17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Utku YAPICI AÜ SBF Uluslararası İlişkiler Bölümü [email protected] vrasya coğrafyasında RusyaABD güç mücadelesine dayanan yeni bir düzenin oluşmakta olduğunu; söz konusu düzenin imkân ve sınırlılıkları dâhilinde Türk dış politikasının yeniden değerlendirilmesi ve yeni politika alternatiflerinin üretilmesi gerektiğini geçtiğimiz yıl bu sayfalarda tartışmıştık. (1) Bu yazımızda değişen bölgesel gerçeklikleri bir kez daha ele aldık. Türkiye’nin Avrasya politikasının ne şekilde güncellenmesi gerektiğini yorumladık. Savaşın ardından değişiklik gerekiyor… C S TRATEJİ Cumhuriyet Strateji 8 Eylül 2008 / 219 A RUS VE ABD ETKİ ALANLARI SORUNU Basitçe ifade etmek gerekirse, Soğuk Savaş sonrası süreçte Avrasya, ABD ve Rus etki alanları arasında paylaşılmıştı. Son yıllarda Rus etki alanı genişliyor. Eşzamanlı olarak da ABD’nin etki alanı coğrafi açıdan oldukça daralıyor ancak derinleşiyor. Genişleme ve derinleşme süreçleri birbirlerini üretiyorlar. Birbirlerini besleyen iki sürecin kesişimine sahne olan bölgelerde (Gürcistan gibi) ise istikrarsızlıklar sıcak çatışmaya dönüşüyor. Avrasya’da Rus etki alanının genişlemesi, Rusya’dan kaynaklanan iki ve ABD’den kaynaklanan bir nedene dayanıyor: 1. Rusya’nın boru hatları politikası: Rusya, etkin bir biçimde işlettiği boru hatları politikası sayesinde hem petrol üreticisi hem de tüketicisi bölge ülkelerini (ve hatta Avrupa ülkelerini) kendine bağımlı 1. ABD’nin ekonomik ve askeri gücü: ABD’nin kılıyor. Bugün petroldoğalgaz üreticisi pek çok bölge ekonomik ve askeri gücü ve AB’ye erişimde bir araç ülkesi boru hattı güzergâhları, petroldoğalgaz olarak değerlendirilebileceği düşüncesi onu bazı tüketicisi pek çok bölge ülkesi ise Rusya’nın petrolbölge ülkeleri nezdinde çekici kılabiliyor. Gürcistan doğalgaz arzı konusunda neredeyse bir tekel ve Ukrayna bu durumun en somut örneklerini oluşturması nedenleriyle Rusya’ya bağımlı. oluşturuyorlar. Gürcistan’da Saakaşvili’nin ve 2. Rusya’nın enerji düzlemli olarak artan Ukrayna’da Yuşçenko’nun dış politikaları neredeyse ekonomik gücü: Rusya enerji düzlemli olarak artan ABD’den ekonomik ve askeri yardım alma üzerine ekonomik gücünü, bölgesel etkisini daha da arttıracak kurulu. Gürcistan ve Ukrayna yönetimlerinin ABD’ye biçimlerde kullanıyor. Örneğin maddi kaynakları yaklaşmalarının en temel nedenlerinden biri, 1991 aracılığıyla, bölge devletlerinden geçen boru yılında elde ettikleri bağımsızlık sonrasında bir türlü hatlarının mülkiyetini de ele geçirme politikası gerçekleştiremedikleri askeri modernizasyonu ABD güdüyor. aracılığıyla gerçekleştirme düşüncesi. 3. ABD’nin dış politika araçlarının bölge ülkelerince istikrarsızlık kaynağı olarak algılanması: BTC’nin temel atma töreninden... Eşzamanlı olarak ABD’nin dış politika araçlarının bölge yönetimleri tarafından istikrarsızlık kaynağı olarak algılanmaları, söz konusu yönetimleri ABD etkisinden arındırıp Rusya’ya yaklaştırıyor. Örneğin Kazakistan yönetimi ABD destekli misyonerlik ve tarikat faaliyetlerini 2004 yılından itibaren yasaklı hale getirdi. Söz konusu yasakların sıkılaştırılacağı bir sürece giriyoruz. Avrasya’da Rus etkisi yukarıdaki nedenlerle genişlerken, aynı coğrafyada belirli bölgelerde ABD etkisinin derinleşmesi, ABD’den ve Rusya’dan kaynaklanan birer nedene dayanıyor. Türkiye’nin Avrasya politikasını yeniden tartışmak Avrasya coğrafyasında RusyaABD güç mücadelesine dayanan yeni bir düzen oluşurken, Türkiye’nin Avrasya politikasının da çöktüğü görülüyor. Türkiye’nin Mustafa Kemal Atatürk döneminden sonra bir türlü oluşturamadığı yeni bir dış politikaya yönelmesi gekeriyor. 2. Rusya’nın genişlemesinden duyulan endişe: Rusya’nın genişlemesinden duyulan endişe Gürcistan ve Ukrayna gibi bazı bölge ülkelerini ABD’ye daha da yaklaştırıyor. Örneğin Gürcistan ile birlikte, Ukrayna gibi Rus yoğun bölge ülkeleri, Rusya’ya ekonomik bağımlılıkla paralel biçimde, artan oranda bölünme korkusu yaşıyorlar. Bu korku ABD tarafından büyütülüyor ve söz konusu ülkeleri Rus karşıtı blok politikaları izlemeye yöneltiyor. Ancak bu noktada Ukrayna’nın durumu Gürcistan’dan biraz farklı. Rusya’nın genişlemesinden duyulan endişe Ukrayna’yı ABD’ye yaklaştırsa da bu durum Ukrayna’nın Gürcistan gibi bir blok politikası izlemesi sonucunu doğurmuyor. Çünkü Ukrayna’nın demografik kaygılarının (doğu ve güney bölgelerde yoğunlaşan Rus dilli ve/veya etnik Rus nüfus) dayattığı bölünme kaygısı son tahlilde Ukrayna hükümetlerinin ABD yandaşı blok politikasını dengeliyor. Bu tezi, Ukrayna devlet başkanı Yuşçenko’nun aksine Ukrayna başbakanı Timoşenko’nun Gürcistan sorunu konusundaki çekimser tavrı da doğruluyor. Dolayısıyla Ukrayna yönetiminden gelen sembolik ve tutarsız desteklere rağmen Gürcistan, koşulsuz ABD yandaşı blok politikasında yalnızlaşıyor. Bir başka ifadeyle Rusya, Avrasya’da etkisini coğrafi olarak genişletirken, ABD, etkisini koruyabildiği alanlara (Gürcistan ve sınırlı bir biçimde de olsa Ukrayna) tamamen hâkim olma çabasına giriyor. Bu çift yönlü çaba da, söz konusu ülkelerde istikrarsızlığı arttırıyor. Bu bağlamda, "yeni soğuk savaş" sürecinde kutup olma uğraşındaki iki güç arasındaki mücadelede olan "daha küçüklere" oluyor. Mücadelenin sıcak çatışmaya dönüştüğü ilk ülke, aynı anda ABD’nin etkisini derinleştirmeye, Rusya’nın da genişletmeye çalıştığı Gürcistan oluyor. Çift yönlü basınç Gürcistan’ı parçalanmaya itiyor… Türkiye’nin tavrı bu noktada kilit önem taşıyor. Çünkü Türkiye, iki büyük gücün bölgesel etkilerinin derinleşmesi ve genişlemesi süreçlerine katkı sağlamayacak ve orta vadede söz konusu süreçleri aşamalı olarak sınırlandıracak politikaları eşzamanlı yürürlüğe koyarak bölgesel barış ve istikrarın korunmasına katkı sağlayabilir. Bu bağlamda Türkiye’nin yapması gereken ilk şey, bölge ülkelerinin toprak bütünlüğünü savunan bir yaklaşımı ön plana almak. Ancak eş zamanlı olarak da bölge ülkelerine (kendi dâhil) çeşitli yollarla giren büyük güç sızmalarına destek olmamak. Daha sonrasında da sızmaları sınırlandırmak için alternatif ve bölge odaklı bir dış politika yürütmek… Çünkü büyük güç sızmalarının kontrol altına alınması gerçekleşmeden toprak bütünlüğü söyleminin anlamsız kaldığı ve koşulsuz blok politikası izlenmesinin sadece istikrarsızlık getireceği tarihsel deneyimle kanıtlanıyor. İFLAS EDEN AVRASYA POLİTİKASI Avrasya’da yukarıda ana hatlarıyla aktarmaya çalıştığımız süreçler yaşanırken, ülkemizde, Türkiye’nin Avrasya politikasının iflas ettiğine yönelik tezler daha fazla seslendirilir oldu. Söz konusu tezler, Rusya Federasyonu’nun Gürcistan’a müdahalesinin ardından çeşitli televizyon kanallarında ve basın organlarında (oldukça gecikmeyle de olsa) vurgulandı. Türkiye’nin Avrasya politikasının çöktüğü sıklıkla ifade edildi. Mustafa Kemal Atatürk dönemi haricinde Türkiye’nin bir Avrasya
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle