17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 Dilek FİLİZFİDANOĞLU TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası [email protected] avaş sanayi içinde oldukça önemli bir paya sahip olan demirçelik cevheri bu bağlamda son derece stratejik bir öneme sahip; özellikle ürün çeşitliliği ve çağımızın gerekliliği haline gelen teknolojik gelişmelerde demirçelik sektörünün yeri tartışılamaz. Teknolojik gelişmelere paralel olarak endüstride kullanılan demirçelik miktarının artmasıyla doğru orantılı olarak bu cevhere olan talep de artmaktadır. Pek çok sanayi koluna ana girdi veren sektör, özellikle otomotiv, inşaat ve demiryolu gibi neredeyse hayatın her alanında kullanılan pek çok mamul ve eşyanın üretilmesinde doğrudan katkı sağlamaktadır. Bilhassa dayanıklı olması çeliğin güvenilirliğini artıran ve tercih edilmesine neden olan en önemli özelliği. İşlenemeyen hammadde… C S TRATEJİ Cumhuriyet Strateji 8 Eylül 2008 / 219 S Türkiye’de demirçelik sektörü Türkiye’de demirçelik sektöründe ithalat rakamları ihracat rakamlarından her zaman daha yüksek oluyor. Bu konudaki en önemli faktör olarak ise hammadde, yassı mamul ve vasıflı çelik üretimlerinin yetersizliği olarak gösteriliyor. Özellikle yassı mamulde iç talebin ancak yarısının karşılanabiliyor olması Türkiye’yi bu konuda dışa bağımlı hale getiriyor. çarpmaktadır. Dolayısıyla uzun ürünlerde kapasite fazlalığı varken, yassı ürünler yurtiçi ihtiyacını dahi karşılayamamaktadır. Uzmanlara göre bu dengesizlik ihracatta yüksek katma değeri bulunmayan uzun mamul ihracı, yüksek katma değerli yassı çelik ve vasıflı çelikte ise ithalat bağımlılığına yol açmaktadır. SEKTÖRÜN TARİHİ Türkiye’de ekonominin gelişmesinde önemli bir yeri olan demirçelik sanayinin ilk temelleri 1930’lu yıllarda atılmıştır. Modern anlamda üretime ise ilk olarak Kırıkkale’de başlanmış, 1937 yılında Sümerbank’a bağlı Karabük Demir Çelik Fabrikaları (KARDEMİR) kurulmuş ve Türkiye’nin ilk entegre demirçelik işletmesi olarak hizmete başlamıştır. 1960’lı yıllarla beraber hızla kalkınan Türkiye’de artan çelik talebini karşılayabilmek için Ereğli Demir Çelik Fabrikaları ikinci entegre tesis olarak 1965 yılında üretime başlamış ve yıllık 470.000 ton kapasiteyle Türkiye’nin demirçelik ihtiyacına cevap vermeye çalışmıştır. 1977 yılında devlet tarafından Türkiye Demir Çelik İşletmeleri Müdürlüğü’ne bağlı üçüncü entegre demirçelik tesisi olan İskenderun Demir Çelik İşletmelerinin (İSDEMİR) de üretime başlamasıyla birlikte demirçelik sektörünün ekonomideki payı giderek artmıştır. Demirçelik sektörüne özel sektörün girişi ise 1950’li yılların sonlarına rastlamaktadır. Sektöre yatırım yapmaya başlayan ilk özel kuruluş ve aynı zamanda ilk elektrikli ark ocaklı tesis olan Metaş, 20 bin ton kapasite ile 1960 yılında İzmir’de üretime geçmiştir. 1969 yılında Çolakoğlu, VeCa Demir, 1970 yılında İstanbul Metalurji ve diğer özel sektör tesislerinin kurulması ve üretime geçmeleri ile birlikte Türkiye’de demirçelik üretiminde özel sektörün ağırlığı giderek daha da hissedilmeye başlamıştır. Türkiye son 2530 yıldır çelik üretiminde önemli atılımlar yaparak bugün dünyanın sayılı ülkeleri arasına girmeyi başarmıştır. Türkiye’de üretimi yapılan ana ürün grupları uzun ürün, yassı ürün ve vasıflı çelik olarak sınıflandırılmakta ve bu ürünlerin elde edilmesine de demirçeliğin hammaddeleri diyebileceğimiz sektörler ise madencilik, enerji ve hurdadır. Dünyada tüm çelik üreticisi ülkeler ile AB ülkelerinde demirçelik ürünlerinin dağılımı yüzde 60’ı yassı ürünler, yüzde 40’ı uzun ürünler şeklinde iken, Türkiye’de dünya ülkelerinin tam tersine bir durum söz konusudur. Türkiye’de ham çelik üretimi ürün bazında incelendiğinde uzun ürünlerin üretimi 21.5 milyon ton ile toplam ham çelik üretiminin yüzde 84’ünü, yassı ürün üretimi ise yüzde 14 oranında gerçekleşmekte olup vasıflı çelik üretiminin de sadece yüzde 2 civarında gerçekleştiği göz önüne alındığında dünya ülkeleriyle aradaki önemli farklar göze DÜNYA LİDERİ ÇİN Tüm dünyada ham çelik üretimi giderek artarken, şu an dünyanın hem en büyük üreticisi hem de en büyük tüketicisi konumundaki ülke olarak Çin Halk Cumhuriyeti dikkatleri üzerinde topluyor. Demirçelik sektörünün bugünkü durumunu görmek için T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü tarafından bu yılın Haziran ayında yayınlanan Demir Çelik Sektör Raporu’nu incelemekte fayda var. Bu rapora göre; 1970 yılında 595 milyon ton olan dünya ham çelik üretimi 2007 yılında 1.343 milyon tona ulaşmış durumda. Dünya ham çelik üretiminde ilk üç sırayı Çin Halk Cumhuriyeti, Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri alıyor. Türkiye ise 2007 yılında 25,8 milyon metrik ton üretimiyle dünyanın en büyük ham çelik üreticileri arasında 11’inci sırada yer aldı. Yapılan tahminler 2011 yılında dünya çelik üretiminin 1.600 milyon metrik ton civarında olacağı ve bu üretimin de yaklaşık yüzde 40’lık bölümünün Çin tarafından karşılanacağı yönünde. Dünya ülkeleri arasında çelik ihracatına bakıldığı zaman Japonya’nın 2005 yılı dünya ihracatının (364,8 milyon metrik ton) yaklaşık yüzde 9’una karşılık gelen 32 milyon metrik tonluk ihracatıyla birinci sırada yer aldığı görülmektedir. Japonya’yı Rusya, Çin, Ukrayna ve Almanya takip etmekte, Türkiye ise 12,3 milyon metrik tonluk ihracatıyla 11. sırada bulunmaktadır. İthalatta ise ABD 30,2 milyon metrik tonla birinci sırada yer alırken, Çin 27,3 milyon metrik tonla hemen peşinden gelmekte, bu ülkeleri Almanya, Güney Kore, İtalya ve Fransa takip etmektedir. Türkiye 10,2 milyon metrik tonluk ithalatıyla 11. sırada yer almaktadır. Açıklanan rakamlar gösteriyor ki Türkiye’de demirçelik sektöründe ithalat rakamları ihracat rakamlarından her zaman daha yüksek oluyor. Bu konudaki en önemli faktör olarak ise hammadde, yassı mamul ve vasıflı çelik üretimlerinin yetersizliği gösteriliyor. Özellikle yassı mamulde iç talebin ancak yarısının karşılanabiliyor olması Türkiye’yi bu konuda dışa bağımlı hale getirmektedir. Türkiye’nin sadece yassı üründe değil demir çelik sektörünün ana maddelerinden olan hurda ithalatında da ilk sıralarda yer alıyor olması demirçelik sektörünün önemli sorunları arasındadır. Zira Türkiye dünyanın belli başlı hurda ithalatçıları arasında yer almaktadır. Demirçelik ithalatında karşılaşılan diğer bir önemli sorun ise eski Doğu Bloku ülkelerinden yapılan kalitesiz, standart dışı ve düşük fiyatlı yassı mamul ithalatıdır. Elbette sorunlar sadece ithalatla sınırlı değil aynı şekilde demirçelik ihracatında da yaşanan bir takım sıkıntılar var. İhracatımızdaki en büyük sıkıntılardan biri malın alıcısına ulaştırılmasında yaşanan sıkıntılardır. Özellikle Türkiye Cumhuriyetleri ve Gürcistan’a mal ulaştırmadaki sıkıntılar ihracatın önündeki engellerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Demirçelik sektörü yüzde 20 oranla Türkiye’de en çok elektrik enerjisi tüketen sektör konumunda. Dolayısıyla elektrik fiyatlarının yüksekliği ve her geçen gün yükselmeye devam etmesi, demirçelik sektörünün en önemli problemlerinden biridir. Türkiye’deki enerji fiyatlarının diğer dünya ülkeleriyle kıyaslandığında yaklaşık iki katı daha Kardemir... fazla olduğu düşünüldüğünde, Türkiye’deki demirçelik sektörünün maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle dünya ülkeleriyle rekabeti de zorlaşmaktadır. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin her geçen yıl demirçelik sektöründeki ihracat artışı umut verici. 2003 yılında 4.360 milyon dolar sektör ihracatı, 2007 yılında yaklaşık 12,5 milyon dolara yükselmiştir. Demirçelikte ihracatın artırılarak ithalatın azaltılması öncelikle uzun ürünyassı ürün dengesinin kurulabilmesi gerekliliği uzmanlarca dile getirilmektedir. Ayrıca sektörün özellikle enerjiden kaynaklanan maliyetlerinin azaltılması da ürün maliyetleri ile doğrudan ilişkili olduğu için sektörün dikkate alınması gereken önemli bir sorunudur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle