKP’YE VE TÜRKİYE’NİN ASKERİ GÜCÜ KATILIMINA KUŞKUYLA BAKIYOR C 11 Türkiye İsrail ilişkileri sorgulanıyor Y M Duygusal akın geçmişini işgaller, iç savaş ve siyasi istikrarsızlıkla geçiren Lübnan’daki iç dengeler, dünyada örneği çok az olabilecek şekilde değişkenlik gösteriyor. Temel anlaşmazlık HıristiyanMüslüman ekseni olarak algılansa da, mezhepler arası çekişme Lübnan gündeminin ayrılmaz bir parçası olmuş uzun yıllar boyunca... Şiilerin Filistinliler ile olan çekişmesi, yine Şiilerin nüfuslarının artmasına bağlı olarak, Sünnilerin önüne geçme çabaları, kuzeydeki SünniAlevi rekabeti, MaruniOrtodoks çekişmesi Lübnan’a özgü örnekler. PARİSŞAMTAHRAN Ülkedeki her dini ve etnik grup kendisine yakın olan ülkelerle işbirliğini sürdürürken, aynı zamanda bu ülkelerin Lübnan özelinde, Ortadoğu’daki politikalarını da yürütmesine yardımcı oluyor. ? Fransa’nın kültürel, ekonomik ve siyasi açıdan Maruniler üzerinde etkisi çok büyük. Birçok Maruni, kendi arasında Arapça yerine Fransızca konuşuyor. Maruniler için Fransa doğal bir müttefik olmuş. Ekonomik olarak da Fransa’nın Lübnan’daki yatırımları dikkat çekici. Birçok Maruni, iç savaş sırasında çifte vatandaşlık almış. ? Sünnilerin, Ürdün, Suudi Arabistan ve Mısır gibi Sünni rejimlerle yakın ilişkisi var. Ancak bu yakın ilişki, Sünnilerin ‘‘Lübnanlı’’ olma özelliklerinin önüne geçmiyor. Sünni kesim arasında SuriyeLübnan ve Filistin’in aynı sınırlar içinde birleştirilmesini savunanlar da var. İsrail’e sert tepki göstermediği için eleştirilerin hedefi olan Suudi Arabistan, yaptığı 1.5 milyar dolarlık yardımla Lübnan’daki Sünnilerin övünç kaynağı olmuş. ? Şiiler için Tahran ve Şam iki önemli merkez. Tahran, son dönemde biraz daha fazla öne çıktı. Şiilerin Tahran ile olan siyasi bağları her ne kadar güçlü olursa olsun, Hizbullah için önemli ölçü‘‘Lübnanlı’’. Lübnan hükümetinin amacı, Hizbullah’ı daha fazla sisteme eklemleyebilmek. Hizbullah’ın Tahran yönetiminin talimatları doğrultusunda hareket ettiği düşüncesi özellikle Lübnan’daki akademik çevreler tarafından kabul edilmiyor. Türkiye uzmanı Prof. Muhammed Nurettin’e göre, Lübnan’daki Şiiler arasında, Tahran’dan bir talimat beklemeden, İran’ın bölgedeki çıkarlarını korumak için kendiliğinden harekete geçecek birçok kişi var. ? Dürziler, inançları gereği bütün çevre ülkelerle, konjonktürel bir ilişki içindeler. Lübnan’ın Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde bulunduğu dönemde İngiltere de Dürzileri desteklemişti. Bugün Beyrut sokaklarında Dürzilerin efsanevi lideri Velid Canbolat’ın İsrail ile anlaştığı ve İsrail uçaklarının Canbolat’ın evinin bulunduğu bölgeyi vurmadığı konuşuluyor. Şiilerin Şam’a bakış açıları ile Ortodoks Hıristiyan Arapların Şam’a bakış açısı arasında ‘‘Arap milliyetçiliği’’ bağlamında birçok nokta öne çıkabiliyor. Aynı şekilde Sünniler ve Dürzilerin de Şam’la ilişkileri bu noktalarda benzerlik gösterebiliyor. TÜRKIYE’YE BAKIŞ NASIL? Peki, Lübnan’daki bütün dini ve etnik gruplar, siyasiler ve entelektüellerin Türkiye’ye bakışı nasıl? Hem halk hem de Lübnanlı siyasetçiler açısından Türkiye Ortadoğu’nun çok önemli bir ülkesi. Böyle bir tanımlamanın ardından ‘‘Ama’’ diye başlayan cümleler, Türkiye’ye yönelik kuşkuları ortaya koyuyor. En önemli rahatsızlık unsuru Türkiyeİsrail ilişkileri. Meclisin Müslüman kanatta yer alan milletvekillerinin tamamına yakını, Türkiye’nin İsrail ile olan ilişkilerinden kuşku duyuyor. Lübnan Parlamentosu’nun İnsan Hakları Komisyonu üyesi ve Sünni milletvekili İsmail Sukkariyah ‘‘Türkiye, buraya gelmeden önce İsrail ile olan ilişkilerine açıklık getirmeli’’ derken, Hizbullah’ın ba eclisin Müslüman bir üyesi, ‘‘Türkiye, buraya gelmeden önce İsrail ile olan ilişkilerine açıklık getirmeli’’ derken bir Hizbullah milletvekili ‘‘Türk askeri Lübnan’a, bizi İsrail’den korumak için gelmeli’’ diyor. Hizbullah için AKP’nin ABD ile ilişkisi dikkat çekici. Timur Göksel: davranıyorlar L Alman gemileri yolda BM Barış Gücü UNIFIL kapsamında Lübnan’ın karasularında görev yapacak olan Alman savaş gemileri, dün Wilhelmshaven deniz üssünden yola çıktı. Sınırdan silah kaçakçılığı yapılmasını önlemek gibi görevlerde bulunacak askerler için bir tören düzenlendi. Almanya için Lübnan’a gemilerin yollanması, İkinci Dünya Savaşı sonrası bir tabuyu da yıkmak anlamına geliyor. Nazi geçmişinden ötürü, Almanya’nın Ortadoğu’ya asker göndermesi özellikle hassas bir konu olarak görülüyor. Beyrut’ta bugün yapılacak büyük zafer yürüyüşü için ülkenin dört bir yanından Hizbullah yanlıları, ellerinde örgütün rengini taşıyan sarı bayraklar ve Nasrallah posterleriyle başkente akın etti. (Fotoğraf: REUTERS / AP) übnan’da BM’nin 2003 yılına kadar siyasi danışmanlığını ve sözcülüğünü yapan Timur Göksel’e göre Müslüman kanattaki milletvekilleri, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkileri sorgularken duygusal davranıyor. Göksel ‘‘Sanki, Katar’ın, Mısır’ın, Ürdün’ün İsrail ile ilişkisi yok. Adam çatır çatır İsrail ile gizli ilişki yapıyor. Biz hiç olmazsa aleni yapıyoruz’’ dedi. Sizce Müslüman vekillerin Türkiye’nin İsrail ile olan ilişkilerine kuşkulu bakmaları mantıklı mı? TİMUR GÖKSEL Bizim İsrail ile olan ilişkilerimiz diplomasinin bir gereği. İsrail ile 1948 yılından bu yana ilişkimiz var. En baştan beri Türkiye bağımsız bir politika izlemiş ve bunu yapmış. Türkiyeİsrail ilişkilerini eleştiren milletvekilleri bunu takdir ederler ama bunu sana söyleyemezler. Bir denge politikası söz konusu değil miydi? Araplarla da ilişkimizi sürdürmüşüz, İsrail ile de ilişkimizi sürdürmüşüz. İsrail ile ilişkilerimizin burasıyla hiçbir ilgisinin olmadığını göstereceğiz burada. Biz burada tamamen Lübnan için bir misyona gelmişiz. Bizim diplomasimiz de, askerimiz de bunun ayrımını yapabilecek kapasitede. MISIR’A NE DEMELİ? Bu düşünceler biraz kemikleşmiş gibi... Bu düşünceleri buradaki davranışınla yıkacaksın. Bu adamlara buraya barış için geldiğini, Lübnan halkı için geldiğini, bunun Türkiye’nin Ortadoğu politikasıyla bir alakası olmadığını, bir çıkar beklemediğimizi göstererek yapacağız bunu. Bu tepkileri o kadar da abartmamak lazım. ‘‘Siz Müslümansınız, sizin niye İsrail ile ilişkiniz var?’’ Yok böyle bir şey. Sanki, Katar’ın, Mısır’ın, Ürdün’ün İsrail ile ilişkisi yok. Adam çatır çatır İsrail ile gizli ilişki yapıyor. Biz hiç olmazsa aleni yapıyoruz. Milletvekillerinin bir bölümü, AB istediği için Türk askerinin gönderildiğini düşünüyor... Bizim buraya gelmemizin AB ile ne ilgisi var? Sanki İtalya’nın, Fransa’nın İsrail ile ilgisi yok. Alman Başbakanı’nın dediğine bakın. Kadın, ‘‘İsrail’i korumaya gideceğiz’’ diyor. Niye ona tepki göstermiyorsun da bizimkilere gösteriyorsun? Biraz Osmanlılık, biraz Osmanlı’nın bıraktığı tatsızlıklar var. Çok ciddiye almamak lazım. kış açısını da milletvekili Hüseyin Hac Hasan, ‘‘Türk askeri Lübnan’a, bizi İsrail’den korumak için gelmeli’’ şeklinde ortaya koyuyor. İsrail’in vurduğu Hizbullah’ın yayın organı Manar TV’nin editörleri açıklık getiriyor: ‘‘Türk askeri buraya gelirse, Türkiye, İsrail ile olan yakın ilişkilerini buradaki misyonuna yansıtmamalı.’’ Bu sözler, aslında Hizbullah’ın, Türk askerine “evet” demesinin koşullarından biri olarak görülüyor. Aslında Hizbullah Türkiye’nin bundan sonra Arap dünyası ile İsrail arasında ‘‘denge politikası’’ yürütmesini de istemiyor. Hac Hasan, ‘‘Türkiye bundan sonra Arap yanlısı bir politika izlemeli’’ derken, bunun altını ‘‘Adil olun’’ diyerek çiziyor. Hac Hasan’a göre adil olmanın yolu da Arap yanlısı olmaktan geçiyor. Çünkü Hizbullah kendisini ve Arap dünyasını İsrail karşısında ‘‘savunma durumunda olan mazlumlar’’ olarak görüyor. Hizbullah’ın Tahran ile olan ilişkileri, Türkiye’ye yönelik bakış açısına da yansıyor. Özel likle nükleer gerginlikten dolayı AnkaraTahran hattında ilişkiler bozulursa, bu ister istemez Hizbullah aracılığı ile UNIFIL içindeki Türk askerine yansıyacak. ‘TÜRK ASKERİ SIKINTI YAŞAR’ Suriye Sosyal Partisi üyesi ve Lübnan Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Dr. Mervan Fares, Lübnan, Suriye ve Filistin’in aynı ülkenin toprakları olduğunu savunan isimlerden. ‘‘Türkiye ile İsrail’in ne gibi bir yakınlığı var? Öncelikle Türkiye İsrail ile olan ilişkisine bir açıklık getirmeli ve burada bu ilişkiden kuşku duyan insanları aydınlatmalı’’ diyen Fares’in bulunduğu siyasi kanadın Türkiye’ye bakış açısını AnkaraŞam hattında esen rüzgârlar da belirliyor. Suriye ile bütünleşme taraftarları Şam’ın görüşlerine dikkat ediyor. Hizbullah için bir başka dikkat çekici nokta ise AKP’nin ABD ile yakın ilişkisi. Hizbullah milletvekili Cemal el Takeş, as lında bir genel cerrah. Takeş’e göre Türkiye’nin Lübnan’daki izleyeceği yol, mutlaka ABD politikasının dışında olmalı. Yoksa Türk askeri ciddi anlamda sıkıntı yaşar. Fransa Türk askerine olumlu baktığı için Maruniler de bu çerçevede bakmayı tercih ediyor. Müslüman milletvekillerinin Türkİsrail ilişkileri konusundaki düşünceleri, Lübnan’daki Türk diplomatlar tarafından çok da olumlu karşılanmıyor. Türk diplomatlar, Sünni milletvekillerinin bu düşüncesine karşılık, Ürdün ve Mısır’ın İsrail ile ilişkisini gündeme getiriyorlar. Evlerin enkazının kaldırılmasına yardım eden üniversite öğrencisi gençler, Türkiye’deki İslami hükümetlerin İsrail ile çok daha yakın olduğunu dile getiriyor. Onlara göre, Erbakan İsrail ile askeri bir anlaşma imzalayıp gerçek yüzünü göstermiş. HAFTAYA: Lübnan’daki Ermeniler, Türk askerine ‘‘Burj Hamud’’ muhalefeti Türk adaya ‘soykırım’ engeli Hollanda’da seçimler öncesinde Ermeni diasporasının baskıları sonucu Türk partilerinin listelerinden çıkarıldı ollanda Ermeni Örgütleri Federasyonu, Hıristiyan Demokrat Partisi’ne yazdığı mektupta, Tonca’nın ‘‘soykırım inkârcısı’’ olduğu, bu nedenle listeden çıkarılması gerektiğini bildirdi. Bu mektupla başlayan kampanya sonucu, sosyal demokratların adayı Erdinç Saçan’la Hıristiyan Demokrat Partisi’nden Ayhan Tonca ve Osman Elmacı listelerden çıkarıldı. Eski yine aday gösterildi CDA SOYKIRIM İDDİALARINI REDDEDENLERİ LİSTEDEN ÇIKARMIŞTI AMSTERDAM (AA) Hollanda’da 22 Kasım’da yapılacak erken genel seçimlerde Hıristiyan Demokrat Parti’nin (CDA) milletvekili aday listesinden Ermeni soykırımı iddialarını kabul etmedikleri gerekçesiyle çıkarılan iki Türk kökenli adayın yerine halen milletvekili olan Nihat Eski alındı. Hıristiyan Demokratların Amsterdam’da dün yapılan seçim kongresinde aday listesi kesinleştirildi. Kongrede, daha önce parti yönetimi tarafından Ermenilere Türkler tarafından soykırım yapıldığı iddialarını kabul etmedikleri gerekçesiyle listenin 35’inci sırasındaki Ayhan Tonca ile 56’ncı sırasındaki Osman Elmacı’nın atılmaları da karara bağlandı. Atılan bu iki Türk adayın yerine parti yönetimi, kongreye 55’inci sıradan, halen milletvekili olan Nihat Eski’yi önerdi. Eski, 55’inci sıradan seçimlere girecek. Aday listesinin 19’uncu sırasında yer alan Coşkun Çörüz’ün de liste sırası kesinlik kazandı. Normal koşullarda atılan adayların yerine listenin geri sırasındaki kişilerin kaydırılması gerekiyordu. Eski’nin milletvekili listesine alınmasına partinin Türk kökenli bazı delegeleri ve kongreye katılan belediye meclisi üyeleri, ‘‘parti seçim geleneklerinin çiğnenerek, Türk toplumuna hoş görünebilmek için aday listesine girmemiş bir kişinin listeye alınması’’ gerekçesiyle karşı çıktı. Türk delegelere göre, Nihat Eski, parti seçim listesine ‘‘vitrin süsü’’ olarak alındı. Türk delegeler, parti yönetiminin Ayhan Tonca ve Osman Elmacı hakkında aldığı kararı da şiddetle eleştirdi. Eski, gazetecilerin, ‘‘Ermenilere soykırım yapıldığını partiniz kabul ediyor, siz de kabul ediyor musunuz’’ sorusuna, ‘‘Ben böyle bir belge imzalamadım’’ yanıtını verdi. H HALUK BAKIR AMSTERDAM Hollanda’da 22 Kasım’da yapılacak genel seçimler için İşçi Partisi’nin (PVDA) aday listesinden Erdinç Saçan, Hıristiyan Demokrat Partisi’nden (CDA) Ayhan Tonca ve Osman Elmacı, bir hafta süren yoğun ‘‘Ermeni soykırımını tanı’’ baskıları sonucunda aday listelerinden çıkarıldı. Gelişmeler ülkede yaşayan Türkler arasında büyük tepkiye yol açtı. Türk adaylar üzerindeki baskılar, geçen hafta çarşamba günü televizyonda NOVA adlı haber programının Hollanda Ermeni Örgütleri Federasyonu’nun (FAON), Hıristiyan Demokrat Partisi’ne, 35. sıra adayı Tonca’nın ‘‘soykırım inkârcısı’’ olduğu, bu nedenle listeden çıkarılması gerektiğini bildiren mektubunu gündeme getirmesiyle başladı. 8 Eylül tarihli mektupta, seçilebilir sıradaki Tonca’nın ‘‘soykırım’’ konusundaki görüşleriyle Hollanda’nın değil Türki ye’nin çıkarlarını gözettiği belirtiliyor, gereğinin yapılması isteniyordu. YOĞUN BASKI SONUCU İMZALADILAR Ayhan Tonca’nın görüş vermekten kaçındığı yayını izleyen günlerde, olay gazeteler ve diğer yayın organlarında yoğun bir şekilde gündeme gelirken CDA’nın 56. sıra adayı Elmacı ve PVDA 53. sıra adayı Saçan’ın tavırları sorgulanmaya başlandı. Tonca ve Elmacı yoğun baskılar sonucu, 21 Aralık 2004’te Hollanda Parlamentosu’nda kabul edilen ve ‘‘soykırım’’ın tanınmasını içeren kararı desteklediklerini bildiren bir açıklamaya imza attılar. Baskılara direnen Erdinç Saçan önceki gün PVDA yönetimi tarafından aday listesinden çıkarıldı. Ayhan Tonca ise Sabah gazetesine verdiği ve ‘‘soykırım’’ konusunda kişisel görüşünün değişmediğini belirten demecinin basına yansımasından sonra, Elmacı ile birlikte CDA tarafından adaylıktan çıkarıldı. Sabah gazetesinin haberi televizyonda Hollanda eski Milli Görüş Teşkilatı Başkanı Hacı Karacaer ve Türkolog Prof. Eric Zurcher tarafından tercüme edildi. Karacaer, tarihin bu bölümünün Türkiye’de inkâr edildiğini belirtti. TÜRK TOPLUMUNDAN YOĞUN TEPKİ Hollanda medyasında yer alan yorumlarda ‘‘soykırımı kabul etmeyenlerin aşırı milliyetçi oldukları’’ belirtilirken ‘‘Şimdi Ermeni soykırımı olmadı diyenler, yakında Yahudilere karşı da soykırım yapılmadığını savunabilir’’ şeklindeki görüşler dikkat çekiyor. Hollanda yasalarına göre ‘‘Ermeni soykırımı olmadı’’ demek suç unsuru sayılmıyor. Ancak bu konuda Hıristiyan Birlik Partisi, meclise bir önerge verme hazırlığı içinde. Gelişmeler, Hollanda’daki Türkler arasında tepkiyle karşılanırken, bu tepkinin nasıl gösterileceği konusunda özellikle internet ortamında yoğun tartışmalar yaşanıyor. Geçen cumartesi Hollanda Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Rotterdam’daki merkezinde yapılan bir toplantıda, Leiden Üniversitesi’nden öğrenci Banu Bulucu ve piyanist Nazlı Isıldak’ın öncülüğünde kurulan ‘‘Birlikten’’ adında bir iletişim grubu Türk basınına tanıtıldı. Girişimciler, ‘‘Ermeni soykırımı’’ suçlamalarında bıçağın kemiğe dayandığını belirterek ‘‘barış, demokrasi ve incelik’’ sınırları içinde gerek Türklere gerekse Hollanda kamuoyuna yönelik bilgilendirme etkinlikleri düzenleyeceklerini anlattılar. Toplantıda konuşan Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu Baskanı Dursun Atılgan ve emekli başkonsolos Ülkü Bassoy, Ermeni meselesine ilişkin bilgi verdiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle