Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Nr. 40 / 2006 06. OKTOBER 2006 Y9204 KURUCUSU: YUNUS NADİ (19241945) BAŞYAZARI: NADİR NADİ (19451991) D: 2 Euro, A: 2.70 Euro, B: 2.70 Euro, NL: 2.70 Euro, F: 2.50 Euro, DK: 20 Dkr. GENELKURMAY BAŞKANI BÜYÜKANIT TSK’NİN SALDIRILARA KARŞI KENDİSİNİ SAVUNACAĞINI VURGULADI ‘Sessiz kalmayacağız’ ‘Laiklik sorgulanmıyor mu?’ Orgeneral Büyükanıt, Cumhurbaşkanı Sezer ve komutanların irtica uyarılarına destek vererek ‘‘irtica tehdidinin hâlâ devam ettiğini’’ söyledi. Büyükanıt, ‘‘Her fırsatta ‘laikliği yeniden tanımlayalım’ diyenler yok mudur? Bu kişiler devletin en üst düzeylerinde yer almıyorlar mıdır’’ diye sordu. Büyükanıt, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve TSK’ye yönelik saldırıların arttığını ve buna hiçbir makamın yanıt vermediğini belirterek “TSK sessiz kalmayacak” dedi. ‘Dışarıdan destekli raporlar’ Büyükanıt, Ankara’da TSK’ye yönelik maddi hatalarla dolu bir raporun açıklanması sırasında yerli ve yabancı konuşmacıların beyanlarının tahammül sınırını aştığını belirtti. Yaşar Büyükanıt, bu belgede dikkat çeken en önemli konunun, 22 bölümden 9’unun polis akademisinin öğretim üyeleri tarafından yazılması olduğunu vurguladı. Büyükanıt, TSK’nin AB paravanı arkasına gizlenerek yapılan bu ithamlara karşı kendini savunacağını kaydetti. ‘Gizli ajandalarına dokunduk’ AB Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Kretschmer’e de yanıt veren Genelkurmay Başkanı, ‘‘TSK’nin demokrasi dışı hangi söylemi vardır? Yoksa TSK’nin söylemleri, bu yorumları yapanların gizli ajandalarının hedeflerini mi zorluyor’’ dedi. Bazı AB ülkelerinin teröre destek verdiğini ve yakaladıkları teröristleri bıraktıklarını belirten Büyükanıt, ‘‘Sanki çatışan iki ülke varmış gibi ateşkes denen bir süreç başlatıldı’’ diye konuştu. Haberi 18. Sayfada Dış Destek? CHP Genel Başkanı Sayın Baykal, Kocaeli Üniversitesi’nde, televizyondan da yansıtılan bir toplantıya katıldı; öğrencilerin sorularına yanıtlar verdi. Bir öğrenci şunu sordu: ‘‘ABD’nin desteklemediği parti Türkiye’de iktidar olamaz. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?’’ CHP Genel Başkanı, doğal olarak hiçbir yabancı desteğe gereksinimleri olmadığını ve böyle bir aracı kullanmayacaklarını söyledi. Ancak bugün üniversite öğrencileri kesiminde bile bu konu sorgulanıyor.. Medyamız görmezlikten gelse bile Başbakan Erdoğan’ın özel talebiyle gerçekleşen Amerika gezisinin özünde yatan asıl nedenin, önümüzdeki yıl gerçekleşecek hem cumhurbaşkanlığı seçiminde, hem genel seçimde Başkan Bush’un desteğini sağlamak olduğu, artık mahalle kahvelerinde konuşuluyor. Ne yazık ki Türkiye bu duruma düşürülmüştür. ? Bush ile görüşmesinde Sayın Recep Tayyip Erdoğan ne alacaktır, ne verecektir? AKP iktidara geçmeden önce ABD’ye verdiği sözleri tümüyle yerine getiremediği için, Başkan Bush’un bu kez nasıl davranacağı bilinmiyor. Bilinen, Ortadoğu’da Türkiye’nin Amerika açısından oluşturduğu özel önemdir. Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı Cüneyd Zapsu’nun, ziyaretin zeminini hazırlarken Amerika’da ‘‘Bu adamı (Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nı) deliğe süpürmeyin, kullanın’’ dediği de anılardan silinmiyor. Ne yazık ki ‘‘Türkiye’nin dış ilişkileri Türkiye’nin çıkarlarına göre mi, yoksa AKP’nin iktidar hesaplarına göre mi ayarlanıyor’’ sorusunun kuşkusu, Sayın Erdoğan’ın Amerika gezisinin üzerindeki şaibe bulutunu yoğunlaştırıyor. ? Başbakan Erdoğan Amerika gezisine çıkmadan önce, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ile konuştuktan sonra, gazetecilere yaptığı açıklamada çok önemli bir tümceyi dile getirmiştir. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ‘‘Türkiye’de irtica diye bir tehdit yok’’ demiştir. Oysa irtica, üç kuvvet komutanının konuşmalarında Türkiye’nin başındaki en büyük iki tehditten biri olarak nitelendi. Demek ki Türk Silahlı Kuvvetleri’ne göre irtica tehdidi var. AKP Hükümeti’ne göre yok. Bu çelişki, bir siyasal yorumu değil, bir siyasal realiteyi dile getiriyor. Başbakan’ın ‘İrtica tehdidi yok’’ demesi, irticanın yanında yer aldığını kanıtlamıyor mu? AB yolunda erken çıkmaz ELÇİN POYRAZLAR BRÜKSEL 3 Ekim 2005’te başlayan Avrupa Birliği üyelik müzakereleri birinci yılını doldururken TürkiyeAB ilişkileri Kıbrıs konusunda çıkmaza sürüklendi. Müzakerelerin başlamasının ardından Ankara’ya reformlarda yavaşlama ve ek protokol konularında eleştiriler getiren Avrupa Birliği, KKTC’nin izolasyonunun kaldırılmasına yönelik 26 Nisan 2004 tarihinde verdiği sözleri geçen yıl da yerine getiremedi. Lüksemburg’da 3 Ekim’de Avusturya imtiyazlı ortaklık talepleriyle müzakere çerçeve belgesi görüşmelerini tıkarken belgenin son halinde AB’nin hazmetme kapasitesi, müzakerelerin ucunun açıklığı, Türkiye’nin üyelik yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda Avrupa yapılarına bağlanması gibi koşullar yer aldı. Müzakerelerin ardından 9 Kasım’da Katılım Ortaklığı Belgesi ve İlerleme Raporu’nu yayımlayan AB Komisyonu Ankara’ya ifade özgürlüğü, dini azınlıklar ve kültürel haklar, sivilasker ilişkileri, yargının bağımsızlığı, Güneydoğu’daki durum ve Kıbrıs konularında uyarılarda bulundu. Genişleme Komiseri Olli Rehn, rapor sonrası Türkiye’ye ‘‘Kutlama bitti şimdi iş zamanı’’ şeklinde çağrı yaptı. ABTürkiye arasında TCK’nin 301. maddesinden yargılanan yazar Orhan Pamuk davasına yönelik gerilimin ardından birlik bu maddenin değiştirilmesine yönelik çağrılarını artırdı. 20 Ekim 2005’te başlayan tarama sürecinin 13 Ekim’de tamamlanması bekleniyor. Buna karşın Kıbrıs Rum Kesimi Türkiye limanlarını Güney Kıbrıs’a açmadığı sürece diğer başlıkların açılmayacağı konusunda açık mesaj verdi. İngiltere’nin eski Dışişleri Bakanı Jack Straw, Türkiye’nin ek protokolü uygulaması dışında bir seçenek göremediklerini söyledi. TÜSİAD ve Avrupa Politika Merkezi tarafından düzenlenen ‘‘AvrupaTürkiye Haftası’’ çerçevesinde yapılan konferansa katılan Straw, ‘‘Türkiye’nin istikrarlı bir dostu olarak Türkiye’nin ek protokolü uygulaması dışında başka bir seçenek göremiyorum’’ dedi. Straw buna paralel olarak AB’nin de Kuzey Kıbrıs’a karşı sözlerini tutması gerektiğini kaydetti. Türk balerinin uluslararası başarısı Dünyaca ünlü Bolşoy Balesi’nin bir dönem başındaki isim olan usta balet Yuri Grigorovich adına Rusya’nın Soçi kentinde düzenlenen yarışmada büyük ödül olan Grand Prix’yi kazanan Ankara Devlet Opera ve Balesi dansçılarından Özge Başaran, Türk balesini dünyaya tanıtmanın gururunu yaşıyor. Farklı ülkelerden 72 dansçıyı geride bırakan Başaran, 2029 Eylül’de düzenlenen yarışmada büyük ödülün yanı sıra ‘‘En İyi Modern Dansçı’’ ödülüne de değer görüldü. Günde 6 saatlik bir çalışmanın ardından gittiği Soçi’de yarışma öncesi kısa provalar yaptığını anlatan Başaran, ülkesini en iyi şekilde temsil etmek için çabaladığını kaydetti. Türk İş’in gündemi ‘Sosyal Şart’ OLCAY BÜYÜKTAŞ AKP hükümetinin, Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nın (ASŞ) üç önemli maddesine çekince koyarak Meclis’ten geçirmesi, sendikaları harekete geçirdi. Hükümetin, çekincelerini büyük bir talihsizlik olarak niteleyen Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türkİş) Başkanı Salih Kılıç, çekinceler kalkana kadar mücadele edeceklerini söyledi. Avrupa Birliği müzakerelere başlama kararının alındığı gün olan 3 Ekim’de, Türkİş’in düzenlediği Sendikal Haklar Sempozyumu’nda konuşan Kılıç, konuşmasının ana eksenini ASŞ ve konan çekincelere ayırırken, sempozyuma Avrupa Birliği Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rhen’in de katılıyor olması dikkatlerin burada toplanmasına yol açtı. ASŞ’ye konan çekincelerle ilgili Kılıç, ‘‘Asgari ücretin aileyi de dikkate alarak düzenlenmesi gibi insani bir maddenin çekinceye uğraması, şu anki hükümetin, yurttaşlarına nasıl baktığını da ortaya koyuyor’’ dedi. Kılıç, söz konusu düzenlemelerin temel insani haklar olduğunu, Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nda bunların gündeme getirildiğini ve 8 Kasım’daki raporda da mutlaka gündeme geleceğini söyledi. Şart, sendikalaşma, toplu pazarlık, grev ve çalışma hakkı dahil 19 sosyal hakkı güvence altına alıyor. 1988’de imzalanan ilk protokol ile SŞ’ye dört yeni madde ekleniyor. Bunlar, cinsiyete dayalı ayrımcılığın önlenmesi, bilgi alma ve danışılma hakkı, çalışma koşullarının ve iş ortamının iyileştirilmesine katılma hakkı ve yaşlıların korunma hakkı. 1999’da yürürlüğe giren ‘Gözden Geçirilmiş SŞ’ ise 1961’deki SŞ’nin eksikliklerini gideren ve sosyal hakları kapsamlı bir biçimde güvence altına alan bir belge. ? ASŞ, üye ülkelere belirli maddeleri seçmeli onaylama ya da belirli maddelere çekince koyma olanağı tanıyor. ASŞ’nin 1, 5, 6, 7, 12, 13, 16, 19 ve 20. maddeleri temel maddeler olarak kabul ediliyor. ? Şartları onaylayan ülkeler, 9 temel madde Haberi 18. Sayfada Türkiye Yayıncılar Birliği fuarda 58. Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı 8 Ekim’e kadar ziyaret edilebilir. Fuarda ülkemiz yayıncılığı, YapıKredi Bankası’nın ana sponsorluğunda ve 260 yayınevinin katılım ve desteğiyle, Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından temsil edilecek. Birliğin standı fuarın bu yılki konuk ülkesi Hindistan’ın standının yanındaki alanda ( 6.0 Halle D 905) kurulacak. Haberi 16. Sayfada Şiddetin kıskacında kadın 1980’li yıllar kadın hakları savaşımında, yeni ve önemli bir dönemeç noktası oldu. Yeni dünya sömürü düzeni çarkları, küreselleşme ideolojisi, zengin kuzey, yoksul güney ülkelerinde farklı biçimler, dozlarda kazanılmış sosyal haklardan geriye gidişi, yoksullaşma ve yoksunlaşmayı getirdi. Tek ideolojinin pompalanması sonucu ideolojilerini kaybeden siyasal partiler, tüm toplumsal örgütlenmelerde kimlik erozyonu ile birlikte, yeni kimlik, slogan arayışlarını getirdi. Haberi 12. Sayfada C